10 Kasım 1937 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 6

10 Kasım 1937 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

#-SONTELGRAF— 10 ikinclleşrin 937 anağ aa sannmuu aa ada AKŞAMCILAR! 1——_.-.-.....—...._?- JEski bir akşamcının defterinden | Yıun_: Osman Cemal Kaygılı Floryada dört beş bardak bira ile başlıyan içki faslı Beyoğ- lunda sabahlamakla bitmişti..! — Hapşo, hapşo, hapşooo! Diye olduğu yerden fırlar. Artık kompartımanın içinde gülmiyen kal- |yine başka bir dostun tavsiyesile kon- (X maz, Hele o nârin kız, hele iki ahbap | çavuşun melek sevgilflerini andıran | ş$irin kızın güle güle gözlerinden | yaşlar gelir. Trenden hep birlikte Yenikapıya enilir, kızla kadınlar önde, bizim i- ki ahbap çavuşlar arkada; fakat e- mer genç, sarışın delikanlının kolu- na âdeta asılmış gibi bir halde Ak- saraya gelinir; oradan Horhor taraf- Yarındaki sokaklardan birine sapı"- he: biraz daha gidilir, nihayet kızla kadınlar dar bir sokağın ağzından evlerine bükülürler. O zaman, sari- şin delikanlının demindenberi neşe içinde çarpan yüreciği cız eder; fa- kat sokağı döner dönmez kendi me- lek sevgililerine benziyen nârin ve şirin kızın birdenbire geriye dönüp kendisine gülerek savurduğu pek memnun bir temenna İle yanan yü- teğine su serpilir ve böylece bu sah- ne de burada kapanır, * İşte, ilk defa insan içkiye ekseriya böyle, yahut buna yakın, buna ben- zer sebeblerle başlar, Şimdi de öyle mi, değil mi bilmem... Fakat bun- dan otuz, kırk, kırk beş, elli yıl ön- ce pek kopuk alayı müstesna olmak üzere orta halli sayılan ailelerin toy ve saf çocukları, yazımın baş taraf- larındaki görmüş oldukları 6 man- zaraların gülünçlükleri kadar foca- atlerine rağmen içki denilen nesne- ye, bu gibi kanallardan geçerek baş- larlardı. ... AKŞAMCILIK NASIL BAŞLAR? Bira nedir? Nihayet arpa suyu- dur. Arpa ise hububat denflen şey- lerin en kuvvetli, en besleyicisidir. Bol arpa ile beslenen beygirleri gör- | mez misiniz, ne kadar kuvvetli, gümrah, eziyete — dayamıktıdırlar, hem arpayı arasıra evlerde kadınlar bile kaynatıp suyunu içerler. Onun için, bizim sarışın delikanlı, (gelin canım, şu sarışın delikanlıya bir ad koyalım, yahut onu kendinden ger- çek adı ile çağıralım: Onun gerçek- ten adı. Turhandır) yani Turhan Florya gezintisinden sonra kendisini olduğu gibi biraya, insana çok fay- dası olan üstelik yüreğinde bir başka neşeler, güzelikler uyandıran arpa suyuna vermiştir. Arlık akşamları 'Turhan Fener iskelesinin, Galatanın, Beyoğlunun büyük ve şafafatlı bi - rahanelerinin gedikli genç müşteri- Teri arasına girmiştir. İçli, tezcanlı, yufka yürekli, ince duygülu, vücutlar bu içki işinde ne kadar haris, aç gözlü, arsız, doymaz oluyorlar. Floryada dört beş bardakla başlı- yan bira, Fener iskelesinin, Galata- bu konyaklı bira faslı da böylece | bir kaç akşam devam ettikten sanra .yaklı biranım yerine bir akşam rakı- 'ya geçiliyormuş ve rakıdan duyulan neşe ile zevk, biranın da konyağın 'da papuçlarını dama attırmıştı!. — Giin AKŞAMCILIK NASIL BAŞLAR? Turhanın, akşamcılığa yeni başla- dığı sıralarda kendisini bu yeni yol- ida teşvik edecek, cesaretlendirecek kimler ve neler çıkmadı acaba? Bir gece yine Tepebaşı birahane- lerinden birinde çalan incesaz niha- ivendden : <Aşk öteşi sinemde yine şülefeşan- dir> Şarkısını çalarken, Turhanın yanı başındaki masada demlenmekte olan | İbeybaba kılıklı bir adam, şarkı bi- itince genç garsonu çağırdı, ona iki Bümüş çeyrekle üzeri yazılı ufacık bir kâğıt uzattı; garson da bunları | alıp götürdü, çalgıcıların şefine ver- di. Biraz sonra ud, uşşaktan bir tak- sim etti. Arkasından şu şarkıya baş- landı : Gösterüp ağyare lütfun bizlere bi- günesin Bivefa amma cihanda sevdiğim bir taneşin. Böyle üzmek şanına lâyık mıdır? Bivefa amma cihanda sevdiğim bir tanesin Sanra o beybaba kılıklı, yıllanmış akşamcı, Turhana döndü; sanki kirk yıllık teklifsiz bir ahbabı imiş gibi, ona Ruhinin şu beytini okudu ; Sanman bizi ktm şirei engür ile mestiz Biz ehli harabattanız, mesti elestiz İşte, böylelikle Turhana melânko- linln üilk filiz apıları vurulmıya baş- lanmış oluyerdu. (Devamı var) Eski Fransız tiyartosunda ŞEKİR TİYATROSU OPERET KISMI Bu gece sast 20-30 da Ateş bücal 4 :erde ki Yazan: Molnar Terceme eden: K. Necati Pazar günü gündüz saat 15,30da « TEPEBAŞINDA ŞEHİR TİYATROSU y Dram ve Piyes kısma Bagece saat 20.30 da |ıpınyol hılıçolıılndo Yazan: Jose Fem Gadina M. Fi Terceme Pazar günü gündüz saat 15,30da Şehzadebaşı nın, Beyoğlunun — birahanel arta bir hafta, on günün içinde on TİYATROSU beş, yirmiyi bulmuş; nihayet bir ak- Bugece sant şam bir ahbabın tavsiyesile neşenin 20,30 da daha ziyade artması için bol köpük- lü bira bardaklarının her birine bi- rer kadeh konyak dö Tefrika No.: 21 ——— San'atkâr Naşid ve arkadaşları Küçük Sermiha ve Mişel varyetesi ŞAKA z SS.CASUS Nakleden : Celâl Cengiz Krosu ele vermiye karar vermişti. fakat, gizli komiteye verdiği sözü - |hatırlayarak cevap vermiyordu. Başımı arkaya çevirmesile Bom « bayın şimal cihetini işaret ediyordu. Biraz yumuşadım: du-— Mis Kros, fakirlerin elinde mi- — Süküt etmekte hakkın var, Ma- anama! Çünkü (Siyah Hneı'he komitesi) ne verdiğin sözü hatır| yorsun! Bu cemiyete dahil olanların hepsi de senin kadar merbut ve ke- tum mudurlar? Hintli gözlerini saklıyordu. Başı aşağıda, iki büklüm kıvranmakta ve sancılı adam rolünü muvaffakıyetle yapmakta devam ediyordu. | — Manama, dedim, sana bir torba altın vereceğim: Mis Kros nerede? Hintli başını arkaya çevirdi ve tekrar önüne eğdi. Manamanın bu hareketi, acaba, benim son sualimin cevabı mıydı? Ben onun bu hareketinden bir şey anlamıştım : İşin vahametini gören Hintli, yakasını kurtarmak icin Mis — Cevıp vermiye cösaret edemi. yorsun, demek ki, fakirlerin elinde esirdir, öyle mi? — Peki.. teşekkür ederim, Mana- ma... Cebimden bir torba sterlin çıka- rıp Hindlinin kucağına attım: — Al sama, bir torba altın! Gö- rüyorsun ki sözümde duruyorum. Harp zengini Yahudi Halk parasını (5 incl soyfadan devam) Fakat bir gün geliyor, harb biti - yor. Galiblerle mağlüblar mütareke yapıyor. Mütareke devrinde ise Bar- mat kendisini Felemengin en zengin bir adamı Roterdam'a yerleşmiş bir milyoner olarak buluyor. Lâkin işin bir de aksi tarafı olduğunu unutma- yınız!, Barmat aldığı malları başka yerlere yollıyarak zengin olurken bir çok mal sahiplerini de aldatmış- tır, Şimdi bu mal sahipleri hep bir- den alacaklarını almağa kalkışınca Barmat için Felemenk dar Birdenbire |Fakat nereye kaçsın?. aklına geliyor: — Almanya, diyor, şimdi karma |karışık.. Mağlüb olarak harbden çık- İmış. Galiblere söz anlatamıyor. Al- |manlar ne yapacaklarını bilemiyor. Almanyaya giderim. Tamam, orası en iyi yer!. Fakat?. Fakat Barmat Almanyaya gittiği zaman kendisine: — Safa geldiniz. hoş - geldini: denmiyeceğini biliyordu. Çünkü o « rada da gıyaben bir çok takibata uğ- ramıştı. Bir kere ele geçerse işi İyi olmıyacaktı. Düşünüyor, taşınıyor. Aklına bir çare daha geliyor: O za « isi olan Ebertin bir oğlu vardı: — Tamam, diyor, genç Ebert be - nim işime yara: Ona müracaat ediyor, Almanyaya gelmesinde bir tehlike olmadığını iyor. «Yazıhane» sini Felemenk- ten Almanyaya naklediveriyor! O - rada banka işleri, faizcilik, tefecilik, dalâvereler yapacaktı. Almanydaa bulduğu kuvvetli hamiler sayesinde Almanyanın bir çok zengin banker- lerinden para çekmiye muvaffak ©- lan Barmat bu bankerlere tam 250 İmilyon franga mal olmuştur. Aldatı- lan bankerler Barmat aleyhine mah kemeden mahkemeye müracaat e- diyorlarsa da Barmat, çarptığı pa - ralar yanına kâr kalarak ancak bir 'sene hapis cezasile yakayı kurtarı - iyor ve hapishaneden çıktıktan son- jra kendisini Almanya hududundan harlce atılmış buluyor. Barmat ilk soluğu gene Felemenk- de Roterdamda alıyor, Sonra kapağı Bolçikaya atıyor. Belçikanın biyer büyük bankası olan Goldeziher ile Penso tankalarını gözüne kestiren Barmat bu iki müessesenin fena bir vaziyete düştüğünü görerek onları kurtarmak işine sarılıyor ve yuka - rıda söylendiği üzere buna <«muvaf- fak» oluyor!.. Fakat bu bankaların başına maruf bir geenral olan Et- yen vardı. Barmat nasıl oluyor da yen asker adama sokulabilmiş? diye soruyorlar, Bunun sebebi basit imiş. Şöyle ki: Umumi harb esnasında banker Pen- sonun oğlu general Etben'in maiye- tinde ( ü yirmi yasındaki genc Boömbay şehrinin şimal cihetinde mahalleleri olan fakirler yer altın- IdıH gizlimahzenlerinde birçok in- sanları esrarengiz bir şekilde hapse- derek yere gömüyorlar Binbir türlü Jilâçlarla uyutarak, senelerce şuuru- İnu, iradösini ve hürriyetiin çalıyor- lardı. Fakirler mahallesinde İngilizlerin yaptıkları çok şedit cezalara rağmen Hintliler hiç bir şeyden yılmadan, ibeyazlara karşı an'anevi âdetlerini tatbik etmekten çekinmiyorlardı. | (Siyah hançerlerin) birçoğunun da bu semtte ihtifa ettikleri ve gizli içtimalar akdederek, Hintli gençlere istiklâl fikirlerini burada aşıladık. ları tahakkuk etmişti. Mis Krosan fakirler mahallesinde Bulunduğuna kanaat getirmiştim. Fakat Manama, şöz söylememekte ısrar ediyordu. Valinin karısımı bu mezbelelikten nasıl bulup meydana çıkarabilecektim? Hintlinin yanına iğildim: — Manama, bana bak! -dedim- sa- na birkaç otrba altın daha yerece - ğim.. Aile ve arkadaşların arasında içok zengin olacaksın! ğ kurtarmak için bankaya mnasıl hücum ediyordu ? man Almanyada henüz cumhuür re- | | asker yaralanmış, general başıucu- na gelmiş. Delikanlı çok geçmeden ölmüştür. General ile çocuğun ba - bası bu acıklı vesile bir takım mandanberi general Etyen ile ban- ker Penso da dost olmuşlardır. Nihayet generalin — mütekaitliği gelib çattığı zaman banker Penso o- | na kendi bankasında -şöyle dolgun aylıklı bir iş teklif ediyor. Bankada | iskonto şefi oluyor: Halbuki el altın- lerinden anlamadığı İçin ilerisini, gerisini düşünemiyerek Barmat'ın kurduğu ustalıklı duzağa düşmüş, İnihayet mütekaid asker ölmüştür. Barmat gibi hüviyeti ve mahiyeti ine olduğunu sonradan öğrendiği bir ladamın tuzağına düşmenin haysiye- tine indirdiği darbenin tosirile mi öldü? Yoksa daha başka bir çok kim- seler var da bunların adı meydana | çıkmasın diye mi dünyaya vedü et- ti?. Buraları meçhul kalmıştır. Barmat buraya nasıl sokuldu? İş- |te henüz neticesi anlaşılamıyan, fa- kat tahkikatına devam edilen esrar- |ha nı.'ıceı'ı. lü var!, du Üçüncü Sulh Hukuk Hâ- Mahkcmemn 987/1744 sayılı dog - yasile Kasımpaşada sahaf Muhittin mahalesinde oluran Helvacı Salih tarafından Kasımpaşada Keraman mahallesinde Arnavut Mehmet ağa sokağında 1 No. da oturan — Serezli Ali oğlu Recep ve biraderi Osman jaleyhlerine açtığı 175 lira alacak da- vasından dolayı dava edilenlere gön- derilen davetiyede hali hazır ika - metgüâhlarının meçhul bulunduğu ' anlaşılmış ve davacıların - isteğile 20 gün fasıla ile ilânen tebliğat ie - İrasına karar verilmiş ve muhake - mesi 15/12/937 günü saat 14 e talik edilmiş olduğundan işbu gün ve sa- atte mahkemeye gelmedikleri ve bir vekil göndermedikleri takdirde gıyaplarında muhakemeye bakıla - cağı davetiye tebliğ makamına ka- im olmak Üzeer ilân olunur. 1725 İstanbul İkinci fera Memurluğun- dan: Paraya çevrilmesine karar verilen OÖrtaköyde dere boyunda İtalyan a- partımanında müstecir ve — borçlu Cevdete aid 36 model kılps P. 22 A, markalı faal bir halde radyo maki- nesi 17/11/937 tarihine düşen çar - şamba günü saat 12,15 e kadar bi- birinci açık artırması yapılacağı ve yüzde yetmiş beş nisbetini bulmadı- İşin şaka tarafı (5 inci sayfadan devam) Baba Tahlrin gazelesini de okumaz | mıydan?.. Ahmed Emin — Ne bilirdim kü - fürün bana lâzım olacağım?, Etem İzzet — Hiç'de Fenerbahço - Galatasaray maçına gitmedin mi? (Yahut ta hiç bizim semte gelmedin mi ?.. Ahmet Emin — Ankaraya gidip gelmekten, trenlerde - gizli seyahat etmekten mâç seyretmiye vakit kâl- di ni? Etem İzzet — Ne ya; şimdi? Ahmet Emin — Bilir miyim a be- (Bim canım.. top atsan adam yerindeti kıpırdamıyor. Etem İzzet — Bak ben nasıl onun hakkında ngelirim. Ahmet Emin — Ne diyarsun yahu? Etem İzzet — Sen beni ne zanne- diyorsun, Otuz dört yaşındayım di- ye beni çocuk mu addediyorsun? 'mektuplar teati ediyorlar, İşte o za- (Saçlarımın beyazlığına bak., ben |nın organizatörü mü?.. bunları değirmende ağartmadım. Ahmet Emin — Bir dene islersen.. İfakat yine (Açık Söz) dekine dön- 'mesin.. Elem İzzet — Görürsün sen şim- (Gider Hacivadın kapısını vu- mr) bana baksanıza.. dan Barmat da bankaya sökulmak | YunusNadi — (Kafasını uzatır) | Aman çocuklar belâlı geldi, 9© için uğraşmaktadır. General para İş- No var.. 6, canım, ciğerim, sen misin?|yorsa verin.. Etem İzzet — (Şaşkın) Hayırdır ı'ı»&lllnh_ Yunus Nadi — Ne yorsun be- İnim şeker evlâdım? Etem İzzet — Gölge etme başka ihsan istemem. Şu zavallı adama yaptıkların reva mı?.. Yunus Nadi — Ne yapmışım ona.. /o kendisi bana sataştı. Gel içeri, bir kahvemizi iç.. Ahmet Emin — Sakın kanma E - tem.. içeri girersen hapı yutarsın... Etemn İzzet — Bana bit şey yapa- maz.. ne haddine (İçeri girer). Yunus Nadi (İçeriden) Hikmet Münif, Yusuf Osman, kapının demi- ini vuruverin.. Etem İzzet — Ne olacak kapının demirini vurup ta Yunus Nadi — Görürsün meraklanma !.. Biraz sonra Etem İzzet, soyunuk bir halde kapının önüne bırakılır. Ahmet Emin — Ne oldu Etemci- ğim, çok sıcak geldi de elbiselerini çıkarıp içeride mi bıraktın? Etem İzzet — Alayın sırası değil Karagöz. Canımı kurtardığıma dua et... Ahmet Emin — Ne yapacağız şim- şimdi, Jdt YT Etem İzzet — Sabredelim.. sabrın sonu selâmettir. Dinsizin hakkından Jimansız gelir, derler. Elbet ondan baskın birisi çıkar. 'Tam bu anda uzaktan bir nâra geldi : — Heececeyt... anam, babam.. Salonda bir kaynaşma olur: — Nizamettin Nazif geliyor. Ni- zamettin geliyor. Rasim Us'un ağzı kulaklarına va- rıyordu : — Yaşasın Nizam 1.. Mahkemede olduğu gibi burada da Cumhuriyet- çileri susta durduracak. Nizamettin Nazif, Turzsuz Bekir kılığında sahneye girdi. Müthiş al- kışlındı. Bilhassa Heber'ciler şiddet- | li tezahürat yaptılar, Nizamettin Nazif — Heeceyt be.. d takdirde 26/11/937 cuma günü ŞYann'ı batıran ben.. Ali Naciye top saat 9 dan 11 e kadar ikinci arttır - |attıran ben.. Vâlâ Nureddini işinden ması icra edileceğinden izmi geçen (eden ben.. Etem İzzetin başına iş a- apartımanda hazır bulunacak me - çan, Tandan ayartıp kaçıran, Açık muruna müracaat edilmesi ilân o - Sözü çıkarttırıp oğlamı moteliksiz e- Tunur. den; Şimdi Haber'e postu seren yine z ben.. Bir kelime ile bana haber ver: Mis — Ahrmet Emin — Vay hayırlı arka- Kros hangi sokakta ve kaç numaralı daş vay.. evdedir? Nnzamottin Nazif — Ne o be.. siz Hintli cevap vermedi, fakat üç de- |böyle iki bağrı yanık ne yapıyorsu- fa öksürdü... nuz burada?.. Üç numaralı evde, öyle mi? Te- | Etem İzzet — şekkür ederim, Manama! Hangi $0- |lenleri., kakta bğlunduğunu da söylersen | Nizamettin Nazif — Ne oldu bre.. memnun olacağım ! anlatın bana.. kim yaptıysa okuya- Hintli tekrar üç defa öksürdü ve |yım, canına. bir vuruşta kellesini u- bir şey söylemedi (çurayım. Ben bu neticeden çok sevinmiştim. | Ahmet Emin — Yavaş gel, bu Kendi kendime : Tavrava gelmiyorlar.. — Mis Krosu buldum. Vali de bu I neticeyi öğrenice, kim bilir ne kadar | çek sevinecektir ! Diyordum. Fakat, bu esnada, hiç ümit etme- diğim feci bir manzara karçısında kaldım : | Hintli Manama birdenbire yüzüs- tü yere devrildi ve taşların üstüne bir yığın barsak döküldü ! | Pantalonunun paçaları kan için- |de kalmıştı. Dikkat ettim ; Hintlinin elinde - fak bir siyah hançer vardı.. ve Hint- 7' * li, bu hançerle kendi karnını deşmiş |/ SİM ve idi! (Devem var) Sorma başımıza ge- Baş, diş, nezle, murkaya dikkat. pat | Y ein: Ekrem Rıpl M zik: Cemal Reşit ' ve bütün Aağrılarınızı derhal İcabında günde 3 kaşo a'ınabili ir « . ; Taki tlerıııden Nizamettin Nazif — Benim BAF7 şımda kim durabilir? Ben sekstlii İkiz defa kodese girmiş çıkmış mım, İnanmazsın Suat Derviş laya sorabilirsin.. m İzzet — Çok defa başıtaı Öt de soktun.. ne olur bu sefer de KA râ başımızı şu dertten kurtar, Nizamettin Nazif — Etem, ÇOi7 ğüm, sen toysun, çocuksun senin vasiye ihtiyaeın var. Söyle D, kayırn bana.. ne yaptılar yine Sanü ” Ahmet Emin — Yafnız ona Mi bana da.. g Nizamettin Nazif — Sen dahâ kıllanmadın mı be hoca?., Ön gügünı kapadılar, yine ö Etem İzzet — Ötmesin de ııeY" sın.. ikimizi de şu adam ne hâle du ? Nizamettin Nazif — Vay anastfil kim bu adam.. Ahmet Emin — Şu karşıki evdeki Nizamettin Nazif — Peyami Etem İzzet — Yaaa.. o İşi d€ gi var?.. Bunu bilmiyorduk.. a Nizamettin Nazif — Şimdi btf na gösteririm. (Haceyvadın kapısına gidet) Heceyt... Beri bak.. dayı.. ) isti Yunus Nadi — (Kafasını Nizamettin Nazif — Sessiz buldi 'nuz çocukları da onlara mi )'M yorsunuz. Var mı içinizde bang Yi bakan!, Dünya âlem vız gelir h:., Etem İzzet, Nizamettin Nazif neden çekilirler. Yımüs Nadi ile Ahmet Emin K” şılıklı kalırlar. Yunus Nadi — Höş olsun ı:ll' Ahmet Emin — (Vın'ınk) bereket versin Babıâlideki S9 Yunus Nadi — Bana vurdun. ayağın kırılsın.. Ahmet Emin — Ekler, lr'f“. yine vururum (Vurur). Yunus Nadi: Yıktım perdeyi eyledin virat Haber vereyim Tarık Us'a M"" Ahmet Emin — Her ne kadar P çü Tisan ettikse affola.. ln!"w İka sefere daha edepli küfredefif ece Bendeniz, bu yazının leten dilerim : leden dilerim: Her ne kadar sürçü lisan ae Güzel yıldıılâr (4 üncü sayfadan devam! * | kel gibi vücütler, mevzun Ve tar bacaklar olur olmaz mnd" açılıyor, Filmi seyredeceklere rilmek üzere türlü tiüfrlü ay altında çeşid çeşid hareketler liyor. Bu, yıldızlar için aZ değildir. Yıldızlar artık bu lerin hep başkalarına gi İçin mi yaradılmış olduğunu rek film kumpanyalarına dâ,; leri seyredecek milyonlarca seyirellere de isyan ediy! Bundan sonra kontratlara de ilâve edilecek: Artık güztl Oi ların, heykel vücutların Ve ların teşhiri yasak!. Bundan sonra bir film ııumr"’. j|sı sahibi kendisine iıyın artistten — şikâyet .Çu'ılul mukaveleye böyle hl' |konursa artistler daima dat İzanacak dzmeku Ertııâ'“' Sadi 15 Tek TIYA (AKSARAYI Bu gece: KÖR 3 Perde Yazan: VEDAD NEDİM Ayrıca 1 Pcrdelik M o -aî bt A î’âî VK b y TöR ÇOCUK TıvA'rROş: Cumartesi, Çıııı LA EONTEN grip, keser.

Bu sayıdan diğer sayfalar: