3 Mayıs 1938 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4

3 Mayıs 1938 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

-— SOVTELERAR — İSTANBUL HAZİNELERİ ÇİNİLİ KOŞK Yazean : FUAT SAMİH (Çinili Köşk) ün iş ve dış duvar- ları vaktile güzel çinilerle kaplı idi. Bu çinilerin büyük bir kısmı dö- külmüş, zayi olmuştur. Salonlardan yalnız ikisinin duvarları kısmen çi- nilerle süslüdür. Fakat, bunların ü- zerine vernik sürülmüş, renklerinin bozulmasına sebebiyet verilmiştir. İnsan; harici revaki tezyin eden çinilerin güzelliği karşısında hay - ran kalmaktan kendini alamaz. Bu çinilerin bazıları parça parça kesil- miştir. Adeta mozayik gibidir, çiçek ve yapraklardan yapılan girlandlar geniş kitabelerle karışır. Bu tarzı tezyinat son derece na- dirdir, eşine ancak Bursa türbele- rinde tesadüf olunabilir. (Çinili Köşk), Türklerin İstanbu- lu zaptından sonra yaptıkları bina- B ların birincisidir. Kapının üstünde- ÇÖREN Vöşkün. Mi < ki Arabi ve Farisi kitabeden, bina-|her iki tarafında; Zeynep Sultan nn İkinci Mehmed tarafından yap-; camiinden kalma pencere kanatla tırıldığı ve 1466 (hicri 870) tarihin-İrı, 1796 yılına ait ve işlemeleri çok de nihayet bulduğu yazılıdır. Üçün- | güzeldir. cü Murad, 1590 (hicri 998) de, (Çi-| İçeri girilince: Sinoptaki Alâed- nili Köşk) ü tamir ettirmiştir. Sa- din camiinin mermer minberinin lonlardan birindeki güzel çeşme ©- kanatları, ve kapının sağ ve sol la- nun esecidir. raflarındaki camlı ve dolaplarda, bu Bina; heyeti umumiyesi itibarile| minbere ait parçalar görülür. 15— pek zariftir. Ve herhalde Fatihle 16 ınci yüz yıl, Türk sanati- beraber İstanbula gelen Türk mi-| — Köşelerdeki küçük sütunlar üze- marlarından biri tarafından yapıl - rinde bulunan mermer - başlıkların mıştır. Pek sade ve çok basık büyük | bazılarında Suriye yazıları var- pencereler vasıtasile aydınlanmak-|dır. Bu başlıklar, 9—10 uncu' yü tadır. yıla ait Müslüman eserleridir. Su- 12 basamaklı taş merdivenden a-'riyeden getirilmiştir, 3 Mayıs 1028 | Çinili köşkün içinden bir köşe çik bir galeriye çıkılır. Bu galeri| — Sağ taraf duvarında: Taştan bir tıpkı bir veranda gibidir. Çatısı, in-|pencere sükesi görülür. Bu süke, ce ve zarif sütunlara istinat eder. |at nalı şeklinde ve ikiyı (Çinili Köşk), 1907 senesine ka -| tır. Kemerlerin birleşti dar Asuri, Palmiri, Semitik ve Himliki kuş vardır. Üzerindeki küfi ya- yaritik eserlerin teşhirine hasredil-|zıları okumak kabil değildir. 12 in- mişti. ci yüz yıla ait Ortokid asarinden Bu tarihten sonra üstad Bay Ha- nadir bir parçadır. Bunun üstünde: lil Bdhem tarafından (Asarı İslâmi-| Halife(Ebül Melik bin Meryın) a a- ye Müzesi) ne tahvil olunmuştur.(it bir nişan taşı, Kudüste bulun Bay Halilin 'islâm eserlerine olan| muştur. (Hicri 684—705). Abbas hi vukufu tammı dolayısile bü tahav-| lifelerinden (El Mehdi) devrine ait wül, usulü dairesinde yapılmıştır. — bir cami kitabesi (Hlcri 771). 12 in-| Müzenin dahili şu suretle taksim|ci yüz yıl ürk eserlerinden Aslan, edilmiştir: küuş resimlerini havi bir pencere Merkezde salip şeklinde büyük)| sükesi.. bir salon, salibin dört köşesinde ağdaki pencerenin içinde: (Ali birer küçük sslon bin Mahmut) ve (El Hasan bin Ali) Kapıdan girilince sağa tesadüf e-| namlarını taşıyan küfi yazılı iki den küçük salonda küfi yazılı ki-| mezar taşı. 9 uncu yüz yıl eserle- fabeler, Özdemirle eşinin lâhitleri, rindendir. Kahireden getirilmiştir. merar taşları, ilh... Pencerelerin üzerindeki dökme Bu salonün karşısına gelen sa-|demir parmaklıklar, Öz Demirin Yonlatında pek 'nadir- ve pek ince|türbesine aittir. Halepten — getiril- oymalı tahtaden yapilmiş menber, | miştir. (1288) soldaki pencerenin i- kürsü ve rahleler; sultanların tu-| çinde: Küfi yazılı mezâr taşları, aslan heykelleri vardır. Ortadaki.iki mermer lâhitten bi- si, Masır memlükleri zamanında Halep valisi olan Öz Demir'in,: di- Beri de karısınındır. Bu lâhitler, Su- iyede Ensariye şehrinde bulun-| müştur. Öz Demir'in karısı 1488 de kendisi de 1403 te ölmüştür. Sol taraftaki duvar dolabında; Konyadan gelme mermer parçaları| vardır. Bunlar 13 üncü yüz yıl Sel-| hayette, soldaki Salonda — cid- den tetkiko değer Raka çinilerin- deri mürekkep bir kolleksiyon.. Bunun karşısındaki salonda, dün- yada bir misli daha bulunmıyan İz- çinileri. Nihayette, tam karşıya tesadüf e- den küçük salonda Beykoz mamu- lâtı sürahiler, bardaklar, camilere mahsus asma kandiller teşhir olun- muştur. çuk çinileridir. | Taraçada, yeniçeriere ait mezar| Bu dolabın yanıda: Üçüncü Os- taşları vardır. manın Lehistan seferine ait bir ki- Kapıdan girilince küçük bir sı-|tabe — Dimetokada — bulunmuştur | (1260). Bunun üzerinde: Üçüncü Osma- nın pek sevdiği (Süslü kırat) a ait mezar taşı kitabesi. hanlıkta, yanlarda ve karşı karşıya tesadüf eden camekânlarda kaymetli Çanakkale çinileri vardır. Bu çinier, on yedinci yüz yıl Türk eserleridir ve pek nadir par- çalardır. | Bu salonun sağ ve sol duvarla- rında iki mermer kitabe — vardır | Sağdaki küçük salon; — Kapının Cehennem uçurumu BAVYERA KRALI LUİS | En enteresan bir hayat sahibi kral şadı ve nasıl öldü ? Nasıl ya Akşam oluyor. Etrafta derin bir|diği, tapındığı — müsikişinas — Rişar, sükün ve sükünet var. Tepenin üze-| Vagner'i arattırmak olmuştur. rindeki çamların yaprakları bile k-| — Vagner, genç değildi. İhtiyarla: mıldamıyor. : maş, boğamına kadar borca batmış- Etraftaki ağaçlarla süslü yolda',, p..rlerine rağbet gösterenler pek| yalnızım. Ne bir.gürültü var, ne de , 4, Sefalet içinde bulunuyordu. İ- bir kimse.. Karşımda büyük bir göl. , £ rüi, kendisi Ka İGölün ortasında, at nalı şeklinde,| PSi LÜ kendisini şarayına bir ada; Güller adası.. Bir bin bir €tti Yüksek bir maaş bağladı. Ve igece dekoru. Sağda, uzakta Berg şa-|bü suretle şaheserlerini vücude ge- tosu.. tirmesine büyük bir. yardımda bu- Biraz sonra rüzgür çıktı. Yaprak-|lunmuş oldu. lari ve beni titretmiye başladı. Bil- | — Kral, Vagner'lü Löhangrin, Par- ::::u“m."" “n':; h::"ğı_";:nm gibi eserlerini temsil edebilme- râa kralı ikinci Lu'ı’nln mıcerumm S0 AŞEüL SYA düşünüyorum. İkinci Lüi'nin saltanatı macera- larla, efsanelerle doludur. Hayatı- ni kâh musikiye, kâh cenge hasret- miştir. Bazı geceler sandalla gölde meh- tap safasına çıkar, kitara çalar, şare kı söylerdi. Bazan atına biner, - kar yağarken * beyaz, fırtınalı gecelerde siyah bir. kısrağa - seher vaktine kadar yal nız başına kırlarda dolaşırdı. Bazar çamların altında, mantosuna sarılir, uyurdu. Hayatı, peri masallarındaki prens İlere benziyen bu kralın âkıbeti pek feci oldu. Kardeşi Oton, delirdi, öldü. Ye- ğeni Rodolf bir gece ölü bulundu. |Öldüren kim? Bu bir türlü anlaşı- lamadı. Kardeşinin kızı, Avusturya |imparatoriçesi Elizabet te Cenevede |katledildi. Düşes dö Dofi Baviyer, ci Lüi de deli miydi? Bu hu- susla rivayet çoktur. Henüz çocuk ken dain.a hulya içinde yaşardı. Fk seriyetle mehtaplı gecelerde mezar- lığa gider, mezarlarından — birinin baş ucuna oturur, kendi kendine Şar kı söylerdi. * Katâl - Mendes'in (Bakir kral) ği ikinct Lüt'nin ma- cerasını bilmiyen bir Bevyeralı yok tur, Uzun kış geceleri ocak başında toplanırlar, uzun pipolarını yakat- tar; şatosunda geçirdiği lüks hayat- tan, Vagner'le olan — dostluğundan, daha birçok menkıbelerinden bah- sederler. Çok yaşlılar, feci âkıbetin- İden birkaç gün evel kendisini gvör- düklerini, ve” hayal meyal hatirla- dıklarını söylerler, Halbuki kral, halktan çekinirdi. ismini v | yaptırdı. En yüksek artistleri, en maruf musikişinasları topladı. Fakat halk, bujuğurda sarfettiği paraları israf - addediyor. - hazineyil boş bırakacağını açıktan açığa söy- Püyorau. : | — İkinci Lüi, bu dedikodulara ni- |hayet vermek için Vagner'i kendi haline bırakmak — mecburiyetinde kaldı. Bizzat hududa kadar götür- dü, ve ağlıyarak ayrıldı. Artık kral, Berg şatosuna kapan- mıştı, yalmız yaşıyordu. Çılgmnlik- hharı, büsbütün artmıştı. Şatosunda İbirçik Tâve yaptırdı, birçok para- İsının tavanında Bir delik açtırdığı söyleniyordu. Bazan haftalarca kayboluyordu.| Neden sonra Pariste, ikinci sınıf bir otelde Kant Berg ismi altında yaşa- Onlardan daima uzak bulunmayı is-İdığı anlaşılıyordu. Bazan talebe kı- Luis IL lar sarfetti. Ayışığı girsin diye odas| , (11) ve çırpınarak bağırmıya - başlamış- tı; — Aman, sevgilim... Kurtar be- nil.. İkinci Lül, yerinden bile kımıl- damadı, uşaklarından birine hita- — Madamı sudan çıkar, ve üstü- 'nü başını kurut!.. Emrini verdi. Bavyeraya döndi zırları, israfa nihayet vermesi için ricada bulundular. Kral aldırmadı. İşlerine gelmezse istifa edebilecek-| leri cevabını verdi. Bu Toprağın Altınt! Ben Yatıyorum Yazan: Nusret Safa COŞKUN (Dünkü sayımızdan devam) — Jrasına karışmalı idim. PdK Kendimi, kendi cenazemin kaldı- dediğim halde bir türlü rılışımı görmek arzusundan mene-|dimi öldüremiyordum ” demiyorum. Bu oldukça tehlikeli,'dum şu el kadar demif bir işti amma, saklanırıra, kimse|içindekini kafama bİr beni görmez, diye düşünüyorum. Vakıâğ mânen ölüşüm Fikriye yazdığım mektupta, beni|altına girişten daha tecidik, Rumolihisarındaki küçük mezarlığa mademki yaşıyor, ğ gömmelerini vasiyet etmiştim. Şu Ölmüş - olmama rağmtfi ; halde cenazem, yarın önümden ge- bulunduğumu kabul ettt PN çecek demekti. Herhalde motörle,|dı. , yahut ötomobille getireceklerdi.| “Akşam oluyordu. Merâf' |Ben iskelede bir kenara saklanır -|ettim. Gülmeyin bana, #” |sam, kimse göremeden pekâlâ sey-|layarak.. Kendi kendimör mülen adama, ölenlere berkese... Her gün gidip mezarıfi yordum, Ümid ediyordum çünküğ mazsa 0 mezarımı Ziyâr Bunu görseydim, ölümüf” yacak, onu mezarımın bi getirmenin sevincile 008 U nefretimi ödeştirmiş ola€ v lerim bralarında - böyle muamelesini yapcaklirdi- Öğğin | mı almaktan mütevellid İpğiş, iç rahatlığı içinde derifi alacaktım. Gelmedi. Günlerce bekledim. N& İ Artık - İstanbuldan gerekiyordu. Mezarcıyı V (mezara bakmasını, y memesini söyledim. yaptıracak dedim. Herif parayı avuçları - içinde toprağa, bir di jtil ceğini vadetti. Şarki Anadolunun uzal sinde inzivaya çekildim. . İhtiyarladım. Artık Öyle karışık bir haleti ruhiye i- H çindeydim ki, âdeta ölümüme inan- mıştım. Yahut, ne bileyim, çok sev- diğim bir dostumun cenazesine gi- der gibi acı düyuyorum. Ertesi gün, ikindiye doğru, Rume- lihisarının iskelesine yanaşan bir romorkörden cenazemi - İndirdiler. Evvelâ Fikri atladı. Bekleme salo- nunun pençeresinden — bakıyorum. Ağlamaktan' zavallının gözleri şiş- mişti. 'Tam yedi kişi vardı romorkörün| içinde... Etraftan koşuşan birkaç işsiz ada- imın, hamalların ve boyacı çırakla- rınin yardımiyle, üzerine soluk bir örtü atılmış eski tabutu indirdiler. Ben de peşlerine takıldım. Bu ye- di kişiden ancak dördünü tanıyor dum. Diğerleri, her halde 'a ile tabutü taşımak için tutulmuş adam- lar olacaklardı. Adeta - oşarcasına * gidiyorlardı. Üzerlerinde biran evvel başlarından atıp, vaktile İstanbula dönmek is- tiyen bir hal vardı" İnsan öldükten sonra bir ne ola-| İ B u Ç Kiy h y Nazırlar; kralın amcası prens Lü- itpol'la anlaştıtar. Ve iki gün sonra, kral ikinci Lüi'nin çıldırdığını ilân, ettiler. Bir doktor ve bir hastabakı- cı ile beraber şatoya kapattılar. Lüi, ilk günlerde bu yeni hayat- tan şikâyet etmedi. Bütün gün şa- tosunun parkında dolaşıyordu. 1886 senesi, bir yaz gecesi, dok- toru ile beraber gezmiye çıktı. O gece, bir sedye üzerine yatı- rılan ölüsü meş'alelerle Güller ada- sına getirildi. Haziran 15 te günü gününe tamam elli dört sene ola - cak Cenazenin yanında doktor Mül- ler'le ipek külütlü, parlak iskarpin-| li ve perokali dört hizmetçi vardı. Velhâsıl deli, gölde boğulmuş- Hu ——— Kadınlar, erkekler Ve günün sırları JULES MOY Alayları, şakaları, . ge- ivezelikleri ve lâtifeleri Geçenlerde vefat eden Jules Moy, Monmatr müdavimlerinin en neşe- lisi ve en nekresi idi. Parisin bu şen ve eğlendeli ina- hallesinde doğmuş, orada büyümüş| Hayaâtını 'da örada geçirdi. Ve cn nihayet yine orada öldü (Kara kedi), (Kızılay) kafeşan- * b bilinmeme imkân yoktu © Tekrar İstanbula döndürü dân indiğim günde mezatt etti Bzi : , İnsan çocukmuş şu Fikrleği * rınu üslünkörü de olsa cağını, nasıl bir kıymet alacağını, daha doğrusu nasıl iflâs ettiğini bir İbilse.. Şapkam gözlerime kadar inik, ü-| |zerimdeki; köşkte bulup giydiğim eski pardesünün, yakası kalkık, u- ğ zayan sakalım, “bir mumya kadar| ihmal etmemiş. İki de taf koyulaşmış ve sarılaşmış yüzümle| Şımda... tanınacak tarafı molmamasına rağ-| © - men çekine çekine ilerliyorum. Dalmışım. Bir çocuk Hazırlanmış taze bir toprağin s1-. ğumda çınladı: tına tabutla * gömdüler. İhtimal — — Büyü anne buradati & Morgda otopsi — yapılırken - zavallı| Sonra bir hayret nidâ$”, İcesedi parçalamış olacaklardı. Za - — A, bak büyük anüi İten denizden tanınmıyacak bir ha-l rada bir amca uyumuş. İde çıkarıldığını gazeteler yazmamış- — Gözlerimi açtım. Minimii lar mı idi? Mezarın etrafını dienci-|li bir kız çocuğu.. arkasıf? lerden, iskatçıladan müteşekkil bir / nuna dayanarak ihtiyar grup sarmıştı. İmam telkin verdi, | geliyor. Yaklaştılar. Okudular, Ve yedi kişilik teşyici | dım. islenen gözlerimle ©7 kafilesi vapkalarını başarına geci- lum: Bana yaklaşıyorl. İrerek geldikleri gibi, fakat daha başında durdular, Çocuk © sür'atle geri döndüer. lerinden yapılmış biz d Onlar uzaklaştıktan sonra meza-|$in arasına koyda. Ha rın başına gittim. 'Taze toprak yığı-| Yordum. Bunlar da — KİM nının başında -dakikalarca düşün-| Yanılmışlar da, çiçeği düm. Demek oluyor ki bu toprağın Ta mı bırakmışlardı. altında ben vardım. Ve ben artık, Kadın en yakın bir m? ölmüştüm. seğine oturdu. Gözleri Muhakkak ki toprağın altında ol-| Salaşılan, kırpıştırarak, mak, o dakikada dışında olmaktn arlarla beni süzdü:. —» çok dah rahat, çok dah iyi idi. < Rahatsiz Musmiş © Ölüneli; öadamı: söğüce İalibum toğe KA FND genğm b P İtumün mezarıdır. Ken rak altına sakulması mi idi? Şimdi| v VS D ben yaşıyordum. Fakat ölüden far-| 5 4 * kam, yalnız nefes alışım, sörüşür| P Kd alâka gösterdE bir kelime ile hisgodişimdi. Bazı ös| —— y mu? lümler vârdır ki, ) H;amaktan 'daha | gaç mısınız siz? tatlı, bazı yaşayış vardır ki, ölüm-| — Beni tamıyordu: Şaşırdif, den daha ıztırablıdır. İşte ben me- ” Di talarında şarkı söylüyor, alkışlarla karşılanıyordu. Jules Moy, çok alay Cı, şakacı bir adamdı... a İyafetinde Kartiye Latende dolaştığı Prensi, ilk defa babasının ceıu——ı görülüyordu. İhtimal, Lüi'nin Parise eğlenmek için geldiği zannolünur. Hayır!.. Bakir kral; kadınları hiç sevmi: yor, kadınlardan aslâ hoşlanmıyor- du. Buna dair bir vak'a nakleder-| İler: ze merasiminde görmüşlerdi. Pek a- sil ve kibar bir tavrı vardı. Münihin| bütün kadınları kendisine hayran kalmışlardı. O, musikiden başka bir şeyi sevmiyordu. Tahta çıkınca ilk işi, hususi tibini göndermek ve tanrı gil Krali teshir elmiye, gönlünü çel- bur bir şı | | İ |miye karar veren su dolu bir havuzun yanında çerken kasten kendini suya Jarım, gözlerde tekrar yaşatmak ayazıttaki Çektireceğiniz, itinalı ve güzel MAZİ HATIRALARI.. akın bir istikbalde (BUGÜN) ü, mazinin tatlı ve aranan hatıra- u da ancak, albümlerinizi şimdiden; (FOTO İPEK')te Beyazıt: FOTO İPEK... FOTO İPEK.. n — Evet!.. Ben Fikri selâ. — Yasa.. Fikri bey & Niçin yaşamalı, niçin insanlar a-/ Yıllardır görüşmedik, | dar, değişmişsiniz?. —E. ihtiyarladık artık Peki amma bu kadın Ki —Fakat affinizi dilerifi* |tammen kaybetimiş Sizi tanıyamadım. Kadın başını salladı. — Doğru.: ne kadar d İğiül mi? İhti; 5:, |buranın kapısındayız. yorlar artık... ben Hüle-' l mız.. 6 mümkündür, M ö resimlerle süslemekle kabildir. (Devamı 7 inci

Bu sayıdan diğer sayfalar: