7 Mart 1937 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3

7 Mart 1937 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ıhhiye Vekâleti yeni ve tehlikeli bir hastalığı doktorlara bildirdi Bu hastalıktan şehrimizde iki vak'a tesbit edildi Vekâlet doktorlara gönderdiği emirde bu hastalığa tutulan- ların hemen Vekâlete bildirmelerini tebli$ etti Haşevt Layşmanyoz. isminde yeni bir hastalık, Akdeniz havzası mem- leketlerinde yayılmağa başlamış - tır. Bu hastalığın memleketimizin bazı yerlerinde de meydana çıktığı anlaşılımaktadır. Şel lede da iki vak'a tesbit edilmişi Sıhhiye Vekâlati, derhal, lâzımge- len todbirleri şiddetle almış, sihhiye müdürlüklerine, vilâyetlere tamim- ler igöndermiş, bu mühim hastalı « ğın mahiyeti bakkında icap eden malâmatı doktorlara gönderilmiştir. Bu hastelık şimdiye kadar mem « leketimizde — tanınmamakta — idi. Marazli sıtmaya veya ssir — marazi hallere atfedilerek, bu hastalığa ya- kalananlar farkedilmiyordu. Sıhhi- ye Vekâleti, hastalığın çabuk teşhis ve tedavisi için icap eden etüldleri broşür halinde bastırarak, bütün a- lâkadarlara dağıtınıştır. Derhal ve- rilen bir kararla, bu mühim hasta - hk ta, ihbarı mecburt hastalıklar a. raşsına alınmıştır. Şehrimizde, bu hususta sıkı tet. kikler yapılmaktadır. En ufak bir şüphe üzerine derhal, tecrit ve mü- şahede tedbirleri alınacaktır. Sıhhi- ye Vekâleti, İstanbula — gönderdiği tebliğin sonunda diyor ki: Kahveciler kaşıklara milli arma istiyorlar Kahvehane sahipleri bu dilek- lerini izah ediyorlar Kıbveci!:r cemiyeti mübim bir teşebbüso geçmiştir. İstanbulda bir kaç kahve kaşığı imi anesi vardırki, bunlar kaşıkların üzerine ecnebi bir takım armalar hâk etmektedirler. Keza, harice sipariş edilen bir çok kahvefincanı, tabağı ve nebi armalar vardır. Kahveciler, bu N armalarımızın konmasını İstemektedirler. kahvscler diyorlar kit çay fincanları üzerinde de böyle ec- armaların kaldırılmasını, yerine mil. Kendileri ile konuştuğumuz * — Eskiden kalmış, çüy ve kahve takımları, antika mahiyetinde ve tarih? kıymeti ha'z olan takımlar için bir şey söylemiyoruz. Fakat yeni: den yaptırılan ve memleketimize getirilerek kullanılan ve hattâ memle- ketimizde yapılan bır çok kahve, çay malzemesi üzerinde ecnebi arma- lar - vardır. Bunun eski bir. itiyat veya gaflet olduğunu hatırlayoruz. Fakat sadem ki, iyi bir adet değildir, derhal kaldırılmalıdır. Bu armalar daha ziyade şark meömleketlerine «it bir takım şekillerdir.,» Kahveciler cemiyetinin alâkadarlar nezdinde derhal, bu iş için teşebe büslere girişmeleri için, kahveciler çalışmağa başlamışlardır. GöeaeNENNiNEeN Kü HUNUN DNİN LA NAN aK DNNE SAA ZUN EaEANNERA B DEKAA DöNE UNU GN y DAR UÜT Do aNK DU memaNN A aa. Poliste: Beş liralık muşamla yirmi Mütekaldinden Zekerya isminde | birisi polise —müracaatla Cico Fatma ile Abmet tarafından heş Hralık bir muşamba ceketinin ken- disine 20 licaya satılması saretile tavcılıkla — dolandırıldığını etmiştir. Fatma ve Ahmet yaka- Janmışlar ve haklarında tahkikata başlanmıştır. Kadına Sarkıntılık Balatta oturan Marko isminde birisi, dün, Bedri ile beraber geç- mekte olan bir kadına sarkıntılık ettiği İçin yakalanarak cürüm meş- bud mahkemesine verilmiştir. Azgın otomobili Şoför Nihadın idaresindeki 2658 numaralı taksi otomobili, dün, Şişe hane yokuşundan çıkmakta olan Beyoğlunda — Alyon — sokağında sakin Antovana çarparak adam. çağızı başından ve dizinden yara- lamıştir. Nihat, otomobili durdurarak ka- zazedeyi almış, Beyoğlu Zükur has. ftanesine gölürmüşlür, Edebi roman: 4 iddia | Jiraya Ayni atomobil hastaneden — dö- merken 1830 numaralı ötamobillede çarpışmışlır. Kaza hafif geçmiş, yaralanan olmamıştır. Mavna'da hırsızlar Fındıklı'da demirli bulunan Mehe met kaptanın mavnasından elbise ve çamaşırlarını çalan Şükrü ile, arkadaşı Osman Faik yakalanmış. lardır. Şişe ile su alırken... Kadıköyünde Osmanağa fmal lesinde 53 numaralı evde oluran 45 yaşlarında Haykuri isminde bir kadın bir dükkândan şişe ile su almakta iken şişe kırılmış, bileğin. ve kolunan halif surette yara- lanmıştır, — €© Cumhuriyet Halk Partisi A. lemdar nabiyesi dün akşam nahiye merkezi olan Alay köşkünde bir müsamere vermiştir. | € İzmir panayırına gidecek yolcu. ların yalaklı vagon biletleri üzerin. | den yüzde yirmi beş tenzilât ya. | pracaktır. Sen de seveceksin! — Aman komiser, işte şöyle böy- geçiniyoruz. Ne avantası, ne pa- îs- Halkın binbir derdine koşuyo- vükğ hiç bir şey bekledi- ğimiz yok. Kaomiser: — Bilirim ben sizin ne mal oldu- gunuzu, balk işi, halk kaygusu diye ne canlar yaktığınızı... Bana mı an. latacaksımız?. Dedi, kesti, sonrai l — Bırak sen şimdi bunları, arka- daşlarına da söyledim. Bana bir ka- dın lâzam. Senin mahallende var mı, yok mu, araştırır, çabuk onu bul, bana getir.. Diye söze başladı, kadının ıdını. Çocuğun adını, babasını söyledi. Ko- miser: Etem İzzet Benice Deyince, muhtar kaşlarını — dikti, bütün beynini harekete getircen bir bakışla gözbebeklerini oynattı ve: — Himmm. Diye dudaklarım kıpırdattı, kafa- suun İçinden: —0 olacak!., Diyordu. Komlsere de: — Başüzerine, bir araştırayım., Dedi, odadan çıktı. Muhtar, çı « karken komlser gene - söyledikleri yetmiyormuş gibi bir kere daha em. rini tazeliyordu: — Güözünü aç ha. Bir saat içinde isteriral. Köşede bir âraştırmada| Dar, içiçe uzanan, kaldırımsız so- kaklar. Biribirine geçmiş tahta ev « ler. Yıkık duvarlar. Kafes arkasın - dan gelen çocuk sesleri, buğuruşma « lar!. “Hastalığın ihbar mecburiyetinin mantakanız dahilinde bulunan bü- tün resmi ve husus! tabiplere teb - Tiğ ve haber alınacak vak'aların sari hastalık Ihbarnamesile vekilliğe bil- dirilmesi ve bu vak'aların dolduru. lan müşahede kâğıtlarının da ih - barname ile birlikte gönderilmesi tamim olunur.,, Şehrimizdeki hükümet tabipleri- ne de vaziyeti bildirmiştir. Her hü- kümet tabibi kendi mıntakasında, bu meseleyi azami bir tit edecektir. ST ee Jimnastik şen- likleri Bu yıl, diğer yıllardan daha muntazam olacak Maarif — Vekâleti, — Atatürkün Milli mücadelenin başına geçmek üzere Anadolu'ya ayak bastığı 19 Mayıs günü yapılacak olan mek- tepler jimnastik şenliklerinin her yıla nazaran daha muntazam ve güzel olması için bir talimatname hazırlamıştır. Her vilâyette bir şenlik komitesi kurulacak ve bu komite ıenhkln:ıcn ııılıîılmm(:!n Mmes'ul olacaktır, istanbulda şenlik iki yerdi pılacaktır. On dört yış.îıfıaııeıy; ge zayıf ve hastalıklı Çocuklar is- Usna edileceklerdir. Kıyafetler Türkiyenin her taras fında yeknesak olacaktır. Üniversite rasat- | hanesi genişliyor Geçen yıl Zeisse Fabrikasına usmarlanan — iki teleskop âletinin gelmesile faaliyetlerine geçen Üni. HiLESİZ SÜT! — Bunu bu şehirde bulabil- mek tesadüfün lütfuna bağlı oldu.. Sütcüler İu'leyi_ nasıl yaptık- larını anlatıyorlar ı.ıuhııdıııkıılıı-..uıuıı süt bulmak, İstanbullular için bir mucize talâkki ediliyor. Hakikaten yapılan istatistikler gösteriyor ki, İstanbul. da satılan ve sarfedilen süt miktarı, İstanbul ve civarı mandıralarında istihsal edilen süt miktarının hemen bir misli kadardır. Buda gösteriyor ki sütün içinde başka maddeler de vardır. Fakat, şayanı dikkat bir noktayı öğrenmiş bulunuyoruz: Su katılmamış söt bulmak İstanbulda belki mümkün a"ıı:aı. Fık'ı:."uı vaziyet hiç de şehir halkının umum? sıhhatine muzur addedilmemelidir. Bakın bir müstah. sil ne söylüyor * — İstanbulda sarfedilen sütlerin mühim bir kısmı manda sütüdür. Manda sütü ağır, kuvvetli bir maddedir. Bilhassa midasi zayıf olanlara, hastalara ve çocuklara kat'iyen dokunur. Binaenaleyh içine bir miktar su koymak lâzimgelir. Suyua miktarını, bizzat yine süt tayin eder, Ne kadar su kaldırırsa, o kadar koymak lâzımdır., Bir şütcü de şunları söylüyor : — Biz en çok manda sütü alırız. Bu çok ağır bir süttür. Mandıra. cılar içine su koyarlar, Biz bakarız, az gelmişse, birar da biz koyarız. Eğer su koymasak içemezsiniz. Çok müşteri vardır, halis süt ister. Ba- zan, mahsus, su katılmadık süt götürürüz, Ertesi günü bize kafa tutarlar: Kaçak et yiyenler Çarşamba pazarında salılan hayvanlar noreye gidiyor ? Fatihde Çarşambada ber Çar- şamba günü kurulan parar yerinde ayaktan hayvan da satılmaktadır. Öğrendiğimize göre, bu pazar yerinde, bir takım açıkgöz kimse. ler, ayaktan koyun satın almakta ve evlerine götürerek kesmekte- dirler. Koyun alıp kesmek, ve yemek, gayet tabit bir hâdisedir, Fakat, mesele böyle değildir. Buradan bayvan alıp evine götü- rerek kesen adamlar, sonra, konu komşuya kilo ile et satmakta, yani bir nevi ticaretin yolunu bulmeş - vaziyettedirler, — Halbuki, versite Tasathanesi yakında çok daha mükemmel bir şekle gele. cektir, Ayni fabrikaya ısmarlanan bir büyük ve birkaç küçük âlet de yakında gelecektir. Aletlerin mesile rasathane lanaliyetlerini :ı.-:: tırmakla beraber biraz dâha ge- nişliyecektir. Rasathane (aaliyete Terinin neticelerini kitap halinde neşredecektir. Doktor Ziya Nurinin bin elit ktiabı Merhum saylav ve prolesör Dr. General B. Ziya Nurinin — ailesi, merhuma ait muhtelif lisanlarda yazılmış bin cilt kitabı Etibba odası kütüphanesine hediye el miştir. Oda idare heyeti debu kitaplar için birer cemakân Yoplırmış ve Ziya — Nurinin ismini taşıyan bir. lTevhâşı cemakânın üzerine koymuştur. Irakın Dostluğu Irak — parlümentosu açılmış ve kral Gaziyülevvel açış nutkunda Irak ve Türkiye münasebetlerinden bahsederken şunları söylemiştir : — Bilhassa Türkiye ile Gostlu-? ğumuz, en sağlam, en metin bağ- larla tahkim edilmiştir. En sön sokakta bir ev, bokçi ku - | Tübesi gibi, çerden çöpten yapılmış, bir kat üzerine, iki üç oda belki. Kaplamaları sarkmış, yeryer tahla- ları dökülmüş. Kapısında ipe ve ma- karaya bağlanmış bir zil, Zil; — Şangır, şangır.. Çaldı. Titrek bir kadın sesi sordu: — Kim o?. Muhtara kapı açılmadı, Zil üstüs- te gene şangırdadı: Muhtar, sert sert seşlendi: — Açsana bet.. Genç kadin başındaki yemenisi. ne güzlerinden akan yaşı sildi, ka « pıya ilerledi. Kapı yıkılacak gibi vuruluyordu. Genç kadın; hiçkiriğini - kesmiye çalışarak: — Geliyorum., | Dedi ve bir sahiye sonra & çıldı. Muhtar dolgun bir ses vk:':hı- b | — Neredesin be kadın?;, mezbabadan geçmeyen hayvan« ların kesilip satılması yasaktır ve bu şekildeki etler kaçak ad edilir, sahipleri hakkında kanun? mua- mele yapılır, Hattâ söylendiğine göre, bu civarda birçok evler vardır ki, dışarıdan et satın alma- makta, muntazaman evlerde giz. liden gizliye kesilen koyunları kilo kilo paylaşmak tadırlar, Kanalziasyon Kapaklarını Çalıyorlar ! Şehrimızın bazı yerlerinde açık gözler yeni bir hırsızlık ve geçim yolu bulmuşlardır, Bunlar - tenha ve karanlık za- Mmanlarda, inşaatı ikmal edilen ka« nalizasyon çukurlarının büyük demir kapaklarını sökerek çalmaktadırlar. Epeyce kalın ve ağır olan bu kapaklar parçalandıktan sonra hure da fiyatına satılmakladır. Bu yüzden açık kalan çukurlar yolcular için büyük bir tehlike teş- kil etmektedir. Diye içeriye girdi, kapıyı kapadı. Genç kadın başını önüne eğmiş hem korkudan ütriyor, hem de durma- dan ağlıyordu. Birden muhtarın ka- ba sesi kulağı doldurdu: — Sen çocuğunu Okmeydanına bırakınışsın?, Bunun suç olduğunu biliyor mu- sun?, Nasıl yaptın bu işi?.. Seni karakola götürmeye geldim! Lüttiye bu sözleri işitir. işitmez birden yere yıkıldı ve muhtarın a- yaklarına kapandı: — Aman Şevket Bey, ben ettim, sen etme, Ve gözlerinden yaş sicim gibi akı- yordu. Muhtar, ayaklarına dolanan elleri itti, sürüdü, yürüdü: — Benim edecek bir şeyim kalmı- di ki., Ne yapılabilirse hepsini yap - mışsin, Şimdi karagola — gitmekten başka çare yok!.. Kadın hıçkırık içinde yerde bük- lüm büklüm sütünüyordu; — Ah, bilseydim hiç eve gelmez- , | dim. Geleyim de bari bir iki kat ça- Maşırım. var, on di ri alayım. Ufa | dim. Ne bileydim böy *“Bozuk süt getirmişsin, midemiz bozuldu. , derler. Zeytinciliğe Büyük ehemmi- . yet verilecek Hükümet bu yolda mlü- him tedbirter alıyor Zeytinciliğimizin işlâhı için iktısat vekâleti tarafından bir kanun pro- jesi hazırlanmıştır. Bilhassa, mahsul veren zeytinlik. lerin verim kabiliyetini arltırmak, bugünkü bağ istihsali endüstrimizi teknik bir disipline tabi tutmak, yabani zeytinleri aşılamak, fidan veya dikme ile yeni zeytinlikler tesis cihetleri projede nazarı dik- kate alınmıştır. Bundan başka, zey- tinliklerin bakımı, muhafazası, sü- rülmesi hususunda, zeytin - işleyen müesseselerin sınaf vaziyetleri hak- kında birçok mühim tedbirler alın. maktadır. Zeytin Mmemleketimizin mühim bir servet membaı ve iktısadi bir zenginliği haline getirilecektir. .. Köpeklerden a. Şikâyet ! Son günlerde şehrimizin bazı semtlerinde başı boş gezen kö- peklerin sayısı artmıştır. Kumkapı ve civarında oturan Halk bilhassa köpeklerden çok şikâyetcidir. Bu semt ahalisi, alâkadar makamlara müracast ederek, köpeklerden bu €ivar mahallelerinin kurtarılmasını istemeğe karar vermişlerdir. Yap- tığımız Lahkikata göre, şehrimizde köpeklerin çoğalmasındaki sebepe | ler arasında, evde köpek besliyen | bazı kimselerin, - köpek doğur- | duğu vakit yavrularını sokağa at. İ malarıdır. Bu yavrular da büyümek- te ve başı boş sokak - köpeği ola» | rak yetişmekte, öleye beriye zarar vermekte ve saldırmaktadır. Bi teleği bir araya toplıyayım. On- dan sonra başımı alıp gideyim.. de- olacağını, — Çocuğu mezarlığa bırakırken böyle olacağını niye düşünmedin? — Ben size de geldim. Çocuğa ba- kamıyorsun, Bunu bir yere verelim, | dedim.. — Çocuk nereye verilir?. — Her yere, her şeye vermeye ra- | ziyim, — Peydahlarken bana mı sordun? | Muhtar, yere eğildi, kadını kaldır. dı, arkasını duvara - dayadı. Onun Bözleri içine uzun uzun baktı: — Ne de olsa güzelsin be Lütfiye.. Dedi, Sesinde bir değişme, bir sı- caklık vardı: — Hani iki ay besil de kaldın mi İstanbulun en güzel kadını olacak- sın. Bak bakayım şöyle yüzüme, Ve.. kadını kollarından tuttu, silke ti, kendino dağru çekti. Yüzüne bir '_hıım. yürüyor, bakışları kısılıyor, — Canın elimde Lütfiye!, (Devamı var) Halk filozofu diyor ki : Gökten inecek $e- rmaye beklerken.. Tigaret, iş hayatı, esnaflık de- yince şu musevi vatandaşlarımı- zın akla gelmemesi kabil mi? Ördek nasıl yumurztadan çıkar gıkmaz suya atlayıp yüzerse bu vatandaşlar da sanki ticaret için doğuyorlar. Hani, konuşabilse- ler ve defter tutmağa muktedir olsalar, kundakta bile alış ve - rişe girişirlerdi diyebilirsin! Hele bir tanıdığımızın sergü- zeşti harikadır; Bu adam elde iğne makara * satan bir seyyar satıcı, hattâ sey- yar satıcı da değil, seyyar satıcı amatörüydü, ki - bu vatandaş- ların hayatlarını iyi bilenlerin temin ettiğine göre - bankerleri- nin çocukları bile ticaret haya- tına bu amatörlükle dahil olur- lar! Bu amatör satıcı, günün bi « rinde, Avrupa lavanta ve las - yonlarını satan mağazalardan şu küçük kokulu reklâm kart - larını alıp yirmi paraya, kırk pa- raya satmağa başladı. Bu işe bir yyaz mevsiminde başladığı için bu lâ- vanta mağazalarında ne kadar reklâm kartı varsa toplayıp ak- şamlara kadar şehri dolaşıyor, tanıdığı bütün küçük çocukla - ra da ayrıca satırıyordu. Mağazalardaki stok lâvanta, reklâm kartları tükendi! * Fakat amatör satıcı, bütün Avrupa lâvanta fabrikalarının da firmalarını öğrenmişti. Cüm- lesine mektuplar yazdı. Çok miktarda her türlü reklâm kart- larını istetti. Reklâmı cana minnet bilen Ayvrupa fabrikaları bu talebe sandıklarile kokulu kart yağdır- dılar! Piyasa envar nefis kartlarla doldu.. Bir şeye dikkat buyurmadı - nız galiba: Bu kartlar esasen rek- lâm kartları olduğu için mağaza ve fabrika sahipleri tarafından bu açıkgöz koku ve Jasyon ama- törüne - hem de memnüniyet ve teşekkürle - bedava variliyor « du: Sermayesiz!» Fakat para ile de - yine mem- nuniyetle - kapışıyorlardı! Ko- ku amatörü muazzam bir para vurdu. Fakat piyasada da ko - kulu kart ticareti birdenbire durdu. Çünkü burnu harikulâ - de koku almakta mahir olan koku amatörü, eline geçirdiği bu hazır lop sermaye ile hemen ticarete başlamıştı: O sırada ge- niş inşaat başladığı için pek gecmekte olan cam ticaretine', Bizler hâlâ: — Sermayesiz ticaret olmaz; Der dururuz! Halk Filozofu Birimizin derdi Hepimizin derd $ , ||Beşiktaşlıların bir şikâyeti Bu ay başında şehrimizde en Belli başlı nakil vasıtalarından biri olan tramvay ücretleri ucuz- dadı. Halk bundan doluyt çok memnundur, Istanbulda Birde otobüs meselesi sardır. Zennediyoruz ki, muhe telif sen tlerde, şehrimizde 1720 kadar otobüs faaliyette bular nuyor. urada temas etmek İstediği. miz nokta şudur: Tramvay şire ketinin — Beşiktaş ile Taksim arasında işlettiği otobüsler vare der. Şehrin en kârlı otobüs hattt burasıdır. Bunu, bu hatta Tram» vay şirketinin otobüs işletme- sinden de anlayabiliriz. Beşiktaş ve çivarı kalabalık bir semttir. | Beyoğluna çıkmak fçin de en | kestirme ve münasip yol, şimdi vtobüslerin takip ettikleri yola dür, Binaenaleyh, Tramvay şire | *keti bu ötobüslerden ehrin di semtindeki otobüslerden çok dah fazla müşteri taştmaktadır. » Büyük ve kalabalık bir kaza olan Beşiktaş, bu ot bohalı olduğundun, Öötedenberi | #ikâyet ederler, Bu .ıuâ:z çok erinde ve haklıdır. Buranın ilh! deretlert mutlaka indirile melidir. Esasen şirketin işlettiği otobüsler, diğer bütün atabüse derden daha geniş olduğundan gçok müşteri almaktadır. Birim'zin — derdi, hepimizin derdi olduğuna göre Beşiktaşlı. ların bu haklı şikdyetini nazarı dikkate almak gerektir. ;

Bu sayıdan diğer sayfalar: