16 Haziran 1937 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 5

16 Haziran 1937 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

$- SONTELGRAF — 16 Haziran 1937 Büyük Türk hekiminin 900 üncü yılı 'General Molanın tay- IBNİ SİNA g— yaresine saatli bom- İbni Sinanın ilâçlarhak - bayıkim koydu? ında tesbit ettiği for_ İspanyada her iki;azıfılr(ı Ja—ge_p/ıelerinin geri- u. " | sinde korkunç bir Müller asırlarca birçok iş Milletlerin kodeksi hiz- Madridde şimdiye kadarmeydana çı- casus teşkilâtı cayır cayır işlemektedir metini görmüştür duğu akideleri Ibni Sina dokuz asır evvel münakaşa etmiş bir âlimdi Yazan: M îulı!mın Çapan h_;m #W önce ilim ve fen sernası - ta, P yıldızi düşmüştü: İbni Si- k_î""— te, bazı yılâ ha Bin yıl evvel dağılmış, M Güşm ş>oldukla tın " Sakinleri hâlâ ve b Hiklarını alıyoruz, 9 arla ,m'n. Selsefe, san'at ve fikir yıl- & M da, göktek ızlar gibi - kep; Kendiler öldükleri, çürü tuğ &leri ve kemikleri nâbut ol- & U halde nurları akma aı:n hâlâ yakmakta ve 1sit - İş 4 devam eder n * 21 Haziranda ölümünün (900) M Yildönümünü anacağımız bü- ütk filozif ve doktoru İbni da, bu yıldızların en başında M rinden, ruhumuzu, şuurur - höşe, #dınlatan nurlardan, ilmi İyel a| ;Lfıınn.i saran ve kucaklıyan Bi den biridir. İi Gümi; bir filozofu anlamak , çç YVelâ onun ruhunu, kafası- « ni ve kalbini bilmek, tah- "'tıı :u—ıım öğrenmek lâzımdır. kenap ' bir hekim ve hâkimi an- lly“ için de, elâ felsefesini, ı;._i"u._ hayatın gayesini, telâk- s__mhıımıf. lâzımdır. Bence İbni (p A zekâsının en mühim seci- h ıu;:)'liira. hayalperestliğe kar- e MUĞU nefrettir. Onun düşün- Bi Büyük Türk hekimi İbni Sina Fin hiy € salâbet, felsefesinde de- | Bun L San'at olduğu için, üfku - | kur'anı hıfzetmiş olması, di: mMası, yine bu arada cebir ilmini, Ria Bâyallerile kanmaz, hayalleri | gisini tamamlaması, hur hikmeti, hendeseyi öğrenmesi de- kim (Abdullah Naili) evlerine mi- "th..:; her şeyi tabil kuvvetlerle | safir geldiği zaman bu firsatı ka - ()%; İt Ve izah etmek istemiştir, | çırmıyarak ondan (mantık) oku - '“'J...h" kitabında bile cinlef, şey- | Mması, ayni zamanda ulemadan (İs- | Ve periler hakkında hiç bir | mail Zahit) ten (Fikıih) dersi alk | "iıurmfm" Bu fikirleri reddet - kük 'uftnni ve ilmi kanaatlı Ve 4a Ana hatlarını, görüşlerinin —.:(:t“bcluımn meydana çıkar - n'kıi âları teşkil eder. “'"ın, Sina 370 hicret yılında Bu- ı'h'xı" Afşina köyünde doğdu. hbi, (Abdullah) adında (Belh) Küi Pürk, anası (Harem Sina) l.,u:’“n (Yıldız) isimli bir Ü oğge Dası sonradan o köye hü- ©. İbni Sina (Ebu Ali Hü- İbni Giye de anılır. Nün bflna, Çok zeki bir çocuktu. O- Whuslı—ıl hakkında misaller k"'la., T eyvel, zekâyı ne manada B.ıı “Bimi izah etmeliyim: Sllayı, MAnlarda akıl, mühakeme, | Ü, gi Ve kavrayış küvveti üstün- hâsının üstünlüğüne en Üş :'“k tanımazdı. ) için » delil değil midir? üyük bir lerini bu suretle kuran İbni Sina, tahsilini Buharada tamamlamıştır. yirmi yaşına doğru gerek felse- fe, gerek doktorluk sahasında ken- disini tanitmıştır. «Tedavi ettiği âni hükümdarının teveccühü- nü kazanı 1 ona, bu hânedanın Buharadaki büyük kütüphanesinde | Mişti. Burada (Farabi) ve (Ebu Zeyd Belhi) nin eserlerini incele- - Onun müstakbel irfan pa- nenin büyük tesiri olmuştur. Sâ- mân oğulları devletinin sarsılması we babasının ölümü üzerine genç fi- lozof Buharadan Harezim'e çekil- miş ve hükümdarın sarayında (Ebu Sebl-i Nesimi) ve (Ebu Reyhan-ı Birüni) gibi zamanının en büyük âlimlerile temasa gelmiş ve ilmi tü ::Vl'ellev mücerred ilmi kudretini onlara tanıttırmıştır. Ar- A erişirler. Meselâ bir tık ilmi kudreti her tarafa yayılan Ününin f,'""'lnı bir riyaziye bile İbni Sina buradan İrana gitmiş - İ âS1 bu ne mdir. Bazı tir. O devirlerde İrsgih çok karışık ""lıı:' Zekâsı da böyle muha - bir halde bulunuyordu. Gazneli , mey Mefhumlara yükselme - b te Kalik bir şekilde işler. Bu ı i;lurım âl yolile de- | ai ti Mr?*de his yolile, (intuitif- büpga. , Füdretle bulurlar. Ya- | T eai x B akıl ve hissi selimi üs- Sultan Mahmudun tazyikı bu anâr- şiyi büsbütün körüklemişti. İbni Sina burada fazla durama- d, Esfahandan (Rey) e, (Rey) den (Hemedan) a gitti, geldi. Heye « canlı bir ömür geçirmiye başladı. isı ::]ı z 'L"îki-ı bu türlü zeki in- | Bazan bir prensin veziri, bazan da | a d:x Sinada da böyle bir | onun rakibinin esiri oldu. Fakat bu ,.'l. TMüh; hâsı olmakla beraber, | Atni Sinadan çok sonra, 1656 | dalgalı hayatın seyri esnasında hiç YH bassal öne, anlayış ve kav - |— genesinde yetisen Türk baş hekime | bir zaman ilmi fanliyetini bırak - hi san'atkâr dehâsile | İerinden Halil Sa n Nase ööi Düşekeli ü n Tak itmi eT P vülldülen Gdredaki : TED' drtür | a PEARSĞ ei Kulta & bunları bir «kül> ola- N':"Hlır. Bu hasletler, he- | moı “Nüve> halinde iken, 'N Yaşında bir çocukken den kurtulmak için saklandığı yer- Terde ve hasımlarının kazanmasile tıkıldığı bapishanelerde bile boş (Devamı 6 inct sayfamızda) Enstitüsünde bulunan “Gayetül- beyan fi tedbirül insan, edlı el yazması mezhep kitadının sayfa- larından Birt a ö A Daha küçük yaşında, bilgi temel- | serbestçe çalışmak imkânını ver « | yesini hazırlamasına bu kütüpha- Muasır filozoflardan bir çoğunun ortaya koy-|ma J karılan başlıca casus yuvaları Âsiler de genç bir kadın muallimi telsiz kinesinin başında yakalamışlar ve kurşuna dizmişlerdi ı myanın bugünkü dahili har- binde olduğu kadar casusluk dünyanın hiç bir yerinde, bu kadar geniş bir faaliyet sahası bulmuş de- Cephenin ar- tarafında da ondan daha çetin alıcı bir mücadele de- kasde kurban nin içine hav ken sonradan tnfilâk edecek saatli bir bamba Nite n dahili muha- şlangıç * zamanlarında Portekizden tayyaı De İsp ya gelmek istiyen Jurjo da bu tü Gi yüzden düşüp ölmüş- n General Mola ölümünden evvel ecnebi gazetecilere şu beyanatta bülunmuştu: — Kısa bir zamanda galibiyeti » miz temin edilmi, Madridin su- kutu yakındır. Payitahta do Tüyen dört kol, bu şehri boğucu bir çember içine almışlardır. Fakat bun- dan başka Madridin sukutunda da- ha ziyâde müessir olacak başka bir kuvvet daha vardır ki, bu kuvvet hâlen Madridin içinde bulunı TU yü- akla- Yukartda Madrit — müdafit General Miyaha, ortada Barsee donda tdam mahkümlarının muvakkaten atıldıkları has pishane, aşağıda bir sulkarle ge kurban gittiği unlaşıları General Mola dır, Yani şehirde bulunan taraftar- Jarımızdan bahsetmek - istiyorum. Bunlar bizi karşılamıya ve sırası (Devamı 7 nci Stalin'in annesi oğlunu bir papaz yapmak emelinde idi Sovyetlerin şefi senede iki defa tayyare ile Tif- lise gelir, çok sevdiği annesini ziyaret ederdi talin'in annesi Madam Cugaş- vili bundan bir hafta evvel, 87 yaşında olduğu halde Tifliste ve- fat etti, 13 yaşında evlenmiş olan Madam Cugaşvili birçok evlât ye- tiştirmişti. Bugünkü Sövyet Rus- un mukadderatını elinde tutan Stalin ise, asilenin üçüncü çocuğu İ Stalinin annesi çok dindar oldu ğu için, en büyük arzusu oğ dini bir terbiye vermek ve onu gü- nün birinde bir Ortodoks - papası yapmaktı. Madam Cugaşvilin oğullarını bi- ribirinden ayıran en büyük âmil dindi. Fakat buna rağmen Stalin annesine karşı son derece derin bir muhabbet taşırdı. Senede Iki defa tayyare ile annesinin yanına gider ve gençliğe karşı söylediği büyük nutuklarından hiç birinde annesi- ne karşı taşıdığı derin muhab < bet ve merbutiyeti söylemeyi unut- mazdı, Stalin ile annesi arasında geçen son bir mülâkattan sonra, Tas ajan- ı sının iki muharriri, — Gürcistanda kendisine Keke İsmi verilen Ma- dam Cugaşvili ile görüşmüşler ve ı oğlu ile yaptığı mülâkatır - nasıl geştiğini öğrenmek istemişlerdir. Muharrirlerin anlattıklarını nak- lediyoruz: «Gayot rahat, küçük bir apartı- man... İşte Ekaterina Corciyevna burada oturuyor. Biz gelmezden evvel gazete oku- yormuş. Zayıflamış elini sıktık. Oğ- lunun ismini söylediğimiz zaman, gözlerinde şen bir ışık yandı. Bu ışıkta hem şefkali, hem gururu o- kunuyordu. Dedi ki: — Soso ile mülâkatımız nasıl mi | Stalin'in geçen hafta Tifliste 82 yaşındaa ölen nnesi geçti? Uzun zamanlardanberi ken- disini görmemiştim. Benim de sıh- hatim o kadar iyi değil. Kendimi zayıf hissediyorum. Fakat buraya geldiği zaman öyle mesut oldum ki... Sanki kanatlanmış gibi oldum. Hastalığım ve zayıflığım derhal za- il oldu. Sevgili oğlu ile görüşmelerini bir kere daha göz önünden geçir- mek için durdu Omuzundaki şa- lına daha iyi sarındı. Seneler sık- letini bissettiriyordu. Kendisinin Keke ismiyle çağırılmasından da- ha ziyade hoşlanan Ekaterina Cor- ciyevna 85 yaşına gelmiş bir ka- dındi. — Lavrens geldi (Komünist par- tisi komite sekreteri Beria) ve ba- na Soso'nun buraya geldiğini ve içeriye girmek istediğini si Kapı açıldı, kendisini eşikle gör- inanamıyı düm. Gözlerime ©O da çok memnu: ni kucakladı. Yüzü sıhhatli idi neşeli görünüyordu. Benim de sıh- hatini sordu. Aile ve akrabaları- mızdan, dostlarımızdan konuştuk. Birden saçlarının avasında ağar- maş kıllar gördüm. Dedim ki vrum? Böyle ne çabuk saç. ların ağarıyor? — Zararı yok anneciğim, chem- miyetsiz şey, dedi, seni lemin ede- rim ki ben, kendimi sıhhatte his- sediyorum. Küçük yavrularımız — Svietli 'Yaşa ve Basso'nun sıhhatlerini sor» dum. Ben onları dünyada herkes» ten ziyade severim. Soso benimle lâtife etti. Sviet- lana'nın büyük annesinden ceviz reçeli l l ğini söyledi. Soso da bu reçeli sever, tâ kçüklüğündenbe- Finm Vakit pek çabuk geçti, yine esli dostlardan bahsettik. Benimle hep lâtife ediyordu, böyle uzun müddet beraber oturduk. Sonra şehri gez- mek için arkadaşlariyle berabet çıktı, ben hatıralarımla yalnız kal- ar kadın, bize Stalin Yol- daşın küçükken çekilmiş resimle- rini gösterdi. — Çok geçmeden S>so ile arka- daşları şehirden döndüler, Yine de- reden tepeden konuştuk. Kendisi ne pek sevdiği iyi yemeklerden pi- şirdim. Svletlana da bir kavanoz ceviz reçeli gönderdim. (Devamı 6 ıncı sayfada)

Bu sayıdan diğer sayfalar: