28 Kasım 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

28 Kasım 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

> İkineileşrin Birçok arkadaşlarım büna kremle -! rinin mesamelerini açtığından şikâyet ettiler. Bu, hemen hemen umumi der. din sebeb ve çaresi hakkında onlara söylediklerimi size de söylemeyi fay - dah buldum. Çünkü eminim ki birço- ğunuzun işine yatıyacaktır. Krem mesumevi açar mu açmaz mı? Önce bunu konuşalım. Yerinde kulla- nılen iyi bir krem mesameleri açmaz. Bunu hatırdan bile irmemelidir. Kremin yerinde kullanılmasından mak- sad cilde uyması ve zamanına gö rülmesidir. Bilirsiniz ki cildin ya kurusu normali var. Esas olması, nermele Yy Kremin de yağlısı, orta » Yağlı krem besler. Ya krem cildin pudra sltından pa 1» YAĞSIZI 7. kuru masına mâhi olur, Orta krem yani ne yağlı ne yağsız bir krem strasına görür. göre pudra Pek hafif bir de iki kere) iyi bir saban ve ilik su ile yüzlerini yıkamak... Su yıkanmak bizde o kadar umu- mileşmiştir ki ster tabif hemen ker türlü cildin sahibi ister kuru, İster yağlı, > Yaşlarındaki oğlumuzun giyinişin- alık yapmak istiyor musunuz? Veya ipeksiz) ince bir kumaştan, bir kazak yaptırınız. Bu kaza-'p kâsna, ipek düğme yerine, kol bi- İs ne ve eteğine kanaviça işler ya- >k ag iz. Kanaviçayı çocukça mo- |; Ünekleni (lokomotif, ev, kuş ve ni ) seçersiniz. Elbisenin beline ve ay ie kordon takarsınız. Kazağın | 61. Yanlış k Kari Pintalonun dört parmak yukarı-İnizi sıkış üzünüzden o yapış- emizlenmek için daima su sabun kul. dığı için bunu husust bir vaziyete ilâç gibi tavsiye etmek biraz garib ir. Halbuki hakikatte garib olan ey; kuru cildiilerin de su sabunla yı. rmaları, bu yüzden zaten yağsız olan büsbütün kurutmalarıdır. ; icabında bir ilâç- saire | cildleri Evet su da ğnız o kumaşın cinsinde tereddü.!) Varsa şu tecrübelerle orun aslım Saç BE Çıkarırsınız: bir İn çek mü değil mi anlamak için ik çekip yakınız. yarn kötü bir koku çıkararak pektir. kolayca yanıp kül olan kus| sun'i ipektir. * Nesırleriniz: şöyle tedavi niz? edebilirsi- Ykaç ipliğini bir arada bükmek Taze sarmaşık yapraklarını yarım bar- iz pa bu iplikler derhal gev- dak iyi sirkede yirmi dört saat bırakınız. | Nasırları yıkayınız. Sonra sirkeden çıka- racağınız sarmaşık yapraklarını ıslak ıs ve bir|lak üstlerine koyunuz ve ertesi güne ka- dar oradan ayırmayınız. * ü lü kurnaşı yıkadıklan sonra tıpkı ı verebilmzek için ne yap- malı bilir misiniz? 50 gram jelâtini bir litre suda eritmeli. milimet-| Bir tülbentten geçirmeli. Yumuşak tüylü er ve ucu kömür” bir fırça ile veya bir süngerle sıcak sıcak : rem tersine sürmeli amma pek, pek| Sade bir jile ey çene meler pek pa modeli a Kime halis yündür. LA Ber bu tek iplik çabucak * Yanar, dik ni iplik bir arada bükülür 2 birleşir, yekpare gibi olursa iii i Maş halis ipek mi, sun'i ipek lama k için; My, <ĞİNİZ iplikler birkaç mi, Yanmaz & İce sallayıp fazla Şelâtini akıttıktan son ra, Bu jelâtin o kadar hafif olmalıdır ki * kumaşın yüzüne hiç geçmemelidir. Yüzü kurur kurumaz kumaşı hafifçe ıslatmalı, ütülemelidir. Böyle yapılmazsa yıkandığı belli olur. Düşük, pörsük bir kuruaş olarak kalır. * Yünü örmeden önce yıkarsanız ör « dükten sonra yıkandığı vakit çekmez. Keçeleşmez. Bu yıkâma şöyle olacaktır. Sabunlu Vk suda yünü yıkayınız, Bol soğuk su- da çalkalayınız. (Bu suya ya biraz sir. ke, yahud bir parça amonyak katıls-! caktır.) Yere sererek kurutunuz. Yu mek yepıp kullanınız. * Kireç ile badana edilmiş yerden ki- roç kokusunu çıkarmak için kı dam (meselâ; kızdırılmış e biraz sirke dökünüz. * Camlardaki kireç veya boya Jekele- z. Lekeleri sirkeli su Rey n, ki i m derin, asagi böyle-sade bir jile- Ye kâfidir. Bu renk uy- By “Bn Ma 28, 5 ceketle etek ve eşarp ara-|" tmek icab eder. Ve rengidir. Aralarında mi gi yazl iklar vardır. Manto il ; #iymiye çok elverişlidir. Düğ-|ile, yahud hafif bir acide ehlorhydrigu Şi Fenginden olursa diker|mahlulil siliniz. (Dikkat ediniz bul “lde yerde yi üzlüşir. Nitekim mahlül bir şehirdir.) Sonra bol duru böyledir. su İle yikayınız. rini çıkarabilir. Güzellik ve tuvalette tecrübelerden fayda SON POSTA «Son Posta» nın zabıta romanı: 5 kan parlaklığı alıp mat bir yumuşak- lık verecek en tabii ilâçtır.. Bu ilâcı ü-| zun zaman denemeden hiç bir ilâca,' ia hiç bir tedbire başvurmayınu | — Yok, hani iş bitince Pangaltıya dön- Kurut, katılaşır gibi olan © YU" düm de, hanımefendi «yemeği bizde yer. muşaklık verebilir. Şu halde bir kremi gin, demişti, Yemek yedim. süreceğiniz zaman: İ — Necdet Beyin evinde ne kadar kak a. Cildde yapacağı tesiri bilmelisiniz. dın? 5. Cildinizin yağlı mı, kuru mu, nor- mol mı olduğunu tayin etmelisiniz. Cil- İhtiyar bekçi Rıdvan Sadul — Yorgancılar böyle gece yarılarına dar mi çalışıyorlar? Dokuz buçuğa kadar, — Dokuz buçuğa kadar iş sürdü mü? —Evet efendim, malüm ya zaman az, diniz yağlı olduğu halde bir de yağlılı, çe çok. 5 krem sürmiye kalkışırsanız elbette ki ei amma Necdet Bey bu işlere ne- çok geçmez, mesameleriniz açılır.Bana | zeret etmek için senden başka adam bu - derdi yananların hemen hepsi bu hataya |lmad: 74? Neden ille seni tâ buralardan düşmüştü. Bilhassa esmerler arasında| İletanbula sağırdı? Hem de böyle bir gün- yağlı cild ekseriyeti teşkil eder. Dikkat | ediniz ve cildinizde bir yağlılık sezerleski adamıyım. Necdet Bey elime doğdu onu bir de kremle beslemek hevesin «sayılır. deni vazgeçiniz. | — Garib şey... Neyse geçelim. Bu Nec- vi det Bey necidir? En yeni şapka — Dedim ya efendim, Kaif Beyin sm. modelleri —x tabii ya efendim, ben âilenin en cazadesi, — Onu sormuyorum, be, ne iş görür? — Ha, iş mi? Hiç bir iş görmez. — Nasıl yaşar? — Boşta gezer, Raif Bey amcası olduk- tan sonra adama iş mi lâzım? — Âlâ! Peki kiminle evleniyor? — Yabancı ile değil... Gene Necelâ Hanımı alıyor. — Bu Necdet Beyin otomobili var mı? — Otomobili mi? Beyefendinin otomo- billeri var ya... — Raif Beyin mi? — Evet. — Kaç tane var? — İki tane... Birisi fki kişilik, büyük. — Demek bunları Necdet Beyin kul - ğı oluyor?. — Zâten hep o gezer efendim. Çek iyi kullanır. Peki bugün bütün bu işler olurken Necdet Bey de başınızda durdu mu? — Bir müüdet durdu efendim, sonra akşamü doğru nişanlısı ile bir yere git » tiler. — Nereye gittiler? — Bilmiyorum. — Otomobille mi? — Evet otomobille... Serkomiser, manidar bir şekilde Rıd - van Sadullaha baktı ve: — Ya... Peki! diye söylendi. Zihninde yeni bir sual hazırlarken Rıd- van Sadu'lah atıldı: — İsmail Efendi, serkomiser Beyin gualleri bitti. Şimdi biraz da eski günler. den konuşalım. Serkomisere döndü ve ilâve etti: — Yukarı çıkalım da oturup konuşa- İlam, olmaz mı? Rıdvân Sadullahın maksadı istirahat değil, mükâlemeye facia sahnesinde de - İ vam etmekti. İhtiyar bekçi tabii bu söz - lerden bir şey anlamamıştı. Bir serkomi. serin, bir Ridvan Sadullakın yüzüne ba - kıyordu. Jesveri çok tabil idi. tık ve Raif Beyin z odaya girdik. Elektrik düğ rince mum ışığında gördüğü - dınlandı, Mum bitmiş ve sön- mn üstündeki kan lekesi mam ışığ nda olduğundan daha az korkunç görünüyordu pılmıştır. Rengi siyahtır. İri fiyongası| Odada ortadaki masadan bişka üç kol- satendendir. Siyah veya istenilen bir| tukla bir kanape, ayaklı ve büyük bir ay- #ç.k renkten yapılabilir. na, bir soba ve sigara İskemleleri bulunu- aileden birisi m Saim fakat yeni ve değişik bir bere fölrden olduğu gibi kadifeden de ya - abilir. Sol yanındaki o minimini tüy ni artırıyor. Şapkaya modanın son güzelliklerinden birini katıyor. | gördüğü mesini çev: müz od müştü. Mas Şapka suede benzer bir kumaştan ya. | cesedini| * Yazan: CEVAD FEHMİ Köşk bekçisinin bildikleri alın gösterdiği koltuğa oturdu yordu. Yerdeki halılar kaldırılmış, koltuk ve kanapelerin üstleri de örtülerle örtül müştü. İhtiyar bekçi kapının eşiğinde kal. muştı. Mütehayyir bakışlarla masanın üs- tündeki kan birikintisina bakıyordu. Rıdvan Sadullah: — Olup biteni sana kısaca anlatalım, İİsmail Efendi, dedi. Raif Bey bize bir | mektub gönderdi. Bir gece için hapisha - neden çıkacağını, bizimle burada görüş- mek istediğini bildirdi. Geldik ve Raif Beyi burada, bu masa başında ölü bul « duk. Evi araştırırken bir köşeye saklan mış olan katiller cesedini de çalıp gö « türdüler. Onları otomobille kaçarken gör dük. Biri kadın, biri erkekti. Sen bu ne dersin? Adamın teessürü cidden büyük oldu. Evvelâ şaşaladı. Sonra masaya doğru köş. mak ister gibi bir jest yaptı. Nihayı pıya dayandı. Göz çukurlarında beliren iki yaş damlası yanaklarından aşığı yu - varlandılar, Başını sallıyarak — Vah efendiciğim vah, sana da kıy. dilar, ha! kelimelerini birkaç defa tek , rarladı. Rıdvan Sadullah seslendi: — Şöyle bir iskemleye otursan İsmail Efendi! İhtiyar bekçi itaat etti. Cebinden çı « kardığı yazma mendil ile göz yaşlarım sildi, Ve nazarları masanın üstündeki ks birikintisinde öylece kaldı. Teessürü yatışması için biraz bekledik. Sonra Rid- van Sadullah söze başladı: — Şimdi bize anlat bakalım, İsmali E- fendi. — Ne anlatayım efendim, gi nuz. — Hayır bugünden değil, eskiden, eski günlerden bahsedelim. Bu ailenin yanma kapılanalı kaç sene oluyor? Tam yirmi beş yıl efendim. Büyük hanımefendi o yıl çocuklarile birlikte Gi. resundan İstanbula gelmiş ve yerleşmiş. Çocuklarla meşgul olmak, onları gezdir. mek, büyüğünü mektebe götürüp getir « mek üzere beni aldılar. Evde daha başka uşaklar da vardı amma benim İşim bu idi. Yani yalnız çocukları gezdirir ve mektebe götürürdün... — Hayır ev içinde de uyanık bulun - dukları müddetçe onların yanından bir dakika âyrılmazdım efendim. Anlıyor - sunuz ya, onları ben büyüttüm, demektir. Bu biraz garib değil mi? Çocuklar 6 zaman kaç yaşında idiler? Birisi 10-11 yaşında kadar vardı, Ö- teki dört yaşında idi. — Babaları sağ değil mi idi? — Hayır Giresunda vefat etmiş. — Peki amma İsmesil Efendi çocuğun birisi dört vaşında diyorsun. Bizim bil - diğimiz bu yaşta bir çocuğa uşaklar de gil, dadılar bakar — Vallahi efendim, bu işe ben de bir türlü akıl erdiremedim. Büyük hanıme - fendi yanımda dalma silâh taşımamı İs - kü Ürüyorsüs İterdi ve her dakika sanki çocukların ba - İşma bir felâket gelecekmiş gibi merak - İlanırdı. Neden olduğunu bir türlü anlı * yamadiım. — Hiç sormadın mı? — Bir defa soracak oldum, beni dı. Ondan sonra vazgeçtim. — Peki sonra? Anlatmıya devam et. (Arkası var) paylas

Bu sayıdan diğer sayfalar: