29 Şubat 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

29 Şubat 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

d Şybat SON POSTA Sayfa $ Finlerin yalnız kalarak ezilmeleri müttefikler için bir tehlikedir! pe * Üreeemenenesssnsaaamana. B ugün Avrupanm nazarlarını 6 hemmiyetle üzerine çeken hâdi- selerden biri Fin - Rus hahrbi ise, şüp - hasiz, ikincisi de Rus - Alman işbirliğidir. Pin - Rus harbi üç aydanberi küçük devletlerin ne müthiş tehlikelere maruz olabilecekleri , ayni zamanda azim ve iman sahibi milletlerin, sayıca ne kadar küçük olurlarsa olsunlar, en büyük ve baksız tecavüzlere karşı nasıl bir müda- fan kudretini haiz bulunabileceklerini Göstermek itibarile pek ibretlidir. Fakat Rus - Fin harbi ya'nız siyasi, iç- timai ve askeri pek büyük ibret ve ders- lerle dolu olmak dolayısile değil, ayni 20- manda batı Avrupa harbinin bir tevessü ve sirayet mihrakı bulunmak sebebile de pek ehemmiyetlidir, Filvaki üç ay süren pek fevkalâde ve kahramanca Fin muka- Vemet ve müdafsaları menfaatperestlik- Ye malül Avrupaya ve hattâ dünyaya 28- Yıfın kaviye ve haklının haksıza karşı müdafaası lüzumu lehinde en mukaddes heyecanlar aşıladığı gibi karşıdan büyük, heybetli ve korkunç görünen bazı tehli- kelerin kof çıkabileceğini ve bu sebeble bariçi manzaralara aldanmak doğru ol - madığını dahi isbat etmiştir. Fin - Rus harbinin Avrupaya ve bütün dünyaya ilk büyük hizmeti işte bunlar olmuştur. Rus - Alman iş birliği hakkında ise çek geyler söyleniyor: Eğer Almanya Rus or- dusunu. Rus demiryollarının dü - zelterek oOcidden sonsuz kaynak - lara malik olan Ural ve Kaf- Kas madenlerinin azami i lmelerini ve Rus topraklarının ekilip biçilmesini te- min edebilirse, İngiliz ablukasının Al - manya üzerinde hiç bir tesiri kalmadık - tan başka bir gün gelir ki artık Rus - Al- man orduları karşısında durulamaz ve harb de ümidlerin tamam tersine bir Mevra almış olur. Almanların yukarıda saydığımız şey - leri yapıp yapamıyacakları veselesi var- dır. Fakat Alman zabitlerinin, demiryolu mütehassışlarının, mühendis ve sanayi- cilerinin ne kadar kuvvetli teşkilâtçılar oldukları malümdur. Bahusus pek geriş Ye kuvvetli Alman sanayii Rusyanın her hususta işletilmesi için lâzım olan bütün malzeme, makine, alât ve edevatı en ge- > ölçülerde verebilecek bir vaziyette - ir, Alman - Rus iş birliğinin nazariyattan ameliyata geçmesi, yani olmak alanına intikal etmesi için yalnız iki şart vardır. Bunlardan birisi Sovyet Rusyanın esaslı A'man yardımlarına razı ve istekli olma- 81, diğeri de bu geniş islahat teşebbüsleri- NİN bir netice vermesi için lüzumlu olan vaktin kazanılmasıdır. Bu iki şartın şimdiki vaziyet ve hallere göre imkân dereceleri tetkik olununca görülür ki birinci şart bugün bir emri vâ- kidir, Sovyet Rusya Galiçya demiryolla- rile petrol madenlerinin (işletilmesini şoktan Almanlara tevdi etmiştir. İşte dün de gazetelerde Başkır Türk ülkesin- deki Çimbalevi petrol havzasının işletil mesi için Alman mühendis ve ustalarının buraya gelmiş olduklarını okuyoruz. Al Man mütehassıslarını şüphesiz bir sürü Alman maizemesi takib edecek ve yakın- da işe başlanacaktır. Başkır veya Başkurt büyük Türk yur- dünun İdel - Ural ülkesinin merkezi Ufa olan bir ili olup Ural dağlarının cenubu na düşer, Burada Sovyetlerce işletilmeğe başlarmış olan Çimbalevi petrol kuyu - latı bir Türk - Tatar şehri olan Ufaya demir baru ile akıtılmaktı ve buradan Türk ırmağı İdelin, yani Volganın bir 2- yağı olan Kama suyu ve sonra bizzat İdel nehri yolile Moskovaya ve icab eden yerlere nakledilmektedir. Ufanın ayni 20- manda ber tarafla demiryolu irtibatı vardır. İşte Almanların şimdi büyük ök çilde işletmeleri bahis mevzuu olan ve ikinci Bakü petrolleri diye tesmiye olü- ran Çimbalevi petrolleri İşi budur. Almanların Sovyet Ras, erkân harbi- — YAZAN Sovyet tayyareleri tarafından kasabasının kork yesinden itibaren Rus ordusunu ıs'ah işi- ne başlayıp başlamadıklarını bilemiyo «- ruz Keza Sovyet Rusya topraklarının ekilmesi, daha doğrusu Rusyanın ziraj bakımdan teşkilâtlandınıması işine de Almanların ne dereceye kadar girişmiş bulunduklarına vâkıf değiliz. Fakot müt- tefiklerce Almanlara şimdiki gibi bol za- man bırakıldıkça Sovyet Rusyanın yavaş yavaş Almanların eline düşeceği ve bu suretle Alman teşkilâtçılarile / m sü bay, mühendis ve teknisyenlerinin bütün Rusyaya üşüşecekleri zamanın pek uzak olmuyacağını şimdiden söyliyebiliriz. O halde müttefiklerin Finlândiyaya derhal ve kat'i mahiyette fili askeri yar dımda bulunmak hususunda hâlâ müte - reddid olmaları için bir sebeb yoktur. Çünkü müttefiklerin, #inlândiyaya vu - kubulacak fi askeri yardımları Sovyet Rusyayı Almanların kucağına atabileceği tezi artık bahis mevzuu olamaz. Sov - yetlerle Almanların hareket ve iş birliği bir emri vâkidir. Fakat müttefiklerin te- reddüd ve teahhürleri devam ettikçe Al manyanın Rusyayı her cihetçe işlemek için muhtaç olduğu bütün kıymetli Zâ- manı elde edeceğine şüphe yoktur. Finlândiyanın fevkalâde şeciane mu- kavemeti devam ederken, yani İskandi - navyada harbe müdahale için sağlam ve kuvvetli bir temel mevcudken buraya s6- jteri bir ordu göndermek hususunda Al *| manların lehine, bu derece kıymetli va- kitler kaybeden ve büvük hir fırsat ka - çırmakta olan müttefiklerin yarın Fin - lândiyanım tamamile tahrib ve imha © - lunduğu bir zamanda artık hiç bir hare- ket düşünmiyecekleri aşikârdır. Eğer Finler yalmz başlarına kalmakta devam ederlerse muhakkaktır ki bir müd det sonra Ruslar tarafından ezilecekler ve mahvedileceklerdir. Finlândiya *le onun Jmerd ve şeci halkını bekliyen bu akıbet İpek fecidir. Bundan sonra, Sovyetlerle | Almanlar, öyle dedikleri gibi, ne Ro « jmanya, ne Kafkasya ve ne de İrak veya idaha başka bir yere taarruz edecek de « iŞillerdir. Onlar garbde Ziğfriâ hattınm ve şimalde İsveç ve Norveçe kadar ileri sürülmüş emniyetli bir hududun gerile - rinde elele verip çahsacaklar ve, Alman- ların şimdiden dedikleri gibi, İta'ya ve cenub doğu Avrupammn müzaheretleri da- hil olduğu halde 300 milyonluk bir nü. fusa dayanan mağlâb edilmez büyük ve yeni bir askeri ve iktisadi nizam vücude getireceklerdir. Bu meşainin matlüb neticeleri vere - bilmesi için he kadar bir zaman istiyece- Bini katiyetle tahmin edemem, Yakat müttefikler şimdiki kılı kırk yarmak meşguliyetlerine devam ederlerse Alman larla Sovyetler muhtaç oldukları © bir iki seneyi muhakkak bulacaklardır. i Bu müddet zarfında bunlar hiç veni bir tecavüzde bulunmıyacakları gibi bat“ Emekli general H. Emir Erkilet “Son Posta,, nın askeri muharriri bombardıman. edilen bir Fin “nç manzarası, tâ arasıra sulh şarkıları bile söyliyecek- lerinden bitaraflaria beraber müttefik - leri de uyutacaklardır. İşte ondan sonra harb hiç umulmıyan bir yerden öyle bir tarraka ile boşanacaktır ki bütün dünya büyük bir şaşkınlıkla uyanacaktır. O za-| iman müttefikler de şüphesiz yerlerinden sıçrıyacaklardır; fakat tamamile geç kal- dıklarını ve Finlândiyaya vaktinde füli, askeri yardım etmemenin ne müthiş bir i ve askeri hata olduğunu en vahim İbir surette anlamış olarak!',. Amma bu - "nun ne faydası vardır?! Tabit hiç! Kaybolan fırsat bir daha dönmez. O - nun için bu haftalar Finlândiyaya yar - dım edilebilecek en geç zamanlardır. Bu dar ve son vakitten istifade le Finlân - diyaya kati ve filli askeri yardımda bu- İlunmak gene müttefiklerin menfaatine- dir, N H. E. Erkilet seaeerpsne resen seaamarmaaee asama meme İpekli mensucat satışları yükselmiyor Bütün dünyada ve bu meyanda mem leketimizde de bütün sinsi maddeler fiatları artmış olduğu halde bunların aksine olarak memleketimizdeki ipek- li mensucat fiatları artmamıştır. Pu vaziyet ipekli istihlâkinin hisso- İunur derecede szalmış olmasından İle- ri gelmektedir. Fabrikaların tüccara kredi ile mal vermemekte olmaları da mün azalmasında âmil olmuştur. | iğer taraftan harbden evvel y bancı memleketlere ve bilhassa Fran- saya gönderilip boyanarak geri getiril- mekte olan ipekli mensucatın da sevk ve ithalinde harbin doğurduğu güç - lükler de boyanmır işlerine tesir yap - İmıştır. Bu yüzden fabrikalarda boyanmamış ipekli stokları gittikçe artmakla ve fa- kat fabrikalar mütehassıs oamelelerini elden kaçırmamak için istihsale devam etmektedirler. Bir hafta içinde 106 bin çift torik #hraç edildi | | den e rağbetin ve buna müvazi 0- larak flatların da artmakta olması ba- Lıkçıları fasliyetlerini arttırmağa sev - ketmektedir. Son hafta zarfında mühim kısmı: İ - talvava olmak üzere Çekya ve Yuna - ristana ihraç edilen balıkların mikta - rı 106 bin çifti aşmış ve 63 bin liralık bir satış bedeli elde edilmiştir. Dün de Bahıkhaneye 35 bin çift to - rik gelmiş ve çifti 60 kuruştan satıl - mıştır. Bu meyanda mühim miktarda da uskumru tutulmuş ve bunlardan #ki motörü Yunanistana sevkedilmiştir. Perdkendeciler şehirde toriğin te - Sint 40-50 kuruşa o ve 22 kuruşa olan uskumruyu da 30 kuruşa satmaktadır. Tar. Diş piyasalarda balıklarırmza gün - Havadis kumkumaları &vadis kumkumalarının o birçok'ayrıldığınız zaman üzülürsünüz. Çünkü nev'i vardır: Süküti nevi, Tehditkâr nevi, Mütelevvin nevi. Hoş sohbet nevi, Alıp veren nevi, Muteriz nevi, Müteferrik nevi . Süküti neviden bir misal: Yüzünüze bakar, siz de ona bakarsınız. Göz kaş işaretlerile; — Fena, vaziyet kötü! Gibi bir işaret yapar. Ve şını çevirir, vaziyet belki Oiyi- dir, belki de Fena... Fakat mu- hakkak bir şey varsa onun bundan haber- dar olmadığıdır. Maamafih bu nevi, ha- vadis kumkumalarının ihsanı fazla mera- ka düşüren, üzen. neş'esini kaçıran nevi- dir. ba- İ * Tehdidkâr neviden bir misal: — Bele sen görürsün, daha nelez ola- cak, Der, ve faz'a bir şey söylemez. Başka| bir şey söyliyemez, çünkü kendinin de bir şey bildiği yoktur. Sizi korkuttu ya. onun için bu kadar kâfldir. * Mütelevvin neviden bir misal: Bu nevi havadis kumkumasi çok x0 » nuşur. Kâh şöyle söyler, kâh böyle söyler, Ikâh dünyayı cehennem gibi göstetir, kâh her tarafı gül gülüsten yapar. Saati saa- tine uymaz, eşref saatinde dinlemişseniz, zevkinize payan yoktur. Eğer ters zama-| nına rastladınızsa etrafınızı kapkara gö- rürsünüz. * Hoş sohbet neviden bir misal: Bu nevi havadis kumkumasını tatlı tatlı dinlersiniz. Çünkü o icad ettiği kötü | havadisi ballandırıp yutturmayı bilir. O-! nu dinlerken gül İz amma, yanından | l | İlk bankalar ve banknot İlk banka milâddan 700 sene evvel ku- rulmuştur. Bu bankanın şubeleri dahi vardı, Avrupada ilk banka on ikinci asırda Venedikte kurulmuştur. Barselon ve Stokholm bankaları daha sonra gelir. tx) banknotu 1668 senesinde Stokholm ban- kası ihraç etmiştir. İ Her evlenmede bun bir yerinde: — «... İşte teyzeciğim, tafsilâttan sonra hakkımda kat'i hüküm verebilirsiniz, elbette ne süy- lerseniz yapacağım, bilmem neden, yazılarınızı okuya okuya olacak, size pek büyük bir itimadım var, şunu da lâve edeyim ki, hayata, hiç kimseye itimad etmiyen bir kimseyim..» Cümlelerini kullanmış, * Bayan «K. S» hayata bedbaht bir izdivaçla atılmış bir genç kadındır. takat. İskat sergüzeştini anlatmıya- cağım, galiba, galiba değil muhakkak, lk mektubunda menetmişti, bu İkin- ci mektubu, ilkinde verdiği tafsilâtı az bulmam üzerine yazmıştır, evet sergüzeştini bakledemiyeceğim, yak nız cevabı kaydetmek lâzım, cevab da umumt mahiyette, biraz müphem ola cak. — Çocuklarım, her genç kız, her genç erkek evlenirken mes'ud olacağı zannındadır. Bu saadeti temin için gerek kendisi, gerek ailesi tarafından azami inceleme yapılmıştır, mümkün olan her tahkik vasıtasına müracaat e- dilmiştir. Ortada sevgi olmasa bile ciddi bir temayül de rol oynamıştır, hülâsa emniyet hissi hemen hemen mutlaktır. Fakat buna rağmen tecrü- Bahlın hissesi vardır Bayan «K. S» bana yazdığı mektu- bu kadar bir tatk tatlı anlattığı havadisin acı taraf - Jarını hatırlamışsnızdır. * Alıp veren neviden bir misal; Bu nevi havadis kumkuması; Mühim yerden duydum. Diyerek söze başlar. Mühim yerin ne yer olduğunu sorsanız cevab vermez, <- vab vermeyişinde: — Her mühim yeri sizin gibilere söy- liyecek değilim ya. manasına gelen bir eda vardır. Bu edanın sahte olduğunu bilmeniz lâzımdır. Çünkü hakikatte ne mühim yer vardır, ne o da bir şey duy - muşi Fakat duymuş gibi anlatır. Da- hili işlerin künhünden, harlet siyasetin en mahrem cihetlerinden bahseder. * Muteriz neviden bir misal; — Yok öyle değil. Her ne söyleseniz, muteriz new hava“ dis kumkuması kabul etmez. — Six bilmiyorsunuz, ben anlatayım. Anlatmıya başlar. Siz dinlersiniz, iti - raz etmezsiniz, fakat o itiraz etmek me- rakında olduğu İçin sanki onun sözleri üzerine bir mütalea yürütmüşsünüz gibi, — Yok öyle değil! Cümlesini söz sırasına soktuktan sonr? devam eder: » — Sizin aklınızdan geçeni bildiğim için yok öyle değil dedim... * Müteferrik nevi: Havadis kumkumaları pek fazla nevi- lere ayrılabilir, Züppe nevi, ukalâ nevi, hassas nevi, ilmf nevi... Vesaire vestire, Bütün bunları müteferrik nevi ara «- sında toplamak mümkün değildir. Yalnız birleştikleri tek nokta bütün havadis kumkumalarının fena, çok fena, pek çok fena insanlar olduğudur. Mikrobdan ka- çâr gibi onlardan kaçmalıdır. Cima Alla | Bunları biliyor mu idiniz? | Ağızdan çıkıp göze giren çivi Fransada çivi yutmuş bir çocuğu has- taneye götürüyorlar, ameliyat icab eği- yor, çocuk masaya yatırılınca O hapşır- yor. Yuttuğu çivi ağzından çıkmıştır. Fakat o anda doktor elini, gözüne götü- rüyor, ve diğer doktorlar onu çocuğun kalktığı ameliyat masasına yatırıyorlar. Çünkü çivi, gözüne saplanmıştır. be bize gösteriyor ki, evlenmede saa- det gene bir baht işidir. Mutlak om- niyet hissi içinde yapılanların da en aşağı yüzde ellisinin talihi de tered- düddedir. İlk mektubunu, okuyup cevabını serdikten sonra prensipime uyarak yırtmıştım, fakat zaman yakın olduğu için muhteviyalını gene kâfı sarahat- le hatırlıyorum. O mektubda bir kaçar satırlık çizmiş olduğun !ki portre de gözlerimin önünde, itiraf edeyim ki, ikisini de pek parlak bulmadım. Ceva- bımda tafsilât o isteyişimin sebebini şimdi anlıyacaksın: Bir genç kız, bir genç kadın evlene- ceği zaman evvelâ sevgisinin derece- sini, sonru menfaatini araştırır. İkisi. ni telife çalışır. Sevginin bulunmadığı noktada vazifesi Ikinci noktayı azami temin etmektir. Bu da kendi vazıye- tine bakar. Bana çizdiğin iki portrede biri bir bakımdan, diğeri başka ba- kımdan yekdiğerine faik görünüyor- lar, neticede yekdiğerine müsavidir. ler, fakat ben esas hatlara baksrak öylüyorum, teferrümtta öyle küçük noktalar olur ki, insana esası unuttu Tur. Görüyorsun ya, kararı vermek gene sana düşecek. * Selihlide Bayan «B.» ye: Benim aldığım malümat bahsetti- Hiniz «zat» ın itimada lâyık olmadığı- nı gösterdi, tecrübeyi bir başka fır- satta kullanalır TEYZE

Bu sayıdan diğer sayfalar: