Aboneler yüksek görüntüleme limiti, sayfa indirme ve diğer özel özelliklerden yararlanır.
z SON POSTA S Ka KTKTEAKAKTAAKTATATATAYAYTAYATAYIIYATATIYYOTOTATIIIITITI TUT â'lımmmmmmmmmmmmmmmmmmnmmmmııımııınııınıı K Limited şirketleri müdürleri seçildi Demir limited şirketi müdürlüğüne sanayi erbabı namına Doktor Halil Se- zer, ikinci müdürlüğe ithalâtcılar na - mına Koç limited müdürü Kenan, ma- deni eşya limited müdürlüğüne Nüri paşa fabrikası müdürü Ali Riza ve it- halât tüccarı Salamon Gazez, kalay ve teneke limited şirketi — müdürlüğüne Ticaret Vekâleti tarafından eski tütün limited şirketi müdürü Naci tayin e - dilmiştir. Şirketler bugünden itibaren Ticaret odasında içtimalar yaparak ilk faaliyet Bir vapur karaya oturdu Dün saat 14,20 de limanımızdan transit geçmekte olan İngiliz bandıra- h gaz yüklü Sangirolo adındaki şilep Paşabahçe önlerinde karaya oturmuş - tur. Vapur bir saat kadar uğraştıktan sonra kendi kendisini kurtatrmış, yolu- na devam etmiştir. EN BÜYÜK Cleliç TKRAMİYE | ( Yeni neşriyat j Meyva zamanı — Muharrir arkadaşımız İbrahim Hoyi Hind şaliri Tagore'nin bü meş. hur eserini dilimize çevirmiş, kitab halinde bastırmıya başlamıştır. Yakında satılığa çı. kacak olan bu eser, şairin en seçme şiirlerini Hhtiva etmekte, titiz ve temiz bir türkce ile dilimize çevrilmiş bulunmaktadır. ( TIYATROLAR M VRRRAMDAK AAT AA TAAAARTAAKDELEATARAIDATATATEKTAKISIAKAICAK AA S Ankara Radyosu DALGA UZUNLUĞU — 1648 m. 182 Kes. 120 Kw. T.A.0. 19,14 m. 15195 Kos, 20 Kw. T.AP, 31,79 m. 9465 Kos. 20 Kw. Tepebaşı dram kısn akşam xnat 20,80 da Nü Hayat Bir Rüyadır « Estiklâl caddesi komedi kısmında ” akşam saat 20,30 da Sözün Kısası Şehir Tiy Cemal Sahir - Bu akşam Beşiktaş Yeni Gürel sinemasında, yarın akşam Çar. şıkapı Azakta, Gala temsil . # perde Halik Opereti - Bu akşam saat 4 da Beyoğlu Çiçeği Açık eksiltme İlânı Ankara Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Direk- törlüğünden : 4/1/1940 Perşembe günü saat 14 de Anl-ıra N olan açık eksiltme komisyonunda fakültenin 51 erkek yatılı talebesi için fakültede mev. cud nümunelere göre —kumaş alınacaktır. sab memurluğuna müracaatları. Muvakkat lilerin ayni gün ve saatte mektebler misyonuna gelmeleri ilân olunur. «1046d> *beciliğinde Nümuneleri görmek istiyenlerin fakülte he- teminat 82 liradır. muhasebeciliğinde müteşekkil eksiltme ko. PERŞEMBE 4/1/1490 12.80: Program, ve memleket saat hyarı. 12.35: Ajans ve meteoroloji haberleri. 1250: Türk müziği: Seçilmiş şarkılar. — Çalanlar: Kemal Niyazi Seyhun, Cevdet Çağla, İzzettin Ökte. Zühtü Bardakoğlu. Okuyanlar: Azize Tözem, Sadi Hoşses. 13.30: Konuşma (Ka - dıin saati.) 1345 . 14: Müzik: Karışık hafif müzik (Pl.) 18: Program ve memleket snat Ayarı, 18.05: Müzik: Radyo caz orkestrası, 18.40: Konuşma (Sıhhat saat1.) 18.55: Ber - best saat. 19.10: Memleket sant Âyarı, ajans ve meteoroloji haberleri. 19.30: Türk müziği: Fasi! heyeti. 20.15: Konuşma (Bibliyografya) 20.30: Türk müziği, Çalanlar: Fahire Fer - san, Refik Fersan, Cevdet Çağla, Hasan Gür, 1 — Okuyan: Necmi Riza Ahiskan, 1 — Ce. mil Bey - Kürdilihicazkâr peşrevi. 2 — Arif Bey - Kürdilihicarkâr şarkı: (Niçin terkey - leyip gittin) 8 — Arif Bey . Kürdilihicarz — kâr şarkı: (Sırma saçlı yare kim haber ver. sin.) & — Buphi Ziya . Kürdilihicazkâr şar. kı; (Bahçenizde sünbül olsam.) 5 — Rahmi Bey - Kürdilihicazkâr şarkı: (Yetmez mi sa. (Bağa girdim kamışa.) 2 — Okuyan: Müzey. nnsmu.l—zmuu_myımh: VA |Devm dsmirzotlın ve limanları işletmesi umum idaresi illnlarıl Muhammen bedeli 1109 lira olan muhdtelif cins, eb'at ve miktarlarda 13 kalem dökme boru teferrüatı 15/1/1940 Pazartesi günü sast (10,30) on buçukta Haydarpaşada Gar binası dahilindeki Komisyon tarafından açık eksillme usulile satın alınacaktır. Bu işe girmek isteyenlerin 83 lira 18 kuruşluk muvakkat teminat ve kanunun tayin ettiği vesaikle birlikte eksiltme günü saatine Bu işe aid şart: K kadar Koamisyona müracaatları lâzımdır. olarak dağıtılmaktadır, (10858) J aaT İstanbul Elektrik Tramvay ve Tünel İşletmeleri ı-î:“llm Müdürlüğünden: aremizin bir senelik ihtiyacı için 6800 Pazartesi günü saat 15 de pazarlıkla ihale Muvakkat teminat 600 liradır. İstekller, şartname müracaat edebilirler, <«10860» almak üzere Metro hanın 4 üncü katında levarım müdürlüğüne adet dökme fren takozu teslim! işi 15/1/940 edilecektir. J|torio Giuliani: Yalnız sana (Serenad.) 8 — çıldı bahçede güller.) 2 — Bel. Pınar — Hüz. zam şarkı: (Gecenin matemi.) 3 — Şükrü - Hüzzam şarkı: (Ay öperken suların oynak| çerlerinde izinde.) 4 — ...... - Bayati şarkı; (Ey seren. ler serenler.) 5 — Halk türküsü .: (Bozlak). 21.15* Müzik: Küçük Orkestra (Şef: Necib Aşkın.) 1 — Rachmaninow: Elegle. 2 — Vit. Lulgini: Mısır balesi. 4 — Korsakow: Hind şarkısı, 6 — Carl Robrecht: Valsler potpuri. | - Bİ. 6 — Tschaikowaky: Ceviz-kıran balesin - den sult. T7 — Peter Freis: — Lejyoner asker vwals.) B — Dohnanyi: Düğün — valsi. 2215: Memleket saat ayarı, ajans haberleri, Zirant, Esham . Tahvilât, Kambiyo . Nukut Borsa . sı (Fiat) 22.30: Müzik: Bir — konserto (PL) ! Mürzik: Cazband (Pl) 2325 — 2330: Va. rınki program, ve kapanış. Yüzüne karşı bağırılan şeyleri i-| şitmiyor gibi duruyordu. Tahta oturur o- turmaz, iki yeniçeri çorbacısı ile iki si-| pahi ağası, ellerinde kocaman Lir kâğıd. ile tahta yaklaşmışlar, padişahım ayakla- rma kapanarak kâğıdı sunmuşlar, yeııi—1 çerilerden biri ayrıca şunları ilâve et- — Şevketlü, kudretlü, heybetlü padişa hım, bizim senin ile davamız yoktur, &- damlarından hoşnud değiliz. Şu kâğıdda | yazılı olan on yedi kişiyi bize ver para- lıyalım, Receb Paşa da vezir olsun... Fitneciler tarafından kimi€rin istene- ceğini zaten bilen Sultan Murad, kâğıda bakmadı bile. Akhadımlar, onlara yardım eden sipn—! hi zabitleri ve yeniçeri çorbacıları, tahta doğru gittikçe yaklaşan ve darlaşan bu . insan çemberini açamıyorlardı. Birkaç dakika içinde, padişaha el uzatabilecek kadar yaklaşmışlardı. Muradım — hayatı, muhafızlarmın bütün dikkatlerine rağ- men tehlikeye girebilirdi. Nihayet teca- vüz de oldu, bir baldırıçıplak, dördüncü Muradın çıplak dizine elile vurarak: — Al esvablı Murad efecik, sana pa- dişahlık gerekmez!. Diye vurdu, korkunç akıbetini de kes- tirdiği için, yakasına yapışan bir cının eli nasılsa sıyrılıp, karkunç kalabalığa daldı ve kayboldu. Padişah ta derhal ayağa kalktı; on bin — Mademki konuşmıyacak idik, beni niçin çağırdınız! Diye bağırarak, içeri girdi. Hazineliler de tahtı kaptıkları gibi i- çeri aldılar. İhtilâlciler de bir sel gibi Babüssaadeye yüklenmişli, fakat yüzle- rine, Babüssaadenin meşhurt demir kapı- ları bütün şiddetile kapanmış bulunu- yordu. Dışarıdan, müthiş bir uğultu balinde: — Murad efe... Murad efe,.. Madem- ki bu on yedi kişiyi bize vermezsin, biz de işimizi biliriz!.. Diye bağırışıyorlardı. Babüssaadeden girer girmez, padişahın gazabından bir pars gözü gibi parıl parıl yanan gözleri Receb Paşayı aradı. Genç imparator, iki eli belinde Receb Paşanın önünde bütün azameti ile durdu. Paşa- nın arkasında, sarayın zülüflü gilmanla- rından iki genç vardı ki, onların gözleri de padişahın gözünde ve elleri de han- idi. Padişahtan ufak bir işa- ret bekliyorlardı. Receb Paşa, Muradı gürler gibi: — Receb Paşa... Receb « Padi- şahı Âli Osmana dil ve el uzatılır... Bu iş ne iştir?!... Diye sordu. DÖRT SEMAİ «Son Posta» nın tarihi tefrikası: 103 , BİNBİRDİREK 'BATAKHANESİ Yazan: Reşad Ekrem Hakarete uğrıyan hükümdar — Padişahı Âli Osmana dil ve el ura- tılır, bu iş ne iştir, Receb Paşa Diye bir kere daha strdu. Padişah, Receb Paşayı hemen cracık- ta ayağının altına alarak exmek, kafasını bir yumrukta tuz buz etmek istiyordu. Kendisini güç tuttu, dudaklarında bir te- ;bessüm besirdi; sesi tallılaştı: — Receb Paşa, sen bir gün görmüş ve- zirsin, söyle ne tedbir edelim? Dedi. Receb Paşa Muradın ayağına ka- anarak: pi Ş — Padişahım, bu müfsidleri teskin et- mek lâzımdır, eğer ben kulunu dahi iste- seler ver!, Kul efendi voluna kurban 0- tediklerini almışlardır.. birkaç bendeniz gitmekle bir şey olmak Jlâzim gelmez. sa ahval müşkül olur... Dedi. Murad, ayaklarının dibinde iki büklüm duran adamı kinli hir hakış ile süzdü. Padişahın ayaklarına kapanmış olan sadrazamda da, âciz bir insandan ziyade, Muradın ayaklarından tutup çe- kerek padişahı yere yıkmak istiyen sinsi bir düşman edası vardı. — Padişahım.. emret, varayım dışarı çıkayım.. bu müfsidlere söz geçirmeğe bostan- | çalışayım.. ayak divanı olsun.. ümiddir ki bundan sonra edebden hariç iş etmez- Diye ilâve etti. Murad, Receb Paşaya kalkmas: için işaret etti: — Bre paşa tiz var git 0 müfsidlere söz geçir, onlar senin sözünden çıkmaz Dedi. Receb Paşa sapsarı oldu. bu sözünde korkunç, tehdid gizlidi. Ne cevab vereceğini şaşırdı. Murad, kapı &- ğasına, elile işaret ederek kapının Receb Paşaya açılmaşmı emretti. Kendisi de- arz odasına doğru yürüdü. İkinci avlu, kayalık bir sahili paralı- yan kudurmuş bir deniz gibi uğulduyor- du. En vahşi tehdidler, en şeni arzular kat Babıhümayun ve orta kapıda olduğu gibi, sarayın son müdafaa hattını tutan Babüssaadenin kocaman kanadlarının ikinci defa olarağ ağır ağır açılmasından kopan bir merak ve hayret, o korkunç uğultuyu bastırıverdi: : — Bre yoldaşlar kapı açılıyor... — Bre şehbazlar kapı açılıyor... — Hünkâr istediğimiz adamları bize verecektir... l.ı.m— Bre kılıç hançer üşürüp paralıya- — Bre paralamak olmaz, bağlayıp Sultanahmede sürüyelim, çınar donanması edelim,.. N —Bre çınar donanması edelim âdettir. — Allah Allah, İllâllah. Baş uryan, Sine püryan. (Arkası var) *«Son Posta» w edebi tefrikası: LSisli Aksam Amma doğrusu altın gibi Başlarını kaldırmadan tökler nlar... MSuf Örüyor; elbise, Çamaşır dikiyorlar. quoh için... Evlerine de kim gelse UB yi çekmeye çalışıyorlar, Dikişle aşan iki kıza bir oda ayırmışlar. Adı- atölyesi, koymuşlar. Ben KİT kızlar herhalde evde idi- amma yemeğe kadar hiç biri görüne Çoluk çocuk bize «Kestana korusu>» na bayramdan bayrama gelirlerdi -| BÜ . Si i. Hepsin den Şimdi babalarile otururken düşünüyorum, taşı- hiyorum. Söyliyecek söz bulamıyorum. Bir ara Mediha nantmefendi yukarı çı- kacaktı. Memduh bey omu durdurdu: .— Mediha, Vahid beyin koruya geldi-. Bi doğru mu imiş, sordun mu? | Geyrââ:ğattir hanımı da hu mevzu ıyor, merakını a Vü- raWyEWdu. ü ; Si — Evet, geldi efendim. Dedim, sustum. :?şlmdaki bir kere bahsi actıktan son- & ş kadarla kalmaya razı değildi. Ara- Şdi İf zırlıyan o camm cesile beni bir B Yağmuruna tuttu: Acaha Vahid bey e. de yerleşecek mizdi? Hariciyeden çekilmeye niyeti var mıydı? Ava meraklı Miydi? Uludağ sporlarıman hoşlanıyor Muydu? Bağı, koruyu kerdi mi idare e- Z di ae el z l zi kazak,|mı dönecekti? İ de annelerile d Nakleden: Neyyir Kemal decekti, yoksa bir vekil bırakıp İstanbula — Vallahi bilmem, kendisini o kadar az gördüm ki,.. Mediha hanımefendi elindeki örgüyü juzun mu, kısa mı diye üstünde ölçerken: — Hiç te iyi etmedi. Ne vardı hemen Belecek. Biraz sabredemez miydi? Anla- şılan mirası pek merak etmiş. îcışndaı <«acaba Vahidin; mirazın asıl hangi parçasını merak ö |geldiğini söylesem ne der?» diye düşün- üm, gülmemi zor tuttum. Yoksa Şaziye |hanımın, mirasile birlikte, heni de az çok Vahid beye bıraktığını bu kadın duymuş muydu? Odadan çıkarken: — Aman kızım! Ne fena vaziyette kal- dın, Koskoca köşkte bir sen, bir ©... E... Ne de olsa hizmetçiler... — Hayır, yalnız değildik. Şaziye ha- nımın avukatı da yanımızda *di, dedim. Fakat Halük beyin adını ağzıma alama- dım. Yalnız «Vahid bevin resimden an- î!_vzn. bir arkadaşile geldiğini İlâve et- im., — Ya... Demek ki tabloları satacak. — Zannetmem. Allahtan:.. Akıl edip te hu eresimden anlar arkadaş» ta nasil şeymiş diye sor- esançıkmamwdlıeyinbıninıyı- fasını kurcalıyordu ki başka şey hatırına İmemisti _Bumsele&dihı geldiğini orada söylüyorlardı. Kulak misafiri ol- dum. Aman yarabbi, kızlarımdan biri be- kâr bir erkekle böyle bir variyette kalsa ne yapardım diye üzüldüm. Hemen sizi| tikad. ağırdım. Herhalde evden ayrılıncıya ka- ır. düşünüyorum da,.. Acaba odanıdan d- pacaBını zannediyordu? «Kestane korusu» ndaki küçücük, şirin odacığımdan sonra bu yeni yatak odası gözüme çok fena göründü. Ne yatağında, ne duvarlarında, ne perdelerinde insanı elbise dolabları bol. Eşyamı rahat rahat yerleştirdim. Akşam salonda toplanmışlardı. (B...)- Sak ailümn HiaEbd d ea yelkde ef yük saat ) Rel- miş. Ben biraz geç indim. Memduh bey öfkeli idi. Yemek odasına «&AŞcI- lJarm yemeği hazırlar hazırlamaz vermek istediklerinden» dem vurdu. Fakat ben sofrada asçınım geciktirmekten — telâşa düşeceği fevkalâde bir gey de #örmedim. Nerede Saziye hanımın o nefis, muhte- hep ayni oyunu oynuyorlar. salona indirebilseler ondan da vazgeçern Mediha bilirim. Çok maktan hoslandığımı, itiraf edemedim. İki büvükler; bir masanm basına gerti- ler. İskambil oynamaya daldılar. Halle- Tinden derhal anladım ki bu: bu aksama mahsus değildi. Yanılmamısım. Kac ge- madı. Vahid beyin bekârlığı o kadar ka- şem davetleri!... olmadığını anlamıştım. he_lınıbirhmçıhrdiye Korkulan :da_olmımışgibiyıpu“siyısîd" yardımlarını havalar | gşsalar vakit geçsin diye saatlerle çala- caktım amma her bitirdikçe bir ağızdan öyle bir «teşekkür ederiz» diyor. lardı ki bir iki çaldıktan sonra susmaya mecbur oldum. Memduh beyle Ahmed uzun zaman Mediha korkuyurıuq_,_ da olmuştu herhalde... Çünkü;, Geç vakit salona girdikleri zaman Mem, duhibeymü in yüzü mosmor, Ahmedin yeşil sarı Mediha hanımefendi son derece birli davrandı. İkinci bir patırtıya mey, dan bırakmamak için hiçbir şeyin farkın. lerini, fakirlere bu gece da. ha üstüste anlattı. Buna rağmen 3rada «vay hınzır vay», <vay mel'ün vay, ların n hiç - süs kabilinden - <vay, VaY> ların benzemiyordu. i S Ertesi sabah Ahmedle bahçeyi maya çıktık. Akşamki lşadax Suratlı de, lğildi. Ben de biraz neş'elendirme ıştım. cedir ayni masada, ayni kızlar' bıkmadan (ATkua Vi "<’:' | — Bayia 9 '0 Padişahın — * bir naraya çengellenip vyükseliyordu. Fa- — ayağına ip —— im, orada çalınmasına Olamad 1 Hem de bu evay, vay» lar Halük L Ye, çaş | ar) - a |