19 Mart 1937 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3

19 Mart 1937 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

mesinde bir esrar kaçakçılığı davası görülmüş ve 23 senelik bir Esrarkeş, hâkimin önünde ağlıya- Tak yemin ve tövbe etmiştir. Üsküdarda Valide camiinde kah- veci Şükrü bundan bir müddet ev- Vel üzerinde 11 gram 26 santigram Sikletinde 24 parça esrarla yakala- Harak esrar kullanmak ve satmak Suçile mahkemeye verilmiş ve dün- kü son celsesinde esrar'sattığı sa» bit olamadığından beraatine ve bu zehiri kullanmaktan dolayı da €vvelce altı Ay tedavi ve hapse Tuhküm olduğu anlaşıldığından tekrar tecziyesine mahal görüle - mediğine karar verilmiştir. Bu kararı öğrenen Şükrü hemen heyecanla ayağa kalkarak düzgün ifade ve ağlıyan bir sesle: — Müuhterem bây hâkim... Ben 23 senedenberi bu zehirin müpte- sıyım. Tıbbi adliden raporum Var... İstikbalim... Çoluğum çocu- Bum bu yüzden mahvoldu.. Ada - Dün Gdokuzuncu ihtisas mahke- İ Turing Klüp Otelciler Cemi - | yeti İle temasa geçerek seya « hat mevsim! dolayısile hazırlıkla - | Tın yapılmasını bildirmiştir, | Mmodern otelçilik hak- kında geniş malömat veren bir ni. zamname getirilmiştir. Bu nizamname, Turing Klüp ta- rafından tercüme edilmiş vo cemi- yet € — gönderilmiştir. Nizamname, modern ötelcilik, otel hizmet ve hizmetçileri hakkında Malümatı ihtiva etmektedir. | Turing Klüp Otelciler Cemiye - | ti Riyasetine mektupta; aftan madut olmadı- Bini, müstakil ve ehemmiyetli bir *kgreı işi olduğunu, binaenaleyh hlfelı Olduğu ticaret odasından ay- Hilarak, Avrupada olduğu gibi, bir Oteleiler bi kurmaları lâzım Seldiğini bildirmiştir. Fakat, tica- 't Odası buna itiraz etmiş, Oda lle Sömiyet arasında bir ihtilâf çık - NN aaalakesnana d aNN Halkevinde felsete | - konferansları | “Minönü Helkevinden: «evimizde tertip edilen felsefi ve İçtimal konferansların on üçüncü- bügün Evimiz konferans salı- Günün meselesi: 23 yıl esrar kullanan insanın muhakemesi yapıldı Maznun, ağladı ve tövbe etli Maznun söylüyor:“Karın, çocukların bir tarafa; | bir gram esrar bir tarafa deseler, esrarı tercih ederdim.,, | tadır. aai Daninki n Bundan sonra artık esrar içmiye - ceğime 23 seneden sonra ilk defa yemin ve tövbe ediyorum... Bır’ daha içen namusuzdur... Allah i- | çenlere de acısın... Tövbeler töv- | besi... . Demiştir. Orta boylu, kıyaleti -oldukça düzgünce, sapsarı çehresinin Üs - tünde hâlâ zekâ ışıkları sönmiyen | lü bir genç olan Şükrü ,;fıhk.::edın çg:mca kendisile görüşen bir muharririmize de ye- minini tekrar etmiş ve jandarma- ların muhafazasında ağlıya ağlıya şunları söylemiştir: «— Bay gazeteci... Ben bir kay- makam oğluyum... Tahsilim de yüksektir. Bu menhus esrar genç- liğimi, hayatımı evimi barkımı, karımı, bir kelime ile her şayimi sendürdü... İstikbalim mahvoldu.. Yavaş yavaş, hayat da gidiyor. Bu katil zehiri 23 senedenbeci kulla. nıyorum... Bu sebepten saadetten sefszlete indim. Her şeyimi sattım, miştir. Otelciler Cemiyetinde İs « ftanbul ticaret hanlarında çalışan oda başılâfı da kayıtlı bulunmak- | minde bir kahve açmıştım. Ora: * Fakat, bu odabaşılar, akalliyette kaldıklarından otelcilerin ayrılma- sile bir oda başılar cemiyetinin ku- rTulmasına imkân olmıyacaktır. Bu hususta kendisine müracaat eden bir muharririmize Esnaf Ce- Miyetleri Direktörü B. Kâzim şun- ları söytemiştir: — Otelciler Cemiyetinin - esnaf teşekküllerinden ayrılması için het n evvel cemiyeti feshetmesi ımdır. Bu da ancak heyeti u- müumiye rizasile kabil otabilir. O- telcilerin cemiyeti lâğvedip bir birlik kurmaları meselesine diye- cer yoktur. Her medeni memleket. te bir otelciler birliği vardır. Şayet böyle bir müracaat olursa derhal | cemiyeti feshedemeyiz. Bu, diğer- lerine örnek olabilir. aa ae mamunamnammncnın Edebiyat Fakültesinde Doçent Sa- bahattin Rahmi tarafından veri « lecek olan bu konleransın mev « zuu (Fransada içtiemai rTomarlar) dır. Davetiye yoktur. Herkes gele - Son defa Üsküdarda Valide ca - da kibar, namuslu müşterilerim vatdı... Hepsi mütekait, asil aâdam Jar,.. Tam otlara kahve hanır! ken birden esrar zamanı gelince buhrandan kendimi kaybedip müş- terileri kapı dışarı çıkarır, haydi yayan Göztepeye, bazan Maltepeye koşar, esrar tedarikine giderdim... Bu yüzden kahveme hiç müşteri gelmez oldu... İnsan anasını, babasını; çocuğu- nu terkeder, fakat bunu bıraka - müez sanırdım. Evvelce; karım bir tarafa, çocuklarım bir tarafa; bir Egram esrar bir tarafa deseler he- men onları feda eder, esrarı alır. dım... Şimdi iki aydır Bakırköyün- de yatıyorum... Ve bu gün de yir- mi üç yıl sonra esrara tövbe edi- yorum.., Bir daha kullanırsam na- mussuzum... Benim bu halim diğer esrar kul-| lanan zavallılara ibret olsun, on- ları da Allah ve hükümet kurtar - letiniz beni çok mütehassis etti. efendilikten dilenciliğe düştüm. | sın...» Ulstüniz beni'çok mülütamin ot | elenaiiclen dürmeiğe - düşiüm | gnn Ve V Müküme kurur -| Otelciler Ticaret Oda- sından ayrılmak istiyor AÂyrı bir birlik R;ı;racaklar, fakat Oda müsaade etmiyor Yunanistanda Tarihi Tetkikat Müze İkinci Müdürü Seyahatten döndü Yunanıstana giden İstanbul mü. zeleri ikinci direktörü Arif Müfit önümüzdeki Cumartesi günü şeh- rimize dönecektir. Arif Müfit, iki aya yaklaşan,se- yahati esnasında Atinaya, Atina - dan Argolise, oradan da Giride Bit- miş ve buralardaki tarihi eserler hakkında tetkikat yapmıştır. A- fif Mufit, bütün tetkikatını bir tapor halinde hazırlıyarak Türk tarıhi tetkik cemiyetine göndere - cek. bundan sonra da Ege havza - sındaki tarihi eserleri tetkik et - mek üzere ikinci bir seyahate çı- kacaktır. A . Paris'ten bir Profesör Geliyor Burada bir konferans verecek Üniversitece konferans vermeleri için davet edilen Fransız profe - sörü Debrâ 22 Mart Pazartesi Bgü- nü saat 18,10 da ve 25 Mart Çar- şamba saat 17 de olmak üzere iki konferans verecektir. Profesörün birinci konferansı Acrodynle, ikin. cisi de Erythöme Nouveux mevzuu Hukuk Fakültesinde Rektör Ankaraya gidiyor, izahat verecek Hukuk Fakültesi bîkanlığ'ı işi, ehemmiyetli bir mesele oldu Üniversite rektörü Cemil Bilşel önümüzdeki çarşamıba günü An - karaya gidecektir. Rektör Vekâ - lJette Hukuk Fakültesinin istifa - den Dekanı Sıddık Saminin yerine bir diğer profesörün tayini mesele- sile meşgul olacak ve bundan baş- ka yeni yapılacak inşaat işleri ve enstitüler mevzuu üzerinde temaz- lar yapılacaktır. Cemil Bilsel, bu iş- leri bir haftada bitirecektir. Rek « | töc dönüşünü İzmir tarikile yapa - cak ve kendisini konferans vermek üÜzere davet eden İzmirlilere ikdi konferans verecektir. İzmirde de ae asan di AANDENA ASA mrAN N BKDAi GaskaEniN ' Meşhur Damacılar Pazara Çarpışıyor Damacılar Ankara Şat- ranç kulübile birleşmiye karar verdiler Ankarada şatranç — klübü açıl- dıktan sonra gerek şatrancılar ve gerekse damacılar daha geniş mik- yasta faaliyete geçmiş bulunmak- tadır. Yıldızın (Maryosera) tara - fından gazino haline kalbi tarihin- de hem şatranç ve hem dama için bir müsabaka açılmış ve damada kat'i bir netice ahınamamasına mu- kabil şatrançta bir Rus birinci ve Maruf ismindeki şatrancı da ikin- ci gelmiş, o tarihten itibaren dama ve şatranççılar tekrar bir araya ge- lememişti. Ahiren Ankarada açı « | lan şatranç klübü bu noksanı te- lâli etmiş ve ilk müsabaka olarak Ankarada bir turnuva açmışlır. Bu- nun üzerine İstanbulda da şatran- çılar ve damacılar arasında müşa- bakalar yapılması kararlaşmış bu- lunuyor. Eski damacılar arasında (Saya) ismindeki #afın birinci - derecede bir oyuncu olduğu zannolunuyordu. Halbuki damada kuvvetli bir ham- teci olarak tanman B. Asaf ve sütçü Hacı, Savadan üstünlükleri. ni muhtelif husust çarpışmalarda isbata muvaflak olmuşlardır. Bir Çok damacılar İstanbulun Üüç gün kadar kalacak olan rektör, risanın sekizinde İstanbula döne - cektir. Rektör Cemil Bilsel, Ankara se- yahatinde, Hukuk Fakültesinin münhal bulunan Dekan meselesini müutlaka halledecek, burada pro - fesörlerle yapmış olduğu temaslar hakkında vekâlete izahat verecek - tir. Fakülte dekanlığını hiç bir profesörün kabul etmemesi ehem- miyetle telâkki edilmektedir. Bu « raya, münasip bir zatın Maarif Vekâleti tarafından tayin edile - ceği Ümit olunuyor. hme bi ei Maarif Vekili Anadolu Seyahatine Çıkıyor Onbeş gün bazı merkez- leri dolaşacak Müfredat programlarında yapı - Tacak değişiklik tamamen tesbit e- dilmiştir. Önümüzdeki ders yılına kadar kitaplar, değişecek olan müt: redat programlarına göre hazırla- nacaktır. Diğer taraftan Maarif Ve-| kili Bay Saffet Arıkan ön güne ka- dar maarif müesseselerini teftiş etmek ve yapılacak bir çok yeni işlerin merkezlerini tesbit etmek ü- zere Anadolu içinde on beş günlük bir seyahate çıkacaktır. Bay Saffet Arıkan bu soyahatin- de bilhassa cenup vilâyetlerimize ve orta Anadoluya gidecektir. Kaçak hayvan Bulanlara Para verilecek Maliye Vekâletinden yeni bir tamim geldi Hayvan vergisi yoklamalarında en yüksek damacısını tayin etmek | kaçak hayvan zuhur ettiği takdir- için önümüzdeki Pazar günü Şeh- zade başında damacılar /kahve - sinde hakikt bir maç yapılmasını temin etmişlerdir. Bu maçta bil « de bunları bulan belediye memür- ları ile muhtar veya ihtiyar heyet- lerine ikramiye verilmesi hakkın- hassa isimleri en ileride gelen B. | d& evvelce alınan karar değiştiril- Asaf ve sütçü Hacı çarpışacaklar- | Miştir. dir. Netice tesbit ve ilân oluna - caktır. Haber aldığımıza göre da- macılar Ankara şatranç - klübile birleşmek üzere teşebbüste bulu « nacaklardır. Bu hususta Maliye Vekâletin « den vilâyete yeni bir emir gelmiş- tir. Bu emre göre şehir ve kasaba- larda kaçak hayvan yakalıyan be- ÇAY | lediye memurlarına derhal ikra « üzerinde verecektir. Debrö'den sonra Zürih Üniver- sitesi Medent Hukuk profesörle - rTincen Eggert gelecekti, Fakat bu konferans gelecek ders yılının ilk konferansı olarak tesbit edilmiş - tir, miye verilecektir. Bu tebligat 1936 senesi kayıt ikramiyelerine de şa- mil olduğundan bu sene kaçak hay- vanları meydana çıkarıp da ikra- miye alamamış olanların da ikra- miyeleri verilecektir. Bunda saat (17,10) da verilecektir. | bilir. aa ve.. yüksek sesle okumıya başla - Edebi roı;nın 16 Sen de seveceksin! Diye yerinden fırladı, kahveyi Yapmıya koştu. O koşarken geç - kin komiser söyleniyordu: -— Neydi o karagola geldiğin Sünkü halin. Sıksan damarların - Vi bir damla kan. çıkmıyacaktı. Üzüne nur geldi; etlendin, can * 'dan, güzellendin, bir içim su öl- Yirmi ikinci gön _L'Wvı hanım — hastahaneden G'j“?l şen ve.. yaramaz. harıl harıl evde yaz te- —’ğ:h Yapıyor. Pi Çalındı. Kaz _hınırn seslendi: X Lutfiye koş kapıya bak. 5 hanımefendiciğim.. Ü'llııh 'devs her kapı çalınışda yüre- ü kasıldığını ve damarlarının yandığını hissediyor, Yir- Etem İzzet Benice mi iki gündür kocasından mektup yyök. Üzüm üzüm üzülüyor! Gün- düzleri pencere önünden ayrılmı- yor, geceleri gözüne uyku girmi « or. E — Muharebe bu. Ya öldüyse, ya yaralandıysa?, Diye tasa ediyor. Lutfiye kamı- y açtı. Çığlık çığlığa sevinerek yu- karıya koştu: — Hanimefendi Nihad beyden Firdevs mektubu kapar - gibi | Lutfiyenin elinden aldı. Zarfı aç. madı, aladı, hemen okumiya w..ı.p'n'xç önce mektubu okumu- yor, satırlarına göz gezdiriyordu: — Birşey var mı, birşey olmuş mut, Kendi kendine: — Birşey yokt. Hükmünü verince rahat Tahat di. — Karıcığım; Dokuz aylık çalkantıdan sonta işlerim duruldu. Bu, sonu almak i- çin sana üç haftadır mektup yaz - madım, Dün emrimi aldım. Ceraal paşa karargâhında çalışacağım. Karargâhim Şamda kalması karar- Taştırıldı. Şamın en güzel yerinde, Cebeldeyiz. Artık Hicaz demiryo. Tunun kızgin Kum çöllerinde do- laşmaktan, yetmiş derece güneş altında çalışmaktan kurtuldum. Burada rahat, sakin, düzgün bir galışma hayatım olacak. Sabahle- yin dokuzda gideceğim, akşam al - tıda çıkacağım, 'Tam bir büro hayatı. Onun için. dir ki artık sessiz. olmıya lüzum yok. Seni ve çocuğunu da buraya gelirtmeyi yerinde buldum.Muhak- kak ki, Şamı çok seveceksin. Bu - rası Suriyenin en büyük, en güzel, Geldiğin vakit hepsini görecek, be- ğenecek, seveceksin.» Nihat mektubunda uzun — uzürl Şamı anlatıyor, en sanunda şöyle biliriyordu; «Cici karıcığım, şeker karıcığım, güvercinim, kumrum, bir taneci - ğim.. seni ve Güneşimi mes'ut et - mek için yaşamaktan zevkleniyo - rum. Seni Şamın en güzel evin « de, en rahat şekilde oturtacağan. Hem çadırda bile olsa sen kocanm yanında olmayı, konaklarda, saray- larda oturmaktan üstün — tutarsın değil mi?, Onun içindir ki sana para gön- derdim. Evi boşaltırsın. Getirilebile- cek eşyayı ayırır, Beriye kalanını sa- tarsın, Sen, çocuğum ve süt annesi çok çok ön gün sanra buradasınız demektir. Buraya gelmek çok ko- lay. Haydarpaşadan trene binecek, dördüncü gün Şamda ineceksiniz, en konforlu şehirlerinden birislPal-| Ben sizi istasyonda beklerim. İs - hiyye caddesinin bir eşi İstanbulda bile yoktur.İ mparatorluk merke « zinde tramvaylar atla sürülürken burada elektrikle — işletiliyorlar. tanbuldan ayrılırken telgraf çek « meyi unutma, Haydi benim güzel Bütün bu işlerden ken- dint hiç üzmeden, kolaycacık yap, et, şimendifere atla gel emi? Ya? naklarından, dudaklarından, göz- lerinden hasretle bol bol ö « perim. — Çocuğumu, — Güneşimi benim. — için mıncıklıya, mm - cıklıya, fakat, ağlatmadan, incit - meden öp, öp olmaz mı?.» Firdevs mektubu içine sindire sindire okuduktan sonra: — Gideriz değil mi Lütfiye? — Gideriz.. Güneş de, renk ve ışığımı adının eşinden alan sarı, katmerli saçla- rını ensesine döke döke bücür bo- yunda Jâfa karıştı: — Gideriz anne.. Ve.. hepsi bu beklenmedik yol- culuğa hem sevindiler, hem şaştı - İ Firdevs, Lütfiyeye: — Haydi Şakir beye haber gön - derelim. Gelsin bakalım, ne yapa- Cağız, nasıl toplanacağız, ne zaman Bidebileceğiz?, İstersen karakola kadar sen git.. Tliyordu. Lütfiye hemen çarşaf- landı: (Devamı var) Halk filozofu diyor ki : Yeni bir korku: | Lüks otomobli korkusu! , — İnsan, kuyruk! iyano gihi © yeni biçim pırıl pırıl lüks otomo- billere bayılıyor yahu!... Böyle - sine çelik devlkt — kuşlar korkmak da ne kelime? Diyeceksin. Arzedelim: Dün akşam Taksim - Harbiye a- rasındaki caddede işte böylesine biz çelik devlet kuşu, zavallı bir ço- cukcağızı çelik gagasile kaptı, kan- lar içinde bıraktı! Bu da ahu gibi bir lüks spor o- tomobildi. Ahuyu koşturan zat merhametli biz zatmış ki, yerin - den fırlayınca kanlar içindeki ço - cukcağızı otomobiline aldı. Sürat - le, her halde, bir hastahaneye 3- çurdu. Orada, kaldırımda, şaşkın bir ka- Jabalık arasında, ezilen çocuğun kardeşi feryatlar içindeydi.. O ka - dar! İşte kuyruklu lüks otomobi!. lerden bunun için korkuyoruz. Bil- hassa bunlardan fena halde kor - kuyoruz. Çünkü bir taksi şoförü, bir defa, ustadır. Saniye içinde yıl- dirira gibi manevralar yapmıya a- Tışkındır. Taksi şoförü içemez. Teh- Tikolere dikkat onda artık bir mes- lek itiyadı haline girmiştir. Gel gelelim, husust otomobil kullananlar heves adamlarıdır. Ek- seriya şoförlüğe hiç kabiliyeti ol- mıyan insanlardır. Ölüm manevra- larını becermeleri imkânsızdır. Da- ima içki âlemlerinden dönebilir - ler ve içki içmek onlar için mem- nu değildir! Vükıa, son zamanlarda, hemen yüzde seksen husust otomobilleri bayanların kullanması moda ol - müuştur. (Yandık!) mı diyeceksi » niz? Bilikis. Şeytan kulağına kurşun, ve çelik olsun ki, henüz bir baya- nın elinden kaza çıkmamıştır! Mu- hakkak ki, bayanlar belki daha a- cemi, fakat çok daha müşfik., Aman, taksilerden ziyade hususi ühü kullananları kontrol, aman! man! ndan Halk Filozofu Birimizin derdi 2 Hepimizin derdi Bu ekmeklerin hangisi birinci nevidir? Sultanahmette oturduğunu bil. diren (H. İ.) imzalı bir. okuyus CumMUzZ sörüyor: *Ekmek narhi var, Ekmek her yerde (11) kuruştur. Fakat bir çok yerlerde (10,5) ve hattâ (10)kuruşa ekmek satılıyor, Bu satıcılar arasında fırınlar da var. soruyoruz: (11) lik birinci ne- vidir, (10,5) luk ikiaci nevidir diyorlar. Yanyana koymadıkça fark anlaşılmıyor. Biz bakkallar- dan alıyoruz. Acaba onların sat- tıkları hangi nevidendir, bunu ayırt etmek nasıl mümkün ola. cak?,, Biz de bir muhbirimizle tahkik ettik, doğrudur. Fakat bunu bir - belediye vazifesi veyahut bir hükümet işi olarak düşünmek ve yine yapılması icap edenleri onlar. dan istemek haksızlık olur. Belediye bir narh koymuştur, Bunun - haricinde iş yapan ya aldatıyor ve yahut doğru söye lüyor. Bunu takdir edebilmek, halkın bakkıdır. Sorulür, anlaşı. hr, emniyet getirilince alınır, Aksi takdirde alınmaz. Biz biliyoruz ki bir küçük şikâyet olsa be'ediye en ağır cezayı verecektir. Maslesef bazı esnaf ticaretin yolunu hilede arıyorlar. Fakat onun cezasını cemiyet veriyor. Bir gün dük- kânın kepenkleri üzerinde (kira- hk) levhasını görüyoruz. Ancak burada bir noktayı hatırlatmak İstiyoruz: Narh, bir şeyin satılabileceği €en son fiyat haddidir. İsteyen matlâp kaliteyi değişlirmek kaya dile narhtan asağı satabilir. Fakat eğer kalite değişmezse © zaman bunu en yakın bele. diye Memuruna bildirmekle bi. rimizin derdinden hepimizin dert. lenmesine mani olunur. | i | | izbk hi G

Bu sayıdan diğer sayfalar: