3 Eylül 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

3 Eylül 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hergün Gene Balkanlar Yazan; Muhittin Birgen, z armeder mi imparatorluğu, sade bir fü- tuhat hamlesinin vücude irdiği bir tarih teşekkülüdür? & Zanneder misiniz ki Osmanlı imparatorluğu- mun o geniş hududlan, sadeçe bu hamlesinin kendi zati, da- “bili kuvvetlerile vücude gelmiş bir eserdir? © Hayır, 'iş böyle değildir; Osmanlı > imparatorluğu, sade bir hamlenin değil, bir taraftari da bir zaruretin mahsulü oldu:Viyana kapılarına ve © Karpatlara kadar uzayan geniş bir “saha Üzerinde, tarihin muhtelif sel İerle taşıyıp getirdiği ve oraya bu- İ yaya yerleştirdiği, birbirlerine 2d. - birbirlerine muhalif, birbirlerine ya © bancı bir takım milletler arasındaki geçimsizlikdir ki Osmanlı «Ev» inin kolayca fütuhat yapabilmesine çok “yardım etmiştir. Bu tarih üzerinde yaptığım tetkikler, bana bu hakikati şok kuvvetle isbat eden misaller vermiştir. Nitekim, bu imparatorluk — nerede kesif milliyet kütlelerine te- sadüf ettiyse orada durmuştur: Rus- .ya hududları, Cermanya hududları, İâtin hududları.. Bulgar, Rumen, ; Sırb, Yunan, Macar, Arnavud ve “ bunların arasında duha küçük et nografik esminler, o devirlerde bir- “ birlerile #ücadele halin idiler. Sade bu etnografik camialar değil arada, bir takim mezhebler ve bi dı TE MRes'mli iz ki Osmask İ Savmurda Fransa süreri mektebinin talebe ve zabieri düşmana karşı nehrin geçldini muhafaza etmek vazifesini üzerlerine almışlardı. Mücadelede hemen hepsi hayatlarını verdiler. Mülarekeden sonra bu kahramanlığın bahsi geçti, Muhafazası imkânsız bir noktada öayıca çok Üstün bir düşmana karşı koyarak talebesini feda eden mekteb müdürünün bu emrini münakaşa edenler de oluyordu. Mubharebede çocuğunun kaybeden bir baba şu cevabi verdi: İ o — Hayır, iyi yapmışlır. Kurtarılması mümkün olan öek şeyi kurtardı. Hiç olmazsa şerefimiz masundur. Tarihten takım asilzadeler arasında da dai-' bu | ! “mi bir eidal vardı. Osmanklar, mücadelelerden istifade ettiler, * Diğer taraftan Avrupa haritasma “bir bakınız: Bir tarafta Rusya, bir tarafta Almanya, bir taraftn İtalya, > Bunlar, kendi sahalar dahilinde vahdetlerini ikmal etmiş vk kütle- İleridir. Bunların haricinde ve bun- “ların aralarına sıkışmış kalmış bir akım küçük milliyetler bulunur ki bunlar birer müstakil irk varlıkları- ” na sahib değildirler. Bazı ırklarm istibalelerile vöcude gelmiştir. Bul- ogarlar Slav değildirler; olsalar bile Rusyaya karşamarlar; Sırblar da “böyledir. Macarlar o Turanlıdırlar, fakat, bugünkü manasile Türk ola- — mazlar; Rumenler, Lâtindirler, fa- ket, Lâtinlerden çok uzaklaşmışlar- dır; ilk... Şu halde Balkan yanmadasında Macaristandan Türkiye hududlarına kadar bir takım melez milli varlık- lar ve siyasi caminlar teşekkül vi- miştir ki bunlar, başlı başlarına hiç bir suretle bu sahaya hâkim olamı- © yacnkları gibi. birbirlerile anlaşamaz” dıkları takdirde tedrici surette hu- susi simalarını kaybetmeğe mak © kümdurler. Eğer, bu küçük varlık- ar, takriben bin beş yüz senelik bir “tarih devri içinde teşekkül etmiş ©- Yan hususi bünyelerini bundan böy- le de mühafaza etmek istiyorlarsa birbirlerile mutlaka anlaşınalıdırlar. Aksi takdirde, hepsi de ted i İinmeğe ve erimeğe mahkü Osmanlı tarihinde olduğu bu defa, ya Rus Slavliğ “ manlığın. ya ana Lâ alı tesiri * Balkan milletleri, iki gündenberi söylediğim imdiye kadar hep “birbirlerinin birkaç bin kilometrelik toprağını zaptedebilmek için daim “ büyük Avrupa kuvvetlerinin siyaset | ; “aleti oldular. Eğer bu owl devam “edecek olursa, Balkanlarn haritası mütemadiyen değişmeğe ve başka- Yarı hesabına mütemadiyen daral- “maya mahküm kalacaktır. Onlar © öçin yegâne kurtuluş, evvelâ, birhir- lerinin topraklı göz dikmekten vazgeçmek ve sonra da birinin men- fsatini o diğerlerinin. menfaatinden ayn tetmamayı öğrenmektedir. Öy- “le görünüyor ki devam etmekte 6- “lan harb, hangi neticeye vatırsa varsın, Balkanlar için, muayyen bir müddet, böyle bir siyaset yapına- t nın imkönlen elde edilecektir. E- ğer, bu milletler bu fırsattan istife- de etmeği bilirlerme tarihin yarattı- $ büy'ik kütleler ve büyük hare — ketler arasında etimekten ve silin mektin kurtulurlar. o Aksi takdirde akıb » kötüdür. Muhittin © irgen Parti ocak kongreleri devam ediyor Parti ocak kongrelerine dün de de! “vam edilmiştir. Dün, Halkalı, Safra, Pia, Ambarlı, Avcılar, Esenler köy. “lerile Kemerburgaz ve Çatalcada Bah © şayış, Kavaklar, Terkos, Kücükap .| gar, Çırçır, Yalovada Kâzımiye, Ça . “hea, Kölük, Kavaklık ocaklarının kongreleri yapılmıştır. Bu kong » - ocakların senelik faliyet Ta. fıkralar Dost başa bakar, İ — düşman ayağa İ Gaçen asrın Osmanlı vezirlerin - den Edirne valisi müşir İzzet Paşa, derbederliği, kılıksızlığı, tamahkâr- lığı, ve ateşin zekâsı, inceliği, zora- feti, kurnazlığı ile meşhurdur. Zamanınm şeyhülvüzeram Ünvan nını slacak kadar çok yaşamış idi. Hiç kimsesi yoktu, Edirne valisi o- lunca bütün servetine Abdülhamidi varis tayin etmiş, bu #nyeda, azle - İ dilmeden ölünciye kadar Edirne va- Kliğini muhafaza etmiştir. Birgün Edirnede, hahambaşı, İz- zet Paşayı ziyarete gelmişti. Daima perişan kıyafetli olan vali paşa, o gün de pantalonunun o düğmelerini İiliklemeği unutmuş, donunun uç - kuru dışarı çıkıp sarkmışt, Hahain- ibaşı efendi, samim! bir tavır takı - marak uçkurunun sarktığını paşaya gösterdi. Vali aldırmadı, düzeltme- di, kahkahayı attı: — Bizde «dost başa, düşman ayağa bakarn derler; &ferin haham- başı efendi,'sen tamam İkisinin or- t bulmuşsun! dedi. * Ahmed Vefik paşa ile Mudanya kaymakamı Geçen asrın büyük Türk alimi ve İedibi Ahmed Vefik Pasa Dursa va- İlisi idi. Bir gün Mudanya kaymaka- mına emir vererek bir yolun kena- İnnu filân yere kadar ağaç dikilme- sini emretmişti. Ormandan çıkarılan fidanlar faz- Is gelmiş, kaymakam, vali paşanın wret ettiği yerden ötesine de fi - | dan diktirtmişti. Teftişe gelen Vefik İPasa, gösterdiği noktadan ileride ne İkadar fidan varsa söktürtmüştü, Se- bebini soranlara: |, — Verdiği imemri bu sefer faz - İasile yaptı, başka defa noksan ya- İpabilir; kıymet, bir emri tam yap - İmağa ahşmaktır! cevabını vermisti. İ * li iken Vefik Paşaya bir gün bir köylü kadın gelmiş Bir ay var, saatimi kaybet - vali paşa tek gözlüğünü takar- sa kayıp şeylerin bulunduğu yeri görüp söyler diye sizi sağlık verdi- ler! demişti. “ali hemen bir adam gönderip çarsıdan bir saat aldırmış/ kadına vererek: — Hanım, ben kayıpları bulu - rum amma, taze İken bulurum, sen! vaktini geçirmişsin, şimdi bu saati (Devamı 7 nel sayfada) EE Çocu a Mektebe a'id hor müşkül bu sw- etle halledildikten sonra evde te: risatın vöçhi icrasına bir karar ver mek lâzımdı. Bu da bana mid bir iş oluyordu. Hiç bir işde değildim. Ço- cuklara muallim olmaktan başka ya- pacak bir şeyler yoktu, bu hem on lar için pek müfid, hem bence oya- lanscak bir meşguliyet, hattâ bir eğ- İerice olacaktı. Türkçe ve fransizca ile hesab me- selesi beni üirkütmedi. Bölendin al- mancasını ileriye talik ederek Ve- dadın bu fisan ile ülfetini gevşetme- meğe çare aradım. Gen, mde ba na hizmet eden Otto sarf ve nahvi- nir iki mufassal cildi hâlâ duruyor- du; hatti temrinlerle inşa vazifele - bile mevcud idi. Bunlar sayesinde Vedada delâlet etmek mümkün o- Iscaktı cedveli yaptım. Çocukları ayn ayn itba ederek işe başladım. Ne onlar ne ben bir zorluğa maruz kalmıyor İduk. Almancada Vedadın inşa vazi- felerinde hafızasının kuvveti beni mütehayyir ediyordu. Meselâ bir kâye yazılacaktı, bunun zübdesi ki- tabda kısı cümlelerle anlatılıyordu. Çocuk ilk önce bunu okuyordu. Bu İlisanda kuvvetim onun yazac madığındaı uıruda bu hikâyenin lâvıkile yazılmış bir suretini çocuğa bir, isterse iki İdefa okutuyordum. O ekseriyet üze- re bir defa ile kanaat ederek ken - disi vazıvordu. Bitirince tatbik edi - vorduk. Ve hayretle gö ki muallim kısmındaki noktası noktasına mutabıktı, 5 bunu türkçeye tercüme İdum ve bu suretle türkçe okuttur - İduğum seylerden başkaca bu terce- İme ettirivordum ve bu suretle ©- İkuturduğum şevlerden başkaca bu terceme isi hem türkcesine, hem al mancasına pek müfid oluyordu. İÇ Mesiki işini her iki çocuk için İhektebde kat'i bir şekle koyunciya ikadar gene Mercenier Bakırköyün- İden Yeşilköye gelmekte devam et- ti. İ Bu tedris vazifesinde yalnız bir İdefa bir zorluğu müsadif oldum. İSTER Hükümet çok faydalı bir karar yerdi yalnış iki tip araba yapılacak, yalı Bu kararın vereceği retideyi şimd yör, nakil vasıtaları yeknesaklaşıyor, etişöyor. Temin ediliyor Xi, motörsüz nakil vartasmdan sonra sira molörlüsüne de gelecektir. Bu, Almanya gibi bir endüstri memleketinin çoktan verdiği, Pransa ve İngiltere gibi ayni derecede endüstri kaynağına malik memle. ketlerin doğru Buldukları bir karardır. Şüphe yök, bizde de ayni iyi neti. iNAN, i Bundan sonra bütün memlekette Kİ" tip araba kullarslacaktır. nı tahmin! edebiliriz; Kağnı kalkı. yedek parçasi bollaşıyor, fiau da LNG BA Aik yazan: #Jalhd Tine aid muallime mahsus kışımları| odalarda adetâ bir mekteb hayatına | âlâ! | | memuru gelenlere adla Pefdlerin olduğu gili milletlerin de varlıklarında osslı üç kuvvetleri vardır: Birincisinin adına şeref, ikincisininkine cesaret, üçüncüsünün - kine ise hafıza deriz. Bir ferd veya bir millet hayalının muhtelif safha. larinda çök ıztirab çekebilir, zorluk, acı, yoksulluk görebilir, fükat gere. fini kaybetmedikçe, cesaretini kaybetmedikçe dirilmesi, yükselmesi dai ms mümkündür, hafızasını kaybedip maziyi unulmudıkça da kayıpla rını çikarması her vakit için ihtimmi dahilindedir. Siz şerefini, cesnre. tini kâybettiklen sonra bir defa kaybettiği töprâktan öbediyen vazge - çendön körkünuz. Ek Z .arabetine binaen bunu kaydede yim: Elimde bulunan besab ki kaideden ziyade mesele ile dolu idi. Bir yandan kaideler tenküb eder- ken bir. yandan bunlara müteallik takım takım hallolunacak mesele - vardı. Bunlarin hiç birini ihmal orduk; fakat öyle şağirter şeye yordu ki beni hayli dü » şündürüyordu. Ezcümle Amali erben ile halli icab eden daha kısar tarikle cebre aid çapranık şeyler vardı: ha- niya havuzla müuslüklâr, çobanın ne kadar koyunu varmış ve saire ka - bilinden şeyler... ar düşünmeğe, halinin hileni- bulmağa mütevakkıf şeyler o ileyi, yani hal çaresini ben bulmalı idim ki çocuğu nasıl düşünmek icab edeceğinde tevcih edebileyim. beni hem yoruyor, hem eğlendiri - yordu. Ve hal bittikten sonra da a çözmüşçesine bir İtminan müam bütün teferrintile bir ders | duyuyordum. Cebirle halletmek icab etseydi ne Fakat çocuğun henüz cebir sebe! oktu, o münasebet dör- de hâsıl olacaktı. lardan müni ii | çarsi hallini bulamadım birinin Çocuğa bu muamma! İkarşı maheub kalmak da istemiye- tek pek muktedir bir riyazi olan Ge- lenbe bugün tahattur - etmiyorum. 1/su'ali lâyikile anladıktan sonra he- tashih ve tevsi edecek derecede ol-|men kaleme kâğıda sarıldı ve hak banka bir çareve mü - |letmeğe basladı. Lâki İracaat ettim. Muallime mahsus kı-| tasi cebir vas - —. İtiraz ettim: - Hayır olma dı, bunu Amali erbea ile halletmek icab ediyor. Asıl maksad da hu: Ço- cuğu nakıs vasıtalarla. müşkül bi neticeye vâml olmak için düşünme- #e mecbur etmek... Said de düşünmeğe başladı, O da benimle beraber âciz kalınca işi v raddede bıraktık; fakat Vedada karşı âciz mevkiinde kalmak iste - miyerek © gün bunun hakkında hiç ses çikarmadim. Ben de artık bu isle meşgul değildim; ve öylece ya» tağıma girdim. İste garibe burada hâsıl oldu. Bir aralık epeyce uyu - duktan sonra sanki bir el beni terek uyandırdı. Ve gi açmaz meselenin halli çaresini bul- muş olarak üyandım. Bunu kaçır - mamak için hemen kursun kalemile igara paketinin üzerine işaret ettim ve şum haricinde çalişen dimağın Bu ile! «İtem. Fakat Vedadın AYE VEDA iya Usaf klarıma hocalığım gün Saide karşı gösterilecek mu- zaHeriyetin memnuniyetlerile mem- lu ve müsterih uykuya devam et - tim. İşte böyle üşenmeden, yorulma- dan çalışma neticesile © senenin ikinci yan yılında Vedad dördün - <üye girebildi. O amının imtihan - larını şöyle böyle verdi. Yalız ce- birde onu çok hafif bulan (Bedros çocuğun beşinci sınıf derslerini kib edebileceğinde şüphe gö * Bu sırada, yani 1915 yılının Tem- muzunda bana bir uzun seyahat fir satı zuhür etti; ayni fisat, o büyü- dükleri zaman dünyanın her tara - fında dolaşmaları mukadder olan çocuklar için ilk seyahatlerine vesile w. Büyük Harbin bu ikin sinde İttihad ve Terakki hükün Almanyada bana bir vazile veri - tetkik seyahati yapacak, memleketin ahvalini gi ek. mü » nasib şekillerde hökümet ( erkânını tanıyacaktım. Bunu büyük bir mein-| nuniyetle kabul ettim, ve mekteb » lerinin yaz tatili başlamak üzere ©- lan çocuklarımı, Vedadia Bülendi de annelerile beraber almak fırsa - tıni veren bu seyahate hemen çık - tahsiline bir sekte vermemek lâzimdi, eğer sinif geçraek bir ârızaya tesadüf etmezse o zamanın tasnifine göre Galatasa - ray tahsilini bitirmek için üç senesi daha vardı; henüz on altı yaşmı ik- mal etmemişken Ancak daha ilerideki sınıfın riyaziye derslerinde mwvaffak olabilmesi için, teylerine müracaat ettiğim mektebin riyaziye muallimleri Blanehon ile Bedros se- yahat esnasında çocuğu cebir tem - rinlerile işgal etmemi tavsiye etli - ler. Zaten onlara hocalık etmeğe alışık olduğumdan seyahatin devamı müddetince her sabah Vedadı bir saat cebire çalıştırmağa karar ver - dim. Bunun için bir az o çocukluk hatıralarım kurcalamak ve dostları” mır E usulü: idi, Bu güzel karar ile başlıyan se- yahat o zaman Almanya İle muva- salanın zorluklarına Teğmen pek zevkle ve bilhassa o çocuklar. için büyük bir istifade hududdan hududu atlıya at Sofyadan (Devamı 7 savfada) STEM bü mucizesine hayretlerle hele erte- INANMA! ceyi vererektir. Yedek parça buhranının doğurduğu vaziyetler mejdinda, dır. Bununla beraber biz bu çok faydah kararın diğer bir tedbirle iunam ediimesine lüzum görüyoruz. O tedbir de, bisiklet de dahil olmak çartile memleket dahilinde yapılmıyan bilâmum nakil vasıtaları üzerinden güm. rük resminin tamamen kaldırılması, batlâ ithalâta prim verilmesidir. Va. Xa böyle bir tedbir neticesinde gümrük varldatından sarar ederiz. Fakat memleketin ümumi kuvveti bakımından yapacağımız kâr herhangi bir zararı ziyadesile karşılıyabilir. Biz, bü tedbirin milimkün olduğuna inanıyoruz, fakat ey okuyucu sen: Sözün kısası “Yeşilgyın bağramı E Ekrem Tah — avanın «limonlsliğine, arada sx, rada, ilattığı ;skilhlarnı kendi zekâlarından şüphe ettiren yağmu İrun Azizliğine rağmen, wYeşilayıcılar geçen Pazar günü Halkalıda bayram ettiler, | Sabahleyin, Kurumun muhterem | başkamı doktor Fahri İ âzadan “BEİ, bulutlu gi İterip İ — Vaz geçsek, nasi Olur? dediği zaman, sayın doktor; — Yeşilay mensu mazlar; su onların bm vermişti. Böylece, yağmur tehlikesi mıyarak, kafile Halkalıya gitti, da, kapının önüne dikilen iki kor 1 sofu Saki, Piyale, Mahmure, Mestan h Kevser kabilinden isim (taşıyanlari içeriye sokmuyordu. Ziraat meklebinin feyizli bağla da sofralar okurujmuştu. Az leri geniş bir ağacın allırda seçme bir saz heyeti, azadan Şadi Bican tarafından ilin, le sansör edilmiş ve Kurumun ruhuna uydurulmuş şarkılar çalıyor. du. Hanendeler: « Badel vuslat #şerbeti yuslağ keyfiyetim Yerine «su mey dold içlisin.» o yerinö içini», «Bu şeb bir var alsiyyaz mey doldur. doldur, su doldur.» ve , «mestim bu gece, sen t olarak gel» makamma gece, sen de bana uyık olark gelis diye avaz vaz haykiri. yorlardı. Ortodoksların, paskalya günlerin . de, temsili yahudi yakmaları ka bahçenin bir köşesinde hasr. Nefinin, Kemal'in, Ahmed rar eden âlemde hürmet bulmasın! diye üç defa bağırıldı. Arkasından, Bican efendi zade bay Gazanfer başına topladığı müstakbel üyeler: «Gönül ki kana boyandı, şurli. du neyleyeyim?. nâhisini söyletti Ayran kadehleri ve üzüm satımları elde, nutuklar tenti olundu. Akşama doğru gene azadan doktor İbrahim Zati Öget arkadaşımızın Da, ülküni hakkında yaptığı müsahabeyi müleakib gene Bican efendi söz nla. Tük: il Sarhoşlar turfa demişler âşıkın ayranın, Ben doldurur, ben içerim. ayran benim kime ne? Nefesini okuda. Saat yedi sularında —terahet vuk. cemant dağıldı... * Seneler var ki mizaha veda ettim. Barı mecmualama, imsam altında mizahi hikâyeler de ol. ça uzak bir m a t yadigürin i denemeyi yapasım Okuyucuların hoş görürler. Arada sırada bu da zim! ie 1 Mekteblerde izdihamın önüne geçilecek Şehrimizde bulunmakta olan orta tedrisat umum müdürü Hayri Ardış dün Maarif Müdürü Tevfik Kutla be. raber iise ve orta okulları gezmiş, teb. kiklerde bulunmustur. Orta tedrisat umum müdürü bazı okullarda imtihanlara girmiş, yeni ders yılı ihtiyaçları la meşgul olmuş, tur. İsianbuldaki ük okullardan bu se. ne mezun olan talebeler semtlerine göre orta okullara tevzi edilmişler - “ çİdir. Bu talebeler ancak tayin edilen okullara girebileceklerdir. Maarif İ- daresi bu tedbirle mekteblerde fazla Hadihamın önüne geşmeğe çalışmak. sadır. Talebe kayd ve kubulü bittikten sonra Okulların, sınıf şube İhtiyaç- ları tesbit olunacak ve lüzumu kadar yeni şube açılacaktır. Gemlikte zeytin satış hâi yapılacak Gemlik (Hususi) — Belediye, öle « denberi, açıkta ve yol üzerinde satıji yapılan zeytinler için, bir zeytin sâ- tış hali inşa etirmeğe karar vermiş- tir. Bu halin inşası o için, Gemliği merkezi bir yerinde bulunan mezar- hik kaldırılmıştır. Bu suretle hem KÖY ünün salışlarda — aldanmaması W hem de derli toplu bir yerde ve daha

Bu sayıdan diğer sayfalar: