30 Ağustos 1937 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4

30 Ağustos 1937 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Tay yareler bulutlardan kurtul- mak ıçın 6000 Kutuplara keste gıdenıerden biri imali Amerika uçuşunu tertip e- şdtn Sovyet hükümet komisyo- nu Levanevski'nin idaresindeki «N « 2080» tayyaresinin seyahati hakkında gu malümatı vermektedir: Dünkü raportda bildirdiğim üzere Soyyetler birliği kahramanı Leva- nevski'nin idaresindeki «N - 200» tayyaresinin uçüş seyri gayet çetin hava şeraiti altında geçmiştir. Yüksek e ve kesif bulut tabakasından dolyaı tayyare 6,000 metre gibi gayet yük- sek irtifada uçmak mecburiyetinde kalmıştır. Saat 14,32 de motörlerden birinin hareketten sakıt kalması ile tayyare 4,600 metreye kadar alçal » mıştır. Alınan kısa telgraflardan da | anlaşıldığı üzere, tayyare daha bir hayli müddet yoluna devam etmiş- tir. Bulutlar içerisinde uçmak mec- buriyeti karşısında kalan tayyarenin buzla mestur kalacağı ve bu sebep- ten buz üzerine mecburi surette ine- ceği de hatıra gelebilir. Kutup ve onu takip eden mıntakalardaki buz- luk saha şeraiti böyle bir iniçe mü- saittir. Bütün kutup radyo istasyon- ları tayyarenin telsiz dalgasında ses- leri dinlemekte devam ctmektedir- ler. Radyo istasyonları Levanevski tayyaresinin dalgasında birkaç kete- ler akisler işitmiş iseler de, işitiliş kabiliyeti gayet zayıf olması dolayı- sile mevsuk hiç bir şey elde edilme- miştir. * 2090» tayyare mürettebatı bir buçuk yatak çuvalları, sıcak elbiseler ve si- Kâhlara malik bulunmaktadırlar. Vaziyeti müzakere eden hükümet komisyonu, seri ve müstacel yardım gönderilmesi hususunda bir takım ted Dikson adasına müteveccihen hare- birler almıştır. Yardım, Arktik'in şark ve garp mıntakalarında olmak Üzere iki istikamette organize edil- mektedir. Şark mıntakasında Çukatsk ya - rımadası cihetinde aşağıdaki tedbir- ler alınmıştır. 1) Çukotek denizi sahillerinde bu- lunan *Krasin> buz kıran gemisine, imal denizi yolları genel direktör- | ün tayyare Üssü bulunan Şmidt burnuna doğru hemen yola çıkması, oradan mürettebat ve yakacak mad- delerile birlikte üç tayyâare alarak Alaskadaki Barrou mmtakasına ve oradan buzların müsaade edeceği de- recede şimâle doğru gitmesi ve bir üs hizmeti görmesi emredilmiştir. 2) Beringov - denizinde bulunan «Mikoyan» vapuruna dolu kömür hamulesi ile «Krasin» buz kıran va- puruna doğru yola çıkması emri ve rilmiştir. 3) Nogayevo limanında bulunan tayyareci Zâdkof'un iki motörlü «N-2» deniz tayyaresi serian Uellen'e ve oradan «Krasin» buzkıran vapu- Tuna gitmek emrini almıştır, Garp miıntakasında, Rudolf adasın- daki tayyare üssü ile Papani'nin «Şi- mal Kutbu>» radyo istasyonuna isti- nad edilerek aşağıdaki emirler ve - rilmiştir; Kutupta uçan tayyareler için Sovyet hukumetımn hazırlıkları metre de uçtular Araplar ara - pan bir Fransız kadın muharriri Ce- zayirde gördüklerini şö yor: Arap şehirleri ötedenberi esrarını le anlatı - buzlar arasınaa. v S V| Kutba yakın inen bir. tayyare 1) Kutuptan Moskovaya avdel et- miş bulunan «Ant-6> markalı üç tay İyarenin uçuşuna hazır bulunulması, Bu tayyareler Sovyetler Birliği kah- İramanları Vedepiyanof, Melokof ve Alekseyef'in kumandaları altında Rudolf adasına ve oradan da Şimal |Kutbu mıntakasına Mmüteveccihen | İyola çıkmaktadırlar. | 2) Halihazırda nısfinnehar daire - İsinin sıfır noktasında ve 87*20/ arz | İdairesinde bulunan - Papanin Ku - | |tüp istasyonu, Rudolf adasından İsAnt-6» markalı tayyarelerle me - vaddı müştaile taşınması suretiyle, tayyare üssüne tahvil edilecektir. Papanin komisyondan varit olan sü- ale, bulunduğu buz sahasının tama - miyle ayni vaziyette'kaldığı vi yare inmelerine müsail bulutduğu Jeevabımı vermiştir. | 3) Sövyetler Birliği kahramant Golovin'in iki motörlü «N-206, tay yaresiyle tayyareci Gratsiyanski'nin yine iki motörlü «N-207> tayyaresine ket etmek ve orada zarurete göre Arktik'in şark veya garp mıntaka - larında şimale uçuş için ihtiy: |kuvvet olarak kalmak emri verilmişe tir. Bütün radyo ve-meteoroloji istas- hyonları işlerine devam etmektedir. Çingenelik mühim günler içinde. İve eski an'anelerini muhafaza etni tir.Bu büyük Berberi evlerini ettirmiş olanlar İngiliz zenginleri gi- bi yaşamayı bilen insanlarmış.. Bu evlerde lüks, evlerin mahremiyetine münhasır kalmış ihtiyaçtır. Arap ev- lerinde gösterişe hiç yer verilme * n Şa “|miştir. Dahilde eski portakal ağaç- larile dolu biz bahçe.. sütunlar ve mozayikler ve her türlü ihtişam.. Mü- teaddit ve lüzumsuz bir çok odalar... cenkli, oymalı ve süslü tavanlar.. öy- le ya.. insan burada hayatının mü - hini bir kısmını yatakta veya divan üzerinde geçirince tavan onun için se- ma demektir, Bu sebeple tavana iti- na etmek lâzim... Eve girince kadinlar görünmez.. Bünunla beraber bütün övin için'an- Bununla beraber bütün evia içi on- Tarın bin türlü ehammiyetsiz şeyleti, bileziklerinin — şakırtısı ile doludur. Gözle görünmiyen ve fakat daima kendini hissettiren bir. mevcudiyet.. Kadınların dalresine girdiğim za - man mütecessis altı-çehre beni kar- şıladı. Eşya, 1937 Paris Sergisinden |gelmiş gibi idi. Ev sahibi Bayan Şe- tife, zavallı Jean Haclov. gibi saçları İplâtin ronginde bir kadındı. O, biraz sanra tamamen kapalı olduğu halde gışarıya çıkacak... Şerife, beni görünce elbisemi elile yokladı.. Terzimin, lâvantamı satın &ldığım dükkânın adımı ve berberimi sordu.. Ben de onun bu töcessüsüne tecessüs ile mükabele eltim. Saçları- ni neden plâtin rengine boyadığını sördümi.. Şerife içini çekerek cevap v -— Onun hikâyesi uzundur. bir kere.. İki aydanberidir ki, kncnm akşam yemeğine eve gelmiyordu. Ben de kendisini hizmetçi kız Fat- maya takip ettirdim. — O Fatmayı görmedi mi? — Nasıl görebilir.. n yüzü pe- çeli kadınlar biribirlerine benzer « ler... İşte bu yerlilerin bizim için gayri kabili nüfuz insanlar oluşunun sebe- âalemi Çingene e Başve kili ile Maliye Vekili Kral aleyhinde ımışler.. ı(;mgc-ıcıık âlemi geliba büyük mmep İN günlerini yaşıyor. Varşovada top- lanan çingeneler kendilerine bir kral intihap etmişlerdi. Şimdi çingeneler krallarını beği ka birinin ınlıhıhırx istiy tâ buna Romanya ve Çek çingeneleri karışarak yeni krala kar- İsi isyan bayrağını çekmişlerdir. Büne Jarın başında yeni kralın başvekili Bodorf Kviek grlmektedır Başvekil, gazetecileri kulübesine toplayarak şu beyanatta bulunmuş: — Maliye vekili de benim fikrim- (Devmı 6 1mer sayfada ) Yerine baş- | Çınqeneıerln Kralı Janus ; Bir Afrika Arabının evinde Şerifenin kocası plâtin saç istiyor Saç modası güzel koku, Afrika- daki evlere de girdi bi budur. Hattâ onlara rey vermek hakkı veril Tine giri- emiyor, Kültür, daima kadın tara- fından taşınan bir meş'aledir. Şimdi- İye kadar Cezayirdeki vali ve beledi- |ye reislerinin ağzından müteaddit kereler şu sözleri işittim: — Ah. Arap kadınları- çıksalar, İkendilerini vesayetlen kurtarsalar, İerkekler kendiliklerinden Avrupalı- laşacaklardır. Biz de onlarla konuşa- Erkek ancak kadından baş- byarak medenileştirilir. Biz anların memleketinde bulunduğumuz halde bunu- yapamıyoruz. Bir yerliyi bu hale getirmek için bir Atatürk lâ- zımdır ki, onlara terakkinin Kur'ana muhalif bir şe yolmadığını anlatabil- sİn... Şerifeden hikâyenin mabadini din: clim — Nihayet kocamın her akşam şe- nııdı— Parisli bir kadınla görüştüğü- #ü öğrendim. Fatmaya «Bu kadın, hasildir?. diye sordum. O da: «Saç- ları kuru şeman rengindedir.» dedi. Berberi de Âlber imiş.. Bu renk saç- lara plâtin saç diyorlar. O, «İlk aşk gecesi» — lâvantası kullanıyormuş. Madamki kocam plâtin renginde saç- ları seviyoar, ben de Alberden bir kadın getirttim. Saçlarımı plâtin ren- gine boyattım ve bir şişe ed «ilk aşk gecesi» lâvantasından alarak bir bü- yücü kadını çağırttım.. Nok.. işte bü- yücü kadın da geliyor. BÜYÜCÜ KADIN Büyücü esmer, kuru, zayıf bir ka- dındı. Sanki dağda büyümüş bir as- |ma dalı.. O bütün Arap kadınları gi- İbi peçeli değildi. Fakat yanakların, İda ve çenesinde dövme suretile ya- İpılmiş- şekiller. vardı.. Büyücü kadı- 'na sordum: — Yüzündeki bu şekillerden mak- sat nedir? bile | — Bunlar sihirli ve büyülü şekil « İlerdir. Ben bunlar sayesinde nazar - dan ve cinlerden kendimi koruyo - İrum... Sonra geç kaldığı için Şerifeden af dileyerek dedi ki: — Tamir edilecek bir genc kız vardı da. Ben hayretten hayrele düştüm: — Genç kız da mu tamir ediyorsu- nuz.. Bunu nasıl yapıyorsunuz?.. Biz bu suretle konuşurken Şerife- nin sabırsızlandığı yüzünden anla- şılıyordu. O, kocasının şehirde görüşe tüğü kadına karşı yapılacak bü » anlamak istiyordu. Büyücü kendisini temin etti — Ben'her şeyi yaptım. tesiri gö- İrüleceğinden eminim, Sen ona kuüs- kusu yedirdin mi?.. — Tabit.. hattâ çoök hoşuna'da gitti. Ben de, bana taallük ötmiyen bu işe karışarak sordum: — Kuskuus dediğin de 'ne oluyor? Büyücü kadın anlattı ; Aşure gecesinde büyücü kadın top- rak bir kabı henüz kazılmış bir me- zârın üstüne koymuş.. ve bütün bü- 'yücülerin sağmal ineği addolunan aydan istimdat etmiş : — Ay baha.. sen ki denizin acı su- larından yukarıya çıktın.. sen ki her tarafa ziya gönderirsin. Bana üç cin ver, Bunlar o senin annesini tanıdı- n mel'unu buraya getirsin.. (Devamı 5 inci sayfada) fr doktor arkadaşim anlattı : '— Geçen gece uyuyordum. Bir- denbire âparlımanın zili acı acı ça- lindı. — Hayrola.. Demiye kalmadan telâş içinde : — Aman efendimi.. dedi, bir ihti- 'yar kadın.. oğlu hastalanmış.. sizi is- tiyorlar. hizmetçi kız, kalâde heyecanlandırarak kapı kapı doktor aratan hastalık elbet te çok mühimdir. Hemen yatağımdan fırladım. Pan- talonu ayağıma çektim. — Haydı bayanım.. düş önüme, di- yerek yola çıklım. Kapıdan çıkarken kadını iyice is- ticvap etmek lâzımgeliyordu : — Birdenbire mi oldu zelce traş oldu. Yıkandı, giyindi ku- şandı. Sonra sokağa fırladı. Akşamüstü yorgun argın eve dön- dü, Eh gençlik.. ne denir? zaman da malüm.. 18 yaşındaki erkek çocuğu da kafese konup oturtulmaz ki., He- le benimki maazallahi afacandır. İHaddine mi ?.. Ne ise akşam eve gel- di... Biz kocamla yemek yemiş, onun payını da ayırmıştık. Allah ne verdi- se.. bu yaz gününde ne bulunur.. Bi- raz patlıcan kızartması, biraz pilâv, biraz kâvun karpuz.. Kapıdan içeriye girer. girmez. oğ- luma : — Karnın aç mı?.. Dedim.. & — Hayır.. 'dedi. Üykum var? Kocam. meraklandı ! — Oğlanın gözleri dönük.. kafayı çekmiş olmasın.. ne ise ağlan hemen yatağına yattı. Biraz sonra da ben odasına çıklım, Ne göreyim?. Oğlan kan ter içinde.. kendini bir sağa vuruyor, bir sola : — Midem.. midem.. diye tuttur - muş.. Beni görünce : — Midem beni öldürüyor anneci- ğim.. diye ağlamıya başladı. Bunu gören ananın yüreği dayanır mı? Anladım' ki fazla yemek yemiş... (Hemen karbonat-hazırladım.. Jimon sıktım. Şöyle bir içirdim.. Takat ne tosir edecek.. tesirden vazgeçtim, bir defa bile geyirmedi. Daha çok sancısı fattu, Aman, dok- tor.. başka hastalık olmasın.. Kapıdan içeri girdiğim zaman gü- zel bir delikanlıyı yatakta buldum. diki delikanlılardan.. favori, en- 60 sağdan sola, soldan sağa ta - ranmış.. göğsü bağrı açık.. Muayene ettim. Çocuğun hiç bir hastalığı yok.. yalnız midesi fazla dolu. — Bugün ne yedin oğlum.. dedim.. kem küm etti, fakat söylemedi. Kadını ilâç almıya yolladım. İhti- yar babayı da (Sakin ol, bir şey yok, Baarıire nni aNYT Nni ÇİNDE Ağustosun lik günlerinde tarihi Çin 53-hrinin son g! Yenı sevdada Betonarme Yazan * Gece yarısı.. bir ihtiyar kadını fev- | Bu sabah erkenden kalktı. Gü- | Kırda doleşirken... aeti hör ammıranna HARP HAI_I Zeki Cemal Bâ biraz mide dolmuş) dedim, $â' Çocuğu iyice sıkıştırdım, Ve H İtalığın ne olduğunu öğrendim. ( cuk, bir tar mahçup, bir. |tan men : — Geçen gün :hrs yerinde bir Ş yakaladırn. Kızla o akşam, ertesi şam dansettik. Gayet güzel angö bugün içii anla! nun yavaş İiçtik. Yine yürümiye tatlı konuşurken Mecidiye şüne gelmişiz, Orada bi İdık, yedik.. ve yine yâvaş y uyu önünde 15 İ i almışlım. Bu leblel yemiye başladık.. bir taraftan $ uşuyor, bazan da kırda © ; fakat leblebiyi de bitirmi uğraşıyorduk. Nihayet leblebi bit Biz de Hacıosman bayırından Büyükdere çayırına indik. Çok yorulmuştuk. Orada bi me vardır. Bu çeşmede elimizi İmüzü yıkadık ve avucumuzu İrak biraz da su içtik. Sonra yine 9 rüyüşle Şişliye kadar geldik. Fakat midem de taş olmuştu. da yolda gelirken, ay midem, di du. Ne yalan söyleyey cebi fon kurüş vardı, niyetim bunu'ı.ı Şi |- Tünel tramvayına binmekti. |de tramvay durağında biraz di düm, Bu iki çeyreği gazoza verel lerdim. O zatfan kızin yanında K dim bözülâcüktı.. onu tramvaya B dirmeyi daha muvafık buldüm. Eve geldiğim zamhan midem H sancıyordu. İşte hâstalığim bü.. Doktor bu hikâyeyi anlatıp hı dikten sonra: — Gördün mü delikanlıları., d yeni sevdada betonarmeyi icat €8 İmişler.. filvaki bu mide ile bir ınsan ıcırr.ıklın durabilir. Otel Hırsızlığında Mütahassıs H serin mütehassısı otur hırsızlığının mütehassısi mı? Dünyanın en büyük şehri ö memurnu bir Ötel hirsızı türemi |Bu adam 15 senedir öyle mahti otelleri soymakta imiş ki, kimse güne kadar bunun izini bile eldt? dememiştir. Bu adam otole mekte; otelin gazinosundaki gü takımlarından itibaren yatak odüfü daki bütün takımlara kadar yt hafif, pahada ağır ne varsa alip türmekteymiş. Şimdi bütün Nevyork polisi bili dami arıyormuş. Fakat polis bu mu bulmakta müşkülüta tesadilf iyormuş. da öl Pekinde çektler DU re? ünlerdeki halini göster! Sokaklar kâmilen siperlerle dolmuştur

Bu sayıdan diğer sayfalar: