8 Aralık 1942 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

8 Aralık 1942 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

(EDEBİYATI SON POSTA (Tarihten sayfalar | Emin Bülende dair Cezayir birkaç Yazan: Halid Fahri Ozansoy O ismi ve şiirleri, Gala- tasaray hisesinde Tevfik Fikretin müdürlüğü zan:anında biç birimizin dilnden düşmezdi. Bütün * ağabeyimizin randık. Çünkü o tarihte Galata. saray aşağı yuları bir şairler mektebi sayılabilirdi. Gece ma. talealarında o kadar çok şir ya- zanlar ve mecmuaları, şiir kitab- larını O karıştıranlar o çoğalmıştı ki., lin aramızdaki bir ay spor klü-| n kuvvetli oyuncularından olması idi. Meşhur Bekirle beraber bu sahada da bu muhit- te ün almıştı. Yalnız hatırlaya mayorum ki, o zamanlar Emin Bülend mektebi bitirmiş mi idi, yoksa son sınıfta mı idi? Hatır. dadığım, yalnız, son sınılın en ze- ki talebelerinden Ruşen Eşrefin, <önde Galatasaray mecmuasının yazılaril teneffüslerde o bahçe bahçe telâşla dolaşmasıdır. An-| Taşılan, muhte'f sınıflardaki sa- örlerin az çok düzgün yazmakla söhret alanlarından, eksik sayfa- İar için yazı toplayordu. dn bir matbasda büyük ve yeşil bir kapakla basılan © mecmuadan bilmem kaç nüsha çıkabildi? Altı mı, yedi mi? Fk. «Ferda» sı, «Sabah olursa» si ilk defa o mecmuada © intişar etmişti. Bugün otuz yıl sonra bir- denbire şiir toprağına yeniden «yak basan Edip Ayel de «Gü- ve şiirile o zaman bu mecmunya ilk defa imzasmı atanlardandı. Yalnız, Edibin ya wndeki ikinci isim, Ayel değil Sermed'di. Bir aralık Fevriâ Süleyman Saip imzasile ince şiir. leri çıkan ve sonra hariciye mes. lekine intisab eden kıymetli bir gencin de «Şafak» o manzumesi gene bu Galatasaray mecmuası- nın ilk nüshalarındam birinde ilk sayfam süslemişti, Bu şürin ilk beytini bugün de hatırlıyorum: Elinde kırmızı güller, başında bir yaprak, Ağaçların arasından gülümsi-| yordu şafak!| Bana gelince, «Sımfı mahsus talebes'nden Halid Fahri» imza- sile iki nesrimi . ki sınıfta yazdı. öm vazifelerdi - bu mecmuada neşrettikleri günl heyecanımı unutamam, O, ne tatlı his, ne se- vinçti! İşte Emin Bülendin «Kış» simli manzumesi de bu mecmus- nm bir nüshasmda gene Fikretin va Saibin şiirleri gibi ilk sayfada çıkmıştı. Çok sade bir lisanla ve ince hayallerle örülü olan o man. zumeyi, bütün meraklısı ta. Iebeler haftalarca okuya | okuya! adeta ezberlemiştik. Bunun içim, Emin Bülend ismi, bana, biraz dn talebeliğimi, gençliğimi, bü- tün o, bir daha ele geçmez Za manları hatırlatır. Ölümünü de (geçen hafta gazetede okudu) ğum gün), işte bütün bunları dü. şümerek, hem onun için, hem kendi hatıralarım, hislerim namı. na büyük bir acı ile karşıladım. Zavallı büyük ruh! H sten pek erken, pek vakitsiz bir ölüm-. le göçtü. Hem de, bütün Galata- saraylı şairlerin en dine, en sport- men ve en sakin hayati > Yarık, cok yazık oldu Bülende. Edebi romanımız: 30 Yazan: Cevad Fehmi — Beş gün, yalnız bez güm cük... Ve bir daha kim bilir ne zaman? Belki hiç... Sonra etrafıma bakınarak ilâ. ve ediyor: — Siz benimle beraber geli| bu taraf. iniz iş he kalınaya yorsunuz amma belki larda olduğunu söyledi nüz bitmemiştir, belki mecbursunuz. — Hangi 147. Ne budalayım bon? Kendi kadar kalır mı? Çoktan bitirdim. İ bindik. AM: gi | Türklere nasıl geçmişti? Yazan: Kadircan Kalı On altıncı asrın ilk senelerin. ide hiristiyanlığın kara kuvveti önünde Endütusün yüksek va ay. dınlık medeniyetinin ç »dıği ee devirdir. Katolik #erdi - d ve kraliçe İzabel,her tarafta İeslmmenz mahlemelerini hare. sie getirmişler. mi düşmanım sana| ya hıristiyan EN eri kalsam da bir kişi.| yorlar, yahud ölüme gönderiyor. Sonra, Emin Bülendin uzaktan|lardı. Endülüs halkı yiğin yapm ieçtiğimiz sarışın hayali, bize,sahillere kaçıyor; bir tekne bu asıl şair çehresinin hüviyetinillanlar kendilerini karşı yakaya ve şeklini çizer gibi olmuştu. Ha.| atıyorlardı. - Tunus sahillerinde kiki şair çehresi böyle olmalı idi, | korsanlık eden Türkler bunlar > diye düşünürdük ve saçlarını da dan on binlercesini selâmete .. Celâl Sahirin uzun ve ensesine! karmışlardı. 5 döktilen saçları biçiminde tasav.| | İspanyollar müslümanları şi - vur ederdik. Ne hatıralar ve nelmali Afrika kıyılarında da rahat tatlı çocukkuklar! bırakmamıya, bu kıt'anın da tinad noktalarını elde etmiye kı Mütareke ilân olunmuştu. Ben, | rar vermişlerdi. Bunların en m babamla beraber, - Nedim mec: himmi Cezayirdi. Topsuz, asker muasını çıkarmak üzere teşeb- siz ve muh;fazasız olan bu şehir büse girişmşitim. İlk n-vaya| kuvvetli İspanyol donanmı Faik Âli bir şir lütfetmişti. Son-| akınma o dayahamazdı. Rune va, eski Reji Müdürlüğünde İzzet|başka Cezayir 8 garbden Melihin tanıştırması net esinde, Fas şarktan Tunus hükümetler' Gurur şeirine, o manzumesini birİnin tecavüzlerin: de maruzdu. taha neşretmek Üzere ricada k- 1510 da Don Pedro dö Nava- tunmuştum. O da memnuniyetle |ro 200 gemi ve 25.000 askerle kabul etmişti. Çünkü o şi Orandan Cirbeys kadar bütün velce pek hatalı bir şekilde i leri ve Ce. etmiş bulunuyordu. O y denize Şimdi tekrar yaşayor gibiyim. İz-| doğru bir mendirek gibi uzanmış zet Melihin ikram ottiği nefis si-|olan yere kuvvetli bir kale yap - garaları tellendirerek koltuklara | tırdı.» Burası tarhlerde Peron - kurulmuş, bir saat mi, iki saat) daljer diye meşhurdur. edebiyattan (o bahsetmiştik.) O Kral Ferdinand ölünce bir ara Güzel sarışın çehresi, mülevazı, | İrk İspanyollar şimali o Afrik; fakat zeki ve ince tebessümleri| unulmuş göründüler; bu sırada ile Emin Bülend, bana o gün ne yerli kabile reizlerinden Selim iyi, me derin ve ne candan bir &- Ütemi şehre hâkün oldu; halbuki iyi, me tıbar birakmıştı. Sonra o.| oranın asıl hâkirai hisarda bula emi ii tanıyanlardan hep ay-'nan İspanyollardı. Şehri günlerce su bikür üsü dinledim. Ölümün) süren tep ateşine tutuyorlardı; mü behımessi KR bu zarif | imanda kendi gemilerini barmı den sonra ndan bahsettler.dırıyorlar; Cezayir gemilerini ve ei Bülendin ölümü (ile sokmuyorlardı. Şehrin minarele. Desi taymetli bir şair değil.|rinde ozan okuyan mülezzinleri sadece nda nümune olacak tüfek kurşunu ile nişanlıyarak sai Mi entilmen bir şahsiyet öldürmek, muvaffak olanları al derec iş oluyoruz. (Yalnız) kışlamak onlar iç'n eğlence ol- te ka; DO büyük şör #stidadını, | muştu. Bundan baska hisara da pe yazi arzu ve ikbalden uzak) yanarak bütün Cezayir kıyıların- her türlü sile beraber bir ta-İda korsanlık yapıyorlar; yağma. yaşamak ari" imi yıldır susu|lara girişiyorlar, yangınlar çıka rafa BİL sleek biç mi yazmayor-| rıyorlardı. yi sie mel versem. Her) Yerli halk kendilerini himaye du7 Buna larını yırtmamuıştır) ye muktedir. şeilere malik olma halde Ta saklarıştır. Bunla-| dığı için muztaribdi. Cezay'ı e - ve bir köşede in silesinden| miri Selim Üleri de facinin n yazin tı narmna Tica etme| bancı kalamazdı. Buna mu Türk ede inde *p arzuyu İzhar| Türk denizcilerinin şöhretleri gar miz yi Çünküi Emin Bülen-| bi Akdenizde çınlıyordu; onların etmek olur. giri şöyle bİRİ-| Endülüs müslümanlarına yaptık Me es ları yardımlar, huristiyan korsa, yordu. sms ulvi lara karşı kazandıkları zaferler Mehsi kalın yazım: neşideler!| #llere destan olmuştu. Şehirde o zamandanberi ne| herkes > mag izi "de kendisi, kendi) — Türkleri çağıralım, bizi on-| rakinak istemiş |lar kurtardılar, ancak onlar mu- manevi | hafaza edebilirler, Diyorlardı. Selim Ütemi şehrin âlimle İrini, hocalarını, ileri gelen adam larını, şeybler'ni, devlet adamla. rını topladı; bir meclis kurdu vaziyeti uzun uzadıya anlattı. hatıra Gene talebel'k o zamanımızda bir gün onun Gurur isimli bir şiüri elden ele dolaşmağa başladı. Ar. kasından da Kin manzumesi in-| tişar etti. Bu manzume, herkes bilir, bütün bir meşrutiyet genç- Miğinin milli duyguları üzerinde bir bomba tesiri ile. patlamıştı. Hepimiz, bir dua okur gibi gece gündüz tekrarlayordu! Garbın cebimsi zâlimi affetme:| dim seni, Türküm ve , ev mi, Kim bir © kadar şürlerini arzusile mensi br tir, İşte merhumun irasını güneşe çıka: ei onun © bedyetteki vuluma da ödenecek bir borcumuzdur. > e hesiz o büyük ruh, ölümünde sonra da bizi bu mukaddes ire. sından mahrum bırakınak İs mez. Deği mi ki, artık me Sö retten, ne de ikbalden eşe arzusu besliyebileceği sonsuz bi (Devamı 7 n ayfada) Oruç m 7 nci savfada) amanki gibi dah, ilk gördüğüm dakikada çökmüştü. Otomobilden evinin önünde beraberce indik. Ayrılmak iste- dim, bırakmadı. — Ne olur bir kahvemizi için, ondan sonra giders'niz dedi. Belki razı olmayı cana minnet bilecekm. Fakat ihtiyar anası ile babası onu karşılamak üzere apartımanın kapısına kadar in. mişlerdi. Arkalarından evde hiz- melçi, ahçi kim varsa hepsi sö. kün etmişlerdi. İhtiyar karı ko- İcanm gözlerinden kızların pek çok özledikleri anlaşılıyordu. İnu kucaklamak üzere adeta sa- İ bırsızlanıyorlardı. Kızlarını ken- dilerile bir dakika olsun yalnız bırakmayışımı şüphesiz saygısız. hk telâkki edeceklerdi. Ayrılmakta ısrar etti dakikada «Bu iş ne işi?» di- ye Dene grinin cevab veremiye. ceğim. Beraberce bir otomob.< ünlük basret bizi ivbirimize daha yaklaşlırmış gi- pirbiremadiyen yüzüne bakı. yolum; Bundan hiç te hayrete düşmüş görünmüyor. İzmiri p Istıyor. Birçok şeyler... Fal - biçbir şey anlamıyorum. Sanki kalbim bütün vücudumu istilâ et- miş, Hafızam, muhakemem, ak. bm sanki hepsi birer kalb ol muşlar anbul he &lemde. bura da bulunmadığım “günlerde siz tnaz? Çk sıkıldım. Kendimi Reo- benson kadar yalnız hissettim, eye gülüyorsunuz!.. RE Güzel kadınları karıştırma. kendimi ele verdim. Dudakların. duki tebessüm şeytani bir mâna şahyor. Kulaklarıma kadar kızardı dan bir tesbih yaptınız da Vücudundan sızan güzel ko- kuyu hissettirmeden, fakat ci. terlerimin bütün ka emi- — Müsande ederseniz yarın geleyim! dedim, Yol yorgunusu- nuz... Dinlenin! Kapıdakileri işaretle ilâve et- iİve etmişlerdi -İTürk korsanlarının en meşhuru!" O-| farketmiyerek yürümeğe , tesirinden korunma dünya harbinin en korkunç silâh - larından biri belki de başlıca tay. yareler tarafından kullanılan tahrib bombalarıdır. Bu bombaların, ş#e- hirlerin tahribinde oynadığı büyük İrolü, Londra, Hamburg, Bremen, | Kolonya, Totina ve Cenova bom- bardımanlarında açıkça görebi Ağır çaptaki tahrib bombaları, en kudretli istihkâmların tahribin » de büyük roller oynadıkları gibi, Jen büyük harb gemilerinin batirilı- işında da çok esaslı bir rol oynamak İ tadırlar En çok kullanılan tahrib bomba- lari, 50, 100 ve 250 kilo ağırlığın. daki bombalardır. Her tahrib bom- bası, muayyen omiktarda infilik maddesile doldurulmuştur. Bu infi- lâk maddelerinin ağırlığı ne kadar fazla ise, tahrib bombasının tesiri de o kadar fazla clur. 50 kilo ağırlığındaki bir tabrib bombası, 2.3 metre kalınlığındaki bir zemini delebilir. Bu ağırlıktaki bir bombanın, bir binaya tam isa- beti takdirinde, infilâk etmeden bi- n Banim iki kalini delip geçtiği çok vükidir. j 280 kilo ağirliğindeki bir tah - bud bina dahiline nüfuz ettikten! İrib bombasi İse, bir binaya İşabet'$onra © patlamaktadırlar.. Tahrib ettiği takdirde, binanin “4-6 katını bombalarından bir kimui, yere düş-| deler ve tahrib eder, tökten bir hayli zaman sonra infilâk Bu saydığımız ağırlıktaki bom-| etmektedirler. ba'ar, bu harb İçinde en fazla kul.' Bir tahrib bombası infilâk ettiği lanılan tabrib bombalarıdır. Maa- zaman, kulakları sağır edecek ka- )malih harbin ilk yıllarında yalnız dar şiddetli bir gürükü ile mütera. | Amanlara inhisar etmek © üzerelfik parlak bir alev neşretmeldedir. 1000 hattâ, 2000 kilo ağırlığında Tahrib bombalarinin imfilükinden, İtahrib bombalarının kullanıldığını da gördük.. Almanlar, 1940 yılı. nin sonlarına doğru İngilterenin, bilhassa, Londranın bombardıma - İminda zsman zaman 2000 kiloluk bomba'ar da ku'landi'ar. Manmafih İçok geçmeden, İngiliz ve Amerika lılar daha ağir çapta bombalar kul-| Tanmek # bu sahadaki reko-) ru kırdı'ar.. Netekim İngliz ağır bombardıman tayyarelerinin (son| yahud cephaneliklere rastliyacak ©- İTorlno bombardımanında 3.600 hursa, yangınlara sebebiyet verebi- | hattâ 4000 kiloluk tahrib bemba -|lirler... İları kullandıkları resmen ilân edil Bu harbde, Muhtelif | miletlere di.. Bilhassa ağır sanayi merkezle-! mensub bombardıman tayyareleri- rinin bombardımanlarında kullanı.nin, alelâde tabrib bombalarile bir. len bu dev bombaların, hedefe isa-| hilete, çok miktarda demir parçaları- |betleri takdirinde me mödhiş tabri-! ni taşıyan diğer bir clus tahrib bom bat yapacakları kolaylık'a an'aşıla -| bası kullandıkları da görülmüştür. bilir, Bu nevi bombalar, ekseriyetle 10- Tahrib bombalarının korkunçlu -| 50 kilo ağırlığmdadırlar.. Bu bom. ğunu artırmak; halkin müneviyatı.| balar, yabancı bir cisme temasların ni kırmak için, bilhassa Almanlar'da, derhal infilâk etmekte ve taşi- Londranin bombardımanında, tah.) dıkları madeni parçaları, 200 met- rib bomba'arına birer de düdük Ilâ/ re dahilinde dört bir tarafa saçmak Bombaların sukutun-| tadırlar, | da yılan gibi sesler çikaran bu dü-| Bu suretle bu saydiğımiz tabrib düöklerin en büyük rolü, düşmekte! bombalarının infilâkinde ( İnsanlar| ola» bir bombayı, 10.15 bomba için başlıca üç tehlike başgöster - gibi göstermektedir. Londral'lı mektedir: İ celeri bu seslere aldanımışların da,| o 1) Bombanin Infiliki neticesinde İ sonraları, bunlarin mahiyetini öğre-İmeydana gelen hava sademelerinin İnince, ehemmiyet vermemiye baş -| doğurduğu tehlike; lamışlardır. 2) Bomba isabeti nellcesinde yi Burada, bir nokta üzerinde dur -| kilan binaların doğurduğu tehhi mak mecburiyetindeyia: Atılan tah! 3) Patliyan bomba parçalarının! rib bombalarinin hepsi hedefler'ne! doğurduğu tehke, | Babet etse, vukua gelen tahrlbatm; O Tabrib bombaların o bütün bu dehşetini, fecaatini anlatmak, & hiç tehlikelerine rağmen, bunlardan ko- İşüphe yok, gayri mümkin bir hall runmak, ve en ağır kava akınlarn. alır. Fakat tahr'b bombalarınm bö-|da bile insanca telefat vermeden, vik bir kısmı, avlulara, bahçelere,| işin içinden çıkmak pe mm - alara, sokaklara düştükleri için kündür. Bu korunmanın başlıca yo- tahribatları da bu nisbette azalıyor.| hr. alarm isareti verilir o verilmez, Tahrib bomiba'arı, ancak, fopra-| halkın soğukkanlılığını kaybetme - hayli derinliklerine, veya - den sığ'naklara | İlticn etmesidir. sa e — öd ararken farkına var Yefterimi elime almayalı" Üç ay olmuş. Bu üç ay içinde geçen vu- kuat bir iki kelime iie de hülâsa dört beş cildiik bir ro. | çok şiddetli bir hava sademesi vu-) kun gelmektedir. Bu keyfiyet, bom- banın tesir sahasi dahilindeki bina. larda büyük yıtkınları mucib olmak tadır. Umumiyetle, infilâk eden bir tah rib bonıbasınm saşintı'arı az olur. Bu saçıntılarda, ekseriya büyük ve kizgin parçalar halindedir. Saşinti- lar, yanmıya elverişli binalara, v — Hem içeri girecek olursam korkarım pederimiz ve valideniz| ile kavga edeceğiz. — Neden? Sebeb? — Hiç birimiz sizi paylaşma ya razı olamıyacağız da ondan. Bakın bana fena fena bakmaya başladılar. Geleceğim sanıyorlar. Bayağı korkmaya başladım. Güldü, gözlerimin içine baka: | cazib bir rak Yalancı mücevherler aasıl — O halde yarını! dedi. Bü.| rından daha parlak, dahu göz a- tün gün sizi bekliyeceğir. Sakın | her iseler bizim aşkımız da birçok gelmemezlik etmeyin! hakikilerinden daha hararetli, Süratle ayrıldım ve bermutad! daha gürültülü oldu. < başım önümde, nereye gittiğimi) (Bu dört ay içinde gün geldi ki| başla-| Nilâferi bana sokulmak, daha dım, Bu sırada neler düşündü: yakınlaşmak için. sonsuz bir arzu wü sayıp dökmek bundan evvel| içinde çırpınır gördün. Ve yine| ayni yolda düşündüklerimin tek. geldi ki bir ceylân yavrusu rarı olacak... gibi ürkek, hırçın benden müm- Ben galiba kendi kendime kar | kün olduğu kadar uzaklara kaç. şı mükemmel bir komedi oynu, | mak istedi. Bir meddücezir hâdi- maya başladım. sesine çok benziyen hamleler ve EE geri çekilişler... Bir ruh buhra- İrakmadım. O da geri Sayfa $ | TETKİKLER J Tahrib bombaları ve hunların çareleri Mahtelif memleketlerin bombalan- malarında en çok tehlikeye maruz olanların, alarm işaretinden sonra sığınaklara çekilmeyip, hava muha rebelerini seyretmek zevkinden ken dilerini mahrum etmek | istemiyen «kahramanları tür. Gerek İngilterede, gerek A yada, gerekse İtalyada en fazla mü. cadele edilen kimseler, alarm işa retinden sonra, dişarida kalıp hava muharebelerini seyreden bu ukah » ramanlar»dir , Tahrib bombalarından en iyi ko. runma yerleri, hususi surette imâl edilmiş sığınaklardır. Fakat sığınak larin bulunmadıkları | yerlerde, bu vazifeyi üzerleri toprakla örtülü de rin hendekler görmektedir. Bu gibi hendekler, insanları, bombaların in filâki neticesinde tahassül eden hava sademelerinden, bomba parçaların. dan koruduklari gibi, uçak savar toplarının mermi parçalarından da korur, Muhtelif Avrupa memleketlerin. de yapılan tecrübelere nazaran, si- ğinak vazifesi gören hendeklerin ya pilişi çok ucuza mai eİmaktadır, İngilterenin Almanlar tarafından şiddetle bombardıman edildiği de- virlerde, İngilizler, bazı yerlerde, üstü açık bendeklerden de İstifade etmek istemişlerdir. Fakat bu usul pek te o kadar emin değildir. Bil. hassa uçak savar toplardan atilan mermilerin parçaları, büyük bir teh Uke teşkil etmektedir. Avrupanın birçok yerlerinde çok İucuza maledilen bu bendeki miyetle binalardan, fabrikalardan nisbeten uzak yerlerde yapılmakla dır. Fabrika veya bina ile bu hen- dekler arasından en aşağı, binanın veya fabrikanın irtitat kadar bir me safe bulunmalıdır. e Aksi * takdirde bira bir bomba isabetile yıkılacak olursa bina ankazı hendeği örtebi. lir. Bu hendekler imâl edilirken, a dam başina, en aşağı yarım metre. lik bir yer hesablanarak imâl edilir, Umumiyetle, bu gibi hendekler va, sati olarak 10-12 kişilik yapılır... Bunların en büyükleri nihayet 40 kişi istiab edebilirler, Üstüste bir kaç hendek yapmak zarureti varsa, beher hendek arasındaki mesafe, en aşağı 10 metre olmak zaruretinde- ir, Hendekler, bir siralık, yani yan. yana bir sira İnsan alabilecek şe- ide yapıldıkları gibi ( Şekli: 1) karşılıklı olmak üzere Iki sirali olan rak ta yapılabilirler, (Şekil: 2). Bu hendeklerin derinlikleri 1,30.2 met- re kadardır. Genişiiklerine gelince, ne kadar dar olursa o kadar daha muhafazalı olurlar. o Umumiyetle kabul olunuğuna nazaran tek sira hendeklerin genişliği 60, çift sıra hendeklerin genişliği 1,20 metredir. | Bu hendeklerin uzunluğu hiç bir va. kit 5 metreyi tecevüz etmemelidir. Sıçrayan bomba parçalarinin iras edeceği tehlikeyi izale İçim bende. ğin duvarları mutlâka email olarak yapı'malıdır. Hendeğin üzeri evve. Wi ince fakat mukavim bir sira tah. ta parçalarının üzerine de 60 - 90 santimetre kalınliğinda killi toprak komur. Tabii bütün banlar yapıldık. tan sonra, mahalli şeralte göre bu. rasmı maskelemeği unutmamak Jâ, zımdir, (Menem 7 met sayfada) gündenberi sevdiğimi | söyledi Buna aynen mukabele ot. > 29 Ilık bir bahar günü xi, Boğaz. ginin yeşil bir sırtından sahile İ, niyorduk. Ende topladığımız papatyalardan kocaman kir bu. ket vardı. Buna ilâve etmek ü. zere kopardığım iki üç papatya- yı uzatırken tuttuğum elini bı, çekmedi, Gözlerinin içine Makel da gözlerini kaçırmayarak baky yor ve teşvik edici bir tebessümle gülümsüyordu. e Yol kenarına ge turduk. Ayaklarımızın — altnda, altın yaldızlı bir sahil ve koyu lâciverd bir deniz uzanıyordu Etrafımızı kaplayan çimen ve çi; | göllerden sanki iç gıcıklayıcı, at göze görünmeyen bir buğ ile Ken i seviyorum; dedim. Seni ilk sevdim. — Ben de öyle Cemil .. Bep de seni ifk gördüğüm gündenbeşi Nilüfer$ | gördüğüm gün! Beyoğla 11 Haziran 940 mmm ustaca taklid edilmiş teza- yazı bir kâ” Ona kendini ilk gördüğüm seviyorum! diye mukabele etti, ; (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: