16 Ekim 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

16 Ekim 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

18 nci asırda istanbula gelen Bohamyalı Beron Wratislaw'ın hatıraları: 75 ye çeviren: Süreyya Dümen Yeni veziriâzam vee SİNAN Paşa, getir yererek büyük a ye #öç etmiştir! Fakat Oenabıhakkın 0- uharebe na takdir ettiği ömür bu kadarm, Hemen türlü ei ae malzeme Cenabiallah ona rahmet ve mağfiret ihsan Ülke, her tarafin. eylesin!.. Artık ne ben, ne de benim çocuk - bulunan lal Dir yoklama sari göaden geçirdi, larım bu değerde bir sdam görmeği bekliyo, kendi dininizce dua ederek Genabıhaktan, i yorgun Vaktile sizlere sadaka veren, İbrahim Paşa» Şiddeti bir dizanteri | n; ; Ki Tetiği çap mia veziriszam olmasını dilayini.s i * Pi Valide Sultan, | Sinan Paşanın ölümünden ik! hafta ka - kandırarak ona | <7 kamaştırıcı |dar geçmiş ve bu müddet zarfında veziri. asi eksi Nâçlar| yamlık makamı için birçok entrikalar cere- bu dün, e sekiz gün İçinde, | Yan etmiş ve sonunda xm&hrü hüma; " etmişti, Yadan Göçün gitmesini temi | İbratılm Paşaya va Bu zamana gelinciye kadar bizim. kara - Mimüine ağtıyo<lb Olmuştu. Herkei onan ex) Kola da, prangalar içinde, fasılasız ıztırab tr Un Ö-İ cekmemiz üçüncü yılına girmişti Binaena terliyor ve ba e bu esnalardn manen, maddeten çok €2- . elle ettiği muyaş. | 715 Ve ber şeyden bezgin ve tam manasile E yazılıyor ve | 5TtK Pek bitkin bir halde bulunuyorduk. Sönmüş bur ve #Ahramanlık ifmay | PURUNİR beraber hiç birimiz ölmüş değildi. 2) lunduğu bevan ediyor Bazılarımızın cildi, pislik ve kirlilik yüzün - Binana y “J den, sayutmus, kokmuş idi Öyle bir koku ki Ony. APIlAN cenmee nlayı çok muhteşem a a7ib değ), muhafızlarımın dr muztarib ediyordu. Onun icin, bilhassa, kis ilminden ça bim bası danimız, onun g- | **vimlerinde keskin, acı karayel rüzrürla. JA bereber, Sevinç duyan bizler olmak. |79I7 €stiği ve birleri hasta düşürdüğü za - ti söylemek İüzm gejiree | AN - herne sekilde olursa olsun buzin denecel ede yükiek dandan kurtarması İcin, Allaha - göz yaş. Osmanlı gı, | 111 - ne kadar yalvarmıstık, ne kadar! lr devlet |, Zindan, —veya öislerin— pislikten mü. tevelliâ irene kokusunu bir dereceye kodar nğa, güç a DErİNİ Abe alinaz, biğim | i?mle etmek üzere, muhafıylarımız, ara sira Mamma, Balm mer inden Yaşlar boşanaraz | “*fne veya nrdıe dalları getiriyorlardı. Bis kat dizim İçin, demizti, yi m vararak —kıs ise— hem tniyor, almış buluş SİN Çok açı ve VE SEYİNÇİİ ve fa. | NEM Hiteölenerek Gnertmizdeki kokuyu gi - Tüdel Yi dorum - 0 ir "İL be hibemİ “etmeğe enlsyorduk. #nbesing KE i ger ve teç.| Ariktan, mdasızıktan o kadar zayıf dür - Paşanın an bir Veririm, direği me, | tiöümür, kadid baline (melsiflmiz. müthiş Sinan Pasin Vefa » ŞaNİ büyük Sinan | Karanlığı, tahmmüiferen, #Brenc-koknen 4 « hizmeş ef ki bu Gevtaka ep Takadrl, O | İNE iztirahin. kırrandefımız bu zindandan Onün çı EDİR dilme, yilarea #idıkane | arti: Mertnima Srldlerimisi temamile kay- hetmle hnhmdnğmusdan hiran evvel ime. İF kale|”f ve bu maddi ve manevi Sekenceden ehe - Eye kas ven halas nlrnöı dileyor, bu Mes'ud ölüme ne | “asret cekivorduk. Bu mes'um mmahmesten biz! kurtaraenk Di. tirik ümid. Osmanlı Hâkanı ile tmparatara- Müzaffe, eiyellere muz arasında, harb haline bir son verilerek. IN. Yemenin Sulhün akdolunması idi. Halteki tki millet, Gara “duğu çanı 'X! İmparatorluk arasındaki çarpım olün - tetviç etmek ömi | (0 #iddetile devam ediyor, Mes'ud sulh gü - jnesinin doğücağma dalr en ufak alâmetler belirmiyordu!... eKarakulasya «Diriler me - mp ai feriyatı he | Yi» denilmesi meğer ne kadar doğru imiş! lm, da, lam mz Hepal| Çünkü bizler, artik gerek dostlarımız, ge - med devirin, ve Murad ve üçü Kamınl Tek düşmanlarımız tarafından tamamen w- © büyük bir Dn Meh- | hutulmuş gibi görünüyorduk!.. Bizi bu kara e eee e çekip kurtaracak bir yardım el zi bir tarihte pek Me yan | ir türlü belirmiyordu!. mülecaviz bir müddeği a, Seksen seneyi! Mahpeslere atıldığımızdanberi, gerek ba tam Ve Tunuş er 'tinda Yemen, yı, . V3. gerek müteveffa Zahıradolaky'ye ve ra hib John Winorz'a memleketimizden gön - <ild 7, 5, zay, hi ; İş ; i siya; derilmiş bulunan yüzlerce düka altını da bir habe Bazar All ASMAK ya; | türLÜ elimize ulaşmış değildi! Vak iş en ziyaa vkeri| Zira, öz yurddan büraya kadar olan mesa- Muhn iyi SA Sevk ve idarı eye Mu | fenin evvel uzunluğu ve bu mesafeyi ka — Adaş pek, hâş-| tetmenin bin bir tehlike e dolu olması, sa - ye ahva -İniyen mahpusiyet hayatımızın. sıkılığı ve kaldelerde en dal. sertliği yüzünden bu paralar elimize gele - idi. İmiyordu. Ahmed Refik > # ; (Arkası var) «Son Posta» nm tefrikas: o 69 ÜRN a — Size bir şey olmadı ya? — Hayır yavrum; hayır benim cesur kı - Kadın iki adım | 27; tam zamanında yetişerek beni muhte- Sesedini yere p, , | 38i Dir tehlikeden veyahud kendimi müda - İmenettin; sana nasıl teşekkür edeceğimi bl- ye yamıyorum, | Mari ben de oz.) GÜslükle kanayeden kalktım: kaybettirerek Ona yere ii, müya, |, > MAYdI gideli, burada durmüyalım ar. Pençelerinı | — Biraz daha dinlen; baygınlığın ve buh- raklarını, | fanın birkaç saat süzdü, seni sarstı, iki detnir yol — Birkaç sant mi? — Evet yavrum; bu müddet zarfında bir İki defa ayılır, kendine gelir gibi oldun am- — Bu müddet zarfında Oben hep bursda mi aldim? — 'Tabli, seni dokterla hastabakıcı yatırıp V tedavt ettiler. Ben mas)esef seninle pok meş geldin Semiha... | gul olamadım. Gözlerindeki acı ve derin Iztırab bana ber trladı UR ve Miveyerek sor -İ şeyi hatırlatmış Karşımda duran adam, birkaç saat evvel oğlumu kaybetmiş olan bir meyiz.. Şimdi benim aliye tavsiyem budur ki| Pengelerini |(8â etmek için fena bir ft ilemekten beni) SON POSTA afaza eden bir genç Mersinden Ab. | dullah, kerakteris İ mi soruyor: Zeki ve çevik hareketleri oo var dır. Bir iş üzerin, de münakaşı ya par, fikir beyan edebilir. Canı tata dır. Tehlike kar şısında (o cesarete bağlı hamlelerde bulunmaz. GAP, Dedi ve kahvedekilere bakarak da: — Bre ağalar min diyelim! Dedi. Hepsi, can ve yürekten: — Amin... Dedi. Bundan sonra Keysüdâr efendi Sul- tan Murada doğru ilerledi: — Bre yiğit! Kumruya altın zincir ver uç- * masın... Sultan Murad Bağdad suyu içme - ç "amli ... Gün gecelidir, safasından geçmesin... Zeki ve sevimli bir çocuk | (Eü'ype vee Gesi arma, Bre üç yodum İ İstanbuldan Sü- mi 1 kıyafetinde- pma: Sogra Diyerek ağaç matrasını sipahi İni e — z ki imparatora uzattı, Kahvedekiler, demin - İnan tahlilini isti. denberi konuştukları sipahinin Sultan Mu - yor: rad olduğunu anlayınca, korkudan donup Görgülü bir mu, kalmışlardı. Çopur ağanın lse, kalbi dura - bitte yetiştiğini & yazmıştı. Murad, Keysüdar efendinin Çuç - v z N tura kumkumasından fç yudum su içtikten | fade eden tok göz- sonra bu derbeder şeyhin elini öptü, sonra, lü halleri vardır. Küçük zorluklar. İ dan ük şik. kahvedekilere; İ yetler çıkarabilir. — Eyvallah ağalar... Deyip yürüdü. Deli Hüseyin koştu, atları |Sakin olmıyan hareketleri siki Ve 24“ j eerli olmuyabilir. cördü. Biraz sonra iki sipahi, Topkapıya doğ ru, gözden kaybolmuşlardı. Çopur «Ha, bir müddet dl tutuk kaldı. Yüzüne su serperek, kollarını, o bacaklarnı ii oğuşturarık kendine zor getirdiler. Adamca- Horn İlk sözü: Sporcu bir tip Hakkımı belâ) edin... Biye şahadet mu i karrerdir... Akşehirden Ke Ded, Kendisin! teselli ettiler, Fakat Çopur nan, karakterini ağa kahvede duramadı. Arkasına bile dönüp or: bakmadan evine gitti, “Bedeni urluk * Kanani Kevsidar Mehmed efendi hasıra ii Ş ö bağdns kurun oturdu; e — Bre Orman celebi kahve... İgösterir. Rahatına pek düşkün de - ğildir. Spor hare - ketlerine yabancı değildir. Mücade - levye bağlı işlere İsöreki. pek gözlü davranabilir, Dedi, Kamanl Osman dede, gene kendisi, * bu sefer #» birkac dükkün ilerdeki Şehre - : eğ mini fırına kosarak efendiye yağlı çörek Işina bağlı bir tip alın getirdi, Kapan! Mehmed efendi kahve- Kamandon Ha ye bunarak yağı: cöreğin! yedikten sonra: mufi, Oo karakterini Keman Osman dede: — Basüstüne anltan... Diyerek iceriye kostu. Kendi elile pisiraiği İxahvevi İanilk einsinden Kocaman bir kâseye Koyarak getirdi, Keyshder *fendi: Bre yoğlı çörek hani? Bre çabuk yağlı İ — Kahveye bereket... Kahveye izzet... Ey- vetiat Niversk kalktı, Bi? elile Tayyarsadenin bi- Vekimem ya yaladı: soruyor: İşine © bağlılık gösterir. Menfaat “ürü Tayvareade... Sani cirağ ettim... inde pek ka- Gmrükeüye cubuktar götürsem gerektir... kağ şii yet ran Dedi, Hacı Ahmed oğlu ve Muslu Sultan e şili vak'sları gibi Keysüdar efendinin keramet - maz. “Gözü “büyük leri ile kulakları dolu olanı Tayyarzade hiç - tedir. o Arkadaşlır bir sev aöylemeti. Bir bil! vey efendinin i ! nde ol #1 ayakkabıla - rile geçim husu- bencesinde olAn#u halde ei Mi * üşkülpen sını överek Keman Osmun dedeye: ei b — Havdi Alahaımmarladık — dede amca. send değildir. efendi hazretler! biri cubukdarlık ile çırağ * etmis... Beraber giderim... * bir ti £. Muradın sipahi kıyafetinde. tebdil Gönü! eh bir tin la çi ağanın da can korkusile evi - İstanbuldan A. N. Erman, (fotograf. | pe kapandığı ve Tayrarmdanin. Heyalder! imi ed efendi tarafmdan - A iz kini götürüldüğü Şehremini il Şi i bir kahve sohbeti o mevzuu beşi Üyüüme: bepma dlletieler çaki sinği ve Gebremini semtinde ilk defa olarak dan fazla görünebilir. Mücadele ve MÜs| yparçarşılı Ne babkçı güzeli unutulur gibi riakaşadan diyade anlaşmağa mütema.lodu. *» yildir. Muhitine ve karşısındakine çâ-| Keysüdar Mehmed a buk kendini tanıtır, sevdirir ve kullan: | yi kalundan yakalayıp çubu tmek | ördüğü Gümrükçü, /ki yıl kadar ev-; dığı tatlı lisan ile de etrafında çekeme-İ7e* ll mira. gölün. uğrayazak| mezlik hislerini yaratmaz, Kadın mev. |, sedtimiş olan gümrük emini Hüseyin efen- zu ve meclislerinde daha çok neş'eli velgi ydi, şakacı olu! İstanbulda, babadan oğula yıllarca celeb - İbaba idi, Birdenbire kalbim (bütün şefkat İye hararetile ona gitti, elimi uzatarak onun | seniz öyle bir üevbenin yaşamasından ziya İgeniş elini tuttum ve ilk dafa (olerak onpjde çe a nr e a his- ; siz bir hayvandan - erer el GANİ — Evet; fakat ne de olsa babası üzüldü. O esvab vermedi; fakat yüzünün daha fs3 la sarardığını, kirpiklerinin ucunda yaşların arladığını gördüm. PO güne kadar karımda bir dağ heybetile duran bu adamm zayıf. âcir ker gibi O bei güzl Mor gele derin yelsi. | Bir şerler olduğunu anladığım (için wrar ni gördüğümü ve anladığımı belli etmemeği| etim. mına tere! ittim, Onu nereye götürdüler? İvana SR Ml abekisnin — yardımile| Evvelâ cevab vermekle tereddüd etti, fa. eve dönerken etratımın derin süküneti pa -| kat benim yüzümdeki metanetten kuvvet &- dikkatimi oelbetmişti. Ortada kimse|larak nihayet söyledi: İzören, küçük datrenin bütün pencereleri & -| —. size hileum ettiği zaman, onun nasılsa Sk. sokak kapısı arramma dayah İdi, Bu| odasından dışarıya fırladığını ve çocuğunun Şağrtabinik hayretimi mweib olduğu için| cesedini alp kaçmak istediğini anlayıp ar. hemşireye sordum: Kasından koştuk, fakat biraz geç kalmış ola — Hastayı nereye gözürdüler? cağız ki siz biyden evve: davrandınız. Ayni Evvelâ gütlimi anlamadı. benim çocuğun | saniyede biz de yetişerek onu tutmak hate. ölümünden haberim olmadığını zannetti, dik, fakat bir delinin kuvvetine karşı gel yustu; büsbütün yeise düştü. hastadan, çocuğun anasından ba'ısettim. — Ha! Onu mu soruyorsunuz? Zavallı ka-| Çubuktar Tayyarzade — Ona şüphe yok; biçare adam zaten me. | yordum deği mi? lik etmiş zengin bir ailenin Tarisi olan To « kadi: Hüseyin efendi, servetinin ve zekâsinim yardımı We imparatorluğun en mühim mes muriyetlerinden sayılan gümrük eminliğine kadar yükselmiş idi. Ayni zamanda, insanım ufak bir gafletinden istifade edilerek kolây lıkla lekeleneceği bu makamda, beş yıldan fazla muvaffakiyetle çalışmıştı. & Bonra bir iftiraya, ve dolayısile Sultan Muradın gaya- bina uğrayarak azledilmiş, kellesini, deftere Terinin intizamı ve hesablarının doğruluğu sayesinde kurtarmıştı. Azledildikten sonra, o Yenibahçeye bakan konağında oturmağa mahküm edilmişti. Sul tan Muraddan korktukları için eşi dostu, hatti yakın akrabaları bile Hüseyin efen dinin kapısının önünden bile ( geçmez ol * Jmuşlardı. Hüseyin efendi, iki yıldır, kitab, bilhassa divan ve tarih okumakla vakit ges giriyordu, z Fakat yalnızlıktan bunalıyordu. o Konağa dışardan arasıra Keysüdar Mehmed efendi uğrayor, hiç kimseden pervası olmıyan Mehmed efendi, ikbal zamanında çok büyük iriliklerini gördüğü Hüseyin efendiye scıyor. du. Bir gün esk! gümrük emini içini çekmiş? — Efendi hazretleri, demişti, meğer bu â- lemde tadan bir ahbab edinememişir. Bir zaman evimizde oturacak, kalkacak yer bu. lunmaz iken şimdi azledililk, semtimize bir ahbab bile uğramaz oldu, hoş buna felek der. ler, bir gün gene bizi mesrur eder... O zaman Kapani efendi: — Bre Hüseyin Çölebi.. Allah ömrünü gi. yade etsin, bir gün gene parlarsin. Cevabını vermişti. Fakat Hüseyin efendi; - Öyle efendi hazretleri amma, ahbab fle alıştım, yalnızlık beni helâk ediyor, bir söz Janlar zarif kimsem yok ki onunla sohbet €- deyim... | Diye Hâve etmişti, O zaman Keysüdar e « fendi: Bre Çelebi, Şehremini semtinde Tay. yarzade derler on sekiz yirmi yaşlarında ga. ye nazik ve diâra, zarafet ve fesahat ile konusur bir efendi vardır Xi farisi ve arabi bilir, musikiye aşlnadır, ses) güzeldir, tama- bur çalar. hemen getireyim kapına çırağ 6. deyim.. insallah hoşlanırsın! Demis ve hemen ertesi gün erkenden: İ«Bizmilah!. deyip kalkmış. Şehreminine, Kemani Osman Dedenin kahvehanesine gel. misti, . Yolda, 'Tayyarzade, Keysüdar efendiyi gü, cendirmiyecek şekilde bu hizmet işin özür dilemeğe çalıştı. Fakat keramet sahibi şeyh elendi: — Ben benim çırağıman! Dedi, hattâ, sanki çocuk imiş te kaçacak mış gibi, delikanlının bileğin! de hiç bırsk. madı, Keysüdar Mehmed efendi ile Tayyar. #ade Gümrükeünün konağında büvük bir hürmetle karsılandılar. Konağın taşra di. vanhanesine ahndylar. Hüseyin efendi kö- gede oturmuş, kltab okuyordu. Tayyaszade hürmetle irleliyerek Gümrükçünün eteğini öpecek oldu. O da zaten şeyh efendiye hür. metle avağa kalkmıştı: — Estağfurullah oğlum. hoş geldiniz, bü- yurun şöyle oturun, Diye yer gösterdi. Sonra Keysüdar efen- dinim elinden öptü ve sonra elinden tutarak sedire oturtmak istedi. Fakat Keysüdar €- fendi: Bre Hüseyin Çelebi... Tayyarzade oğlu. mu getirdim. sana Allah emanetidir. Sen onu hoş tut, o sana kul köle olsun. haydi (Arkası var) medik, elimizden kurtuldu, yıldırım süratile koşarak bahçe kapısından dışarı çıktı, Biz yetiştiğimiz zaman o çoktan kendisini denle atmıştı. Hemen bir sandal bulup taharriyala teşebbüs edildi &mma kadını bulmak kabil olamadı. Yerimde mıhlarmış gibi kaldım. Bir gün içine sığan bu müthiş vak'alar ne idi yarab. bi! Gözlerimden akan yaşları tutmağa mu. vaffak olamıyor, güçlükle konuşuyordum, — Bu fevi vak'adan Cahid Beyin baberi — Zavallı çocuk öldü... Doğrusunu ister -| var mı? — Tabii... O da bizim gibi onun arkasın. dan koştu ve sonradan sandair binip saat. lerce onu aradı. — Bu müddet zarfında ben de baygın ya, — Evet, doktorla beraber sizi ayıltmağa — Ancak, ben size bunu sormadım, öteki | UĞANYOrduk. Bütün bif vak'alar sinirlerimi altüst etmiş. ti. Artık me yaptığımı bilmeden koşa koşa eve doğru yürüdüm. Taslıkta Nahide hanım beni karşıladı; 0. nun boynuna sarılarak hıçkırmağa başladım Ne felâket yarabbi! Yaşlı harumetendi, göz yaşlarını gizlemeğe çalışarak melanet gösterdi: — 'Takâiri ilâhi böyle imiş kızım: elimiz. den ne gelir! Fakat sen de harab oldun yav. rucuk; hayd! odana Çık, yat, biraz dinlen, Hastabak'ci onun sözlerini tasdik etti: — Birkaç ssat süren bir bapgınlıktan Ve buhtandar yeni açıldınız, mutlaka yatıp İs. tirahat etmeniz lânım, (Arkas var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: