22 Mart 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

22 Mart 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

-SON POSTA — Doğruluk da bir itiyaddır Sözün kısası Ümid ve niz Vermiyen bahar Hacıbaba ve | Yaramaz çocuklar Ekrem Uşaklıgil Kuma, EEE 3 Tal a lek alalmlin br yank Gene bir çocukluk hakıras. B:“ EEE A O tarihte İstinye ranhalle mektebine zidip #opardınız: geliyordum. Eski samanlardaki sözüm ona — İlkbaharın ilk günü, kaydımı gör -|/ kültür veşkilğtmizi bilmiyenleri aydınlat - : .dünüz. i | ! Bir mevsim geçti, ötekine başlıyoruz, küçük bir hesâb yapabiliriz. Geçen mevsim kıştır, kış beyaz karına rsğmen ber vakit karadır, hüzün verir, yeis verir, ölüm verir. | Gelen mevsim bahardır buhar da gü-| heş çiçek, hayat, ümid demektir. | Kıştan kurtulup bahara kavuşmak bu sene de herkez için yeisten uzaklaşıp ü-| mide erişmek manasına gelecek mi? San; hafta içinde şahid olduğumuz dünya hâ-| mak Için şunu söyliyeyim ki, Tesmen «Sib - yân» halk dilinde de «mahulie, mektebi de. vilen Er okul talim ve terbiye heyeti bay sarıklı bir Hocafendi ile bir de kalfadan te. #ekküb ederdi. Bizim mektebde de, keliielii, heybetli; yâ. gü hiç bir vak't gülmiyen hocamızdan gayri bir de Hacıbaba diye omarul bir kalfamız vardı, Hacıvata yeşi belli olmıyan ihtiyarlardan. da, Telim vazifesini Hosafendi kendi me silmiş bulunduğundan; terbiye üzeri. vazifesi A diselerini hatırlamıya çalışalım. * Amerika hariciye müsteşarının Româ- dan ayrılacağı günlerde ortaya bir sulh projesi atılmıştı. İlk bakışta mühim bir Töluş görmek şartile makul, haklı bir) sulhün münakaşaaına esas teşkil edebi -| lecek gibi görünüyordu. Demokrasi cepbesi bu projeyi Alman- yaya, Alman tarafı ise de demokrasi gru- puna atfetti. Hitarafların bir kısmı da Vatikan mahfellerinin bir sondaj bare /ketinden veya Amerikalı bir gazetecinin hayalinden doğmuş olması ihtimalini dü- şündü, Hakikat bugün anlaşılmış değil dir. Bununla beraber kimin tarsfından ortaya atılmış olursa olsun bu proje büs- | bütün feydasız kalmadı. İki taraftanda Rus papasları o derece şiddetle tekzib edildi ki, kin, hırs, szim ve irede fışkıran öyle kelime- Jerle karşılandı ki, bugün Avrupa devlet &damlarının Amerika hariciye müsteşarı ile yaptıkları mahrem konuşmalarda faz- Ma yumuşamış alabileceklerine hükmede- miyoruz. Bu şartlar altında da Amerika- day herhangi bir sulh tavassutunun gei- mesine fazla ihtimal veremiyoruz. Ame- rika hariciye müsteşarının topladığı | malümat şüphe yok ki, müfid olacaktır. | Fakat şimdi değil, ileride. İki tarafın aramnda derin, çok derin bir uçurum yardır, daha evvel bu uçurumun Xismen,! yahud tamamen kurbanla doldurulması | dâzım. a İtalya ve Almanya hükümet reislerinin buluşmaları bu sulh projesi rivayetlerinin ortaya atıldığı zamana tesadüf eder. Bu-| nun içindir ki, ilk dakikada bütün cihan- da bir sulh hareketi ile alâkadar görüldü, fakat henüz mahiyeti anlaşılmamıştı ki, “İngiliz bâşvekilinin Avam Kamiarasında: — Bu mülâkattan ne netice çıkarsa © çıksın ona karşı koyrmya hazır bulunu. © yoruz, demiş olduğunu işittik. O sırada Fransada dahili bir buhran dı. Bu sebeble Fransadan resmi bir söz gelme- di. Fakat onun yerine Fransız matbun - tının böyle bir ihtimale karşı yaylım ateş yaptığım gördük. İşte bir hareket iki, sulh projesi rivayetinin tekzib edil- mesinden sonra dahi bazılarında küçük! bir ümid kaldıysa onu da mahvedecek mahiyettedir. İ İtalya ve Alman hükümet reisleri ne konuştular? o Mül&kef iki hüküme* sefi f'e iki hariciye vekili arasında cereyan | #iti, Mahivetini biç değilse derhal anlı- / kuvvetini muhafaza ederek kalması un-! ,cak bu şarta bağlıdır. Bu bakımdan Al - şfün uzaklaştırarak Rusya Je Italya ara- Doğruluk fazilet yolunda yürümiye alışmanın verdiği bir Küçük bir yalan, itiyaddır. Tohumu çocuklukta #tılır, meyvası gençlik ve ihtiyarlık zamanında toplanır. dakikadan #tibaren tojrumdur. Hergün bir fıkra Başındaki sarıktan utanmadan Hocanın biri, akşam evinde çilin gir sofrasını kurmuş, çakıştırıyormuş. Bir misafir gelmiş, hocam masa ba şında görünce: i — Hora, demiş, bu nasıl iştir, ba - i yındaki sarıktan da mı utanmıyorsun? i Hoca derhal toplanmış: i — Affet mirim, demiş, bir kazadır ; olân. Bir daha böyle işler yapmam. Yeniden göç eden Bu keşişlere gene yol göründü. «Ne- den?» diyeceksiniz. Vaktile, belşevik ih- silâlinde * Leriingredden © Firlândiyava 5 az : kaçan bu Rus paspasları, şimdi de, manas-|: KAŞ AŞ ÇE ON i muş, aştırmıya deva! tmiş. tipalârni Gördüğünüz. Ladaga gölündeli “ep ve Sek — vie Valamo adasından çekilmek mecburiye- e a a ala İİ RE Kadın'arın erkek!erde tinde ka'mışlardır. Zira bunlar, son sulh ahedesile Ruslara geçmiş bulunmak - e ; yi e RE görüp de beğendikleri şey nedir ? tadır. İngiliz kadınlarının erkeklerde görüp de beğendikleri ve en çok zAf duydukları göyin ne olduğunu merak ettini mi? Lon- dra erkek giyimi cemiyetinin, Londra liğmeece emsan öeilismeszmesinii e ii eid bu sergüzeşiten zararsız çıkması, ikinci- sinin de zâfa uğrıyan bir dünyada bütün manyanın Rusyayı Balkanlardan büsbü- sında bir yakınlık teminine çalıştığı ve; Brenner omülâkalında ds bilhassa bujve bayanların en fazla frek ile beyaz noktanın konuşulduğu hatıra gelebilir,)irak papyonlarını şevdikleri enlaşılmış-. ihtimal kuvvetlidir, fakat faraziyeyi ha-|tır. Buna sebeb de İrağm kolsuz ve bele| kikat olarak kabul etmeden evvel hare- kadar açık olan gece tuvaleilerine uygun ketin biraz tebellür etmesini beklemek gitmesi ve... Erkeği daha zarif gösterme- daha doğru olur. sidir. * ie | dikbaharın ilk günü hödiselerin müşa- İngiliz Kralı akerler'nin *hedesinden çıkan netice. insana Ümid b' etlerini tap 'adı! verecek mahiyette değildir. Avrupa sv . he değil harbe gider görünüyor, söylediği, I tasarladığı, hazırladığı hep budur. Dün-/Tından birine yamayız. Yalnız bir noktaya dikkat ede. Jim. Bir noktayı da hatırlıyalım. Dikkat © edeceğimiz nokta sudur: Mülâkatı müteakib yarı resmi bir İtal- yan ân: — İtalya sulh için kapı kapı dolasan bir devlet değildir. demistir, gene yarı resmi bir Almam dili de: 4 ve Dünya Alman ve İtalvan bükümet| — #elsleri arasında ne konzsulmuş olduğu-| — Ru milâkatın neticelerini görerek anh - — yacaktır, cümlesini bütün cihana yay - « mistisr. Hatırlıvacağımız nokta da sudur © —İtalva ve Alman hükümet reisleri — her vakit ve muntazaman esk mühim —hiidiseler (o arifesindr — konüsmuslerdır. Np ve Lehistan meseleleri - Onin Üzerinden uzun Yaman geçmedi, nokta muhakkaktır, e Şu halde bir su'h hareketi bahis mev zuu olmadığına göre ne konuşmuş ola - © bilirler? İtalvanın Almanya yanında Tar. ibe girmesi fhtimalini hatıra getirmemek lâzım. Böyle bir hareket Almanyanın a- © İleyhine olur, Almanya tarafından isten. İmez, sonra İtalyanın da işine gelmez, Ru © İiki devlete göre harb cephesinin geniş - — İlemesi değil, daralması ve bunım aksine — Oyjarak sulh ve sükün sehasmın küçülme. '& değil hüvümesi lâzımdır. Birincisinin p neferin vapurdan | şi le ve bizzat biletle- rene önümüzde ölüm yıldırımlarile dolu 'çıkışla i kara “ bir bulut halinde, Bu veis vericijrini Askerlerin e ekserisi manzara karşısında insana teselli getiren |kendisini tanimamışlar, fakat bir ça- bir teşebbüs ilk dakikada ehemmiyetsiz görülebilir, fakat © sosyetesi kadın'arı arasında yaptığı bir; anket neticesinde bu sır meydana çıkmış | kim. talik istiyen birinci çi re kralı cenubu şarki limanla- |kak ki sevgidir. Boşanmak için mahke- ranaşın da izinle İngilte-İmeye gelen ster kadın. ister erkek ol: Hacıbaba oyunlarımıza, bezaret eder, asmd. larda hepimizi sıraya dizerek muntazam bir sürü halinde erlerimize; biç değilse semt . İlerimizs kadar götürür, sabahları gene ka. İpi kapı dolaşarak bizleri bir araya toplar İhamli telebe arasında nizam; intizam; us - Yuluk gibi şeyleri güzetirdi O, boylu, baslu, uzum sakallı bir adamdı (birler ise birer damla çocuktur. En kadada. yanuz on İki yaşında var; yoktu. Bununla beraber, çocukluğu has bir cür'etle kendi - #ine #deta meydan okurduk. Zira, öğrenmiş. tik ki Hacıbaba, elindön düşmiyen sopasile yaramarları boyuma tehdid eder, fakat bu tehdidierini hiç bir zaman icraya gönlü ka. 4l olmazdı, Arkadaşlarımla, mektebin bahçesindeki ditlembik ağacının tü tepesine tarmandığım bir sırada, Hacıbebanın gesi birdenbire gür. bir hakikati saklamak yolunda yapılmış ebemmiyetlisini intaç edecektir, bir Senede 9 bin liralık Elbise giyen kadın Londranın zen gin iş adamların - — He, şapkınlar! İnin bakayım! Şimdi gelirsem, hepinize gösteririm!, Yapraklı dalların aramadan aşağıya ba kar; kalin gopanın hayda fırıldak gibi dön. dan birile evlene-| düğünü görür, gülümser aldırmazdık. rek, senede 6 bin-| Herhangi bir tehdid, bir tek kere lerde. den 9 bin “Türk dilmedi mi, artik önun tesiri hak getiredir.. Yrasna kadar yal| Şimdi, vakit vakit, gezetelerimizde, ihti. mz elbiselerine Kârın önüne mutlaka geçilmesi için öteye sarti ivük deriye sk sıkı tenbihiler geçlidiğini, taoim. ai eden, Me ler gönderildiğini okudukça gayri #tiyari vrupa seyahat * yacıbabayı hatırlıyorum. erine çıkan. ko -| Bakyatda fasuiye; pirinç, yağ, nohudu. e casımın kendisi - şersevaterda ispanak, pırasa, lâhana.. bere. ne düğün hediyesi olarak verdiği (30'de el emeği. kırtasiyeside kâğ:d, mürekkeb, bin rek yatta bal ayı seyahatini ya. |alemı fintinri fırladıkna tirteyor. pan Madam Grigg, bugün evlenmeden i Uzektan uzağa, nalıncı çivisini yüz par ö vi via man Taziasına gatti diyâ herhanmi bir nalbur dük bedii dr dönmüş ve © tekrar/yinmn kapatması birim Hayserii bakkal, gazinoda «dans bayanıs tabir edi-la, grcsk sun'i bir bacağın üzerine yapıştı. len dans idareciliğine başldmıştır. Ka-İrilmaş bir pehlivan yakı tesiri yapıyor. dm: «(Çok bayıldığım yat hayatımı ve) Tstikârın yaramaz çocuklarımı — tamimle, sayfiyemi kaybettim. Fakat me yapa -;tehdlir yol. getirmek imkân. öilmem Xi yım. bundan sonra artık hulya ve ha- pa sai mi binli 1 li ahüsus, ar tıraları eni tıralarimla yaşıyacağımı,» demiştir. pek yenidir. O Saman da, hep böyle ta - Madam Grize kocasından ayrılmak, | mimlerle, komlsyonlarla vakit geçirilmişti. ta ve bugün 39 yalında bulunmakta -| vsnaf bunu biliyor. İş bir defn tamim ve dır. tavsiye yoluna döküldü mü, şair Füzull'nin, ŞE e i teeshur «Siküyetenmessinde dediri gi: cA, ne sİnm Kesabı ruzmahserde sorulur...» iŞ < a sebebi Herhalde, gözle gördüğüm için, tyice bil - sevda imiş? Alim bir şey varsa, dünden buçünr İanyaf Son günlerde Londra mahkemele -İdir bareminiu en 87 yüzde yirmi pahalandığı rinden birinde dokuz yüz doksan do- kuzuncu boşanma kararını veren hÂâ - Gi Gl ri o seneneremmemeyesamesenea, ünü Kos ederek onları birbirinden #- Almanyaya yırdıktan sonra şunları söylemiştir: M 5 ihracatımız — Dünyada en büyük motif muhak- Satış şar'ları kontrol edilecek Ankara, 21 (Hususi) — Gümrük Ve- kâleti Almanya ile yapılan son anlaşma ile bu memlekete #iraç edilecek malla- san hakiki sebebi apaçık söylemekten çekiniyor ve: «Ben kocamdan veya karımdan #u veya bu sebeblerden dolay; değil de, tek wokta harbin bu dakikaya kadarivuş biletini vereceği sırada #özü krala|başka birisini sevdiğim için syrılmak mevzii kalmış olmasıdır. Ümid edelim xi Jilişmiş. derhal olduğu yerde vaziyet İistiyorum.» diyemiyor. Halluki bütün |rmızm tâhi tutulacaklar, formaliteler hakkında alfkadar'lara bir izahname gön- ' dermiştir. Bu izahname İle Almanyaya ihraç olunacak mallarımızın #iatlarını # cab eden seviyede tutabilmek için, tütün haric olmak üzere, satış şartları konizol vaziyet sonuna kadar bu şekilde devam 'almış, selim verdikten sonra biletiniİ bosarmalar hep bu sebebden ileri ge. | İuzatmıs, ve seçmiştir. iyor. INAN, İSTER tebliğlerini Ekrem Uşak etsin. İNANMA! vardı. İddiaları yarı yarıya tenzil eder, geriye kalan kısmı karşılaştırır, hesab, ölçü ve tahmin kabiliyetinizi de kulla- nsrak doğruya yakın bir netice çikarmıya çalışırdınız. Hal. buki şimdi bu beylik usul de yavaş yavaş iflâs etmek üreredir. Ayni meseleden bâhis resmi devam edelim: Almanlar Şild adasının bombardımamna bir nevi muka- | bele olmak üzere Şimal denizinde bir vapur kafilesine hü- cur ettiler. Batırdıklarını iddia ettikleri vapurların sayısı 9 dur. Buna mukabil İngilizler hiç bir zayiat vermedikle- riri kaydediyorlar. Ve bu iki rakam arasında da yekdiğeri- ne yaklaştırılabilecek bir şey yoktur. Şu halde biz bu har- bin eski hesab ve ölçüleri de altilst etmiş olduğuna inanı- yeriz, ey okuyucu sen: INAN iSTER INANMA! İSTER İki terafın syni meseleden bahseden resmi karşılaştırınız, Bir hava filosunun Şild adasına 1000 bomba attığını, kangarları, gemiryollarını, tayyare meydanlarını ve bir de barajı tahrib ettiğini söylüyorlar. Almanlar: tebliğleri (o karşılaştırmıya Bir hava filnsunun Şild adasına yaklaşmıya çalıştığını, | fakat attığı bombalardan çoğunun denize düştüğünü, yalmz bir evin harab olduğunu iddia ediyorlar. İngilirler vaziyeti nihayet havadan ve yarı karanhkta | gördüler. Bir iki tahminde yanılmış olabilir, halbuki saha | Almanların ellerinde, kabul ettikleri kısma daha re kada- rım ilâve etmeli? Bu gibi yekâfğerine wd #dinler karşısında o hakikste yaklaşmak için ötederberi tatbik edilen beylik bir usul İSTER

Bu sayıdan diğer sayfalar: