13 Ekim 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

13 Ekim 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yazan: Muhittin Birgen 5 ünyanm bugünkü işlerine akıl erdir. menin bnkânsız olmasa bile ne kedar güç bir hale geldiğini artık izah ve tasvire hacet yoktur, zannederim. Bunu birkaç kere söyledim. Ben bunları söyledikçe de arka- dan, hâdiseler birer birer ne kadaz haklı oi- duğumu isbat ediyor. Zaten bu noktada hak- hı olmayı isbata bile hacet yok; bütün vazi- yet, meydanda ve kendisini hergün yeni bi hidise ve yeni bir sü i mi senedenberi, şöyle böyle mu mihver üzerinde dönüp duran dünya mihve. rinden - veyahud zivanasından! - çıkmıştır. Bunun bir daha yerine gelmesi için, bu mih- verinden fırlamış toparlak şeyin kim bilir nerelerde, ne suretle ve na kadar dönmesi lâzım gelecek! Eğer, dün mevcud olan mü- vazeneyi hemen tekrar yerin? getirecek bir sulhün imkânı yoksa, bunu bulacak bir akıl vo hayır sahibi çıkmıyacaksa, dünyayı bek- liyen felâiketlerin hududunu ölçmeğe dahi imkân olmıyacaktır, Bununla beraber, insanlık sahammül et. mesini bilir. İnsanlar, bu bâdireyi de taham- mül ve tevekkülle karşılnmaya mecburdur- Jar. Biz, Türklerin bu bakımdan kuvvetleri de tükenmeğ bir hazinedir. Tahammül ve tevekkül denilen zırhıla kendimizi #ırhladık. tan sonra, dünyanin mukadderatını bekliye- Geğiz ve kendi varlığımızın selâmetini temin| için her müşküle göğüş gececefiz. Feleğin binbir defa çemberinden geçmiş ve rüzgürin ber türlü şiddetlerine karşı muvaffakiyete göğüs vermiş bir millet olduğumuzu bu defa da isbat etmek mevkiinde bulunuyoruz ve bu hayat imtihanında muvaffak olacağız. * Bu bayat Imlhanında muvaffak olmamız için birkaç şey lâzım; dönüp dolaşıp bu bir kaç şey Üzerinde ne kadar israr etsek doğru olur. Birbirimize karşı yapmakla mükellef olduğumuz telkin vazifesini ihmal etmemek Için bunlar üzerinde bir lahzada bugün dur- mak istiyorum. Evvelâ, bize büyük bir sükün ve itidal, ay- ni zamanda çok sıkı bir milli ruk disiplini lâzımdır. Birkaç defa bu sütunlarda mevsu| Olarak kullandığım bu meseleyi bugün bir kere daha hatırlatayım. Sükün ve itidal ke- limelerile kastettiğim şey, hâdiselere mülat ve vatan sevgisinden başka herhangi bir ide. öloji, felsefe veya mezheb ve tarikat düygu- sile bakmamak ve dünyayı kendi fikirleri- *miaden, kendi kafalarımızın dünyasından İbaret sanmıyarak işlerimizi ve bhesabları. mızı gayet müsbet hâdiseler üzerine oturt - maktadır. Böyle zamanlarda herkes siyaset merakli ve siyaset ukalâsı olur, Hepimizin cebinde bir de siyaset reçetesi bulunur. Zan- nederin ki bu reçeteyi kullanacak olursak, her türlü derdin devası bulunacaktır, Hayır, iş böyle değildir. Böyle zamanlarda hepimiz hükümetin etrafında toplanmak, hepimiz mes'ul devlet makamlarının mes'u. liyet ve salâhiyetlerini takviye etmek meo- buriyetindeyin. Devle; elindeki vasıtaları biz- den iyi kullanır ve gene malik olduğu vasi. talarla her şeyi bizden iyi öğrenir ve bizden İrİ ölçer. Şu halde bizim vazifemiz de onu takviye etmekten fbaret kolay bir işe münha- #r kalır. Şefler, yamanlar için şeftirler. Biz Şefin bilyük bir itimad duyarız. Onun, ketin kılına bile hata getirmemek için sarf ettiği kafa ve irade emeğini işkil cimemek en büyük vazifemizdir. Ne fantezi, ne de'u- kalâlık zamanında değiliz. Şu halde, sükün, itidal, itimad, disiplin vazifemizi tam yap- mak bizim Için her şeyden evvel gelen bir borçtur. Saniyen, şo dak'kada bizi & d herhangi bir tehlike bulunmamakla beraber sivanasından çıkmış olan bu dünyanın her hangi Bir millete yarın ne gibi bir getireceği malâm değildir. G kadar Geğildir ki bugün xendikini en emin, en kuy- vetli ve hatt on büyük hisseden bir mem- leket, yarın herhangi bir hâdisenin tesirile pek büyük tahilicelere maruz kalabilir, Böyle zamanlardı en küçüz bir hâdisenin en bü- yük tesirler vermesi ve #kibetler doğurması | mümkündür. Şu halde, bizim, vazifelerimizden biri de mill müdafaamın mânen olduğu kadar maddeten de kuvvetlendirmektir. Bu uğurda gerek devlet ve gerek millet bakımlarından milli müdafaayı takvıye edecek her türlü fe- dakârlıkları katlanmak vazifemizdir. Hükü. metien yegâne İstiyeceğimiz şey bu olmalı- dır ve bu yolda hükümet te bizden ne İsterse onu yapmaya koşmalıyız. Her seyden evvel müli müdafaa, her şeyden evvel onu kuvy- vetlendirmek ve onun için her fedakârlığı kabul etmek... İşte, ikinci vazifemiz de bu. dur, Üçüncü vazifemiz de çalışmaktır. Horkes, kendi işi sahasında ne kadar çok ve ölk- katli çalışıraa bundan hem şahsan kendisi istifade edebilir, bem de bu çalışma memle- kete ya doğrudan doğruya, yahvd da dala. yısile yeni bir kuvet ilâve eder. Bunun için, politikayı söyle veya böyle yapmak vazifesi- ni hükfmete bırakıp, hepimiz, kendi sâha- mında müsbet eser vücud» getiren bir gay- ret sarfı ile iktifa edeceğiz. * Arada sırda bu fikirleri söylüyorum. Bu- gün bu satırları da mevruswluktan dolayı tekrarlamıyorum. Vasandaş zıfatile bir tel- Kin vazifemi yapıyorum, benim vazifelerimin biri ve belki en mühimm! de budur. Bu söz. ler, Türkiyeyi selâmete çıkarak va hattâ iyi bir istikbale götürecek olan milli bir şuurun Almanya ile Fransa barb halindedirler, fakat her ikisinde de millet meclisi kapalıdır. İdare tek bir kişinin eline ve - rilmiştir. Harbe devam etmek veya sulhe karar onun hakkıdır. Almanlara esir düşen İki İngiliz tayyarecisi | Thuringin üzerinde yere düşürülen !ki İn. giliz tayyarecisinin Almanlar tarafından 6- sir edildiğini ve bir esirler kampına gütü- rüldüğünü ajans haberlerinde okumuşsunuz- dur. Burada, Iki pilotu, Alman sübaylarla bir arada görüyorsünu. Nezaret altında tutulduğu limandan kaçan gemi İngütere bahriye Bazırı Çörçll parlamento. da Alman Kolombüs gemisi, Meksikada Vera Cruz llmanında esaret altında bulunduğu- nu bildirdiği sırada, gemi ani bir sureite is- tm alarak, sabahın alaca karanlığında |. mandan kaşmıştır. Almanyada garb cephesi dersleri Almanyada Hannover şehrinin valisi, bü- birer garb cephesi harita- sının bulunmasını, ve harbin inkişeflarına dalr konferanslar verilmesini emretmiştir. ————ğ— ——— herkesçe Umühal ve akide esasları teşkil et- meğe İâyık unsurlarıdır. Okuyucularım, bu satırları sadece okuyup «doğrul. demekle iktifa etmemelidirler; belki de doğru bula- caklarından emin olduğum bu sözleri oku. yucularım birbirine mütemadiyen tekrarla- mayı ve birbirlerine bu rubia telkinler yap- mayı vazife saymahdırlar, SON POSTA Diktati vermek adamdır. ga Hergün birfıkra Vak'a doğrudur! Mübalâğacı Marsilyalılar, bir ara» ya toplanmışlar, konuşuyorlardı. Söz hokkabazlığı intikal etmişti, içlerin- den biri: — Ben bir hokkabaz tanırım, de- di. Bir tarihte canından bıkmış; ken- dini öldürmek için bir binanın be - şinci katından aşağı atlamıştı. İkin - ci kata geldiği zaman çoluk çocuğu bir hareket yaptı. Düşerken birden - yere kadar çıktı. Bir başka Mersilyalı tasdik etti: — Evet, dedi. Vak'a aynen olmuş- tur, Çünkü o hokkabaz bendim. 4 N Mareşal Pilsudki'nin Karısı neler Anlatıyor ? Şimdi Londrada bulunan eski Leh Cüm- burrelsi Mareşal Pilsudskinin karısı madam Pilsudski, bir İngiliz gazetecisine beyanatla bulunarak demiştir ki: — «Polonyanını babasi» diye anılan Mare- gele 1921 de Polonya tacı teklif edilmiş, fa- kat kocam bu tercihi redditmişti. Kocam çok demokrattı, İleride ne yapacağımı Tüm, Londraya sirf kızlarımın hatırı gelmiş bulunuyorum. Yoksa Varşovada kalır ve müukadderatima boyun eğerdim. Lâkin, burada pek az kalacağım. Polonyaya tekra dönmek zamanının geleceğine imanım v. Harb osnasında, kurmuş olduğ lar osmiyeti pek büyük işler gördü. Kızlarım. ln birlikte, orada bulunduğumuz müddelçe übdemize düşen vazifeleri yaptık. Kadın a. sümızdan bir çoğu istasyonlaria çalışt m kadın la kaldı. Her tayyare hücumunda bendeki #oklandık. Rusyanın da harekete geçtiğini Sabik Avusturya başvekili Dolfuss'ün kat. inden sonra, kocam: — İşler tehlikeli bir mahiyet Kabak Polonyanın başında patlıyacak görünüyor. aman ayağımızı tetik alalım. #rsediyor, Muhittin Görsün İSTER İN Belediyenin İktısad Müdürlüvü bax bir inceleme yapmış ve görmüş ki hükü halılıktan kurtarmak için vergilerinde de 18 tenzilât müesseselerin yapmış olmaktan çok uzaktır. Belediyenin İktısad Müdürlüğü bu müşahedesi teşebbüs yapacakmış, muvaffak olmasını temenni Fakat mesele yalmz bundan mı ibaret? Hükümet halkın istediği kadar İSTER tarifelerine o nisbette denize girebilmesi plâjlardan vergiyi tamamen kaldırdı, fakat biz bu yıl plâja INAN, demiş ve bu kanaatini birçok kereler tekzar etmiştir. AN, eğlence yerlerinde metin bu yerleri pa- yapmış olduğu yüz- tesir İSTER tıpkı evvel rilenin ina Hükümet üzerine edelim, dükçe küçülmek ve İlncanı derec: — Mademki hükümetin k dönmiyerek müessese sahiblerinin ceblerine akmaktadır, vergiyi indirmiyelim, diyenlere hak vermek icab edecektir. iNANMA! in ST ER aklına geldi: İntihardan vazgeçti. Ve P bire yükselmeye başlamıştı. Atladığı İ| rından Alman bombalar!le öldüler. Nihâyet, | gidi! ik le demokrasi sulh zamanında yekdiğerinden farklıdırlar. Birinde söz kayıdlı, ötekinde serbesttir, fakat harb zamanında birleşirler, her ikisini de idare eden tek Sığınak Kostümleri Amerikalıların mahud Ku-Kluks Klayn cemiyetinin kukuleteli elbiselerini andı - ran yeni moda kukuleteli ve bızb kostümler, son harbin yarattığı yenilik- lerdendir. Bir alarm vukuunda, bu eli senizi sırtınıza geçirip ve küçücük bir el hâreketile bızbızları çektiniz miydi, ğınaklara daka emin bir surette koşabi - , | irsiniz. Londra kadınları ayrıca ken - dilerine zarafet temin eden bu kostüm- lerden bol bol ısmarlamaktadır. Terzi - ler fazla istek Karşısında birçok sipariş leri reddetmek mecburiyetinde kalmak- tadırlar; 72 Alman tayyaresi düşüren hava mareşalı günün birinde Varsavayı terketmemiz emzo-| 1914 te ebir numralı pilots diye anılan ye |dilmektedir. Tesbit edilecek tiplere lundu. Yolda ötomobilimiz birçok -körelerj tek başına 72 Alman teyyaresi düşürmüş o- re makineli tüfek ateşine ve bombalara marus|lan Kanadalı fahri hava mareşali Bisop Ka | ******- ş |pada hava kuvvetlerine ftihak etmiştir. İ habe ralmes da Litvanya terikile İngitereye| Amerikadaki ka'b hastaları|| Birleşik Amerika Cümhuriyeti dâhilinde * İkalb hastalıklarından muztarib bulunanların sayı beş milyon raddesinde tehalüf eyle- mektedir. İspanyada 80.000 kör var! Yeryüzünde en farla körü olan memleket İspanyadır. İspanyada bulunan âmâların sa- İyi 80.000 olarak tahmin edilmektedir. İNANMA! seneler kadar para verdik. Bazılarında ise ta- na artırılmış olduğunu gördük. kı kuvvetli içkiden kurtarmak için bira fi- indirdi. Fakat bizim gazinoya verdiğimiz r, Üstelik bira kadehleri küçül - ıştur. Bu gidişle yakında kah- » Şu halde: asından çıkan para halka Birinciteşrin 1 Sözün kısası Ve dahi hikâyei hal... Cc mekteb çocuğu elinden çıkmış kabat& lak bir Avrupa haritasını © şöyle B3İÜÜ meyal andırır. çocukluğunda geçir olduğu çiçek hastalığı çehresinin oyn yacak yerlerini dalamış, en büyük tah bini sağ gözünün kenarile burun deli lerinin tam iltisak noktasında o yapımı çopur mu, çopur.. galiba ayağının teki © hafif aksıyardu. Memleketi Daday. adı İbrahim, Dİ kin kendi: Irbaham diye telâffuz ede E Ekrem Talu avlak kafa tasının üzerindeki rekende saç kümeleri, acemi |O vaktin vaktine göre dört mecidiye SE Uk ile babamın evine orta uşağı Ol girmişti. Orta uşaklığı, orta hizmetçiliği 8 herhengi bir ihtisası içab eden bi fe değildi. Bakkala, kasaba, öteye befiğ ye koşmak, selâmlık odalarını süpü! toz almak, selâmliğa gelen o misafirle hizmetini görmek.. İbrahimin o uhö hep bu gibi işler düşüyordu. İlk defa kapılandığı için bittabi 8©€ idi. Tavırlarındaki ve sözünde sohböği tindeki Ihübeliliği gidermek üzere KERE disini rehmetli Jalamın emrine ve Ayni zumanda, konağın terbiyesini, # | nelerdenberi hizmet ede ede, almış böl nan diğer ağalar da, sırası geldikçe HER hama nasihatte, telkinde ve ihtarda bö lunuyorlardı. Anlaşılan, zavallı adam, her tara! yağan bu ihtarlardan ve bu telkinlef den sıkiliyor, ufacık zekâsı bu kadar İrışmalardan hem şaşırıyor, hem de SİN için isvan ediyormuş. # Nihayet, günün birinde, zavaylıeiiiğ babamın yolunu kesti.. : — Beğfendi. Ben gidiyon gayrı, Kİİ ret, hisabımı gürüvisünler! 4 Kendisinden. babam hoşnuddu. MU tad hilmi ile sordu: — Neden, İbrahim? Ne var? Mel değil misin Adamcağız , memnunum €i | — Memnun olmasını İ di | | me. garışan çoh! Her işime gusur bü yorlar. — Ne diyorlar? Efendisinin yumuşak hitabından bulan Irbaham birden coştu. &deta b rarak: — Ne diyecekler? dedi. Yere bah gunah/. göve bahma, gunah! Sağa ma, günah! Sola ga atırlarım, bilsen. € m ali Sığınakların inşasın& yakında başlanacak Ankara 12 (Husus) — Büyük çebi lerimizde inşa olunacak sığınakları “8 projeler alâkadar makamlarca tetkik *i ıda inşaat: başlanacaktır. TAKVİM BİRİNCİTEŞRİN ölml- cedvel | | Yarına aid evkat GÜNEŞ | 5 «j5 2 İs ÖĞLE | b. u Ramazan 1 b AFPE SEA EEEBe SAFPSİR. Jön SBPEBBE FE" mBSAFvU HPAFIB

Bu sayıdan diğer sayfalar: