16 Şubat 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

16 Şubat 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

18 Subat SON POSTA ZİRAAT Iİ TE Mer Kır pirinci nerelerde yetişir? Kır pirinci, bazılarının sandığı gibi kurakta yetişen bir mahsul değil, : bir pirinçtir. Yoksa yılın her mevsi- aylarda bol bol Yazan : Tarımman bir nebat ok düğunu hemen herkes bilir. Hattâ bu yüz den ekilen yerlerin sıtma yatağı olduğu © Şok söylenmiştir. Bereketli ve kazanç- bir mahsul olmasına rağmen, bu sıtma o pirinç ziraatını vakit vakit bir ünakaşanın mevzuu yapmıştır. Bazılarına göre pirinç ziraaırun sit - Mayı arttırması, çeltik tarlalarının mes - İn yerlere yakın olmasındandır. Çeltik ie, rı, köylerden en aşağı şu kadar W ğa atılırsa, sivrisinekler kolayca gele » Miyeceğinden sıtmanın da (alabildiğine Yayılması önlenmiş olur. Fakat mukabil bir fikir; «Mesafe ye »| Selesini takyid etmekle pirinç tarlaları -| Bin sıtma müvellidi olmak kabahati gi - derilemez!, diyor. Aml mesele, sivrisi - Beklerin üremesine meydan vermemek - tir. Bunun için de çeltiklikleri uzağa â2f- Maktan ziyade, şu şekilde sulamağı dik- t etmelidir: Bir başka fikir: Sivri sinekleri kr - takla da iş bitmez mütalensındadır. Bun| A göre, sıtmalı insanların ciddi bir | altında bulundurulması ve bizzat has talığın yek edilmesi lâzımdır. Bazılarına göre, ne bu, ne öteki... PI- TİNÇ ziraatı su içinde yapıldıkça sıtmanın e almamız. Vazgeçmeli bu işten. vesi©- Yukarıki makul mütalealar yanında bu sonuncu fikri müdafaa edenlerin tav- #İyesi hiç şüphesiz pek fantezik düşüyor. Tereddüdsüz: (Vazgeçmeli bu işten!) di- Yenlerin, yurdur hakiki menfaatlerini İncelemeğe yeter güçleri olmadığı mu - bakkaktır. Türkiye asırlardanberi pirinç zirantiie Meşgul olduğu gibi, bundan sonra da ge- Be öylece meşgul olmak (mevkiindedir. Bu farkla ki, şimdiye kadar kusurlu bir tarzda yürüyen iş, fenni şartlar içinde Yürütülecek ve ileri sürülen sıhhi mah - Kurlar, yıldan yıla tamamen bertaraf © - Üilecektir. Yoksa pirinç zirantını kötüle- Bursadan daha ılık, Bursada da Yo? Ayları Rizeden daha sıcaktır. Her ikisi » hin yıllık vasatisi 14.4 santigrad olmak Gizer hemen birdir. Fakat yağış cihe - tinden Rize fahiş bir gösteri - dir. Çin, Japonya, Filipin, Sumatra ta - miş olmak, hem de kır pirineinin nasi * Senenin bütün aylarında, Li kurak bilinen yaz aylarında bile mü- , Halbuki Bur - kemmel bir yağış vardır. e diğer ayla - den 998 e kadar olan beş yılın ayrı ayri| vermisti. Bunun 7 bin lirasını ödemiş kadar bile ya -İya87ş yekünlarile münhasıran tenebbüt bulunuyoruz Geri kalan 13 bin Krav Yında dahi ötekinin yarısı İş yoktur: Birincisinde yılık MÜ ikincisinde bahar Ye Kış İlkbahar Yaz Son! Rize 7 «ii pes - ww “ : Bundan anlaşılıyor Xi (Sr pirincinin yip gitmekten memleket hiçbir şey ke - zanmak Okuyucularımdan biri müfrit aleyh - darların bana yeni bir hereketini huber verdi. Ona demişler ki: — Biz, pirinç ziraatine değil, pirincin şu içinde yetiştirilmekte olmasına kızı « uz. Su pirinci yerine kır pirinci ye - iştirseniz, hem shhatiniz haleldar olmı- yacak, hem kazancınız devam edece Ötedenberi pirincin mutlaka su ile ye- tişirildiğini bilen okuyucum: ““—Ona- çıl şey? diyor, pirincin bir de susuz yeti- şeni mi var?» — Hayır, susuz yetişeni değil, sulan - madan yetiştirilen bir cinsi vardır. bınca bu çeşide kır pirinci denir. Faki bazılarının sandığı gibi bu pirinç, buğ - day-arpanım yetiştiği her iklimde ye bilen bir çeşid değildir. Yılın her | minde ve bilhassa yaz aylarında bol bol yağmur düşmiyen yerlerde bu pirinci yetiştirmek imkâm yoktur. Yani kır pi - 'rincine bu ad, sadece (sulanmadığı için takılmıştır. Yoksa #u ihtiyacı hemde çok su fhtiyacı gene mevcuddür. Fihakika Türkiyenin hemen her tara- fında su pirinci yetiştirildiği “halde, kor pirinci yalnız Karadenizin bol yağışı mahdud köşeciklerinde ziraat edilmekte- rafları da sıcak ve çek yağışlı yerler ol- duğundan oraları kır pirinci yetiştirebi - Yiyor. Şimdi hem okuyucuma bir cevab ver- ver'erde olabileceğini belirtmek üzere küçük bir tetkik yapatım: Kır pirinci zi raatinde Ilk düşünülecek nekta, mute - dil - sıcak bir hava fle, bol yağmur, ya -| ni (hararet ve yağış) (faktörleridir. Bu| bakımdan kır pirineinin bizde en iyi ye- tiştiği Rize ile meselâ Bursayı bir muka- edelim: 927 den 933 çe kadar olan göre bu iki memle- mikdarları yese yedi yılın vasatisine ketin aylık hararet ve yağış ideal iklimi) saydığımız Rizenin yanında; Bursa iklimi ve benzerleri, iyi bir netice vermek imkânlarından uzaktır. Şurası da şayanı kayıddır ki bu menfi hüküm yedi senelik vasatiye istinad ettirilmiştir. Her yılın bir olmıyacağı düşünülürse, kurak geçen yıllarda kır pirincinin bir karış boyda kalıp kavrulacağı kolayca tah - min edilebilir. Bu ciheti teyid için 934 - aylarına sid rakamlarını sıralayalım: MM m 7 we IT 28578 2013 2743 Bursa 48 83 826 688 63 Yağışın umumi mikdarındaki fark ga- t barizdir. cedvele e ii Eu bakalım: | kalite farkını hesab etmek İzrmdir.İ iye neden sorduğunu sordum. Ali Rıza , İper t13 Belediye kooperatifi Kooperatifi idare edenler ortadaki dedikodular için ne diyorlar? Belediyenin eline düşen iş «mesele» mi oluyor, yoksa biz mi belediyeye &- id her işi «mesele» yapıyoruz. bura - sını tayin bir mesele... Bugünlerde de (Belediye Kooperatifi) mevzuu etra- tında bir hayli dedikodulu neşriyafa te- sadüf ediliyor. Kooperatif, rivayete gö re, nereye el atmışsa, «0 iş Gazi köp - rüsünün parkelerine dönmüş» Koo - #iflerin. cinsleri ve hüviyetleri, i - simleri ne olursa olsun daima iyi neti- celer temin ederek azalarına (faydab oldukların düşünerek Belediye Koo - peratifinm ne gibi esbab tabtında ga - yelerini tahakkuk ettiremediği sık sık yor. Galiba, dedikodulu neşri - ebeb de bu! dün dedikodu tatlı da olsa, bu- rak etmektense, kooperatif ida- recilerile konuşarak, heyeti umümiye toplantısı yaklaştığı için, yeni bir vec- he slacak olan kooperatifin derdini tes; bit edelim, dedik, Kooperatif idareci - leri, kooperatifin bozguna uğradığı şek lindeki şayiaları tekzib ederek, hasıl 0- lan vaziyeti şöyle hülâsa ediyorlar: | «l — Gazoz fabrikası kapatıldı. 2 —'Terzihane tasfive edildi. 3 — Belediye alacağı olan 16 bin li- rayı istedi. Eu üç nokta etrafında neşriyata te- seddüf edilmekted'r. Yanlış aksettiril - miş bavadisler. bilhassa kredi üzerine iş yapan müesseseleri müşkül mevki ei lere düşürebilir. Kooperatifimiz de bun| lardan zarar görebilirdi. Nitekim, bir çok iş yaptığımız kimseler, konpereti - fin, bilânçosunu zararla kapayacağını zannederek, başımıza fşüş buki ortada telAşı mucib hiç se mevcud İr, Gazoz fabrikası (o kapatılmış. evet amma, eşssen gazoz fabrikası bizim ke- operatifimizin malı değildi. Kooperatif mevcud olan bir garoz fa di titrini vermiştir. İştirakimiz bun - dan iharettir. Gazoz fabrfkasınm ka - pasitesi ftfbarile titrimizi temsilde mu- vaffak olamadığını gördük, geri aldık. Terrihane meselesine gelince: Vilâ- yet karşısında, İstanbulda mevcud. han gi bütçeden maaş alırsa alsın, memur - lara taksitle, kolay şartlarla elbise yem- mak üzere bir terzihane tesis ettik. Ko operatif bustin gene ayni İse devam et! mektedir, Fakat Vilâyet karşısındaki dükkünde değil de, başka bir yerde.| Vilâvet karşısındaki dükkânın kapstıl- mâsmı terrihanenin tasfiye edilisi şek-| inde telâkki etmek hatalıdır. Oradan kumaşlarımızı aldık. Diğer bir tarafta faaliyete devam edeceğiz. o Mevzudan vazceçmiş değiliz. Gelelim Belediyenin alacafına: Be- lediye, Kooperatifine 20 bin lira borç Sehir Meclisinin tesbit edeceği şartlar dahilinde ödeveceğiz.» — Kooperatif hakkalının cok pahali mal sattığından şikâyet ediliyor. ii- kasanın kilidine aid şifre, ko: jkınlık anı geçer geçmez ihtiyar muha- — Çok pahah mübalâradır. Belki bazı maddeleri pahalı s#tıyoruz. Fakat Tdkin. gene pahah sayılmaz, çünkü ge ne bunu risturn usulle #raya İade e - deceğiz. Bu mevru etrafında çok şev söylenebilir. Bakkafye mağazaların - da bulunan her maddeyi çok daha u - cuza satmak mümkündür. Fykat koo - peratif (emaf) değild'r. Bunun için de bütün kooperatiflerde bazı maddelerin #atı yüksektir. İstanbulda şu kadar Tes mi müesseselerin kooperatifleri var, Bütün lerin fbtiyacları sa - tışta istiklâl muhafaza şartile, müşte - mübayaa edilse bir kat daha ucu?- temin edilir. Faraza biz üç çuval , çüncü ellerden aıyo - bunu meselâ 20 çuval o - iiiaki resmi devtir kooperatifleri ihtiyaçlarımı birlestirerek alsalar, bu (Devamu $ inci sayfada) Son Postanm zabıta romanı: 4 Serkomiser, birbirini tanımıyan bu iki zati takdim etti: — Fikri ve Asım mağazası sahible- rinden Fikri bey, komiser Sedad... Sonra Necib bey, komisere bir yer göstererek: — Fikri bey Amerika fabrikalarına Ankaranın tayyare siparişlerini kabul| ediyormuş. Bir fabrikanın mühim bir keşfine aid dosyaları kasasından çal- mışlar; mesele bu... Anlatacaklar... Fikri bey acı bir tebessümle: — Evet, maalesef çaldılar,.. Dosya, bir kale kadar muhkem olan kasamdan | alınmış. Bunu bu sabah (o farkte - m. Kasaya hiç bir şey zon hepsi mükemmel işl başka evrakı aramak üzere kasayı a€- tığım zaman nasıl bir hissi kablelvuku ile bilmem, V. D. E. fabrikasının dosya-| smı sramıya lüzum gördüm. Bu evrak ayrı bir gözde duruyordu ve yok ol- muşta. Fikri bey. alımdan düşen soğuk terleri sildi. Komiser Sedad, başkomi- sere bir göz attıktan sonra sordu: — Kimseden şüpheniz var mı beye- fendi? Başkomiser. müdahale ederek: İ — Zaten mesele burada çatallaşıyor. değil mi Fikri bey? Fikri bey başını sallıyarak: . — Evet... Anlatayım: Sabah, ka- samda dosyayı o bulamâyınca ilk şaş- ğırt sebecimiz Ali Rıza beyi çe m. «Daha mağaza, yeni açılıyordu, Mu- hasebeci Ali Rıza bey odama gelir gel- mez ve ben henüz kendisine bir şeyi söylemeden evvel bana bir sual sordu. O sırada bu sualin mânasını an- Uyamadım...»> «Ay. dedi. Daktilonuz| Leman hanım burada değil mi?» Hal buki benim pek emin bir kötibem ve daktilom olan bu kız on beş gön izinle İzmire gitmişti ve gideli daha on gün olmuştu. Bu sual Üzerine hayretle muhasebs- bey yar: hayret ve yarı tereddüd için- de bana şunları söyledi: — Leman hanım artık devama baş lamıştır. sandım. Çünkü onu dün bir aralık görür gibi olmuştu. Amma, pek telişh idi... Öğleden sonra size $#ori caktım. Daha beş gün müddeti oldı halde... Değil mi beyefendi? Fa hodrumdaki tecavüz hdisesi ve telâşı ile unutmuştum. Hattâ belki daktilo- nuşü obastaneye göndermişsinizdir. sandım. Şimdi gene göremeyince... Bu noktada komiser Sedad mü Je ederek: — Sahi, dedi, bodrumda tecavüze Fikri bey. genç memurunun basına gelenleri çoktan unutmuş olduğu için komiserin sualine başmı o sallamakla i helenebileceğim Yazan : İlhami Saf? Karışık bir mesele — Kasamı açan şifreyi ve kombines zonu yer yüzünde bilen üç kişi vardır — Siz. muhasebeciniz Ali Rıza beyi daktilonuz Leman hanım.. öyle mi? Komiser Bedadın bu sualini de Fik- ri bey başile tasdik etti ve: ! — Ben, dedi, Alı Rizaya hâdiseyi anlattığım zaman bu zavallı ihtiyar düşmemek için masama dayonmıya mecbur oldu. Şunu da ilâve edevim ki bu adam, tamam on beş senedenberi benim yanımdadır. Yani henüz Asım ile şirket yapmadan evvel mağazama girmişti. Kendimdön ne kadar emin isem. bu adamdan da o kadar eminim... Binaenaleyh şimdi kendisinden şüp- tek kimse, daktilo Lem'andır. Komiser Sedad sordu: — Acaba Ak Rıza bey. daktileyü dün saat kaçta gördüğünü hatırlıyabi- liyor mu” — Evet. gayet iyi hatırlıyor. Bu kix benim odamdan saat biri çaldıktan biraz sonra çıkmış. Merdivenleri acele inerek koridora gitmiş. oradan da bod- ruma inen merdivene geçmiş... AM Rıza bev. yukarıdan gözlerile onu ta- kib etmiş,., * Komiser Sedad hayretini gizlemiye- İrek: — Garib şey!.. Adetâ esrarengiz... Dedi. Kumaş mağazası sahibi ve müteahhi3 Fikri bey bir lâhza dura rak: — Fâkat, diye ilâve etti. Bu daktile- nun. dün tecavüze uğrayan genç me murun nişanlısı olduğunu öğrenirseniz daha çok hayret edeceksiniz. Çünkü bir takım esrar ve muamma tabakası içinde ayni bayreti ve — Ay. Lem'an, Hik; mıdır? — Evet... Nişanlısı,.. Bu çok acıkh bir şey... Hem z ki Leman hanım, üç senedenberi benim yanımda çalışıyor. Bu müddet zarfında zekâsı vekarı, namuskârlığı bulük ve halim tabiati ile kendisini bana çok sevdirdi. Eğer bütün bu hâdiseler, büyük bir tertib ve tasmimin mahsulü değilse yazık ku kıza... — Dektilonurun .bu işde parmağı olduğuna mı kailsiniz? ” — Hiç bir şey bilmiyorum. Gördük. lerimi ve işittiklerimi söyledim. Yalnız anladığım şudur ki Leman ya- yıhaneye gelmiş ve oradan bir an evvel kaybolmak. savuşmak istemiştir. Be. nim fikrimce bodrumda yapılan teca- vöz benim kasama karşı yapılan teca- vüzü gizlemek. herkesin dikkatini o tar#ta celbederek kasanın başını sen best birakmak maksadile yapılmıştır. Tabii bu işte başkaları Sİ erdi Onlar bodrum etrafına bütün müstahi demleri toplarken Lemon kasavı aç miş ve aradığın: bularak kaçimetır. Komiser Sedad kaş! Dı çalt daklarını büktü: — Vallahi, ded. Halli güç bir mw amma ., dıe cevab verdi ve sözüne devam etti: (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: