29 Temmuz 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12

29 Temmuz 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

12 Sayfa SON POSTA — Temmuz 29 1” “Son Posta, nın Hikâyesi :i BiR VALS OLD AA AAA AKK. Çeeeedzeze: François Marshal birçok eser bestele- miş olan iyi bir konpozitandu ve bu e- Berleri içinde onun bir de valsı vandu. Bu yalı bir zaman çak meşhur olmuş ve her- yenler o valsı çalıyorlar ve Lulu sevdi- ğinin kolları srasındu sundetten sarhoş dansediyondu. İşte bu sırada genç şair | sevdiğinin kulağıma KY e A e e İŞ AR kesin ağznda her yerde delaşmışiz. Bu eser onun bir gençlik eseriydi ve esasen İsmini herkese tarstan da gene bu eserdi. Onun şöhreti ve talihi onunla başla maşta. François bu valsı Lulu için bestele- imişti, Lulu o zaman sevdiği genç kızdı. Bir gece şeytan bilir nereye gitmişti ve gen; bestekâr oram ertesi gün döneceği- ni bilmiyordu. İşte bu ıztırab ile bu valsı kömpoze etmişti. Yirmi yaşında idiler. Bitirlerini 88- viyorlandı. Falirdi Müthiş parasızdı- yorüandu, Aralamnda yaşam, çin garetecilik yapan bir şalr vardı ve işte bu şair vak sın gültesini yapmıştı. Bu şair bir başka büyük bir tabi bir ziyafete tanımış, valsı teklaf etimiş, o da Soliede büyük yaldız Ritaya bu valsı o- kutimağı vâdetmişti. Fakat valsı Rita söylemiş, bir revünün | başmda Tau okumuştu. Vals o kadar büyük bir muvafiikiyet kazanmıştı ki| tabi üç gencin hayatını değiştiren bir konturatı hemen imzalayıverinişti, * Şöhret ve para sade kendilerini seven- leri severler. İşte François bunlardandı. Ve muvaffakiyetin ticari ismmı Büyük bir meharetle ve anlayışla idare etti. Halbuki Yako ve Lulu parayı kazan diklarından daha fazla harcedebilmek i-| çin istiyorlardı. — Bu akşam beraber bulunduğumuz son dkışamdır. Diye fısıldadı ve sonra anlattı... O be- yaz zehir kaçakçılığı ediyordu. Suç orte- ğı olduğu arkadaşları tevkif edilmişler, Kendisini de sabahtanberi polis arıyı du. Fökat Yako işi rezaletle bitinmek, is- temiyordu. İ Bu dünyayı terketmek için üstünde İlâzum gelen şey vardı. O gece gığım orkestrası vele çalayor ve Lulu hem dansediyor, bem de yüzünü seydiğinin göğsüne dayamış huçkıra hıç- kıra ağlıyordu. Valın artik kibar yerlerde modası! geçmişti. Fakat bütün mahalle araların-| daki wak yerlerde akordionlarla, piya- nolarla çalmap duruyordu. TLuluya Yako biraz para bırakmıştı. O- nun ölümünden sonra bir arkadaşı genç İkızı bu parayı vermişti. Şimdi o bu pa- | rayı gayet çabuk ve pek sefih gereki için- İde son meteliğine kadar yiyip bitirmişti. Bundan sonra Lulu yaşamak için ka- zanmak ibtiyacile kanşılaşmışta. Bir ara Fremçois'i düşünmüştü. Fakat meşhur bestekâr Amerikada bulkrsmyor. du. O zaman onlara ilk alâkayı gösteren tefie müracaat elmiş, tabi ona bes valsı kışlaları bol bulunan küçük şehirlerdeki sinemelarda söylemek için angajman | bulmuş, birez da para swes vermişti. Lulu garib ve cewub hududlarına ya- kın küçük şehirlerde genç zabit namzed- Ve onlar binbirlerini ötedenberi sev-'lerinin doldurduğu sinemalarda tw vala mekte olduklarını anlamışlar, Talu t6- olasnuş ve tabil genç adamlar valstan veddüd etmeden Frarçwis'i işlerine terk! daha ziyade onun güzel bacsklarile alâ- ederek Yako ile yaşamak için onun bü- (kadar olmuşlardı. Fransarım binçak yer yük otomdbilile çıkıp gitmişti. İlerinde devam eden bu çalışmadır sonra Bundan sonra gayet lüks bir hayat! gitgide Lulu'nun sesi bozulmağa ve vals geçirmişler, methiş para harcedbesk Ya-İta ayni şekikle demode olmağa başla şemaşlardı. Yakomun yeni dostları vardı. | mıştı ve nihayet bir gün vals da Lulu da O artık ne şiirle, ne de gazetecilikle meşgul, nereden geldiği Lulu için esra» rengiz olan (birçok para harcediyordu. 'Bir eğlence şehrinde bir akşam bir Rus İoköntasma gitmişlerdi. Çıkan müzi Ben burada sana çin bulunmuyorum. Doğruyu mek için buradayım. — Demek bana darıldınız? söyle - — Darılmadım amma bu işin böyle Oluşuna canım sıkıldı. Çünkü bu izdi- vaç benim noktai nazarıma göre senin hakkında hayırlı o bir iş olurdu. Hem de senin bu reddin benim aklıma baş- ka şeyler getiriyor. e Bana bir şeyler anlatıyor.. — Ben de sizin ne demek istediğini- zi anlıyorum. Osman o beyi reddimin sebebini başka yerde arıyorsunuz; me” seli Mükerremüe... — Sen söylüyorsun... — Sizin böyle söylemek istediğinizi biliyorum, Fakat emin olunuz &i me - © sele bu değil — Benim aptal yeğenime kârş: bir zamanlar beslemiş olduğun hissin bu red cevabında ( bir rol oynamadığına yemin edebilir misin? — Yemin ederim Hayri amca, ben artık ona karşı en ufak bir his besle - miyorum. Bugün onu Kadriye ile Lady Salykok ile dans ve flört ederken gör. düğüm zaman lâkayd kaldım. Hiç kıs- kanmadım. Artık beni hiçbir suretle alâkadar etmiyor. O artık benim için * hiç bir şey değil. Sanki o benim 5) - müş olan eski bir dostumdur. Ve bu dostun mezarı başında bir fatiha oku - mak aklıma bile gelmiyor... Bilmem ne demek istediğimi anlatabiliyor mı- yim? — Çok iyi anlatıyorsun Emine... Ha- kikot olduğuna inandığım için de çok seviniyorum. — Yalnız inandınız mı? — Peki sözüne karşı ne yaptığımı #stiyorsun. — Ben bir şey söylediğim zaman o istiyorum. — Peki ben de eminim... A- Bak se- ”* doktor Oğuz arıyor. kikat olduğundan emin olma « kendilerini kaldırımın çirkefi bulmuşlardı. üstünde Bir ukşem bir metronun kapısile köşe başı arasında gidip gelerek mesleklerin Emine şaşırarak: — Beni biri mi a- rıyor diye soruyor, kim arıyo: Ben - istiyor? Genç kızın önüne doğru gelen doktor: — Emine hanım - efendiciğim, dedi. | Sizi bulduğum için İpek mes'udum. N zamandanberi sizi â- rıyorum. — Gittiğinizi zan nederek pek kork - muştum. Osman Tezcan bey sizin Hayri beyefendi ile beraber olduğunu - İzu ve burada bu - İlonduğunuzu söyledi. Geldim, ben del yakaladım. bey? Emine bu suali şüpheli bir sesle sordu: — Ben dispanserin hanımlarından değilim. — Biliyorum.. biliyorum. Fakat sizi #rayışımın s&bebi de gene dispanser. Sizden dispanser için bir lütuf isteye- cağim. —Anlayamadım efendim?. — Pek rica ederim bana hayır de meyiniz. Fakir hastalarla sizi uğre tırmak istemiyoruz... Onlardan hoş l l İ i İ fakir hastalarla uğraşmaktan hoşları * — Niçin beni arıyorsunuz o doktor|maz değilim.. fakat fakir hasta ile böy- ! l | İneyi bulmak için yaya giden hastalar Hatice Hatip >. en kötüsünü yapmakla meşguldü. O- raya gelmiş dört beş çingene eilerinde| bir keman hep bir ağızden bu valsı oku- yorlardı. Lulu bu valsı duyunca yanında duran bir kaldırım kızıma: Min v | — Bu vals benim için yapılmıştı, dedi. İtine geçmiş veya Alman olarak kalmış Ben muşikişinasın karısı idim. Öteki — Gene haya? görmeğe başladın. Diye onunla glay etti. Lauhu serserilerin arasına | (kafelm! O da beraber şarkı söylüyordu. Vals bi- tince çingene: — Senin ne güzel sesin vanmaş. dedi, Karım hasta gel, bizimle beraber ben de şarkı söyliyecek bir insan arıyorum. O gece bir çingene arabası içinde Po- risten uzaklaştı, Sukut en derin uçumumlara kadar di vam etti, Artik bir llman şehrinde içüçük ve pis bir meyhanede hayatını geçiriyor- du. Bu küçük meyhanede müzisyen yok- $u. İki metelik atılınca çalan bir piyanola vardı ve bu piyanolada o vals çalıyoriu, Ur'u sesini büsbütün Yüzü müthiş surette boyalı, üNtünde çiy renklerden garib garib elbiseler vardı. Bu meyhanede bulumuyor, kendini satı- yor. Fekat para buldu iu #emen piyanola- nın içine atarak bu vala divliyordu. Birden küçük liman şehrinde bir gü rültü oldu.Fiy Root gemisi limana gel- mişti ve tayfalar önlerinde akordionları ve yam sarhoş bir halde küçük meyha- neya giriyorlardı. Piyanolanın başında duran Lulu onları görünce içlerinden bi- rinin yanma giderek biraz para aldı ve gene piyanolanın başma geçerek vals çalmağa başladı. Parası bitinciye kadar vals durdurmuyor. Bitli mi delikten iki mebelik atıyordu. Baöriyeliler bu mestaljik valsın ahen- gini dinliyerek içiyorlardı ve bu devam gitgide sarhoş olan bahriyelilerden © bik hassa birisini mthiş sinirlendiriyordu. Ve bu havaya devam eden musiki onun sinirlerini büsbütün kamçılıyortin. Birden sarhoş bahriyeli yerinden fır- ladı, eline geçirdiği bir tabura ile piya- Bolanın üstüne atıldı, kırıp onu sustur- EN BASPA, — Müsaade ediniz doktor bey, ben le uğraşılmaz. Bi ikadada bir dişpan- ser açıp, sayfıyede bulunduğumuz üç beş gün içinde gösteriş olsun diy: Fakir hasta memleketin dört bucağın- da bulunuyor. Benim çocukluğum A . nadoluda geçti. Veremli ciğerini kusa, kusa, kamgrenli ayağını süre süre bil- mem nereden kalkıp İstan a basla * rdü benim gözlerim. İçtimai muave- t bir hayır işi değildir. Bir sadaka dağildir. Memlekette en lâzım oan ydir. Ben buradaki dispansere gi - derken utanırım... İngilizler eski Alman müstemlekelerini niçin geri vermezler ? (Baştarafı 7 nci sayfada) vaki olacak bir taarruzda oralardan kuv- di dillerini konuşmalarına, kendi mek-İvet getirip takviye etmek mümkün de- tebllerinde okumalarına müsasde edil-İ ğildir. Süveyş kanalını muhafaza ve Nil miştir. İngiliz mandasındaki müstemle-| vadisini smüdafaa etmek için Mosırdeki kelerde İrgilif tabiiyeti tabii bir hal al-| kuvvetlerden bir kısmını ayınmak kabil muştı. 1933 senesinde Hitler iktidar mev-| değildir. Bu sebeble (Südan) yalnız İngil İkiine gelince vaziyet kaybetimişti. | değişti. Evvelce kendi rey ve rızalarile İngiltere tabiiye- olan halk, hep birden nasyonal sosyalist İ partisine geçirildiler. Hitler gençliği, ka- dın gençliği, hücum kıta'ları, Nazi sendi-) İkaları gibi Almanyada mevcud bütün teşkilât oralarda da vücude getirildi. 1933 senesi bidayetinde 180 mevcu- dunda olan parti, o sene nihayetinde a8- len Cermen sayılan bütün halta içine al- dı. Bü sahada o kadar ileri gidildi ki Cö- rubi Afrika Gülkümeti müdahaleye moc- bur kaldı. 1934 Temmuzunda Nazi psr- tisi fesih ve Almanyadan oraya gelmiş 0- lan başhca iki şef memleketten çıkarıl- dılar. Fakat Almanlar el altından gene faaliyetlerine devam ettiler. Kameroumda buna benzer bir şey yok, Fransizlar eki Alman kakimiyetini en küçük izlerine varmcıya kadar silip sü- pürdüler, * Kameroun'un sevkuleeyşi ehemmiyeti İtalyanların (Harlım) a yapacakları bir taarruzun İngiliz Affrikasmnı ne vazi- yete düşüreceğini yukarıda görmüştük. Kameroun'un Almanyaya iadesi Fransız İ Afrika imparaturluğunu ayni vaziyete sokacaktır. İtalyanların bugün Eritre ve Habeşis- tanda iki yüz bin mevcudlu bir orduları vardır. Buna mükabil Südanda yalnız on bin İngiliz - Mısırlı sskeri bulunuyor. Kenya ve Ougandada bulunan İngiliz kst'aları kendi mmiskalarının bile mü- dafaasına kâfi gelmiyeceği için (Südan) a mak için ne yaptağını bilmez bir halde terenin Garibi Afrika müstemlekesi ve Fransanın Hattrüstüvadaki kuwvetlerile takviye edilebilir. Böyle bir #htimali gözümünde tutan İngilizler; imparatorluk hava yollarını Hartum - Akra üzerinden geçirdiler. Fransızlar da buna yakın bir mıntakadan geçerek İngiliz hava yolunu iki misli kuvvetlendirdiler. Bu yollar Libyadaki İtalyan ağır bombardıman tayyarelerinin tesiri haricinde kalmakla beraber Kameroun şimal budludlarnı da dolaştığından çek mühimdir. Bütün bum- lardan anlaşılıyor ki: Kameroun'un da Almanlara verilmesi İngiliğ ve Franaz tertibatını altüst edeceği için kar'iyon doğru değildir. Binaenaleyh Alman müs- temlekeleri meselesi, kuvvet meselesidir ve ancak'dünya siyaset buhranman uma- mi çerçevesi içinde ha'ledilebileceğidir. nkarada bir katil 30 seneye mahküm edildi Ankara © (Hususi) — Hengel mey - danındaki dükkânında kunduracı Ha- limi öldüren boyacı Mehmedin mu - hakemesi bugün neticelenmiştir. Meh med, mahkemede cürmünü itiraf et- miş ve bunu namusunu kurtarmak i - çin yaptığım söylemiştir. İddia ma - kamı Mehmedin ölüm cezasına çarptı- rılmasını, fakat suçlu 18 yaşım dol - durmadığı için 30 sene ağır hapse mahkümiyetine karar verilmesini te menni etmiştir. ne iştirak ederek Mehmedi 30 sene a- Mahkeme, iddia makamının talebi - ğır hapse mahküm etmiştir. çılâmmış olan bahriyeliyi götürüyerlar- dı. etrafa vurmağa başladı. Füyanalk” kırılmıştı. k bir vals çalamayacaktı. Piyanolanen yanında bir de başındaki yaradan kızsl bir kan sızmış dlan Lulu yatıyordu ve Lağu bir daha vals dinliyemiyecekti. Bir velan ve bir kadınmn modis ve hayatı çok çabuk geçer... Biraz sonra inzibat neferleri içki ile ştüz — Beyelendiciğim, (lütfen Emine hanıma bu müsaadeyi verdiğinizi bil « diriniz. Diye yalvarıyordu. Hayri bey gülümsiyerek: — Onun büyükler dediği ben deği - lim dedi, halası ile eniştesinden bah - sediyor, ben onun akranıyım. Ve genç kız Hayri beyin bu sözünü gülerek tasdik ettikten sonra: z — Ben! Büyükadaya halam, eniş - in nda PAnSET İtem getirdiler, dedi. Bu yeni teşhir, nü ne düşü -İonları memnun eder mi bilmiyorum. ürseniz düşünü -İpu akşam itiraz edemediler tepeden Düz. fakat bize yar|inme oldu. Onun için hayır diyemedi. — Emine hanım dım etmekten çe - i ç zi — Siz on sekiz yaşında yok musu - kinmeyiniz... nuz Emine hanım? — Size nesi birl . On dokuz yaşındayım. Fakat e - yardım yapabili -İ ğer otuz yaşinda dahi olsam halam i - rim, bir türlü anla -İy. eniştemin yanında olduğum vakit yamıyorum. yapacağım bir hareket hoşlarına git - isi Hayır deme -İmezse ondan vazgeçerim. Bae redde -| — Siz modem bir genç değilmişsi - niz Emine hanım! , Benden ne is -| — Eğer modern olmak bu ise haki - tiyorsunüz? katen ben modern değilim. — Bizim dispan - Hayri dey söze müdahale etmeden ser menfaatine bi -|onları dinliyor. O başlangıçtanberi bi- zim için şarkı söy -İriyor, doktor Oğuzla Emine hiç geçi - Jemenizi İstiyorum. | nemezler. — Ben mi şarkıl Bu güzel ve genç doktor bütün vak- Ne münasebet. ne -İtini k'übde poker masasinın başında geçiriyor. Günde üç kostüm değiştiri - iyor. Otelde her akşam görünüyor. Ve orada siz de! büyük dedikoduların şeforkestrine ben ziyor, — Bir enayinin biri bana bir kerel Bunun için olacak o hiç kimseye em. şarkı söyletmek için bin lira verdi di-|niyet telkin edemiyor. ye, akıllı insanların gelip benim kon -| Bir milyarderin karısı onu böyle her serimi dinleyeceğini mi zannediyor «| kese tanıttığı ve Adadaki yüksek mu- sunuz. hit içinde en meşhur insan yaptığı bu — Emine hanım siz işin bu cihetile| geceye kadar hiç bir kimseye kendi - meşgul olmayınız. Tiğinden hilsb etmeyen genç kız bir Genç kiz gayet samimi bir surette:İ gün ona bakmış, bakmış ve birden - — Hem bu şeyden bizimkiler mem-| bire: nun olurlar mı? Bana hiç müsaade e -İ — Sahih doktor size kendini tedavi derler mi.. bilemem. ettiren hastalar var mıdır? Dedi. Doktor Oğuz Hayri beye dön- söyliyeceğim... rede?.. — Dispanser menfaatine klübde bir matine tertib ediyoruz, konser vermelisin.

Bu sayıdan diğer sayfalar: