13 Nisan 1938 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3

13 Nisan 1938 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Şehir stadı karşılayacak bir söylü ' #ayımızda yazılan stad - Vet aaka f Otrafında — salâhi - Belegiibİ sayılacak / makamlardan Mata (e Âmirlerinin verdiği malü - h.ı":'"uı bugün Yenibahçede kıtda ğ ictab eden stadyom hak - *riye sürülen fikirler bun - Tatdan bir stada olan İhti- kanaatlerle izhar odil- , Fakat, bununla! için icab eden müddeti İi!fîğğ fikrine ve mütalea - etmek vaziyeti bu -| p ;î#' Sebeblerle belediye, stad ü b ; t Ti #ü muhakkaktır ki bele- j Nş:',ı*'ivm Ggözönünde bulum- * N Nk—_“**_ DE U Li & EHiİR MESELELERi ne zaman yapılacak ? İStanbul - sporcularının - ihtiyacını 5 stad nasıl olmalı? Alâkadarlar fikirlerini yorlar. değiştirme hâdisesi bir şehrin me- nafli namına yapılması icab eden bir hareket olduğuna göre bunların şikâyete hakları yoktur. Kaldı ki, istimlâk kanununa göre muamele |yapılmakla onlar da bu işte zarara uğradıklarını iddia edemezler. Spor işlerinde salâhiyettar olanlar ne diyorlar? Bir taraftan da bu işte salâhiyet sayılacak zevat stad ihtiyacı umumi fikirleri izah et - 'tikten sonra Paşabahçe stadının lü- İzumundan bahsederek diyorlar ki: — Şehrin, umumi spor hareket - leri karşısında bir stada olan ihti - yacı inkâr edilemez. Fakat bu spor Bu sual karşısında verilecek ce- 'vab gayet sarihtir. Stad, şehrin, (merkezt bir tarafında yapılmalı, ve bu, ayrıca ne nakil vasıtalarının lü- zumuna ihtiyat arzetmeli, ne de umumi gidişe bir mani olmalıdır. Bu naktai nazara en uygun olan i-|yer de hiç şüphe yok ki Hürriyet , Jabidesi civarlarıdır. Yüzme, at yarışı, motör, otonso - bil ve bisiklet yarışları bakımından ayrı ayrı sahalara ihtiyac gösler - miyen bir piste olan ihtiyac bele - ir| diyece karşılanmalıdır. Netice: Bütün bu fikirleri htulâsa eden kanaatlere göre netice ne olursa ol- sun şunu tebarüz ettirmektedir: Şehrin bir stada olan ihtiyacı bu- gün muhakkak tatmin edilmek za-| M İrureti karşısında bulunmaktadır. Amma bu, merkezi olsun, yahudi mevzil bulunsun, şehre bir stad he-i diye etmek üzere muhakkak mey- dana getiril ciş olacaktır. Amıma, İstanbulun bu işle alâ < kadar olan bütün teşekkülleri gen-i d' fikirlerine uygun bulmasalar da) bugün bir stadın yapılması etrafın-, da müttehid oldukları pek aşikâr, bir keyfiyettir. Belediye, şehirlile -| |ko DIŞ SİYASA İspanyadaki “ gö- nü'lü ,ler bahsi İngiliz - İtalyan müzakerelerine dair alınan malümat, gitgide vuzub)| ve katiyot gösteriyor. Bir tarafdan ai GRANa A rafdan da İspanyadaki dahili harbin varmakta olduğu safhalar arasında| mühim noktası bu vesikanın filiyat ve tatbikat sahasına ne zaman gi - receğidir. Londra hükümeti; ce, ilk şart elarak İspanyadaki yan kıt'alarının çekilmesini ileri sür müştü, malüm, Bu şart yine de mev- cuddür. Ancak; İtalyanlar, açıktan açığa anlattılar ki, İspanyadaki Fran ati süretle galip gelmedikçe orada bulunan bu gönüllüleri geri çekmek; Roma için imkânsızdır. Yi ne malümdur ki kaç vakittenberi «Ademi müdahale politikası; mü -| dafan edilegelmektedir. İspnaya iş- lerine karışmamayı da, İtalya — bu suretle anlamıştır: Yani Franko gu- lip gelmeden İspnayadaki İtalyan askerinin geri çekilmemesi tarzın - da. Lâkin; burada hatıra şu saalin gel- memesi; mümkün değil; Eğer; İngi- liz - İtalyan anlaşmasınım tatbikat| ve filiyat sahasına konması . için İspanyadaki İtalyan askerinin çık - msı şartının yerine getirilmesi ba - 'nun için de İtalyanların istediği gibi Fraoko'nun galebesi - beklenecekse; anlaşmanın mer'i olmasına — daha uzu nzaman lâzım olmuyacak mı?... Hülâsa; İspanya meselesi; bir çok (meçhullerle doludur. Bu karışık me) selenin diğer meraklı bir ciheti de şudur: İspanyada Alman — gönüllü- leri de vardır. Onların oradan çık - ması ise; İngiliz - İtalyan anlaşması- na dahil olmuyan; bir keyfiyettir. Ahmed Rautf İ UZAK ŞARK'DA HAR Çin bu harbin son safhalarınd muzafferiyetler kazanıyor.. Japon Çin harbine karışmama Büyük devletlerin i Yeni gelen Avrupa matbuatının likkati celbeden bir tarafı da şu : Çin - Japon işlelrine fazla ehem- miyet verilmiye başladı. Bir za - İmandanberi Uzak şark işleri az çok İsüküt eden mevzular arasına karı- |giyor gibi olmuştu. Hele şu — son ibir aydan beri Avrupada olub bi- 'ten ve daha da bitemiyen vukuat gözlerimizi başka taraflara çevir - mekten bizi alakoydu. Almanya İ- Je Avusturyanın malüm çekilde bir Teşivermesi. İspanya dahili harbi - nin bitip tükenmiyen safkaları, İn- giliz - İtalyan müzakerelerinin ne- reye varacağr merakı, Viyanadaki Katolik kilisesi erkânının çıkardığı mesele ve saire... kaç haftadanberi ber günün birbirini takibeden dedi- kodusu olarak devam ediyor. Bili- yorsunuz, Fakat dünyanın başka ta Moğolistanda Buda dini papaslarının manastırında şine gel ü ; ha - raflarında da mühim vukuat cer«|Sık gelmiye başlıyan telgraf Ka am e b"ıı:n tr a bi gidişle A-vrul:ıuıîıl sirleri yalnız oralara müphasır ka-|Sark vekayil bu " lacağı hiç benzemiyor. Dünya yal-|İara ve Amerikalıları daha çok dü- nız Avrupa kıt'asından ibaret ol - madığına göre başka yerlerde cer - 'yan eden hâdiseleri unutmak müm- Aylardanberi Çinlilerle Japon - lar arasında mubharebe alüyor. Çin -| Hlerin şimdi ne kadar büyük — bir, mükavemöt — gösterdiklerini — sık şündürmektedir. Japonlar 28 Martta Nankinde muvakkat bir Çin hükümeti tesis| ettiler. Nitekim Kânunu evvelde del Pekinde böyle bir hükümet kur - muşlardı. Her iki hükümetin birle- şeceği, birleştiği haberleri de geldi. Çinin şimalindeki Japon ordula- KÜÇÜK HABERLER * Paris'te bulunan ve bir kaç Zamandır. hasta olan meşhur Rus muganni ve artisti Fedor Şalyapin dün ölmüştür. * Bir ay kadar evvel İktısad Ve- kâletiyle temaslarda bulunmak üze- re Ankaraya gitmi şolan barsakçı- lar birliğinin hey'eti dün şehrimize dönmüştür. * Şehir meclisi dün belediye za- bıta talimatnamesinin lokantalara aid faslının müzakere etmiş, — bu - günkü bütçeden de bazı münaka - leler yapmıştır. Bu meyanda kon - servelere tarih konmaması karar - laşıtırılmış, seyyar aşçılığın men'i | hakkında tetkikat yapılması kabul edilmiştir. & Ankara'da bu ay toplanacak olan büyük silâh ziraat kongrosine | şehiimizden iştirük edecek hey'et, hndlmiş ve hreket hazırlıklarına başlamıştır. * Sıhhat Vekâleti teşkilât: — ve) mütehassısları için yeni bir lâyiha hazırlanmış ve Büyük Millet Mec -| lisine verilmiştir. Bu lâyiha ile, sıh-| hat vekâletinde de bir müsteşar muavinliği) de ihdas olunmaktadır. * Memleketimizde bir otel n - kıntısı hisolunmaktadır. Her kaza - da mükemel bir otel bulunmasına rin bu isteğini yakında yerine geti-| recektir muhakkak, OÖNLÜM N YAZAN SRET SA OŞKUN l ROMAN: 97 * Şehzadebaşında” yöpilacak o »k lan konservatuar Binasının proje - sindeki değişiklik ikmâi Alunmak ü-| zeredir. Yakında münlakasa olunacaktır. * Bir İngiliz gazetesi; Şuşniğ'in —Ege bahçesi Hakkında Bir düzeltme Gazetemizin 6 nisan nüshasında | ve ikinci sahifesinde «kümaş ve u-| yüştürücü — maddeler — kaçakçılığı» başlığı altında, fabrikatör Abdülke- rimin kaçak ham maddeler getirte- rek bunlardan imal ettirdiği kumaş- ları tanıdığı bir adam vasıtasiyle ve Arab Cemal ile Cihangirde Ege bahçesinde mübadele yaptırdığı es- nada bu adamla Arab Cemalin cür- mü meşhud halinde yakalandığı ve | Abdülkerimin de aranmakta oldu- | |Bu yazılmıştı. Ege bahçesi müdürlüğünden al- dığımaz bir mektubda mevsim gel - mediğinden esasen bahçenin açıl - madığı ve böyle bir kaçakçılık cür- mü meşhud vak'asının da bahçede gayret edilecektir. kumamak niyetindeydim evvelâ- ları.. Bu da beni üzecek yeni bir se- beb olacaktı. FA C Lâkin bir merak, merakı öne sü- At rüp arkasına saklanan içi tez bir a tecessüs okumağa zorluyordu. B Afrikanın balta girme- k:ııhk içinde oynamam gereken ro- âğmîwxm idi, ş&k&mmxîhhndimi,kmdündznmkw B ğ Nataşa, & vzkmi::: Acamız -- tuğum yaşayışın kollarına, gay- n x""h,,uhmm' ei ol. z __; ark yi en kala- yiradi kanunlarına ve.. nihayet verdk 1 m:ııı m:ı: Süaay Ü içinden, bu şehrin raktım. Ki vm geee e , Yerinden, Bicinci plana ge ŞN akişime bu €zda ayak üzeri ya ER Bh'ıımnı:çüpll gibi sörüklenik — y ada a yordum. Bir yere takılıp kalıncı. — İğmer aklmda. İi ? Hüdleeleri karşımde Kalmaş. — Ya kadar, kimbllir nerelerden ge- l aa *ni çok adi bulduğun için.. .Bana, “yaklaşmayışının. sebebini .ancak. .bu ikisile izah edebiliyorum. » İnan ki, Suad.. Seni .dünyanın. €n temiz sevgisile seviyorum. Ve .gene tnan ki, inandığım, beğen - diğim ilk erkek sensin.. -Yaşıyoruz. Belki bir gün kar - vukubulmamış olduğu, eğer başka .sevgi ile ve kulbinde yalmız .sen olarak bulacaksın!. -Sana bütün sevgilerimle güle, güle diyorum Sucd!... Başımı sallamış: — Pek geç kazım! Demiştim. Bordasından iki derin yara alan gururunu kalafata çek- mek için uğraşırken ,kendi ken - dine telkin ederek yoksa bu sa- vaşa sevgi adını mı verdin! Dramm üçüncü perdesi: Belgrad., Birkaç Yugöslav şeh- rini ziyaret ve nihayet Roma.. İş- te üç perdelik dram ismini ver - diğim hayatımın, son hâdiselerin üçüncü perdesi bu dekor - içinde başlıyor. Öğleden evvel müzeleri, her tarafı tarih olan, asırların kırın - tılarımı bıraktığı, şehri geziyor - #sonra okumağı akıl ettim. Hiç o- — şılaşırız. Beni yine o zaman ayni — dum. Öğleden sonra geç vakte ka- gizli dosyasının Londra'ya kaçırıl - miş olduğunu haber vermektedir. * Belediye renkli şişeler içinde KAZOZ, BU ve emsali maddelerin sa- fışını yasak etmiştir. iş kanunu Hazirandan itibaren Karaağaç mezbaha- sında tatbik ediliyor Önümüzdeki haziran ayından iti- baren Karaağaç mezbahasında —da #İş Kanunu» nun tatbik olunması icab ettiği alâkadarlara bildirilmiş- tir. Bu kanun mucibince mezbahada- ki işler, şimdiki müstahdem adedi ile idare edilemiyeceğinden mezba- | ha memur e müstahdemlerinin ade- dinin arttırılmas kararlaştırılmıştır. Yakında buraya yeni müstahdem - ler alınacaktır, Belediye reisliği bu maksadla yeni bütçeye tahsisat koy- muştur. - maması ve onun isminin yazılma - dar mühtelif temaslar — yapıyor, gerek Habeşistandan gelen ha - berleri, gerekse resmi — tebliğleri, Romanm içinde yaşadığı atmas- deri mektublaştırıp gazeteye yol - Tuyordum. Son zamanlarda, şehirde sıkıl - mağa başladım. Kiliseler, saray enkazları arasında dolaşmak Tu- humu sıkıyordu. Şehir dışında hakikaten emsal- sİz, seyrine doyum olmıyan — bir güzellik ve temiz hava varken, küf, rutubet kokan mukassi, taş yığınları arasında dolaşmakta ne mana vardı? Asfalt bir yol her sabah beni günün her saatinde kuş cıvıltıla- Ti eksik olmuyan tenha bir orma- nn kucağına bırakıyordu. Burada her türlü gürültüden uzak, kendimle başbaşa dolaşı - SA B e nnn ea Ege bahçesi isminin karıştırı! -| miyor riyle Çinin merkerindeki Japon or-, duları Birleşince Nankin ve Pekin muvakkat hükümetleriyle birleş -| miş olacak diyorlardı. — Çinlilerle Japonlar arasındaki kavga — geçeni Temmuzda başgösterdi. Ağuslasda! artık ilân edilmiyen harb baş gös- termiş oluyordu. Harb ilân edilmiş| Cisun, olmasın, bugür malüm olan 'bir şey varsa o da aylardanberi U- zakşarkta şiddetli muharebenin vara ettiğidir. Japonlar geçen yaz Çin'e taarruz ederken Nankinde böy le bir hükümet kuracaklarını ilân etmişler değillerdi. Mançukuo'dan alacakları 200 bin kişiyle Şimali Çindeki maksadlarına varmak için apacakları harekâtı başarcaklarını ünnd etmiş olan Japon'ar sonra da| İŞanghay meselesi çıkınca Japonya| (dan Asya kıt'asına bir milyon Japon askeri çıkarmak — mecburiyetinde kalmışlardır. Zamanımızın dahili olsun (İspan- yadaki gibi), harici olsun (Çinde- ki gibi) harbleri gösterdi ki — bir yerde çıkan kavganın sahası yal 'nız oraya münhasır kalmamakta - dır. Buna başkaları da karışmak va- ziyetine giriyor. Haricdekilerden bir veya bir kaçı kavga edenlerden birinin tarafını tutarak ona maddi ve manevi yardımlarda bulunuyor. Bugünkü bahsimiz İspanya — dahili harbi değil, Uzakşarktaki Çin - Ja- ponya kavgamdır. Başlangıçta kav- |ganın bu kadar uzayacağını tahmin edenler azdı. Tekyo'dan gelen ma- lümat oradaki selâhiyettarların i - itilen sözleri öyle gösteriyordu. kil Japonlar bu harbi 958 senesi girme-| /(den evvel başaracaklar, Çin'e bâ -| kim olacaklar, iş bitecek... Halbu- ki harb dokuz aydanberi devam &| diyor. Çinin hariçden yardım gör- mesine mâni olmak mümkün ola mamıştır. İşte yukarda da dediğimiz — gihi, zamanımızın kavgalarındaki mü - him bir huzusiyet burada da ken -| idi. Gene bir gün mutad sabah gezinlimi yamak tçin çıkmştım. Dolaştıktan sonta ellerim cebim- de dalgın dalgın dönüyordum. Düşünceliydim. Hergünkü gibi içim sıkılıyor - du. Biraz da kırıklığım vardı o gün. Kestirme olsun diye, her za - manki yolu bırakarak, kestirme - den asfalte çıkayım dedim. Yolun kenarındaki —hendekten atlar atlamaz, şiddetli bir çarpma ile kendimi kaybettim. Gözlerimi açtığım vakit... Çakıllar üzerinde ayak sesleri. Daldığım hülyadan uyandım. Cinat... Gülüyor? — ÜUyüyor muydunuz?, — Hayır, gözlerim kapalı şu bir kaç ay içinde başımdan geçenle - İlham perisinin seyahati Matbuatta bir tercüme salgını yar, Kitabcılar, tercüme eserler basıyor, gazeteler ccnebi - lisanla - rından nakledilmiş hikâyeler ko - .yuyor. .Telifin sinmiş. olduğunu Uzun bir mazisi olan Türk ede - biyatı bir bulran mı geçiziyor? Yoksa kari denen o hüviyeti ezel- denberi meçhul olan şahsiyotim meçhul arzularına mutavaat olsun vehmile mi bu gayret artalığı bü- rümüş bulunuyor?. Muhakkak olan birşey varsa o da bilhassa bu son sene zarfında tercümelerin yanın- da telifin bodur bir mevcudiyet o- larak kaldığıdır. Garbdan ilhamını alan bugünkü edebiyat bu yabancı hava içinde bunalıyor -ve frenkçe eserler koca transatlantikleri — dol- duran seyyak kafileleri halinde ,ec- , 'nebi kisvelerile Babaaliyi istilâ edi- iyer. Ne müharrirden, ne münek - kidden, ne kariden en küçük bir şikâyet zerresi .bile yükselmiyor. Niçin acaba?. Yarın, bugünün edebiyatını ya - zacak olan edebiyat tarihi veya bir antoloji hagi edibin hangi eserini bugüne maledecek? Coğrafi hududları aşan, günden güne beynelmilelleşen —san'at bir *|buhbar dalgası halinde arza yayılır- |ken, bizim edebiyatımız dilini yut- muş, başkasının dilinden konuşu -« yar, Türk edebiyatı bir buhran mı ge- çiriyor? Her biri edebiyat kütüb - hanemizi velüd eserlerile dolduran kiymetli ediblerimizle bu yolun bugünkü genc yolcuları bir - eşref saat mi bekliyorlar? Yoksa ilham perisi bir .Avrupü de *eyahati mi yapıyor? HALK FİLOZORPU “Zalabeler — Hakkında Karar Talebelerin kahve gazinolara git- meleri hakkındaki yasağa rağmen yine bazı semilerde, ders saatlerinde kahvelerde talebelere tesadüf olun- duğundan bu hususta alâkadarlara esaslı bir emir verilmiştir. Maarif müdürü bay Tevfik Kunt ile emniyet müdürü Salih Kılıç ve vali muavini Hüdat bu huşusta şid- detli takibatta bulunulması için icab eden müşterek kararı vermişler ,ve kahvelerin zabıta memüurları tara- fından kontrolüne geçilmiştir. Yalnız bu işle meşgul olmak üze- re emniyet müdürlüğünden sivil me murlar da ayrılmıştır. Bu meurlar, her semtteki kahve- leri muhtelif saatlerde kontrol et - mekte ve buldukları talebelerin bü- viyetini tesbit ederek mensub oldu- ğu mekteb idaresine bildirmektedir- ler. Mekteb idareleri de kahveye gi - de ntalebelere ilk ve birinci defa için ihtarla iktifa etmektedir. Mü - kerrer kahveye gittiği görülen tale- jbeler için (tardı muvakkat) cezası |da verilmesi kararlaştırılı | gea —— : idini gösterdi. Japonlarla —Çinliler, .yalnız bırakmak için, Uzakşark ile alâkası olan diğer memleketlerin © gine gelmiyecekti. Bugün Uzakşark vekayil karşısında Avrupa ve A - merikada sade birer seyirel olarak kalamıyorlardı. Bu gidişle Çin - Ja- pon harbinin daha kim bilir ne ka- (dar uzayacağını ileri sürenlere bak vermek iktıza ediyor. Diğer taraftan Japonların şimdi - iye kadar almış vidukları yerlerin i- (daresinde çok müşkülâtla karşılaş- tıkları da haber verilmektedir. Pe - ikinde Japonlar muvakkat bir hü - kümet tesis ettiler, Fakat bunu res- /men tanımak zamanı henüz gelme- idiğini geçenlerde Japon Hariciye Nazırı söylüyordu. Bunun gibi Nan- kin hükümeti dahilinde bir — çok yapılacak işler vardır, Japon ordur Sunun bütün bu yerlerde asayişi muhafaza ederek çalışmak imkân - larını temin edeceği söyleniyor. Bur günlük bu satırlara nihayet vetir ken şunu ilâve etmek lüzimgeliyor: Japonlar; harbin daha pek çok za yer, ciğerlerimi temiz hava ile — Te bir resmigeçid yaptırıyordum. | man uzaması ihtimalini; göz önüne dolduruyordum. Romaya gelişimin ikinci ayı Dikkat ettim; (Devamı var) değillerdir.Fakat; bu Tüzimgeliyor. almamış bah ise tekrar dönmek n

Bu sayıdan diğer sayfalar: