5 Mart 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

5 Mart 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

6 Mart t SON POSTA Amerika' Hariciye Müsteşarı Avrup iEmekli general H. Emir Erkilet! i “Son Posta,, nın askeri muharriri eemassaremramrasın bi R eis Ruzvelt, Avrupayı iskandil e için, Wellesi yola çıkarırken ©- getireceği malümatı kendisile Ame- hariciye nazırından başkasının bil- miyeceğini söylemişti. Buna rağmen gâ- 'zateler Wellesin temaslarına ve hattâ bu temasların neticelerine dair haberlerle doludur. Wellesin malüm dört büyük devlet ve İhükümetin reislerinden ve nihayet ha- Ticiye nazırlarından aldığı ve alacağı fi- kir ve tekliflerden pek ehemmiyetli ve Mmüstacel olanları belki - bizzat kendisi | aya niçin YAZAN ve deniz ailâhlanmalarına işitilmemiş derecelerde büyük para yekünları sarf veya tahsis etmekte olduğunu görüyo- ruz. Evet Birleşik ŞimaM Amerika silâhla- nıyor, silâhlanıyor; bir vakitler deniz- lerde İngiltereden sonra gelirken şimdi onla birdir. Eğer isterse yarın geçebilir ve dünyanın en birinci deniz devlet! ola- bilir. Çünkü İngilterenin, Fransanın ve bütün dünyanın altınları oraya Ameri- kaya akmaktadır. Amerika, geçen Büyük Harbde İngilk tere, Fransa, Belçika ve İtalyava veresi- ye mal ve harb malzemesi vermiş ve pa- rasını kaybetmemek için nihayet börçlu- tarafından - Vaşingtona (şifrelenmiştir İve şifrelenecektir. Fakat kabul olunür ki önün Roma ve Berlinde yaptığı ve! Parisle Londrada yapacağı temasların mahsulleri henüz kilidli ve mahfuz çan- #asının en gizli yerinde kapalı bulun maktadırlar. Hal böyle #ken Wellesin bu derece| Mmahrom olan görüşmelerinin gazete sü- #unlarında bol bir yayın mevzu teşkil etinelerine hayret etmemek kabil değil dir. Fakat hayret yerine sırf tahmin, tel- kin ve propaganda mahsulü olan bu meş- Tiyalın muzır tesirlerinden itina ile $â-| kınmak ve bunun için de hiç birine kıy- met vermemek lâzumdır. Esasen Welles daha Amerikadan ay- Yılmadan onun bu seyahatinden Avrupa sulhünün doğmıyacağını, çünkü böyle! hir şeye henüz maddi imkân mevcud ol- 'madığını anlatmıştık, Bahusus Ruzvelt we arkadaşları sırf hayal ve ideal peşin- de beyhude vakit ve kuvvet sarfedecek| adamlardan değildirler. Onun için onls- rın Avrupanın şu halinde bir sulh imkâ- Bına inandıklarını sanmak safdillik olur. | | Adamakılı dövüşülüp galib ve mağ-| Möb yani hâkim ve mahküm taraflar apaşikâr belirmeden Avrupa möseleleri: in haline imkân yoktur, Çünkü ne de- Birse densin beynelmilel hayati düğüm- lerin, bilhassa toprak ihtilâflarının, ye-! ÇÜ masa etrafında görüşülerek çözülme-| İleri için müessir ve kat'i bir usulü, beşe-| tiyet henüz keşfedememiştir. Nitekim Milletler Cemiyetinin ne kadar noksan| ve beceriksiz bir tas'ak olduğunu bütün dünya öğrenmiştir. | Münlerid şahıslar gibi milletlerin de! haklarını elde etmek veya bir zulümden | Şikâyet için müracaat edecekleri, duru-| Şacakları ve nihayet hükümlerine boyun | #ğecekleri mahkemeler kurmak O müm-| kün olsa idi mesele kalmazdı. Fakat bu| Mahkemeler ancak insanların | hayalle rinde yer tutabilirler ve ilelebed ancak idealist dimağlarda yaşayacaklardır. O- nun için dünya ve beşeriyet baki kaldık- Şa dövüşülecek, dövüşülecek, daima ga Mb ve mağlüblar, zalim ve mazlumlar olacak ve hak yalnız galibin bir mah o- larak kalacaktır. Bundan kurtuluş yok- tur, O halde Amerika ne istiyor ve her Yerde Amerikan sefirleri varken Avru- Panın dört büyük devletine ayrı ve fev- kalâde bir murahhas göndermesi acaba nedendir? Şüphesiz merek edilir! Amerikanın ne istediğini ve ne di- Şündüğünü bitmek epey güç bir iştir! Zihirde dönen şayialara kulak asmama- dır. Çünkü bunlar insanı hakikate yak- laştıracak yerde uzaklaştırırlar. Zaten "Propagandanın vazifesi de budur: İnsan- İların görüş ve anlayışlarını çelerek on- İarı doğrudan uzaklaştırmak. Amerika Çekoslovakya ile Lehistanın İlhakını istemiyormuş: Amerika, Avru- Pa barış ve sandetinin bilhassa küçük miletlerin teşkil edecekleri tamamile müstakil ve hür birlikler arasında fede- rasyonlar vücude getirmekle kabi) ola- bileceği fikrinde imiş; elhasıl Amerika Avrupa hakkında şöyle veya böyle dü- Yönüyormuş; bütün bunlar şimdilik ya- kıştırma tevil veya tefsirler mahiyet ve hududunu geçemezlör. Fakat bütün bunlar arasında hakikat olan tek bir şey vardır ki o da Ruzveltle arkadaşlarının bizzat Ameriksdan ve Amerikanın hal ve istikbelinden başka bir şey düşünmedikleridir. Onun için A- » merikann bir taraftan (Welles) i Avru- Paya salarken diğer cihetten kara, hava larının zsferini temin için Avrupaya 40 fırka sefer edip göndermeğe mecbur ol muştu. Fakat bu harbde Amerika, kanlı müdabalelerde bulunmağa teşne görün Dün bir şimen-ifer kazası olüu Dün Sarayburnu köprüsile Gülhane parkı arasındaki demiryolu kavsinde bir amelenin yaralanmasile neticelenen bir tren kazası olmuştur. Makinist Arifin idaresindeki 17 numaralı banliyö treni Sirkeciye gelirken, marşandiz santralı yanında ve hat üzerinre Kahraman a - dında bir amele ile karşılaşmıştır. Aradaki mesale pek yakın olduğundan makinist süratli gitmekle bulunan loko- motifi durdurmağa muvaffak olamamış ve Kahramana çarpmıştır. Bu çarpma neticesinde katarın altında kalan ve üzerinden on bir vagon geçen amelenin yalnız sol eli kesilmiştir. Bu suretle çok feci bir ölümden kur - tulan Kahraman tedavi edilmek Üzere Cerrahpaşa hastanesine kaldırılmıştır. Kazanın tahkikatına müddeivmumi muavinlerinden Atilâ Yurdakul el koy - muş ve makinist Arifi sorguya çekmiştir. Adli tahkikat devam etmektedir. Kömür satışları için belediye bir sapor hazırlıyor Bir Marttan itibaren kömür salışı E - tibanka devredilmiştir. Henüz bu husus- ta İstanbulda bir hazırlık o yapılmadığı için satışlar eski şekilde devam etmek- tedir. Bankanın bugünlerde İstanbula bir mümessili gelecek, belediye ile temasa geçecektir, Belediy, Etibankın tebligatını | beklemektedir. Tebligat geldikten sonra belediye her semtin istihlâk mikdarım geldi? amman memekte ve bunun İçin veresiye mua- mele yapmamaktadır. Birleşik Şimali Amerikanın silâhlarıp | hazırlanması görünüşte Japonyanın U- zakdoğu sularındaki Filipin vesaire A-| merikan adalarına muhtemel bir taarrı-| zuna karşıdır. Japonyanın o Amerikanın Çindeki menfaat ve imtiyazları zaten Ja- ponya tarafından mütemadi ba'talarmış- #r. Onun için bu doğrudur. Fakat Birle şik Şimali Amerikanın asıl ve hakiki fs teği Cenubi Amerika üzerinde tam bir hegemonyadır. Bu suretle Şimal! ve Ce-| nubi Amerika yekvücud bir halde en ye-| ni ve en büyük ve kudretli cihan impa- ratorluğunu kurmak istidadını haiz ola- caklardır. Görülüyor ki Avrupa ihtilâf ve dö- vüşlerinden yalnız Japonyanm deği, A- merikanın da istifadesi azimdir. Bugün dövüşen Avrupa belki, yarınki Amer! - kaya nisbetle ilkinei ve üçüncü derece lerde ka'acaktır. Görülüyor ki Birleşik Şima't Amerika (le onun reisinin şimdi- İye da'r ve geleceğe aid düsünce ve pa- yeleri bir Avrupa su'hile uğraşmaktan çok daha genlstir. Büvük, cihangir ve yekpare bir Amerika (Şimal ve Cennb Amerikaları) kurmakla mesel yüksek mühendisler şüphesiz birenk eleman'nra muhtaetırlar. Amerika teslihatı nasi) ki bu biüyfik eayenin sevkulceyri bir vas. tası İse We'lesin Avrupa seyahati de ge niş ve muazzam büyük Amerika prosra- —mmın sadece bir tek çizmiini teskil eder. K icin Amerikan meseleleri- ne geniş ve uzek gören bir gönle bakmak lâzımdır. ! Vanılmama H. E. Erkilet Denizlerde fırtına devam ediyor Karadeniz, Akdeniz ve Ege denizinde şimal fırtınası şiddetle devam etmketedir. Fırtına bilhassa Karadenizde çok şıd- detli olduğundan, bazı vapurlar dün Bo- Hozdan dışarı çıkamamışlardır. Seferde bulunan gemiler de fırtına yüzünden li-| manlara sığınmak mecburiyetinde kal » mışlardır. Yeşilköy meteoroloji istasyonundan aldığımız malümata göre dün hava yur- dun Karadeniz kıyılarile Trakya ve doğu Anadoluda çok bulutlu, diğer bölgelerde âz bulutlu geçmiş; rüzgârlar Trakya ve Ege bö'gelerinde garb, diğer yerlerde ek- İseriyetle cenub istikametinden orta kuv- İvett esmiştir. Dün İstanbulda hava bulutlu geçmiş, rüzgâr cenubu garbiden saniyede 3-5 met re hızla esmiştir. Sühunet en yüksek 5,4 ve en düşük| 5 in altında 7 santigrad kaydedilmiştir. İzmir Belediye Reisi Valiyi ziyaret etti Şehrimizde bulunan İzmir belediye İreisi Behçet Uz dün öğleden sonra bele- İdiyeye gelmiş, vali ve belediye reisi dok- İtor Lütfi Kırdarla bir müddet konuş - İmuştur. Dahiliye Vekili bugün şehrimize geldi Dahiliye Vekili Faik Öztrek Ankera SEKER BAHSİ — Çivi buhranı var. Demişlerdi. Doğru veyahud yanlış kendimiz! teselli edebilmiştik: — Belki bu yüzden çivi kesmekten kurtuluruz. Demişlerdi. Doğru veyahud yanlış gene kendimizi teselli edebilmiştik. — Bundan böyle kumaşçılar. bize kumaş yerine çuval giydiremiyecek - — Boya buhranı var. Demişlerdi. Doğru veyahud yanlış gene kendimizi teselli edebilmiştik. — Kolay kolay gözümüzü boyıyamı- yacaklar, — Şeker buhranı var. Dediler. Kendi kendimizi teselli ça- relerini aradım: — Ağzımıza bir parmak bei çala - mıyacaklar. Diyecek oldum. fakat münasebet bulmadım. — Şeker olmayınca, belki şeker has- talığı da ortadan kalkar. Diyerek oldum. Fakat bir doktor dostum, şeker buhranının şeker has - talığının ortadan kalkmasına sebeb 0- lamıyacağını izah etti. Veihasıl teselli noktası bulamadım. * Diyorlar ki: Şeker buhranı ârızidir. Ancak bir gün toptancılar şeker vermemişler. Diyorum ki: Punun böyle olduğuna inanıyo -| Tu Diyorlar ki: — Öyleyse hiç mesele değil. Diyorum ki: — Mesele değil mi? Hele olan biteni bir gözden geçirelim: Toptancı pera - kendeciye şeker vermeyince, peraken- deci olan şekerini de sakladı. Halk a- rasında. şeker bulunmıyacak. sözü â&- Zızdan ağıza yayıldı. Evine bir kilo şe- ker lâz'm olan aradı, taradı; yirmi ki- lo bulup aldi. İki yüz elli grama ka - naat edecek olan ancak yüz yirmi beş gram alabildi. Parasını da altmış ku « ruştan ödedi. Mesele değil mi, daha ne olsun. * Dünkü sabah gazetelerinin birinde okudum: Bir otomobil şekerci dükkânına gir“ miş. — Nasıl girmiş? Dediniz. Nasıl girdiğini okumadım. Fakat tahayyül ettim. Şoföre karısı: — Şeker yok. Demistir. Şoför bakkala (gitmiştir Bakkal da: — Şeker yok. Demiştir. Şoför bakkal bakkal do aşmış ayni cevabı almıştır — Seker yok. ,. Seker yok. ... Şeker yok. Tam bu esnada, şekerci dükkânmıri camekânındaki şekerler gözüne iliş miştir. Gözü dört açılmıştır. — Seker var! Diye bağırmış ve otomobili dükkâ ED yla © bihi | Bunlar biliyor mu idiniz? | işi olmaması yü - tı. Ve mektubla şatranç oynamaya baş- Mektubla şatranç Cemubi Afri - i kada Johanes »- burg'da bulunan bir zengin hiç bir zünden can sıkım- tısı içinde idi. Bir , eğlence arıyordu. Nihayet aradığı eğlenceyi buldu. A - merikada gene kendi gibi zengin ve işsiz olan eski bir dostu ile mektublaş- ladılar. Her biri hsreket ettirdiği ta- şı mektubla ötekine bildiriyor. öteki şatranç tahtası başına geçiyor, kendi oynıyacağı taşı hesablıyordu. Bu tarz- da mektublaşarak senelerce şatranç oynamak Suretile vakit geçirmişler - Bir genç kız Okuyucama Tavsiyem 29 yaşında bir genç kız okuyucum | 29 günlük Şubat Bu senenin Şubatı 29 gündü. Acaba neden böyle, neden dört senede bir Şubat ayı bir gün fazla olur? Sebebi şu; bir sene 365 günden bir günün dörtle biri kadar fazladır. Bu yüzden dört senede bir Şubat ayı bir gün fazla, yani 29 gün olur, Fakat bu- nunla da telâfi edilmez. çünkü her se ne İl dakika 10 saniye daha farkeder ki, her yüz otuz senede bir gün fark yapar. Bunun için de dört yüz senede bir Şub&t ayı bir gün fazla, yani 29 gün olur. Fakat bununla da telâfi edil mez. çünkü her sene !1 dakika 10 sa- niye daha fark kalır ki, her yüz otuz senede bir gün fark yapar. Bunun i - çin de dört yüz senede bir Şubat ay » larının günlerinde değişiklik yapılır. ziyette tabii olarak okuyucumu tanı yanlar az. Talibler de bu az tanıdık» Yar arasından çıkıyor. Nasıl hareket etmesi icab ettiğini bana soruyor. Okuyucum yirmi dokuz yaşında ol « masaydı, ona kısaca: t edecek, bankaya bildirecektir, Her ekspresine bağlanan hususi vagonla bu semtte Etibank tarafından açılacak kö-|sabah şehrimize gelmiş olacaktır. Ka - mür satış şubesinin büyüklüğü beledi - | Yınvalideleri hasta bulunan Vekil, Pen- yenin hazırlıyacağı rapora göre tesbit o-|dikte trenden inecek, Kartala geçecek - Tunacaktır. İtir. Dahiliye Vekilinin şehrimizde tet - Banka, satışa başladıktan sonra kömür | kiklerde bulunması da muhtemeldir. fiatları bir miktar ucuz'ıyacaktır. Şim - diyi SAğ — Bir adam alacak yüzünden diye kadar kömürün tonu Zonguldaktan arkadaşım yaraladı şehrimize 400 kuruşa get en banka bek zl ii bu fiatı 225 kuruşa indirmiştir. Bager in biri, alacak me. Otobüs münakasasına dört glesinden dolayı aralarında kavga Çıkan firma iştirak etti arkadaşı Söürmriyi bıçakla yaralamıştır. Tramvay işletmesi tarafından alına -| Yarak e eme DE cak otobüsler için bir münakasa açılmış-|knd8 kanuni k k düştü ünial i İki yaşında bir çocuk kuyuya düşti tı. Münakasa müddeti dün bitmiş, firma- — Köyünden ı üracaatları tetkik edilmiştir. Mü), Gül kamsma bağl Sey e » MÜ nerin kıa 2 yaşlarında Vasfiye, evlerinin. nakasaya iştirak eden dört firma, her ©-İ ğnündeki tarinda oynarken ağzı açık duran tobüs için belediyenin tesbit ettiği Ücre-| kuyuya düşmüş ve boğulmuştur, Kaza et. tin iki misli para istemişlerdir. Belediye, | rafında jandarma tahkikat (o yapmakta . teklifleri tetkik edecektir. dir, bana yazdığı mektubda şunları söy- Yüyor; E Ev kadınıdır, dürüsttür. Yüzünü kı- zartabilecek en ufak bir ayıbı yok « tur. Çirkin de değik kanaatkâr, uy - sal Fakat yaş 29, bu yaşa kadar. ona birçok talibler çıkmış, okuyucum bum ları reddetmiş. Reddetmesinin sebebi bu talibleri kendi ailesine uygun addetmemesi - dir, Okuyucum bir kasabada yaşıyor, yas ni küçük bir muhit, gerçi bu küçük mu hitte de erkek kadın bir arada toplan- «Bekle ne olsa kısmetin çıkacaktır» Derdim. Fakat yaşın büyümüş ol - ması meseledir, Okuyucumun uzun s6- neler daha beklemesi doğru değildir. Bunun için birkaç yol: Okuyucumun biraz daha az müş - külpesend olması, evlenmek istiyenler arasında en iyiyi, ileride geleceği ümid edilen fevkalâ: tercih etmesi. Muhit değiştir e İşte en iyisi budur. Okuyucumun başka bir şehirde her ha'de bir akre- bası vardır. Muvakkat bir zaman için o akrabasının yanına gitsin, yeni bir muhite girecek, tanımadığı, onu tanı- mıyan şahıslarla karşılaşacak, Belki de orada kendinin de beğeneceği bir talib çıkacaktır. tılar oluyor. Fakat okuyucum, bu top- Tantılara pek gitmez, çünkü her han- gi bir dedikodudan çekinir. Bu va » TEYZE

Bu sayıdan diğer sayfalar: