18 Ocak 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

18 Ocak 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

18 İkincikânin & Son Posta — P Oo Kurban Bayramı maçları a takımı üç gün sıra ile M Hunga acarların meşhur Hungary Beşiktaşla karşılaşacak Galatasaray, Fenerbahçe ve Ankara muhteliti de istanbulla çarpışacak pi rimi hareketlerine önünde de şehrimiz çok canlı spor vE > ya takımile, Ankara muhtelitinin İs- futbol müsabakaları bayramın zen- le lig maçları tehir edilmiş- Kurban Bayramının ilk üç sahne olacaktır. Macarların meşbur Bun gar tanbul klüpleri ve muhteliti ile medi ları — i dt se) gin programını teşkil etmektedir. Bu münas* Çam tir, Bee günlerinin bu mühim maçla rını gözden geçirelim: Halen Macaristan şampiyonasında bir incilik mevkiini işgal etmekte olan Hun- Selâ- ışlar ve son müsabakalarında Yunan İçlerinde kaleci Sabo, sol bek Biro, sağ Üçüncü günleri şehrimizin üç kuvve Bik ve Atinadaki beş maçın hepsini kazan mili le 1-1 berabere kalmışlardır. i a haf air Turay, santrfor Çeh ve sol açık Titkoş Macar milli takımının di z Sağ Iç oynıyan Müller, eski Avusturya milli takımı Ml mi E. T. C. den daha ŞİA ar olan Hungar- yanın şehrimizde çok güzel maçlar yapa cağı muhakkaktır. Bayramın ilk Cu- Martesi günü Macarların karşısına, tam arel a psi Yu- 0 Macar F.T. C. ye karşı tek başına aldığı iyi netice.er de gözünün. 2 yalm wi iyi mt zın G. Saray olduğuna şüphe yoktur. Cumartesi günü mahud Taksim stadına bir türlü alışamıyacağı muhakkak olan Hungaryaya karşı da en İYİ neticeyi G. Saraym alması e Hun- Barya - G. Saray maçının senenin en zevkli karsılasmalarından biri olacağı muhakkaktır. i. ikinci günü X n hçe çıkacaktır. Sahaya ve Ba; ikinci çü Hungaryaya karşı Fenerbahç Ret ii olan Macarların en iyi oyunlarını Fenere karşı çikar- Maları beklenir. Bir türlü istikrar bula mıyan Fenerin Macarlara nasıl bir kadro ile çıkacağı kestirilemez Fenerbahçelilerin bu mühim maça lâzum gelen ehem- (Devams 11 inci sayfada) (pece MİR (Kız mektebleri arasındaki voleybol maçları ) 2k Kandilli - Çamlıca Liseleri takımları Kiz mektebleri arasındaki voleybol|12 sayile Cümhuriyet Lisesi takımım, | şünüyorum. Acayib! Bütün bu manasız Maçları dün de kız muallim mektebinde | Şişli Terakki Lisesi takımı 15 - 8 - 15 - !3| ve hattâ gülünç sözleri ben mi söylemi- Yapılmıştır. Alınan dardır: SON POSTA LL EDEBİYAT Anketciler biraz insaf ve biraz dirayet! Halit Fahri Ozansoy 1 disinin ise ancak bazı kısımları not ede-| tavsiye etmem ömür! İmlâ hocalığı! Fa « Yazan: Mazinin hazin bir hatırası Ah insan bir türlü akıllanamıyor. Bil- jmem kaç yıl oldu, on iki mi, on beş mi, sağnak halinde şu edebi anket modası a- gıldı açılalı, istiyerek, istemiyerek, han- Bi röportajcıya bazı sözler söyledimse İ muhakkak bambaşka şekle odökülmüş- ler ve gözetelerde öylece çıkmışlardır. Bü | tün arkadaşlar gibi ben de az çok buna 4-| ıştığımdan pek zararsız tevil ve tahvil leri baş görür geçerdim. Çünkü, derdim, anket an bu gençler de yaşıyacaklar! Yakat bazan öyle garib ve hattâ uygun - suz şekilde ifadelerimin değiştirildiğine şahid olurdum ki, ya iki satıria ayni veya başka bir gazetede tavziha mecbur kalir, yahud anket muharririne yolda rastladı- ğım zaman sitemle iki üç kelime söyler- dim. O zaman da, ya kusura bakmayın manasında bir tebessümle, yahud basit bir itizarla karşılaşırdım. Mazmafih bir defasında bir anketçi (Naci Sadullah) bir sözümü büsbütün, en hafif Okelimesile çirkinleştirmişti. O anket de gene bu de- faki tasfiyeci gençler kabilinden bir baş- ka zümrenin hücumu üzerine açılmıştı. Kurun gazetesinde her birimiz için ayrı bir iltifat, meselâ Reşad Nuri için ka - fasız vücud, benim için vücudsuz kafa şeklinde bir takım münasebetsiz sözler savrulup dururken o anketçi de edebiyat- ta biz eskilerin ve hâlâ da mevcudların cevablarımızı topluyordu. Hem o zaman- ki gençler bir cepheden daha geniş bir! tâbiye ile yaylım ateş edip duruyor'ar,! roman üstadı Halid Ziyanın İsan'atma da dil uzatmaktan s'kılmıyor- le diyordu: — Biz Halid Ziyanın « ve Siyah» romanını yazmağa tc: meviz. Ka- zara böyle bir şey yazmış olsak hemen yırtar, ateşe atarız. O ne berbad eser - dir! Ben iyice hatırlıyorum, o zaman an - ketçiye verdiğim cevablar arasında bu söze karsı şunu duymuştum: — Ha'id Ziya gibi eşsiz bir roman üs- tadının Türk edebiyatında sonsuz bir de- ğeri olan «Mavi ve Siyeks romanı için böyle bir söz nasıl söylenebilir? Gençli- ğin vakarına bu yakışır mu? Fakat ertesi gün cevablarımı okurken donakalmıştım. Bilir misiniz, soketçi bu sözümü ne şekle sokmuştu — Bu gençler mesanelerindeki amon - yağı «Mavi ve Siyah» gibi âbidelerin a! - tma boşaltmaktan çekinmiyorlar. Ayıb değil mi? Maamafih dahası var. İki gün sonra rö- portaj muharririne Babâli yokuşunda | teessüfümü nezaketle bildirdim. Aldığım | cevab şu oldu: — Aldırma, üstadım. İ (Üstadım onu ii) n diye o şekle sok - Sum. Arkasından şunu ilâve etti: — Malüm ya, hücumu kuvvetli yap - mah! Bugün başıma gs'enler Doğrusu, mesanedeki amonyakla yapı- lan bu kübik hücuma hâlâ akıl erdiremi - yorum. Her ne ise, bu geçmiş hazin hatı- ramdan sonra bugüne geleyim: Bugün de acayib bir gençlik hücumu karşısındayız. Tafsilâta lüzum vok. Çün- kü bu haftanın bu tatsız dedikodusunu gazetelerde okuyup da şaşmıyan kalmadı Malüm ya, gençlerin eski edib ve şairleri tasfiye etmek iddiasile kopardıkları fer - İlar, çekinmiyorlardı, Hattâ bir tanesi şöy ğ böyle daha!” bildiğini bildiriyor. Kim bilir, belki he - yecanlı imişim! Fakat şu çiheti olsun tas- rih edeyim ki, kendisinin not edemediği- ni söylediği sözlerim bilhassa san'ata ve Avrupadaki edebiyatçılara taallük eden kısımlardır. Buraları sadece fikre ve biraz da bilgiye dayandığı cihetle anketçi yal- nız bu tarafa makas sallamış. Çünkü ona yarıyacak cihetler ancak ve ancak işin dedikodu cephesidir. Öyle ya, bayımız c- kuyucularını başkasını gülünç ederek eğ» Jendirecek.. halbuki fikir, tenkid ve tah- lil ne can sıkıcı şeydir. Öyle değil mi ya?! İşte size kat'iyen söylemediğim sözler- den birkaçı: «Ne yazıyorsun ki be adam! Sen ev - velâ kendine bir lisan edinmeğe baki» Be adam! Bunu ben söylemişim ha'| Hişâ.. bin kere hâşâ. artık bu defada kübik ifadeleri zorla üstüme alamam. Alın size daha dehşetlisi!,, Bunu da ben söylemişim! Anma gençlerin ağzından - muş, hepsi bir! «Ulan moruk»! Vâkıâ gençlerden biri «moruk» diye bizlere küfür etti amma, ne yalan söy- Uyeyim, ulan kelimesini o dahi kullan - madı, Değil ki ben kullanayım! Ben, yani Halid Fahri, şair, muharrir!.. Durun hele. bakın, daha ne demişim! «Biz alaydan yetiştik, bari siz adam ©- Tun» Üstelik benim ağzımdan bütün nesli- ira... Hâşâ, burta da yüz bin kere . İşin komik tarafı da var: Yaşları ibi otuz beşte sayanlar diye de ö- lar benim ağzımdan: «Ben onları ıslaha çalışırken, onlar 2- ralarında toplanıp konuşmuşlar; «Bun - lar moruk canım, bir şey bilmiyorlar,de- virelim şunları!» Dahası var, Bakın sözde gençlere hi - taben daha ne demişim: «... Yahu ben ne yaptım size? Ne öğ- retti size bu adam? Yoksa moruk filân gibi Iâfları Baltacıoğlunun Sosyolojisin - de mi okudunuz”» Anketçideki komedi tâbiyesini görü - yorsunuz ye... Önce beni gençlerin ö - nünde yerlere serip yalvartıyor: — A yavrularım! Ben ne yaptım size! Tabii, göz'erimden de oluk gibi yaşlar akmaktadır! Levha onu icab ettiriyor! Sonra da Baltacıoğluna karşı «adam» hitabı! Bu da kabalığıma misal olacak! Adam kelimesine bu yerde başka ma- na verilebilir mi? Sonra da o müharririn kitabından halkı şüpheye düşürmeki.. Acaba o Sosyoloji ki! da bö ruklu ifade var mı diy .. Anketçi cüm - İlesini o şeki'de tertib etmşi ki çek ma - asını çekebildiğin kadar... a Çı'dırmak işten değil Tâtfen şunu da dinleyin, Bu ankete ce- vabımda, orman sevgisi hakkında neşre- dilen bir kitabdan bahsetmis! Huki - köfte demiştim ki: Bu tanımadığım mü- elif bana kitabından yolladı. Çok fay - dah buldum. Bir makale ile methettim, Bunün Üzerine mücl'ifinden çök nazikâ- he bir teşekkür mektubu bile aldım. Hal- buki. bize tariz eden gencler gibi birço- Bunun bir yıl zarfındaki eserlerini tetkik ederek geven seneki, yani 1999 yılbaşı makalemde uzun boylu izahatla okuyu - cularıma bildirmiştim, Bize hayırhah de- miyen'er, ondan sonra bile bana yeni ki - tablarından o yollamadılar. Yollıyanlar yad karşısında bir akşam gazetesi de bi- zim, yani kudema cephesinin cevablarını bir anketle meşretmele başladı. Bu ara- da, kelli felli, iki nazik ve genç röportajcı bana da geldiler. Ricalarını kıramadım, kendilerile konuştum. Sen misin konu - şan? Şimdi, masamın üstünde, verdiğim cevabların yarısından ziyadesi bana aid olmıyan acayib matbu şekli ile karn karşıya, ellerim şakağımda, hsyretle dü- neticeler (o şüp-| sayile İstiklâl Liseşi takımını, Çamlıca | şim? Ha'buki anketi yazan, yazısının bir Lisesi takımı 15 - 4 - 15 - 10 sayile Kap-| yerinde benim fazla heyecanımdan bah- İstanbul Kız Lisesi takımı 15 - 5 - 15.-İdilli Lisesi takımını maglüb-etmişlerdir.| sederek pek çok şeyler söylediğimi, ken- gene eski muharrirler o'du': İşte aşağı yukarı benim söylediklerim. Halbuki anketçinin yazdığına göre, ben âdeta gençlerden de teşekkiir mektubu a'madım diye müteessifmişim. O orman kitsbı müellifi için de şöyle demişim: «Bir ormancının nezaketine bakın, bir de...» Yarabbi! İnsan çıldırır. Anketçinin or- manci diye kaydettiği isim Ziraat Vekâ- letinde mühim bir vai sahibi olan yük- sek kültürlü bir vatandaşın ismidir. Ben işte böyle bir müe'life bula bula orman. cı tabirini bulmuşum! Hee gençlere Sayfa 7 kat müsaade buyursunlar, buna vaktim yok! Daha bitmedi ki... Sözde şu sözleri de söyliyen benmişim; «Bizim Gavsinin yaptıkları bu kadar olsa neyse. Şimdi gene arkadaşlarile söz birliği etmiş. İnanççılar ismile türeyeti bir genç edib grupile mücadele edip on » Jar: batıracaklarmış! Bir kere ilk cümleyi söylemedim, bir. İkinci cümlemin doğrusu ise şudu: «Maâmafih bu gençler bazan âra'a » rında da anlaşamıyorlar. Nasıl ki bu haf- ta Servetifünunda çıkan bir makalede Gavsi, İnanç mecmuasının yazılarını be- ğenmiyor, tenkid ediyordu. Na dedim, na yazmış'ar! Nerede benim lâfım? Nerede anketçi” hin tevehhüm ettiği yeni hücum projesif Maazallah! Gençleri de biribirine dü- şürecek! Artık gelelim bu anketin sonuna! Gençlere hitab ederek nasihatler vermi- şim! Burası iyl değil mi?.. Tabil iyi... E- vet, verdim. Fakat «bu patırtı sizin için belki iyi oldu!» demedim, «iyi olurduz dedim. Amma belki burada bir tertib ha- tası vardır, fazla üzerinde durmuy Çünkü arkadan gelen cümle, bü ket içinde kendi ağzımdan kelimesi limesine çıktığına yegâne emin oldu cümledir: «Fakat biraz nazikâne olsayd daha iyi olurdu» Son söz olarak şuna da işaret etmek is- terim, Anketçi trajik bir tonla benim için «ona son darbe ailesinin son kendi öz oğlu indirmişti: diyor. Ne acayib hüküm!'Demek ben artık mahvol- muş, topraklara göçmüş, bitkin b'r hal - deyim. Oğlum da, bir elinde balta?! Hey Yarabbi! Sen çocuklara biraz da- ha mutedil bir heyecan, fakat edebi an- ketçilere yüz bin kere fazla bir insaf ve dirayet ver! Gencin biri bir gazetede bir makale yazıyor, eski edib ve şairleri tas- five edelim diyor, birkaç dost ve Üstad bu yazıyı ciddiye alıyor, işi büyülüyor - lar,derken efendim başka gençler San Postanın tabirile bir kazan kaldırıyorlar ve bunlardan bir tanesi de ilk yaziyi ya- zan gencin haberi olmadan bir ee liste tertib ediyor. İşte efendim, benim başı « ma gelen facia! Fakat şimdi #nlyorum ki. ankete cevab vermek'e daha büyük bir faciaya kurban olmuşum! Bü traji - komik, evvelkilerini bin kere bastırdı! Artık sözlerimi bir noktada hülâsa e - deyim: böyle, röportaj olmaz, Bu, Adeta, gazetelere yazı yazan vatandaşların mu- kaddesatına dil uzatmak oluyor. . Artık bundan sonra sen gel de edehi anketçi « lere itimad et ve ağzını açıp hir tek keli- me söyle bakayım! Halit Fahri Ozansoy Hamiş: Anket gazetesinin «Haftanın mizahış muharriri bu hafta da buna açık mektubla tösfiveye tâbi tutulmamın hak- h olduğunu bildirdi. İnce zekâsının bu hsftaki cevherini de okumayanlara ben bildireyim bari! İşte alaydan vetişme mu- harririn zarafeti ancak bövle pulsuz ve imzasız mektub yazmasile belli o'ur. Za- vallı tabelâ yazıcısı! H.F.O. Elektrik kontağından bir dükkândan yangın çıktı Kadıköyünde Altıyol ağzında kırtasi- yeci Ekremin mağazasında dün birden bire elektrikler kontak yapmış ve bü yüzden yangın çıkmıştır, Keyfiyetten haberdar edilen itfaiyenin vaktinde müdahalesile ateş derhâl bâs tırımıştır. Dokuma tezgâhları teftiş eciliyor Dokuma tezgihlarının teftişleri devem etmektedir. Dün de Mevlânekepi, Edir- nekapı, Topkapı mıntakalarındaki te” gâhlar teftiş edilmiştir. Şehirde 800 iş yerinde 2000 kadar tez- #wlâya © çalışmalarını İmüddet daha devam edecektir. gâh bulunduğundan, bu teftişler bir

Bu sayıdan diğer sayfalar: