25 Nisan 1938 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4

25 Nisan 1938 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ii G yŞyŞyyeyŞvyvyHH J FOPFTFLCPRr — 25Nİsan 16028 GAZETECİ Pireyi deve, Deveyi pire yapan bir san'atkâr mıdır ? - Patronlar, gazeteciler ve gazeteci olmıyan muharrirler ne diyorlar M. ASIM US, VÂLÂ NUREDDİN, SELÂHADDİN GÜNGÖR, A, HİLÂLİ, REŞAD FEYZİ, FUAD DUYAR, NE DİYORLAR Reportajı yapan : Nusret Safa COŞKUN Salâhaddin Güngör, Fuad Duyar, Reşat Feyzi Yüzüncü Pire ve deve hikâiyesine devam e-| diyoruz. - Dün Asım Us yine Hasah Küm - Sütununda ikinci bir — eğazetecinin tarifi» yazısı daha yazdı. İkinci bir Fazereci formülü daha verdi. Arka- Guşlardan bir çoğu: | Cevabların nez-i bittikten sön ra bir de Asım Ur'u gör, bugüti bun " lara ne dediğini sor! pireyi deve, deveyi pire yapmaz. Fa İkat bazan kıza görüşlüler için pire sanılan öyle hâdiseler ölur ki — bir gün deve olmak istidadını baizdir. İşte bunu herkesten evvel görüp bir gazetecinin belli başlı | jvazifesidir. Deveyi pire yapmak me- selesine gelince, bu gazetecilik sa matının değil, belki bazan büyük za- Türetlerin icabı olarak vukua gele- İbilir, Fakat bir hilkat garibesi de - Vâülâ Nureddin Akşm gazetesi muharrirlerden Va lâ Nureddin sualime şu cevabı vere di: —Gazeteci hâdiseleri stunlarda tes- bit eder. Bunlara dair meşrebine, mozacına göre müta'calar yürütür. Bayatta pireyi deve, deveyi — pire yapan bozuk kafalilar mevcud oldu- Buna göre, bunla.dan bazıları mat - Euat arasına girmişlerse, görüşle - rindeki lillipütvari gâlatı, neşrettik- loci varakalara aksettirirler. Lâkin tabintiyle gazeteclik bu değildr. A, Hilâli Akşam gazetesi yazı işleri müdür muavini, eski gazetecilerimizden A. Hilâli'ye sordum; — Bu bizim memleket için varit değildir. Çünkü Türk gazetöcileri 'dalma itidalle hareket etmişler, hiç bir hâdiseyi lüzumundan ziyade i - zam etmemişlerdir. Asım Us Ameri- kalıları kasdediyorsa diyeceğim yok “İtte, A — Ülz ğenteci 1 tarif edersi Samın resim yapmakta ölçüsü olama | Ai K urrl |dığı gibi gazeteciliğin klâsik tarifi | Mi4? l M. Asım Us hasasiyetiyle hareket etmek mecbu - riyetindedir. Hendesi hatlâr, bir res| Diye ısrar ediyorlardı. iilse deve hiç bir vakit pire olamı —Bence gazeteci, hâdiseleri L—xlrrckî“ gaceteciyi ifade etmekten uzak- © kavrıyarak ve bilhassa memle- tır. Amiral Ramiz Öldü Bugün okuyucularımıza yabancı olmiyan bir simanm ölü verirken duyduğumuz sürün izlerini taşıyan şu satırları -| mızla değil merhumun sade ailesi-) ne bütün karilerimize de — taziyet! İsunmayı bir vazife telâkki ediyo - ruz, Bundan evvel deniz yazılarımız- 'da Osmanlı İmparatorluğunun — ilk «&mirale ünvanını almak — şerefine ulaşan ve Balkan deniz harpıni bil- ftaralarını vermiştik. İşte, dünün deniz muharebelori - 'nin kumandanı ömekli Amiral Ramiz 86 yaşında olduğu halde dün, binbir ekmek acısını, harblerin gülle yağ - murları altında can veren arkadaş - larını hazin bir bakışla seyreden gözlerini müebbeden hayata yum -| du. Amiral Ramiz, Türk bahriyesinin lövündüğü bir sima idi. 804 senesin- de bahriye mektebinden erkânı harb lıkla mezun bu zat muhtelif tarih - lerde, muhtelif deniz hizmetlerin- İde bulunmuş bu meyanda bahriye, inezareti müsteşarlığı, Viyana, Ru - ma ataşenavallığı, Çarlık Rusya tedkik ve ihtisas seyyahatlerini mu) vuffakıyetle yapmış, Balkan har - binde Osmanlı donanması kuman - danlığına, getirilerek uhdesine a - mirallik tevcih edilmiştir. Büyük harbden sonra; artık yıl - larca donanmada yaptığı hizmetle istirahate hak kazanan Türk de - nizcisi emekliye ayrılmış, — ondan isanra da bir çok tedkik vetecrü - belerle uğraşmıştır. Memleketimizde kullanılan — bir kısım ( uyin) lerin muhterii olan fllil idare eden âmirai Ramiz'in ha- | Bir mektubdan Ali Yazmayı sevmem bilirsin, hattâ sen Ankarada bulunduğun üç ay | çinde bilmiyorum amma sana galiba| beş defa bile yazmamıştım değil mi? Halbuki şimdi birbirimize bu kadar yakın olduğumuz birbirimizi hergün her dakka görebildiğimiz — halde sana şfahen söyleyebileceğim şeyle - Ti yazmıya karar verdim. Bana gülme, her şeye tahammü - lüm var Fakat dudaklarının yanın - da tuhaf bir çizgi yapan ve gözle- rinin şeffafiyeti arkasında sinsi sin si beliren bir gülüşün var, Ve işte ben bu gülüşü görünce bütün ceva- relimi kaybediyorum Esasen — seni böyle güler görmek korkusundan sa 'na pek âlâ yüz yüze söyleyebilece- ğim bu şeyleri böyle mektubla yaz- İmaya beni sevketti, Ali soni sevdiğimi biliyorsun de -| İğil mi? 30 yaşıma, tecrübelerinie hevessiz ve heyecansız kalmamış ruhuma, i- mansız kalmış kalbime rağmmen se - ni tıpkı heyecanfı bir ruha — inanlı bir kalbe mâlik, 17 yaşında teerübe- siz bir kızın sevebileceği gibi — ayni iptidaf çarpıntılar ayni ürüntüler, ay| ni sevinç ve korku hisleriyle sevi - yorum. Ve böyle sevdiğim, böyle sevebil- (diğim için Umulmadık, beğenilme - dik, harika karşısında duyulan zevk le vücudum titriyor: Senin aşkın benim için nefes ke - Sayın Kurun başmuharriri bana yazısından böyle biz anket mevzuu çıkardığım, ve keadisini haksız ta- rizlere hedef ettiği miçin — elbette| hayır dua edecek, Allah senden ra-) ZL olsun bizim ceridenin adını hiç, olmazsa bu vesile ile bir kaç va -! tandaşa daha duyurdun. Diyecek de) Bildi. Ben de; anketi şöyle bir derle - yip toplamıya çalişırken, pek de ce-i saret edemiyerek, Asım Us'u ziya- rete hazırlanıyordum. Cesaret ede- miyerek, diyorum, çünkü; Asım Us yacağı için dikkatli olan gözler yine / . Heti tevellekndeki Kai Gikkce gizş hâ- :i L ee e L Salahaddin Güngör Gür görmüş gözetecilerimizdeön Cumhuriyet muharriri Salahaddin Güngör'ü ben meş:ur Ağahan'a ben İzetirim. Salâhadd'a Güngör'ün Ağa- han gibi ağırlığınca serveti yoktur! İınma, ağırlığı nisbetinde gazeteci-) İliğe hizmeti vardı:. Bu 20 yıllık mat bust emektarını Cumhuriyet Ga - zetesinde sigarasuudan derin — ne - fexler çekerek, önündeki faavadisle-| in menfaatlerini birinci plâna ge| Demek İstiyorum ki bir vak'ayı|Pu x » vaktiyle Mekke'deki hare-| izam otmek zihniyetiyle hareket e- |diği günden,hayata güzlerini yumdu. miyorum mel sen, göğüs doldurup tıkayan, saçları, İmi şerifin de elektrik tesisatını vü- dağıtarak başı sersernleter kuvvetli icude getirmiş,daha bü benzer birçok bir rüzgâra benziyor Ali. — Fakat! 'hizmetler görmüştür.. Kendini bil - bilsen ben ne istiyorum — Bil - ktuburn çok şairane mi Bu, güne kadar hayatını mesleğine oluyor? Allah şu zarnanimızı Rahr- vakfeden ve memleketi uğrunda bü| Jetsin Insan bifaz samimi olsa gayri. yük bir feragatle vazifesine sarılan|tabit oluyormuş kadar utanıyor. Hal bu emekli deniz kurdunun ölümülbuki ben sana niçin mektub yazı - hepimizin kalbinde bir teessür - izi| yorum birakmiştır. Son olarak hatıralarını neşrettiği gazetemizin taziyetlerini allesine su- Biliyor musun sana bi7 samimi i- fade ile içimi açmak 've senden - bir| Beni istediğim gib sevemez misin Yazan:suadDERVİŞ nn temini içi çalışmanın nel olduğuu biliyor musun? lerin, erkeklerin bu huıl“' /daha fazla tecrübeniz var. mülünüz var Kuvvetiniz VAf Fakat bizim, hele bizim .yata böyle bir ihtimale kar$t lanmadan bırakılmış bizlerik neslimizin hali, öyle yamtal den sonra yetişenler ve lanlar böyle bir mücadele Hi hazırlanmış olarak ortaya öyle ortaya çıkacaklar. Biz büyük bir muharebe İ nina talim görmeden — Çıl kur'a neferleri gibi bir ıa# belki tamam... Amma... Siz, talimimiz ve tahamıtl yok. Ortadayız, her an yabanıl, | yat ihtiyaciyle diş dişe, tırnâl Ba, yumruk yumruğa mül yor, bunum bir saatinde senl| ğüm o an... Benim için bif ren o bir kaç saat, yogüne Nf diğim, kalbime kuvvet, hava, izanıma ateş gelen o af Ali benim neye ihtiyacım V Günün bütün saatinde sesif lın bir ahenk vererek bağıriPı dığım saatlerce yazıhaneleril da, dirtek çürüttüğüm, kafli .sem ettiğim anlarda ben kadifi lim, kadın olduğunu bir w ? getirmiyen bir istihsal makint Bütün bu çapalamalarla debildiğim şey © gün ve bana lâzım gelen gıdadır. Halbuki senin yanıma seni gördüğüm anda bücün bilf 'dan silkinmek istiyorum. hapsettiğim, gadrettiğim dilemiyen benliğim ve kıdlğ sana geliyorum. Ve sana zaman senden ne bekliyorum yor musun? a 1 Bu öldürdüğüm, ezdiğim * kadını teselli etmemi ona fik ve himayekâr olmanı ısW' Ali. şey rica etmek için evvelâ sana ha- Evet bana karşı çılgın bit * inarken Tanrıdan âziz ülüye mağ - iv' pireyi deve yapınadan sıraya ko- firetler dileriz. 'yazken buldum. — Siz ne derlriz bu işe! dedim. — Pire, deve meselesi değil mi... diye gülümsedi. | Gazeteci bence ne pireyi deve ka- dar büyütmeli, ne de deveyi küçülte küçülte pire haline getirmeyi düşün 'melidir. Hele gazetecilikte bu ob - 'jektif olmaktan başka rolü bujun - “mıyanların böyle tehlikeli — âdese! Vülâ Nuveddia |yollarına kalkışmalarını kendi pa- 'yıma doğru bulmam. viyeti içindeki deveyi kolaylıkla fark — Gazeteci, yalnız kaleminin emrin- tedeblir. Arif olana sivrisinek saz - de değildir. Bazan gelişi güzel ya - 'dır, anlamıyana is6 davul zurna az zılan tek bir satır dev aynasına düş- dir! müş bir cisim gibi 6 aynaya bakan Maamafih değerli başmuharririn okuyucuların gözleri önünde kor - bu kadar üzlmesine lürum olmadi -'kunç bir hayal olarak büyür, yatımı açmak istiyorum. Mütevazi'tan daha fazla çok seven, olmak, hayır yanlış ifade ediyorum yan ve sonsuz şefakat duyağ | FF Rgaliba, kanaatkâr ve sabırlı olmak|tan hakiki bir arkadaş ist yi dür -(işte benim bütün kabahatim Ve Ben sana bir maşuka ol bünün küçülten tarafiyle — görmek | bana öyle geliyor ki sabırlı olduğum geçmeden bir maşukadan Bibi hatâlara düşmemesi lâzimdır. için, mütehammil bulunduğum i-/la Ve daha ciddi bir şey ol Böyle bir yol tutmak şuurlu — bir çin seni sıkmamak, seni kendimden yorum. Ben senden yalnız ( jgazetecinin elinden — gelmemelidir. yormamak için mütebessim ve mem istemiyorum. Ben senden İlâve edeyim ki, gazeteci her duy İnun göründüğüm, Ler dakika neş'e- ten senden manevi bir d. duğunu yazan adam değildir. Bu -|li, her dakika sanki gülmiye ve eğ-|yorum, 'nu yapana eski tabiriyle fassal ye -|lenmiye âmade bir halde senı kar -| Sen kıskanan, kızan, darıli! hi tabiriyle boşboğaz derler, şıladığını için belki sen benim hayatı darıltan bir âşıkın, üzen, | Yüzündeki sevinlilik meslekin - Mi dertlerimi bilemiyorsun ve beni yecan içinde coşan biç fırtmft derse, heyecanları istismar etmeyı deki tecrübesi kadar ifadeli — olan Sevdiğini söylediğin halde, -gülme kâsırgasın. bir. gönetecilik” küri 'usyafan' bence |değekli morlöküüğıme Batdiğir bana bön buna bazan inanarnıyo -| Ben şenden berrak, şeflaf, * kendi yolundan sapmış olur. Gaze-| - SİZ gazeteciyi nasıl tarif eder- Tum - bana öyle eziyet ediyoraın.temiz bir bardak su tiyocum İteci yalnz heyecan avcısı değildir. Siniz?... Halbuki benim hayatım Ali benim!bana baş döndüren çıldrtarı sırasında düzümsuz — heyecanları| — Bizim memleketteki gazetcei-|Zavallı ve kimsesiz hayatım, yardım|li bir iksire benziyen acaip frenliyen rolleri de vardır. Bunları Jikt anlatmak isterse derin hir mah-|SIZ hayatım. içki veriyorsun Bunun lezzeti beni karşısında görünce muhakkak: — İlâhi çocuk... ben bunu şakal söyledim. Ne varl: bu kadar ciddi- ye çekip de esmayı üstüme sıçra - tacak?... Ben”otuz senedir bu kor- kuyla beyaza beyaz, siyaha siyah demekten bile çekinmişimdir. Be - nim böyle kesin hükümler verdi - #im hiç vaki midir” Bilâkis ben ko- €a develeri pire olarak gösteren bir Zazeteciyim! diyecekti, Daha fazla tereddüde mahal kal- madı. Sayın Asım Us kendisine ve- rilen Cevablar karşısında : — Yahu, ne yapıyorsunuz, — ben bunları şaka söyledim bu pireyi de- Ve yapan ben değil, odur. Demek Jü- Zumunu hissetti. Kurunda çıkan ya- zısını okudukan Üstada telefon et A, Hilâli NAZAR t -|Banı ilâve öderim. Çünkü ilk yazıla-| Gazeteci bir meslek adamı olmak birbirine karıştırmamak, heyecan - Fümiyet içinde, noksan vasıtalarla,| Sen bir kadin için havatla tek|güzel efendiciğim fakat bu e Hact bitmek üzere gon , söz.rinın şaka olduğunu sarahaten söy- haysiyetiyle-belki bir san'atkâr de. ları teskin etmek mevkiiftle — iken|24 saat ömrü olmıyan vak'aların “-|başına kalmanın ve tek başına iki'tediğim şey deği :;7; söylenilenlere ne diyecekst -İlemiş bulunuyoruz. 'Bildir. Fakat sırasında bir san'atkâr| büsbütün körüklemek tebârüz el- (Devamı 7 inci sahifemizde, Rüçük çocuğu İçin, onların hıyıu-' (Devamı 7 inci Bugünkü Kurun'da yazdım! Ce -| —. —— ——— maidüle ) vabını verdi. —ğ- . doğrusu ifadesi kabil olmıyan çılgın bir zevk! — Cevâbınız olarak neşredebilir -| Bu gece üşenmedir, hatıra defterimi b BRa a Te Ü Osmancık : 29 Temmuz Hâyete okudum da hayatımdaki bu harikul — Eibette, — Vicdan, senin şu İstanbuldan getirdiğim tes- şikliği bir kat daha hissettim. minide karşıya assana.;. İşte Asım Uz'ı : ç ENCE ef — Peki- Vecdet... seninkiyle 'karşı karşıya dur. Geçen gün bu sütunda pireyi de-i ve, deveyi de pire yapan garoteciler den bahsederi.cu: — Öyle ise gazetecilik pireyi İe-) ve, deveyi de pire yapmak sanatı... Gazeteci ise pireyi deve, deveyi de) pire yapan sanatkâr demek ohüyor. Acaba arkadaşlar bu tarife ne bu - yururlar?. demiştim. Benim bir Tütife şeklinde ortaya Aman yarabbi ne müthiş bir hayat geçirii” İztırab, mihnet, cile kelimeleri bu cehennemi 'tın yanında öyle sönük kalıyor ki... Daha ha kuvyetli kelimeler bulmak lâzım. v Beş altı yaşında iken annem başına gaz dÖ kendi kendisini cayır cayır yakmış! Sonra, ©İ larına düşmüş, mihüetle kardeş, iztırabla arkodtf, muşum! Gezip dolaşmadığım ne darül'aceze, © idlık, ne hizmetçilik kalmış! Yeisle pençeleşt çeleşe kendimi kaybedip kan kustuğum ıün;ı var. Sonra o, Ömer hikâyesi, nim bakirelik, BUt z No:112 ) — - Osmancıktayız. Odamı düzeltiyorum. Daha dün ieldik. İskilibde evlendikten sonra hiç oturmadık diyebilirim. Üç gün sonra, yola çıktıkta yine Vecdet: — Ooa, geç kaldık... Diye diye bir oldu. Şehirler birbirine çok yakın. Sabahleyin İskilibden çıkanlar, kendilerini - sıkınca yatsıya doğru Osmancığa gelebilirler. Maamafih, biz kendimizi yormadık. Bir geceyi yarı yolda, Hüseyin Kocam: — Mes'uduz değil mi Vicdan... Dedikçe, beni kapacak, yiyecek gibi Maamafih, şehir iyi de, fena da olsa bana n Gözlerim Vecdetten başka bir şeyi görmüyor ki.. ağzımın ağalarda geçirdik” N& Misafirperver adamlar. Gece- ğ içine bakıyor: sellisizlik ve niha; ıllarca sürüp giden- attığım bu tarif arkadaşlardan biri -| yi kendilerinde misafirlikle geçiriyoruz. diye kul Toütlar Ben: h derd... Hele, o ölüciri Sabianint % nin dikkatini uyandırmuş. Bu mev -| köle oldular, Ne İ kram ede- — — Nasıl Vicdan, hayatından memnun musun?., — Mes'uduz... Hiç bir yeis, hiç bir darbe maneviyati zwwciddi bir ankete çevirmiştir. Bel- ceklerini şaşırdıl. 'akat ne de olsa Osmancık, İşe — Çok... Son derece... Ş Deyince de hemen, dudaklarını dudaklarıma uza- kadar tesirli olmadı. li başlı gazeteci üstadları şömdi cid-| Kilibe hiç benzemiyor... İskilib daha çok güzeldi. Bir — — Mes'uduz değil mi, iki gözüm? » tıyor, dakikalarca böyle kaltyoruz. Aşkın şerbet, şehe ——— Bi piç . di olarak gazetecilik mesleğinn tarili| Gefa, buradaki sıcak cehennemde bulunmaz. Şehir — Şüphesiz... vetin şarab olub doyasya içildiği dakikalar. Olmak, böyle bilinmekten ise kürenifi giden hiçliği içinde ben de... — Bir hiç... Olmayı çok zamanlar aradım, derdime * essir deva buldum... Onun için diyorum Ki defterim bir roman olmuş. Eğer bu romanâ mek icab etse hiç şüphesiz bu isim: — Yaklacak kitabi... le meşgüldür. basik, Bavasız. Kalenin dibine sıkışıvermiş!... Kıtıl. — Gece, Bahçede oturüyorüz. revğıt Biallerı: İş Böyle eiddiye binihce ben —de| armak ortasından geçiyor, kasabayı ikiye bölüyor. ti kodlar tokülmüşuz. Zatdürey; Krslırğisdan hzecl kendi fikrimi ciddi olarak —şuraya| Kenarları sazlık, sıtma bol. Bağ, bahçe, meyve de kıt, Ka Y OERAY AMAĞ Şirrlar kaydedeyim: Şüphesir — gazetecilik/| Hoş, daha iki gün içinde Osmancık hakkında böyle T© Mahallemizin adı üstünde: Gemici köyü. Hava preyi deve, deveyi pire yapmak de-| birdenbire hüküm vermek doğru değil amma, ne de Serin, gündüzün bunaltıcı sıcağlıldan eser Yok. Meh- mek değildir. İyi bir gazeteci her| olsa hoşuma gitmedi!... İlk intiba ne ise hep odur, tab bol. Sanki, her taraf; yer, gök, ırmak, biz, ayın şeyi kendi hakiki kıymeti ile ölçe-| Karar ve kanaatler değişse bile yine ilk görgü büs- ışığında banyo yapıyoruz. Kendi başımızayız. Bit rek o şekilde güsterir. Iiç bir vakit| bütün kaybolmaz... ben, bir Vecdet... Gece yarısına kadar vaktimizi böyle geçirdik... Kocamın sormasına ve bana söyletmesine lüzum yok. Hakikaten mes'uduz. Ölçüsüz bir saadet!... Bu- nüu he söyliyebiliyorum,. ne tarif edebiliyorum, ne yazabiliyorum!... Yirmi dört sene bir gün bir gece bile saadet mefhumuna yabancı kaldıktan sonra, bu derece hududsuz bir saadet ve sevgiye kavuşmak

Bu sayıdan diğer sayfalar: