28 Kasım 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

28 Kasım 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Irlanda tethişçilerile İngiltere arasındaki mücadele Tethişçiler tam istiklâl i stiyorlar © Sekiz asırdanberi devam eden bu mücadelede İrlanda İngiltereden birçok imtiyazlar koparmıştır Yazan: İrlandanın merkezi Dub Hesan Â'i Ediz Hnden bir görünüş TA İkinciteşrin 28 amam m, SON POS İİTİYATRO Bu haftanın tiyatro hareketleri hir Tiyatrosunda; ehir tiyatrosunun dram kısmı, Se - niha Bedri Göknil'in Frenç Molnar'dan tercüme ettiği «Şeytan: piyesini sahneye koydu. Bu piyes, geçen tiyatro mevsiminin sonunda ancak bir iki gün temsil edildiğ için sahnemizde yeni sddedilebilir, Seniha Bedri Göknilin tercüme piyes- leri son senelerin en muvaffak eserleri olmuştur. Güneş batarken, Faust, Per- günt gibi tercümeleri sahnemiz ve kü - Wibhanemiz için ayrı ayrı birer kazanç - tır. * Şehir Tiyatrosu komedi kısmında: Fikret Âdiin «Haydudlar arasındaz komedisi temsil edi ği yatrosu komedi kısmında Bir muhasib aranıyor» yeniden sahn konulmuş ve üç hafta temsil edi . Bunu müteakıb Fikret Adilin geçen tiyatro mevsiminde temsil edilmiş olan «Kan kardeşleri» Ko. medisi sahneye konuluyor. Bu komedi, Andre Birabo'dan adapte edilmiştir. Mevzuu, mevzuun işleniş ter- 21 itibarile güzeldir. Pürüzsüz temsil odi. Urse muvaffak olur, Lİ Halk operetinde: Halk opereti Yusuf Sürurinin yeni yazdığı bir öpereti oynuyor. «Gönül be - lâsıs isimli bu operet, mevzuu itibarile tam bir vodvildir. Ben, ilk temsilinde ha- Gün geçmiyor ki telgraf haberleri İr “|hud Olster kısmı ile, bugüne kadar hâlâ zır bulunduğum için bazi ufak tefek ku- lândadan, İrlândalı tethişçilerden bah - setmemiş olsun!. İngiltere Almanya ile harbe girdi giteli İrlindalı müstakil olan cenub kısmı. İrlânda bir gıraat memleketidir, Nüfu- surlara şahid oldum. Fakat şunu da söy- liyeyim ki, müteakib temsillerin daha tedhişçiler sun ekseriyetini orta ve fakir köylüler İyi olacağına kanaatim vardır. Halk opa. büyük bir faaliyete giriştiler. Fırsat bul- teşkil etmektedir. Işte İrlândanın bu va . Tetine tavsiyem, bir eseri tam manasile dukça şuraya buraya bomba atmağa baş-| İrlândahılar kimdir. İngiltereden ne is- tiyorlar?. Okuyucularımızın bu bahsettiğimiz son hâdiselerin sebebini iyice anlıyabil - meleri için İrlândadan ve İrlânda tari binden kısaca bahsetmeyi faydalı bulu yorüz. , İrlânda Atlas Okyanusunda, Büyük! Britanyanm garbinde bir adadır. İrlân - danın mesahası 82 bin kilometre murab baıdır. İrlândanın büyük bir kısmı düz | Miktür. Mahdud olan dağları sahi! bo - yunca uzanmaktadır. Fakat bu dağlar bir çök vadilerle katedilmiş bulu: i memleketin sahil kısmı ile içerisinin mu- vasalasını kolaylaştırmaktadırlar. İrlândanın #k'imi yumuşak bir deniz iklimidir. 1921 senesinde aktedilen İngi - Yiz - İrlânda muahedesile, ve 1922 serbest İrlânda devleti hakkındaki kararile, İr - Jânda iki k ayrılmıştır: | veya: Bu Restoranın enfes bir hususiyeti vardır. Müllerle karısı böfeyi, kızları Gertrüdt servisi idare ederler. Mutfakts da frolayn Vander İsimli cidden şahesor gözellerden bir köylü kız vardır. Ko. yu kumra! olan bu kıza önüne gelen âşık olur amme kiz. dostuna fevkalâde düş - kün ve sadıktır. Restoranın müşterileri o muayyendir. Her Pazar gecesi burada müşterilerden mürekkeb bir orkestra konser verir. Fro- layn Gertrüdt birinci sınıf piyanistler « den olduğu için o akşamki servis vasi » fesini frolayn Vandere bırakarak piya - Doya geçer. Vander de mutfağı aşçı ka - dına emanet ve emniyet etmiştir. Semtin bütün sırları bu restoranda &- lenen münakaşa edilir. Hülâsa burasi müşterilerin hususi salonu gibidir. Kır hakikaten piyanoya geçti; Bredo gekli, masaya oturdu. Ayni zamanda sesi de fevkulâde güzel olan Gertrüdt. şarkı- | ya başlar başlamaz bütün müşteriler ken- disini takib ettiler. Çaresiz; ben de sesi-| mi yükselttim. Her Bredo: — Türk dostumun şerefine benden her kese birer bira, Dedi; bu birayı diğerlerinin biraları ta. kib etti. — Olmuyor. Dedik; biraları «ke na, şinaps» gibi bini rıştırdık; evel Ala doğru hepimiz de aşlama karadut gibi mü kemmelen erdik. Biraya karıştırdığımız nesnelerin içinde (Ştih bim poli bokfor - çelarum) isimli hiç unutamıyacağım ze - bir, zemberek bir zıkkım bile vardı... Pansiyona giderek sızdım; üç saat son- ra kalkar, kalkmaz bir banyo alarak gi- nyak. arak, garago- r çeşd marifet ka - n emrile saat Üçe!ki ziyeti onun siyasi çehresini tayin etmek hususunda mühim bir âmil olmuştur. İr- Mândanın son asırlar zarfındaki bütün ta- rihi, oradaki küçük mülk'yet sahibleri - nin, topraklarını zapleden İngiliz ko - lonizatörlerine karşı açtıkları mücadele tarihinden başka bir şey değildir. ie Maden kömürü ile yer kömürü (tourb) İrlânı n başiıca tabii servetini teşkil etmektedir. İrlândada endüstri çok ez in. kişaf etmiştir. Memlekette * bir iki bira fabrikasile bir otomobil fabrikasından, ve birkaç şarab imalâthanesinden başka en- düstri yoktur. İrlândanın dış ticareti tamamen İngil - tereye bağlıdır. İrlândadan (İngiltereye ihraç edilen başlıca maddeler: Yağ, yu - murta, bira, ispirtodur. İngiltereden İr - lândeya ihraç edilen maddeler ise: De. mir, çelik, kömür, makine, otomobil, el - bise ve ayakkabıdır. (De yindim ve döğru Lizbet Zaydelin koştum. Beni görünce infialle bağırdı — Neredesin Güneş, nerede kaldın?. — Bursdayım sevgilim; saat yedi bu - çukta geleceğimi söylemiştim. Saat yedi buçuktur. — Fakat daha evvel gelebilirdir. Hay- m. bekliyor. inin yanına gittik. Madam Zay. del beni o kadar nazikâne ve o derece iyi dı ki hayret ettim. Bana karşı ne irıyor; bu suretle bir gür söz'erini tashihe çalışıyordu. Hak i kanastin bu kadar süratle te - beddülüne şaşmadım dersem yulan söy - lemiş oturum. Bu hali, kızının benim için verdiği re- feransa atfediyordu. at Madam Zay del kanaatimi deği e geç kalms- evine < Her Güneşi dedi, sizi Her Bredo ne ıştı, İyi kalbli döş- tum Bredo, dün akşam telâş içinde reg - torana koşarak hâdiseyi anlatan Frav Zaydele hakkımda çok şeyler söylemiş 0- lacaktı. Biz annesile konuşurken Lizbet hazır- Janmıştı. Beraber sokağa çıktık. pişirmeden shneye koymamalıdırlar. İ * Aşotun gecesi: Salı Ogünü Oakşamı (bu şam), (Fransız trosunda o Öyat ronun eski emektarı oAşot O Madet ekserisi amatörlerden mürekkeb bir kad- ro ile «Bir aşk taclası, isimli bir piyes gösterecektir. Aşot tıyatroda çok eski - dir. 1903 de Reşad Rıdvanın vodvil he - iyetine dahli olmuş, o zamandan bu ana kadar evvelâ aktör ve sonrada rejisör lolarak muhtelif tiyatro o teşekküllerinde hizmet etmiştir. ak- * Raşid Rıza ve Erluğrul Sadettin: Türk sahnesinin eski ve pek değerli ak törü Raşid Rıza birlikte çalıştığı Ertuğrul Sadi ve trupile bugünlerde Arköraya hareket edecek ve orada birkaç temsil verecektir. — Bu akşam Pikadiliye mi Lizbetşin?, — Sen bir milyoper misin — Ne münasebet?, — Her akşam gazino, müzikhol, tiyat- ro olur mu? Bu akşam Restoran Müllerde oturalım. — Aman Lizbelşin; orada herkes bizi duymuş... — Ne var?, Benden utanıyor musun? - Onu demek istemedim şekerim; ya- ni alay ediyorlar. Daka iyi.. biz &e on'arla eğleniriz. Ne olsak telâkki değişmiyor işte... Bs- nim çirkin gördüğüm şeyler, Lizbet ga - yet tabii buluyor. Muhakeme ediyorum: O haklıdır. Restoran Müllere, herkesin slayh ba - kışları altında giriyoruz. Birer porsiyon şnitçel yedikten sonra biraya başlıyoruz. Lizbet soruyor; gidetim Türkçede güzel masallar vr mı Gü- neş?. . — Almancanın masallarını bilmediğim için bizim masalların güzel olup olma - dıklarını tahmin edemem; fakat m var, a) — Bana söyle... — Anlatayım Lizbetşin... Başlıyorum ve ben başlar başlamaz enik Kıskançlık yüzü | | | nden akrabasını yaralıyan bir genç tevkif edildi Lâlelide geçen hâdisenin sevmesinden ileri Lâlelideki ağır yaralama vak'ası etra- tında adliyece yapılmakta olan tahkikat neticeye varmış ve hâdise sorgu sufhası. na intikal etmiştir. | | Evveloe de yazdığımız gibi, vak'anın! yaralı Behramın Düzceli Celâl! akrabasıdır. Celâl de, Beh ramla beraber, Tophanede dikimevinde! | çalışmaktadır. Tahkikat muhtelif sa len sonra, hâdisenin sel şekilde aydınlatılmıştır Geçen Ramazan ayı içerisinde Behra-| mın evine Perihsn isminde bir kız misa. fir gelmiş ve bir müddet kalmıştır. Celâl de Bahram akrabası olduğundan sık sık eve gelip gilmiş ve işte bu gidip gelme- ler sırasında Perihanla tanışarak seviş | meğe başlamışlardır. Celâl genç kıza git- tikçe daha fazla bağlandığından, nihayet onunla evlenmeğe karar vermiş, fakat bu kararını tatbik mevkiine kuyamamıştır. Zira, Behram da eyni kıza âşıktır ve bu yüzden İki akrabanın araları açılmıştır. Vak'a gecesi Behrem Lâlelide gene Ce. | lâle raslamış ve aralarında kıskançlık sa-! ikasile bir münazaa çıkmığtır. Ayrıldık- tan sonra Celâl arkasından silâhını çeke- rek, ateş etmiş ve Behramı dört yerinden yaralargıştır. Dün adliyeye teslim edilen maznun fadesinde, suçunu inkârda israr etmişse) de, 2 inci sorgu hâkimi, Celâlin tevkifine karar vermiştir. Yenişehirde yıkılan apartıman faciasının muhakemesine devam edildi Geçen Mart ayında Yenişehirde «At lası apartımamı birdenbire yıkılmış, apar- tıman sakinlerinden sekizi ölmüş, ikisi itfaiye efradından olmak üzere 11 kişi de yaralanmıştı. Hâdisenin mes'ulü olarak, yıkılan & partımanın sahibleri makarnacı Yani, A. leko ve Evyenyenin muhskemelerine 2 in ci Ağırcezada başlanmıştı. Muhakemeye, dün de devam edilmiştir. Dünkü celsede 17 sene evvel binayı yaptıran Andon şahid olarak dinlenmiş ve demiştir ki: — Binayı Hırizto isminde bir halfa ile müştereken yaptık. Kalfa olduğu cihetle, 'nşasta Hıriste nezaret etti, Fekat, para lardan geçtik» | bi nihayet Şu) Yazan: Zeynel Besim Sun Lizbet; tanıdığı kızları birer, birer isim lerile mâsaya çağırarak Dinleyiniz; Güneş Türk masalı an latıyor, Diyor. Sekiz kızın arasinda kalıyo rum... Lizbetin maisadı beni onlara ta nıtmak ve vücüdümle öğünmektir. | Tanıştıktan sonra «Zümrüdü Anka, masalına başlıyorum. Kuşun sırtına kırk! tulum şarab, kırk baş koyun yükletişime bayılıyorlar, Arkasında oturduğum kuş. — Gak. Dedikçe bir tulum şarab, — Guk. Dedikçe bir koyun uzatıyorum, Gül - mekten çatlıyacağız!.. - | O sırada içeriye bir kumarbaz giri - yor. Elinde köseleden su bardağı şeklin- de bir kab, kabın içinde de büyük kı da dört tavla zarı var. Atıyorsunuz; dört zarın gösterdiği rakamlar mecmuu 16 yı geçerse bir portakal kazanıyorsunuz; geç mezse küçük bir para kaybediyorsunuz. | Herifin sepetindeki portakaliarı bizim memlekette keçilere bile vermezler. Res-| İtorandakiler «portakal, portakal. | diye deli oldular. Lizbet oynıyalım dedi; oynadık. Aşkta! kazanan kumarda kaybeder derler; yane lıştır. Aşkta kazunan kumarda da kaza - | her iki gencin ayni kızı geldiği anlaşıldı mız yetişmemişti. Bunun üzerine Yanis © den 4600 lira aldık. Bir miktar para dö Aleko ile Evyenyenin pederleri buluna mltevefla Rakodan almıştık. Bundan sonra apartıman den Pavli ile kızları Anastasya ve Andro“ niki kemece dinlerilmişler ve inbis damn âni olduğunu, enkaz altında kak dıklarını söylemişlerdir. Muhakeme, diğer şahidlerin celbi içi talik edilmiştir. Galib Efgani davasına devam edildi Perapalas oteli sahibi Misbahı dolan” sakinlerine dırdığı iddia edilen Yemenli Galib Efgis © Binin duruşmasına Asliye 8 inci cezadii devam edilmiştir. Dünkü celsede, Yemen veliahdi Sey“ fülislâmdan suçluya gelen bir mektubu” tercümesi mahkemede okunmuş ve Gi lib Efgani ile vellahd arasında münaseba$ bulunduğu anlaşılmıştır. Muhakeme, gelmiyen bir şahidin celbi için, talik edilmiştir. Şehir işleri: Şehir Meclisi dün toplandı İstanbul Şehir Meclisinin dünkü toplan” # Valinin reisliği altında yapılmıştır, Vat «— Arkadaşımız Hayri hastadır. Hatır sormak Üzere birkaç arkadaş göndersek» dö“ miş. Bu teklif taşvib edilmiş, Rıza ve HÜ: #eyinin hasta olan Hayriyi ziyaret etmesi kararlaşmıştır. Ruznamedek! mazbatalar ald oldukları 60“ eümenlere havale olunduktan sonre, Mec “ Ma dağılmıştır. 2"0 bin çift torik ihrac edildi Karadenizde hataların sertleşmesi üzeri"€ Boğusa başlıyan balık akımı devem etmekit ve bü sebeble birkaç gün zarfında butolâğ balıkların miktarı ehemmiyeti bir yek baliğ olmuktadır. Bir ihracat firması dün ÖĞ. yeniden 200 bin çift balık ihraç etmiştir... Torik ve palamutların ucuz uluşu KON ve fabrikalarını ve tuzlu balık Amillerini £asliyete geçirmiş ve mühim miktarda dö “ hili satışlar da olmuştur. Buna mukabli kolyoz, istavri, gibi küşüf balk sürüleri torikler tarafından kovala9 ” makta olduğundan, bunlar az butulmağiğ” her zaman 6 : 10 kuruş arasında satılan © tavridin kilosu 60 - 70 kuruşs satılmakta “2 dır. hiyor. Nitekim n ii portakal kazani © dım, li Bunları masadaki bayanlara dağıtır © ken Lizbet sordu — Sizde de portakal çok mudur? Bun lar İtalyadan geliyor... — Bizde portakalın en mükemmelii yetişir sevgilim.. Dörtyol, Rize, bilhasfi gayet iri olan Sultanhisar portakal” ii vardır. Kızlardan birisi, sordu: — Nasıl yersiniz"Her Güneşt. Alay damarım tuttı — Yemekten sonra tarız. . Dedim. Bu havadis bir dakika içini” tekmil Restoranı dolaşarak Bredonun A” lağına kadar gitmiş; karşıdan bağırdı" — Güneşi — Bredol. S — Şu portakallardan birisini yırt b? — Ben devekuşu muyum?. ? Umumi bir kahksha koptu ve ark #ından Bredonun &esi yükseldi: 7 — Biz Almanlar, Türkleri öğrenmeli © yiz artık. onlara h&lA geri bir milet Eğ, zile bakanlar çok öldanıyorlar, Portak” hikâyesini hepiniz hahyretle karşıla! “© niz, İşte Türk, işte portakal!. Onun gıt 3 ğında sizinkinden ne fazlalık gö nüz de inandınız?. 5 Bredo Tük'eri uzuriNuzun methettiğ ten sonrâ, — Güneş; dedi, vatandaşlarımla bö aptallıkları gücüme gidiyo Gertrüdt hiç kimse teklif etm halde piyanonun başıma geçti ve «İn naht: şarkısını hem çalmağı, hem #* lemeğe başladı. Bir hafta evvel onâ: — Frolayn!.. Sen hakikaten güze“ (Arkası var) alay etme e 5 pöyi İ h “

Bu sayıdan diğer sayfalar: