25 Ekim 1937 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 6

25 Ekim 1937 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

(-SONTELGRAF -25Birinciteşrin 927 £-SONTELGRAF -25Birinciteşrin 927 Tefrike No:105 Yazan : M. SUlayman Csoan Aksarayda Hamlet'i seyrettim! (S inet sayfadan devam) | İşlerim vardı. Fakat Aksarayda Istanbul muhteliti Peşte muhtelir Banka gişesi gibi işleyen meyhane! Şürayıdevlet âzaları nerde içerlerdi ? Tevekkeli san'atkârın azaldığı ve hattâ hiç mevcut olmadığı bir devir- de gelerek, Mevlevihane hücresinin renkli bir göğe bakan dar pencere- sinde yeni ufukların renklerini se- zen, rindlikle çelebiliği berabor yü- tüten (Galip dede) : Meyhaneyi seyrettim, uşşaka mu- tâf olmuş Teklifü tekellüften, sükkânı muâf olmuş Bir neş'e gelüp meclis bihavfü ha- lâf olmuş Gam sohbeti yâr olmaz, meşrebleri sâf olmuş Aşıkta keder neyler, gem halkı ci- hanındır Koyma kadehi elden, söz piri mu- ganındır. Dememiş. Eski yıllarda, yukarıda adlarını saydığım ve mıntakalarını gösterdi. Bim meyhanelerden başka, bakkal dükânlarında da rakı içilirdi. Kara- manlı Bodoslar, Yurgiler, Galimidi- diler, Eftimler, mahalle aralarında, köşe « başlarındaki dükkânlarında, mahalle delikanlılarına, tulumbacı- | Tara, çarşı esnafına kadehi yirmi pa- raya rakı satarlardı. Meze olarak zeytin, terazi artığı pastıma, sucuk gibi şeyler verirler, bazan da çırak- lar için pişirilen yemekelik fasulye Pilâkisinden ikram ederlerdi. Bakkalların müşterileri yalnız ma- halleliye münhasır kalmazdı. Geçici rakıcılar da uğrardı. Mahallerde işi olan, bir arkadaşile görüşmiye ge - len, tesadüfen oradan geçen bir ak- şamcı, bir gündüzcü, şöyle ayakta rakıcılar da uğrardı. Mahallede işi ne, göreceği arkadaşını aramıya gi- derdi. Bakkallar, dükkânlarını mu- #yyen saatte kapadıktan sonra da fçeride ahenk devam eder, kadehler dolup dolup boşalır, müşteriler kuzu kapısından girip çıkarlardı. Bi bakkal dükkânları yalnız B0 - 60 yıl önce değül, benim yetişli- Bim devirlerde, 30 - 32 yıl önceleri de, yalhız İstanbulun mahalle arala- rında, köşe başlarında değil, Galata- da, Beyoğlunda da böyle kadehle ra- kı veren büyük, küçük bakkal dük- kânları vardı. Bunların en meşhurları - küçük bakkalları kayda lüzum görmüyo- rum - Galatada Doğruyolda Şarköy bakkaliye mağazasile Leonidanın dükkânıydı. Beyoğlunda da — Papi, Doe Fratelli pek meşhurdu. Daha birçok bakkal dükkânları vardı. Fa- kat bunlar, berikiler gibi ön sırada gelenlerden değildi Doe Fratelli bir kaç evveline kadar işliyordu. Fakat açık rakı satmıyor- du artık.. Bunun en parlak devri, Umumi harpte, eski Galatasaray Merkezinin karşısında bulunduğu sı- ta idi. Duble kadehini doksan para- ya verirdi. Ve hakikâten hilesiz rakı #atardı. Burada 6 - 7 kadeh içen ça- kır keyif olurdu. Meze olarak ta Jambon, sandoviç, havyar, tarama, Balık yumürtası gibi aleminlit şey- l ler verirdi. Umumt harpte Ali Salp - Şimdi Alpullu şeker fabrikasında - Fahret. tin - Şimdi Haydarpaşa liman kıs- mında - Nemli zade Ahmel Ragıp - Samsunda bir otomobil kazasında öldü. Çak iyi bir arkadaş, kalbli, hovarda, mert bir insandı. Zavallı Rağıp! - Hademei Hümayundan Re- fik - Şimdi maarif işlerinde çalışı» yor - gibi çok sevdiğim dostlarımla burada akşamcılık yapardık. O yile larda Doe Fratelli, eskilerin «Vakti kerahet> dedikleri saatlerde bir ban- ka gişesi gibi işlerdi. Ben Papide rakı içmedim. Fakat babamla çok gittim. O arkadaşlarile içerken, ben de şam fıstığı ve meze yerdim. Papiye rastgele her ada mgelmez- di. Müşteri malüm kimselerdi. Bir. kaç Rum zengini, sekiz on Ermeni tüccar, kuyurmacu, bahriyeli Hafız İb- rahim Bey - Sonradan Sultan Reşa- da yaver oldu. Ertuğrul süvarisi - " ve arkadaşları ve birçok Devlet me- Murları... Babam Süleyman-Çapan, buranın * en başta gelen müdavimlerindendi. Akşamları Şürayı Devletten çıktık- idinlemek tan sonra, dostu, çok sevdiği arkada- Hintliye verdiğim bu teminatla | mize yeni bir piyes hazırlamaktadır. Eski eserlerinden evvelki sene Şehir tiyatrosunda oynatılan — «Unutulan Adam» da repertuarımıza dahildir. — Heyette tanınmış olarak kimler var?. — Hiç bir kimse!. —10 — Bizim sahnelerimiz maalesef o0 kadar şöhretli artistlerle çevrilmiş- 'tir ki, istidatlı bir amatör, adı tanılan bir artist derecesinde daima rol ya- pabilmiştir. Ben Darüşşefekanın bir temsiline |gittim. Peyami Safanın amcası Ali İKâmi oranin müdürüdür, çağırmıştı. İGençler Müralyi oynuyorlardı. Ay- ni eseri ben Şehir tiyatrosunda da seyretmiştim. Sizi temin ederim a - rada hiç fark yok. Biraz durduktan sonra ağır ağır devam etti: — Şeker kardeşim, bizde halkın behimi — hissiyatına temas ederek memnun etmek vo geniş göbeklileri, göbeklerini oynata oynata güldür - mek demek olan san'at fikri yaşa - 'dikca her hangi bir istidatlı amatö- rün demin söylediğim gibi tanınmış bir san'atkâr derecesinde muvaffak olacağı şüphesizdir. — Dekor ve aksasilar | pıiyorsunuz?. — Adresini vermekte kıskandığım bir müessese var. Bu müessese bize rita küğıtları üzerine etrafı bezli çok san'atkârane, ayri zamanda pek tabil, çok ucuz olarak dekorlar yap- adır. Dört ay oynıyacağımız pi- İyeslerin dekorları şimdiden bazır - dır. Gardrobumuz da oldukca zen - Bindir. — Ben Aksaraylıyım amma hiç |böyle sizin oynıyabileceğiniz bir bi- na hatırlamıyorum. Nerede bu yer kuzum?. Güldü: — Tiyatromuz senin zannettiğin gibi karışık bir yerde bazılarının ta- hayyül ettiği gibi de esrarengiz bir muhitte değildir. Topkapı tramva- yının Aksaray mevkiinde inip biraz yürüdükten sonra tiyatromuzun izi hemen bulunur. — Fiatlarınız pahalı mı?, — Şehzadebaşında zilli, göbekli, çıplak bacaklı kantocular varken bi- zim ora ile münasebeti olan ve sene- lerdenberi eski sistemde alıştırılmış olan halkımızı müessesemize ısındı- rabilmek için fiatı ucuz yapmamız tcabederdi. Ve öyle yaptık Bir nevi tiyatro misyoneri olan A- nadolunun en ücra köşelerine kadar elinde tiyatrodan bir kültür meşale- sile hareket götüren ve sahneyi sev- diren, Elâzize modern bir sahne ka- zandıran sevimli san'atkâra muvaf- fakıyet temenni ede y - Bu akşam dedi, elbette Hamleti İseyredeceksin! —8” Yercüme ve Wtibas bakkı mahfuzdur şı Ahmet Rasimi matbaadan alır, |doğruca buraya gelirlerdi. Ekseri « İyetle ben de yanlarında bulunur - dum. 8 - 9 yaşlarında bir şeydim o zaman... | Babamın arkadaşlarından Harici- İye memurlarından Refet - Meşhur Zinet Hanım kâhyası Ömer Efendi zade - Şürayı Devlet muavinlerin- den Nihat - Şimdi mezbahada mü- dür - , Sadaret mühimme kalemi hu- lefasından Suat - Meşhur hattat Sa- mi Efendi damadı - , Şürayı Devlet başmuavinlerinden sakallı İbrahim, Nafiz, Sadaret toşrifatcılarından Ta- lât, Sadaret mühimme kaleminden Asım va Şevket - Beşi de öldü - Bey- ler de Papinin devamlı müşterile- rindendi. (Devamı var) "Her Sabah Daha Genç! ni ne ya- Yeni Bir Reçete, | | Uyurken, Size (Gençlik ve Güzellik Getirir Daha taze, daha açık, daha genç ve buruşuklukları kaybolmuş - bir cild |görenler âdeta bir mucizedir diye - cekler, Filhakika asri fennin yeni bir zaferidir. Viyanadan bildirilen bu şayanı hayret keşif, «Biocel» tâbir e- dilen ve cildi ihya eden bir unsur- |dur. Bunu Viyana Üniversitesi Pro- |fesörü Doktor Stejskal, kemali itina |ile soçilmiş genç hayvanlarda gizlen- | miş cilt hüceyrelerinden istihsale muvaffak olmuştur. Bundan sonra cildinizi Biocel ile besliyebilirsiniz, Bu Biocel cevheri yalnız (pembe ren- gindeki) Tokalon kreminde mevcut olduğundan her akşam yatmazdan €vvel kullandığınızda siz uyurken cildinizi besler ve gençleştirir. Her kullanan kadına on yaş daha genç görünmesini temin eder. Gühdüz için beyaz-rengindeki Tokalon kre - mini kullanınız. Siyah noktaları eri- tir. Açık mesameleri kapatır ve cil 'dı beyazlatıp yumuşatır. Baş, diş, nezle, ge nnn ©6CASU i H İi Numaralı gae an e asamenmni > Nakleden : Celâl cı_._ı z Biz, manken üzerinde gördüğü - |çak samimi idim. Yerliler arasında müz İngiliz askeri elbiselerine bile |ihtilâl hislerile yaşayan adamları selâm vermiye mecbur edilmiş za- bu suretle kolaylıkla elde edebile- vallılarız. Beni söyletmeyiniz, Ko- |cektim. lonel! sizden körkuyorum... Günün | İnci taciri, Bambayda kendisile birinde benden intikam alırsınız ! ldıı_mı döst kalacağımı — öğronince, Hintlinin bu sözü hem vicdanımı |Pana karşı itimat gösterdi ve ihti - sızlatmış, hem de izzetinefsime do- (İülciler hakkındaki düşüncelerini, kunmuştur. bu husustaki malümatile mezcede- — Söyle, dedim, ne biliyorsan söy- |"*E atilatmıya başladı : Je? seni şerefimle temin ederim ki | / —- Bir, çok zeki T LA RE D iki sınıfa ayrılmış bir milletiz. Cahil :"v;:*:':i':;; '=h:"m l?:#“ı sınıfı tamamen tahsilsizdir. ve bu ü kadar, min- İsınıf her iki taraf için - yani İngiliz semiml bir dost gibi daima görü- ). ve Hintliler için - d K Ş atliler için - de muzır ve şeceğim. Vazifemde, az zaman zar- |tehlikelidir. Çünkü daima fenalığa fında muvaffak olabilimem için, dert- (âlot olmaktadır, Ve bundan dolayı lerinizi ve şikâyetlerinizi şimdiden n isterim, | Hintlileri tahsil zevkinden mahrum bırakmıya matuf olan mücsdeleniz- de sizi çok haklı bulurum. (Hamlet)in sahneye konuluşu gibi taribt bir hâdiseyi tesbit etmek için İtereddüt etmiyecektim. Bu davete ğ.m»ı için, her şeyden evvel, hal - İkın eseri nasıl karşılayacağı merak ve tecessüsü bir kat daha istek veri- yordu e Aksarayda caddenin Topkapı ve Hi ma ayrıldığı sokak başından on a « dım yürüyünce Ertuğrul Sadinin ti- rosunu buldum. Henüz inşaatı 'bitmiyen gişesi bile yeni bayanmış lolan küçük fakat zarif tiyatraya vaktin bir hayli erken olmasına tağ men hıincahinç buldüm, — Nümaralı yerlerden, en arkaya kadar her &- oyu doldür. bulu- nuyordu, No fıstıkcı, gazozcü gü - rültüsü, ne tepinme ve alkış sesi var. |Tiyat lik hüküm sürüyor. Ve ben de hi m ki Ertuğrul Sadi ti- iyesi her yerden evvel in- kişaf etmeğe müsait bir yerde işe başlamıştır. Halk dekorun tesirine kapılmıştır. Takdir ediyor ki burası tulüat kumpanyalarının ierayı lübi- yat eylediği bir salaş değildir. 'Temsilden evvel tül bir perdenin arkasında renkli ışıklarla bir kaç bayan şan yaptılar. Bundan sonra temsil başladı. | Dekor ve kastümler hiç de fena değildi. — Işık iyi tevzi — edilmişti. (Hamlet) i bizzat Ertuğrul Sadi oy- nuyör, kral rolünü san'atkâr Vedad yapıyordu. Eserin bir çok yerleri |müziklenmişti. | Ben itiraf ederim ki perdeler iler- ledikçe halkın sıkılacağını, bir par- ça tercümede ağdalı olduğu için bir şey anlamayıp birer ikişer çekilece- ğini sanıyordum. Fakat perdeler i- lerledikçe canla başla oynuyan bü - yük isimsiz genç san'atkârlar halkı da sahnede esen havaya çekiyorlar- Jai | Kalamı çevirip geriye bakıyorum. İBütün gözler sahnede idi. Değil fıs- tık çıtırdısı, nefes alışlar bile işitil- |miyör, Hamletiri hırçın resi işitli - yordu: — Siz kraliçesiniz, kocanızın kar- deşinin karısı, keşke olamaz olsaye daınız, beni mde annemsiniz... n içinde derin bir sessiz « Birinci küme klüpları yarın akşam toplanıyor Figstürü tanzim etmek üzere bi - rinct küme klüp murahhasıları ya- rın akşam, ikinci küme murahhas- ları da çarşamba günü mınlakada İtoplanacaklardır. —a grip, romatizma ve bütün ağrılarınız. derhal keser, Icabında günde 3 kaşe alınabilir . İsim ve markaya dikkat. Taklitlerinden sakınınız. | İkinci sımfa gelince - ki bu sınıfa ben de dahilim - İşte, İngilizlerle Hintliler arasındasenelerdenberi de- vam eden maddi ve manevi müca- dele asıl bu sınıfın zekâsından, tah- silinden ve bilhassa istiklâl hislerin- den doğmaktadır. — (Siyah saplı hançerliler) ko - mitesi de bu sınıfa dahildir, değil mi ?.. — Ben şahsan onlardan birini ta- lnmnı:ıı ve ruhan sakin bir adamım.. Fakat, küvvetle ümit ve tahmin e- derim ki, gerek onlar, gerekse ihti- lâlciler hiç şüphe yok ki bu ikinci sı- nıfa mensupturlar. — Bü münevverler sınıfı, halkın kaçta birini teşkil eder? — Henüz onda birini... Maamafih, |bu nisbet, Hindistanrın büyük ve u- fak şehirlerine göre değişir, Meselâ |Bombayda okuyup yazanlar yüzde doksan beş, nisbetindedir. Bazı ufak kasabalar da vardır ki, çocuklar hiç tahsil görmeden büyürler ve mana- İsız itikatlarla yaşarlar. Bu gibi ka- saba ve köylerin adedi çoktur.. ora- larda halkın binde biri bile okuyup yazma bilmezler.. ve dünya işlerin- iki elim karda dahi olsa koşmakta | ki hastahanesine giden iki kıs- | un zamandanberi futbol çok meraklıyı Kadıköy Fenerbahçe İstadına toplamıştı. İstanbul A muhtelit, B muhteliti İile karşılaştı. Son günlerde tekrar İcanlanan tek takım daha kuyvetli- İdir Fikri esas tutularak A muhteliti |daha ziyade Fenerbahçeli futbolcü- lerden teşkil edilmişti. Takımlar sahaya çıktığı vakit iki takımı karşı karşıya şu şekillerle gördük : - p A muhteliti — Cihat » Lebib, Fa- | rük - Reşat, Rıza, Esat - Niyazi, Na- (ei, Bülent, Fikret, Orhan, | B muhteliti — Nuri - Ruhi, Baha- |dir - Enver, Kemal, Sadettin - Tur- han, Muhteşem, Şahap, Liva, Daniş, Hakem Adnan Akındı. flk dakikalarda her iki takım da durgun. Hücumlar karşılıklı oluyor- du. Devrenin beşinci dakikasında Bülentten gayet güzel bir ara pas a- |lan Orhan topu nefis bir şütle kale- ye gönderdi. Fakat avut oldu. Bu su- jretle B muhteliti ilk tehlikeyi atlat- İt A muhteliti oyuna hâki molmıya başladı. Yine bir hücumda Bülent, Fikretten aldığı yerinde bir pastan istifade edemedi. Nacinin bir şütü de direği sıyıra- rak avuta gitti. (| Çok geçmeden Bülent, yine bir fırsatı kalecinin eline vererek ka - çırdı. On beşinci dakikada Bülendin bir golünü, hakem ofsayt saydı. A mühteliti oyuna hâkim, fakat birtürlü netice alamıyordu. Nihayet ü in çekliği bir Niyazi, körner çizgisi üzerinden İvuruşile A muhtelitinin ilk golünü kaydetti. | (İki dakika sonra da Niyazi, Fikre- aortaladığı bir topu, vule bir şütle ikinci defa olarak B muhteliti ağla- rına taktı. Oyun bundan sonra Tüzumsuz bir sertliğe döküldü. Ve devre de 2 - A mühtelitinin lehine bitti. İkinci devreye A muhteliti, takı- ma Hüsamettini alarak çıktı. B muhteliti canlı, A muhteliti bi- lâkis pek cansız bir oyun oynuyor. Bu sırada Enverin güzel bir sütünü |Hüsamettin kurtardı. B muhteliti, İhücum hücum üstüne yapıyor. Fakat Hüsamettinin yerinde müdahaleleri gol kaydına mâni oluyordu. On ikinci dakikada B muhteliti a- leyhine bir firikik oldu. Esadın çek- İüği firikik, Bahadırin kafasına vu- rarak üçüncü gol, B muhteliti ağla- rına takıldı. Bundan sonra A muhtelitinde bil- imi belirmiye başladı. B muhtliti bu fırsattan istifade etti, hücumlarını sıklaştırdı. On se- kizinci dakikada Muhteşem, Daniş- ten aldığı bir pası kullanarak muh- telite Ok golü kazandırdı. 24 üncü dakikada ikinci ve yirmi tıncı dakik 1 golle; den haberdar olmıyarak yaşarlar. — Bombay halkının - bu hesaba terbiye görmüş oluyor... — İhtilâl ve Istiklâl hislerinin bu suret üzerinde fazla inkişaf etmesini çok tabit buluyordu. Bombay hükümeti yerlilerin bil- hassa istiklâl hislerini söndürecek- İlerini hiç te tahmin etmek istemi - İyordum... Çünkü, ben şahsan hürri- İyeti mutlaka taraftarıyım! | Bu san cümle, inci tacirinin his ve hayalini o kadar çok okşamiştı ki, ibara sormadan viski usmarlamıya mecbur olmuştu. | Kendisine karşı çok müsait day - ranıyordum. Viskileri içtikten sonra, Hintli inci taciri sözüne devam elti : — Sizi, tekrar, namusumla temin lederim ki, ben ihtilâl komites aza- sından değilim ve olamam. Sebebini [sorm:k hakkınızdır. Bu mukadder susle ben derhal cevap vereyim ki, (Hint ihtilâl komitesi) azası, komi- teye, kazancının yüzde beşini terket- miye mecburdur. Bu para ile, komi- te, teşkilâtını tevsi ve idare ediyor. (Devamı var) 0 | hassa müdafi Farukta yorulma alâ- | göre « büyük bir ekseriyeti tahsil ve | tine hazırlık olmak üzere dün muhteliti ile karşılaştı A, muhtelltririyı bir oyun oynıyamadı. Bu na mukabil B. muhteliti canlı bir oyu! çıkardı. Netice 3 - 3 berabere. hazırlık mü - |yaparak beraberliği temin ettilif İmaçı seyretmiye hasret kalmış bir- | vardı. | | ! | | ! |santimden başlayarak 1.30 m(’“'": PLLE. |10.325 | 2 — Naci )Malteve) | 3 — Galip (Kuleli) Bu üç golde de müdafaanın hatf A muhteliti dün, nedense çok dÜf gün ve bozuktu, Bilhassa mü: aksıyordu. Hafta içinde yap! bir iki ekzersizden sonta bazı nokti7 larda esaslı tadilât yapmak JAzımdif Bu husustaki fikirlerimizi bDâbETİ —— yazacağız. Sipahi ocağının tertip t tiği konkurlerin ikinci$i çok muntazam Sipahi ocağının tertip ettiği KON kuripiklerin ikincl ve sonül dün yapıldı. Müssbakalar çok MUN” taza mgeçti. Konkurlara saat tam 14 de bineİ arabalarının geçit resmile başlablk Bundan evvel yapılan binek #rabi” ları müssbakasında Veysel birindi Fikret atlı ikinci, Dehşan üçi sdedi oldu. Sakarya mükâfatı — Müni 12, yükseklik 1,10. 1 dakika 3 sa vit birinci, Meki ikinci, Efekizi ile Süreyya oldu. Düşürçik müsabakası — Mani # dedi 24, yükseklik 1,25, mâni di ven diskalifye oluyordu. As! Kudret birinci, Cavit ikinci, Te Faik üçüncü oldu. Ankara mükâfatı — Müni # 12, yükseklik 1,25, Vural tle birinci, Caziple Ertopçu ikinci a Sümerbank mükâfatı — uâ(n:_d dedi 14, yükseklik 1,50, Eyü birinci, Cevat Gürkan ikinci dertif Sipahi Ocağı mükâ dedi 12, yükseklik y Çankaya ile Orhan Aziz ga ile yine Orhan Aziz üçüncü #İ€ÜL Binicilik okulu mükâfatı — kadar yükselen altı mântli bu MÜĞE | sabakada Olga ile Orhan Aziz "dııd- Öcü ile Asteğmen Kuğret li_*d, j Mekikle Molâhat Aksel üçüncü du. T İş bankası mükâfatı — Bu Hi baka, Türkiye yüksek atlama piyonunu meydana çıkaracakti. € ile Asteğmen Kudret 1,66 4! rak birinci, Efekızı ile Süreyyâ ci oldu. * Askeri liseler atleti” ampiyonasında i birinci old Askeri mektepler atletizm ııl”" yonası dün sabah Kadıköy Y;'; | bahçe stadında yapıldı. Kuleli, PEĞg lisesi, Harbiye, Maltepe iştirak © Şu netice alındı : gerett, aöl 100 metre: 1 — İrfan (Deniz lisesi) 2 — Ethem (Kuleli) 3 — Vedat (Deniz lisesi) 3000 metre : U—— Muzafler (Maltepe) SA 2 — Fethi (Maltepc) 3 — Reşat (Kuleli) Cirit: 1 — Nuri (Kuleli) derece 69* 2 — Reşat (Kuleli) 3 — Galip (Kuleli) Uzun atlama : 1 — İrfan (Deniz lisesi) 602 metre 2 — Muhsin (Kuleli) derect 3 — Galip (Kuleli) 800 metre : 1 — Sadri (Kuleli) derece 2 — İsmail (Maltepe) 3 — Abdullah (Kuleli) Sırıkla atlama : 1 — Nuri (Deniz lisesi) geret 548 213 400 bayrak : (Küleli takımı) 2 — (Deniz lisesi) 3 — (Maltepe) Umumi tasnifte 71 puvanla Pi çe — birinci, Deniz lisesi ve R Maltepe 31 puvan aldı. Cumhuriyet bayramında muhtelit maçını idareo m':':;' ğ ajanlık, Lüleburgazda Kayf' e p bulunan eski hakemlerimizdet hiyi İstanbula davet Ş

Bu sayıdan diğer sayfalar: