15 Şubat 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

15 Şubat 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

15 Şubat | Ekonomik tetkikler | TA SON PO Finlândiya, nüfusuna nisbetle çok kudretli bir sanayie maliktir Yazan : Hasan Âli Ediz Küçücük Finlandiya, tabif servet kay» Sâkları bakımından çok zengin bir mem- ettir, Finlandiyanın en mühim servet kı DAĞI, ormanılarıdır. Kereste ihracatı, Fin- landiya ihrâcatının hemen hemen Yi ni teşkil etmektedir. Finlanc i orman kütlesi, 1,8 milyar metre mik'a- in edilmektedir. Gene Finlandi - Yadaki ağaç sa da 1,5 milyar kudar Zarmedilmektedir. İşte Finlandiya endüstrisinin vechesi - hi çehresini tayin eden keyfiy: leketteki bu orman kesafeti düyünın en ön safda gelen endüstri Peste, sellüloz, ve kâğrd sanayiidir. Finlandiyanın ikinci mülüm servet kaynağı, Finlandiya topraklarının altın - da gizli bulunan muhtelif maden cevher- leridir. Pinlandiyada: Nikel, kurşun ko, demir madenleri mebzulen Pakat memleketin her tarafında kâfi de- Töcede esaslı bir aranma yapılmadığı İ - Şin, bugün Finlandiyada mevcudiyetleri bilinen madenler, hakiki miktarlarından Şok aşağıdır. Binaenaleyk o Finlandiyada Yeni yeni aranmalar yapıldıkça bir çok Yeni maden damarları bulunacağı ve Mem'eketteki tabii servet kaynaklarının artacağı çok tabiidir. Opun için, bugün, Finlandiya madenleri hakkında zikredi - mdan mütalea ler yapıldıkça ını hesaba kat- dağ VE m 4 ll çi ii Mak lâzımdır. Bugün Finlândiyada beş esaslı maden buntakası bulunmaktadır: Birinci mıntaka: Çinko ve kurşun mâ- denlerinin bulunduğu Oriyarvi, Tabosu, Ve Stanvisk mıntakasıdır. Bu mıntaka -| Gö Ma ” > | daki maden ihtiyatının 600.700 bin ton e Wiktarında olduğu talımin edilmektedir. | kadaki maden istihsalâlı sene *| Bu m Mik olarak 30 bin tondur. Finlândiya ormanlarından bir görünüş edilememektedir. Bu mıntakada 100 bin yesinde, |ton miktarında miknatisli demir bulun - un - duğu kabul edilmektedir. Bu mıntakade- a bakır majki maden cevherlerinden istifade edebil- Burada mek için her şeyden önce buraya şimen- sikta -İdefer yapılması lâzınıdır. dır. Bu irdüncü maden mıntakası; Buram için ya- de ayni şeyi söylemek kabildir. Bu mınta- de kadaki madenler de henüz kât derecede | İkinci mıntaka mak Bu 7 denlerinin çokluğ Ğ n tihsal edilen made «nelik 300 bin tor halt y maktanın içinde: Yüzü nisbetind İtekim 1997 yılında İfabrikası yapılmamıştır. Fakat buna kar keranta'da 5-10 milyon ton miktarında tahmin edilen bakır, çinko, demir, kalay madenleri de bulunmuştur. Bundan baş- ka, Metasvasra'da Molibden (gümüş gıbi beyaz bir maden) madeninin bulunduğu da zânnedilmektedir. İşte Finlândiyanın genç endüstrisi bu tabii servet kaynaklarına dayanmakta - dır. Bunlara istinaden 1938 yılının ya - sında İmatra'da senede 48 bin ton demir işliyecek olan büyük bir demir fabrika - sının kurulmasına başlanmıştı. Bu fab - rikadan başka Finlândiya şimendiferleri için gereken rayları dökecek olan bir çe- Uk fabrikasının temelleri de gene 1838) yılında atılmıştı. Finlândiyada ham bakırın tasfiye ve İzabesine mahsus bir do bakır izabe fab- rikâs yapılmıştır. Finlândiyada bu fabık ka açılış keyfiyeti bilhassa son zaman - larda süratle artmıştır. Firlândiyada (bu kereste, kâğıd, ve me- talürji fabrikalarından maada mensucat sanayii de oldukça gelişmiş bir halde - dir. Hattâ Finlandiya harb sanayii saha- sında da, küçüklüğünden © umutmıyacak bir enerji ve inkişaf kaydetmektedir. Ni- Tammerfors'da ağır bombardıman tayyareleri de dahil oldu - ğu halde ber tip tayyare, tayyare motö- Tü, isyyare aksamı yapan bir fabrika ku- rulmuştur. 1930 yılının başlangıcında İvestkülü'de, İsveçteki Bofors top fabri - kasi tipinde bir de silâh fabrikası açıl - mıştır. | Bugün Finlândiyada o henüz otomobil l şılık, otomobil motörlerinina yedek kı - sımlarını yapan, her nevi ülomobil ta - miratını idare eden büyük imalâthane - ler vardır, Artık Finlândiyada otomobil #abrikasının açılışı bir gün meselesi ola- rak telâkki ediliyordu... Finlandiyadaki endüstrinin inkişafı - na büyük bir hiz veren en esaslı âmiller- den biri, 1997 yılında Finlândiya hükü - metinin Finlândiya Umanl n inşasına aid kabul ettiği bir kanundur. Bu kanun| mucibince Finlândiya hükümeti, eski 1 - manların yeni es: amiri, ye- niden limanlar inşası için 300 milyon markhk bir tahsisat vermektedir. İ Finlândiyanın ticaret filosu da yabsna üze 2 > işlenmediği gibi mevcud olanlardan da. in en | yolsusluktan istifade edilememektedir. bağlı > lduğu Beşinci maden muıntakası: Petsamoda ii oi gin yakunmaktadır. Bu mıntakada bulunan ön bakır, ve beş milyon ton olduğu tahmin edilen 0 Kilogram |maden halitasında yüzde 2 nisbetinde ni- kel ve yüzde 1 nisbetinde bıkır mev - cuddur. Bu madenin işletilmesi imtiyazı, 40 sene müddetle Mond - Nikel adlı bir İngiliz - Kanada şirketine verilmiştir. Bütün bunlardan maada son zaman - inde demir, ve bir mikta e tasti İmatra'da tasfiye cü maden mıntakasi: Finlândiya- aplandiya nahiyesinde bulmak dır. Fakat bu mıntakadaki madenler şi - İtondur. Finlândiyanın met atılamıyacak bir haldedir. Finlândıyanın ticaret filosunun mecmu le, 182 tanesi benzinle işlemektedir. Yek! kenle hareket eden İl gemi de bu sayıya dahildir. Bütün bu yazdıklarımızdan anlaşılaca- ğı üzere, Finlândiya, nüfusunun hiç de mütenasib olmıyan kudre Mendifersiz ve irinden uzak mes fe- lerda olduğu için kendüerinden —— Binicilik mektebinden dipl ila genç sübaylar Finlândiyanın cenub şarkında Pit- ie len diploma ulan genç sübaylarımızın dıploma- Merasimde Orgeneral Fahrettin Altay bu- malarını bizzat vermiştir. mizi grup hâlinde göstermektedir. e maliktir, man tarife komisyonu! dün toplandı Liman tarife komisyonu dün sabah sa- at 1030 da Mıntaka Liman Reisliğinde Liman Reisi Refiğin başkanlığında top- lanmıştır. Bu toplantıda Mıntaka Ticaret Müdö- rü Avni, Belediye İktısad İşleri Müdürü Saffet ve Ticaret Odasından Suad Kara- osman ve Liman Mintakâ Peisliği Fen İşleri Müdürü Hayrettin de hazır bulun- muşlardır. Saat 12,30 a kadar devam eden bu top-/ lantıda Akay ve Haliç vapurlarının tari- feleri tetkik edilmiş, Şirketihayriye ta- rafından gönderilmiş olan rapor da bu arada okunmuştur. Vapur navlunlarında yapılacak tenzi- k mühim olduğundan, bu lması Tü Çarşamba iât meselesi çol hususta daha birkaç içtima Y yumlu görülmüş, önümüzd günü tekrar ayni maksadla bir toplantı Beyoğlu eyoğluna çıkmıştım. bir mü - vezzi bağırdı: — Beyoğlu cinayetini yazıyon Acaba ne oldu, nedir? Diyerek etrafıma baktım. Bir ma - dazanın camekânındaki afiş gözüme i- «Müessesemiz tarafından (getirtilen hakiki ecnebi şarabları bulunur.» er cinayeti dedikleri belki bu- Diye düşündüm. İki üç adım attım bir mağaza kapısında duran, hallerin- den karı koca olduklarmı anladığım, erkekle kadının konuştuklarını duy - dum; kadın: — İsterim ille onu alacaksın. Beğen dim, kaç paraysa ver, Diyordu. Erkek yalvarıyordu: — Yapma, etme karıcığım. bir par- ça kad ezip büzmüşler, şapka di- ye bize yirmi liraya salmak istiyorlar. Ona yirmi lira verirsek, ay sonuna ka- dar çoluk, çocuk aç kalırız. Beyoğlu cinayeti dedikleri belki bu- dur. Diye düşündüm. Yürüyordum. Pe - şim sira gelenler bir şeyler söylüyor - lardı, Fakat söylediklerini anlamıyor- dum. Çünkü türkçe konuşmuyorlar - dı. Hırlandım, ık onları duymu - yordum. Önüm sıra gidenlere çok yak- laşmıştım. Onlar da bir şeyler söylü - yorlardı. Fakat söylediklerini gene anlayamadım. Çünkü gene türkçe ko - cinayeti mek için girdim. Bir masaya oturdum. Bir kadın yaklaştı: — Mösyö te mi, kafe mi? Beyoğlu cinayeti dedikleri belki bunlardır. Diye düşündüm. Pastacıdan çıkmış» tım. Vakit geç olmuş, cadde kalabalık laşmıştı. Üzerinde «Güzellik Enstitü « sö» levhası bulunan bir dükkânın ke pısından çirkin, saçları dağınık kadın. Yar giriyorlar, güzel saçları kıvırcık ka dınlar çıkıyorlardı. Girenlere bakan ol muyordu. Herkesin gözü çıkanların O Üzerinde idi. Çirkin giren güzen çıkan biri, kendine bakan erkeklerden birine bir göz işareti etti. Erkek peşi sıra yö- rüdü. Dikkatli bakınca tanıdım. İki ço cuk babasıydı. Ve karısı da iyi bir ka « dındı. Beyoğlu cinayeti dedikleri belki ba dur. Diye düşündüm. biraz daha dolaş tım. Bir gazete aldım. Ayak üstü şu havadisi okudum. «Muayene edilen 16 sösisten 148 bozuk çıkmıştır.» Beyoğlu cinayeti belki budur. Diye düşündüm. Gece yarısı bir ar- kadaşımla bir birahanede oturuyor « duk. Yanımızdaki masada bir kadın ve bir erkek bir de üç yaşmda kadar görünen bir çocuk vardı. Çocuk başım taş masaya koymuş uyuyordu. Beyoğlu cinayeti belki budur. nuşmuyorlardı. Bir pastanenin önündeydim. Çay iç Diye düşündüm. İma İlulürt | Bunları biliyor mu idiniz? Amerika turu Meşhur seyyah Amondsenin aşçı- sı Adolf Enrik A- | merika kıt'a: et rafında ti devir yapmak su- retile denizden se- yahat eden yegö- ne seyyahtır. Da- ha evvel olmadığı gibi sonradan da ayni seyahati yapmış kimse yoktur. * Yıla la kurbağa Kurbağayla öküzüm hikiyesim bilir. siniz. Kurbağa öküzü görmüş: — Ben de bunun gibi olurum. Diye nefes alıp'şişmeye başlamış ve| patlamış. | Bu hikâyeye benzer, bir hakikat anla- tacağız. 27 sene seyahat eden mektub 1917 senesinde yazılmış bir mek- tub mürselüni hine ancak geçen sene vâsıl olmuş- tur. Kabahat posta idarelerinde değildir. (Mektub gönderilen 7a* bir otomobil L carethanesinin seyyar satış memurudur. O zamandanberi mütemadiyen şehir çe hir, memleket memleket dolaşmakta ve gittiği her yerde ancak bir iki gün kal maktadır. Mektub onun peşi sıra dolaş mıştır. * Sulh gıda düşmanı İngilterenin ufak bir köyünde yaşıyan bir kadın 1926 senesindenberi sulb ha Minde hiçbir gıda maddesi yememiştir. O zamandanberi hep süt içerek yaşar. Londra hayvanat bahçesinde bir yıla- majt, 380 DİN İsim bulunduğu yere bir kurbağa düşmüş, |s tarihi 1926 senes vu ticaret 89-İ vlan kurbağaya atılmış, kurbağayı yu-|çerken, başına bir t İzmileri 850 olup, bunun 558 tanesi kömür | yormuş, Kurbağa kendini yılanın ağ-|başlar. Bununla hissedince şişmeye başlamış. Yılan | yutmak istedikçe şişmiş ve nihayet ilanın ağzına karmp girmiş. Kurbağayı bırakmaya mecbur kalmış Okuyucularıma Cevablarım Bay AK. Yse: - Kızın erkekten hiç değilse üç bep yaş genç olması bir tabiat kanunu - nun doğruluğu tecrübe ile sabit ol - muş bükümleri icabındandır, değiş - ürilemez. Hayır, sizden 8, 9 yaş daha büyük bir kızla evlenerek mes'ud ol manıza ihtimal veremem, hattâ yüzde bir dahi, * Evlenmek istiyen bir genç Şöyle bir mektub aldım: «— Orta okul mezunuyum, san'atım afçılıktır, 22 yaşımdayım, orum, hayatta kimsem yoktur, Kendime eş olarak seçeceğim genç kızda güzelliği mutlak bir şart olarak aramam. Yeter ki temiz aileye daha yapılmak üzere komisyon dağı mıştır. mensub, elddi karakterli olsun.» i de bir sokaktan ge- ğia düşmesinden t perhizi arasında tıbbın kabul edeceği bir münasebet ola- maz. Kim bilir belki sulb ir maddenin başına düşmesi kadında sulb gıdaya karşı bir düşmanlık peyda etmiştir. Bu mektubu yollıyanın adresi ben de saklıdır * Bayan «Ş. Ş.» ye: Bu iki gençten hangisi sizce da « ha münasibdir? diye soruyorsunuz Verdiğiniz malümatı kâfi bulmadım, hüviyetlerini de bilmiyorum, falcılık. la alâkam yok, sualinize nasl cevab vereyim? * İzmirde Bayan «B. D> & tim ki, sahibi tara - ir arzu İzhar edilme- gelen mektublardan hiç birini saklamam, hemen yırtarım, Esasen bü, olmasaydı getiremezdi arzunuzu gene yerine TEYZE

Bu sayıdan diğer sayfalar: