24 Şubat 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

24 Şubat 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

2 Şuba ON POSTA Harb ihtimalleri karşısında Türkiye rar Bemeenanenmmnunmansnsnesanasesasasuassasamensane sesasmsen YAZAN Xi. Emekli general H. Emir Erkilet “Son Posta,, nın askeri muharri ir milletin uğrıyabileceği teh-|harbe girişimiz mutlak surette devlet| Yunanistan, müşterek hududlarımı - likelerin en büyüği harbdir. Harb askeri bakımdan kaza« nıldığı tekdirde dahi bu uğurda feda edilen binlerce vatandaşın hayatı te- Jâfi olunamaz. Bir zayiat olarak kalır. Harbin neticesi ne derece parlak ve bundan dolayı memleketin kıvancı ne kadar derin ve büyük olursa olsun ge- Be Hinlerce sile harbde ölen ve sakat- çe çocuklarının matemini tutacak- Ir, Harb tahribatının telâfisi bermu - tad çok zaman ve çok fedakârlık ister ve bunlar için mağlüb düşmandan ker Zaman kâfi bir tamirat ve tazminat a- Mnamaz, Harb talihinin bir de ters gitmesi yani mağlüb olmak ihtimali vardır. Bu tâkdirde ekseriya daha büyük in. san zayiatı olur. Ordular mahvolarak memleket bütün müdafaa kudret ve malzemesini kaybedeb hatta istilâ © taksime de uğrıyabilir; Polonya gi- ,, Bir memleket harbe karar verme - den, elbette birçok şeyler düşünüp he- sab edecektir. Fakat bu hesablar def- mâ mat'db neticeyi vermzler ve ekse - Tİya yanlış çıkarlar. Kim diyebilir ki 1914 te Almanva harbe başlarken ni- hai zafeni düsünmüyordu. o Veyahud Fransa 1914 : 18 harbinde zafere yüz- de yüz inenıyordu. Bizde, 1915 te harbe siverken elbette müttefikleri - mizle birlikte mutlaka muzaffer ola- cağrmızı zannedıyorduk. Müttefiklere ve hilhasea muzaffer koca bir kütleve güvenerek harb sonu hissesine düşen garbi Anadoluyu işgal için İzmire çı- kan Yunan kuvvetlerinin ve bu anda bütün Yunanistan parlak neticeden © vakit ne derece emin olduklarını bir kere âlisüimneli ve ondan sonra Ana- dolu hirrbinde Yunan ordusunun ve dolayısile Yunan hükümet ve halkının düçar oldukları büvük felâketleri göz- önüne getirmeli. İşte takriben üç ay evvel Fin tonraklarında askeri bir ge- Zİnti yanacağını sanan Sovyet Rusya nın hali mevdandadır. Fakat onun 2a- ferdon ümidini kesmediği muhakkak- tır. Ancak neticenin ne olacağı henüz malüm değildir. Harbe baslamak kolaydır. Fakat harbin sonunu zaferle bağlamak pek Zordur, Onun icin harb kolay istenmez ve ona kolay karar verilmez. Bahusus terakkiye ve bunun için Uzun. seneler cok çalışmaya muhtaç leketler sulhü dalma harbe ter - cih ederler. Türkiye işte bu memleket- lerdendir. O. şönhe yok ki sulhü har- be tercih eder. Fakat bu, ne olursa ol- sun ve esaret mukabili de olsa, sulhü mutlak surette tercih eder demek de- ğildir. Biz emperyalist maksadlar taşımı - yoruz; f?kat mem in iamami- yet, istiklâl ve hürriyetine nereden O- Yursa olsun gelecek herhangi bir teh - Ykeyi önlemek mecburiyetin, Bu- nun için her türlü hazırlıkta bulun - mak gafil avlanmamak için lâzımdır. Kezalik müttefikler aramak ve bulun. ca, onlarla tedafüi ittifaklar ve anlaş. malsr akdetmek tabiidir. Bu tedbirler ve hazırlıklar taarruz niyetinde olan - lari düsündürecekleri için bir o mevi su'n garantileri sayılabilirler. Bizim müttefiklerle birlikte Akde- niz ve Balkanlar hakkında yaptığınız ve Yunanistafı ve Balkan Antantı dev- ketlerile akdettiğimiz mütekabil itti - fak v anlaşmalar hep bu yoldadır; bü. tün bunlar. barbden ziyade sulhü ve taarruzdan fazla müdafaayı garanti &- den vesikalardır. Bu itibarla biz bita- raf Ceğiliz ve icabında harbe girmek - ;Mğimiz de mümkündür. Ancak bizim yetini vikaye için olur. Bizin ne gibi hallerde harbe girece- mizi müttefiklerle akdettiğimiz 19 Birinciteşrin tarihli üç taraflı Ankara anlaşması tasrih ve tesbit, etmiştir. Bu anlaşmaya göre herhanri bir Avrupa devletinin bize vaki taarruz ve tecavü- zünden dolayı onunla harbe girdiği - mizde İngiltere ve Fransa bizimle bir- likte fiilen hareket decekler ve bize ellerinden gelen yardımı edecekler - dir. Bir Avrupa devletinin mütecavi- zane hareketinden dolayı İngiltere ve Fransa Akdenizde harbe girerlerse biz de onlarla fiilen hareket birliği e. deceğiz ve elimizden gelen yardımı yapacağız. Keza bir Avrupd devleti » nin tecavüizünden dolayı Türkive Ak - denizde harbe girerse müttefikler o - nunla tevhidi hareket edecek ve ona ellerindeki bütün yardımı yapacaklar. dır. Bunlardan başka müttefiklerin, Ro- manya ve Yunanistana verdikleri ga - rantiler dolayısile, harbe girmeleri ha- iinde 'Türkiye gene fiilen onlarla iş birliği edecektir. İste 19 Birineiteşrin Ankara mua - hedesi dolayısile Türkiyenin harbe girmesini mucib olan hal ve vaziyetler bunlardır. Nitekim bu hallerden biç - ibiri vaki olmadığı için biz de harbe| j#irmedik. Fakat muakedenin bir ta -| kım geniş ihtimalleri dikkate alani diğer maddeleri daha vardır ki bun « bir takım vazifeler tahmil etmekte - dir. Bu maddelerden birisi (beşinci madde). bilhassa bir Avrupa devleti - nin diğer bir devlete taarruzu ile âkid- lerden birinin kendini tehdidde vör - mesi ihtimalini dikkate almaktadır ki, #kidler bu takdirde müessir görecek - leri müşterek harekete teşebbüs için derhal aralarında görürüp danışmağa başlıvacaklardır. 19 Birinciteşrin Ankara muahede - sinden başka. Balkanlarda ve yakın doğu denilen garbt Asya illerinde de sulh ve selâmetimiz için bir tekim taahhüdlerde bulunmuşuz. Meşelâ Yu. nanistanla yaptığımız ve hâlâ bütün kuvvetile payidar olan ittifak bizi ve üphesiz|ve milletimizin tamamiyet ve emni -izı herhanri bir tecavüze karşı birlik - te ve silâhla müdafaaya götürür. Bu- nun. gibi Balkan anlaşması mucibince dört Balkan devleti aralarindaki hu - dudları yekdiğerine karşı garanti et - miş buluruyorlar. Sadâbâd paktı da âkld devletlerden sin veya birkaçının bir tecavüze uğraması halinde diğerlerinin ona yar dım etmelerini zamindir; gerçi bu yar- dımm askeri olmak mecburiyti kon - mamıştı; amma bunünkü dünya va - ziyetinde Sadâbâd âkidlerinden biri - 0e veya birkaçma birden bir askeri tecavüz vukuunda diğerlerinin sadece hayırhavahane bir bitaraflık muhafaza veyahud yalnız diplomasi yardımlarla iktifa etmelerine imkân ve mahal yok gibidir. Zaten bu hal, 19 Birinciteşrin Ankara muahedesinin yukarıda bahsi geçen beşinci desinin gözettiği ih- timallerden birisidir. Gerek bitaraflar ve gerek harb ha- riçleri için harb ile sulhün bahis mev- zuu olduğu sıralarda bizim muahede ve taahhüdlerimiz dolayısile harbe yir- mekliğimizi icab ettrebilerek olan haller vwenumiyetle işte bunlardır. Fa. kat dikkat edilirse görülür ki bizim, icabında harbi göze alarak akdetti - #imiz müahedeler ve anlaşmalar har- bi Folaylaştıracak yerde püçleştirmiş- tir. Buzün Akdenizde, Balkanlarda ve yaxın doğuda barış henüz dev: yorsa bunda bizim tpvahedelerimizin dahi! ve tesiri vardır. Bahusus ehem- miyetli İngiliz İmparatorluğu kuvvet- lerinin Süveyş bölgesine gelmeleri ve telmekte olmaları yakın doğu sulhü için bir tehlike değil yeni bir garanti. dir. Bununla beraber harbi yakm ve varid görüp ona göre hazırlanmaktan seri durmamak lâzimdir. Beş kuruşa torik eraklı köprünün parmaklıkla larına dayanmış, denize bakı- yordu. Elimle omuzuna dokundum: — Seyrettiğin nedir Meraklı, Cevab verdi; $ — Balık. — Köprü üzerinden balık seyrini de yeni işitiyorum. — Hele sen de yanıma gel, bak. Baktım: — Gördün mü? — Denizin üzerinde bir şeyler yüzü- yor. — İşte onların hepsi birer kocaman torik, merak ettim. — 'Toriğin nasıl batık olduğunu mu merak ettin, söyliyeyim.. palamutlan da hi iri... — Onu biliyorum canım. Merak etti ğim daha başka şey. Şu kenarda duran lara bak, sepet alıp tutuveriyorlar, ı — Sepetle nasıl balık tutulduğunu mu merak ettin, istersen sen de bir tecrübe et. — Hayır merak ettiğim daha başka bir şey torik tutanlar, tanesini beş ku- ruşa veriyorlar. — Beş kuruş mu? — Beş kuruş ya. aklıma geldi. Ala- yım, dedim. — Ahp evine götürseydin. — Bir tene alıp götürdüm. Gene gel dim. — Bir tane daha alacaksın galiba. — Hayır bir tane değil, beş tane değil, | beş yüz tane, bin tane, on bin tane ak mak istiyorum. — On bin tane mi, sen çıldırdın mı? — Neye çıldırmış olayım” — Yahu adamlar baksana birer ikişer tutuyorlar, on bin tane tutulur mu? — Ben alacak olayım, balık nasıl tu- tarlar, bütün balıkçılar, kayıkçılar, işsiz- ler hepsi torik avcısi kesilirler. Beni gö- rüp, torik alıcılar da artınca torik fatları da artar, herkes kazanır. Ben de kaza- nırım. — Peki sen nasıl katanırsın Meraklı, — Kazanırım amma işte ben de nasıl kazanacağımı merak ediyorum? — Bilmiyor musun? — Bilsem, benim bilmediğim gibi bk len de yok galiba. Bu torikler bir müd- det buz mahzenlerinde saklanmaz mı? TT — Sonradan daha pahalıya satılmaz mı? —ırır — 'Tuzlanıp saklanmaz mı? —ıı'r1 — Konserve olmaz mi? —ır''! — Bilâhare küçük kutularda konser- ve olarak satmak mümkün değil midir? —ırrr — Bugün denizden toprağa hücum e- den ve tutmadığımız bu balıklar kaybo- lan bir servet değil midir? İçini çekti: — Merak ettim, bu servet bugün ken- dine beş kuruşa müşteri bulamıyor. A İmal g/, aliösi Yağmurlu memleket Havay adalarından Kasala bir sene| izarfında beher santimetre murabbaıa mıştır. Bu miktarın çok fazla olduğuna! fazla yağmur yağdığı söylenilen şehirle- rinde bir sene zarfında yağan yağmur elli santimetre mikâbından fazla değil - dir, * En büyük bina Mağriddeki kral sarayı çok büyük bir En karışık dava Dünyanın en karışık davası 1933 se « nesinde Filipinde cereyan etmiştir. Bu am eği. İon iki buçuk metre mikâbı yağmur yağ. dava iki sene yedi günde bitmiştir. Ma - kineyle yazılmış 24000 sayfalık 47,000 lar da bize ve müttefiklere mütekabil|ve açık dış #iyasetimizin büyük (hir $u takam bir misal olabilir. Avrupanın vesika tetkik edilmiştir. 1370 şahid din- lenmiştir. Davanın esası bir sahtekirlik idi, * İngiliz İncilinin dört yüzüncü senesi 1938 senesinde ingilizce İneilin dört yüzüncü senel devriyesi tes'id edilmiştir. Türk ordularile mütlefiklerin ya -|binadır, Bütün odalarını dolaşabilmek|İncil sekizinci Hanri zamanında 1538 kım doğu &uvvetiri hiçbir devlet veya |için dört gün lâzımdır. Bu, 160 kilomet -| senesinde ingilizceye tercüme edilmiş, inilletin meşru varlığına kasdetmek i-İrelik bir seyahat yapmakla müsavidir. çin değildirler. Onlar hiç bir vakit böyle bir kasd ve tecavüzde bulunmak hareketine geçmiyeceklerdir. Çünkü onların vazifeleri çok daha yüksek ve insani esaslara dayanmaktadır. H. E. Erkilet Mahallelerde tulumba teşkilâtı vücude /7 Tulumbalardan oıri Ni İstanbul itfaiye teşkilâtı tevsi olun-|nılacak itfalye tulumbaları hazırlanmış- maktadır. Mahallelerde itfaiye grupları meydana getirilecek, mahalle mümessil- leri bu teşkilâtta çalışacak omehe'leliyi tesbit edeceklerdir. Mahallelerde kulle- tır, Bunlar tekerlekli ve insan kuvveti ile işliyebilerek ovaziyettedirler. Bir kişi kolaylıkla bir tulumbayı taşımak. , İtadır > Kedi için yas Eski Mısırlılar, kediye çok kıymet verirlerdi. Bir evin kedisi öldüğü zaman aile reisi sol, kaşım traş etmek suretile yas tutardı, n | “ Nasıl Anlıyabilirim?,, İzmirde oturan müstaar adile Ba - yan Mesrure kendisine karşı çok nazik, mültefit ve alâkalı davranan bir sile gencinden bahsederken bu gencin kal- binde kendisine karşı gizli bir aşkın da ynevcud olabileceğini anlatıyor. Fakat ortada maddi delil, izhar edilmiş İs - tek veya söylenmiş söz olmadığından katiyetle hükmetmek mümkün değil “ ve benden: — Nasıl anlıyabilirim? diye soruyor. Fazla mültefit, fazla nazik ve alâ - kah davrananlar ekseriyetle fazla dü- şünmiyen ve hissetmiyenler arasında bulunur, sualin cevabına gelince: — Gözlerine ve dudaklarına bak, giz li manayı okumayı bilirsen anlarsın, demek istiyorum, fakat biraz daha ih- tiyatlı davranacağım; | — Belediyenin nikâh memurluğuna davet edileceğiniz günü bekleyiniz. * Hayatın sekiz senesini buraya u - ve imparatorluk dahilindeki bütün kili- selere tevzi olunmuştur. Di Paraşütlü kurbağalr Borneo adalarında yaşıyan kurbağa - ların ayakları paraşüt'üdür, Bu kurba - Ealar, bu sayede en yüksek ağaçların te- pelerinden yere atlıyabilirler, zak bir şehirde geçirdikten sonra ko casile birlikte İstanbula gelmiş bir genç kadın burada kendisini yapaya'- nız hissediyor. Eski tanıdıklarından dost, akraba, tanıdık hiç kimse kalma- mıştır, Bayan B. D. sıkılıyor ve ben - den kendi tabirile: «— Relation yaratmanın en kolay çarelerini?» soruyor. Bu kelimeyi yerinde kullanacak ka. dar gin görmüş, tahsilli bir genç ka - dın derdin devasını da bilir; — Evvelâ ks ret artadaşlarından en münasib gö - Tülen'erin ailelerini zyaret etmekle işe başlayınız, sonfa nezaket icabı otur - duğunuz âpartımanın sakinlerine uğ - rayınız, bunlardan daimi münasebet haline getirilecek olanları sonra se - Çersiniz. * Torbalıda Bay «E. İ> ye: — İşin en basiti İzmire gidip bir do- ğumevinde bir hafta kalmasını temin etmektir. ii TEYZE e veya tlca- nie ezen İnd

Bu sayıdan diğer sayfalar: