24 Şubat 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

24 Şubat 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

da * Iamuş, Madrid ve Barselonda örfi © IGİKTISADİ TETKİKLER J SON POSTA (| Harbin bitarallar ekonomisi üzerinde yaptığı tesirler Bugün Avrupada cereyan etmekte olan | muharebe, değil yalnız harbeden mem - para leketlerin, fakat bitaraf memleketlerin de ekonomileri üzerinde fevkalâde büyük İeketler, bu harbin devamından fazla Yazan: Hasan Âli Ediz ni öldüren ve rakibini yaralıyan katil adliyeye sevkedildi Hastanede tedavi edilmekte olan Hıdır iyileşerek mahkemece isticvab olundu ve mevkufiyet halinin devamına karar verildi Beyazıdda 15 gün evvel kıskançlık yü- zünden sevgilisi Ferihayı bıçaklıyarak harice 2 milyar 700 milyon altın küren'du. İsviçrede ise bu rakamlar 2036 ve 1702 düren, rakibi Aliyi yaralıyan ve vak'a es- vermek mecburiyetinde kalmıştı. Geçen barbden ders «lan bitaraf mem- i- bir tesir yapmaktadır. Esasen beynelmi -İmidlere kapılmamaktadırlar. Vâkıâ bu Tel ekonomik hâdiselerin birbirine girift (defa da münferid mali gruplar, silâh fah- olduğu şu devirde bunun başka türlü ol- rikatörleri, gene paçaları sıvamış bulu - masına da İmkân yoktu. mnuyorlar.. Fakat memleketin umumi men 1914-1918 harbinde bitaraf kalan dev -|faatlerini düşünen bitaraf memleketlerin letlerin muazzam kazançlar temin ettik -İhükümetleri bu münferid mali grupların, leri, azim servetler yığdıkları hakkındaler geç memleket aleyhine tecelli edecek umumi bir kanaat mevcuddur, Halbukilolan, hududsuz kârlarını İrenliyecek ted- mesele pek de zannedildiği gibi değildir.İbirler ittihazına girişiyorlar. Vâkıâ bitaraf memleketlerdeki muayyen sıntılar geçirmiş, birçok zararlara maruz kalmıştır. İ Misal olarak İsveçle İspanyayı alabili- riz. 1914-1918 harbi devamınca İsv ihracatı daima ithalâtının kat kat fev de olmuş ve memleketin dış ticaret mü- vazenesi her vakit için ekti? bir balans kaydetmiştir. Öyle ki, harbin nikayetin- de İsveçin eline geçen altın miktarı Lmil. yar 300 milyon kuronu bulmuş, altın, &- deta masallarda olduğu gibi, bu küçük memlekete oluk oluk akmıştı. Tabii bu anormal vaziyet memleketin ekonomisi üzerinde tesir yapmaktan hali kalmamış, hayat pahalılığı 9e 150 nisbetinde art - mıştı. Diğer taraftan bazı endüstri branşlarının hududsuz bir inkişafına kar- şılık, diğer bazı endüsiri branşları mut - Jak bir felce uğramıştı. Bu vaziyette altın bolluğuna Teğmen ve bunun bir ne- ticesi olarak memlekette kıtlık yaratmış, yiyecek maddeleri üzerine vesika usulü İspanyada da buna benzer, bir vaziyet hâsıl olmuştu. Peşin para ve altın karşı- lığı olarak memleketin bütün davar ve tığırlarım, zahiresini, Fransaya satan İs-| panya, kısa bir zaman içinde yiyeceksiz kalmış, memlekette asayiş bozulmuş, grevler, nümayişler birbirini takibe baş- idare ilân etmek mecburiyeti hâsıl olmuştu. İsveç, memleketin bu anormal ekono- mik vaziyetine bir nihayet vermek içir, | harb biter bitmez derhal bütün altınla - rını Amerikaya sevketmek ve oradan mal getirtmek mecburiyetinde kalmıştı. Bu- nun pek tabil bir neticesi olarak 1919 dan 1921 senesine kadar devam eden üç yıl içinde İsveçin #thalâtı fhracatının kat kat fevkine çıkarak. İsveç bu müddet içinde — Biraz açılırsın. ne zamandahberi kapalısın! Dedi. Avukata; — Peki! Dedim. Bana elbise . yaplırmıya kalktı. Şiddetle reddettim. — Mademki bu şekil istemiyorsu. nuz, size avans vereyim. maaşınızdan ödersiniz, dedi. Bunu da kabul etme- ayet kendisine yalan söyledi- Bu defa, harbin başlamasile betabir, mali firmaların harbin devamınca, azim)irili ufaklı bütün bitaraf hükümetler, servetler topladıkları bir hakikattir. Fa-| çen harbden farklı kat buna karşılık bitaraf memleketlerin | seferberlik ilân ekonomileri, bir kül olarak, birçok sar - henüz harbe girmemiş olmamalarına rağ. ge- olarak geniş mikyasla etmişlerdir. Bu vaziyet, men bitaraf memleketlerin ekonomileri üzerinde yıkıcı bir tesir yapmaktadır. Meselâ 8,5 milyon nüfusu olan Belçika, 500 bin kişilik muazzam bir orduyü silâh altında ndürmaktadır. Harb patlar patlama; viçre ilk önce umumi bir se. ferberlik ilân etmiş, fakat bu vaziyetin memleket ekonomisi üzerinde tahribkâr tesirlerini görünce, umumi seferberliği kısmi seferberliğe çevirmeğe mecbur ol- muştu, Harb ilân edilir edilmez Holânda ilk a- gızda 27 milyon göldenlik muntazam bir jJtahsisat kabulüne mecbur olmuşlardı. Belçikanın aylık fevkalâde masrafları 300 milyon Belçika frangına baliğ olmakta - dır. İsveç, yalnız 1949 Kânunusanisine kadar 600 milyon kuronluk fevkalâde bir tahsisat kabul etmişti. Yugoslavya ise, yalmız ihtiyat gıda maddeleri için 620 milyon dinar sarfetmek lüzumunu hisset- miştir. Bitaraf memleketlerin bu fevkalâ- de masrafları ihtiyar etmeleri; memleket ekonomisinin kismen felce uğradığı, ip - tidaf madde kıtlığı yüzünden birçok fab- rikaların kapandığı, bir kelime ile umu- mi milli gelirin azaldığı bir ana rastla - maktadır ki, bu hal bitaraf hükümetleri büsbütün fena bir vaziyete sokmaktadır. Bütün bunlardan maada, geçen harb- den ders alan ahalinin İhtiyat gıda mad- de'eri satın almak için hududsuz para sarfiyatını da hesaba katmak lâzımdır, Harbin başlaması Üzerine dağılan «Ster- Tin blokus, gerek şimali garbi, cümerç doğurmuştur. Meselâ İsvesle 1939 yılmın Teşrinievvel nihayetinde te- davülde bulunan paranın miktarı 1,253 milyon kuron olmasına mukabil, bir yıl önce bu miktar ancak 949 milyon kürün- «Son Posta» pın (“rikac? “ ÜN gerekse | cenubu şarki Avrupasında büvlük bir her- pmilyon İsviçre frangıdır. Ayni hali Finlândiyada, Romanyada da görmekteyiz!. Meselâ Finlândiyada ,bir yıl önce tedavülde bulunan paranın miktarı 2032 milyon mark olduğu halde, bugün takriben 3308 milyon marktır, Ro- manyada bir yıl önce tedavülde bulunan para miktarı 34,5 milyar ley olduğu hal de bugün 48 milyar leydir. Gerek tedavüldeki paranın çoğalması, gerekse geçen harbin sıkıntıların gözö- nüne alan halkın lüzumundan fazla ih - tiyat gıda maddeleri satın alması, gda waddelerinin fiatlarını, ihtikâr mertebe- ,sinde yükseltmiştir. Meselâ, şeker istih- | s4 memleketin şeker sarfiyatını dai- ma karşılıyabilen Belçikada, birdenbire işeker piyasadan kuybolmuş, bunun ne - ticesi olarak şeker f* artmıştır. A ni şekilde tuz #istla zerinde de ihti kâr yapılmış, tuz fiatı 80 santimden 25 İfranga yükselmiştir. İsviçrede mahrukat fiatları iki misli artmıştır. Geçen Teşrinievvel ayında Bel İçikada toptan fiatlar “4 19; Holânda ve İsviçrede ise 96 10 nisbetinde bir artış kaydetmiştir, Romanya, Yugoslavya, Bulgaristanda hayat pahalılığı birçok sebebler dolayı - sile diğer memleketlere nazaran daha İmakta olan «Züdöst Ekonomiste mec - muasının yazdığına nazaran Romanyada J kurşun fiatları *© 600-800; bakır fiatları #6 300-500; mensucat fiatları Go 20-50; kundura fiatları © 20-30; çay ve kahve fiatları 96 70-80; et, yağ, peynir fiatları # 10-20 bir artış kaydetmektedir. | Yugoslavya, Bulgaristan, Yunanistan, Macaristan gibi diğer bitaraf (Balkan memleketlerindeki fiat artışı nisbetleri buna yakındır. Bitaraf memleketlerin ekonomileri ü- zerinde en fazla tesir yapan noktalardan biri seferberliktir, Meselâ Belçikanın te- diye müvazenesinde en esaslı rol alan â- millerden biri kömür ihracatıdır. Fakat 180 bin maden amelesinden 18 bininin şi. Jâh İmmması, derhal memleketin kömür istihsalâtını, dolayısile ihracatını Gene muhtelif memleket. in seferberlik ilân etmeleri üzerine, Belçika kömür ocaklarında çalışmakta o- İlan 20 bine yakın ecnebi amele de işlerini bırakarak kendi memleketlerine dön - mek lüzumunu hissetmişlerdir. Tabii bu (Devamı 10 uncu sayfada) SEE GENNETL NAHKÂRLAR 5—; 2 GU MUŞSRET SAFA C imi, giyilecek tuvaletim olduğunu iti- | halbuki ben Tarıktan kaçıyordum. Be- İde, balonun yapıldığı gazinonun önün- raf etmiye mecbur kaldım. ni görünce yanıma geleceği, bu firarın de durunca evvelâ avukat indi. İnmem Balo sabaha kadar sürecekmiş.. Be- | hesabını soracağı muhakkaktı, Bu telâ-İiçin bana elini uzatmıştı. Tam ayağımı ni erkenden otomobille eve getirece . ki ikimizin de yaralarını kanatataklı. |atıyordum, bir de ne göreyim? ğini vadetti, Urutmıya başlamıştım. Yeniden bu Hiç gitmek istemiyorum. o Bununla tecrübeye girişecek kudretim yoktu. elinden kurtulacak mıyım, yoks4 bu Avukat, geç vakit beni geldi evden sonrakilerin kapısını açmıya vesile mi |sldı. Geldiği zaman hazırlamıştım. olacak? Herhalde neş'esizliğim ona bir ders teşkil edecek, soğuk hareketlerim bir daha teklif cesaretiril ona cek. Benimle böyle bir yere zevkli olmadığını başka arkadaşları da, aileleri ve kizlari. le geleceklermiş. beni bir akraba ola. rak takdim edeceğini söylüyor. 27 Temmuz Baloya gittik. Fakat içeri girmek gitmenin kısınet olmadı. Fena bir tesadüf karşı İdi. ma Tarıkı çıkardı. Avukat her şeyin hormal bir seyir takib ederek bittiğini zannediyordu. |vesi içinde kaldı. Otomobil vermiye- İki, Güner! Babam. giyindikten sonra: — Öyle cazib öyle harikulâde oldun , izhar “etmeklen iye takdirlerini smlıyacak. Oraya kendini alamadı. Aynaya baktım. Hakikaten güzel ve cazibdim. Ne çikar? Talihim kara ol - duktan sonra, Avukatın adeta gözleri kamaşmıştı.: Kismet değilmiş. Tarık, yanında iki kadınla ileriemi- yor mu? Hemen içeri çekildim, elinden çektim. — Yalvarırım, dedim. Ne olursunuz girmiyelim, gidelim. Sazırmıştı: — Ne var ne oldu Güner hanım, şimdi durup dururken. — Anlatırım, yalnız rica ederim, içeri giriniz. uzaklaşalım. Büsbütün şaşıran #vukatı içeri çek- tim. Şoföre: — Durma hemen çek! Emrini verdim, Avukat hayretle bana bekiyordu! — Ne olüyor kuzum?. Birdenbire gözlerim boşandı. Bu avukatı da ifazla artmıştır. Meselâ Macaristanda çık» | masında kendisi de yaralandığından Cer- rahpaşa hastanesinde tedavi edilmekte 0- Yan Hıdır, iyileşerek, dün adliyeye sevke- İ dimiştir. İ Hakkında evvelce gıyaben tevkif kü- Jrarı verilen katili, müddejumumilik Sul !tanahmed 1 inci sulh ceza bâkiminin bu- zuruna çıkartmıştır. j o Mazmün, yapılan isticvabı sırasında po- İliste suçunu itiraf ettiği halde, bu defa inkâr yoluna sapmış ve demiştir ki: — Vak'a gecesi Ferihanın evine, kadi- nın daveti üzerine gitmiştim. Odaya gir- diğim zaman içeride lâmba yoktu, oda zi- firi karanlıktı, Bu esnada üzerime ani 0- Jarak hücum ettiler. Altalta, üstüste bo- #uşmaya başladık. Bu boğuşma birkaç da- kika sürdü, sonra ben yaralanarak, bayıl- m. Ne oldu, ne bitti?.. Farkında de- Hâkim, suçlu hakkındaki tevkif kara- rının devamına karar vermiştir. Arkadaşını öldüren katil | 1 sene 6 ay hapse mahküm edildi Çapada hapishane arkadaşı Sedad bı- çaklıyarak öldüren, bu suretle daha 18 | yaşında iken hayatında ikinci bir cinayet İişliyen Cahidin duruşması 2 inci Ağırce- zada dün neticelenmiştir, Mahkeme, suçu sabit olan küçük katili yaşyu, fakat ayni zamanda katilden birin- ci sabikasını nazara alarak, ceza kanunu- nun 448 inci maddesine tevfikan 11 sene, 6 ay müddetle ağır hapse mahküm etmiş- Afrodit davasına bugün devam edilecek Matbuatta birçok dedikodulara yol a- çan Afrodit davasına, Asliye 7 inci ceza mahkemesinde bugün de devam edile- cektir. Müddeiumumilik gösterilen alâka kar- şısında intizamın temini meksadile tedbir- Jer almiş ve bazı meşhur davalarda tatbik edilmiş olan «kart» usulünü ihdas etmiş- tir. Davayı takib edecekler, birer kartla mahkeme salonuna alınacak, böylece iz- dihamın önüne geçilmiş olacaktır. Zira davanın rüyet edi'mekte olduğu 1 inci Ağirceza salonu esas zemin üzerin- de, tahtadan ikinci bir kısım yükseltilmiştir. Salonun istinb derecesini aşacak bir kalabalığın bu tahta kısmın! OSKUA, irademin barajlarını yıkıp birdenbire taşan çöz yaşlarını zaptetmek elimde değildi. Katıla katıla ağlıyordum. — Ne ver ne oluyor, Allah rızası için söyleyin! Hıçkırarak anlattım: — Kapıda nişanlımı gördüm. İmkânı yok giremem, — Mademki ayrılmışsınız her şey bitmiş demktir. Size ne, ona ne?. — İmkânı yok. yalvarırım size dö- nelim, Döndük. — Onu bu kadar çok mu seviyorsu- nuz? — Sevgiden değil.. bilmiyorum.. an. latarcam.. onunla karşılaşmak istemi- yorum. Canı sıkılmıştı. Otomobilin bir kö- şesine çekildi. — Ne güzel bir gece geçirecektik .. iâvesile | ru düne kadar, mahkemeye gelmemişti Raporun bugünkü celseye yetişmesi, ihti- mal dahilindedir. Kaleci Necdetin muhakemesi Demirspor kalecisinin hakemi yarala- masile neticelenen hâdiseli maçın davası” na dün Üsküdar Asliye ceza mahkemesin- de devam edilmiştir. İki taraf avukatları mahkemede hazır bulunmuşlardır. Suçlu avukatı bir istida vererek mukabil dava açtıklarını söylemiştir. Tahkikat dosyası» nın müddelumumilikçe yeniden tetkiki için muhakeme 1 Marta bırakılmıştır. Poliste: Bir apartımanda çıkan yangın söndürüldü Dün Kalyoncukulluğu caddesindeki A den apartamanının 2 nci dalresinden yan - gin çıkmıs ve itfaiyenin vaktinde müdaha leslla büyümeden söndürülmüştür. Yangının sebebi araştırılmaktadır. Bir hizmetçi merdivenin üst katından düştü Beyoğlunda Abanoz sokağında 24 nü- maral: umumhanede hizmetcilik yapan İzak kızı Mari evin üst kat merdivenin- den alt kata düşmüş, başından ve vücu- dunun muhtelif yerlerinden yaralanmiş- tır. Yaralı Beyoğlu hastnesine kaldırıl muşlır, , Denizde sahibsiz bir sandal bulundu Evvelki gece Sirkeci rıhtım» açıklarında! sahibsiz ve küreksiz bir sandal görülerek, deniz zabıtası tarafından sahile getirilmiş tir. | Milli Talim ve Terbiye heyetinin rapo- Bir balıkçıya ald olduğu tahmin edilen, sandalın sahibinin akibeti tahkik edilmek. tedir. K Bir kadına otomobil çarptı Marika adında bir kadın dün Tarlabaşi caddesinden geçerken şoför Mehmedin i . daresindeki 1600 sayılı otomobilin çarpma sile başından yaralanmıştır. Yaralı kadın hastaneye kaldırılmış, ka saya sezeb olan şoför hakkında kanuni tâ, kibata başlanmıştır, © Bir işçi elini makineye kaptırdı Kazlıçeşmede Demirhane caddesinde Fuadın mensucat fabrikasında o çahşan makinist İsmail, faaliyette bulunan bir makineyi yağlarken dikkatsizlik netice « sinde elini kapdırmış ve parmağı kesil miştir. Yaralı işçi tedavi edilmek üzere has- taneye kaldırılmıştı — Baska zaman.. söz veriyorum size, bir başka defasında geleceğim. Biraz düşündükten sönra; — Bari dedi. bizim apartımana uğ- rayalım.. biraz kendinize geliniz, on « dan sonra sizi eve bırakayım. Bütün ısrarları fayda vermedi. Ka. bul etmedim. Babam erkenden karşı» sında görünce şaşırdı: — Hayrola Güner, erkenden dön - dün?. Kucağına atıldım. Başımı soktum. Ağladım ağladım. Ve.. her şeyi anlattım. Babam Ta- rıklan uzaklaştığımı yeni öğrendi. 1 Ağustos Avukatın oğlu Avrupadan o geldi. Tam manasile ziibbenin biri,,, Kendi- ni beğenmiş, mağrur bir genç. Üstelik de dehşetli çapkın. hem 'de küstah çapkın. Habersiz geldiği o için doğru yazıhanieye indi. Babası daha gelmemişti. Elleri ce « binde bir aşağı bir yukarı odada dola- şarak babasını beklerken. vakit vakit önümde duruyor, yılişarak bana ba - kıyor, saçma sâpan şeyler soruyordu. Bir defasında elini çeneme götürüp: — Kız sen ne güzel şeysin böy Demesin mi?.. Kan beynime çıktı. göğsüne (Arkan var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: