2 Kasım 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

2 Kasım 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

n 06 Sayfa ÖLLMİZAHLI , Kapıcılar mektebde Yazan : İsmet Hulüsi Belediyenin#werdiği kararın tatbik sa- konulduğunu ve okumak yazmak miyen kapıcıların, kendileri için açıl muş hususi kursa sevkedildiklerini farze- diyorum. © İstanbulun muhtelif semtlerinden ge- en kapıcılar sıralara oturmuşlardır. Ka- 'pıcı erkekler arasında şıkları, üstü başı pceleri olduğu gibi yırtık elbiseler- le hattâ eski pijamalarla gelenleri de vardır. Kadınlar da giyiniş itibarile er- “kekleri yadırgamamaktadırlar. Saçları kıvrılmış dudakları boyalılarından, y “dirmelerinde renk renk yamalar görü" nenlere kadar her çeşidi göze çarpar. © Kapı kapalıdır. Dışardan kapı vurulur: © o — Hay Allah belâsıni versin, gene ye- rimden kai ©“ — Vakit saat bilmezler ki, çat kapı, “ kapıcı kapıyı açsın. İçlerinden biri söylene söylene kapıya giderken, kapı açılır. İçeri giren mual imdir. Kapıya doğru giden kapıcı, elini yar: © — Safa geldiniz bayım. Muallim kürsüye çıkmıştır: — Baysn kapıcılar, bay kapıcılar, bu- ün ilk derse başlıyoruz. Derse başlama- ın evvel bir yoklama yapacağım. « Kapıcı Tosun ayağa kalkar: © — Vallahi billahi paşam, şimdiye ka- “dar ben namusumla yaşamış adamım, hiç “bir zaman üstümü başımı yoklatmamı- er © — Sözüm yanlış anlaşılmış, yani neler bildiğ anlamak için ufak bir imtihan © Kapıcı Bayan Ayşe cevab verir: — İmtihan mı yapacaksınız, vallahi €- j ben buna razıyım.. merdivenleri op paml parlatırım. Kapı tokmakları- “mı ovarım, — Yanlış anlıyorsunuz, yapacağım im- 'tihan okumaktan, yazmaktan olacak. İçi- “nizde biraz olsun okumak, yazmak bilen- er var mı, herifleri tanıyor musunuz? nları anlamak istiyorum. Kapıcılardan birine işaret eder; — Siz ayağa kalkın! © * Afandım. * — Adımız? — İrbaham. — İbrahim ha. — Ha öyle! — Sen harfleri tanır mısın? © — Sarrafları tanırım beğüm, aha bi. zim apartımanda... — Sarraf değil, harf, Türk harfi “ — Bilmem begüm görürsem belkim © Musllim kürsüden iner. Tahtaya ma- o jüskül bir «A» harfi yapar. © — Tanırrm begüm emme esküğü var. © — Eksiği mi var? © — Var illa begüm, gapuları sildüğüm merdiven üç ayaklıdır. — Otur sen! Bir başkasını işaret ederek: — Sen kalk, adın ne? — Beyram! — Beyram mı, yanlış telâffuz etmiye- © — Vellahi billahi Beyram © — Bayram olmasın. — Beyram işte. — Ber ne ise! © Tahtaya majtskül bir «B: yazar; — Bu ne? Gençten bir kadına işaret eder: — Siz kalkınız! — Ben mi Efem? — Evet siz, isminiz nedir? — Nasıl söyliyeyim efem, bendenizin isimlerim Efem Aliye imiş. — Aliye mi imiş, sonra ne olmuş? — Arzlarım edicim Efem. bendenizin sü Jâlem an aslın Kafkasyeden Edapezarına gelmişler Efem, valdem cariyeniz, şeh- zadem efemizin seraylârına girmişler, ondan sonracağııma Elem Edapezarına dönüp oramda zevçlerile evlenmişler, — Kimlerle evlenmişler, — Zevçlerile efem. — Kaç tane zevçle, — Aman efem bu nasil süsl, elbette bir tanem. — Bir tanede, neye zevçler diye ceme- diyorsunuz? — Efem nezaketimce (o konüşuyorum, ne dedimdi. Bendeniz doğduğum ze man pederim edlarımı Aliye'koymuşlar. Sönradam valdelerimin kapım yoldaşları değiştirip, Çeşminur koydular. — Tahtaya yazacağım, narfi taniyacak mısın? — Aman efem o nasil söz, ben zevçle- rimden beşkalarını tanimem kim o he. rifi taniyayim?.. — Herif değil harf, Tahtaya majüskül bir C barli yazar: — Tanıdım efem Çengel, «C, nin yanına bir «EB» harfi yazar: — Bu ne? — Bizim köde görmüştüm efem, sa- pi de olür, ot kaldirirlar. Adina Diren de- mişler. — Kâfi, otur. — Müsaadelerinizlem efem oturdum. Muallim yaşlı bir kadına işaret eder: — Siz? — Ben mi evlâdım, beni tanıdın mı? Hani tuğla rengi apartımanın kapicısı- yım, — O lâzım değil! —Peki evlâdım, istersen, başka bir şey alayım. Sen parüisin: ver, ben ayağı ma üşenmem, hele bahşişi de bol verir- sen. — Şimdi seni bir şey aldırmaya gön- dermiyeceğim, beni dinle. — Dinliyorum. — Se ne okursun? — Namaz surelerini ezberden bilirim. — Okuman var mı? — Nasıl olmaz, nefesim bile var. Biz eskiden böyle değildik ayol, Horhor çeş- meşine karşı cumbalı evde otururduk. Benim ayalim kayyum Mehmed efendi idi. Orada elâlem bilir. Allah kimsenin başına vermesin, soğuk algınlığından merhum olunca böyle kapılarda sürün- meye başladım. Nefesim birebirdir, yı- lancık okursam, pirüpâk olur. — Öyle okumak değil bayan sen tah- taya yazacağıma bak. Tahtaya «O» harfini yazar: — Bu ne bu?. — Ne olacak beşlik simid. — Sen de otür! Bir başka kadına bakar: — Senin adın? — Marikal — Tahtaya gel! — Tahtaya, çamasıra gelemem malim bey; sozuk bakmak, nasil derler ortalık o baska, — O senin anladığın tahta başka, yazı yazılan tahtaya gel. şuraya işte. — Gelezeyim. n (Devamı 11 inei sayfada) SON POSTA Kitablar arasında Dünya nimetleri Yazan: İbrahim Hoyi Paris bulverlarının çocuğu, dördüncü Hanri lisesinin talebesi ve tezaölar kutbu Oskar Vayldin köklü arkadaşı, Andrs Gide Türkiyeye bir «dar kapı: dan gö- ründü, ve ne boştur ki, bu «dar kapı» fe- zalar kadar geniş, apaydınlık bir ufku bize gösterdi. Bekledik ve ümid ettik ki «dar kapı» mütercimi Bürhan Toprak bize ondan daha birçok şeyler verecek; meselâ (İzabellâ) sını (Les Faux Mon- nayeurs) unu, (Sİ le Grain ne Meurt) ü tercüme edebiyatımızın raflarına hediye edecek, Onun yerine kıymetli ve çalış- kan dasbum Avni İnsel, gayet titiz bir itina, engin bir ihata kabiliyeti ile «Dün- ya Nimetleri» ni türkçeye tercüme etti, Fanfarlı reklâimların desteği ile payan- dalanmıyan, sf hekiki kalitesi ve mü- tercimin pürüzsüz türkçesile | ışıldayan inci gibi güzellik dizilerile dolu olan «Dünya Nimetleriş pek kısa bir zaman- da tükendi. Renksiz, özsüz bir takım ter- cümelerden bıkan okuyucu, içli zemze- melerle akan bir pınarı görünce derhal edebi susuzluğunu gidermek için bu pr narâ koştu Ve kana kana bu enimetler;- den içti, Dostum Avni tac, şimdi ayni (Dün- ya Nimetleri) nin ikinci baskısını vücu- de getirmiş bulunuyor. Bu seferki eser, | ilkinden çok zevklidir. Eser, ilk tabından belki de iki misli kadar büyüktür, İlk yüz sayfasıh, Andr& Gide'i daha etraflıca an- latan, büyük muharririn hayat felsefesi- ni tahlil eden ve üstad Hüseyin Cahid Yalçının kalemile yapılmış bir tercüme yazısı, Profesör Hilmi Ziyanın bir mu- kaddemesi, Avni İnselin bu tabı için yaz- dığı bir önsöz ile süslüdür. Birbirini ta- mamliyan bu üç mühim ve kıymetli ya- zıyı okuduktan sonra, (Dünya Nimetle- ri) ni tadacağımız büyük eseci ve ro- mancı Gide'i daha etraflıca tanımış, ve onun bir çoklarına garib gelen, ruh 1e-| zadlarının aksülâmellerini U projektörle- yen fikirlerine, düşünüş telâkkilerine ön- ceden hazırlanmış bir halde eserin «bi- Tinci kitabını» açıyor ve bu san'atlı abi- deyi garib bir huşu ve zevkli bir ürpe- rişle sonuna kadar dolaşıyoruz. Bu sütunlarda Andri Gide'i tahlil e- decek değilim. Hiç şüphe yok ki, beşeri mevzuat haricinde konuştuğu ve bütün duyduklarını, düşündüklerini lekesiz bir| ayna şadakatile bize aksettirdiği, yani manevi çıplaklığım, riya opaçavralarile örtmiyerek, tam bir hakikat adesesile karşımıza çıktığı için, Andrg Gide insan üstü bir varlıktır. Pervasızca şarabdan, dem vuran, Tan- rısma isyan eden, dar bir çerçeve içinde bütün bir hayat felselesini müteassıb devrinin suratına biran tereddüd etme-! den çaktıran Hayyam, nasıl zamanında gölgede kalıp, ölümünden senelerce son- Ta şöhretin en üst basamağına çıktıysa, ahlâk ve düşünüş bakımından o Oscare| Wilde'i hatırlatan ve Avni İnselin dedi- Hi gibi «maşeri olmaktan ziyade ferdi yetçi bir ahlâkı» bulunan bugünün meş- hur Andr& Cide de asil ilerinin, gelece- ğin «edebiyat azizi» dir. Nitekim, şu satırlar, muharriri bize daha kuvvetle anlatır: «,.. Başka birinin, senin kadar yapa- bileceği bir şeyi yapma. Başka birinin senin kadar söyliyebileceği ve yazacağı bir şeyi ne söyle, ne de yaz. Kendinde, senden başka hiçbir yerde olmayacak şeylere bağlan ve kendinden, sabır veya sabırsızlıkla, ah! Varlıkların ew yerine komulamazını yarat. * Kıymetli dostum Avni İnseli bu mu- vaffakiyetinden dolayı bir kere daha tebrik ederken, gene Gide'den tercüme ettiğini bildirdiği Kalpa: ları biran evvel bastırmasını istiyeceğim. icuklarla inşa edilen istanbulun yeni köprüsünü ziyaret Unkapanı halkı semtlerinin yeniden canlanacağına memnun, yalnız kayıkcıları düşünce aldı LİN EE İŞ (Atatürk köprüsü) nün uzaktan görünüşü Rahmetli Unkapanı köprüsünün ye-| Ben evvelâ bu kuruşlardan hiç ol. rinde, İstanbul halkının verdiği kuruş-İmazsa birkaç avuç vermiş bir hemşeri 4Gazi köprü -İsfatile köprünün imal masrafını paha. süs, nün resmi küşadı yapıldı. Va -ilı buldum. Çünkü, bittabi teknik tara. limizin de — açılış O hutkunda söy-İfin bilmem, köprü pek basit. hele kor. lediği gibi, köprünün ( bir hayli uzun|/kulukların bizim ahşab evlerdeki klâ- mazisi vardır. Biz bu mazinin Vali velsik trabzanlardan farkı yok! Bir cümle Belediye Reisimizin bildiğinden daha|içinde Made etmem! isterseniz eski köp urun olduğunu âcizane ( söyliyeceğiz.İrlinün bir başke türlüsü. pek alaturka Çilskeş ve emektar Unkapanı köprüsü |bir şey.. maamafih, söyledim peşinen, tekaödlüğünü fiili hâdiselerle mütead-|teknik mükemmeliyeti, sağlamlığı, kul did defalar istemesine, hattâ bazan pro İlanışlılığı hakkında hiç bir fikre malik testolar çekip hizmetten istifaya kalk-İdeğilim. £ masına rağmen yerine bir halef temin| Yalnız muhakkak ki, bu köprü İs - edilmesi o imkânsızlığı, (omünakaşa -İtanbulün umumi hayatında mühim bir sı, münakasası, hesabı, kitabı ve de -İrol oynıyacaktır. İki başına toplanmış dikodusu yıllarca sürmüş nihayet bed-İsemtlere canlılık verecektir. e Galata baht köprü, velinimet İstanbul halkı -İköprüsüne yüklenen kesafeti azaltacak na nankörlük etmemek, bir kazaya 8€-'tır; sürati temin edecektir; İstanbulun bebiyet vermemek (için, bir fırtınayı bahane ederek, insanların insafsız i& - tismar arzularına bir mukabele - yap - rnış, ihtiyar halinden umulmuyan bir isyanla almış başını Halicin ortasına açılmıştı. “ Galata köprüsü, kend! derdi kendine yetmiyormuş gibi, ihtivar dostunun da vazifesini üzerine 'yüklendikten sonra. dr sür'atle Unkapanına eli ayağı düzgün bir halef taharrisine germi ve. rilmiştir. * «Cesri atik» in yerine bir «modern könrüs kurmak 2.350.000 raya, yani köprü parası namile verdiimiz kuruş- larla hesablarsak 235.000.000 kuruşa mel olde. Üç buçuk yıldır Halicin iki sahilin - den iki utansaç sevgil gibi © cilveleşe cilveleşe birbirine yaklaşan (dubalar, nihayet birleştiler. Onlarla beraber İs- tanbul da muradma erdi. Valinin söy « lediğine göre Galata köprüsüne yük » lenen kesafetin yüzde 35 i buraya in- tikal' edecek! Ben İstanbulun hayatı için ehemmi. vet: aşikâr oolan bu kövrünün açı - yıllardanberi ne inşası ne de dediko . dusu biten şu bahtiyar könrüyü gör - mekten de kendimi alamadım. Henüz hizmete (açılmasına iki ay var. fekat bir kısım halk köprüyü kul. lanmakta beis görmüyor. Geçiciler pek vok amma, güneşli havada bu yeni köp ride teferrüce çıkanlar bir hayli. şim. hizmetini görüyor. Nasıl mı? Gayet ba- sit. Kasımpaşada, Azabkapıda, Unka » panında ne kadar çocuk (o varsa hepsi köprünün üstünde. iki taraflı harb o « yunu mu oynamıyorlar: tahta parkele- rin Üzerinde güreşmiyorlar mı? Velha. sıl hepsi Kasımpaşa, Unkapanı vira - nelerinde toz toprak içinde oynadıkla - rı oyunları, buraya nakletmişler, hem kendilerine hem de belediyeye oyun oynuyorlar. Zira köprüyü az tahrib et. İbrahim Hoyi miyorlar.. Projesini Fransa nafia vekâleti yol - hsmda maalesef bulunamadım. Fakat! diki halde yeni köprü çocuk bahçesi! bir türlü kolay kavuşmıyan iki yaka « sını bir araya getirecektir. İ Köprünün meziyetlerini osayarken, İbu ise ilik adımı atan eski vali Muhit - tin Üstündağı da kalırlamamak müm « İküin olmaz. O, bu köprünün süratle ik. İmeli için çok çalışmış, çabalamıştı. Un- kapanlılar, köprünün açılmasından pek ziyade memnun bulunuyorlar. Konüş- ituğum birkaç Unkapanlı bana şunlatı söylediler: «— Unkapanı, eski köprü dört beş İparçaya bölünüp işe yaramaz hale ge - Up kapandıktan sonra, semtimizin e - hemmiyeti birdenbire düştü. Gelen p0- çen azaldı. Hattâ bu iktısadi hayata da tesir etti. Bir çok dükkânlar iş yapa - maz hale geldiler. Şimdi tekrar Unka. panı yol uğrağı olacak, eski kalabalık ve canlılığını alacaktır. Bunun için çok seviniyor, biran evvel köprünün açıl « mssını dileyoruz. Bu suretle bakımsız muhitimiz de imar edilmiş olacak!» Bu isteğe ben de katılırım, amma bir an evvel su mülevves keresteciler yo'u yapılmak şartile.. bu caddenin darlığı" mı ve pisliğini anlatamam. u Köprünün bitmesinden memnun O - Yanlar kadar, (canı sıkılanlar da var: Kavıkeılar. Unkapanı köprüsü kapandığından - beri: sandalcılar bir havli kârda idiler. İNekliyat sandalla yapılıyor, herkes kar İşıdan karşıya sandalla geciyordu. Bit - İtabi şimdi kayıkçıların kârlarına kesad İ girecektir. * Bir kayıke bana derd yanıyordu: «— Haçan biz ne ideceğüz şimdi? Bu koca alâmet açılınca kim kelur da, vi « zum kayuğa piner»? : Nusret Safa Coşkun serenenenanasananasanasasrsasurassananeavararmeasamraaerırne Bankalar caddesinde işlenen cinayetin faili meydana çıkarıldı Bir müddet evvel Bankslar caddesin - de 19 yaşlarında Ali adında bir gencin iki yerinden bıçaklanmak suretile öldü- Tüldüğünü ve bu hâdisenin faili olarak ta üç kişinin 2obıtaca nezâret altında bu « (1) Dünya Nimetleri: Çeriren Avni İnsev|lar ve köprüler umumi müfettişi Bay | andurulduğunu yazmıştık; hancı yanip 28 la, Denizyolları umum müdürü dün Ankaradan geldi Bir hafta erve) Ankaraya gitmiş olan Dev- let Denizyolları Umum Müdürü İbrahim Ke. mal Baybora dün şehrimize dönmüştür. İbrahim Kemal Baybora dün Galreye gel. dikten sonra memurin müdürü Cevad ve di. ğer yabe şeflerini toplamış, vekâletten al - dığı yeni direktifleri bildirmiştir. Öğrendiğimize göre, bu direktiler meya - nında eshabi mesalha azami kolaylık gös - terlimesi ve muamelelerin mümkün olduğ: kadar tesrii de bulunmaktadır. " P'egenud'un yaptığı bu 25 metre enin. de 4B7 metre uzunluğunda yeni köp - rümüzü nasıl bulduğumuzu sorarsa - m7. ben pek birdenbire: — Fevkalâde, mükemmel, çok gü - zel' Diyamem, Gördüğünüz zaman zev - kime, gerb cephesindeki harb derece - sinde dudak bükmenizden korkarım. — Fena mı?. Diyeceksiniz. Buna da «evet!» i kon- duramam. Göz var, iz'an var, nihayet insaf var. Emniyet müdürlüğü dün çok esraren- giz safhalar arzeden bu cinayet hâdise- sinin mahiyetini tamamile meydana Çı - kararak. failini de tesbit etmiştir. Katil, zannaltına alınan eşhastan Rizeli Şükrü- dür. Tophanede maktulün çalıştığı Dİ - kimevinde ustalık yapan bu adam suçu- İnu ikrar ederek cinayet gecesi Mustsfu- yı aralarında çıkan bir münazaayı mü - teakib bıçakla karnından yarabyarak öl dürdüğünü itiraf etmiştir. Katil bugün hakkında tanzim edilen tahkikat evrakile (adliyeye teslim edilecektir.“

Bu sayıdan diğer sayfalar: