12 Ocak 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

12 Ocak 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İlünyada ve yu SON PosrA harb olduğunu bilmeyen İmpar “Japon İmparatoriçesine başka şeylerden ba , Pahsedenler bu su m T mi ik A eski, şiir dolu Japonyayı bu- alan seyyah kendi kendini al- ei Zira bu şehir şimdi, kenar Da varıncaya kadar, bir Av- Amerikalı şehrine dönmüş- z ar Canlı, hareketli ve modern- dg ney <ak gibi cici, oyuncak kadar kı- Biri be, mukavva evlerin yerinde t İla, binalar yükselmiş, caddeler- ta meg sulu arabacıkların yerini en Kn sey otomobiller almıştır. Japon İpek kimonasuna bürünüp ki- lr, a da hayallere dalmıyor. Saç- Ban dudakları boyalı, üstünde son İ le iyi modasına uygun elbiseler, May, le fabrikalara kopuyor v Üünga, memleketinin çini mavi gök İçip Ç'âN © kasvetli yerlerde birkaç yen Ün di ©n saat bıkmadan, usanma- Tay, 7or. Dünya piyasasına «Japon- a mallar yayıyor. e şeyi bü kırmında her şey değişmiş, Eerblnm çehresini almış. Yok, kiki rikin kaydetmediği bir inkılâb- Beniye den sarsılan bu memlekette de- İ Me, > bir şey var, Şehrin birkaç kilo- ag Bind, eski Japonyayı, mucize Kiş, > bütün canlılığile yaşatan bir İipoyzı 1ek bir insan... Bizce bir insan, #9ca bir ilâhe... Evet bir ilâhe... Dün apn milleti hükümdarlarına 7 Ye neslihden gelmiş gözile bakar. Baya Tokyomun yanı başında, eski Ja- da, köşesinde bütün dünya- Biyay Eh Ve bütün dünyadan bihaber ya- iğ, icik insan işte onun bir ilâhe Maga, Paratoriçesi Nagukodur. renkli çiçek demektir. Genç çiçekten hsetmek kızı sabahtan akşama kadar hum- malı bir faaliyet içinde çırpınırken vakit vakit bu «renkli çiçek» i hatırlar. Onun yaşamak, geçinmek kavgasından uzakta, İ binbir çiçekli bahçelein ortasındaki müh- teşem sarayında kim bilir ne mes'ud ol- duğunu düşünür. Japon | mu? Bir mahpeste mes'ud olmaya imkân var mı? Vakıâ onun mahpesi, ihtişamı, zenginliğile göz kamaştırır. En kıymetli taşlardan, en kıymetli tabtalardan, en mahir artistlerin elile yapılmıştır. Fakat ne de olsa bir mshpestir. Ucu bucu be- foriçe ve musikiden yasaktır, çlarını hayatlarile öderler lirsiz parklar ve yüksek duvarlar orta- sında yükselen bir mahpes... Bu mâhpe- se resmen müsaadesi olmıy imse ayak atamaz. Etrafında gece gündüz bir kıt'a asker nöbet bekler. Nagako oradan yılda üç kerecik çıka- bilir, iki defa bayram, bir kere de yazlık için... Yaz tatili onun ömründe pek kısa süren biricik değişikliktir. O zaman yat gezintileri yapar, sarayın bahçelerinden başka yerler görür. Amma ne yat... Nuhu nebiden kalmış eski bir tekne... Yanın- da mutlaka bir harb gemisi bu'unaca ve kıyıdan uraklaşmıyacaktır. İmpor toriçe onun güvertesinde mutlaka b we kim bilir kaç yüz yıl evvelin modi na uygun acaib bir tuvalet ce Onu uzaktari bu halile gören bir Ameri- kalı muharrir; lets e benzetmiş. Hakkı da var. Yaz tatik çabucak sona erince gene O mahpes ömrü baş'ar. Nagako insan yüzü görememekten olacak bütün merakmı, iptilâsını çiçek'ere ermiştir. Etrafında- Ki kırk bakire - imparatoriceye hizmet edebilmek için bakire olmak $s: ve sarayda en ufak aşk mu i yoktur - bu çiçeklerle m kadar olur ve ona zaman zam temin gonce «hay Zavallı Nagako acaba hakikaten mes'ud | gi nun çok sevdiği de musikidir. Birkaç çalgı çalar, Ar melodiler besteler. Fakat hiç birin metçilerinden başka duyan olmaz. Binde bir kere imparatorun müsaadesile mero- leketin en meşbur orkestrasını saraya ge- (Devamı 10 uncu sayfada) Fin kahraman kadını vatan Müdafaas yaya e bu harbde Fin ka - iy kepek büyük bir rol oynadığı mu ğa, La Ordunun geri işlerinde Şa - tep Ni “indır. Askerin giyeceğini di - Bi Edir. Yiyeceğini hazırlayan, Dakar, tranıvayları idare eden, sIğı - ty Dezaret eyliyen, kâtiblik, in Yapan velhasıl umumi hayatın ir, ç, #Zifesini gören hep Fin ka ba “Ibuki Fin kadınının teşk TASI İşi çok | eski bir ma m değildir. du ilk F mevki işgal etmekte olduğu” Ar, da, zarın Finler olaki » « Kâdına ilk olarak seçme ha e Ven Bina, le isbat © eylemişlerdir. o ğinde Fin kadınının. milli Fin i X 1 rolü gün geçtikçe ehem * İangreya karşı istiklâlini kazanan ra eş» mili hududlarımı yauha - ş yümek için yepyeni bir milis LL cikle getirmek (O Jüzumunu | Rünyg ig Bu kuvvetin yanında ve 0 - Besi surette teşriki mesai etmek ŞA teşk iLottn Svard» adile bir kâ “ Kayali vücude getirildi. «Lotta> lede yarn Pinlerin yaptıkları mü. Ri, üyük yararlıklar gösteri! ar Müyy Adıdır. ve Fin folkloruna ay'a dakıy nin güzel şiir ve şarkı * ğ 1 olmuş efsanevi bir sima- Bug Mene 3 ötürüdür ki Finlandiyalıları Vücüde getirdikleri kadın- a h a bu kahraman Kadının İS“ suretile verinde bir ka - .İ11914-1918 harbin: ir büyü pletin hayatında © kadınm P9| ve artmıştır. 1918 den son gibi ında nasıl göstermişlerdir. Filvaki de bir çok Fin kadın- ra - dirşinaslık larının cephede dövüşen askerin & i smda ve onun hizmetinde çalıştığı gö-| rülmemiş değildir. Fakat gınırlu ve teş| kilâtlı ilk kadın faaliyeti Finlerin Bü- yük Harbi müteakıb istiklâllerini ka - zanmalarından sonra teessüs etmiş ve) vücud bulmuştur. — el dattar Fin kadının teşkilâtının İp-| tidaları pek mütevazıane olmuş ve Or- durun yanında, onun dikim işlerile uğ- ar e nevi dikimhanesi vaziyeti2de Bu teşkilât, Fin e ku - an len bir mer - roy is altında idi. 428 şube vücude getirmişti. prim sayısı (34000) di. 1934 de bu rakam (80) bine yükseldi. y Lotta Svard» Fin kadın teşekkülü- «Lot at vazifesi, tıpkı mili milisi ti ve rin faaliyetile müvazi olarak di i aile ocağını ve vatanı müdafaa ve rh afaza etmektir. Bilhassa mili mü- in ahlâk mefhumunu kuvvet - PE ii gibi ordunun ya - ee giyim işlerini tedvir, ilâç eee vesaitini temine yardım - raşır bir n çalışmmstır. mandanı ta kez müdürünün zasını ordunun lık teşkilâtının emrine verir. ibesidir. inci bir şube mutfak (şu : Bi De zl ordunun hazeri manevra 1 mezi iştisak ettirilerek y ve seferberlik halide a rn b etirir. ın kadrosunu wücude geti y Dzüncü bir şube Milis kovvetinin çalışıyor ? giyim ve bechizatile alâkadardır. Dördüncü şube (ise teşkilâtın mali şubesidir. Umumi halk şenlikleri ter - tib eder ve müessesenin yaşamasına Jâ- nm olan mali kaynakları yaratır, tah- sisat bulur. Muvazzaf «Lottarlar da iki kısım - dır, Ev ve sahra sLottasları. Sahra 1 daima Fin milisinin emrindedir. i Uy taları bir kıyafeti vardır. Bunlar, gece ders - leri ve kurslara devam ederler. Ayrı - en kabiliyetli olanları halka konferans- lar verirler. Bu sayede, bütün mem - lekette hastabakıcı yetişmesini kolay - laştırırlar. Son senelerde, teşkilât memlekette daha şümüllendirmek için çocuklardan da Lotta azası kaydetme - ye başlanmıştır. Kaydolunabilme yaşı (8) dir. Bu teşkilât (o devletten hiç bir pars yardımı görmez. Kendisine lâzım olan sermayeyi, piyangolar (tertib ederek, mağaza, lokanta gibi umumi hizmet » lerden sayılabilecek müesseseler işle - terek temin eder. Bugün, bu teşkilât Finlandiyanın can damarlarından biri haline gelmiştir. e Seferber edilen her erkeğin yerini, cephe gerisinde ve hat- tâ cephede bir Lotta âzası alır. Şimdi, bu teşkilât, erkeklere yardım için cep- he gerisinde ove pek yakininde talim görmektedir. Şayanı takdir bir inzibatla idare o - Tunan ve hararetli bir vatan muhabbe - tile mütehassis bulunan bu yüksek ka- dınlar, Fin istiklâl cidalinin ön safın - da mevki almış bulunuyorlar a! rdunda — Hava ne soğuk! — Aldırma, uzun sürmez; birkaç gün sonra bak nasıl ısınacak. — Nereden biliyorsun? — Bu akşam kömürcünün önünden zeçiyordum. Ayağa kalkıp bana selâm verdi. * — Sulh ümidleri belirdi. — Ne oldu gene?.. Mussolini tavas- suta mı girişti? Ruzvelt mesaj mı gön- derdi? Papa nasihat mi veriyor? — Yok canım, bunlardan çok mü - him. — #99199 — Harb başlamadan evvel kutusunu elli kuruşa aldığım traş bıçağını harb başladıktan on beş gün sonra bir Hraya almıştım. Dün gene alacak oldum. Yet- miş beş kuruş istediler. * — Pastalık filân çıkmasın da. — O cihetten hiç merak etme, bu se- ine ne grip var. Ne başka bir hastalık. — Ne biliyorsun? | iyordu. Dikkat ettim, yüzü hiç gülmüyordu. Dokunsan ağlıvacak | gibi idi. | Bunlar biliyo Nevyorkta fevkalâde hasis bir terzinin icadı Kumaşçı mağa- zalarında, terzi - lerde, kartm ü - zerine (yapıştırıl. kumaş parçala - İrından istifade etmeyi düşünmüş ve ken - | isine bunları birbirine eklemek suretile bir kostüm dikmiştir. * Altın diş Altın kuron dişçilikte çok eskidenberi kullanılmaktadır. Başka maden seçi'me- Yip altının seçilmiş olmasının sebebleri İ çoktur. Altın hava tesirine t&bi olmaz. Ağzın ifraz ettiği hamızlar altını böz - olmaz ve ayni zamandada koluy gekil Üç çocuk fazla mı? Evli bir kadın okuyucumdan aldı - ğım mektubu bülâsa ediyorum: «Beş senelik evliyim, iki tane ço - cuğum var. Çocuklarımdan biri üç yaşındadır. Henüz ikincisi bir yaşını daldurmadı. Kocamın kazancı yerin- dedir. Ben sıhhatli bir kadınım, üçün- cü bir çocuk doğurabilirim. Bu çocuk kocamın kesesine de büyük bir yük ol- maz. Fakat insaf edin, ben dünyaya çocuk doğurmak için mi geldim? He- nüz evlendiğimizin beşinci yılında iki çocuk annesi oldum. Bir kâfi idi, ikin- ci de farla idi. Fakat ikincinin an - nesi olduktan sonra da onu fazla gör- medim. Artık üçüncüyü fazla bulu- yorum ve istemiyorum.» İki çocuk doğurmuş okuyucumu Iki çocuk doğurmuş olduğu için takdir e- derim. Üçüncü çocuğu istememesine gelince bunda haklı veya haksız ol - duğunu birlikte düşünelim. Birçok evli insanlar vardır ki, bun- ların değil üç çocuğu bir çocuğu bile yetiştirecek Kkudretleri yoktur. Gene z evvel kapının önünden bir! mazlar, soğuktan ve sıcaktan müteessir| | — Apartımanda kaça nuz? — Ajtmış Hira! — Zarar yok, la otuz lira veri oturuyorsu » gelecek seneye en faz- siniz. an kiraları cek. — Apartım seneye yarı yarıya düşece — Hiç zannetmem. — Eminim. 1719999 — Bizim komşu, çok akıllı bir adam- dır. Kızını geçende bir apartıman sa - hibi oğluna istemişti, vermedi. * — Buralarda sel felâketi olmaz. — Ne biliyorsun? -— Bu kadar sütçü varken şehri su basmasına hiç ihtimal verilebilir mi? * | — Göreceksin ki bizim sokak nasıl şenlenecek. Elektrik yapılacak, kal - )dırım asfalt olacak. İ © Nereden duydun” — Bir yerden duymadım. Köşe ba- ındaki b ileride bir adamın bi- ındığını söyledi. Kimi gl, ulüsl rmu idiniz? | Dünyanın en büyük dişli çarkı İngilterde İngilterede Şhef- teld fabrikala - rında yapılmış de mirden bir dişli çarkın. diyamet - resi beş metre geliyordu. Bu dişler ti- İcaret gemilerinden birinin makinele - rine konulacaktı, Dişli yapmak için kullanılan presin tazyiki yedi bin ton- du * Saç kesilmesine itiraz eden alim Bir Alman âlimi şapka giymenin ta - mamile aleyhinde olduğu gibi, erkeklerin ve kadınların saçlarını kestirtmelerinin de aleyhinde imiş. Bir insanın saçı, o İn- sanın başını soğuktan, sıcaktan muhafa- za etmek içinmiş ve ne kadar uzaması el- zemse o kadar uzarmış. Bunu kesmekle bata ediyormuşuz. * Güneş ziyasının ağırlığı Güneşin dünyaya verdiği ziyanın ağır- Yağı 75,000 tondur. Fakat dünyada bu a- İğırlık hiç hissedilmez. Çünkü dünyanın ağırlığı yanında 75,000 ton pek az kalır. bir kısım evli kadınlar vardır ki, sıh - hatleri iki çocuk doğuramıyacak ka - dar bozuktur. Okuyucumun sıhhati, kocasının kâ- zancı yerinde, Üçüncü bir çocuk ne 0- nun sıhhatine tesir edecek, ne de bir yük olacak, Doğurmamak için sebeb yok. O haldef Bir evli çiftin tek çocukları olur, ve bir ikinci çocuk meydana getirmezler- se cemiyete karşı borçlarmı ödeme - miş olurlar. İkinci çocukla ananın ve babanın yerleri yarınki cemiyette boş kalmamış olacaktır, Üçüncüye gelince imkân olunca o da bir borçtur. İmkân- sızların dünyaya getiremedikleri ço « cuğun yerini o dolduracaktır. Vatan çok istemektedir. Sıhhatli ve mümkün olduğu kadar bol çocuk. Çocuğun çoğalması ve bilhassa sağ lam bünyeli olması, iyi yetiştirilmiş halde hayata atılması bugünkü neslin yarın için yapacağı en büyük hizmet « Okuyucuma, kocasının istediği ü - çüncü çocuğu esirgememesini tavsiye ederim. TEYZR

Bu sayıdan diğer sayfalar: