5 Aralık 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

5 Aralık 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

2 Sayfa Hergün Türkçeye bir sarf ve bir Nahiv lüzumu Yazan: Muhittin Birgen H içbir dil yoktur ki onun iyi öğre- nilmesi için az veya çok bir zs- müân tetkik ve tetebbilü lâzım gelmiş. Ge- ne hiçbir dil yoktur ki onun kelimelerini ve cümlelerin: inzibat altına alan bir sarf ve nahıve muhtaç olmaklan vareste kal sın. Şimdiki halde, türkçe, bu umumi ka- idenin haricinde bulunuyor. Sarfsr hivsiz, başıboş ve anarşi içinde bir dil, ancak iptidai kavimler arasında tasavvur | edilebilir. Bir milletin millet olabilmesi için, mutlaka ve her şeyden evvel dilin- de, bütün milletçe kabul edilen bir inzi- bat bulunması icab eder. yorum, bunun hâkim sebebi ne idi? Aca-| ba, bari inkılğbı, nahiv değilse bi'e, sarf! kaki»lerinin kıwmen olsun değişmesini! zaruri kıldı da bu değişmeyi tesbit ede- cek yeni inzibat esaslarının tayinine ka-, dar bu iş sadece tehir mi edildi?” Belki kismen bundandır. Fakat, ayni zamanda, «çocukların kafalarını bir takım lüzum- Suz şeylerle doldurmı k» fikri de bu arada mühim bir rol oynamıştır. Dili bir) takım kaidelerle öğretmek yerine bir ta- kım metinlerle, yazı tecrübelerile ve mu-) allimlerin yapacakları İzahierla öğret - ek usulü belki san'at mekteblerinde çok muvaffakiyetle tatbik edilen bir şeydir.| Ancak, dünya mekteblerinde bu usul tat-| bik edilemez ve Türkiye maektebilerinin | bu vsul ile bize yalnız bir dil anarşisi ve-| rebilecekleri, bugüne kadar yapılmış 0-| Jan tecrübelerle tamamen sabit olmuştur. İyi türkçe yazan genç, günd Byor. Evet, çocuklarımıza türkçeyi muayyen bir inzibat altında öğretmek U ve nahve muhtacız. Bu canlı dili bırakıp kılı kırk yaran Ot türlü kaideler halinde okutulman, terbi- yecilik bakımından, manasız bir ifrat o- labilir. Böyle bir usul yerine kside altın- da dil öğretmek yerine kafaları ezberlen- miş kaidelerle doldurmak tehlikesi irkâr edilemez. Şu kadar var ki iki #Mhtiyset birden temin edecek bir talim sistemi vö-| cude getirmek çok mümkün ve bunun İmali de çok muzırdır. * Bu mühim meseleye hundan en alt sne evvel ben kendimce iyi bir hakşekli bulmuştum. İzah 5 l Azerbaycanda milli im. memur olarak Baküye gittiğim mekteblerde türkçenin sarf ve nahivden mahrum bulunduğunu gördüm. Mil A- zerbaycan mekteb'erinde bir aralık İs- tanbulda okuman sarf ve nahiv kitabları tecrübe edilmiş, fakat, bolşevizm Azer. baycanı istilâ ettikten sonra bu kitabie- rm okurulmasına imkân kalmamıştı. Ay ni zamanda bu kitablar, on bir senelik Azeri orta tedrisatı için ağır geliyordu. Boşluğu doldurmak için dört senelik bir $arf ve nahiv yazmaya karar verdim ve ya Bu sarf ve nahvin âna noktalarda tesbit ettim: 1 — Mümkün mertebe az kaide, çok temrin. 3 — Türkçenin tam fstiklAM. 3 — Tam müstakil bir türkçeye doğru istihaleyi temin edecek muvakkat bir ni- zam. n gön metodunu şu ler şunlardı 1 — Mekteblerde dil tedrislerini isko- Yâstikten kurtarmak lâzımdi. Bu fikir, bolşevikliğin maarif sistemine sokmuş ok duğu esas kaidelerden biri olduğu gibi,| esas itibarile Alman usullerinden ilham alan Rus maarif sisteminin an'sneleri a- da yetişmiş olan genç Azeri maarif. in de çok kuvvetle tutulan bir fi- kirdi. Ayri fikir, Türkiye mektebleri için de çok Kizumlu idi. 2 — Türkçenin istiklâli, benim zamanlardanberi taşıdığım bir &idealdi. Bizim bir zamanlar osmanlıca ve sonra da türkçe diye öğrenip öğrettiğimiz Arab ve Farisi kaidelerle dolu dil, türkçe de-! Zildi. Bu dile istiklâlini vermek, onu iki şark dilinin kapitülâsyonlarından kurta-| Tıp kendi vatanında hâkim hale getirmek| ye bu suretle bütün ecnebi kelimeleri! 'Türkleştirmek bir gaye idi. Bu ise Arer- baycanda olsun başlamaya karar verdim. Bir dilin istiklâli, bizde Bir kısım cahil ve kafasız İnsanların zannettikleri gibi, bü- tün ecnebi kelimeleri atmak vevahed, ekseriya yaptıkları gibi, Arab ve Farist kelimeleri almıp bunların yerine fransız-! ce, almanca kelimeleri sokmak-| ebi dillerin kendi kanunları- » atmakla temin edilir. | 3 — Fakat, türkçeyi bu kadar kat'i bir) inkılâbe bir hamlede sevkedemeyiz. Bu-| günkü nesillerle dünkü nesiller arasında bir fikir ve ruh bağlılığı muhafaza etmek. | bir milletin milli olması için rlavet edile- cek en esaslı şarttır. Bunm için, veni A zeri nesillerinin de, o günki ve ondan ev- velki nesiller gibi, Puzuliyi baştanbasa okuyup anlamaları lâmmd:. Burun icin de, sarf ve nahiv serisinin üçüncü ve dör- düncü senelerine birer ilâve yaptım ve bu flâvelerle eski türkçede kullanılmış olan bir takım Arab ve Farisi kaidelerinin ,İbir sismoğraf âletine raptetmekte Saadet veya felâket bir miknatıs gibidir. Bir defa tesi rini göstermiye başladı mı, benzer hâdiseleri mütemadiyen cezbeder, durur. SON POSTA Bir sürü felâket duğunnz tabii bir muş olanlar karşısında hayret etmeyiniz, karşısında bulu & Dinmiyen yağmur. &— veya bir sürü saadet yağmuruna tut/ hüdisedir. SÖZ ARASINDA Hava rapor'arına Yarıyan saçlar İngiltere ve Fr#nsada hava raporla - Hargin bir fıkra Seyyar truplar gibi Ertuğrul Sadiye anlattılar: — Yeni yapılacak Şehir Tiyatr. i Şehzadebaşında olacaktı. Sonradan ; İ Tepebaşına çevirdiler. $ ğişti, Xst Ertuğrul Sadi düşündü: — Desene ben de Şehir Tiyatrosu İ Binasına benziyorum. — Neden? — Bir gece Şehzadebaşında oyun veriyorum, Ertesi gece Tepebaşında, İ daha ertesi gece Taksimde! N Deniz kazasından rın; muntazam surette almak için, re-İ Sonra mükemmel * meni gördüğünüz genç ve sarışın kı - zın saçlarından istifade edilmektedir. İcsib ettiği zaman alâkadar memurlar kxm saçlarından birkaç tel almakta, ve rasadatı havaiyeyi gösteren haritaları temin eylemektedirler. mea meşhurlarını gösterdim. * Azeri türkçesile bizim türkçe arasında esas itibarile hiçbir fark yoktur, Halk di- ii olmak bakımından bazı mahalli farklar varsa da bunlar da gayet ehemmiyetsiz! bi şeylerdir ve kaidelerden ziya Ümelere, biraz da tâbirlere müunhasırdır. | Nahiv itibarile hiçbir fark yoktur; sarf #tibarile de pek basit birkaç fark vardır.! Bumun için sarf ve nahiv kitablarını yaz»! mak hiç te güç olmadı. Hüseyin Cakidin| gerisini önüme koydum, bu kitabları yu-) karıdaki metodlara göre yeni bir kalıba döktüm, bununla iş te bitmiş oldu. Be- nim, orada bulduğum hal seklinin hayata olamadı. Fakat, çok isterdim ki bu hal şekli Türkiyede tatbik edilsin. Yeni harflere göre türkçe için şimdilik zarurettir. Bu nizamın işlenilmesini ge-| lecek nesillere bırakabiliriz. Fakat, mut- laka bir sarf ve nahiv nizamı tesis etme- Bir yemek Almanlar tarafından batırılan Rawl indi harb gemisinden kurtulan tayfa- lar, sefatlerce süren bir didinme, belle. i bö dei İgeçip yerleşmesi, maalesef, sonradan ge-|rine kadar su içinde geçen ıztırablı an- e ek aikeden sebeb- len siyasi hâdiseler arasında, mümkün lardan sonra sahile alındıkları zaman resimde gördüğünüz gibi ilkönce ka - rınlarını doyurmuşlar, sonra da dir. değil, sadece eskiyi okumak için kullanı bağlı| basit bir sarf ve nahiv nizamı koymak bir | Pulundukları mibesseselere geçmişler. | İngiliz kamplarından Kaçan Alman esirleri Ajanslar, iki Alman esirinin, İskoçya daki üsera kamplarından birinden kaç- tığını haber verdiler. İşte burada, kamp *an kaçışlarından 10 saat sonra bir or. manda bir ağaç tepesinde yakalanan iki firariyi görüyorsunuz. Esirler, ya -|SÖ kalandıkları zaman, «biz kampa dön. meyiz!» diye ağlaşmışlardır. Bernard Shaw'ın harb kostümü! Birincikânun 5, Sözün kısası Nobel mükâfatı E. Ekrem Talu e“ “bel isminde İsveçli bir kimya “ ger, bundan kırk, elli sene belki de biraz daha evvel dinamiti keş“ fetmişti. Bu pstlayıcı, yaman © tarihe kadar nisbeten kansız ve 2815” &ız cereyan eden muharebeleri birer ütet beline koyduğun gören meki, işlEcili cinayetin farkında oldu. Ve günahın! #f* lettirmek için, keşfinin yüzünden kaza” dığı azim serveti bir takım hayır işleri"# tahsis ve vasiyet eyledi. Nobel mükâfatının mühim bir parça” işte böylece, her sere sulh idenline ©” büyük hizmeti kim gördü ise ona veril? İnsarlık böyle aykırılıkların big m değildir. Din n kazanılmış bir P9 ranın, dinamiti kullandı: şa namaya çat lara verilmesini tabi görür. Nasıl ki, ÖN” rünü fuhuş ile geçirmiş bir kağının ps rası İle de bâlâ, garb memleketlerinin 7 rinde ırz ehli genç kızlara çeyiz yapı! maktadır. İİ Nobel mükâfatı, tesis edildiği gü” denberidir, hiç aksamadan tevzi eğil ” ti. Harbi Ummumide bile Ameriks cüm * hürreisi Rüzvelt bu paraya konan baht yarlardan biri oldu. Bü sene ise, sulh mükâfatına lâyık siyet bulunamıyo: şir işte neticeye bakmama! 2 ler şimdilik teker teker kapışmağa bs ladılar; yarın da gene Avrupa kat's5 mevcud bütün milletlerin bir musz#” Bedevi topu teşkil etmeleri müsteb'sf ğildir. Bununla beraber, bu halin Ö İ geçmeğe bugünkü kadar çabalıya” hatırlamıyorum. >. Hattâ bana kalsa, rahmetli Ruzv© haksız olarak verilen eski mükâfat” veresesinden istirdad ederek, bu $©7* — ninkine katmalı ve bu yılın mükâğö katmerli olarak vermelidir. Kime mi? Artık bunu tavzih etmeğe Hüzuzn pi tur. Dünyada, sulh mükâfatına 4 Jar tek bir varhk varsa, o da, heyeti mussile «Türk milleti» dir. O, Türk milleti ki sulh idealini © düşmanlarile can ciğer olacak kadar” o İhracat ruhsatnameler! Bernard Shavv'ı tanıtacak değiliz. O-| Ankara 4 (Hususi) — “Ticaret VE, nu bilmiyen yoktur. İngiliz matbuatılleti tarafından ihrâcatçılara ver onun yeni ortaya çıkardığı harb kos -İte olan ruhsatnamelerden tümünden bahseylemektedirler. Harb dolayısile geceleri Londrada | göndererek yeni ilen 3 sene müddeti bitirenler istenilen vesi* ruhsatname alacs ai ban © hiçbir ışık yakılmadığı malümdur. Ge-|dır. Piyasadaki ihracatçılardan a celeri bir ağa çıkmak ve hele yürümek derd halini almıştır. Bernard Shaw gece sokağa çıkıp zarar görme. | di İl i den Zak abilmek için tepeden tirm mbeyaz elbiseler giymekte- ler. beyaz palto ve kalın bir beyaz b ton kullanmaktadır. Melon şapkası le beyazdır. Onun bu kıysfette sokak» ta dolaşması Londralılar için bir eğlen- Be şiddetle - bu şiddeti İstediğiniz kadar lacaktır. Mekteblerde, muallimler bu ks-İce memba olmuştur. şöddetl! manada enlıyabilirsiniz - ihtiyaç vardır. Bu ihtiyacın arasında, şunu da u- inin için; l 1 — Farisi ve Arabi cümle kaidelerini 2 — Arabi müzeğker ve müennes ka- İdelerini | idelerin yazarken ve söylerken kullanıl masını şiddetle menedeceklerdir. Bu su-| nutmıyacağız: Bugünkü nesillerin dünkü retle hem türkçe, tedricen tam istiklâlini| uzun | yazıları da okuyup anlıyabilmelerini te- elde edecek, hem de yeni Türk nesilleri eski Türk nesilleri ile olan manevi bağ- larını muhafaza eyliyebileceklerdir. Bu manevi bağlar mevcud olmadıkça bir milletin millet olamıyacağını arla- Polonya tenis şampiyonu garsonluk yapıyor Polonyalı tenis yıldızı Mis Cadviga Cedrjovska, Varşovada bir gazinoda 3 — Farisi ve Arabi basit izafet kaj- mek mu istiyorsunuz? Bu bağları kırmak! sarsonluk etmektedir. Alman » Polon- delerini 4 — Bazı Arabi kelime şekillerine 3id basit birkaç bilgiyi İ de bu sarfa zeyil halinde ilâve edeceğiz. Bu kaideler veya söylemek için İSTER-İN Gazeteleri karıştırırken bir mütehassısın kaleminden çık- mış askeri bir makale gördük. Başlığı: —Bir müstahkem mevzi nedir ve bünâa nasil taarruz edi. lir? dir. Yazıyı #lâka ile okuduk. Muharrir bir müstahkem mev- zilin ne olduğunu uzun uzadıya anlatmış, bu mevzis nasıl taarruz edilmesi lâzım geleceğini de şimdi harb halinde bu- Yunan devletlerin eskeri taltmatnamelerinden alarak kay - detmiş, bir hayli şey öğrendik, bir hayli istifade temin et. tik, İskat bizim bildiğimize güre: İSTER İNAN, işin Azerbaycanda elifbenin nasıl bir o- yuncak haline getirilmiş olduğuna bak. manız kâfidir! Cc * hhlilin « Pizgan AN, İSTER sığınmış, yekdiğeri mevzline taarruz devlet adamlarının karşısındakini sa'dı hep muhasarada mıya icbar yaradığına; ISTER harbinden sonra ailesi fakir düştüğü in onları beslemek mecburiyetinde ka Jan tenis oyuncusu kendisine en müna- sib olarak bu işi bulmuştur. İNANMA! İki ordu üç eydenberi iki müstahkem mevzlin gerisine ile harb halindedir. Fakat bu doksan küsur gün içinde her iki taraf ta yekdiğerinin müstehkem teşebbüsünde bulunmadı. Radyolarda verdikleri | söylevleri dinliyorsunuz, ırarâk harble yıkacağını söyliyen yok. 4ç bırakmaktan, aç bırakarak teslim ol - n bahsediyorlar, o halde bu muharebe- den evvel bir müstahkem mevziin nasl zaptedilmesi lâzım geldiği hakkında düşünülüp bulunmuş olan kaldelerin işe iNANMA! dir. Kostümünden maada, beyaz fotin. |kâni bulunmadı ları henüz gönderim” 1 ve; 1 y9 ara bir teblig ü ayın 15 ine kadar ruhsat i venilemiyenlerin mallarının > e sirmelerine kanuni İ ın: bildirmiştir. erden & Maliye Vekâleti hukuk müşaviri ye Ankara 4 (Hususi) — Maliye ve per eski müşavir avukatlarından Veb tayin © çak Vekâlet hukuk müşa virliğin2 dildi. yi Galata nahiyesi halkının maddi * dımının inzimamı İle Çocuk Kurumu Galata kolu, öksüz v€ 500 kız ve erkek çocuğa elbise V€ ! kabı dağıtmıştır. A 4 a EZSB >5E£ 4. nara ww fd # ŞAŞI BS. FAS. > Bİ * GE EFPEŞSS

Bu sayıdan diğer sayfalar: