2 Kasım 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

2 Kasım 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Bu hafta yapılacak lig maçları Beden Terbiyesi İstanbel Futbal Ajanlı - kından: i 4/11/8339 Oumartesi günü yapılacak maçlar Tukatm stadı: “Beyoğluspor - Davudpaşa saat 1430, Hakem: Fikret Kayra, 5/11/8939 Pazar günü yapdacak maçlar Tuksim stadı: Ortaköy - Demirmpor (sah 1030 da, Hukem: Halid Öybaykal, Beylerde. Yi - Kale ant 1220“ Hnkem Amed Göğdün. Teserbahşe .. Vefa saat 1430. Hakem; İzet 18 ncı asırda İstanbula gelen Bohamyalı Baron Wratislaw'ın hatıraları: 86 çı. Türkçeye çeviren; Süreyya Dilmen |... Tatar süvarileri Atlarımızı yemlemek üzere, kiliseden lar k çıkmıştık ki Dizim köye geldiğimizi he camına yağış alani Mi Gökten boşanır. alan Tatarlardan a kadari, na sarmışlar ve olduğumuzu mağı göze almak b m lardı. Yanımızdaki yeniçeri de da- ehvenini ihtiyar Selime İri. Günkü pa ği eli bizler, Yere a iri islarnmaktan, sırsıklam olmaktan. korkup Selâm; an sonra «saâgetlâ padişahın/ta köyde kalmak, B- Yüce buyruklarına tevfikan Budine Kit- nk ee m pekte olduğumuzuz bildirdik, elimizde- Mmektabları dük, Şeref stadı; Alemdar - Şişli saat 1030, Ha- kem: Basri Bütün. Alhıntuğ - HUN (saat 1230. Hakem: işret Muti. Beşiktaş 2 80 - loyranniya arat 14:30. Hakem: “Gazi “Pedenri; va, Prlarıstadi: Beykms « İnk Süer sna 1230. l delileri Hakem; Feridun Kılıç, Galatasaray - Top de pan karim ML pi en şa 5 da DA ve sent 1430. Hinkem: Sami Açıkönez. müstehzi varla, B sı i - Anado. almanın doğru Bi roka gliyaca| una gep ey yağ, Karenlğe Ve) mat 1030 Hakem Bük Beya, Gala İli ve binaenaleyh bizleri ht la lan, en si Spor - Alkmordn saat 1238 Pakem: Necdet olda ine götürmek “mecburi bulunmaklığımız tabil olmaz mı Mi Gezen, Karagiımrek . Anadoluhlar saat ını söylemezler mi?., Amar yâ ğ yağması gece v 14.30. Hakem: Refik Top. rısına kadar devam etmişti. Bu müddet Tabbil İşte o anda korku; let! i Reğipiiğimiz korkuyu e let Atiet'er kış çalışmalarına bis sorun, ey aziz okuyucular, ne de anlatayım! Taba ve hayvanlarımız çamura battıkçı başladı'ar eya çekerek yardım etmek | istanbul Atletizm Ajanlığı kış imanları £- Fakat, işi Heriği mekle neyi istihdaf ettiklerini Allah bi-| mecburiyeti, iri, Ee di iyetinde kalmış idik. İçin hazırtıklara başlamıştır. ler pe eli ki “| Bü geçtiğimiz yerlerde birçok yanmış, |“ Stanbul stletler, SA dakim ve Gençler! kın feryadlarını, figanlarını, ah ve v. larını; yağma edilip götürülmekte olan hayvan sürülerinin böğürtülerini işit- *İ-İmiştik. Bamile (ki grupa ayrılmışlardır. Mi! takım atletleri Pazartesi, Çarşamba, Cuma akşamlar yedide, Genç setler ise Salt ve Perşembe günleri (o akşamları altıda Beyoğlu Halkevi salonunda çalışacaklardır. Galatasaray, Beşiktaş Yağmur. çamur, karanlık ve yorgun-| (luk dinlemiyerek ve bütün maddi ve ma- yalvarmağa, ' nevi enerjimizi sarfederek flerliyorduk; ihtilafı dilemeye ko Cenabıhakkın da bu hususta gerek ba. maçı ihtilâ Per gerek rar bir gay-| 12 Teşrinisanide Teksim stadında lig maç 3 z S ve kuvvet ihsan et bulunduğuna (larını birinci devresi için karşılaşacak o — ve anam yüce kudreti neye yetiş | şüphe yoktu. ilan Gulafasaray - Beşiktaş üratındaki ma — ki, Ae in harikasını yaratmaz; OŞafaktan üç saat evyeldi ki bir funda- çın hasılatı dolayısile bir ihtilâf çıkmıştır. ım büyüklüğüne bakın kio kün lığa vâsıl olmuş ve burada havyanları-| Bu yünden Futbol Ajanlığı ük devrenin pine £n ufak bir bulut parçası yokken, mıza yem kestirerek biraz istirahate gec-| Şeref #tâdında* fkinel devrenin de Taksim. ve olanca parlaklığile dünyayı aydın- mistik. Fakat atlarımızın yemlerini kitir- de yapılmasına karar vermiştir. e, ye ortalığı isıtarken © esnada #id- melerine müsaade edememiş, tekrar yü hay i deni Pir rüzgür çıkmaz mi7. Öyle #İl-'rüyüce geçmiştik. Kılıvuzlarımız gece Hakem kursu nihayetlendi bir rüzgâr ki ortalığı kasıp kavuru-| karanlığında ve şiddetli yağmur altında, İstanbul Hakem Eey'eti tarafından açılan Yör; a, ediyor, i y. yer lee şal rapin elim hai bizi, ilk tufulen yolun çok dışına cıkar-|hakem Kürsü mesaisini bitirmiştir. Kursa bir anda gökyüzünü kesif bulutların kap- sasına sebeb oluyordu. yuşler, nereye getirdiklerini, nerede bu-İdevam eden hakemler arâsinda dün akşam Vunduklarını bir türlü o kestirememekte son defa olarak karşılıklı konuşmalar ve mü. bulummuslardı. Ayni zamanda bu biçsre-|nakaşalar yapılmıştır, anın baskın şeklinde zuhurile |, i YER > b kerkünç bir yağmurun başlamam arasın. kaleme dönmek; endişesine üm | len İlan eleck, Bam. Mi zaman geçmiş değildi... Bu YeB-İlerdi. z deği, Nuh tufanının küçük bir ör-! OKılavuzların bu endiselerini hisseden 5 Deği İdi. sanki gökler yarılma ta yervü-| veniceri. kendisinden biran bile ayrıl.) Dün ticaret odası'tmumi meclisi Şe gular boşanıyordü. İste beklerim mamalarını siddetle tembih etmis. bu toplandı , umulmayan ırtına; Ve yağmur, tembihi de kâfi bulmatarsk her “ikizini nkü toplantısında rahim ve gefik olan Allakın, “kendisine | boyunlarından birbirine bağlıyarak ken- Kame m meye İnan edenleri unutmadığının delilinden|di önüne katmıştı Yeniçeri arasıra bün- | hayı baska ne olabilirdi? leri sıkıştırıyor, gösterecekleri volun İYİ | atm! çi erine için belki semavi bir âfet ©-|bir vol olmasını. aksi halde ikisinin de)» ir... ani fırtına ve yağınur bizim içinİkafalarım keseceğini sövliverek adamca- Şok kiymetli bir nimet olmuştu. Çünkü |ğıx'arı dehsetle Ötretiyordu. iÇ TiYATROLAR irkaç dakika içinde köyün içini sel al) o Yenicerinin korkunç tehdidlerinden | Muş, köy etrafındaki hendekleri doldurup/ürken zavallı kılavuzlar, ellerile yoka| Şehir Tiyatrosu Tepebaşı dram kısmında ğa ve Tatarların ateslerini söndü-| voklaya woklava bizi sevkediyorlar ve fa- akşam sami 2030 da, b ortalığı zifiri karanlık içinde bırak-|kat bu rötürüslerile bizi doğru voldan i SE ae ie e ye me ral aş Azrail Tatil Yapıyor Tatarlar da, bu anda bizi ihmal ede-| Safak sökmek fzere iken, kılavuzları- İsüklüi caddesi komedi kurmı Tek. atlarının kaygısına düşmüşlerdi. İşte| mz, nerede bulunduklarını kat'i olarak spam seat 2090 AR, İrsatı ganimet bilen bizler, zavallı !bilemediklerini söylemekle beraber, bir Hindistan Cevizi köylülerin de tavsiyesile, hemen atları-İcok atlerın o vürüvüsünden mütevellid > arabalara koşarak ve yanımıza, ta-| sesler ve bu arada İnsan ili e Halk opereti bu akşam 9 da €tmeği niyetlendiğimiz yoldan başka| isittiklerini ve binaenaleyh avatlı ve bir m a #nlasın ve ver yer orducüh tesis erlen Kadınların Beğendiği ir yol göstermek üzere köylülerden bi- Tini de alarak, yola düzüldük. Sepa bir yol tutmuş olmaklığımızın Sebebi işlek yollarda ve bu yollar üzerin- deki köylerde Tatar süvarilerinin kamp- Tatar - sövsrilerinin eline düşmekten korktuklarını beven ederek bizi de bir hayli ürkütmüşlerdi. (Arkası ver) Raşid Raa ve Sadi Tek tiyatrosu Edirne Aziz İybilen sinemasında an Utan Değersiz 2 İkinciteyeisi SON POSTA Sayfa 9 © | BİNBİRDİREK BATAKHANESİ Yazam Reşad Ekrem hediyeler —«Elendim -sultanım, Kara Mehmed ağa pl bânedan kimsedir. e taş de , İstan- a böyle kar Yerle 0... Kürkçüler kâhyası evezirlerle aşık at- mak gerekmez, edebe sığmaz... diyecek- ti. Fakat sözü ağzına tıkandı. O anda a- ,dımımı diyanhanenin eşiğine atmış bulu- nuyardu ki, pehlivan yapılı, biribirinden güzel, kimisi ter, kimisi kaytan bıyıklı, hepsi deal çuhalar giyinmiş Boşnak. ve hepsi iyi — efendi sultan höş *geldin,.. More efendi sultan bize tütün bahşişi, Diyerek ellerini açıp Kürkçüler kâh- yasına uzatmişlardı. Hacı Ataullah şaşır- mış, zencinin yüzüne bâkakalmıstı. Zep- ci, yüzünde tatlı bir tebessüm ile: — Efendim sultanım sizin fakir Boş- nak ve Arnavud kölelerinizdir. Dört beş âltın ihsanınızı gözlerler... Dedi. Biraz evvel uşağa para vermiş olan Hac; Ataullah zaten kesesinin ağzı- nı bağlamamıştı. Elini sokup beş altın aldı ve içlerinden birinin avucuna koydu. Altınları alan delikanlı; — More efendi sultana yol verin, tü- tün bahşiş aldık, more efendi sultan be- rekât versin!. Dedi. Yirmi delikanlı, geri geri çeki- lerek Kürkcüler kâhvasına yol verdiler. Bu büyük divanhanenin de pencere perdeleri indirilmiş ve sımsıkı kavuştu rulmuştu. Belli idi ki, dışarıya bir damla işik bile sızmıyordu. 'Tavanmdan muazzem billâr bir avize sallanan ve yüzleree mümun billür par- calarındaki akislerile beraber ısığa bof- duğu bu büyük divanhane, gavet kıy- metli bali seccadelerle dösenmisti, Orta- da büvük bir pirinc mansal vardı. Man- galın kenarında da, sahile cekilmis çe- miler gibi. üç dört tane ikilik, üclük kâh- ve cezveleri sırslanmıştı. Divarhanenin etrafı. çepçevre sedir idi, Sedirlerin üs- tüme de halı seccadeler serilmisti. Bir kö- şede de yirmiden farla çubuk dizilmisti, Bosnak genelerinden biri, Kürkçüler kâhyasnın koltuğuna girdi. İhtiyar iz- zet ve ikram ile bir kapının önüne kadar götürdü, Ceviz üzerine sedef kakma na. kıslarla süslenmiş olan bit kapı, insana, acıldığı zaman ziynet ve ihtisamı gür ka- mastıracık bir vere eirileceği hissini ve- riyordu. Hacı Ataullah zenci harem ağa- sının vüzüne bakarak: — Bre ağa bu. vezirane saraydır. böy- le sarsvda ulakbası oturmak olmaz. Dedi, Fakat zenci, vüzünde ayn! ma- nalı tebassiim fle israr etti: — Efendim sultanım, Mehmed ağa hanedan kisidir, olur. Boşnak genci kapıyı açtı; içeriye; — More efendi sultanı size teslim... Diye seslendi. Burası, Hacı Ataullahın dediği gibi, göz alan bir azamet ve hasmette, vezira- ne bir salondu. Birincisi gibi, yere kiymetli halı sec- cadeler serilmisti. Pencerelerin kalın at- las perdeleri indirilmis ve sımsıkı ka- vusturulmustu. Tavanda ise, birinci sa- Tondaki avizeyi yanımda sönük bir kan- dil gibi bırakan renkti billârdan bir avi- ze vardı. Mor. kurmızı, sarı. yeşil, mavi ve renksiz billürlardan güller, İâleler, boru çiçekleri, zambaklar (yapılmıştı. Yüzlerce mum, bü rengârenk billür çi- çeklerin göbeklerinde © yanıyordu. Tam avizenin 'altnda kicük bir mermer'ha- vuz, göbeğinde. küçücük, Zarif bir fıskiye vardı. Havaya savrulan sular, avizenin ışığı altinda, yakut, mercan, zümrüd, zeberced ve inci taneleri hâlin. de dökülüyordu. Birinci salon gibi, bürüsnm da etra- fında, cepcevre sedirler vardı. Fakat dö- “)Arnavud köleleri önüne dizilmişler “Sİ semeleri birinci salon ile ölcülemiyecek kadar muhtesem ve güzeldi. Selona dört duvarından “dört-kaptı açılıyordu. Bu kas pür ile. böl Gün cepçevre dört sefirden biri gl kadife, diğeri mor ulas. ücüncüsü sarı Şam ipeklisi, bir diğeri de *pek İran, halıları ile döşenmizti, Arka yastıklarının üzerine,“paha “biçilmez "sır- ma islemeleri örtüler konulmuş, sedirle- İrin önüne hepsi sırma yahud inci isle. meli. atlas, kadife, ipek ayak yastıkları atılrmstı. Dört kapının üstüne de dört İbüyük altın kafes oturtulmuş idi. Kafes lerde de, İsimlerini en meshur kuşbazlas rn bile bilemediği. Hind ve Afrika ors manlarından getirtilmiş nadide ve Tens girenk kuşlar vardı. Bosnak genci kapı ağzından — More efendi sultanı siza teslim. Dive seslenir setlenmez, salonun İc tü rafından iki el uzanmış ve Ataullah efen- dinin koltuğundan tutmustu. Bu, genc bir Macar kölesiydi. Pek kü- cük bir yaştanberi gördüğü mükemmel bir saray terbiyesile, türkcesi, İstanbul sivesile pek tatlı konuşuyordu; Kürkçü- ler kâhvasımn koltuğuna girerek: Buvurun sultamm,.. Buyurun efen- dim... Kamer hatun earivenizin fakirha- pesine seret getirdiniz... Buyurun sulta- nım efendim... Diyerek ihtiyar âsıkı al kadife sedirin üstüne oturttu. Avpfının a da bir İnek yastık cekti. davanması icin koltü- Burun altına da bir kadife vastık kovdu. Haci Ataullahım dili tutulmuştu. Bir arahk gözleri, kapı vanınd» kalmış olan zenci harem ağasının koltuğundaki kirk behcasına dikildi. Yer yarılsa, Hacı Ata- ullah utancından yerin dibine girecekti, Eğer kendisile alay edilmiyorsa. bu mühteşem saravın hanımı hakikşten vembe vasmaklı Kamer hatun ise, getir. diği mücevher bilezik ile ssmur boy kür- kü, onun en âdi, orta hizmeti gören bir cariyesine bile lâvık değildi. Mümkün olsa, Hacı Ataullah hemen fırlayıp Ba- hariyedeki yalısına gidecek, yalının ha“ zine odasına girecek, odanım döşeme tah- taların: kaldırarak gizli kapısmdan hazi- ne mahzenine “İnecek “ve “orada, -inci,-el- mas ve kıymetli taşlarla dolu üç sandığı açarak, kendi elile seçtiği mücevherler ile bu sarayın hanımına lâvık bir mücev- her bilezik yaptırtacaktı. Sonra, Zerrin adımı taşıyan ve bir eşi dahâ bulunmıyan, İstanbulun Kürkçüler kâhyası (tarafm« dan cihana hükmeden Türk imparatorla- rı için sureti mahsusada ve tam otuz be$ yılda yaptırtılmış paha bicilmez nadide bir postu altın mahfazasile alıp getire cekti, (Arkas var) Dedi, Jan Benova, tekrar anlamıyan! & ikimizin yüzüne baktı, bunun ü- #erine Liza Dimitriyadu syni cümleyi Tanmzca olarak tekrarladı, Fransız g8- 1tecisi gülümsedi, sabırsızlanarak” telâş- 4 sordu: — Sonra, sonra?... — Balığın zokaya geldiği hafif dokun- Mülarından anlaşılır; evvelâ yemi mua- e eder, koklar, ucundan tırtıklayarak ; utar, bu saniyelerde ipi çekmek balığı kaçırmak demektir; heyecanınıza hâkim | pap bırakın, istediği kadar oynasın...) İt aralık birdenbire elinizdeki olta g# T, İşte tam zamanıdır, küvvetle, süratle Oitâyı çekmek lâzım . Böylece balık 20- Ya takılır... Lâkin, demin de dedi ie çekilecek saniyenin tayini çok «Son Posta» nın yeni edebi roman: 13 Genç kadının gözleri korkudan büyü-)iradesizlik ayni noktada, çılgın ve para-| müş gibi idi, Fransız gazeteci doğrulmuş, Ilayıcı bir ihtirasın göz alan parıltısı için-| İ gözlerini açıp gözlerime dikmiş, not al-'de birleşmiş gibi idi. Genç kadını cevab madan ve bir küçük kelimemi kacırma-;verdim; İm meseledir; biraz acele edilirse bal » dinliyordu, Ben balığı o saniyede tu-! o — Elbette... Asıl hüyük zevk te bura- İç tamamen yulmamış olabilir, kurtu-İtuyormuşum gibi ve galiba bir cinavet'da ya... Öldürmenin zevki... Bunun i- WP gider; ağır duvranacak olsanız olis-| gecesinin heyecanını yaşayarak," gayri çindir ki ben hemen hemen b:lik ve- hin Bevşemesinden İstifade edip misineyi | ihtiyari dişlerimi birbirinin üstüne basıp mekten hoşlanmadığım halde zaman 24 Şlilerile keser, kurtulup gider. İçenelerimi sıkıştırmıştım, yavaş bir ses- man rüzgâra, yağmura bakmaz, dalgal âssas bir hayvandır... Balığı çekerken ile, iki elimle bir insan: boğazlar gibi işa- ra göğüs gerer, balık veşinde koşarım, — oltayı gevşetmeğe gelmez. çünkü der-|retler yaparak ilâve ettim Lizanın güzel vücudünden soğuk bir al keskin dişlerile misineyi koparır, ka-| — Yavaşca zokayı ağzından (çıkarıp! ürperti geçti. Jan Benova, sigarasını yak- Şar... Sonra balığı sudan âlirken de <0-|balığın başımı iki tareftan kuvvetle sık-| tıktan sonra yanı basımızda ayakta mü- he dikkat etmeli... Hayvan sn satlına mahı... Derhal ölür; onu balık kovasına| tenasib ve güzel çizgili, ahenkli vücudü ve hemen yemi değiştirip oltayı 'ile sbideleşmiş bir halde duran genç ka- k dına dönerek: tekrar suya bırakırsınız! Liza Dimitriyadu bir facisya şahid ol-i — Düşünülürse bütün avlarda ayn! N sarin heyecanı ve korkusu ile, di-!hissin hâkim olduğu görülür, dedi, az çok na çöken kâbus yırtıp atmağa uğ- hemen her avda ayni duygu, şuura çık- imış olarak, yahud çok defa şuurumuzun Şelince sağ eli suya kadar İndirip m ün olduğu kadar zokaya yakın mis “ni tutup sandala şimah,,. Sudan çık- Şiktan sonra balığın kendisine mahsus >le hisli, öyle içden bir çırpınını vardır A “eyrine doyum olmaz; o ne manzaradır. | raşıyormuş gibi ayağa kalktı; Yad hım, ne zevkli, ne güzel bir manza-| — Çok vahşiyane bir şey! jaltında yaşamaktadır. 2 izi Can çekişirken o kadar sert titrer) (Dedi, Heyecanım devam ediyordu. Ci-| Dinlediği sözlerin tesiri üzerinden Bİ- MU Çırpınışı civardaki sandallardar. i-İnayet, bana irade hamlesinin vardığı son|linmeğe başlamış olan Liza Dimitriyadu *itmek mümkündür. yükseklik gibi gözüküyordu; irade veya! şakacı bir tarzda; Yazan: Refik Ahmed Sevengil- — Aranızda hayatımı tehlikede hisset- meğe başladım, dedi, sizlerle daha fazla oturup konuşamayacağım. Ben uykuya çekiliyorum, geceniz hayrolsun! — Geceniz hayrolsun, madam, Jan Benova, genç kadına bu öözleri söyledikten sonra bana döndü, Salonda iki erkek ayakta, karşı karşıya ve yal- nızdık. — Siz garib zevkleri olan bir adamsı- razi * Ben hakikaten garib ve münasebetsiz bir adamım, Elizanın bütün heyecan ve taşkınlığını uyandırdıktan sonra genç ka- dının «içimde delilikler yapmak istekleri duyuyorum: demesine ve benim onu git- tikçe artan bir şiddetle arzu etmeme rağ-| men bütün bir geceyi bu yabancı Fran- sızla lâf atıp kaybetmekte ne mâna ver- d... Ölen bir fırsat, daima hazin bir seydir. Kendime kızıyorum. Benim güzel gecemin Fransız gazeteci de dahil olmak üzere herkes uyumak üzere kamarasına çekildi. Yal nız ben ayaktayım. Yapurun orta kat güvertesine çıktım. —- Yüzüme çarpan serin hava alnımın ate- şini aldı. Çanakkaleyi geçmişiz. Sahiller arkamızda karaltı halinde uzaklaşıp kayboluyor, Acık denizde genişleyip çal- <alanan fevkalâde güzel bir mehtab var. İÜ Aydınlık ve hududsuz denize baktıkça içime sonsuzluk doluyor sandım, Yavaş yavaş üzüntülerim (rüzsâra karışıp kavboldu. Rahatlık ve hafiflik duyuyo- rum, İ Liza Dimitrivadunun kamarasında yu- Jmusak yastıkların arasında çırıl çolak snresarpe yatmaktı olduğunu diişündüm. Kabuğu sovulmus taze bir muz gibi isti- hava arzedilen bir genç kadın vücudü ki © kadar hoşuma gittiği halde ben şahibi değilim, Bir İnciliz edibinin dediği gibi nefsi- mizin o istediklerini «yapamadığımız(isn dolayı cezalandırıMmış bulunuyoruz. Bo; mağa çalıştığımız her arzu dimağa ye: lesip kalır ve bizi zehirler. Vücud bir de- fa günaha girer ve günsha girmekle de onunla alâkssını kesmiş olur; çünkü #il temizlenme alâmetidir. Artık ortada bir hazzın hatırasından, yakud bir nedume- tin zevkinden başka bir şey kalmamıştır. Liza Dimitriyadu beni uzun müddet ha etmemeli; bu işi kısa kesmeli idim, (Arkası var) ime kmiir

Bu sayıdan diğer sayfalar: