20 Haziran 1941 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

20 Haziran 1941 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İzmirde Yakalanan bir dilen- cinin cebinde 706 lira bulundu İzmir” (Husust) — Çorakkapida Basmahüns önünde Mehmed Oğlu Dramah Etem, dilencilik yaparken tutulmuş ve üzeri arandığı zaman J06 Hira 92 kuruş para çikmiştir. Ayna ile fal bakan bir falci yakalandı İzmir zabitası, Yapıctoğlu yoku. sunda Kuşbaş sokağında 55 sayılı evde ayna ile fal bakan 65 yaşin- ida Emine ve Ahmed Konuğu iki kişiye fal bakarken (yakalamıştır Meşhud suçlar kanununa göre maz Bunlarin şehrimiz asiye ceza mah. kemesinde muhakemelerine o baş - lanmıştır. Maznunlardan 63 yaşında Emine bu işle arık birkaç senedenberi uğraşmadığmı, evinde zabila me - fwurları tarafından görülen kimse. erin de misafir olduklarını söyle - pmiştir. Maznun Ahmed ise suçunu büs. bütün inkâr etmiştir. Aralarında kadın ve erkek de bulunan şahidler verdikleri ifnde- İerde Emineyi işaretle, bu kadinin İyi ayna baktığı için o gün evine gittiklerini, fakat pojislerin kendi- İerini tutup karakola götürdükle ni söylemişlerdir. Reis, Eminenin tevkifme ve m- bikaşının sorulmasina karar vere. yek muhekemeyi başka bir güne birakmıştır. Bartında ev soyanlar tutuldu Bartin (Hususi) — 30 Mayis Cuma günü, Şer köyünde İsmail Geredelinin evine geceleyin giril - miş ve bir 10 Hiralik, 3-tane Türk aktıni, 4 aktin küpe ve daha bazı şeyler çalınmiştir. Yapılmm tahkikata, © hirsidiğin ayni köyden Receb Çetinkaya ile Böcekoğullarından İsmail Şarlı ta. sahından © işlendiği o anlaşılmıştır. Hırsızlar yakalanıp adlyeye veril - miş, mahkemece tevkif edilmişler- 2 Haziran Pazartesi gecesi de Karacaoğlu köyünden Hüseyin ka- ns Ürke Çetirimin evme girilmiş, elbise, ayakkabi vessir eşya ile 200 Bira miktarında para çalinmiştir. Yapılan tahkikata, bu işin, sabi kahlardan ve Ürkenin kornşumı Ze. Hba Tıngır tarafından yapildiği an- İsşilmiş ve hirsiz kadin adliyeye yeri Sivasta otomobil lâstiği ihtiyacı karşılanıyor Sivas (Husuci) — Ticaret Ve. tince vilâyetimizin otomobil lâs tik ihtiyaçlarını karşılamak - üzere hariçten celbedilen lâstikler ©U vilâ- yetlere tevzi edilmeğe başlanmıştır. Bu meyanda vilayetimizin ihtiyaci- na ayrilan otomobil lâstikleri o bu- günlerde şehrimize & gönderilmek üzeredir, Altını bulan bir ev iparaları bozdurup har Edirme (Hususi) — Gazi Hoca mahallesinde araba (tamircisi Ali Mastori evinin bazi yerlerini dülger Musafaya tafir ettirmekte iken bir duvarin yakıla sirasinda çe- kiç darbelerinn içinde içi para dolu bir cismin mevcudiyeti | anlaşılmış, bunun üzerns dülger Mustafa işi diğer ameleye hissetlirmemek için onları birer suretle o uzaklaştırdık- tan sonra evsahibi Ali ilk birlikte duvan bira daha o yikmışlardır. Duvar yikilinca filhakika içi “altin paralarla dolu ve üstü bir deri ile bağh büyücek bir küp bulmuşlardır. İBidayette Ali tarafından kiymet İpenez para olduğu zannedilmesine İsmkabil bu işin kurdu olan ve 28. İman zaman Yöyle şeyler bulmasile İtecrübe kazamd söyliyen: Mus- tafa bu paraların altın olduğunu jgörmüş ve bir tanesini Edirnede sarraf Musevi Kemale göstererek yedi lira mukabilinde satmak & retile kiymetini anlamıştir. Bunun üzerine İşi gizli tutmak geyesile satmak için bula gi- dikmiş ve bir müddet sonra ye avdet eden Mustafanin vaziyet ve halinde fazla raki içmek, yeni elbise giymek, şuna buna rakı ve Antalya (Humsi) — Maarif Ve, kâletinin güzel bir buluşu ile geçen sene Antalyada açılan Akşam Kiz San'at okulundakı genç kizlarımı- zin bütüm bir yıl çalışmaların gös teren sergi Vali Haşim İşcanin hu- zuru ile ve yüzlerce davetliden mü. rekkeb bir kalabalığın iştirakile tö- renle açılmıştır. Törene İmiklâ! Marşle o başlan- #ış ve mekteb Müdürü Kadriye Oranın canl bir hitabesile nihayet verilmiş, müteakiben davetliler ser- gi salonlarini ayrı ayri gezmişler. — Bankadan sana bir ihbarna.|tine koştu, relsle görüştü. me!,.. Para gelmiş!... Gelmiş Di - dar... Didar... Artık Didar emniyet bâsil et- mişti. Bunu tavrı da ifade ediyor- du, sözleri de: — Bir de o Anadolufeneri mi ne, oralarda pis pis kokulu balık. ların arasında kalacaktıni... Am ma bak haberin olsun bu para be- mimdir, Sana ödünç vereceğim, hiç erik emte bunu senin için değil, kendim için yapıyorum... Dolan. durıcı karısı olmak istemem, an - ladin mı?... Evet, ödünç verece- gim. Artik ne yapar yapar. artırır, biriktirir ödersin!... İyice anladın ya... A... Ne diye böyle taşlıkta duruyoruz Yukarı çıkalım... » gaz olacak!..: . Konu kom. anlasın! * Didar cidden çok yaman bir ka dindi. Ertesi günü bankaya gitti, paraları aldı, koynuna yerleştirdi. İutulmuş, kimseye met — Aman, reis bey, başımıza ge- leni sormayını,., Şetvan Efendi kayıplara kurışınca vapura âtlayıp İstanbulu boyladım. Aramadığım yer kalmalı. Nihayet bulmayım mı?... Bu sözleri işitince rels yerin - den fırladi, — Buldunuz mu?,.. Nerede?... Nerede — Hastanede... — Şetvan Efen Taları soruyorum... — Nerede ölâcak, Şetvan Efon. dide... Reis derin bir nefes sonra koltuğuna yaslandı. devam odiyordu. Dün akşam geldik... Amma za. vallı Şetvan Efendi öyle hasta ol- muş Xi âdeta tanıyacaksınız... Adamcağız birkaç defa üzerine sa. rilan kefeni yırtını Biçare... Bizi nasıl haberdar etsin?,.. Dili anlata. aldıktan Didar Sonra Antalya balıkçıları cemiye- maşzmış!... Neler çekmiş beler...: Edirnede bir küp altın bulundu “|Resim mekteb binasini göstermek- sahibile bir dülger carlarken yakalandılar İkahve ikram etmek gibi hallerin. den şüphe eden uyanık polisimiz kendisini sıkı bir takib ve tarassud altina almiştir. Mustafa bu takibden bihaber ol- duğu için tekrar Musevi Kemole bir altın bozdururken © elirmümeshed halinde yakalanmıştır. Sarraf Kemal de bu paralardan beheri 7, 8 er İlira ücretle satin alınmış 34 altın bulunmuş ve Emniyet Müdürlüğün- ce zapt ve müsadere edilmişlir. Ele geçirilen bu altinlardan 1765 tarihi taşıyan bir Fransız altınıdır. Üzerinde Kral Elizabetin resmi var dir. Diğer ikinci tip altın 1725 ta- rihli Macar altinlarıdır. e Üzerinde! elinde kalkan ve kılıç tutan bir şekil vardir. Üçüncü altin (Bizans! İ altin olup bir tarafında 16 yıldız ve içinde bir figür dir. Diğer tarafında da kezx elinde asa tutun) bir İbir rahib ile karşısında diğer Ggür vardır. Mütebaki ve adedi binlere varan ve büyük bir mendil içinde sakle- dilen altınlar ev sahibi Ali tarafin-| dan bozdurulmak üzere | İstanb: götürüldüğü anlaşılmış ve takibata İ girişilimiştir, san'at yuvası İİ a ve genç kizlarimızin büyük başa- riları berkesin takdirini celbetmiş. br. Mektebdeki büyük intizam ve di. siplin geceli gündüzlü çalışan ve muhitine kendisini çok sevdiren mekteb müdürü Kadriye Oganin mesaisinde muvaffak olduğunun en bariz bir delilidir. Cümhuriyet #waarifinin her köşesinde açtığı yüzlerce sanat müessesesi içinde Antalya Akşam kiz San'at mektebi intizam ve mü- kemmeliyeti ile göz çarpmaktadır.| yutdun Şikâyetler İhtiyaclar Kandıranın tenvirat ve kana. Hzasyon o meseleleti balledil - mek lâzimdir Kandıradan yaz'lıyor: Kandıra tenvirat bakımsiz- tin dolayisile o sylardanberi sokaklarda zifiri bir şekilde karanlık devam © etmekğedir. Kasaba altı yüz haneli eski bir kaza merkezidir. Uzun za- manlar ihmale uğriyan şirin kasabamız 4 sene evvelki be. lediye reisi zamaninda ma - hallelerin lüks İâmbasile ten- viri tensib kılınmış, o zaman- lar tenvirata o muntazam bir şekilde devam edilmişti. Hal buki bir buçuk iki aydanberi Kandiramiz bariz bir surette göze çarpan bir takim hayati derdler karşısındadır. Kasaba kanalizasyonu Kahdırada dört beş senelik bir müddet istinad eden kü- çük mikyasta (kanalizasyon teribatı vardır. Fakat bu ka- nalizüsyonlu yollar inşâ edilir. ken dikkat ve itina gösterile. rek alâkadar olunmakta idi; Şimdi bazı arka caddelerde kanalizasyonlar açık bir halde birakılmakta, yağmurlar do » layısile bunlardan “çikan sular da kasabada külliyeti miktar- da bulunan bazı kuyuları bes- İemektedir. Bu vaziyet amme shhati ve o memleket sağlığı bakımından cidden dikkate değer bir meseledir. Bilhassa belediyenin bu gibi kuyular » da sik sık sihhi O heyetlerle köntrol yapması ve icab eden kuyularda dezenfektan ameli. yeler tatbik etmesi zaruridir. Bartında ateşli âşık Bartın (Hususi) — Akmanlar köyü muhtarı Mehmed Çakmağın evi ve akindaki dükkânı, | Hazi - ran Pazar gecesi yanmiştir. Yapı - lan tahkikatta, yangının kasden çi. karıldığı ve bu işi yapinlarin ayni köyden Nuri Çakmakla arkadaşla- çi Lüzlar köyünden Hacı Uçar ve Yaziçılar köyünden Mehmed Dinç oldukları anlaşılmıştır. Suçlular o yakalanmış, adliyeye verili; ir, Muhtar, Nuri OÇakmağa kızını vermediği için bu delikanlı ile ar- kadaşlarının evi ve dükkân ateş ledikleri çikmişti, Kangal kazasinda atlı. spor klübü tarahadan tertib edilen at yarışları Pazar günü (yapılacağın- dan şimdiden icab eden hazırlıkla- ra başlanmıştır. # Sivas vilâyeti Cümhuriyet Halk * Partisi Bölçe Müfettişi Kars Meb" Zihni Orhen Kangal, Div. rik, Gürün kazalarındaki parti İş. lerimi teftiş etmek üzere hafta için. YAZAN : EKREM REŞİD Reis cemiyetin parasını bir an evvel kasada görmek sabırsızliğile yerinde dütamaz olmuştu. yır, biz gid: - Biz gidelim! Beş dakika sonra Şetvanin boy- nuna sarılıyordu. - Ah Şotvancığım! Seni o kadar merak ettik ki tarif ede - mem... Neyse, hamdolsun sıhha. tin yerine geldi ya... Bize de 6 lâzım... Bakayım hele sans .. İyi, iyi... Maşallıhın var... Haydi ce- miyete gidelim... Hi Kefalet akçesi yanında mi?,.. , gillelim, © gidelim Arkadaşları toplıyâlım... Parayı yerine koyalım... Hep beraber bir nefes alalım! Yörum saat sonra içtima öden Antalya balıkçıları cemiyeti azası! Şetvanın elinden parsyı teslim a Hyorüu. Müttefikan alınan bir ka- rar neticesinde Şetvani beş yüz de şehrimzden ayrılmıştır lira ikramiye veriliyor, ayrica da tebrik ve teşekkürleri havi bir mektub yazılıyordu, Şetvan, ertesi günü, Antalye balıkçıları cemiyetinin muhasebe. ciliğini tekrar derehde etmişti, * İki, üç. belki dört gün Şetvan, &ski Şetvan Efendi olmuştu. Fakat günün birinde yeni şahsiyeti zu - hur ediverdi, Son derece ehem - miyetsiz bir meseleden - duyduğu hiddesin saikile ağzını bozmağa, küfür sevürmaği bağladı. Ktrafın. dakiler şaşırmışlardı, Şetvarm L- sunında bu gib: kelimelerin bu - lunması herkesi hayrete vüşür miliştli, Fakat herkes bu aseb'ye - tin, bu hiddet ve şiddetin sebebin! biçare Şetvanın geçirmiş olduğu müthiş hastalbkta arayıp buldu. Zaten halinde ufak bir âcayihlik müşahede ederiler olmuştu. Şet Van arasıra kolunu oynatıyor, elile yanmda bir şey eriyordu. Her hal- de hastalık zavallının üzerinde bir eser erakmıştı. Zamatla zail ola. cak bir eser!,.. Hayır, bayır... Şetvan pekâlâ biliyordu ki duymakta olduğu, ek- siklik burada zail olamazdı. Fökat bu eksikliğin ne olduğunu bir tür. lü kestire: du, Arasıra; bağır. mak, Çi kırmak arzuları kendinde uyanıyordu, Bu srzunun önüne zor geçiyor, geçerket de a- zab duyuyordu. Şetvan, tam mâ - benim oğlanı?.. En sonunda Kirk-| Sikride güreşleri vardi Güreş Çopürün anasi heyecanlı idi Çünkü, oğfu; babasils kozunu pay- laşacaktı, Kimseye meydanı verme. yen ve başpehlivanlığı vak:f haline getiren babası Aliçoya bakalım ne yapacaktı, Çopur; Kirkpınara başpehlivan. hk müsabakalarına geldiği zaman Aliço elli yaşına yaklaşıyordu. Aliçonun ns Çopurdan, ne de ne karısından haberi yoktu. çmiş bir günün silinmiş İhatirasi idi, Fakat; Aliço, Çopur diye bir pehlivan i du. Yüz yirmi ok kahk usta bir pshlivan olduğu an- ıhiyordu. Zaten; Aliço, mehenk taşı oldu- İikundan sivrilen pehlivanlar, Kirkpi İnarda soluğu alıp onunla boy ölçü. İşürlerdi. Eh! Çopur da bunü yapmış bu. Januyordu. Aliço; çingenenin Kirk- pınara gelişine hiç metelik verme. mişti, Çünkü; daha diri ve zinde zamanı idi, Onu öyle herkes kolay, kolay meydan yerinden © çikara mazdı. İ Fakat; çingeneyi kazan dibinde #oyunmuş, kispet ayağında gördü- ğü zaman şaşirmışti. Çingene yaba. na atılır takımdan değil. Çopurun anası; kazan dibine ya. kın bir yere gelmiş, oğlunu seyre- diyordu. İçinden eski hatıralarını yokluyor, gençlik zamanının kaba nlarını, taşkıntıkla - , senelerden sonra; Çopurun babası olan Aliço ile kar- şi karşıya kozlarını pay etmek için er meydanina geldiklerini görerek İneticenin ne şekil alacağında sabır- sizlanıyordu. Olabilir ya; oğlu, kim senin yenemediği babasini mağlüb edebilirdi. Ah; Aliço, oğlu Çopuru bilse idi. Kimbilir ne olurdu? Halbuki; o, çelip gsçen bir zev- kin dimağında ve kalbinde yer bi. trakmıyan boşluğu içinde, hissiz ve hayırsız oğlu ile karşi karşıya idi. Çopurun babası da, anasinin ya- nina oturmuş aslan yapılı oğlunu kolları kabararık mağrurane seyre dalmiştı. Sanki; bu yüz yirmi okkalık ödü lün sahibi kirk okka gelmez bü sis. ka çingene idi. Karısına; gururlanarak: — Nasil Penibe?.. Gördün mü pınar meydanında Aliço gibi pehlivanla karşı karşıya geldi. Kartsının ismi Pembe idi. Çinge ne karim kocasınla gururuna taham mül edemedi. Şöyle cevab verdi; — A be; senden de pehlivan çıkarmı? Şükret bani Pembenin kocası kızdı. Ayağında kabuğu yarı dökülmüş gi İeieki duran yemenisim eline alarak: İ — Ulan tosbah suratlı kan, çok İsöylenmel Diye bağırdı. Pembe; nasile kabina sığmıyordu. Burasi ona dar geliyordu. Şehir dar, evi dar, cemiyetteki odası, masası dar, sokaklar dar, hülisa her şey dardı. Kendisine verilen ikrarâiyiyi Di- dardan gizlemişti. Bu par: sünü tazyik eden bu darl: tarmağa muktedir bir tılsım gibi saklıyordu. Sessiz, sadasız, vazife şinas, temkinli Şetvan şimdi si - nirli, hiddetli, hırçın olmuştu, Va. Zifesini de ihmal “etmektey öki akşam rakı içmekle kendini a- Vutmağa muvaffak olmuştu. “Bir iki akşam yanındaki elesiği, boş <| luğu unutabilmişti. Fakat bu yal- hiz bir iki akşam devam etmişti. Rakı azabını teskin edemez ol. muştü, Didara gelince, o da bedbaht, Birkaç gün iadei itibar eylediğini gelen misafirlerden anlamış ve memnun olmuştu. Her gelene, ken disinin tertib etmiş olduğu Şet - varın hastalık hikâyesini tekrar etmişti. Fakat çok geçmeden bura. daki hayatının ne derece zevksiz ve yeknesak olduğunu bütün öc. hiğile anlamıştı. m Şetvanın mutaddan iazla sarhoş olarak eve gelip: — Buraya bak Xar:!... Ben bu. um, patlıyorum, ge - » Artık yeteri... Se ne söylersen söyle, ben gidiy ru... demesi Üzerine, Şetvanın tahınininin bi kocasını, Mi İce ba şladı Yusuf ilk anda Hançoyu kapıp sardı, fakat usta güreşçi kendini hemen kurtardı kendine mal olmiyan bir şey üzerin. de, pabucunu çekip maliyet iddim etmesine kızmayip güldü. Ve, şün- ları mürildandı: — Eh! Öyle olsun... Çingene; karis'nin; hakkı ettiğini görünce; pabucunu, Jmuş keçiboynuzuna benziyen ina geçirdi Çopur, yağlandıktan sonra basile anasinin yanına rini öptü, Babasi dum © teslim kuru- aya ter meydanda danl,. O, yalnız biz, tabiatin çocuğuyuz göreyim senil., Anasi da; şu nasihati vermişti — Çor # sen, pehlivan oğlu, pehlivansın!.. Fakat; karşın daki hasmin hem anadan, hem ba. badan pehlivandır..: Eğer, başm sikilir ise, zorlama kendini, “bana söyle... * duaya vanlari başlamıştı. Dan eşlerile | takdim Cazgii bitti, Peh etti. Yusuf için şöyle bağırıyordu: — Heyti. “Ahali. İşter'yeni bir pehlivan daha düştüm meydanal. İ Güreşlere kimse müdahale etmiye- cektir... Kıran, kiranadır. İ Güreş başlamıştı. Seyirci İziyade; Adalı, Yusuf, ve Ali güreşlerine merak salmışlardı Cazgir; çılgara meydan verme. den eşleri iyi taksın” etmişti * Her pehlivan. mecbuten eşini sahneden çıkarıncaya kadar güreşmesi | icab ediyordu. Yunufun eşi Hanço oğlu, Aliçe- wn srkedeye ve çok üstm bir pehlk vandı. Bu, pehlivan Yusuf için me- henk taşi olabilirdi. Eğer, Yusuf Hançoya güreş uy. durabilir, ve, Hançoyu istediği gibi taşıyabilirse; ne kiratta pehlivan ol- İduğu meydana gikacakti, İ Cazgir Osman pehlivan, bünu düşlinmüş, Yusutun gıradosunu da. ha, ilk elde şüpheye düşmeden am- İlamak için Hançoyu karşisina dik. Aliçonun da başi belâida idi Çingene belâii bir pehlivandı. Edir nede birkaç güreşi Serezde, Gütrülcünede, Çopurum; elleri ve ayaklari kek peten gibi idi. Meydan yerinde da. laşırken; yerde bulunan oldukça büyük taşları ayak baş parmağinin arasina sikiştirir... Bir sapan taşi fırlatır meydandan dışarı «- rdi, Halk, Çopurun bu halini biL diği için, dikkat ederlerdi... Çopur parmağına taş takar, lakmâz her- İkes başimiza gelmesin diye göz ka. silirdi. (Arkası var) — Hakkın var,., Gidelim,,. Bu rada yaşıyamıyacağız!... Cevabını vermişti, Bu cevab Şetvanı fevkalâde memnun etmiş. ti. Memnuniyetini yerinden firla- yıp şarkı söyliyerek izhar ediyor. du. Birdenbire durdu. Şimdi bütüm bu sıkıntilarının, duymakta oldu « ğu eksikliğin, yanındak! boşluğun sebebini anlamıştı. Demin söyle - diği şarkı Hava-Civa marşıydı. Oynadığı oyn da Hava-Ciyanın | dansıydı. Nazarında her şey aydın. Tarmişti, — Karı, buraya bak be'... Bet artık Şebran değilmi... Ben Ha- vayım, ben Civayım, ben Hava Ci. vanın yarısıyım;... Nerede benim yarım?,.: Ben yarımı bulmak iş - tiyorüm... Ben onsuz yaşıyamam., Didar içini çekti. O da bürada yaşıyamıyordu. O akşam ilk va - purâa İstanbula gitmeği kârarlaş- tırdılar. Melpomeninin gitmesi Üzerine Temel büsbütün yalnız kalmıştı. Gün geçtikçe ıztirabi artıyordu. Bir gün balıkçılar cemiyetinin iğ. bir Buhu arzumüz le kabul ediniz, bence hiç ehemmiyeti yok. (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: