4 Eylül 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

4 Eylül 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yazan: Martha Richard Çeviren: Hatice Hatib Bir casusun a alar Oh bilemezsin Martha Moskovada ne harikulâd e günler geçirdim... Ne deh. şet günler... Bent Rodwell'in niçin orayâ yolladığını anlamıştım... Onun sözünü kesiyorum: — Sahi. Rodwell'den ne haber yaşıyor mu? — Evet, hâlâ yaşıyor! Mütbiş bir o- tomobil kazası geçirdi. Senin Roman. yadan hareket ettiğin gün bu kaza ol. du... Otomobil trene çarptı... Ve der. hal yandı. — O ne oldu? Jeanne omuzlarını silkti. ketile: — Ona ne olur ki? Demek istiyordu. Sonra, âdeta bir kâbusta imiş gibi tuhaf bir sesle sözü. ne devam etti: — Otomobil yandı... ne düşen her şey yanar... Bu adam â- deta bir yangın delisi oldu!.. Tasavvur edemezsiniz bu deliliği ile neler yak - tı... Neler mahvet Bütün memle. ketlerde... İnfilâk eden barutlar... Va. purlarda çıkan yangınlar, müthiş tren kazaları... Ve bir gün bunların mü. sebbibi Rodweli'dir! Onun gizl! teşki « lâtta çalışması sirf bir bahaneden İ - barettir. Çünkü orada çalışarak kendi korkunç (ptilâsını doyurabiliyor... O. i mahvetmek, Yalnız o bu r. Onun bu hareketi in- sanlıktan aldığı bir nevi intikamdır... O insanlara beşeriyete (o düşmandır... Çünkü o yanmış korkunç çehresinin bu suretle intikamını aldığını zanne - diyoı Eğer Jeannı daha dinlemiş olsay » dım kim bilir kaç saat daha bu tehlike. H he £ içinde konuşacaktı. Bu ni- yetini kesmek için odadan çıkarak onu Yalnız bıraktım. Odaya yeniden girdi. ğim zaman arkadaşımın elinde oğlu - nun bir resmi vardı. — Bük, dedi. Onu öldürdüler. Elim. den aldılar... İşte ben o günden itiba. ren ceza görmeğe başladım. — Nasıl oldu da oğlunun başına bu kaza geldi? — Evet nasl oldu? | Jeann ağlamıyordu. Fakat insanı en- dişeye düşürecek kadar kuru ve acayip bir sesle anlatıyordu. Küçük oğlunu! unutmak onun için imkânsızdı. Bütün | seyahatlerinde oğluna ald eşyalarla do| Tu küçük bir çantayı dalma yanında taşıyordu. Fakat bu kederi çılgınca bir hayat sürmesine mani oluyordu. Bir işle birkac defa onu Rodiwell İs tanbula yollamıştı. Harb sonu dünya - yı saran o çılgın sefahat rüzgârı İstan. bulda da hüküm sürüyordu. Jennn bu gürültülü hayat içinde orada Mosko - Yalı eski bir âsilzadeyı tanımış. ve o - nun bütün geri kalan (servetini kısa bir zamanda yok etmişti. JTesnn bu çılgın hayatı Berlinde de yaşamıştı. Onun en meraklı macerala. rından biri de R.. isminde bir iş ada- mınm yatında cereyan etmişti. Acaba Jeann bu Almanın yatında, Sovyetle - rin hesabına ım çalışmış, Alman bah - riyesine aid bazı şeyler öğrenmeğe uğ- Taşmiştı? Onun lâkırdılarından hisse « diyorum ki benim zavallı bedbaht ar. kadaşım 'da birçokları gibi iki taraflı casus olmak mecburiyetinde kalmıştı. Çünkü ne zaman bir casus düşman - ları tarafından sıkı bir tarassud altın - da kalırsa, onların hesabına çalışmağa | veya öyle görünmeğe muhakkak su- rette mecbur olur. JTeatin Warnemünde de bu yata girmiş, Hâlâ Bu hare. Rodwell'in eli- © içeri girer girmez yat hareket etmiş| i tan sonra Jeann, i davet eden yat sahibinin ge. mide olmadığını öğrenmişti. Bunu ken disine bildiren ve yat sahibinin özür - lerini söyleyen adam zayıf ve sarışın bir gençti. Son derece de itina ile gi - yinmiş bir adamdı, ve kat'iyen şaşırmamak lâzımdır. Böy. le bir vaziyette gözlerini açmak, ve Jeann dalgalı denizi çök © sevdiği için vam etmenin lüzumsuz olduğunu ihsas etmiş ise de, genç adam onu anlama - mazlığa gelmişti. Jeann da bu hususta ıwrar etmemişti. Çünkü bir casus için her türlü acayip şeylere hazır olmek, fırsattan istifade etmek icab eder, Deniz çok dalgah idi. Güvertede de zahmetle dolaşmak Okabil oluyordu. mütemadiyen güverte Üstünde idi Yi. ne böyle gezinirken, bir kamaranın ö- nünden geçmiş, ve içeride iki adamın münakaşa etmekte olduklarını işitmiş. ti. Bu adamlardan biri, kendisini yat. tn karşılamış olan R... 'ın dostu, diğe Tİ de bir bahriyeli idi. Jeann bu mtina- kâşadan bir kelime bile anlayamamış. tr. Akşam yemeğinde süare kılığında 0- lan sarışın genç hemen hemen arka . daşımla hiç konuşmamışdı. Fakat ye - mekten kalkıp küçük salonda yalnız kaldıkları zaman birdenbire yerinden kalkmış, ve gayet esrarh bir sesle sr . kadaşıma: — Madam, demişti. Gemi hareket Günün Bulmacası Semanın Soldan sağa ve yukardan aşağı: 1 —Grup - yakmak masdarımlan omri hazır, 2 -- Çabuk olarak-taharri et, 3 — Palan kişi 4 — Afiş-serbest, 8 — Sonünda bir «Keoisa (o tepal-gözleri görmiyenler. $ — Akıbet - nehi lâhikası, 1 — Mağrur. 8 — Hayret midast-avadanliklar, 9 — Güzel san'at-dağıi-mefuluma edatı. 10 — Ay-gelir. Geçen bulmacanım halledilmiş şekli; Boldan sağa: 1 — Kemfet-Ma. 2 — Elem-zamin 4 — Semavat-Da, 4 — Amnde-Yel, $ — P-vekii 8 — Eze ikilik, 7 — Tad - Mbas, 8 — M-Y-rahin, 9 — Mide-isim, 10 — Analık-N. etmeden aldım. ka man... de bir bozukluk ve yanımda hiçbir yol- Cu olmadan dönmeğe mecburdum. getirmiyeceğim. Ben de zabiti idim. Bir gemiyi harab etmek. kumanda ettiğim gemide kaybetmek kadar bana ağır geliyor. caba nerelere kadar Esasen o bu adamı evvel ben bir takım emirler Esasen bundan yatın sahibi; yen haberi yoktur. — Nasıl emirler aldınız? — Neustadt'a dönmek için. Buradan altmış mil kadar ötede küçük bir H. Oraya, yelkenler yırtık, motör. Jeann büyük bir Jâkaydi ile sormuş- tu: — Ey... O halde? — O halde mi? İşte bu emri yerine bir bahriye bir insanı bir tehlikede olmadığını hissediyordu, Fakat bu macera onu a. sürükliyecekti?! iyi anlayamıyordu! le böyle söylemesi ona! oldukça şüpheli görünüyordu! (lrkas var) Bir doktorun günlük - notlarından Kulak ifrazalı Hiç bir iltihab ve sancı yokzen bilisabeb Kulaklarınız ağır işitmeğe başlıyorsa, za- man zaman kaşınıyoran ve harlıyı kir- letiyoram, kulak kirlerinin mecrası tıka- dığına hükmetmek lazımdır. Bazı klmse- lerde bu daha fazla oluyor, Mecranın bali tabilde sulp haline yakın bir ifraz vardir. Buna kulsk kiri derler. İşe bu ifraz farla olursa daha ziyade tasallğb ederek mecrayı tıkar, ve kulakta ağırlık husule getirir. Bunun çaresi yardır. Ku- lağa oksijenli su damlatılır, kir kabarır. Kulak giringasile yavr “d0KTOr veyahud bü”işte pratiği olan bir asistan tarafın- dan kulak iyice yıkanılır ve kirler büyük kütle halinde çıkar. Ve o saat kulak açı lir, hasta rahat eder. Maamafih bazi yaşlılar kulak kiri toplanmış olmadığı halde ağır işitme halleri gösterirler. Bu yavaş yavaş kulak cihazının aksamında başlıyan sikleroz wlâmetidir. Zaten dik- Yat edecek olursanız ihtiyarlar biraz ağır işitmeğe başlarlar ve gitgide bu terayüd eder. Buna karşı yapılacak şey umum! tedbirlerdir. Meselâ iyoddan uzun müd- dahilen almak veyahud lonb ederse şırınga süretile vücude idhal etmek mu- vafıktır, Bu suretle kismen salâh elde e- Allebilir Osvab istiyen o okuyucularımın posta pulu yollamalarını rlen ederim. Aksi tak- dirde istekleri mukabelesiz kalabilir. ———>——————m—ğ—AannAmwmN çbjiii Fm İnhisarlar U. Müdürlüğünden: Cinsi 495.16 Kg. 19845 2335 1094 5000 Kalibre çeliği Simantasyon çeliği Karbon çeliği Krom Sipasiyol Çe Üstüpü » > , 14174.5 Miktarı Muhammen B. Lira Kuruş 458.90 6075.75 1516.75 1382.40 7.5 teminatı o Eksiltme Lira Kuruş Şekli © Saati m 25 > 515 44 13 (8 103 © 110 58 4 5 15,30 16 10,30 Açık Ek. Kapalı Z, Açık Ek, yz m 1 — Şartname ve listeleri mucfbince yukarıda yazılı «5» kalem muhtelif malze. me hizalarında gösterilen usullerle satın alınacaktır. TI — Muhammen bedelleri, muvakkat te yazıhdır. miratları, eksiltme saatleri hizalarında III — Eksiltme 14/1X/089 Perşembe günü Kabataşta Levazım ve Mübayaat Şu- ap » komisyonunda yapılacaktır. — Şartnameler hergün sözü geçen $: eden parasız alınabilir. v — Kapalı zarf münâkasasına girecekler mühürlü teklif mektublarını kanuni vesalkle 95 7,5 güv edecek kapalı zarflarını eksiltme saatinden kanlığına makbuz mukabilinde verme! Jeann bu adama, bu gezintiye de - nme parssı makbuzu veya banka teminat mektubunu , diğer eksiltmelere girecekler akçelerile birlikte yukarıda adı geçen komisyona gelmeleri ilân olunur. ihtiva bir saat evvel mezkür komisyon bas. teminat «6799, Eylül 4 aaa sına” “Son Posta,, ni HATRI. Yazarı: tli iltimasım var- i ve bir kat gık kostü. mümden başka hi hiçbir şeyim yoktu. Ben na yapabilir: tek şey, paralı bir kadınla anlaşınak ve biran evvel onunla evlenmekti. kadın çoktu amma, genç, güzel olanı be. ni beğenmiyor, il sokulamıyordum. Şık köstümüm, şık ol- maktan çıkmaya başladığı zaman paralı genç bir kadın bulup onunla evlenmek. ten ümidi kesmiştim. Çarnaçar paralı ihtiyar çirk'ine razı olmak kalmıştı. Ara. dım, çk aramadan buldum. O beni ba. ğenmişti, ben onu beğenmiş görünmüş. tüm, paralı olmasına paralı İdi, çirkin olmasına Ga çirkin. Yaşı yaşımın bir mis. H fazlasıydı amma o kendin; benimle ay- ni yaşta ia etmişti, Ben bu iddayada inanmış görünmüştüm. Evlendik! Evlenme merasi; : belediye daire. sinde onun ve benim birkaç arkadaşımız arasında yapılmıştı. Onun arkadaşları benimle akran o'dukları iddiasında bu. Hunan onun akranları, ve benim arkadağ- Yarım da onun arkadaşlarının âkranı ol. duklarım kısa bir müddet için kabul et. miş olan benim akranlarımdı. Evlenme merasimini müteakıb mükellef bir dü- ıştı. Saz, caz, velha. amı arkadaşlarım bana: — Haydi dansa sen başlamalısın! Demişlerdi, Sağıma soluma bakmış. tim. Karımın davetlilerinden birinin kı- zi olduğu halde apmesine abla diyen yir. mi beşlik sarışın bir genç kıza gözüm kaymıştı. Ayağa kalkmıştım, niyetim O. vu dansa kaldırmaktı. Fakat karım de benimle beraber ayağa kalkmıştı. Bir hataya düşmek ve pişmiş aşa piştiği gün soğuk sü katmak üzere iken kendim; to- parlamış, karıma kollarımı uzatmıştır. Pi rücu: kollarımın arasında tüziclğ defa döndük, yaşına rağmen İdansetmesi karımı yormuştu. Fakat ka. rım bunun böyle olduğunu kabul eder miydi hiç: — İşte aşk, dediz mem heyecani GERİ heeerçinde bıraktı, O anda ben de sıkıntımdan ter içinde idim.. karım benim sıkıntıdan terlemiş olduğumu da aşka hamlettiz İ — Aşkın heyecanı bak seni de ne hale getiriyor. Benden farkın yok dedi! İ Düğünümüzde yaptığımız dansta ka. Irımın lâflarile sinirlenmeys başlamıştım. Bu ilik sinirlermem oldu. Meğer ne bere- ketli bir başlangıçmış, o gün bugün ka. rımın sözlerinin hemen hepsine sinirler nirim. Sinirlenirim amma elimden bir İşey gelmez. bir şey diyemem. * Evlendiğimizin ertesi günü idi. Karı- mm parasile kiralayıp Uyerleştiğimiz | muhfeem 'apartınlanın kütübhanesinde elime geçirdiğim, eski harflerle basılmış bir kitaba göz gezdiriyordum. Karım ya, | nıma geldi. Benim oturduğum koltuğun kenarına oturdu; yazıyı nasıl okuyabiliyorsunuz? Dedi. Şaşırdım. Karım okumak, yaz. — Sen okuyamaz mısın da? Yüzüme baktı. Bir kahkaha attı: | — Okumak yazmak tabii bilirim. Fa- kat bu yazıyı nasıl okuyayım. Bizim mektebde ukuduğumuz zamanda eski harfler çoktan kaldırılmıştı. mdan sonra mı mektebe baş. 3 gelmişti amma, kendimi tutmuştum. e Hava çok sıcaktı. Karım bir plâja git. memizj teklif etmişti. Bu benim de ho- şuma gitti, Bir ya giltik, o kabinede soyundu. Onu mayo| ile plâjı dolduran kadınlı, erkekli kala- balik arasında görünce aklım başımdan İgideçek gibi olmuştum. Bu ne haldi. Çok| İ açık mayosu, çirkin, yıpranmış bir v0. cudün elâiem gözünden saklanması icab eden bütün çirkinliklerini ortaya koy. imuştu. Gözlerimi ayıramadan ona bakı- yordum; ? Yapacağım | Paralı | er çirkin olanma ben | * ünde bulunabilecek | heonsa Karımla y makta mı bilmiyordu. İ | n Hikâyesi “unmmmmuuş A KİRK BEŞLİK ZEVCEM İsmet Hulüsi EMİ — Genç, güzel bir vücüdden gözlerini ayıramıyors ğil mi? Demesin mi? Artık boğulmak derece. sine gelmiştim! Vazgeçtim, dedim, hemen kabinene an evvel buradan gidelim, Hakkın var, dedi, ben de kocamı böyle görmek isterdim. İnsan genç, gü zel karısına bakmalarına tahammül eda mez, ne olsa kıskanır.. kocacığım seni kıskandırmayı hiç istemem, şimdi bemey giyineyim, evimize gidelim. | Tokatlamamak için kendimi zor — ettim, Karımın başında siyah telden çok be yez tel varı aynanın karşısına geçip siyahlı beyazlı saçlarını toplarken be nimle konuşuyordu: — Evlilik insanı ne kadar değiştiriyor, bak saçlarım ağarmaya başladı, dedi, halbuki bu yaşta insanın saçı ağarma- malı değil mi? — Evlendikten sonra mı saçın ağardı hayret. Halbuki biz evleneli o kadar m zaman oldu ki! — Şaka söyledim sana, tabiat böyb yapıyor, daha beş yaşımda iken saçların ağarmaya başlamıştı. Gene kendimi tuttum, gene buna dı inanmış göründüm. Esasen gene Inan mış görünmüyorum. Hele onun yeminle rine.. bir şey söylediği zaman doğru mt diye gorsem hemen yemini bastırıyor Hem ne yemin: — Gençliğimin hayrını ki böyle! Söylediği söz mü yalan, söylediği sö. zün doğru olduğunu isbat için ettiği ye min mi yalan, gel de çık içinden: Benim bir amcazadein var. benden or yaş kadar büyüktür. Amcam mahalle /. mamıydı. Oğlu mekteb çağına geldiği zaman medreseye vermişti. Bizim amca zade medreseler kapanınciya kadar ort. da okumuş, medföseler kapandıktan son ra da bir işe girmişti. Arada sırada bize gelir, karımın elini öper, benim olimi se kar, bağdaş kurmuş var ziyette oturur, ,, Birsakşam "o gittikten kalmıştık, Amca zademden bahis açılmıştı, karım: — Pek beğeniyorum, dedi, iyi bir garb terbiyesi almış! Her şey aklıma gelirdi amma benin medresede okumuş amcazademin gark terbiyesi almış addöilebileceği hiç aklı görmiyeyin İma gelmezdi. — Garb terbiyesi mi almış! — Tabii değil mi ya, halinden bell, bize gelir gelmez bir garblı gibi eğilip elimi öpüyor. Kendimi gülmekten alamadım, benim amcazade. karımı kendinden yaşlı bildi. ği ve aldığı medrese terbiyesine göre yaşlıların elini öpmek âdet olduğu için el öperdi. Şu bu amma behim halim ne olacaktı. Ne kadar zaman tahammül edecektim. Sokağu çıksak elilem bize bakıyor, bir tiyatroya gi Gi herkes sahneden gözle- rini ayınp bizim locamıza gözlerini diki. yorlardı. Hele bir gün bir vak'a olmuştu ki hiç unutmam. Ben bir aralık sigara iç. İmek için hola çıkmıştım. Tanımadığım iki kişi yanıma sokuldular. Biri: — Affedersiniz size bir şey soracağım İ Dedi; Cevab verdim: — Buyurun sorunuz! — Yanınızdaki bayan zevceniz mi? — Zevcem! Kaybettik! Neyi kaybeümişti. © mu talib olmu almış, kısmetin. fer ben sordum — Affedersiniz, ney kaybettiniz? — Bahsi, ben valideniz olduğunu id. dia etmiştim, arkadaşım zevceniz oldu. umu, om lira banse girişmiştik! Artık bahis mevzuu da oluyorduk. Bunların hepsi ne İse, fakat son günler- de başıma gelen vek'a tehammül edilir gibi şey deği! Karım arkadaşlarıma benf miş, Kabahatimi yüzüme vurmak iri. bu huyumdan vazgeçmem için ne yapmak lâzım gelirse yapacağını (Devamı 11 inci sayfada) valideniz mi, Yoksa benden vevel da, acele etmşi ben mâni olmuştum. Bu se-

Bu sayıdan diğer sayfalar: