4 Ocak 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

4 Ocak 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İKRAMİYE LL SON POSTA Sm A Limited şirketleri müdürleri seçildi| Demir limited şirketi müdürlüğüne; sanayi erbab: namına Doktor Halil S Meyva zamanı — Muherrir arkadaşımız zer, ikinci müdürlüğe ithalâtcılar na -| İbrahim Hoyi Hind şatiri Tagore'nin bu meş. muna Koç limited müdürü Kenan, ma.| bur eserini dilimize çevirmiş, kitab halinde deni eşya İlmited müdürlüğüne - Nuri |bAsbrr07 bağlamğlır. Yakmda satlığa çı «ası müdürü Ali Riza ve it- rı Salamon Gazez, kalay ve teneke limited şirketi müdürlüğüne Ticaret Vekâleti tarafından eski tülün limited şirketi müdürü Naci tayin e - dilmiştir. Şirketler bugünden itibaren Ticaret odasında içtimalar yaparak ilk faaliyet İşlerini görüşeceklerdir. Bir vapur karaya oturdu Dün saat 14,20 de Timanınızdan transit geçmekte olan İngiliz bandırı- h gaz yüklü Sangirolo adındaki şilep Paşabahçe önlerinde karaya oturmuş - tur. Vapur bir saat kadar uğraştıktın sonra kendi kendisini kurtarmış, yolu- na devam etmişti Açık eksi K olan bu eser, şairin en seçme şiirlerini fhtia etmekte, titiz ve temiz bir türkce e der, ÇBetir Tiyatrosu Tepebaşı dram Kımunda akşam «nat 2050 da Hayat Bir Rüyadır » Cemal Sahir - Bu akşam Beşiktaş Yeni Gürel sinemmsmda, yarın aksam Çar. şıkapı Azakta, Gala temeli . 4 perde Öldüren kim? | Halk Opersti - Bu «kşam anat 9 da Beyoğlu Çiçeği itme İlânı Ankara Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Direk- törlüğünden : 4/1/1940 Perşembe günü olan açık eksilme komls; od nümünelere göre Okumaş alınacaktır. sab memurluğuna müracaatları, Muvakkat lilerin &yni gün ve saatte mektebier mmişyonuna gelmeleri ilân olunur. «1046b M de An'-:x Mekiebier muhaseberildinde toplanacak Nümuneleri görmek isliyenlerin fakülte he- tem'nat 82 liradır, muhasebeciliğinde müteşekkil oeksilime ko. Devlet demiryolları ve limanları işletmesi umum idarasi ilânları Muhammen bedeli 1109 lira olan suhle boru telerrüntı 15/1/1940 Pasartesi günü sast (1080) on buçukta Haydarpaşıda Gar İler serenler) at ve miktarlarda 13 kalem dökme binası dühilindeki Komisyon tarafından açık eksilme usulile satın alınacaktır. Bu İşe girmek isteyenlerin 53 Wira 12 kuruşluk muvakkat teminat ve kanunun tayin |Aşkın) 1 — Rachmaninow: Elegle. 2 — Vit. ektiği vessikle birikte eksiltme günü saatine kadur Kemleyona müracaatları Mzımdır. Bu ie sid şartnameler Komisyondan parasız olarak dağıtılmakladır. (40858) İstanbul Elektrik Tramvay ve Tünel İşletmeleri Umum Müdürlüğünden: I RADYO Ankara Radyosu DALGA UZUNLUĞU 1645 m. 189 Kes 120 Kw, TAG. 19/14 m. 15195 Kos, 20 Kw. TAP. 31,79 m. 9465 Ken 29 Ke, PERŞEMBE 4/1/1499 1290: Program, ve memleket saat Ayarı 1235: Alan« ve meteoroloji haberleri, 13.80: Türk müziği: Seçilmiş şarkilar. OÇalanlar; Kemal Niyazi Seyhun, Cevdet Çağla, İzseltin Ökte. Zühtü Bardakoğlu. Okuyanlar: Azize Tözem, Badi Hoşsas, 1830: Konuşma (Ks . din santi) 1345 . 14: Mürk: Karışık hafif müzik (PL) 18: Program ve memleket santi Ayar. 1805: Müsik: Radyo caz orkesiram, 1640: Konuşma (Sıhhat santi) 1883: Ser. best #mat 1010: Memleket sant Ayarı, ajans ve meteoroloji haberleri 1930: Türk müziği: Fast heyeti, 2015: Konuşma (Bibliyografya) 2030: Türk müziği. Çalanlar: Fahire Per - /san, Refik Fersan, Cevdet Çağla, Hasan Gür, fı Bey . Kürdilihicarkâr şarkı: (Niçin terkey İlevp itim) 3 — arir Bey Kürdmihieaz | kâr şarkı: (Sırma saçlı yare kim haber ver. sin.) $ — Suphi Ziya - Kürdüllhicarkir şar. ; (Gecenin matemi.) $ — Şükrü (Ay öperken suların oynak 2115* Müzik: Küçük Orkestra (Şef: Necib torin Olullani: Yalmz sana (Serenaâ) $ — Lulgini: Mur balesi, 4 — Korsakow: Mind şarkım, ş — Cari Robrecht: Valeler potpuri. »i. $ — Techaikomeky: Cevla.kıran balesin desa sut, 7 — Peter Frels: Lejyoner asker v2) 8 — Dohnanyi: Düğün vals 2215: İdaremizin bir senelik ihtiyacı için 6100 adet dökme İren takomu teslimi işi 16/1/94p0| Memleket saat ayarı, ajans haberleri, Ziraat, tesi günü saat 15 de pazarlıkla ihale Muvakkat teminat 600 Jiradır. killer, şartname Müracani edebilirler, «10880» :Son Posta» wn edebi tefrikası: altın gişi insanlar... ırmadan İzkirlere kemik elbise, çamaşır dikiy: s.. Evleri; lde evde idi- kadar hiç biri görün. Çoluk çocuk bize «Kestane Knrusüs na den sinirlenirdim. Şimdi de am babalarile otururken düşünüyorum, İzşi- Diyorum. Söyliyecek söz hulamıyarım, Bir ara Mediha nammefendi yakm a kacaktı, Memduh bey oru dardurdu; <7 Mediha, Vahid beyin koruya geldi. Ri doğru mu imiş, sordun Ten? e gsrik. saattir hanım: da bu mevzu Sa aşıyor, merakım uçığa vw- — Evet, geldi efendim. Dedim, sustum. | Kağsımdaki bir kere bahsi aç son- a U kadarla kalmaya Tarı değildi. Ara- İP zırlyan © canım cezile beni bir — Yağmuruna tuttu: Acaha Vehid bey ... d€ yerleşecek miydi? Hariciyeâen çekilmeye niyeti var mıydı? Ava meraktı Mıydı? Uludağ sporlardan hoşlanıyor muydu? Bağı, koruyu kendi mi idare e- irlerdi. Topsin.! edilerektir. slmak üzere Metro hanın 4 üncü katında levazım müdürlüğüne Nakleden: Neyyir Kemal gelecek. Biraz sabredemer mis#? Anla- lan mirası pek merak etmiş. İ, İçimden «acaba Vahidin; mirasın asıl hangi parçasını merak edin görmeye geldiğiri söylesem ne der?» diye düşün- düm, gülmemi zor tuttum. Yokza Şaziye hanımın, mirasile birlikte, heni de ar çok Vahid beve bıraktığın bu kadın duymuş muydu? Odağan çıkarken: İ — Aman (kızım! Ne fena vaziyette kal- dn, Koskora köşkte bir sen, bir o... E... İ Ne de olsa hizmetçiler. — Hayır, yalnız değildik. Sazive ha- Tumın avukatı da yanımızda 93i, dedim. Fakat Halük beyin adını ağzıma alama- ldım. Yalmz «Vahid beyin resimden an- byan« bir arkadaşile geldiğini ilâve et- tim. — Ya... Demek ki tabloları satacak. — Zannetmem. Allahtan... All edip te #yı eresimden lanlar arkadaşı tn nasıl şeymiş diye sor- İmadı, Vahid beyin bekârlığı © kadar ks- Esham . Tahlili, Kambiyo . Nukut Borsa - s1 (Pist) 21.30: Müsik: Bir O konserle (Pİ) 3: Mürik: Cazband (Pi) 2325. 2030: Ya. 'rınki progrum, ve kapanış. fasım kurcahyordu ki başka şey hatırına gelmemişti. Bu mesele Mediha hanrmelendiyi sa- hiden pek meşgul ediyor. Yatak odamı gösterirken de ayni sözü açtı: — Bizim küçük bir yüncü dükkim vardır. Vahid beyin geldiğini hu sabah orada söylüyorlardı. Kulak misafiri ol- dum, Aman yarabbi, kızlarımdan biri be- kâr bir erkekle böyle bir varivette kalsa ne yapardım diye üzüldüm. Hemen sizi çağırdım. Herhalde evden ayrıtıncıya ka- dar odanızdan çıkmamıssınızrlır. - görmeye selen o mahud evlilerin bekârlardan da- ha ne kaözr sinsi ve küstah olduklarım düşünüyorum da... Acaba odarıdan de sarı çıkarsam Vahid beyin bana ne ye- pacağını zannediyordu? «Kestane korusu» ndaki küçücük, şirin odacığımdan sonra bu yeni yatak odası gözüme çok fena göründü. Ne yatağında, ne duvarlarında, ne perdelerinde İnsanı dinlendiren bir renk ahengi var. Bereket elbise dolabları bol, Esyamı rahat rahat yerleştirdim. Akşam salonda toplanmışlardı. (B...)- deki #layda ihtiyat zabitliğini yapan bö- yük oğulları Ahmed de saat vedide gel- mis. Ben biraz geç indim. Memduh bey öfkeli idi. Yemek odasına geçerken saşçı- larm yemeği hazırlar hazırlamaz vermek istediklerinden: dem vurdu. Fakat ben sofrada aşçının telişa düşeceği fevkalâde bir sey de sörmedim. Nerede Şaziye hanımın o nefis, muhte. sem davetleri!... Hakarete uğrı Yüzüne karşı bağırılan şeyleri şitmiyor gibi duruyordu. Tahta oturur 0- turmaz, iki yeniçeri çorbacısı ile iki si- pahi ağası, ellerinde kocaman Lir kâğıd Yazan: Reşad Ekrem yan hükümdar — Padişahı Âli Osmana dül ve el uza- tılır, bu iş ne iştir, Receb Paşa Diye bir kere daha sordu. Padişah, Receb Paşayı hemen cracık- LL İle tahta yaklaşmışlar, podişahın ayakla- ta ayağının sltına alarak ezmek, kafasını rma kapanarak kâğıdı sunmuşlar, yeni- bir yumrukta tuz buz etmek istiyordu. çerilerden biri ayrıca şunları ilâve et- Kendisini güç tuttu, dudaklarında bir ig- mişti: ibessüm beirdi; sesi tatlılaştız — Şevketlü, kudretlü, heybetlü padişa | — Receb Paşa, sen bir gün görmüş ve- hım, bizim senin ile davamız yoktur, a-!zirsin, söyle ne tedbir edelim? damlarından hoşnud değiliz. Şu kâğıdda! Dedi. Receb Paşa Muradın ayağına ka- yazılı olan en yedi kişiyi bize ver para- panarak; ayalım, Receb Paşa da verir olsun... | | — Padişahım, bu müfsidleri teskin et- Fitneciler tarafından kimidrin istene-| mek lâzımdır, eğer ben kulunu dahi iste- ceğini zaten bilen Sulter Murad, kâğıda! seler ver!, Kul elendi voluna kurban ©- bakmadı bile. İlağelmiştir. Eski padişahlardan dahi is- Akhadımlar, onlara yardım eden sipa-| tediklerini almışlardır. birkaç bendeniz hi zabitleri ve yeniçeri çorbacıları, tahta ' gitmekle bir şey olmak Jizım gelmez, pİ Etrafına şaşkın şaşkın bakındı. doğru gittikçe yaklaşan ve darlaşan bu insan çemberini açamıyorlardı. Birksç İdakika içinde, padişaha el uzatabilecek kadar yaklaşmışlardı. Muradın hayatı muhafızlarının bütün dikkatlerine rağ- men tehlikeye girebilirdi. Nihayet teca- vüz de oldu, bir baldırıçıplak, dördüncü Muradın çıplak dizine elile vurarak: — Al esvablı Murad efecik, sara pa- dişah:k gerekmez!, iye vurdu, korkunç akıbetini de kes- tirdiği için, yakasına yapışan bir bastan- cının elinden nasılsa sıyrılıp, korkunç kalabalığa daldı ve kayboldu. Padişah ta derhal ayağa kalktı; on bin — Mademki konuşmuyacak idik, beni| niçin çağırdınız! Diye bağırarak, içeri girdi. Hazineliler de *ahtı kaptıkları gibi İ- çeri aldılar. İhtilâlciler de bir sel Babüssaadeye yüklenmişti, faket yürle- rine, Babüssaadenin meşhur demir kapı- ları bütün şiddetile kapanmış bulunu- Okuyan: Necmi Riza Ahiskan, 1 — Ce. İyordu Dışarıdan, müthiş bir uğultu belinde: — Murad efe... Murad efe... Madem- ki bu on yedi kişiyi bize vermezsin, biz de| işimizi biliriz! Diye bağırışıyorlardı. Babüssaadeden girer girmez, padişahın gazabından bir pars gözü gibi parıl parıl gözleri Receb Paşayı aradı. Genç nın arkasında, sarayın zülüflü gilmenla- rından iki genç vardı ki, onların gözleri «İde padişahın gözünde ve eller! de han- çerlerinde idi. Padişahtan ufak bir işa- ret bekliyorlardı. Receb Paşa, Muradı karşısında görünce sendeler gibi oldu. Celâd göremeyince geniş bir nefes aldı. Padişah gürler gibi: — Receb Paşa... Receb Paşa... Padi- Murad iki adım attı. Kocaman pençe- sile Receb Paşanın yakssını kavradı. ih- tilâlin bu en büyük zorbabaşısını üç dört, defa var kuvveti ile sarsari Ahmed ufaktelek bir genç. Boyu be- nim kadar, Değnek gibi kupkuru, Bacak- ları sanki birbirine yapışık. Mayo ile kim bilir ne güzel (!) olur. Rüzgâr estikçe de muhakkak diş dişe vurur. © hissi veriyor. Bence iri yarı, biçimli, ya- mk renkli olmıyan erkekler mayo giyin- ce kimsenin gözüne görünmemelidirler. Mediha hanımefendinin sofrada cene- si acid. Yaptığı havırlardan, hattâ poli- men örgülerini ellerine aldilar. Anneleri benim de elişim varsa Senihanm ödam- dan getireceğini söyledi, Ömrümde öreü, brode nedir bilmediğim! itirafa mecbur kaldım. Hicbir seve yaramamak kendi- me bile o kadar fena geldi ki: — Sapka süsü yaparım, diye kendimi bir nevi müdafaaya cahıştım. Kücük kız: — Aman ne iyi. Keski ben de vapabil- sem, Yalmız. insan her vakit söslivecek sapka bulumaz. Daha devamlı bir 1s öğ- renmek istemez miydiniz” Simdiye kadar bövle bir istek derema. dığımı acıkan s#övledim, Fakat en değro- sunu. her sevden siyade bombos otur. maktan hoslandığımı, itiraf edemedim İki büyükler; bir masanm basına seci. er. İskambil oynamaya daldılar. Halle rinden derhsl anladım ki bu: bu sksama perte değildi. Yanılmamizım. Kac pr ceâir ayni masada, ayni kızlar bıkmadan gibi! hak saklasın, bu bedhuylar teskin olmaz- İsa ahval müşkül olur. İ Dedi. Murad, ayal bilklüm duran adamı süzdü. Padişahın aya İolan sadrazamda da iziyade, Muradın ayaklarından tutup çe- | kerek padişahı y yıkmak irtiyen sinsi İbir düşman edası vardı. — Padişahım. emret, varayım dışarı çıkayım. bu müfsidlere “Öz geçirmeğe çalışayım. ayak divanı olsun. oümiddir ki bundan sonra edebden hariç iş etmez- Jler... Diye ilâve etti. Murad, Receb Paşaya kılkmas: için işaret etti: — Bre paşa tiz var git o müfsidlere isöz geçir, onlar senin sözünden çıkmaz İ görünürler... Dedi. Receb Paşa sapsarı oldu. Padisahın bu sözünde korkunç, tehdid gizlidi. Ne cevab vereceğini şaşırdı. Murad, kapı &- gasına, elile işaret ederek kapının Receb Paşaya açılmaşmı emretti, Kendisi da, arz odasına doğru yürüdü. İkinci avlu, kayalık bir sahili parali- yan kudurmuş bir deniz gibi uğulduyor. du. En vahşi tehdidler, en şeni arzular bir naraya çengellenip yükseliyordu. Fa kat Babihümayun ve orta kapıda olduğu gibi, sarayın son müdafaa battım tutan bu üçüncü kapıya karşı balta ve küskü indirilmiyordu. Sipahilerin ileri gelen İeri, yeniçeri çorbacıları, bu korkunç ka- Tabalığın en ön saflarını güçlükle tutu- yorlardı. ının dibinde ki nli bir bakış ile kapanmış Babüssaadenin kocaman kânadlarının #kinci defa olarak ağır ağır açılmasından kopan bir merak ve hayret, o korkunç uğultuyu bastırıverdi: — Bre yoldaşlar kapı açılıyor... — Bre şehbezlar kapı açılıyor... — Hünkâr istediğimiz adamları Key Bre kılıç hançer üşürüp paralıya- — Bre paralamak olmaz, ayağına ip bağlayıp Sultanahmede sürüyelim, orada çınar donanması edelim... —Bre çınar donanması edelim âdettir. — Allah Allah, İlâllah. bize (Arkası var) Ihep ayni oyunu oynuyorlar. Dikişlerini İsalona indirebilseler ondan da vazgeçen İler ya!... Mediha hanımefendi rica etti: — Bize bir şey çalmaz mısınız?. çok havalar bilirim. Çok raksalar vakit geçsin diye saatlerle çala. caklum amma her ı bitirdikçe bir vakit salona girdikleri zaman Mem: ei YO m Mediha hanımefendi son derece birli davrandı. İkinci bir patırtıya mey, dan bırakmamak için hiçbir şeyin farkın. da olmamış gibi yaptı ve siyasi düşü, Terini, fakirlere yardımlarını bu gece ha üstüste anlattı. Buna rağmen arada «vay hınzır vay», «vay mel'un vay, Tarı kulağıma çalınmasına MÂNİ olamağı Hem de bu «vay, vay» lar Halük 5 - süs kabilinden - «vay, vay» karına Ya benzemiyordu. a da. Ertesi sabah Ahmedle bahcey; & maya çıktık. Akşamki kadar suraşı Bildi. Ben de biraz meyelendirm. ,, 4 Tıştım. © çün i (Arkası var) Serme ee yen er mmm. mamanın rai mam Mez ver

Bu sayıdan diğer sayfalar: