3 Mayıs 1938 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 5

3 Mayıs 1938 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Slyen karısını A llüren adam! , e (0/“es elenin aslı sonra- *Pten geçmiş bulunuyor kar diktan sonra Kanadaya |Polisin şüphesi artık büsbütün Mor-| resimleri, soyulan adamlarca tanı- narak artık şüpheler kanaat haline geldikten sonra ise Morgan aranma- ğa koyulmuştur. Tahkikat, bu ya -| h ; *“hman hırsızın daha başka macerala- P Bi M,,ı“:lı_'f Tirası aldığı gibi'yını da meydana çıkarmış ve aylar-| "'fu,, ilini de zaptetmiş- Ganberi onun her halde «boş dur - Silâhla — tehdid edereki yıyarak» başka başka «iş» ler pe- aybe sonra saklanmış, ni atar İ$ ve Kanadaya kaç - Bi Vermiştir. Lükin zabıta . iğı için her taraf ; fimdiye kıdîırnlngilwod. qmrulukln yakalanmış )"luı 1N resimleri gösterile- N.!""ırnakıı idi. Çok de- tin * halinde soygunculuk leri bu seferki vak- ti MMağa — yaramamışlır, V kişe £ Ve otomobilleri çar n ı_m.ı bu resimlerin hiç bi- “lğim, İNi soyan adamın rese ı"in: Söylememişlerdir. Bu- Marganın yalnız başına AĞA Çıkmış birt olduğu N.'l)dorgın lükırdı eder-|$inde olduğunu anlatmıştır. h'"oh.' #ivesile söz söylüyor| Morgan, — geçen Teşrinievvelde dn A, Üzerinde durulmuş, İngilterenin cenub taraflarına git - v Siazh ;'"'“YB gitmiş, S- İmiştir. Kendisi evlidir. Bir karısı aşerek zabitaca ta -İyar, Fakat kadını birakmış, tanıştı- Ti Büzgey 7 Varsa onların/ğı dul bir. kadınla birlikte cenub a geçirilmeğe baş - raflarında dolaşmağa - çıkmıştır. İ Morgan — bulunmuştur. P*>ala beraber Morgan'ın. ticaret y: aranarak Morganın sak V€ çalışmak yollarile para kazan - hup, Beydana çıkmıştır. Mor- Tak istemez bir adam — olduğuna h “taklarla iş yapan « -|)hükmetmemeli. Kendisi Amerikada; *A değildi. Fakat Kanadada | Vİttdikten sonra birtakım işlere _k“a sentlerce kalmış, ar- SİZMiş, ticaret ve kazanç yolları tut- 8 bi 4 Şivesile konuşmağa a- Muştur. Fakat eline geçen paraları hç Biliz olmuştur. Morgan SeVdiği kadınlarla beraber harcedip ği Ctdi. Fakat kimseyi öl - bitirmek zâfı da vardı. Nihayet ge- arııı.ı.;—. görülmemişti.! (Devamı 7 inci sahifemizde) '"İhgeneler kralıtahtın h indirilecek mi?. Zamanlarda İngiliz ga- N O ŞK Dühsedilen bir adam b %;ı Yaşlarında olan Mor- ÜN ÇiT taraflarında ikt ĞA ' Margan . San K KT Birinet Januz, (hareketi tasvib etmemektedirler. '“'Aın_c:d'll mevkiini muha-i — Kralın, kadınların saçlarını cob - Ş Mi? ren kestirmek istemesini — şiddetle t“*"ııı. Tasında kıyam hare-'tenkid etmektedirler. t * kri üğtir. 10,000 den fazla * i Bundan — sarfınazar, bu modi Ütt y ğ;ııu bir sültimatom | ; BEN tal BN kral, tebeasının fal bakmaktan vaz- rce hareketler- a tavalyecinae göçmelerini, yalnız sandalye tami- — İri, bakır kalaycılığı yapmalarını is- de, Cihger ııyrm trabalarda ya-| HYOrMuş.. “tn anlaşılıyorsa da iş istorken yakalanan'gan üzerinde toplandıktan ve onun| KIRSsı h MİZI , | z ! LTINDA sesleri ve yerde cansız yatan bir adam! MEÇHUL KATIL Tolonda, geçen 24 - 25 Eylül ge-| Muktedir bir polis hafiyesi gönder- cesi, Monmartr umumhanesi sahi-| Tilmesini istedi, Derhal, birçok ci- bi Filip Graziyani'nin, Oliul geçi -| nal vak'aların falllerini bulup mey- dinde dört rovelver kurşunile öldü-| dana çıkarmakla şöhret alan komi- rüldü. Graziyani ço merhametli bir â- damdı. Mahallede fakirlere, fakir çocuklara ço yardım ederdi. Üstle rini ve başlarını yapar, mekteb mas- raflarını verirdi. Bu sebeble onu herkes severdi. Bu işe başlayalı da çok olmamıştı. Uzun seneler hububat ticareti yap- mış, biraz para kazanmıştı. Elli beş, yaşına gelince daha rahat bir iş yap- mak istedi, Tanıdıkları: — Bir umumhane aç! Yorulmadan para kazanırsın.. Demişlerdi. İşte bu tavsiye üze- rine Monmartrdaki evin satınalmış- tı. Alt katta bir meyhanesi, üst kat- ta lüs bir salonu vardı, Dört beş te kız... Diğer evlere nazaran sade Idi. Hasedi tahrik edecek derecede müş- İterisi de yoktu. Buna rağmen, Gra- İziyani öldürmüştü. BİR POLİS FİLMİ Kimse bilmiyordu. Kimse görme- mişti. Graziyani, Oliul geçidindeki (La Surs) meyhanesinde iki dostu ile beraber oturuyordu: Marten ve Müuskatelli.. Gece yarısına doğru kaktılar. İlk evvel Graziyani dışarı çıkmıştı. Ar- kadaşları, meyhanenin sahibi ile gevezelik yaptıklarından gecikmiş- lerdi. Birdenbire silâh sesleri işitil- di- Dışarı fırladılar ve yerde cansız bir cesed gördüler. Graziyan! öldü- Tülmüştü. İşte meyhanede bulunan- ların ifadesi bu.... Zabıta hemen tahkikata başladı. Fakat bir netice elde etmeğe mu - vaffak olamadı. Maktulün kardeçi, yeğeni bir kimseden şüpheleri-ol- madığını söylediler. Müstanlik 'Te- ral gayet muanhnid bir adam idi. a eet kralın, tahta 0-| Birinci Janus; kral olmazdan ev- Ta, takib ettiği târzı|vel kalaycılık yapıyordu. Marsilya zabıtasına müracaat etti. .Ben I Nu. Sa. COŞKUN I sigortalı _!ıldllku için bu zararı şirket çekecektir. yanlarındaki masada yer aldılar. Teres ve Karmen tezgâhın önünde- |ki yüksek sandalyelerin üzerine çıktılar. Meyhane salibi, kapının yanında, Marten ve Muskatelli ile konuşur vaziyette, Zakis te, salonun ortasında ayakta durdu. Merseri dikkatle bakıyordu. Bu, |uzun boylu, zayif, esmer güzeli bir. kızdı. Bakışlarında azametfuruşluk Vile göz boyamak istediğine delâlet eden bir cüret ve küstahlık sezili- yordu. Komiser Merseri sordu: Ne yapıyordun, orada?.. Genç kadın omuzlarını silkerek jesevab verdi: — İzin günüm idi. — Dışarıdan mi gelmiştin?. — Yani henüz #okak elbisesi ile idim. Odamı toplamıştım. Bir san- doviç almak iiçn aşağı inmiştim. Graziyani'yi tanır mısın?.. — Hayır!.. Yanında bulunanları?.. — Onları da tanımam!.. O gün ne yaptın, nasıl vakit geçirdin?.. — Tolona gezmeğe gittim' Rıhtım- da bir lokantada yemek yedim. — Hangi lokantada?.. — İsmini bilmiyorum. Sonra iki saat Rad kahvehanesinde oturdum. — Yalan... O kahveye senin gibi kadınları sokmazlar. — O halde, ismi ser Merseri gönderildi. (La Surgj meyhanesinde çalışan yedi kız ve gütsonlar, Merseri'nin| tahkikata Memur . edildiğini işitince ve meyhaneye geldiğini görünce iç- lerini çektiler;, — Yine mibu mesele!.. Diye söylendiler. Zira, saatlerce Adliye dairesinde beklemişler, u - zun uzun ifade vermişlerdi. Bir şey | görmediklerini, bilmediklerini söy- lemişlerdi. Mersefi, meyhaneden içeri girin- ce: İ — Bir resim yapacağız. Dedi. Çünkü fikren şöyle düşü - nüyordu: «Kan kurudu mu, katil ellerini fak zaman — bulmuş tlaldı. Meyhanenin plâ - nını çizdi. Sohta kızlara döndü: —Silâh “seşİğti işitildiği zaman ne rede ve ne t bulunduğunuzu doğruca söy) 4 Kızlar şaşırdilar, ne cevab vere- ceklerini bilemiyorlardı.. Aradan e- pey vakit geçmişti. Bazıları büsbü- tün unutmuşlardı. Maguy ve Viyo- let bir masanın başına oturdular. Karşılarında da bir müşteri buun- duğunu söylediler. Lüsi ile Rozet te başka olacak... ( Devamı 7 inci sayfada ) Danyel Parola Odasında uyurken bir hırsız sessizce İçeri girdi, ve... ks atellerde bir günde 57 hırsızlık vak- Kandan bildirildiğine gö « 'ası olmuştur. Ve büyük oteller sendikası reisi, hükümete müracaatla otel hır- sızlarının faaliyetine nihayet vermek için hususi bir teşkilât yapıl- ması, memurlar tayin olunması ricasında bulunmuştur. | Hırsızların $7 inci kurbanı Madam Jan Daven, yani meşhur si- nema yıldızı Danyel Parola'dır. Sevimli sanatkâr, odasının sofaya açılan kapısını kapamayı unut- muştur. Vak'ayı şu suretle anlatıyor: — Uykum gayet muntazamdır, geceleri katiyen uyanmam. Bunun- a beraber, geçen gece saat 4 ü 30 geçe, bilmem neden ve nasıl uyan- dım. Lâmbâyı yaktım, Saate baktım. Sonra yeniden elektriği söndür- düm ve uyudum, Ertesi gün, sabahleyin, kalkınca bilezikli altın saa - timin, altın pudra kutumun, birkaç banknotun kaybolduğunun far- kına vardım. Şimdi uykumdan hırsızın gürültüsü ile Huyandığımı lânlıyorum. İhtimal lâmbayı yakıp saate baktığım zaman odada idi. farkına yarmadım.... S — SONTELGNA” -— 3 Mayıs 1328 | Eski ve Yeni TUNCELİ ei Elâziz; uz © aktan kü- ük bir şehir halin- de görünüyOr. Fakat ovaya yayılmış mun- Şöyle; bir yuvarladım... Bir, bir daha... Sen misin içen... Meğer ne sert rakı imiş bu... Kafam gidip, geldi. Pilâv, Malatyanın enfes kayısı - sından yapılmış komposto... Sıvastanberi, kuruyan mide -— ve bağırsaklarımız bir parça ıslandı. Üste okkalı bir kahve; kahve is- terken korkuyorum. Sıvasta başıma, gelen hatırımda... Fakat; Malatyalılar böyle âdet - lere metelik vermiyorlar... Kahvenin, sadesi de var, şekelisi de... Durmadan soyunup yatağa uzan- dim, Aman Allahım ne uyku, ne uyku, ertesi gün öğleye kadar - bir leş gibi olduğum yerde kalmışım. Malatyadan ötesi kolay... Yalnız Kömürhan geçiti ile, İzoli köprü - sünden bahsediyorlar... İzoli köprüsü Fırat nehri üzerin- de tahtadan yapılmış uzun bir köp- Tü imiş... Bazan; bu köprüyü kışın sular| götürürmü,: Eğer, köprüyü sular, Jise hapı yuttuk... | Yüze, yüze kuyruğuna getirdi- lm bu yolculuğa acırım. Bu sefer-) de; Malatyada — kağınak tehlikesi başgösteriyordu. Ş Haydi diyelim ki; olduğumuz yer| Hasan Bedrik değildir. Malatyadır. Fakat; neden kalalım buradı Dahâ; Elâzize iki konak var... Biri Kömürhan, diğeri Hanken- di... Ben, bir gecö daha Malatyada, götürmüş köprüsünün başında kalacaktım ve yahut köprü yıkılmadı ise geçip gi- decektim , Kimden haber alacpktık köprü - nün yıkılıp yıkılmadiğını... Ya, Allah! dedik, Çavuşla yola düzüldük... Nihayet; akşam üstüne doğru İ- zoli köprüsünü tuttuk. Elhamdülillâh, köprü olduğu gi- Sira, fasülyeye geldi. Attık kaşı-? kaldım ve yola çıktım. — Ya, — İzoli| tazam bir şehir.. Yazan: M.Sami KARAYEL bi duruyor. Fakat; Fırat öyle ku- durmuşcasına akıyor ki; tahta, u- zun ve muazzam köprü olduğu yer- de göbek atıyordu. Sırat köprüsünden geçer gibi göz- lerimizi yumduk ve geçtik... Şansımız varmış... Kömürhan ge- çidi de o kadar zorlammadı bizi... Kömürhana geldik... Kömürhân |diye bir hanı var... Allah han ey- lesin... Sözde konakladık. Sabahısı, habire gidiyoruz, dağ - lardan Elâziz ovasına doğru akıyo- ruz. Akşama kadar patika yollarda cenkleştikten sonra; Hankendiye gelebildik. Artık halâs... Elâzize yarın varacağız. Kömürhan : öyle pis bir yer ki; maazallah.. İnsan burada bir ay kal sa pislikten vefat oder, Her no hal ise, kürtulduk..Han- İkendideyiz... Hankendi, Elâzizin kapısi — olan |bir nahiye... Şirin bir köy... Kavak ağaçlarile çevrelenmiş, ev İleri çok güzel.. Bir köyden ziyade gehri andırıyor. Güzel vesselâm. Misafir olduğu- Muz evin mobilyası da fena değil.. Heröey tertemiz... Oh!.. Gelkeyfim gel... İstanbul- dan ayrilali tam yirmi üç gün olu- iyor Rahat ve konforu yerinde, sicak bir oda.. Yemekler enfes; hele; tar hane çorbası!.. Aman efendim, ne leana yakın bir yemekmiş bu... Attım kaşığı çorbaya.. Yemek üstüne yemek.. Belki; on beş kap.. Buralarda âdet böyle.. Çeşit çeşit yemekler. Erkenden yattık. Çavuşun da keyfi yerinde, hayvanlara bol arpa bulmuştu. Hayrelt ediyorum... Çavuşun hay vanları günde on ikişer okkadan yirmi dört okko arpa yiyorlar... Maamafih; hayvanlar, yedikleri- ni hakkediyor. Nası) geçtiler, o kar- lı dağları ve geçitleri.. Yirmi üç gün süren meşakkatli yolculuğun (Devamı 6 ıncı sahifemizde) — Kürek mahkumu — VO DE " | “Mahkümiyetimi bitirdim. Hak. kımı teslim ederlerse meyda- na çıkarım ra Macerasını ve Sen Nazer'den su-| » diyor. ni maznuniyet altında — geçirdiğini yazmakta ve: «Asıl felâketim, Güyana gidip hapis müddetini bitirdikten sonra başladı. Beni, gayriinsani bir vazi- yette biraktılar, «İnsanın Sen - Loran - dü - Mo- reno'da açlıktan ve mahrumiyetten ölmekten başka çaresi yoktur. Müs- temleke valisi, hüsnühâlimi ve va- ziyetimi dikkat nazara almak lüt - funda bulundu, resm makamlara def'atle yazdı. Aldıran, cevab veren olmadı. İki sene, anlatılmaz mah - rumiyetler içinde Sefil bir hayat geçirdikten sonra kaçmağa karar verdim ve kaçtım.... Vode, Sen - Loran'dan ve vapur- dan nasıl kaçtığını anlattıktan son- «Maksadım, ilk evvel anamı ziya- veti firarını evvelki günkü sayımız-'ret etmek, sonra da hükümete mü- da yazdığımız kürek mahkümu'racaat ederek vaziyeti anlatmak, 'Vode, vekili Armand Rozelar vası- hakkımı arâmaktı. Bu hakkımın tasile Adliye Nazırı Mösyö Pol Re- teslim olunacağına kani olduğum İyono'ya bir istida vermiştir. Hakilarla, meyilena, ge bt k Ş / İbulunduğumu arzeylerim.... Bu istidada Güyana gönderildiği |— » » A e Güzel sanatkârın zararı 20 bin frank kadardır. Fakat, çalınan şey-| zaman, mahkümiyetini bitirmesine|Nazırından, müvekkilinin affi rica- lancak 63 gün kaldığını Nmütebakisi-| sında bulunmuştur. YA Z CT

Bu sayıdan diğer sayfalar: