23 Nisan 1938 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 7

23 Nisan 1938 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

s:ldeğ irme €n ufak bir vettnm .':ı _u"::d:l_ Civarına sokul- b Mt ! Yalnız, seyrisefai- Yanşi Mütecavire vapurları| | “ıı.:'—'" Yolcu çıkarıyordu. ğ" nq,':i';:' silolar ve vinç bulu- ah biç ç değirmeni tarafında üü bir faaliyet vardı. Yıldırım Cenub 'Phane, — mavnalarla » Cephane getiren mav inin bordasına rampa lece, rıhtıma, yan ya- Mavna birikmişti. Bu Tıhtımdaki seyyar ve N x_ıkılen cephane, ora- h:wk bir ray parçası ü- nİş Olan vagonlara vira “Yordu. Askerler, oradan Yorlar, acele acele ve- » Çevik hareketlerle ce 'Otlardı. ardaki infi H ni infilâkdan çok müteessir olmuştu: '_saçh, mini mini Musevi çocukları kendile- '_"den fazla yaygara yapan analarının eteklerine sarılmışlardı Bu 1 "öbetçi kordoniyle teler güçlükle söndürülmüş, halktne yüklü vagonlara da sirayet et - *'lıı,..,_,__ Kordondan içeri, kuş güçlükle teskin olunabilmişti. | İnfilâkın vukubulduğu mavnada - |kiler kendilerini kurtaramamışlardı. Diğer mavnalarda bulunanlar ve sahildekiler, kendilerini kaldırıp de nize atıyorlardı. ferciler ve garda bulunan halk, deh haş bir şarapnel ve misket yağmuru. altında, alabildiklerine, Haydarpaşa ve İbrahim ağa çayırlarına, koşu yo- luna, Çamlıcaya doğru koşuşuyor « lardı. Bunların arasında, isabet e- den şarapnel parçaları ve msiketler. le hafif yaralar alanlar da vardı. Rihtim boyundaki dükkânlar ke- İpenklerini çekiyorlar, dükkânlarını kapıyan esnaf da, Haydarpaşadan uzaklara doğru kaçışıyorlardı. Haydarpaşa iskelesi ve gar civarı, cehennemi bir manzara arzediyor. Yazanı Rahl Yağız S £ kaanı krü |Tercüme ve Iktibas hakkı bi İhsan ve gizli v ınııı_l mahfuzdur. lâk; hangi hain - -. - n elin mahsulü idi? Gardan çıkan memurlar, şimendi-| HİKÂYE Solan Resim (4 üncü sahifeden devam) gıhhatli çehresine, mas'ud göz be - beklerine bakarak yavaş yavaş Böy- ledi: — Geçer... Hiç korkmayın... Te- lâş edecek hiç bir şey yok. Şimdi ya- zacağım ilâcı yaptırırsınız... Bir şe- yi kalmıyacak, Ümidin mes'ud yuvası, doktoru, © kadının aldatışından daha çok sars- mıştı. Eve âdeta hasta döndü. Ve kardeşinin: — Yine ne oldun?... Diyen muztarib sesine, bu defa,, bemen cevab vördi. Ömrünün bu fevkalâde gününü anlattı. İflet, o genç hastaya, nedense, bir yakınlık| duyuyordu: — Oh, ne iyi... Mes'ud... Demek unutmuş, dedi. — Evet, unutmuş İffet; unutmuş.. İnan ki hakikaten mes'ud. Saadetin alevi, göz bebeklerinde yanıyor.. pemabeliği kalmamış... Gözleri de öyle yabancı ki... meydana|kın bu korkusu, tentelerin tutuşma-| infilâk ve tarakalar, feryad ve figan aA :fı.,lh_:ldi—nı tetkik ile, siyle, bir kat daha artmştı. Vapurda| birbirini takib edıyurr:;şuııu;ın ”""ı""mh'ı"; Tei a Bitelim; ” Seçirmekle bu mev- da, feryadlar, bayılmalar başlamış-| yordu. O civara düşen, havalarda u-. "“,’T:d Kalöni gösterdi: "ıı.,__. tıuım.Wm.wçmnkoıwmxwwm-'m”“_#ühww ,_:-ıq.,__ infilâk nasıl oldu?| hazırlananlar bile görülüyordu. Va-İsız denecek kadar çoktu . ai n bittının etrafı, kara- pur, iskeleden güçlükle ayrılmış;ten| — Ateş, diğer mavnalara ve cepha-| “uYaum mişti. Şimdi, infilâk sesleri, iki ta- sır danelerinin sesi gibi, birbirine karışıyordu. İki vagon, rıhtımdan de, nize düşmüş, ray üzerindeki Beyyar ve devvar vinç de devrilmişti. Yel değirmeni, her infilâkla bir defa, zangır zangır sallanıyor, cam- lar, şangır şangır iniyordu. Sarı saçlı, minimini musevi ço - cukları, kendilerinden fazla yayga- ra yapan analarının eteklerine sa- rılmışlar, Misirlioğluna doğru &ğ - hyarak ve bağırarak koşuşuyorlar- | di. Bütün Kadıköyünde de bir panik, du. Dört el, beş yıl evvelki genç kız resmini bulmal gâr gibi dağınık kâğdlar ar: gezindi ve ayni dakikada iki el, ton üzerinde, kalmamıştı. Sacide Ateş Yeni nmeşriyât zeni nesriyer HAYAT KILAVUZU - Artık yanaklarında yalancı nöbet Sağlam ve mes'ud bir insanın rengi parlıyor... Doktor da ayni arzu ile yanıyor- (du galiba? Yerinden fırladı. Gözü çekti. O gecedenberi el sürülmiyen resimler, desteler halinde duşuyor- aa hasta| kurtulmasını temenni ederim. k için, kâ-, ipdları, masanın üzerine serdi. Par- e maklar, iki dakika hırçın bir rüz-|Yomancı Bürhan Cahidin odasına iiçine aldırdığım unsurlardır. Bun -|YâZdım. Tevkifat yapıldı. Hâlâ ar. asında | girdiğim zaman, kendisini karika-/lar emeksiz mahsalalarının kıyme-| Ktdaşlar bu bahiste ( 30-|türist Cemal Nadir'le tatlı bir mü-|tini arttırıp yüksek menfaat temin| - Çünkü hâdiseyi « luk bir karton üzerine kapandı. Fa- kat hafif bir çığlıkla gerilediler. Kar genç kızın, küçük bir saç kıvrımı gölgesinden başka bir iz "T - SONTELGR AY — 225Nİsan 19208 GAZETECİ Pireyi deve, Deveyi pire yapan bir san'atkâr mıdır ?. (4 üncü sahifeden devam) |İşte bu moçhul ve adaız kahraman-| Necati Kozol en eski ve mesleğinde ve ayfi zamanda mütefekkir bir/lar gazetelerin yazı işleri müdürle- pişkin gazetecilerimizden — biridir. yazıcısıdır. Kendisini, eşi M Zeke-'ri, muavinleri, istihbarat şefleri ve Tabiatin yüzündeki zararsız bir uz- riyanın odasında henüz gelmiş,|muhbirleridir. vundan çalarak zekâsına eklediği kahvesini içerken buldum. Said Kesler Bunlardan biridir.|geniş kavrayışı ile ©, sevkulceyş Bayan Sabiha Zeketiya meseleyi Son Postanın yazı işleri müdür mu noktalarını çok iyi bilen kıdemlı bir şöyle vazederek cevablandırıyor; (avinidir matbuat erkânıharbidir. — Gozeteciyi tarif etmek için ev- — İsmi için değil, vazifesi için didi-| Deftere, arkadaşlarının o gün ya- velâ gazeteyi tarif etmek lâzım. şen bir sandalyenin sahibi olan Said pacakları işleri tesbit ederken ya - Benim anladığım gazete, içinde bu- Kesler, eski ve tecrübeli bir gazete-| kaladım. lunduğu cemiyetin ve harie dünya-|ci olarak bu sınıf muhatablarımdan| — Azizim, dodi.. gözeteci ne pl nın havadislerini aksettirdiği gibi,|birini teşkil etti. Verdiği cevabı ay-İreyi deve, ne de deveyi pire yapa - her sınıf halkın ve memleketin ten geçiriyorum: bilir. Pireyi deve, deveyi pire yapan derdlerini, — ihtiyaclarını aksettiren| — Benim telâkkime göre gazete-|hâdisattır. Üst tarafı martavaldır. bir aynadır. Halkın terakki ve inki-|ci (Servet ve şöhretleri sayesinde| Şart şu ki, gazeteci bunu görebil- şafına hizmet eden, kültürünü bir|gazetecilik camiasına karışmış o -İsin.. Yoksa pireyi de, deveyi de, yevmi gazcte mikyasında yükselt -|lanlar ve gazetecileri' çalıştırarak|yani hâdisatı göremiyenlerimiz pek meğe çalışan bir mektebdir. gazetecilikten büyük menfaatler|çoktur. İşte pireyi deve ve deveyi Gazeteyi bu şekitde anladıktan temin edenler değil!) gördüğünü|pire yaptığını sananlar bu gazeteci sonra, gazeteci de kendi hususi gördüğü gibi, duyduğunu duyduğu| bozuntularıdır. Bak sana bir vak'a menfaatini hesaba katmıyarak, hat- gibi yazıp umumi efkârın gözü önü-|ile misallendireyim bunu.. tâ icab ederse umumi menhıuu*îh! koyan, kaydettiği hâdisenin iyi-| Epey oluyor; Osman Tahir ismin- hesabına her fedakârlığı göze ala - liğini veya fenalığını, echemmiyet vejde birisi Eliza Niyoga ndlhı bir kızı rak bu davaları güden adamdır. — |kıymetini okuyucusunun takdirine|hançerleyip öldürmüştü. Museviler Gazeteci, pireyi deve yapan adam bırakân unsurdur. Bu sebeble hab-|bu kızın cenazesini duta nümayiş- diye bir telâkki varsa, gazeteciliği- beyi kubbe, pireyi deve yapmasma|le kaldırdılar. Orada birçok gazete- miz, çok kötü bir. vaziyetltedir, de -'be lüzum vardır, ne de gazeteci|ciler vardı. Bunu bir tecssür zan - mek. Tez zamanda bu ibtidâilikten böyle bir ihtiyac karşısındadır. E -|nettiler. Halbuki işin içyüzü bu de- ğer böyle yapanlar varsa, bunlar, İŞilALDoğrudan döğrüya nümayişli. BÜRHAN CARİD benim gazetecilik vasfı haricinde Ben o vakit (Milliyet) te çalışıyor- AKöroğlu başmuharriri, tanınmış btraktığım ve biraz evvel parantez|dum. Hâdiseyi bütün çıplaklığile a ediyorlar- ayamamış - sahabeye dalmış buldum edebilmek kaygusile böyle hareket lardı. Buz gibi atladılarBu hâdiseyle Tarafları, kelimenin tam mânasile ederler. Bunları gazetecilik camla- Amerikaya kadar bütün cihan mat- hoşsohbet, müsahabeti tatlı olan ko- &1 arasında addetmek hatâlı olur.|PYatı meşsul oldu Bunu görmiyen huşmanın havasına yakamı kaptır- Bence gezeteci odur ki, karil ne .| mSe, diyebilir mi mamak için, hemen ziyaretimin se-İnun şahsını, ne hüvnyetini, ne del İi Pireyi deve, de pebini «Köroğlu — başmuharririne imzasını ve İsmini tanımaz, O tıpkı| : söyledim. O da hemen cevab verdi: moçhul kahraman gibi daima meç. yi pire yapa- şuna getirmek istiyorum ki yma doğruydu. Bir ara- ŞS ZL kânlar kapanıyor, evler boşalıyor... halk, çoluklu çocuklu, kadınlı fhti- yarlı, kırlara, açıklık yerlere koşu- yorlardı. (Devamı var) hir ana baba günü başlamıştı. Dük -| ire, şiddetli bir infilâk, yuldu... Bu tarakaya, Ye %'dlır karıştı. Feryad - Nı.:" Kol ve ba: ı_"— he cak parçaları .î:h!ım('.c başladı. Hiç 'Uğunun, nasıl olduğu- değildi. Yalnız, vagona ——:_'_ Mavnadan bir infi- Ki bir alev görülüyor, Ti h bir duman sütunu | Şehzadebaşı TURAN TİYATROSU Bu gece saat 20,3) da Hakkı Rüşen ve arkadaşları Kamik Dümbüllü İsmil'in iştirâkile ÂŞIKLAR, Milli komedi, şarkılı, İsazlı, 3 perde. z F; ti "*İıouuğu h.lınıl'l St Bibi, gar binası içe- memurlar da panik 'esini, şapkasını, pal ler, P Almnak hi Va msenin aklına gel - * heri 'nin gel '“;, koşuş e Saşkın şaşkın, şuur N a AYordu., biş Walik * Haydarpaşa iskelesine Vaptru yanaşmış, ";:"*—h u. Bu vapur, iskele - Sirada, tenteleri tutuş- irdenbire başlıyan infilâl w k,.u*müı Avucuna koydu. Ve Çönda gaklatli baktı. Alnının or " kırışık peyda olmuştu. " alk aüi asabi asabi ısırı - Otdu, Nihaş &; V' Ayağa kulkla: Ve dökte- SĞ HöNdedi HŞĞ Otüz yedi geçe dür - ek hâkim Savren, sa- Beçe ölmüş. Halbu- _ud_ı kapısı sürgülü Yret Tgüsüz... pm':lnd— kalan uşak da: ? Ülye ÇA, bunun manası ne- İm, lezonlanıyordu. — ” Muazzam gar binası- HALK Ve me Siyor, bina içerisinde, akisler yapıyordu. OPERETi KURULUŞU 1036 Temsilleri BAA Pazartesi akşamı saat 9 da Kadıköy Süreyya sinemasında: SEVDA OTELİ, Operet 3 perde, CEMAL SAHİ! 4 Mayıstan itibaren en lüks tiyat- rolarda ve şehrin her tarafında: AŞK RESMİ GEÇİDİ ik Paramunt operetinin tel Tercüme eden: Hatice Hatib Ercene —. — 0 .— den kalkıp kapıyı açacak ve oradan İtekrar yerine dönecek kadar - bir |gayret gösterdi, yahut da bu odada bir başka insan bulunuyordu. Doktor: — Kendisinin kapıyı açmasına im kân yoktur. Ölüm ân! olmuştur, de- di. — © halde ,ikinci faraziyeyi ka-| bul etmemiz lâzım. Sonra uşağa dönörek: — Kimte götmeden bu odadan| çıkmağa imkân yok mudur? diye sordu. '|lışıyorlar... Pakat yalnız... BUGÜNKÜ PROGRAM Akşam neşriyatı: Saat 18,30 Konferans : 23 Nisan Çocuk haftası ve Bayramı münase -| betiler Çocuk Esirgeme Kurumu na mına Doktor Fethi Erden — (Çocuk haftası ve bayramı), 18,40 Eminönü Halkevi gösterit kolu — tarafından bir temsil, 19,15 Plükla dans musi- kisi, 19,30 Konferans : Üniversite namına Doçent Münir Sarpyener; (Kemik hastalıklarından raşitizmin| kemiklerde yaptığı tahribat ve on- (dan korunma çareleri), 19,55 Borsa| haberleri, 20,/00 Necmettin Rıza ve arkadaşları tarafından Türk musi - kisi ve halk şarkıları, 2045 Hava ra poru, 20,48 Ömer Rıza tarafından a-| rabca söylev, 21,00 Belma ve arka- daşları tarafından Türk — musikisi ve halk şarkıları (Saat ayarı), 21445 | Orkestra : 1 — Katalani : La Val- ley, 2 — Drigo ; Polonez, 3 — Tosti; |Segretto, 22,15 Ajans — haberleri, 22,30 Plâkla sololar, opora ve ape- ret parçaları, 22,50 Son haberler ve kadın orada ve kapı açık olarak ça- —E... Yalanız!... — Yalnız şunu söylemeği unut - fum. Bu yazıhanenin başka bir ka- pisi vardır. Mösyö bunu, kendisini kimseye görünmeden ziyaret etmek istiyenler için yaptırmıştı. — Nerede bu kapı? — İşte şurada, bekleme odasından servis merdivenine açılır. Görmez- msiniz? Achille Bastien, uşağı takib ede- rek, yazıhaneden bekleme odasına, | oradan da kapıiya geldi. Bu kapı ki- / lidli değildi. — Bu merdiven nereye iner? — Avluya! — Kapıcı odası nerededir? — Öteki merdivende. — Tabit bü merdivene açılan bir Eyüb ortaokulu öğretmenlerinder. Halid Tanık ile birçok öğretmenler ve mütehassıs san'atkârlar tarafın- dan, yeni terimlere uygun olarak bu ad İle yazılrağa başlanılan tek- nik derginin İki' sayısı çıkarılmış - tır. Yeni Şark kitab evinde beş ku- ruşa satılıyor. Şimdilik on beş gün- de bir çıkarılacaktır. ) Dergi, fennin sağlığa ve kazanca (yarayan her türlü tatbikatını Kav- rar, Öğretmenler, öğreniciler, çift- çiler, san'atkârlar, tüccarlar için çok Tüzumludur. İki sayısından yazılar: İyi hava-| nın hayata' tesiri, Tereyağı muaye- nesi, kaymak müayenesi, deri için en güzel tuvalet, sineklerden kur -| di let — Gazeteci pireyi deve, - deveyi pire yapan adam olamaz. Olsa olsa risinde çok Adi kâğıdı banknot yapabilen adam-|zı, fakat dir. Bunu yapmak için de pireden iktiham deveye, karıncadan file kadar canlı işini yapar, memleketin ( cansız, kafalı, kafasız her vasıtadan istifade elmesini bilmek gerek.. de- — Bu kadar mı? — Evet.. yetmez mi? "T eşekkür ettim. BÜRHAN FELEK Hiç bir münkir tasavvur etmem ki, Bürhan Feleğin gazeteciliğe at- tizm federasyonundan daha az e- mek sarfettiğini iddia etsin! Bürhan Felek, eski bir sporcu ol- duğu kadar, kıdemli bir gazeteci, ve termömetresi asla tahtessifirn düş- tulmak, ince marangozlukta tahta- ların boyanması, maden süslemek, maden yapıştırmak, mecmeri temiz-| memiş mizahcı bir fıkra muharriri-| dir de.. Tan'daki odasında, eline kalemini almış, fıkrasını yazmağa bazırlanır- ken karşısına geçtim. O da şu cevabı verdi. Fakat temin ederim ki, lâhavle demedi. Çünkü bunu benden evvel, gazetelerdeki zelzele tafsilâtını okurken — demiş, bulunuyordu; Gazerecilerin içinde, de- veyi piro ve pilftyi deve yapan san- atkârlar da belki vardır. Fakat bu san'at, bütün meslek erbabı içinde, yalnız gazetecilere münhasır değil- dir. Bunu, gazetecil'k için tam bir tarif olarak kabul etmek doğru ol- maz. Ben, her şeyden evvel gazele- cilerin deve yapmakla meşgul ol - malarının tamamile aleyhindeyim. lemek, çeliği boyamak, resim san'a- ti, yakacaklarımızdan odün, fotoğ- rafçılık, zehirli gazlardan korunma.. e VARLIK | 15 Nisan 1988 tarihli 115 inci sa- yısı Nâhid Sırrı, Cemil Senâ Ongun, 'M. Avni, Avni Candar, Yaşar Nâbi, N. P. Dündar, Cevdet Kudret So -| lok, Reşad Cemal, Şahab Sıtkı, Ri- fat Tlgaz'ın makale, hikâye, şiir ve| piyesleriyle ve Rumenceder: tercü- me edilmiş güzel bir hikâye ile çık- Achille Bastien, merdivene şöyle bir baktı. Ve sonra yazhaneyo dön- dü. Gözleriyle odanın dört köşesini arayordu. Birdenbire: — Kalorifer yandığı halde şömi- nede ateş yakmak, mösyö Sarerne - in itiyadlarından maydı, diye sordu. Uşak: — Hayır, mösyö, dedi. Şömineyi, hiç yakmazdık. Yalnız hâkim Sav- rerne çok tertibli bir insandı. Şömi- nenin- yakılmağa hazır bulunduru!- masım isterdi. Böyle hem göze iyi görünür, hem de kalorifer kazanın- da bir ârıza olursa hemn tutuşturu-| labilir, derdi. li Achille Bastlen, şömineni önün-| de eğildi. Ve ateşe baktı. Küllerden belliydi, şöminede bir çok kâğd yan- mıştı. Polis müfettişinin gözleri bey- hude yere, karbonize olmamış bir arasındaki tezat — yölü — üzerinde dolaşır bir san'at olmaktan ziyade; gördüğünü, yurdu — ve milleti için| faydalı telâkki ettiğini, kanuni ve mak ve onları daima doğru yola, iyi, huya, selim muhakemeye götürebil- atindeyim. Amma, bunu ben yapamıyersam, bu zaaf, mesleğe değil, şahsa ald ol- mak lâzımdır. Bürhan Feleğin kendi şahsını fe- erek, bunu yapmıyanları kasd 'ğinin tabil fargındasınız, .« SAİD KESLER Gazetelerin tanımmış imzalı mu-| içinde halka, iyi niyetlerle anlat -| kul bir hüviyettir. Mahzumiyet içe- mahviyetkâr ve müteva» mütemadiyen didinerek,| edilmez müşküller vatanın selâmetine hizmet eder, Gördüğü ve beklediği yegline mü- kâfat ta sadece hizmetinden duydu- ğu hâzdan ibarettir. Tekrar * |ki, endişesi sadece bu olan gazete - cinin pireyi deve, habbeyi kubbe! yapmasına imkân yaki Bunu ya-ı panlar, mutlak gazetecilik camlası-| 'na ya servetlerini, yahut şöhretleri-| ni arttırmak kaygusile karışmış ve benim tarif ettiğim gazeteciyi de $4 :.ı hakkını kazanmış olânlar -| TEVFİK NECATİ Son Posta istihbarat şefi Tevfik Cinsi ve mevkti —H— |Kâğıthanede Çağlıyan köprüsünden kadar uzanan âlandaki çayırın kirası peşin verilecektir): İyukarıda söylediğim gibi, gazeteci, ine pireyi deve'ne de deveyi pire yapabilir. Pireyi deve, deveyi pire İyapan hâdisattır. aşarak|- Baba Tahir -gibi. gazeteciler 'de çıkmamış değildir ha!.. Terkos kum- iyasından istediği para verilme- için Terkos gölüne domuz düş- tü diye yazmış, etekleri tutuşan kumpanya, istediği harayı verince, 'dün domuz düştüğünü yazdık. Öğ- rendiğimize göre düşen domuz de- gil, kuzu dur ve o da kurtarılmış - tır, şeklinde yazdığını geri almıştır. Böyleleri de görülmüştür - demek isterim hani... NOT: Anketimiz, bu gün de bit memiştir. Arkadaşımızın topladığı diğer cevabları yarımki sayımızda okuyacaksınız. Kirası Kira Lira - Mğddeti Wsıılm—.aıımı:ıu: Tapu dairesi içinde alt kattaki pul Batış yeri sunelik kirası iki takaitte verilecektir. 900 İki yıldır Wöfüze ilâ 300 30/11/938 Sünnet köprüsüne otu ile otlakiyesi Ahırkapıda iskele caddesinde evvelce Tibbiye mekte- Li olarak kullanılan eski ve yeni 7 numaralı binanın | polisçe meşgul olmuyan kısmı: 115 İki yıldır Onun için mesleğimiz pire ile deve Samatyada Haci Hasan ağa mahallesinin eski Kayıkha- ne yeni Yalı boyu sokağında 42 metre murabbamdaki | rilecektir). 6 numaralı kahvehane arsası (senelik kirası peşin ve- meslek dirayetinin çizdiği hududlar/Boğaziçinde Balta limanında Küçükdere mevkünde ve dere üstünde kâin 27597 metre mürabbal tarla Yukarıda cins ve mevkileri yazılı yerler hizalarındaki müddet ve teklilerin ve tediye şeraiti ile diğer mek için rehberlik etmektir, kana-| kiralar üzerinde açık arttırma usuliyle ayrı ayrı kiraya verilecektir. İe şartları öğrenmek istiyenlerin 4/5/ 908 Çarşamba günü saat on dörtte yüzde 7,5 pey akçası makbuzlariyle Milli Emlâk müdürlüğünde toplanan komisyona gelmeleri (ML) (2207) <ç aŞ İR DÜÜĞ Ş daana aa çe çe İstanbul P. T. T. Müdürlüğünden : İdare posta çantaları imalinde alımı açık c kullanılmak üzere 4000 metre bez ksiltmeye konmuştur. Eksiltme 7 mayıs 938 cumartesi günü harrirleri vardır. Fakat bunların saat 11,30 da Büyük Postahane binası birinci katta İstanbul P. 'T.'T. mü- küçücük parça aradı. Sonra: — Yazık, ne iyi olurdu. de penceresi vardır, — Vardır amma... Kapıcı bu gün ön merdivenleri temizliyordu. — Hayır. Buradan çıkılınca çama-| » ya ahati gü ki, ya hâkimi şırlığın önünden geçmek icab eder.| bir insan pek âlâ görülmiyebilirdi.|madı. Yalnız Durkheim anladı. indıl — Maalesef öyle, mösyö., KDK e ü B a (Devamı var) Diye içini çekti. Onun bu sözü- — Demek bu gün buradan çıkanİnün manasını, doktorla uşak anla- yanında asıl gazeteye gazete olmak|dürlüğünde müteşekkil alım satım komisyonunda yapılacaktır. Beher vasfını ve hüviyetini veren meçhul|metresinin muhamame nbedeli 93,5 kuruş, hepsi 3740 lira, muvakkat te- kahramanlar, ismini bile duyurmak |,»inat 280 lira 50 kuruştur. İstekllierin şartnamesini görmek ve muvak- istemiyen foragatkâr insanlar mev-i, , , D ak üzere çalışma günlerinde mezkür müdürlük Bi 'ç"'", Y Yaa a gaa a Kalem levazım kısınına, eksiltme gün ve saatinde de ticaret odası l v (2314) İper'içibile - ancek kğr: Göğer, glirler, YkETİR L

Bu sayıdan diğer sayfalar: