19 Nisan 1937 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4

19 Nisan 1937 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

“OrtaAvrüpa — <3i —HIKAYE- Macaristanda vaziyet gün geç tikçe nezaket kesbediyor Şimdiki rejimden hoşlanmıyanlar faaliyet- JTerini arttırdılar, sağ cenah partileri blok ha- linde harekete geçiyorlar . ıııımıuuı—ı-ııu aaT NSN NŞ Nni nn dN yeaSAEANeNNINa mNETENEANN b aa BaNeg. | lGeçen ay vaktinde haberi (alınan hükümet darbesi- 'nin önüne nasil oKD EeRa a BAA Ha KaN aN aNN DeD aN DGĞTAK UYNYT ÜİN AAAT BaYA AAAT T aN TaNRamLE N g Hanam e LaTENANm Ka uraanıİ Peştede Parlamento binası Maı—zrisunda kralcılar baş dur- muyotlar. Dün gelen bir haber sağ cenah particilerinin bir blok halinde birleşerek, harekete geç - miye karar verdiklerini bildiri - yardu. “—Orta Avrupada vaziyetin her gün biraz daha nazikleştiğini anlamak için, geçen ay 48 saat i- çinde bastırılan bir hükümet dar- besi teşebbüsünün geçirdiği safha- lara bir göz atmak lâzımdır. Başvekil Daranyi şimdiki par « Jâmento rejimine karşı hazırlanan tertibatı vaktinde haber almış ve darbenin önüne geçmiye muvaf - fak olmuştu. Pragda çıkan Prager Presse o za- man şu malümatı vermişti: — «Bu komplonun ruhu hükümet partisi mebusu Bela Martandur. Bu zât müteveffa Başvekil Göm - böş'ün en yakın ahbaplarından birisi idi. Partinin umumt kâtibi sıfatile de, hudutsuz salâhiyetlere sahip bulunuyordu. General Gömböş hiç affetmiyen bir hastalığa yakalandıktan sonra, tedavi edilmek üzere Münihte bir sanatoryoma yatırılmıştı. Marton, başvekilin Macaristanda diktatörlük ilân etmesi için elin- den geldiği kadar uğraşmıştı. Fakâat Gömböş'ün ömrü vefa et- medi, yerine eski kabinede Ziraat Nazırlığını yapmış olan Dranyi geldi. Daranyi hükümet partisi - nin mütedil hizbini temsil eden bir şahsiyettir. Bu vaziyet karşısın- da Marton parti sekreterliğinden istifaya mecbur oldu. Bununla beraber, bir çok zabit- keri de kendi teşkilâtı içine almış bulunan Move cemiyetinin reisli- ğini bırakmadı. Marton maksadına vâsıl olmak için bu yoldan yürü- meği daha muvafık görmüştü. Marton, ilk önce zabitler arasın- a kandisine bir çok taraftar buldu, Martor giriştiği işte yâlnız değil- di. Milliyetçi mebuslardan Mecer kendisine yardım edenler arasında ld' Bu ı:ıt hir umanlır da Mıcnı- - Buynk Harpte Alman ticaret müzakerelerini ida- re etmişti. Bundan başka hükü - Metten büyük yardım gören Hang- ya kooperatiflerinin reisi” Vun » çer Gostu Marton'a âzami yardımı gösteriyordu. Kooperatifler relsi - nin bütün Macaristana yayılmış p- lan mağazaları az zaman içinde gizlice silâh stoklarile doldu. Bu tertibatı hazırlıyanlar — arasında, Gömböş zamanında Dahiliye Na « zırlığı yapan bir zatin kardeşi o- lan bir Macar generalinin kardeşi de bulunuyormuş. Marton, Musolininin Romaya yü- rüyüşü gibi, Budapeşteye — doğru bir yürüyüş tasarlıyordu. Buda « peşteye girince, askeri —mahafile istinad eden bir kabine teşkil e- decekti. Efkârı ümumiyeyi oya * lamak için de şimdiki Başvekil Da- ranyi'ye yeni kabinede Hariciye Nazırlığı verilecekti. Fakat bu plân, tatbikinden bir kaç gün evvel meydana çıktı. Öy- le olmakla beraber hükümet, ala - cağı kararda tereddüt - ediyordu. çiftçilerin şefi olan Jibor Ekhard, eski Başvekil Kont Betlen, şiddetli ediyorlardı. Nihayet ordu, polis ve jandarma seferber edildi ve Mar - ton sorguya çekildi.. Macar gazete- — B1 vekil Daranyi Türk Bahriyelileri Nasıl döğüştüler HUNN LA AAAeENdaNAANENA DÇ yi ö v nnni asnimalen. 'l'ofrlkı No. 18 Hava çok güzeldi. Kefken adası Açıklarında ilerliyen ilk gemi i « çindeki askerler, etrala neş'e sa- gayordu.' Askerler nnhl harbe değil, uzun bir hasretten sonra köylerine s- laya, düğün yapmıya gidiyarlardı, Üç geminin güvertesindeki as - kerler oyun oynuyorler, kemençe çalıyorlar, köy hatıralarını yâd &- diyorlar.. Daha yaşlı olanlar 93 Rus harbin- de, dedelerinden dinlediği Moskaf hatıralarını naklediyor., kahpe düş- manın binbir kahpeliğini anlatı « yör ve: — Moskof, yüz yüze vuruşmaz.. Onun mahareti kahpeliktedir. Am- | Yazan: Zeki Cemal-: ma görür inşaallah.. Biz dedeleri * mizin intikamını nasıl ıııcıgız. Di- yordu.; Fakat hıç birisi ınıkiııı unğıı Karıd—rmn dalgaları ârasına” ku- nşan top seslerini duymuyorlardı -Evet top Sesleri... Üç gemi rahat rabat râhat sefer ederken Zongül » dak önlerinde iki gemi gözükmüş- tü. Bunlar Rus donanmaşından ay - rilmiş Amiral Ebergardın idaresin- deki Kağol ve Merkür kruvazör-- leri idi. 4 Erkenden. Zonguldak önlerine gelen iki düşman gemisi menderek açıklarında durdu.. Zonguldak şehri henüz uykudan Si n LA Ü Riü çe di leri bütün bu hâdiseleri o zaman hep sükütla geçiştirdiler. Söylendiğine göre, çiftçi paftisi- hin şefi, bükümete haber gönde - rerek, eğer yapılan tahrikâtmi ö - nüne geçilmezse, kendisinin bir milyon köylünün başına geçerek, Budapeşie üzerine y rüyeceğini bildirmiştir. BU İŞDE ALMANYANIN ELİ YARMI İDİ? Diğer taraftan İsviçredü Bal'de çıkan Basler Nahrihten gazetesi de şunları yazmıştı: «Roma - Berlin mihverini gözet- mek istiyen Budapeşte hükümet mahafili, tertibatı cenah tahrikçileri arasına karışan komünistler - olduğunu Tuhaf tesadültür ki, Hudapeş'ede ki Alman sefiri Makenzen, va - kans bahanesile alelacele Yunanis- tana gitti. Alman askeri ataşesi de bir başka memlekette dinlenmek ihtiyacını hissetmişti. Macaristandaki Alman istihba- raf bürosunun şefi olan Baron Han | da; hikmeti huda, Budapeşteden - kayboldu. | mişte: alantarın <ağ | | puna dönmesini istemeyiz. Madar bükümeti, — Almanyada Macar Hsanile basılmış bir çok be- yannameler ele geçirdi. beyannamelerden bir kısmının hal- ka, bilhassa köylüye dağıtılmış ol- duğu da anlaşıldı. O zaman Macar Hariciye Nazır- | lığında bulunan Karanyi on beş gün içinde hal ve tasviye edileceğini | ecnebi sefirlere temin etmişti. DEMAGOG NAZIRLAR Eski Başvekil Kont Aponi o sı- ralarda Budapeştede çıkan Macar Hirlap gazetesinde şunları yaz - mışti: «Vaziyet hangi bakımdan göz ö- nüne getirilirse getirilsin, memle - ketin Teşkilâtı Esasiye kanununa bağlılığından zerre kadar şüphe et- mediğimiz Taranyi partisinin için- den asıl müşevvikleri aramak lâ- zım geliyor. Politikadaki realitele- Fi gençlere anlatmak güçtür. Zi - hinler çok dalgalanmış bir halde bulunuyor. Macaristanda bugünkü nizamın bozulmaması kanliz. lüzumuna uyanmış gibi idi... Limanda yeni yeni hareketler başlıyor, Menderek içine 'girmiş olan iki gemi kömüt almağa savaşıyordu. İçerideki ocaklardan kömür yük- lenmiş olan ufak kömür vagonla «- rı da şehrin içihden geçerek lima- a doğru ilerliyordu... -Limanın- şarkındaki yüksek ka- ya üstündeki fener- bekçisi harp gerhilerini gördü... z “İlk dakikada yeni aldiğimiz ge - mhileri zanneden fener bekçisi bi » raz sonra gelen gemilerin maksa - | danı anlamış gibi - korktu. Hemen ,$ehre haber yollamağa koştu. Fa. kat © zamana kadar düğman gemi- leri çoktan Meriderek önlerine gel- miş ve selâm topları halihde şehre bir kaç mermi savurmuştü, Bereket versin.. Zongüldak çök dağinıktır. Kömür ocakları da miühtelif sırtların arkasındadır. Göz önünde olan va denize karşı cephesi bulunan bir iki kömür o'- cağı da uzaktan farkedilmiyecek kadâr üfak tesisata maliktir. Rus gemileri Norosiskinin Feodosiya - Battâ bu | Bu memleket, ihtilâller - | geçlİdi ?: den ve mukâbil ihtilâllerden çok zarar gördü. Bazı siyasi meseleler- |. de muhülif vaziyetimiz ne olursa olsun, başımızda bulunan her hü- kümetten nizamın ve dahili sul- bhün bozulmamasını istiyeceğiz. Bu yolda bütün memleketin kendisine zahir olacağından da şüphe etme- Melidir.> YABANCI PARMAĞI Macyar Orsag da şunları yaz - «Biz daha Makedonyalıların ha- | dline düşmedik ve düşmek de iste- meyiz. Macaristanın büyük dev - letlerin ayaklarında bir futbol to- yiz, Bizim memleketimize gelip de bomba li- tili İmâl eden yabancıları ellerin- den tutacağız. Son hâdiseler, tenkit hürriye - tinde yapılan tahditlerin ne kadar kötü retice verdiğini göstermiştir. Diktatörlüğe taraftar olanların ne mal clduklarını hükümet herkese açıkça ilân etmelidir..” « Buraya kadar olan ve Macar ga- zetelerinden aldığımız yukarıdaki | satırlar, Macaristanın geçirdiği nas zik günler hakkında bir fikir vere miye kâfidir. Arşidok. Otto Yan, Ödesarlın Bihayet Sivastopo - : Yuh iİnlükamını almak için yarım saat kadar ateş ettiler. Şehirden - hiç bir ses - çıkmadı Çünkü tahribat da eşhasa dit bir kaç evden başka bir şey değildi. Yalnız Zonguldak dereciğinin vüdisine doğru giden mermiler patladıkları yerde bol bol çukur « lar açtılar.. ve nihayet... Rus do » nanması bu kahramanlığından (?!) sonra defolup gittiler. İnsan zayiatı olmadığı gibi as - keri mahiyette de hiç göze görünü: bir ziyan yoktu. Rüs gemileri buradan sonra iki sant garptaki Ereğli limanma git - | tiler, Kömür ihraci Itibarile o za- manlar Karadenizde Zonguldaktan sonra en mühim Hman olarak R - reğli beklenmiyen misafir karşı -« sında birdenbire şaşırmış gibi sus - | tu, Çünkü ne şehrin tam bir müda- İga vasıtası vardı, ne de şehir tabii vaziyet itibarile buna müsaitti. Zira Ereğli yüksek bir tepenin denize müteveccih sırtında kat kat | Gök yıldızsız, gece karanlıktı... 'Taşlara çarparak İyürüdüğüm dar sokakta önümde seker gibi yü- rüyen bir gölge vardı. Karanlığın örtüsünde seçilmiyen bu gölgeyi görmek için adımlarımı açtım... Sakak lâmbasının altında ye- tiştiğim bu gölge genç ve güzelce bir kadındı... Lâmbanın donuk - şığı altında, o, bi? gece perisini ans dırıyordu... Ve bilinmiyen bir dis lek istiyordu beni ona...... Çekingen adımlarla yaklaştım, güçle: — Bayandan özür dilerim, dedim, acaba beraber gitmek şerefini ve- rirler mi bana?... Saçlarının bir taç gibi örttüğü başını yavaşca bana çevirerek süz- dü, ince bir sesle; — Eğer isterseniz, dedi. Bakış ve soılerımn verdiği ce « karanlık gecede bir yıldız gibi içi- mi aydınlatıyorsunluz... Dudaklarında beliren bir gü - Tüşle: — Komplimanlarınızı başka ka- ! dınlara yapınız, dedi, Anlamadığım bu sözün verdiği merakla sordum: — Neden, hem bu kompliman değil ki... Dikkatle yüzüme baktı, gülen gözlerile süzerek; — O halde, dedi, bu yalanlarını- zı başka kadınlara söyleyiniz... — Yalan değil ki, dedim. Güldü, acı acı güldü; dudakla - rının arasından fısıldar gibi: — Ben bilirim, dedi, ben erkek- leri iyi tanıtım... — Fakat' beni, dedim, yeni ta- nıyorsunuz, — Erkek değil misiniz, dedi, bir- , birinizin aynısınız... Bu ne anlaşılmaz kadındı böyle... Bozuk sokakta, karanlıkta güç- le ilerliyorduk. — Müsaade ederseniz, — dedim, kolunuza gireyim mi? Alay eden bir sesle sordu: yükselmiş birer güzel ev hazinesi Bibidir. Renk renk badana edilmiş ev - lerin arasından yükselen yeşil a - gaçlar bu güzel limana ayrı bir le- tafet verir. Rus gemileri buraya gelince *5' hal ateşe başladılar. Merhımeuı- ce şehrin içine ve hâlkın en kala « balık olarak toplandığını fark et ükleri Büyük Cami ve garp tarâ - dındaki kömür ocaklarına mermi - ler savurdular, Ereğli hâlâ Susuyordu. Çunkü Bunlara veriletek cevap için bay « yramdan bayrama ve bir de rama « | zandan Tamazana iftar, sahur za < Manlarını bildiren toptan başka bir müdafâa vasıtası yoktu. Rus gemileri yarım saat kadar şehri dövdüler. Halk büyük bir fe-, dakârlıkla düşen mermimlerin yak- tığı ateşleri söndürdü. Ruslar, karşılarına silâhla çıkan Türk doönanması yerine Türk hal- kından intikamlarını (?!) almış » lardı. Şimale doğru rota vıre:vk Ereğ- yakın olmak için mi?. Sustum, Bu dilek yardım Fakat ona yakın da olmak dum. Sokak âmbasından tık. Yüzünü iyice gomıuy" kat sesindeki tondan alayı * yordum. Sözü değiştirmek için: ü — Adınızı, dedim, sormay! ” | tum:.. — Adımı ne vapac..ksınü' ben bile unuttum adıml.:. . * n Çoğalan merakımla: — Siz dedim, tanıdığım İ TıN. Sözümü keserek: — En kötüsüyüm, dedi. Ve ağzımı açmama vaki! madan ilâve etti: — Evet, dedi, ben ki Ben o kadar kötü kadınım kendi kendimden iğreı 'f""' , ne*ise! Geçelim bühu. — wükitler iyidim'ya... Benı n pan ne idi biliyor musunuğı bay? Siz erkekler ve sizin. yalancı sözleriniz. Eyet biF siz erkekler beni aldattını” bu gün de ben sizi #aldal Hayır, bu, benimki nırıım“ yılmaz ki. Bakınız ben Sİf? söylemiyorum? Size kötü K#” duğumu saklıyor muyum? *”? Susmüş, dikkatle onu | dum... Utancımdan - kızaraf zümü sakladığı için gecenlii lığına, gözün aysız ve yıld!’* duğuna şükrediyordum... O anlatıyordu: — Ah ben de ne hdar mayı, ne kadar namuslu oll"” terdim. Fakat siz, crkı'kw*g hız her şeyim gibi onl, düşüncelerimi de yıktmız dığıt her erkek bana önc€ bir şevgiyi gösterdi, hel lemiş gibi aynı sözleri Hiç bir erkek görmedim yalan söylemesin... Sen, lardan birisin. Sen de banf rın söylediği aldatan 3Ö! Devamı 6 ret Ti ; ö li Timanından uukll' tam bir sevinç vardı. tibarer nöbetçi neferine W kes memnundu. Çünkü “&' kek, çocuk, halktan inti dnmıştı.. Rus gemileri telsizle W tün Rusyaya daha doğtf” dünyaya en büyük bir ilân ederken Çınlnl' n cülerden şu haber v “Uzaktan üç gemi ldw — Türk pıyxokkl Vf “— Arkada donanmaâ — Gözükmüyort, Kağol ve Merkür şanki birdenbire €8 Karşıdan üç yağlı parsö — Oh.., İşte Rusların is!f;;' kahpelikle vurulacak ’% l de şilâbları yok... Gemiler yaklaştılar. lar... Gelen gemiler bizit hatpaşa ve Bıhriıhn':'

Bu sayıdan diğer sayfalar: