26 Eylül 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

26 Eylül 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Belçikanın tahkimatı bir Alman taarruzunu karşılamıya kâfi midir? YAZAN : meze yinemi elçika, hududlarını tahkim için Bü- yük Harbden sonra Fransadan çok daha fazla beklemişti; çünkü bu memleketin | siyasi durumu harbden ovvelkine göre değiş- miş, yani Belçika mukadderatını Fransanın» kine bağlamıştı. Harbden evvel Belçikada mevcud tahki- matıp vazifesi münhasıran memleketin bita- raflığını muhafaza etmekti, Bunun için Li- yel (Lhttich) ve Namur İstihkâmları Maas vadisini şarktan gelecek bir düşmana karşı olduğu gibi garbdan gilecek bir hasma karşı da tikiyorlardı. Anvers müstahkem ordugâhı ise bir milli ricatgâh olup Belçika ordusu bu- | Bun içine tahassün sderek bilhassa deniz aşırı gelecek yabarsı bir yardıma intizar ©-| decekti. Halbuki bu müstahkem mevkilern hiç biri geçen Büyük Harbde Alman taarru-| suna karşı vazifelerini götemediler. Burun da sebebi tahkimatın pek rayıf inşa edilme- si ve ayni zamanda işgal ordusunun hayre$ olunacak derecede at mukavemet gösterme- sidir. Büyük Harbden sonra Belçika kawd ve şartsız olarak Pranssya fihak ettiği için memleketin müdafaasının yalnız bir tarafa yani şarka karşı tesis edilmesi düşünülüyor- dü ve buna karşi verildiği takdirde Fransız-| ların Majino hattı şimale doğru uzatılmış diacakda. Parat bü vaziyetin ranaiarn! Ü Sönmez muhtemel bir Alman taarruzuna en cok ma- ruz cepheleri yalnız 200 Km. iken Melcikah- lar Fransiz hududundan Anverse kadar 300 Em. lik bir cepheyi tahkim etmek mecbu- riyetine düştyorlardı. Bu kadar genis bir) tahkimat cephesi ise Belçikanın büteesi İcin! hatlardan a Sİ öğ biz Yk rildi Üz bem yerle yüceliğe Mini * İstihkâmve Tabyalan Emekli General H. Emir Erkilet “Son Posta ,nın askeri muharriri el enes sasanme sapasanasammessasessösasasseasasasesssanassesassaeseesesasassssane. yön Belçikalmın çıkartmakta oldnn 150,000 kişlik küçük bir ordunun kuvvetile de mü- tennsib değildi. Bunun için Belçikada yapılarak tahki - ri üzerinde vücure getirilecekti. Anversin yeniden inşa ve tevsil geri bırakıldı. Belçikanın tahkimat sistemini gösterir kroki mutfaklar, erzak, eşya ve mühimmat am - barları vücude getirilmiştir ki, bu suretle iş- gal kuvvetlerinin düşman ateşinin manevi i tesirlerinden de masun kalmalarına ehem - Yapılacak tahkimat Belçika - Alman iu. miyet verildiği anlaşılmaktadır. Bütün bü- dudlarına inhisar ettirilmesine rağmen Ma-/yük ve küçük tabyalar ve demisler birbirle. «Son Posta» nın tarihi tefrikase 5 Yand BİNBİRDİREK #BATAKHANESİ Yazan: Reşad Ekrem ım Ali Bu, bir hirmzd Başında keçe külâh, çıp- lak etine bir yelek giymiş bir baldırı çıplak- hı. On sekisie yirmi arasında güzel bir deli- kanlıydı. Sarayda iken barı geceler rüyala- rına giren delikanlılardan biri idi, Hırsız da odanın ortasında, yatağının içinde bir gü- müş, bir billör külçesi gibi duran Zerefga- na bakıyordu. Zerefşan evvelâ bağırmak istemiş, fakat 4es! çıkmamıştı. Faksi biraz sonra kendisi- Bİ toplamış, amma, bığırmamıatı. Genç hır- sız gülümsemiş, ve galiba Zerefşar da, gü- lümseyivermişti. O saman hırsız şamdan söndürmüştü. Sabahın alaca karanlığında da, Zerefşandan ayril'rken adımın Yandım MI olduğunu söylemişti. Ve bundan sonra, | Yandım Ali, ki eli kanda olsa, her Perşem- be akşamı Zerefşanı gelmeğe başlamıştı. Zerefşa” bir gece dostunu çok gamlı ve te- Maşlı butmuştu. Yandım Alinin birkaç gece evvel bir evi aoyariarken tutulan bir ayak- taşınm o gün Kara All tarafından boynu vurulmuştu. O geca sabaha kadar gözünü kırpmıyan Zerefşan, ne yapıp yapıp Kara ANI e de tanışmada kara” vermişti. Bu fe- dakârlığı Yandım Aji için yapacaktı. Nite. kim muvaffak ta ocustu. Birkaç gün cellâ- dın yoluna çıktı, ve dev vücudlü çingeneyi avlamakta sorlük çekmedi. Haftanın ikinci gecesini de ona ayır Daha fik gecesinden de cellâda her şeyi itiraf etti: Bir biraz dostu vardı Güzel bir deliken- hıydı. Bir gün beiz! callâdın eline düşecekti. Onun hayatını kuvtarmasına karşılık, Ze- refşan, kendisini Kara Alive teslim ediyor- du. Dev yapıh çingene güzel kadının şartını ırkına mahsus bir hoş görmeklikle kabul et- maişti. Hattâ delikanlının adını sormuş, Z€- refşan: — Şimdi söylemem. Allah göstermesin, başına bir felâket gence söylerim! demişti, O saman Kara Ali: — Ben benden çekinme kadınım. demişti. Asıl beni ona söyleme... bana o baldırı çıplak kopiller bir gey yapamazlar amma #ana ki- yar o uğursuz! Kara Ali, billürdan bir gül kadar güzel o- lan bu genç kadının Karssmda. geniş ağrı hayranlığmdan bir kat daha açılıp büyüye- rek sırıtıyordu. mat, yani bt memleketin müdafaa sistemi jino hattı giti birbirine hemen muttasii en hakkında birçok münükasalar cereyan etti | kuvvetli tabyalardan müteşekkil bir müs ve bunların teferrüati gündelik gazetelere de| tahkem meri İneiran Releikanın - parası rine yeraltı yollarııs bağlanmışlardır. Keza-| > Uk kabul alunabilie Akirzırılı kupalar bugün), 7ere'şen o sere gayet geniş bir salvar giy- #Fuhura muhtemel her türlü çaplardaki top! Hifi 'Şelvar, terüderine kadar iniyordu. iniika) eyledi. Bir kum mütohassıslar gene *miyordu. Bu sebeble yapılneak tahkim” eski Brialmonts'ım fikrinden mülhem ola -İtın tarz: hakkında da bircok münakaşalar rak Lişej, Namur ve Anvers müztahkem| türedi. Ve nihayet yeni tahkimat cephesinin mevki ve ordugâhlarının ihya Ye yeniden) yalnız Liyej bölgesinde en kuvvetli tahki - insalarile beraber Namur ve Anvers Ara -İmat vücude getirilmesini ve bunun ss ve ndü bir takım ara istihkâmları ve Gentte| solunda, Arlon 11 Ambleve ve Liyef ile An- bir müstahkem küprübaşı vücnde getirerek| vers arasında daba haf'f tahkimat yapıl - bu suretle şark ve garba karşı müdafasya|masına kürar verildi Bununla beraber en elverişli, ervelkinden daha Kisa ve toplu bir) ağır tahkime* Nereden Hnv ve Liyej Üze- tahkimat manzumesine taraftariık ediyor » lardı, Bilhassa Belçika öne sürdüğü ve müdufaa etiği bu tahkim sistemi ileride Belçikanın ölyasl durumun -İlelerinin şarktaki istihkâmları asri bir da herhangi bir tahavyül olması İhlimaline| rette yeniden tevsi ve tadil olundular: derin | imiş. “den Holânda cephesin» varan Maas cep- erkânıharbiyesinin | hesinde olacak'ı Bu plân esasına göre Diye) ve Namur ka- nu - karşı cevab verdikten başka tahkimatın fe-| mahfuz mahaller ve kuvvetli zırh ile be - nişliği Belçikanın mall de uygunca idi. Bir de ve askeri kuvvetine) sendiler, Bu letihkAmların aramndski me - Belçika bu tahkim| sefelerde de ara istihkâmlari vöcude geti - tarrile eskiden olduğu gibi şimdi de arka -İrildi. Bu suretle birbirini tutan bir tahki - sını İngiltereye vermiş oluyordu. Bu tahkimİm. tarsının göze çarpan mahzuru muhasema - im iptidasından iibaren büyük hasma terketmesi AL Fihasl bir takım münakaşalardan hattâ erkânıbatbiye reisi C bu yüzden istifasından sonra nihayet Belel- kada (1932 senesinde (birbirinin gerisinde iki müstahkem hat inşasını tesbit bir plân kabul olunmuştur. Bu müs Maalesef tenkide mühta: pek çok geylerim daha vardı; bunu itiraf ediyor ve kusurlu görülen şeylerimi tashih etmiye çalışıyor - dum. Vasimin bana büyük bir genç Kız mua“ melesi etmesi de balki benim gösterdiğim bu hüsnü niyetlerden dolayı ti, Mayısın sonlarına doğru bir gün müdirem beni odasına çağırarak Cahld beyin bir mek- tabunu gösterdi. Bunda, müstesna olarak Balı akşamı eve çıkmama müsnade edilmesi rica edilmekte idi. Pihriye hanim © gece, ki- sının nişanını dos'larına resmen ân etmek için bir suvare terki ettiğinden benim Ge evde olmamı arzu ediyorlardı Bevinele Rânâ hanıma baktım. — Müsaade ediyor musunuz etendim? -- Tabii kızım, Satı günü öğleden sonra gidersin. — kkür ederim müdire hanım. Arkadaşlarıma bunu haber verdiğim »a - man gene bir kıyamet koptu. Hele Nazlının aklı başından gitmişti — Nişan merasiminde İstanbulun bütün kibar halkı bulunasak! Buna eminim. Çünkü | Fahriye hanımın, kızının ve oğlunun ahbab- ları pek çoktur. Bir taraftan eski Kibar ale- ler, bir taraftan ecnebiter, bir taraftan da edebiyat ve san'at mensubları! Damadın da-| vetiileri de başka... Göreceksin bütün gaze -| teler bu suvareden bahsedecek. Kimbilir, bel- ki de artistler bile gidip orada bir piyes tam» gü ederler. Talihin varmış nefis tuvaletler | göreceksin, birçok kimseleri. tanışacaksın! — Tuvalet görmek ve İnsan tanımaktan “ade beni alâkadar eden şey, yüksek ve eden |“ nt zönelri vöcude getirildi, Tiyej ve Namur müstahkem mevkileri ars bir araziyiltik birer müstahkem muhit olmaktan fariğ nldular; bunun için Maas nehrinin sol sa - ve İsstimdeki tabyalar eski durumlarında bıra- meral Galetin | kıldılar. Tadi . ve takeiye edilen (Bekçi - xa Majino o hattın - enteresan Dir muhlite bulurmuk, iyi müzik dinlemek ve belki da bir temsil görmektir. İ arkadaşlarım istihtafin omuz silktiler ve: — Ne aptal şey; ba kız adam olmıyacak! Gibisinden yüz yüze bakıştılar. Onlarla an- İlaşmamıza imkân olmadığını bir defa daha anladım. Salı günü Nişantaşındaki apartımana git- tiğim zaman evvelâ büyük bir sukutü hayale maruz kaldım: Câhii bey #kşam yemeğini dişarıda yeriiye mecbar olduğunu bildirmiş ve ancak sâat onda gelebileceğini söylemiş. Buna canım #ıkıldı. O evde olmayınca Fah- riye ve Nigâr hanımlada yalnız kalmıya, s0f- rada onlarla kor'uşmıya, daha doğrusu on - ların birbirlerile konuşmasım dinlemiye mah kümdum. Fimakika, dediğim gibi de oldu. İki barım bir düzüye aralarında konuştular ve beni alâ kadar etmiyen yabancı kimselerden bahset- diler. ç Bon hazırlıkları yapmak için yemeği biraz sesle yedir. Sofradan kalkınca Fahriye ha- ram; ateşlerine mümkün mertebe mütehammil o- larak inşa olunmuşlardır. Liyejin şimalinde, 1914 de mühim bir ral oynıyan, Biose de müs tahkem mevsi sabaşına İthal olunmuştur. Holânda hududunda, Masstrlehtin cenubun- da Eben - Emaci dahi, Maas hattının en kuvvetli bir sol cenah istihkâmı halinde tahkim olunmuştur. Bu çok geniş ve kur - vetli istihkâmda, Holândalıların verdiği ma- Tümata göre, uzak muharebe için de ağır top zırhlı kuleleri vardır. Belçikalıların biz- zat kendi verdikleri malümata göre bu ağır topların tesir sahası 40-50 Em. ye varmakta Eben - Emael tahkimat grupunun inşasın- dan maksad Almanların Holândanın bita - raflığını ihlâl ederek OArhen (Exlaşapel) - Maastrleht caddesini takiben yapmaları muhtemel bir taaırumu önlemek ve, daha mühim olmak üzere, Liyej e Holânda hu - dudu nrasında bir ilerlemeyi yanlamaktır. Askeri mecmualar bu tahkimat grupunu #imdiye kadar İnşa edilmiş olan istihkâm - ların en kuvvetlisi olurak zikrederler. Mass tahkimatının gayesi müdafaadır, Ye- ni Belçika tahkimsi manzumesini bir de taarruz çıkış yeri Viş techiz etmek için Li (Devamı 7 inci sayfada) — Semiha, dedi, sen odana git, biraz sonra berber gelince sana haber veririz. Berber mi gelecek? — Evet, hepimizin saçlarımız tanzi.n ettir. mek Jüzim. — Ben kendi saçum tarayabilirim efendim. — Öyle mannediyorsun kızım; bir defa ber- ber sana bir tuvalst yapsın di ırkını © ZA“ man snlar, bir daha da ondan ayrılamazsın. Hanım efendinin hâkkı varmış, Bir saat sonra aynada kendi saçımı tanıyamadım. Fas kat şunu da söyliyeyim ki başımı bilâkaydi şart berberin eline teslim etmedim; ona ken- di istediğim biçimi anlattım ve o da, benimi #antleree uğraşıp becetemediğim #eyi bir iki dakika içinde, büyük bir maharetle yaptı. İnsan kalbi ne tuhafmış meğer! Saçımın gündelik biçimi değişince, bu sefer de içimde dudaklarımı hafifos boyamak arzusu uyan- dı, Birkaç gün evvel, her ihtimale karşı baz turnlet levazımati alp çantama koymuştum. Binaenaleyh çiçekli ozgandiden esvabımı gi- Tip boynuma da inei kolyemi taktıktan son- ra aynanın karşında dudaklarımı bafiice Oayek ince, gül pmbesi ve kenarı işlemeli 'damaskodan yapılmıştı. Terlikleri beyaz de- riden 4âl, Sırma İşismeli idi. Orplak topuk- ları, şalvarınım altından, nefis birer şeftali- İ ye benziyordu. Şalrarının üstüne beyaz ipak- ten, etrafi tamamer. işlemeli bir tü) gömlek sarkıyor, gömleğin kolları, genis, kolunun yarısna Kadar geliyordu. Gömleğinin yakası elmas bir düğme iş Diklenmişti. Gömleğin- den göğsünün Tersi re gekli tamamen görü- iöyordu. Mintan ile şalvarmın Üstüne, gene beyaz gam kumaşından bir entari giymişti. Etekleri topuklarını kadar iniyordu, Belin- de, tokası elmaslı ve sırma işlemeli bir ke- mer verdı. Başında kadife bic kalpak vardı, yana doğru yıkmıştı. Üzerine İşlemeli bir çevre e elmaslı bir gül dlştlrmişti. Başın ötür yanı- na da saçlarını toptumıştı, Saçlarına da bir sorguç takmıştı, Oradan samur renkli bir şelâle gibi topuklarına kadar dökülen saç- larım yüzden fazla örgülere ayırmıştı. Bu ör- güler, inci diztlerile örülmüştü Zerdtşanın, görlerinde kuyruklu sürmeler, ellerinde de kına vacii. Hoşkadem sofrayı hazırlayıncıya kadar, Zerefşan etilâdı yukarı aldı. Kendi elle $0- kınllaştırdım, Birdenbire yüzüme canlı bir mâna geldi, gözleri ışıldadı. Pembe tafta- dan geniş kuşağımı belime bağlarken kendi kendime gülümsüyordum. — Bu akşam seni beğenecekler Semiha, biç merak etmg! Ben Ixi yüzlülüzten ve gahtelikten hoşlan- mam, «seni beğenecekier'a derken bunun Br- kasından yalnız biz kişiyi gördüğümü, yahız onun reyini mühlasediğimi gizleyemiyorum. Bant dokuz buçuğa gelmişti. Kapımı açıp dışarı ve igaha koridordan (geçerek salona girdim. Burası her zamankinden dA - 'ba zarif ve yıükelminel bir şeklide düzeltii - miş, kıymetli yayaları çiçekler konmuş, avi- selerin bütün Yimocları yakılaıştı. İçiçe u - zanan Gört salonm geçtikten ( sonra vasimin yazı odasının da bu maksadla açılmış oldu - ğunu gördüm; fakat masanın üzerinde hiç bir kâğıd bırakılmamış, kütüphaneler kild- lenmiş, bu oda, kendi aralarmda o konmsup sigara İçmeleri için erkeklere tahsis edilmiş '.. Bülihliyar gülürmsedim. Salonlarda kadın- tarisi, bir çal hırka giydirdi. Hoşkadem sof” rayı getirdikten sonra da odalarına kapan- ddar, Rıza çocuk, Kara Ali ile beraber geldiği geceler, aşağı taşiıktaki sedirlerden birinde yatardı. Öbür gecele-, Kara Alinin Kara- gümrükteki evinde kalırdı Karagömrükte, cellâdbaşının iki oğulı, kulübe azmanı bir evi vardı. Odalardan biri, çeşid çeşid işken- ©e ve idam aletleri yığılmış korkunç bir de- po idi, Bir tek odasia da, Kara A)I, yamak» ları Hammâl Al) ile Burunsuz Muslu, Riza çocuk, bir de Dudu dedikleri Ihtiyar bir Er- meni karısı, tam bey can barınırlardı. Üç cellâd, aykırı serilmiş bir yatakta, Rıza ç0- cuk ta Dudunun koynunda yatarlardı. Cıva gibi ele avuca sığmıyan Rıza çocu- Hun da esrarengiz bir tercümel hali vardı Kara Alinin, yeryüzünde biricik dostu idi. Aslının, anasının, babasının kim ve nereli olduğu tamamen meçkoldü. Sol kalçasında bir kurd ısırığı olduğuna göre bir köylü ço- cuğu olması ibtima| kuvvetliydi. Fakat İs- tanbula nasıl ve ne saman sürüklenmiş, gel- mişti. Kaç yaşında olduğunu bilmiyordu. Bir zamanlar bir bostanda yanaşmalık et mişti. Orada bir balıçıran vardı. Onu cok dö- verdi. Riza çocuk ou yüzden kaçmış, sebze in dirdikleri bir manavı sığınmıştı, Manavin yanından kendisini bir gemici kandırmış, iki üç yıl da gemide çalışmıştı. Sonra Andon isminde bir Bulgar işkembecinin dükkünma çırak girmişti. Bu Andon hırsızların yatağı imiş. Bir gece dükkâru basınışlar, Andonu dükkünmin kapısına asan Kara Ali, bir kö şeye büzülmüş olan Rıza çocuğa acımış, ONU da ustasının yanına sallandıracık yerde ko- ondan tutup yanına almıştı. Cellâd Kara Alinın böyle pırpırı bir çocu- Ha ihtiyacı vardı. Bu çocuklar düz duvara örümcek ribi tırmanır, önabtar deviğinden nk gibi girer, denizde balık, gökyüzünde kuş olurdu. Kendilerini sevenlere, ölürler amma yalan söylemezlerdi. Kendilerini sevenlerin sırlarını söklamak İçin, yeri gelince, dille- rini kendi ellerile burup koparırlardı. Saraya bir pars gıvl getirilen ve cellâd o- larak terbiye edilen Kara Ali, celâddan nef- ret eden dikenli bır çoruğa. evinde de cellâd olmadığını anlatmak için çok güçlük çek- mişti, (Arkasi var) Bir tütüncü dolandırıldı Emniyet Müdürlüğü dündenteri Müddeu « mumilikten havale i dolandırıcılık tahkika tile meşğul olmaktadır. Galalada 140 sayılı dükkânda tütüncülük yapan Hilmi bir haftedenberi kendisini eme lâk ve akar sahibi zengin bir şahsiyet ola - rak gösleren Sinan ağında birile tanışmış » tır. Tütüncü ile dostiuğu ve ahbaplığı ilerle « #ex Sinan, geçenlerde Hilmiye tütüncü dük- kânımı büyük kâr farkils kendisine devret- mesini teklif etmiş. oda kabul ederek 1500 liraya mutabık kalmışlardır. Sinan bu pazariığı müteakip tapu vesair muameleleri yaptırmak bahanesile Hümiden 290 lira para almış ve o günden sonra da © civarlarda görünmemiştir. Bu tagayyüb karşısında şüphelenen tütün- cü, Sinam arayıp ağa başlamış ve nihayet İstanbuldan kaçtığını duyunca dolandırıldığını dalıyarax Müddelumumlli » ge müracaat etmiştir. Emniyet Müdürlüğü bu iddia etrafında tah kikata devam etmektedir. Jar belki de erkeklerden çok sigara içmiyor lar miydi? Bilmiyorum nedea, evin her tarafından xi yade burası hoşuma gitti ve tenhalıktan is - fade ederek bir koltuğa gözmüldüm. Büyük bir dikkatle odanın ber tarafım tetkik edi - vordum. Duvardaki (o tablotar, dolaplardaki Wdli kitablar, yerdeki halılar birbirnden gü *)di ve hepsi bir arada göze büyük bir zevk seriyordu. Birdenbire kulağımı bir erkek sesi geldi: — Küçük hanım beniz odasından çıkmağı mu Nesrin? Pek âlâ, kendisini rahatsız etme, ben şurada bir siçara içerex onu beklerim. Ayni dakikada benim bulunduğun odanın kapısı açıldı, Nevzz3 bey içeriye girdi. Bir »kek için Yüzumundan fazla üzenerek giyin” mis, yüzünü pudralamış'ı Beni görünes bir saniye hayretle olduğu yerde durduktan <onra telâşlı adımlariz ve adeta koşarak ya nıma geldi. Karşımda eğdi, Bu röveransı yaparken kendisinin ne İerece komik oldu » gunu aklına bile getirmediği belli idi. — Si burada bulacağımı tahmin edemi - yordum Bemiha hanım yoksa siz de alcara mı içiyorsunuz? — Ben mi? Ne mlisasebe*! Pihakiza tütün kokusu hoşuma gidiyor amma #lgara içmeği erkeklere birakıygrum, .— Fakat bazı kadınlar kendilerin! bu zeyk- ten mahrum etmek Mstemerler — Zevk mi? Sigara içmek belki bir eğlence olabilir fazat bir zevk... (Arkası var) I

Bu sayıdan diğer sayfalar: