5 Aralık 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

5 Aralık 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

5 Birincikânn " “Son Posta, nın Hikâyesi “ ' Pemhe yalının kızları EEE... Yazan : Muazzez Tahsin Berkand .#lWJEEEENM Üç kız kardeştiler. İsimleri birbirine!kandığı şüphesizdi. Sözü değiştirmek fok benzediği için ilkin şaşırıyordum. (için sordum: Birkaç gün penceremden onların evini | — Ya ablanız Nevin nasıl bir kızdır? Seyretlikten sonra esmer uzun boylu! — Nevin mi? O içinden pazarlıklıdır. olanın Nevin, sarışın Şişmanın Zerrin, Kimse pe düşündüğünü, nelerden hoş- — saçlısının da Berin olduğunu 'landığını bilmez. Onun ne memnun ne öğrendim. de mahzun olduğunu biz bile anlıyamat İlkin beni Nevin gördü ve iri siyah İyız. Odasında kendi kendine yaşar. gözlerini penceremde uzun uzun gez-) — Ilalbuki onun, Zerrin hanım kadar dizdikten sonra beni kardeşlerine gös- |değilse de, reş'eli olduğunu zannedi - terdi Zerrin sırıtkan bir tebessümle yordum ben... derhal başını kaldırıp bana baktı, Berin | Yüzüme ölke ile baktı. de öfke ile omuz silkti. — Yoksa o sinsi kızı mı seviyorsu - Bu ilk tanışmamız oldu. nuz SİZ? Sayfiye komşularımla ancak Pazar * #abakları meşgul olabiliyordum ve ha-| Nevini seviyor muydum? Bu kelime kikati itiraf etmek lâzım gelirse, ilk belki de duyduğum his için biraz fazla “Bünlerin tereddüdünden sonra içimde gelirdi omma herhalde Zerrinle Berine Vahşi bir merak uyanmıştı: Üç kızla karşı aldığım tavırları ona karşı stma- birden flârt etmek, üç hemşireyi birbi ise imkân yoktu. Bir defa o, koruda Tİn€ rakib etmek... Bunun için bütün buluşmak hakkında yaplığım teklifi etimi sarfettim ve büyük bir dik.|büyük bir gururl# reddetmişti. Bundan katle kendime güzel bir plân çizdim.|maada, karşılaştığımız vakit bana bi Öyle ki, on gün sonra koruda Zerrinle|yük bir ademi tenezzülle bakıyordu. iğüm zaman o, cidden ve yalnız Dudaklarında adetâ bana acıyan, be - Kendisile alâkadar * olduğuma bütün nim bayağılığımla eğlenen bir mina kalbile inandı. İokuyor — gibiydim. Halbuki o ben, Bu sarışın şişman kız çok neş'eli, çok jkendim de pek farkmder olmadan! eve saf bir şeydi! Onunla beraberjonunla diğer (o kardeşlerinden çok Olduğum saatler hiç sıkılmıyordum. Bin /nlfkadar — oluyordum. OBunda Şşüp. hikâye söyliyerek, türlü türlü hem yoktu. Onun iri siyah gözlerinde Yak'alar snlatarak beni eğlendiriyordu. beni kendisine çeken derin bir mâna v ha gelince, neş'esi için, yalnız bunun İverdi. in hoslandığım Zerrine karşı destluk-| Avlar merivor, Zerrin ve Berinle 0- “tan başka bir his duymuyordum. Arka-/İmn münasebetlerimiz devam ettiği hal. daşlığa çok benziyen bir dostluk... O İde Nevini elde etmek imkânı hasıl ola- Berin, bilâkis somurtkan, dedikodu - Cu bir kizdı. Bana kendisinin ve kar -| kuvvetle, ısrarla sarmıya basladı, inin hayatı hakkındaki bütün 'deşlerile olan maceralarım tatsız Maldmatı o verdi. Onun sayesinde, Zer- -wz bir çaokınlık derecesine inmisti. Ynih gülmekten başka bir işe yara- Nevin yszermda hercün biraz daha ğım. müsrif olduğunu, annesile ve |vi vor, yeni bir mâna alıyordu. Üç ibasile bu yüzden aralarında müna «|hemsire ile birden eğlenmek kararım sizr olduğunu, bugüne kadar bircok | kendi a me dönmiye, bizzat hazir. #rkeklerle görüşüp konuştuğunu ve ha. |lariı*»n tuza#a düşmek üzere olduğumu i dalma neş'e perdesi arkasından len'em've baslamıstım: fakat hislerimin Bördüğünü öğrendim. samimiyetine Nevini inandırmak kabil — Ya siz, siz niçin nes'esizsiniz? değildi. Bunu tak- ediyordum. du. Yavaş yavaş bu arzu benij SON POSTA Mülkiyelilerin dün akşamki toplantısı Dün akşam, Mülkiye mektebinin kuruluş İyüdönümü münasebetile de şehrimizdeki | Mülkiyeliler, Parkotelde bir toplantı ter. tib etmişlerdir. Saat 20 de başlıyarak ge- icenin ileri saatlerine kadar devem eden bu toplantı çok samimi olmuştur. Birçok İtanınmış idareciler, Mülkiyenin eski ve yeni mezunlarından pek çokları bu sa - mimi ve neş'eli geçen toplantıda hazır bulunmuşlardır. Deniz işleri: İneboluda biriken mallar getirilecek İneboluda bir kısım tüccarlara aid malların vapur uğramaması yüzünden kaldığı yolunda öâlâkddarlerın Deniz - yo'larına yapmış olduğu şikâyetler e - hemmiyetle nazarı itibara abnmış ve tetkik edilmeğe başlanmıştır. Bu limana vapurların son zamanlar- da uğramamasına sebeb, İnebolu Ji - manın muntazam tesisatı olmayışı ve İbilhassa fırtmaya maruz bulunması - dır. Denizyolları İsktnesinden o alâkadar bir zai yapılan şikâyetin biraz müba- tâğah olduğunu, birikti mallarını bir vapurla getirilmesi müm. kün olacağını söylemiştir. Birkaç güne kadar idare, İnebolu » pa sırf bu malları getirmek üzere bir vapur #önderecektir. Serseri bir mayn imha edildi İğnemda açıklarında bir müddet ev - re? görülmüş olan serseri bir mayni im ha etmek üzere İstanbul Mıntaka Li - man Reisliği tarafından gönderilmiş o. lan müfreze, dün limanımıza dönmüş- tür. Müfrezenin Liman Riyasetine ver - ramora göre, serseri mayn imha | »'lan tetkikinde bir Alman mayni ol - duğu arlasılmıslır. Bununla beraber maymin kara sularımıza nasıl ve ners- üklenmiş olduğu anlaşılamamış miyetine inanıyorum Cahid bey; ancak hen buraya sizin bana sid hislerinizi iddia edilen | içeri Bü sualim Berini hafifce tebessüm etmiye mecbur etti ia Ben mi? Hayatta ssndet olmadığı Gibi İnsanların iki yüzlü oldukların iğim için bedbin oluyorum. ir gün, onun bu cevabı karşısında İçimin, Vahsi intikam arzusu kabardı ve Kürsi iki yüzlü olmek istedim: > Birbirimizi bu kadar sevdiklen Ta dn mes'ud olacağımıza itimad et- Mivor musun Berin? nden kızıl bir alev geçti. a >> Dünyada hakiki satdetin mevcu- İYetine Kani değilim. Dedi. Hem esa- i Si7in beni sevdiğinize inanmıyorum — Niçin? — Siz Zerrini seviyorsunuz da on - Ya Zaten erkekler bövledir; abdal bavei kadınlardan hoşlanırlar. iğ sözleri söylerken gözlerinde de- ir öfke va; Berinin Zerrini sl Sri bu sözleri rasgele mi söylüyor, Ayse ile benim aramda gecmiş 0- maceradan malâmatlı da fırsat | telmihlerde mi bulunuyor? ve yemekten sonra gülüp eğlendirmek ve eğlenir gürün-| bersber bir taraftan da Ayşenin, tetkik ettim. Boksör Kenan, ZUN ve mütenasib vücudlü, fakat bir Yumruğuna sahib olduğunu hiç te k surette orta çapta bir de- dir; vektile Ayşe ile evlenmeden Ani zaman zaman ziyaretime gençler arasında kendisine kususi! “Armmiyet atfettirmiyen silik bir a- - 1 muvaf'akiyetlerin ga- Nerde Yazıldığı, resimlerinin spor sü- Tn& dercolunduğu günlerde bile bu Ve resimlerin omwunla alâkası vok- Yahud © müsubaksları kazanan, İonlarında #lkışlanan, spor mec- nda methedilen o değilmiş gibi le alâkaşını asla bükmettirmiye- hali vardı. Onu zaman zaman ta- veya vergi tahsi'dar: fUân gibi, , #murivet sahibi olarak düsündüğüm Halbuki hiçbir iş yapmadığını, ba- İni İ ii Mr ZIŞT EEE EEE v3 öğrenmek icin gelmedim. Bu dakikada B'r sabak etime hir mektub verdik-İben, kardeşimin saadetini her şeyden leri zaman havretle dona kstdım. Nevin | üstün tutan bir ablayım. o aksam için bana randevu yerivordu.| Zerrin sizi seviyor Cahid bey; neş'eli! Akşama kadar saatler geçme bilme-İve kalbli Zerrin, size. sizin ümid ği. Ne sokağa çıkabiliyor, ne de pen.İstmediiniz kadar bağlandı. Bun'n gereden onların evine bakabiliyordum.)için sizden bir sey rica edeceğim; Y4 Hevecandan damarlarim titriyordu. onunla evleniniz. vahud buradan gidi- Uzaktan Nevinin #ölsesini görünce, İniz. onu ben teselli etmive çalışırım. korunun loşluğu içinde fevkalbeser bir! Nevinin sesi heyecanla titriyordu. haval #örüyormuşum gibi gözlerime) Alaca karanlkta yüzünün cizeileri sol. inanamadım ve toy bir çocuk tecriibe-İmuş gözleri büsbütün koyulesrmstı. sizliğile irademi kaybettim. ; O ağır ve vakur adımlarla uzaklasır- — Ne mes'udum Nevin hnm. bulken başımı önüme eğerek arkasından saatleri ne kadar heyecanla beklediği-İyürüdüm. Odama #elir pelmez, eşyala- mi bilemezsiniz. rımı toplıyarak hemen oradan uzaklaş. Sasim korkaktı, çenelerim heyecan. |tım. dar, birbirine çarpıyordu. Fakat Nevin) O günden sonra pembe valıvı ve ö - bunu ferketmemiş gibi sükünetle vü -İrada otur#n üç kız kardesi görmedim, rüme baktı ve ağır bir sesle çu sözleri|fakat bir sonbahar aksem'nın losluğu söyledi.: üğü — Öyledir. — Bre yoldaşlar hünkâra kılıç, hançer sıyıran unmamıştır! | — Bilürüz, amma biz hünkâra değil dan gelmiyenin karısı boş düşer, kendisi kâfir olur. — Bre yoldaşlar, biz de gidelim İstan- bula!. Bu fitne ne zamandır? — Bu snbah Asmeydanında içtima olsa gerekti.. e Deli Hüseyin daha fazla tahammül e İdememişti, Atmdan inmiş, belinden yatar gibi gürlemişti: — Bre ml'unlar kıpırdamayın... Tes- lim olun.. bre bana pehlivan Deli Hüse- yin derler.. ben adamı bir vuruşta ikiye m.. Deli Hüseyinin adını işitir işitmez, üç yeniçeri sanki taş kesilmişlerdi. Çekme- içeli delikanlılar üç yeniçerinin belinden kuşaklarını çözüp ellerini arkalarına kıs- kıvrak bağlamışlardı. Bu iş te birkaç da- kika içinde bittikten sonra, Deli Hüseyin arkadaşlarına dönmüş: — Bre Çekmece yiğitleri, deveyi gör- dünüz mü” Diye sormuştu. Delikanlvar hep bir ağızdan: — Vallah billâh Deli Hüseyin ağa kü- çüğünü bi'e görmedik! Demişti, Bu «gördüğünüz. işittiğiniz bir sırdır ha! — Biliyoruz. biz hiçbir şey görmedik, işitmedik!» demekti. Bunun ü- zerine Deli Hüseyin: — Bu mel'unları Sültan Murad huzu- runa çıkaracağız. ha gizli, sapa yol lardan Küçükefendi çift'iğ'ne varalım... — Bre Deli Hüseyin ağa. Babarakkaş çiftliği şimdi adam deryasıdır... — Ere bu meY'unları davet et- medik ya... Bir bekçi kulübesi yök mu dur tıkalım içine bu asılacakları,., — Onu buluruz... — Abe benim istediğim de 0... Sonra gece çıkarırız hünkâr huzuruna... GELİN GÜLLÜ Padişah uykudan ikindivc doğru kalk- mıştı, Musa Çelebi altın bir leğen ibrik çalgıcı ve oyuncu ve cambaz ve pehlivan! gibi müsahib ve medimlere kılıç ve han-| çer çekeriz ki davamız şer'idir, arkamız-İ girerken fevkalâde bir heyecan içindeği Sayfa 9 Yazan: Reşad Ekrem ASi yeniçeriler | — Bunu saray: ku'uma da söyleyin... Dedi. Akşam namazını da mescidi kıldı; ve gene bizzat imamlık yaptı. Sö ra Tayyarzadeyi çağırttı. Gümrükçü Fiğ seyin efendinin güzide çubuktarı, huzu; götürün, Küçükefen di. Bilhassa Hüseyin efendi hakkındı sorguya çekilmekten korkuyordu. Fa padişah Gümrükçünün adını bile ağzı almadı. Ayağını öpmek için eğilen Şeh iminli delikanlıya, lütfen elini uzattı. rar ile karşısına oturttu. Tayyarzade, fı ” kalâde bir edeb ile, sedirin üzerine diğ çökmüş, el pençe duruyordu. Sultan Mi Zanını sıyırmış, arkadaşları da onun hâ- rai reketini taklid etmişlerdi; ve bunlar bir| saniye içinde olmuştu. Deli Hüseyin gök! — Tayyarzade elendi, dedi, Şehrem ninde nazik ve dilâra, zeki ve malümati bir genç vardır diye medih ve senanı Bi şitmiştim. Seni kemani Osman Dede ki lumun kahvesinde gördüm. Hoşuma giji tin. Has odaya aldırmağa niyet etmiştin sana Gümrükçünün hüsnü nazarı ve |habbeti olduğunu ve ona çubuktar © - Bunu söylediler. Azil ve sürgün çeker 5 jemektar kulumu çubuktarından mahrui etmek istemedim, Şimdi onu affettim; İni de kendime müsahib ve nedim edi mek isterim. Musayı da ya Bağdada, | Budine, yahud Mısır eyaleti ile çırağı Jmek isterim. Bağdad Kızılbaş elinde © makla Musa gibi çocuğun işi değildi i Budin de serhad eyaletidir. Cenk görmü koca vezirler yatağıdır. Mısır ile çıkmı muhakkaktır. Tayyarzade şöyle yan gözle Musa A lek elebiye bakmıştı. Musa Çelebiniğ gözleri tekrar yaşarmıştı. Gayet hafif bil sesle: — Ulu padişahım, dedi, hizmetinde ki sur etmedim, ateşe bas dedin bastım, şim di Mısıra git dersin, giderim padişahım amma orada, kahrımdan kendimi teli etsem gerek. — Musa Melek, sen benim gözüm be beği oğlumsun.. kul tayfasının tuğyan istidadı vardır; böyle günlerde Mısır jolman, benim harekâtıma selâmet veril sen var şimdi şatranç tahtasını getir. Musa Melek, biraz sonra, Hinâ işi n fis bir şatranç takımı getirdi Mirasyedi Küçükefendinin dil'ere destan olan takımı, padişah hazinesine lâyık, fevkal de kıymettardı, Ona bir oyun takımı â mekten ziyade «mücevher» denilebiliri oyuncularındal 4 getirdi. Murad abdest aldı; hüzünlü bir Devrinin sayılı şatranç ha'i vardı. Öğle namazmı kıldı. Gözleri olan Küçükefendi, bu moşhür takımamgi duvarda &tles bir kese içinde asık bir de, hemen daima yanında bulundururdiği Kur'anıkerime ilişti; aldı, ve pencere ö- Küçükefendinin şatranç iakımının yarısı! nürdeki geniş sedirin başköşesine oturâ- fildişinden, yarısı da gergedan böynl rak ezana kader Kur'an okudu Hattâ, zundan idi. Şahlar, tahtlsrında oturan B bazı yerlerinde sessiz sessiz ağladı. İkİn er küçük Budda heykeli idi, Birinin tag di namazını, cemaatle yalının mescidinde zümrüdden, diğerinin yakuttandı. Vezigii kıldı ve bizzet imamlık etti. Namazdan da 1 inciden, Hind miği sonra, mescidde, evvelâ Tayyarzade hari. Jer. şalvarları çatat inciden. “ind mite kulâde yanık bir sesle, sonra Evliya Çe. jisinin kahramanlarından ikisini tem lebi, gür davudi sesile Kur'an okudular. eden iki küçücük heykeldi. Atlar, bire Padişah onlarla bereber Cekmeceli bir süvari heykeli, filler, sırtlarında bü iki hafızı daha dinledi. Sonra tekrar o-'altın köşk İle birer #1l heykeli; kalek dasına çekildi. Bir müddet, yalının kü-' üzerlerinde küçücük altın topları ile cük kütübhanesindeki kitabları karıştır-' yer küçük kale modeli; paytakiar da, makla oyalandı. Bunların arasında, babâ-| lerinde kargıları ve yayları ile küçücüğü sı Sultan Ahmedin cülüsundan başlıya- > ik K X iejlir cengâver heykelleri idi. Oyun tahtası ise rak ilk beş yı'lık devrini anlatan müellif © li ve sedef kakmalıydı. altında gördüğüm o #enç kızın hayali -- Bu dakikadaki sözlerinizin sami -'hâlâ için için beni meşsul ediyor. «Son Posta» nın yeni edebi romanı 44 va 2 ka'âde terbiyeli, konuşmaz, bir mecliste saatlarce oturur da lâfa karışmaz, sakin bir adamdı; Ayşe onun'bu © uslu çocuk halini gördü beğendi de elimin altında bir küçük insan bulunsun, ona istediğimi yaptırırım diye düşünerek mi bu kocayı seçti? Yoksa onu ringde İspanyalı bir gladyatör halinde beybetli, sert, daimi bir savlet halinde görüp heyecanlanarak kağırgaya tutulmuş bir kuru yaprak gibi aporcu'arın milli formalarile geçişi gü- arkasından mı sürüklendi? zel, müsabakalar enteresan, neticeler he- Kadımların üzerimizdeki büyük tesirle- yecanlı oldu, Ti kuvvetini galiba biraz da meçhulün et-) | Yorginin dün gece söyledikleri doğru: buriyetinde olduğunu süyliyerek kalktı, kocası her zamanki sessiz mutsyaatile 0- nu takib etti; Yorgi dizin oto-! mobili onları şehre götürdü, bn otelime döndüm, Bugün de Yorgi, karısı ve kız kardeşi müsabakaları seyretmek üzere stadyosma geldik. Olimpiyad oyunlarına iştirak etmek ü- zere muhtelif memleketlerden gelmiş aym kendisine verdiği pars ile geçin- rafında uyandırdığı merak duygusundan Ben sahiden vatanımı özlemişim. Türk mü çınlattı. Birinci İle ikinci hedefe he- GEYLAN AVI ile küçük bir vekayinameyi Musa hattı ile kücü yi Yy ( yazi Çelebiye verdi: : cı takımlar arasındaki müsabakalarda misafirlere karşı dalma sempati duydu! yabancı bir memlekette muhtelif milli ler arasında Türk sporcularının ne miyetli bir not alması ise beni asla t min ve İösüvvur edemiyeceğim bir şel İde heyecanlandırdı. Taşkınlık ve göslüe İriş sayılmıyacak olsaydı yerimden fırlğs iyip kalkacak, önümdeki sıralarda sığ jranların birbirine kenetlenmiş sımsı kalabalığını yarıp sahaya atlıyacak ve İmuvaffakiyetli genci sarılıp alnından pecektim; kendimi güç zaptettim. Uzun atlamalar, sırıkla yüksek (atiğei müsabakacılar sahayı devrederken döne-|ma'ar, disk atmalar, türlü atletizm harğe! meçlerde ileriye geçenler oluyor, geride! ketleri kuvvetle beraber bilgi, hesab kalanlar görülüyordu ve sağdan soldan nefse hâkimiyet esaslarına dayanan binlerce insanın birleşip azamı peyda ' sporun orti e derecede güzel ve tmiş sesi bir çağlayanın yüksekten dö- vaffakiyetli neticeler koyabileceğini külen sesindeki musikiye benziyen hey- de halinde gösteriyordu; muhtelif Yazan: Refik Ahmed Sevengil İbetli bir hal ile yükseliyordu. Son turda kan milletleri arasında bizim gençleri Yugoslavyalının uzun bacakları sahibinin zin de iyi derecö'er alması bana hi imdadına yetişerek üstünlüğü temin etti, bir alâka ve zevk veriyordu. bizim ekipimizden bir gene te ikinci gel-| (Sıra kadınlar arasındaki müsabakeli di. Alkışlar, bağırmalar, tekdir sesleri gelince durduğum yerde rengimin sâr: dakikalarca stadyomun dört tarafındaki dığını ve hefesimin tıkanmak üzere oldüsi mermerlere çarpıp çalkanarak güökyüzü- ğunu histettim. Liza, heyvcanla; il ve bütün a önü yaz bi , -| “Ah, işte Ayşel la mruk an- alıyor. Kadın ruhu, önümüzde beyaz bir sporcuları kafilesinin önlerinde bayrakla mer hemen arka arkaya varnıslardı, da ş vi Bu omamlarile geçirdiğim öğrenmiştim. yatak çarsaf! gibi temiz ve pürüzsüz se. geçişlerini seyrederken heyecandan tika- ha sonrakiler aradaki mesafeyi bir hayli) Dedi, i : Re iz, Kösterişsiz, renksiz adamın rin. rilip açıldığı gün kadın bitün cazibesini nacaktım. Çocukların hepsi gürbüz. gü-|ara ile geçtiler. Meydana geliş sıralarına göre muhtel iktığı zaman birden ve tanınmıyacak k zel, sevimli, Kıyafetleri zarif. Kafilede| Spor ötedenberi sevdiğim şey: teknik milletlerin sporcuları sahanın omuhi çi Bine aldiğim ve karşısındakine delice-! Yür dirarak kafa, göz, burum, ne bu- dk 1 atarak, Patlatarak, şişirerek ortâ- Boku Zecirdiğini söylerlerdi. hususi hayatında fev- kaybetmiş olacak. Anlsmağa çalışma! , sanki kan tutmuş gibi heyecanlı, anlamak zevkli; fakat anladık- Ayşeden başka bir kadın sporcu daha ver.| hâkimiyeti hissedilen, ölçülü, Müsabakalar derin bir sessizlik içinde İtakib ediliyor, kütle neticeye tesirli ha-| reketler karşısında sükünunu muhafsza| tan sonra ayni mevzua ikinci defa döndü- #ümüz vaki mi? Ayşe bir gün sonra beynelmilel bir, müsabakaya iştirak edeceği için hafif he-| edemiyor, hele sona doğru umumi heye-| bana ayni sakin ve anlayışlı zevki temin| yecanlı idi; erken yatıp dinlenmek mec-'can taşkın bir hal alıyordu. Koşularda dilşünceli,! yerlerinden a'kışlarıyorlardı; Ayşe gö: iyi müsabakaları seyretmekten her za- nünce de bizim sıramızdan kopan Ni man zevk aldım; yabancı memleketlerde! genişleyerek etrafa yayıldı. Yorgi Dir yabancı takımlar arasındaki Oyunlarda 'riyadis elindeki dürbünü bana uzattı — Bu müsabakaları belki de daha yas etti; İstanbulda Türk sporcularla yaban-'kından görmek istersiniz... (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: