5 Eylül 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

5 Eylül 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Pp Sayfa 9 ii a F | AŞ A PAN Bostancıbaşının macerası 3 üncü Selim, artık hiç bir söz din - liyecek, hiç bir tedbire ehemmiyet ve. recek halde değildi. Hayat ve saltanat korkusu, onun bütün #kıl ve muhake- mesini erilmişti. İkide birde, elindeki pusulaya bakı- yor. Başını, ümidsizlikle iki tarafa sal hyor: — ayri, hiç bir nesne kâr et. mez. Asileri hoşnud edip cemiyetlerini dağıtmaktan başka çare yoktur... Allah rızası için, benim başımı derde sok » mayın. Berdi halime terkedip, varın, sizler başınıza birer çare arayın. Diye, söyleniyordu. Saray erkânı, padişaha söz geçire - miyeceklerini anladılar. Birer ikişer, dağılmıya başladılar. Bostancıbaşı Şakir bey, bir türlü Padişahı terketmek istemedi. o Ağlıya ağlıya 3 üncü Selimin ayaklarına ka - panarak; — Padişahım! Bunca lütuf ve ihsa- hmi gördüm. Beni, ancak bugün İçin besledin, yetiştirdin. Maiyetimde, üç bine yakın bostancı vâr. Ruhsat ver. Sabaha karşı, kapıları açıp üç koldan Atmeydanına hücum edeyim. Allahın İzni ve keremi ile ol haşerat güruhu. nu tarumar eyliyeyim. Diye, rica etti. 3 üncü Selim, Şakir beyin bu teklifi. me kat'iyen rıza göstermedikten başka: — Şakir., Eğer bana kulluk vazffeni Ha etmek istiyorsan, derhal saraydan| çık, git. Saltanat ve belki de hayatımın zevaline sebeb olacaksın. Diye, cevab verdi. Zavallı Şakir bey, hüngür hünzür ağlamıya başladı. Ve bu hıçkırıklar a- MK a ekmeğini yedim. Mübarek hakkı hü. - m helâl eyle. iş olan padişah. Korkudan taş k tan hiç bir devab alamaymca, kafasına Yumruklarla vura vura, 3 üncü Seli . Ni huzurundan çıkmıya mecbur kal. Doğruca, bakkkanedeki odasına gel. di. Bostancı zabitlerini toplatarak: — Zati şahane efendimiz, mühim bir hizmetle beni taşraya gönderirler. Sa. Tayı hümayunun ve nefsi şâhânenin muhafazasına kati dikkat edin. Göre. yim, sizi. Diye, emirler verdi. Sonra, iki çifte bir tebdil kayığına bindi. Ahırkapı, Kumkapı sahillerini Beçerek, Yenikapıya geldi. Burada, sahile çıkacak.. Lâleli civarındaki ko. ağına gidecek. orada, hâdisata intizar edecekti. Şakir bey, iki gündenberi . sarayda Parıp kaldığı için, şehrin ve asilerin Vaziyetlerinden lâyikile haberdar de - Bildi. Halbuki Musa paşa, imha etmek İstediği adamları elden kaçırmamak İçin bütün kale kapılarına ve iskelelere Eizlice adamlar yerleştirmişti. Sakir beyin kayığı, iskeleye yanaştı. endisi, sıçrayarak karaya ayak bâs. b. Fakat o anda etrafını birkaç kişi al. du. Bunlardan biri, derhal elini onun omuzuna koyarak, müstehzi bir sesle; — Baka, bostancıbaşı!. Haş geldin. Bixle burada durup kısmet beklerdik. yi bir toprak bastı purası himmet Diye, mırıldandı. 4 Şu vanda Şakir beyin zihni o kadar karışık idi ki, bu adamlar, © tarihte İskeleleri haraca kesen serseri zorba. İs sandı. Ellerinden bir an evvel kur. bulmak için, hemen cebindeki para ke. Sesini çıkararak önlerine attı. Sür'atle Yörümiye başladı. Fakat o anda ayağına bir çelme t. » Yüzüstü, yere yuvarlandı. Bir iye zartında elleri ayakları bağ » a. Bir arabanın üzerine uzatıldı. Bu heriflerin elebaşısı: — Çek bre. doğruca Babıâliye... Kavasbaşı, sözü kısa kesmek İstedi: Diye, bağırdı. — Yabancı değiller. hele, buyurun. * Elbet müşahade olunur. Diye cevab verdi. CELLÂD BEKLİYENLER Şakir bey, kavasbaşıyı takib etmek. ten başka çare kalmadığını anladı. Ka- Bostancıbaşı Şakir bey, Babıflinin İpının önünde, ve dehlizlerde, tamami. bodrum kapısı önünde, arabadan indi. le silâhlanmış olan kavaslar vardı. rildi Evvelâ, (Kavasbaşı)nın odasına Kavas delâleti ile bunlarin götürüldü. Orada, kendisine bir kah.| yasadan e eli e b lie, ve ve bir çubuk ikram e bazı ö5€sinde, Kışlık odası denilen odaya Şakir bey, bu ikramı görünce, bazı ird z : özüne üç kişi ümlidlere kapıldı. Herhalde, yanlış tev- Ve girer girmez, gözüne üç kiş kif edildiğini sandı. Fakat biraz sonra odaya kavasbaşı girdi. Ellerini oğuştararak: Bunlardan biri, devlet kethüdası Se. Yânikli Muhsin efendi Daha üç gün - . |8vvel ikbal mevkiinin yüksek semasın. aye eeeeelim Pamlan GİNE ga yl yi Mesin elen işlerdir. Mübarek EZA SİZİ, girdi bir loş ve kl Keke büz meyin. Sahibi devlet efendimizin se.| * Z lâmları var. Diğer bazı zevat ile, kışlık kara»''k sediri üzerinde, tıpkı bir ö.. İodasında istirahatinizi ferman ediyor » rümcek gibi kuytu bir köşeye çekil - lar... Hele, buyurun. misti. Dedi. Yanında, reis vek'H Safi efendi otu » Şakir bey, bu sözleri işitir işitmez, |Tuyordu. Devlet erkâm arasında, zara. tepesinden tırnağına kadar titredi. De. |feti ve kibarlıin ile mümtaz bir mevki mek ki bir yanlışlığa kurban olmamış.. | kazanmış olan bu zat ta, sedirin yırtık |bilâkis bilinerek ve tanınarak tevkif | yastıklarına davanmış, başını avuç - jedilmi: larınm arasına almış, derin derin dü - Telâş ile sordu: şünüyordu. — O, baz: zevat, dediğin kimler? o İ (Arkası var) Edremit sulh hukuk mahkemesinden; Bâremidin Tica Palamütluk demiryolu a- melesinden Haci oğlu Hüseyin İllerin müd- denaleyha kocası Bdremidin Tuzcu Murad mahsllesinden Haet İsmail kın Hatice eley- hine açmış olduğu #ulh teşebbüsü davasın- dan dolayı müddea oleyhanm 29/8/939 gö-| nü saat 14 de mühkemede hazır bulunma-| sma dalr çıkarılan davetiyenin İkametgi 2 hının meçhuliyeti hasebile tâ tebjiğ ia edilmiş olduğundan ilânen tebliğat icrasına| karar verilerek muhakemeleri 28/9/939 Salı günü saat 10 a taliki Sera edildiğinden müd- den âleyha Haticenin vakti mezkürda ya bizzat gelmesi veya bir vekili kanuni gön - dermeki veya vekili de gönder — takdirde mühâkemenin gıyabında bakılacağı davetiye makamına kalm olmak Üzere Mlân olunur. vaeennnananasasasenusasomananennsnasas4k uses sa. asamanszn gm Doktor. İ. Zati Öget ma, Belediye karşısındaki muaveneha- nesine öğleden sora hastalırım İmama. kabul eder. | Emniyet Umum Müdürlüğünden: Elde mevcud nümunesi ve şarinamede yazilı vasıfları dairesinde zabıta memurları için azı «2000», çoğu «2500: adet kaput 22/9/9359 tarihine musadif Cu ma günü saat 15 de kapalı zar” usuliyle satın alınacaktır. Beherine 13 lira fia; tahmin edilen bu Kaputların nümünesini görmek ve şartnamesini, almak istiyenlerin Emniyet Umum Müdürlüğü levazım şubesi- ne müracaatları. Münskasaya iştirek edeceklerin 2497 lira 50 kuruşluk teminat makbuzu veya banka mektublarile 2490 sayılı kanunun dördüncü maddesinde yazılı belgelerle birlikte zarfları münakasa günü saat 14 de kadar komisyona teslim etmeleri, «4299, «6953 len Tarifemiz Tek sütun santimi İç sahifeler 60 Son sahife 40 Muayyen bir müdde: zarfında fazlaca miktarda ân yaptıracak. | Jar ayrıca tenzilâtli terifemizden istifade edeceklerdir. Tam, yarım ve çeyrek sayfa ilânlar için ayrı bir tarife derpiş edilmiştir. Son Posta'nın ticari ilânlarına aid işler için şu adrese müracaat eöilmelidir: İlüncilik Kollektif Sirketi Kahramanzade Han » Dördüncü sahife 100 » » » mediği Ankara caddesi Yeşilköy Tohum İslâh İstasyonu Satınalma ve Satma Komisyonundan 1 — Yeşilköy tohum ıslah istesyonu için açık eksiltme ile bir tane 8 kişilik komple kamyonet satm alınacaktır. 2 — Tahmin bedeli (2550) hra olup muvakkat teminatı (191) lira 25 ku, ruştur. 3 — Eksiltme 6/9/939 tarihine tesadüfeden Çarşamba günl. saat or beşte Beyoğlu İstiklâl esddesi 349 numaralı binada Liseler Muhasebeciliğinde topla- vacak olan tohum ıslah istasyonu satınalma komisyonu tarafından yapılasaktır. 4 — Bu işe aid şartname Liseler Muhâsebeciliğinde ve mülessesede hergün gö. rülebilir, 5 — İsteklilerin Ticaret Odası vesikası ve teminat akçelerile birlikte muay. yen gün ve saatte Komisyona müracaatları. (6501) Yüksek Ziraat Enstitüsü Rektörlüğünden : 1 — Yüksek Ziraat Enstitüsünde bulunan bakkaliye dükkânı mukavelesi hü- kümlerine riayet etmiyen eski müteahhidile münakid muksvelesi feshedilmiş bulunduğundan mezkür dükkânın 12/9/939 tarihinden 25/2/940 tarihine kadar olan 167 günlük iceri açık arttırmaya konulmuştur. 2 — 11/9/9839 Pazartesi günü sast ll de Rektörlük binasındaki komisyon ta- rafmden ihalesi yapılacaktır, 3 — 167 günlük muhammen kira bedeli 650,63 ve muvakkat teminat 48,81 liradır. 4 — Parasız şartname ve daha farla izahat almak istiyenlerin enstitü daire müdürlüğüne müracaatı lüzumu ilân olunur. o (3051) © (6612) 18 ncı asırda İstanbula gelen Bohamyalı Baron Wratislaw'ın hatıraları: 60 Karakuledeki mahpuslar Hakikat halde ise ayni acılara kat.Icakları Janmak zarunda bulunan üç yüz orta. ğım var demekti. Meşhur sözdür: «Elem ve keder, müşterek olduğu takdirde insana zevk olur.» s * Bizim donanma gemilerinde forsa 0- Tarak çalıştırıldığımız sıralarda, bilâ - hare bizim de çile doldurduğumuz, meşhur «Karakules de on altı önemli mahküm bulunuyordu: Dört Macar, iki Rum, bir Alman, do- sındaki iki Rum; korsan veya deniz hay dudu olmakla ün salmış ve Türk deniz ticaretine ve tacirlerine pek çok za- rarlar iras etmiş azılı kimselerdi. Bu mahpuslardan bazıları, hiç bir kurtu- Tuş imkânı ve ümidi olmaksızm, on dört, on beş ve on altı senedir bu zin. danda kapalı bulunduruluyorlardı. sen de gösterişli ve heybetli bulunan bu iki Rum, evvelce iki defa Türklerin İelinden kaçıp kurtulmanın çaresini ibulmuslar ve üçüncü defa vakayı ele verince, kendilerini ebedi bir mahves olmak üzere, getirilip bu «Karakulesye kanatılmıslardı. Üç ywldanberi de bu korkunç zindanda çile çekmekle bera- ber. gece ve gündüz buradan da kaç- maân'n bir yolunu bulmak imkânlarını srastırıyorlar, kend” kendilerine plân- lar hazırhvorlardı. Zindanda bulunan diğer mahpus - ardan hiç bir kimse bu iki azılı korsa. yaklaşmak müsaadesini haiz olma. ibi zindan nöbetçileri de bilhassa bunları çok dikka'le rözetliyorlardı. Binaenaleyh kaçma imkânları yok gibi görünüyordu. Nihayet bunlardan biri hastalandı, veya övle göründü, üzerinde biraz pâ- yası olduğundan bu parayı kule dizda. rma hediye olarak gönderdi ve bir hı. ristiyan tarafından kendisine bir içim şarab veya biraz ispirto retirilmesine müsaade edilmesi için yalvarttı. Bir hayli zorluklardan sonra bu müsaade bahsolundu ve bir Rum bir gün zin - dana küçük bir sişe ispirto getirdi. Bu | kurnaz ve hilekir haydud, evvelce ha. zrladıö» ve İstanbul civarındaki ada. lardan birinde bulunan bir dostuna yazdığı mektubu dişarıdan gelen ada. ma giziles vererek bunun © yazıldığı Şahsa isal olunacağı hakkında kendi - sinden söz aldı Sonradan anlaşıldığma göre mektub yerini bulmuştu. Çünkü birkaç hafta #onra, bu iki Rum korsanının arzu et- tikleri veçhile, birkaç köylü Rum besli bir koyun, epeyce bal, pirinç, yağ, zev. tin, kavun, karpuz ve muhtelif meyva getirmişler ve bımları zindanın baş muhafızına takdim ederek istedikleri. ni kendisi icin aldıktan sonra kalan Jarın tutsaklar arasında dağıtılmasına mwüsaadesini rica etmislerdi, Ayni a - damlar, getirdikleri küçük ir varil şarabin da hasta tutsağa, bir nevi küy- vet ilâcı olarak, verilebileceğini ve bun. lam, bilerek veya bilmiverek, irtikâb eyledikleri rünahların kefareti olarak vermekte bulunduklarını sövlemişlerdi. | Kule dizdarı, getirilen bu hediyelerden dolayı" pek"hoşnud kaldığını izhar et - miş ve koyunla öteki o yiveceklerden kendisine aslan payr ayırdıktan sonra geriye kalanları mahpuslara dağıtmıstı. Şarab varilini de olduğu gibi zindan - 'dakilere verdirtti. Bu varilin dibine doğru bir bölme vardı. Varili getiren korsanların dostu veya dostları bu bölmeye bir mektub koymuşlar ve bununla zindana daha ne gibi seyler göndermeleri lâzım sel. diğini sormuslardı. Bu iki korsan da bu yölda istediklerini yazı ile dostlarına bildirmişlerdi. Bu iki ünlü hayduğd, bittabi disarı ile kendileri arasında cereyan etmekte — İbulunan muhabereyi ve ileride yapa-| işleri kimseye söylemiş değil. lerdi. Birkaç hafta sonra, başka Rumlaş gelmişlerdi. Bu sefer daha çok yiyecek ve iki varil de içecek şeyler getirmiş. Terdi. Dizdarağı; Rumlar tarafından getirilen bu erzakın gerçekten bir kö. re, bir sakata verilen sadaka mahiye « tinden başka bir maksadla getirilebi- Jeceğini hatırına bile getirmediği ve kendisine de «evvelce dediğim gi aslan payı ayırmakta olduğu için bu gibi sadakaların (1) biçare mahpuslara kuz İtalyan... Bilhassa bunların ara, |K SK getirilmesi yolunda gelen Rum» lara telkinler bile yapıyordu. Bu son getirilen varillerin her ikisinin di; rinde birer bölme vardı. Bu bölmele- rede küçükel testereleri, eğelen İpekli kordonlar ve sair alât ve ede. vat konulmuştu. " İşte bu şekilde Rumların zindandaki dindaşlarma sadaka getirmeleri bir yıl Ünlü deniz haydutlarından ve şah, jdan ziyade devam etmişti. En sonunda da mahpuslara don, gömlek ve Sair iş çamaşırları yapırılmak üzere bir mik- itar para hibe edilmişti. Çok kurnaz olan bu iki Rum yoldaş; dışarı ile olan muhabere işini öyle ihtiyatla idare et- mişlerdi ki, değil yalnız Türk muha « fızlar, birlikte yaşadıkları diğer tut - saklar bile bu yolda hiç bir şey anla. mış değillerdi. | Zindan içinde olup bitenlere dair, ne içeridekiler, ne de dışarıdakilerden hiç bir kimse en küçük bir malâmat edinememiş ve yapilan firar hazırlık. İlarım kimse hissetmem! En unda;rakı ile dolu iki varilin da ha getirilmiş olması,korsanların tasar. jladıkları kaçma işi için lâzım olan her şeyi noksansız tamamlamış bulundu ve işte o vakittir ki bu iki Rum; firar plân larını, öteki zindan arkadaşlarına ifşa ettiler; Cenabıhakkın yüce yardımile gerek kendilerini ve gerek biltün yol daşlarını bu müthiş zindandan kurta racaklarını bildirdiler. Bu ifşaatı yap, mak için bütün yoldaşları topladılar ve herkes «Kitabı mukaddesıin etrafında diz çökerek ve ikişer parmakların; bu Mukaddes kitabın üzerine koyarak fi, Tar gününe kadar hu yoldaki «Sirri muhefaza edeceklerine, birbirlerini al. datmıyacaklarına dalr and içtiler. Ba yeminden sonra tutsaklar ilk defa ola. rak gönüllerinde derin bir ferahlık ve hafiflik duymuşlardı, ondan sonra da zindan nöbetçilerine rakı sunarak on- lar: sarhoş etmiye başlamışlardı. Çün. kü Türkler; Rumların incir ve kura rim yaptıkları rakıyı çok seven er, Yevmi, Biyaal, Havadis ve Halk gazla Yerebatan, Çatalçeşme #okak, 25 İSTANBU L Güzetemizde çıkan yanı ve resimlerin o bütün hakları mahfuz ve gazetemize aiddir, ABONE FIATLARI 1 Kr, > i YUNANİSTAN ECNEBİ Abone bedeli peşindir. Ali değiştirmek 25 kuruştur. Gelen evrak geri verilmez, İlânlardan mes'uliyet alınmaz. Cevab için mektublara 10 kuruşluk Pul ilâvesi lâzımdır, pimin enmeunesanssonna, Posta kutusu : 741 İstanbul Telgraf : Son Posta Telefon : 20203 densennnanasabesassssssenensssn0as0n000 anda! germe, eN —s MN m.

Bu sayıdan diğer sayfalar: