20 Ekim 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

20 Ekim 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA Tophanede bir esrar | “” ”v>»m orihi ttrikme 29 ” . BİNBİRDİREK deposu meydana VA çıkarıldı İİ Zubıta dün Tophanede bir esrar ve €- İmama; roin deposu meydana çıkarmıştır. Bir - kaç gündenberi yapılan takibat neticesin ide Tophanede Çubukçular caddesinde 4 İnümarah evin taharrisi lâzım gelmiş ve 18 ncı asırda İstanbula galer Bohamyalı Baron Wratislaw'ın hatıraları: 77 ağ Tahliye SE 7? |, gündüz bülün düşüncemiz DU meka ba talik müddetin © sonunda Yarağımız ig andandan çıkarılıp çıkarilmi- Uyku uyg ii O kadar iki Yu düşüncelerle y olmüştukt, Yet bu, Beyecanla, sabirsizlikla, İni beklediğimiz uzun - amımı üddet bitti ve (divan) a götü- günü geldi, ağa de, dışarı — çıkarı Syaklarımızdaki prangalar. mim emrerti. Öbür ayağı. taşınması kolay olsun diye, Zindandan bağlamıştır. Genre tea, far Çıktığımız zaman bir lü ve a2€ havayı daha doğrusu nsını teneffüs etmekten müte. #detâ kendimizi yeni doğmuş, kavuşmuş sandık. a çeri Karanlığında birdenbire up miş bulunmamız gözlerimiz. yet Termişti, $ Yaş boşanmasına sebebi. karanlığı ap, 9 Yl aşan bir müddetienberi dinle ik olan gözlerimiz, tekrar ay. Mastarı. *Yâ kadar bir hayli yaş akıt Bölürecek, dağ sğa da, bizi İstanbula emretti. kayığın — hazırlanmasını Her #öyie Me özde dikta #onra, hepimizi Dre ren Dizdar ağa; bakı ee Şok benim tiserimde esi Faber, MA, Zayıf ye solgun olmakla be. bali Ari çehremle hepsinin er v — en yakışıklı - olduğumu! öneri) ule dibinde muhafızlarla a meri svdet edinsiye kadar > ii takdirde, gençliğim yüzünden, ulan edilebileceğimi ileri sürmüş ba a 'ümememi tavsiye etmişti, en, bütün kalbimle, İstanbaln gör. dikiğimden ağanın el ve etekleri. dan saba pi &şkına deni arkadaşları & » masını, «beni baliğ Örme Yalvardım, alar ek palgş Gltmeği, demişti, pek arr eği eğimle beraber zelahi © Dizim; “demem, . ediyorsan — sin. fakat “kle geri döneceğini temin| eğ beri. ak İlerledikçe de etrafımızdaki irsi sanmam areyordu. Bu arada Detoğey ilerle rahatrız ediliyorduk. dag z Bunlar Man teye gittiğimizi, kim old 2ı " et in len ceva sikdi, Takat ağamız izm e a 8 bizrat Veriyor ve bizim b daha ev temi bh etmiş bulunuyordu. arasında sakalsız, biyiksiz san bir genç den, ve , Aşağı Ve yukarı gesinerek, | )£) Cİcisi le İngiltere kraliçesinin elçisi, fb. Şe | dnrtinrımizm. vardımile, krahımzın, satvetiğ X8- | hünkümdan sulh istemesin! va bu yolla her reyya Dilmen fermanı tedbirli hareket etmiş olmakta aldanmamış bulunuyordu, AÂğm benim nerede olduğum hakkında $0- ralân sunllere; © çocuk, haftalardanberi, hasta olarak Tatmaktadır. Avdette onu sağ bulacağım, Ni ummuyorum. Hem bu çocuğun bedeni ö; e çı ren Diye cevab vermişti, Mevliste bulunan paşalar kep birlikte kal. kıp hünkür huzuruna gitmişler ve bizlerin tahliyemize «ferman» buyurmasını dilemiş- Jordi, bü suretle de her iki hilkümdar arsam. da bir sulh aktinin tesriine hizmet edilmiş olabileceğini ileri sürmüşlerdi. Hünkârın huzurundan dönen paşalar, ni- hayet ağaya, sağ olduğum takdirde, iki ha: ta sonsu benim de «Kubbenlin na getirii- mekliğimi emretmişlerdi. Arkadaşlarım ve. zirlere, teşekkiirler etsikten sonra çıkmışlar ve tekrar «Kara kules yolunu tutmuşlardı. Ayasofyadan geçerken de iki muhafızla be. ni almışlardı. larla dölü ki insan ona bakmağa iğ- havası teneffüs eden bizler gene (Kara kule) yindanma kapatılmış ve iki haftalık müdde. tin son gününü gene ıztırabia beklemeğe başlamıştık. * Osmanlı padişahı Sultan Mehmed; Eğri | kalesini bizzat muhasara ©dip zapt ve teshi- Te karar verdikten ve bütün harb hazırlıkla. rini ikmal ettikten sonra idi ki Fransa kral. Tâhim Pasa nezdinde, bizim tahliyemiz hak- kında sefantta bulummunlar ve hatti bizim vasıtamıyla şevketli hünkür ile Nemce im. veratoru arasmda mes'ud bir sulh aktin tmtâni bulunabileceğini de vâdetminlerdi. Zira, 0 asırlarda Türkler de harben w. sarmalar, harbden ziyade she hasret çek. mete bulunmuslardı. Cünkü ordülarınm rap aslmusty!.. İri haftalık milddetin sonunda tekrar İz. tanbrla götürülük. Kubbe altına #thel 0. hımduğumuz saman bir tereiiman vasttastle rkvdretlâ we saadetli hünk; bizim, zin. dandan tahlivemize Yitfen ferman buyurmuş olduklarmı, bizim bu büyük Mrtfe şükren'mu. Kabi olmak üzere, ielminden hiç birinin - #inhar - bir daha hatbe kalkısmamamızı, west twkdirde, yani harb meydanmda ele ge. jversek derhal çengele vurulacağımızı bildir. diler. KeralIk, vatanımıza avdet eder etmez, Iki tarafın elinde bulman tutanakların mf. hadelesinin temin! efhetine pidtimiş bulun. Wax büsüsma gayret otmemizle beyan ve bir arama yapılmıştır. Neticede külli - * miktarda eroin, esrar, morfin el - e edilmiştir. Ev sahibi olan ve bu 28 - irlerin satıcılığını yapan Piç Ali ile i- Evliya Dedi, Sonra, karşısında oturan, biri yirmi Çelebi mıldamak şöyle dursun, uzatımş oldu! mal eden Anastas yakslanmışlardır. Zu-|ve yirmi beş arasında, diğeri kırkı eşınış iki caklarını toplamadan; ta tahkikata devam etmektedir. Men'i ihtikâr komisyonu toplandı Son günlerde bazi maddeler üzerinde ih- tikâr yapıldığı hakkında yeniden bazı ih - barlar yapmış olduğundan, dün de meni “İfhtökâr komisyonu toplanarak alâkadarları — | dinlemiştir. Bu meyanda fazin flatla mal #ttığı bildirilen küğıd, çiri ve cini tüccar - larmdan birkaçı komisyona eelhedilerek ma. Mmatlarına müzsenat edilmistir. Komisyon «sas Wibarile evvelce ithal edilen maddele - rin fiatlarında her hangi bir fazlalığı kabul etmemekte ve tefkikatını bu nokta olrarın. da yapmaktadır. Bundan başka komisyon ellerinde atok bu- Yundufu halde mal mevend olmadığını ileri sürerek talebleri karşılamıyan bazı tüccar - lar hakkında de takibata girişmiştir. 600 bin kilo fındık ihrac edildi Bon üç gün zarfında Amerfka, İtalya ve şimal memleketlerine mühim miktarda fin. Bu önretle, bir gn, mesud bir hürriyet dık ihraş edilmiştir. Bu miktar 600 bin kiloyu mütecavizdir. Fındık #hracatinın muntazaman devamı ve dış piyasalardan taleblerin artmakta olması fındık flatlarında müstahsil lehine bir de - Eişiklik husulüne sebeb olmaktadır. Bir dolandırıcı yakalandı Harleden akrabanız geldi diyerek, muh - telif şekiNlerle Evdoksiya, Maryanl, İzak isim. lerinde &ç kişiyi dolandıran, Avram isminde bir genç yakalanarak, adliyeye verilmiştir. Suçlu, Sultanahmed 1 fel sulh ceza hâki- minin kararile tevkif edilmiştir. Ewinönü Halkevinle lisan dersleri #eekleri geçen seneki Macar seferinde yıp-| Eminönü Halkevinden: Evimizin fransızca | Başı ile türkçe A ve B kursları İkinciteşrin başında açılacaktır. Kaydolmak ve şartlarını öğret mek istiyonlerin ikişer vesika fotografı #16 Cağaloğlundaki Ev Bürosuna mürücastları Dün olunur. 2 yaşında bir çocuk sokağa düştü Kuruçaşmede Orman sokağında oturan Mahmudun 2 yaşlarındaki oğlu Niyasi ev * lerinin penceresinden sokağı seyrederken mü vazenesini kaybederek düşmüş ve başından tehlikeli surette yaralanmıştır. Yarslı ço - cuk imdadı sıhhi ile I$işli çocuk hastanesine kaldırılmıştır. e e amam am den biri saçlarımı çeki. senç olduğum tavsiye ettiler, len ben oluyordum. Ru bevanat ve vesaya yanıldıktan sonra leketimize varıp ta bu traaftaki gevkot ve satveti, esiçi bir harb için yapılmış bulunan misafirine: — Tayyarzade gelmiş... Dedi. Genç: : — Şehreminindeki Tayyarzade değil mi? Diye sordu. i — Evet Eyliyam.. — Geçen sene Küğuhane mesiresinde be- raberdik.. çadır yoldaşımdı. Can sohbetleri. miz vardır... Yaşca misafir ağır işitiyordu. Elini kula. ğına yaklaştırarak başını uzatmış, kuyum. cubaşınm oğlu olan Evliya Çelebi ile Kü- çükefendinin ne konuştuklarını o anlamağa çalışıyordu. Evliya Çelebi: — Tayyarsade gelmiş... Tayyarzade... eb- reminli Tayyarzade.... Sağır misafir gene snlıyamadı. Fakat öğ-| tenmekte de israr etmedi, Adı Ahmed Çelebi olan bu sağır adam, zamanının yalnız Tür. kiyede değil, belki bütün yeryüzünde en bü- yük âlimlerinden biri idi. Kendisine Yelken. ci Ahmed Çelebi derlerdi. Aslen İstanbulluydu. Gülatanın yelkenci esnafından İdi. Çocukluğunda, eline geçen saatleri açıp dağıtarak anların nasıl işledik-! Jerini öğrenmek merakı, yaşı ilerledikçe, bü- yük bir mütecessis olarak doğmuş olan bü adamda bir mucid dehasına inkılâb etmişti. Üç yıldanberi, insanları havada uçurtan ve havaden insanları istedikleri yere götüren bir alet yapacağını söylemeğe başlamıştı. Pukat onu, bu sözlerinden sonra, herkes râ- rarsız bir deli yerine koymuştu. İstanbulun en usta yelken diktellerinden biri olan Ah. med Çelebi, adı deliye çıkuktan sonra, san'atkâr şöhretini kaybetmişti, (Evveloe kendisine rica ve minmet e yelken imarlı. yan gemi mücehhizleri, bu sefer «delinin işi. ne emniyet edilmezse demeğe büjlarışlardı. Ahmed Çelebi de bu adamları hük veriyor- du. Kafası insanları havada uçuracak bir a- İlete, bir hava gemisine saplanmış olan Ah- İmed Çelebi için yelken dikmek, artık adi, ba. İyağı bir iş geliyordu. Küçük bir iradı vardı da da bir eri va kendisine aorulursa, do ün diye açıyordu. Dükkü larına sorulursa, dükkânının ger bahtan akşama kadar gizli gizli bir şeyler yapıyordu. Çıraklarını savmış idi, Dükkâna, komşularından biri uğrıyacak olsa, he yerinden fırlıyarsk onun bulunduğu yere ka-| dar gelmesini önliyordu. Hağikatte Ahmed| Çelebi, hergün, yapmış olduğu bir bava ge- İmisi zaodelimi görden geçirmekle, onun son | noksanlarını tamamlamakla vaki) geçir. yordu. Yalnız, bu hava gemisinin kendisini! İ yapmak için beş altı yüz vltın Yizımdı. Bu| parayı ise, kendisine, İstanbulda ancak iki İlişi verebilirdi: Ya Sultan Murad, yahud da| Küçüketendi.... Fikirlerini padişaha doğru.| dan doğruya açmaktan korkan yelkenci Ah- med Çelebi, Küçükefendiye baş Tarmuştu.. Küçükefendi de hiç tereddüd etmeden ona bu parayı vâdetmiş ve hava gemisinin İlk İ kânmı rişte — Hoş geldin delikanlı oğlum. buyurun şöyle... Diye sedirde yer gösterdi: Evliya Çelebi ile Ahmed Çelebi, Tayyarza. deyi ayağı kalkarak solâmlanışlardı. Tayyarsade hemen koşup Küçükefendinim eteğini öpmüş, Ahmed Çe müş, Evliya ile de kucak Evliya Çelebi: Eay canım Tayyarzade... Hatırladın mi Küğıdhanc meslresindeki çadır yoldaştığımı. a, can sohbetlerimizi, Hüse Bejkarâ ig» sllazını. Dedi. Tayyarzade: — Bre hiç unutur muyum Evliya Çelebi... dedi. âşıkanı #âdıkan birbirini unutmak re. va mıdır? Küçükefendi sözlerini kesti: — Bre kırk yıllık hazret gibi konuşurmu muz. bre ben Tayyarzadeyi Evliyam ile sob. bet etmeğe çuğırtmadım.. Ve el çırptı: — Tiz ağuya kahve çubuk. şerbet ve isil. Diye emir verdi. Sonra, Tayyarzadeyi kar. şısına alarak sordu: — Oğlum, sen Gümrükçü kardeşimin çu. buktarı imişain! Tayyarzade mahcub bir tavırla — Evet sultanım. bendenim o saadet nâ- &ib oldu. Dedi, — Bre o efendi şimdi nasıldır, çabuk söyle, - Elhamdülllâh #ihhattedirler.. siz kar. deşlerine büyir dua ile meşguldürler., — Bre Gümrükçü benim sevgili kardeş yol. daşımdır. Anma Sultan Murad korkusundan kapısı tokmağını çalamayız.. — Siz sağ olun sultanı pad Ye Benim efendim ah korkusunu bilir. ahbaba gücenmiş — Tayyarzadem.. var git benim için Hüse. Yin efendi kardeşimin Iki gözleri Benim ahbab dağladı. Büy gece bir âlem hmed Kolun gelecek çiftliğe... Meclisimiz mamur olacak sanırım... Karındaşımı bekle. rim. Tayvarrade boynunu büktü: — Emir sultanımın.. varıp söylemek ben. den... Dedi, Küçükefendi* - Tayyarsadem.. Hüseyin efendi karında- sımı getirmek senin elindedir. “Tayyarzada oğlu yerindedir derler Tayyarzade gülümsedi: — Estağfurullah... Ben anenk Hüseyin e. fendi hazretlerinin kulu. kölesiyim. Hakim. daki itimad ve muhabbetleri, kendi büyüklü. Ründendir. Dedi ve iiive etti: — İsşallah geliriz sultanım... bir Tayyarsade Küçükefendinin yanında #dlarımın bir deftere yazarak tesbit ettiler. çubuk içimi kaldı in ete- Rün Üzerine hanimiz, yasaların ayakları. “e kapanarak onları önmek hareketinde hu- hazırlığın azametini onlara iblâğ eder etmez muhakkak ki sulh müzakerelerine olurula. cağını deyan ettik. masrafları için yüz altınmı derhal vermişti. Ahmed Çelebi bu gemiyi tek başına ve gizli olarak yapacağını söylemiş, tezgâhın da me dİK dik bakıyor, kohutnak ter bir L Borüyordu İstiyerek benim kim o- Ağa, nlleri vana ee Mlleri gördükten 5 k ada, rmekten onra beni di. 1 “ korkarak Ayasofya orada, altında bir tmdnkaa da onlar buna mfisaade etmediler, »*Bive karsı izhar ettikleri ba çok yüksek “efkatlen dolan «ikranlarımızı arz» ettik. Osmanlı vezirlerinin bu toplantısında ve bizim bu içtimaa kabulümüz esnasında Fran- sa kralınm ve İngiltere kraliçesinin elçileri ten sonra «kendilerine ebediven minnettar de hazır bulunuyorlardı. Bu elçiler, Eğri ka. İ Küçükefendinin Okmeydanı civarındaki bir bahçesinde kurmuştu. Onun Evilya Çelebi ila ne konuştuklarını anlamak istediğini görünce Küçükefendi de: Gümrükçünün konağına vardığı zaman, daha kapıda, yin efendinin kendisini merak We beklediğini öğrendi, Huzuruna çi, ip te elini öptüğü zaman Iüseyin efendinin Dan DİP çatı attın. Kalaes#emm. birak çe alasağımın. irtmizden hir birinin, saf bu. hmdukca bir daha iendi aleyhlerinde hlebir lasi üzerine sefer yapacak olan Osmanlı or- dusunu takib edeceklerdi. Bu maksad için) — Tayyersade geldi. Tayyarsade... Senin em ve reriğ MErnini AÜ ai —— link EA LL -İ*tretle harbe - İvizim » öilünceve kadar - hövle bir harbde Kalkınmavasağını.. fonların iiret ve satvetlerini herkesten iyi bildiği. | Şiz için) bövle bir snvaş asılmış olsa bile) hizmet etmiyeseğimizi ve fakat vatanımıza varır varmaz - bhtfin vasıtaları kullainarak. e hünkürm bas eğerek ondan sulh ve san. aramalarını Şarpınıştı. Onun sinirli ellerinin yanakları. Haset. | mı. şazaklarım: kuvvetle sıktığını hissettim. cz eidığı icin zap t Ve sefkat gö eee büyük ? Acaba Refika han, ma ne la, an Siyrün, Ye bi k ? Kalbim GİBİ kuvvetle “ Hayır birakmayacağım Semiha; sene. lerdenberi varlığımı bir ateş gibi kaplıyan! Silgın hülyalarımın boş ve delice düşünce lerden ibaret olmadığımı, senin de beni, be nim gibi sevdiğini bakışlarından okumak is | yorum. Boğuk bir feryad boğazımı yırttı, tki elimi Yüzüme kapayarak sinirli hıçkırıklarla sar. mla sarsıla ağlamağı başladım. Demek. de- », | Bek hakikati... —— Ağlama Semiha; bırak güsel gözlerini göreyim, onların oderinliklerinde gizlenen /#ixri okuyayım. Bazı günler bu sırrı keşfedi. Yor gibi oluyordum; fakat bu Ümid o kadar İzak ki bu keşiimin sırf kendi muhayyilemin esd ettiği bir çılgınlıktan baska bir sey ol maması beni korkutuyor. kendilerine birçok develer ve atlar tahsis ve bu kadar kalabalık içinde kendilerine bir za. rar gelmemesini temin için de bir çavuş ku. mandasında yirmi kişilik bir yeniçeri kuv. veti tayin ve tavzif olunmuştu. Her iki sefir, bize karşı dostluk göstererek, zindandan derhal tahliyemizi, deniz ve Venedik yoliie memleketimize gönderilmemisi rica etdiler, arkası var) İN BERKANP Genç, taze ve berrak kalbini benim gibi çok yaşamış ve yıpranmış bir kabe bağla. mana imkân var mıdır? Sana bunu sormağa bile cesaret edemiyorum. Korkuyorum Ye kıs- kanıyorum Semiha, Hayretle yüzümü kendisine &kaldırdığımı örünce devam etti: — Evet kukanıyorum; senin gençliğini, masumluğunu, tecrübesizliğini ve güzelliğini tınkanıyorum; bu kiymetli hazineleri kendin gibi genç bir erkeğe vermek istiyeceğini dü- günerek kıskanıyorum. Sana lâyık olmadığı. mu düşünerek seni herkesten Kıskanıyorum. Seni unutmak, bu hodbiu hislerimi sans i ık, sehin tecrübesiziiğini sulisti. Kremi; ve seni serbesi bırakmak için, 'kulbime işkence ederek senden kaçtım, sana kendimi göstermemek ve seni görmemek İs- tedim; seni unuturum zannederek uzaklara, gemiye kaptan yapalım Ahmed Çelebi. Diye bağırdı. Ahmed Çelebi bunu güçllükle işitmişti, Gülümsedi: — Pena olmaz efendi hazretleri... Gemi. nin adimi «Tayyare» koyarız. Dedi ve tam o sırada Gümrükçü: buktarı içeri girdi. Küçükefendi, gayet Mübali, yerinden kı. gu. lçok uzaklara gitim, fakat hepsi boş. sen gere benimle beruberdin; gene karşımda 88- nin iri mavi gözlerin, berrak yüzün ve dal gibi ince vücudün vardı ve ben uraklaştıkça İsen data, daha çok yakınlışıyordun. Gok | rab çektim, çok üzüldüm ve yoruldum Se. miba; fakei gene de sara bu sözleri #öyle- meğe cesaret odemiyecektim. Bana bu casa. seti veren yengemin mektubları oldu. Kalb. lerin sırrını gözlerden okumayı bilen ihtiyar kadın bana senin de benden uzakta mes'ud olmadığın: söyliyerek beni çağırdı, bi çugm ürüdleri verdi. Böyle Semiha, rüya görmediğime, birkaç dakika sonra beni ilerek bütün bu sözleri min bir hezeyandan başka bir şöy olmadı ğını söylemiyeceğine beni İnandır; bilsen ne) büyük bir şüphe ve ıztırab içindeyim! Senin bu çifliğe kastığını habar aldığım günden. Nerede kaldin oğlum. az daha geciksa idin sana adam salacsktım... Demek oldu. Tayvarsâde: — Velinimetim efendim. dedi, Keman! Os. man Dedenin kahvehanesine uğramıştım. Kücükefendi haber bırakmış, beni İstetmiş konağına. (Arkası var) —— beri bütün emellerimin yıkıldığına, artık se. nin eski günlerine avdet ederek beni büsbü. tün hayatından kovmak iztediğine bükme derek ne kadar acı duyduğumu bilsen bana acır, böyle suxmazdın. Cahidin sesinde boğuk bir heyecan, güz yaşlarile kansık bir ttreyiş vard. Bense mies'ud, mes'uddum. Dünyaları benn vermiş İolsalar bu dakikada hissettiğim saadeti duy- mama imkân yoktu. Benim çiftliğe kaçmakin Kendisile ln za. bıtamı kesmek iisdiğime hükmeden «vasi- mel» yarı ağlıyan, yarı gülen gözlerle bak. rak elimi uzattım. — Üç sene aluyor, gene böyle bir günde münzevi ve vahşi buyatıma girmiş, beni alıp götürmüştün. O gün, Kalbimde sana karşı kin ve korku ie karışık acayip bir duygu pey. da olmuş, beni gözleri, elleri ve kolları bağlı bir esir gibi senin arkandan #ürüklemişii. Bu üç eene içinde sana herglin biraz daha ya- kınlaştığımı, senin himayene biraz daha faz. m. Bugün artık tiyacım yok... Lâkin ben kendimi o zayıf, senin himayene her zamandan dar daha fazla muhtac duyuyorum ki b kalbim ve varlığımla sana koşuyorum: «Cahld, beni bu koskocaman dünyada yalnız bışamı bırakma., beni sar, beni koru'. dişe yalvanyorum, (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: