3 Haziran 1938 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4

3 Haziran 1938 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

$—SON TELGRAF — 8 Haziran HANGİ DÜŞMAN.!.. 1938 N! Afrikayı tehdid edecek? Fransızlar Af ikadaki müstemlekele- rini korumak için.. Milyonlarsarfederek müdafaater- : tibatı almıya karar verdıler e Fransızlar Afrikadaki impara. torluklar istikbalini düşünü- yerlar. Alrikada ellerinde bulu - 'nan yerlerden çok istifade ettikle. ri gibi bunu daha arttırmak isti- yorlar. Bu imparatarluğun muha- fazası için yeniden tedbirler al. mak zam rek şimdi ladiye kabinesinin hazırladığı muhtelif lâyihalar ara- sında bir de Afrikaya dair olan vardır. Müstemleke Nazırı bun . dan sonra Afrikadaki Fransız « d yerlerin - müdafsası için akta sa- olan tedbirleri a! z i imparator. mniyeti için maddi ça- relere mücacaat edilecektir. Fakat bu o kadar yeni değildir. Umumi İtoplayıp getirdiği mantarları, 2& . Bayanlar Gesur musunuz?. Aşağıdaki süallere kısaca cevab veriniz. Ya «Evete, ya da «Hayıre deyiniz: 1 — Sayfiyede; istasyona veya is. keleye uzak, yakınında başka bir köşk bulunmıyan bir köşkte yalnız başınıza bir gece kalabilirmisiniz? 2 — Farzedelim ki böyle bir köşk. te yalnızsınız. Kimseyi de beklemi. yorsunuz. — Gece yarısından — sonra kapı çalındı. Korkmadan gidip' aça- bilir misiniz? 3 — Yarışa çıkan bir tayyareciye refakat edebilir misiniz? 4 — Otomobille saatte 120 kilo - metre gitmekten hoşlanır mısınız? 5 — Farelere mesken olan bir ta. van arasına çıkabilir misiniz? 6 — Çocuğunuzun — vazifelerini bizzat yazdığınızı hocasınâ söyleye. bilir misiniz? 7 — Esrarengiz doktor X. veya Frankenştayn gibi filmleri gözünü. zü kırpmadan seyredebilir misiniz? 8 — Cadılardan, katillerden bah. seden bir romamı, gece apartımanı. nızda yalnız bulunduğunuz zaman okumağa cesaret edebilir misiniz? 9 — Kocanızın avdan gelirken hirlenmekten korkmıyaark yiyebi - Hir misiniz? Yazan: R. O. | a n Fransizların almış oldu- #a dersler arasında Afrikaya ta - ük edenler: de vardır. Onun t- Çiri istikbalde yine Avrupada bir Bürültü çıkarsa Fransızların Af - rikadaki takım har ri kalmıyacak görünüyor. Avru- pada Fransa ile harbe tutuştuğu farzedilen müstemlekeleri de — bir sahneleri olmaktan ge- bir veya iki düşman upada karbetmekle kal- müstemlekelerine de gitmeği dü- şüneceklerdir. İşte şimdi mevzuu hahsolan ve kararlaştırılan da şu- " du> Afrikadaki Fransız müstem , le! “erini kendilerine düşman ta- arruzuna karşı müdafaa edebile - cek bir hale koymak. Umumi Harbde Framsızları u. zaklardaki yerlerine böyle taar - ruzlar olmuştur. O zaman müs - temlekelerin bazısında ağır top - lar vardı. Bunlar Avruprda harb başladıktan sonra Framsızlar ta- rafından alınarak Avrupaya nak- ledilmiştir. Fabrikaların top yetiş. tirmesi için geçen zaman zarfın- da bu Afrikadan getirilen toplar işe yaramıştı. Lâkin artık bugün böyle birşey düşünülür gibi değildir, Cünkü e- ğer Avrupada yeni bir harb çı - kar da Fransanın düşman ” ve: düşmanları taarruza geçerse bun- lar Afrikadaki Fransız imparator- luğuna da giderek harbetmek tiyeceklerdir. «Son Telgraf» bun- dan evvel birkaç defa muhtelif vesilelerle bu mevzudar bahset- miş ve Afrikanın müstakbel harb. | de oynıyacağı role dair Fransız erkânıharbiyesinin düşündüklerin- rının fikirlerinde maldmat ver. mişti. İşte şimd msa hüküme- Fransızlar gelecek harbde Afri - kadaki topları Avrupaya nuklet. | moği değil, bilâkis Afrika müs- | temlekelerindeki müdafaa terti - batını arttırdıkça arttırmağı düşü. nüyorlar. Afrikada pek mühim tertibat alınacaktır. Lâkin bunun için paraya lüzüm olduğunu söylemeğe hacet olma- sa gerek, Şimdiki Daladiye kabinesine milli müdafaa hükümeti diyorla! Fransadaki milli müdafaa meti işte Afrikanın istil kbıı'dckı müdafaasını düşünürken birçok para koymanın da ça sint bulmuş görünüyor. Şimdiden şon. ra ernlek n müdafaası yani PFransız imparatorluğunun korunması işidir. Artık milli mü- dafaa işi olmuşt. da Pransız toprağın: işi Fransızlarca ne kad ise Afrikadaki müst müdafaası da ondan yacaktır. Pariste müdafaa komite; dan sonra Müstemle! komitenin müzakereli rak edecektir. r mühim kelerin yrı tutulma- * Nazırı bu ne işti - Diğer taraftan müstemlekâtın müdafaası için bir de erkânıhar - biye reisi olacaktır. Para tarafı? Bunun yapılacaktır. Hindiçini, Garbi Af- rika, Hattıüstüva Aft si, Mada- gaskar ve daha bir takım ir faklı eski müstemilekeler bu istik- Taza iştirak edeceklermiş. 600,000,000 n istikraz frank — toplanarak Mmüstemlekelerin —müdafsası için tertibat almacaktır. Bu paranın yalnız Hindiçini 4,60,000,000 fran- gini temin edecektir, İstikraz 50 | senede ödenecekmiş. Bu projeler daha evveldenberi ı!ı.Luıı ülüyı &| | bu projelerinden bahseden di mermleketlec matbuatı bunun - ye. dikodutar — oluyordu. bunun teferruatına Tabildir ki eden esrarı — vardır. uzaklardaki üdafaa husu - liğe taallük Fakat — Fransızlar müstemlekelerini ne olduğunu söylüyör, birçok de- | daliri izahat | vermiyorlar, Çünkü işin asker - | şe girişirken imparatorluğun bir- liğini ileri sürüyorlar. Bundan son | ra, yukarıda da işaret edildiği gi- bi, Fransa imparatorluğu dahi - linde artık müdafaası hazırlan - mamış yer bulunmıyacak diyör - lar. İnsan hırsızla_rı : “Baba,, parayı çabuk gönder. 'D'yen çocuğun ölüsünü suya atmışlar.. Amerikalılar büyük bir heye - p bir isesidir. Balık. d plâjında, ar avukatla . rından Müray Levinin küçük ço. cuğu Peter Levinin cesedini bul. Mmüştur. Çocuk, geçen şubatın 24 ünde kaybolmuştu. İlk evvel, çocuğun arkadaşlarile kaçtığı, birkaç gün sonra aile yurduna döneceği zan. nolunmuştu. araşlırmalarında çocuk hırsızları tarafından kaçırıldığını tesbit etti 12 yaşında bulunan Peter, mek. tebden dönerken — kandırılmış ve kaçırılmıştı. Balzısı, çocuğu bulmak için bır çok çarelere müracaat etti, Mat - buat, sinema ve radyo. vasıtasile dava — etmiyeceğini ve mükâfat hatta bütün (Devamı yedinci sahifemizde) | Ö — 'sünda yeni tertibat elmak için i--| Şeyda, onu sabah — akşam yap- tığı tramvay yolculuklarında ta- nımıştı. Yeşil mantosu içinde bü. tün bir yıl yaprak değiştirmiyen manolya gibi zarif ve yeknasak bir Biyiniş tarzı vardı. Her zaman e- linde mantosundan başka munta. zam ambalâj yapılmış bir kutu taşırdı. Bu ilk gören üzerinde bir dosta, akrabaya götürülen içi pasta veya şekerleme dolu bir ku- tu hissini bırakırdı. Şeyda da ilk günler böyle zannetmiş fakat son- raları içinde yemek taşındığının farkına varmıştı. Nevin biricik annesile beraber Istanbulun ıssiz bir köşesinde u. fak bir mesçi kadar temiz ve | küçük evinde asude bir hayat ya- şardı. Muhakkak ki temiz bir a- ile kızı idi. Fakat çok sevdiği ba. babası bir iki yıl evvel onları dünyada yalnız bırakarak gözle- Fini ebediyete yummuştu. Nevin bu acı ölüm vak'asından sonra hem kendi hayatını kurtarmak ve hem de hayatta ondan başka kim- sesi bulunmuyan müşfik annesine yokluk çektirmemek için okudu. ğu Frahsız mektebindeki tahsi - lini yarım bırakarak, bu küçük yuvada sessiz ve temiz bir hayat yaşamağı tercih ederek bir ban - kada çalışmağa başlamıştı. Gü . zeldi de... Annesinden, babasın- dan ve hocalarından aldığı kuv- vetli terbiye onu başka yollara; - hem kendi kazanan bir kız ol - duğu halde - asla sevkedemezdi.. Nevinin bu sade ve temiz hali Şeydanın çak hoşuna gitmiş, hat- ta geçen gün onda Nevine karşı büyük bir meclübiyet uyandır . mıştı. Ah bu temiz yavru, onun, Şeydanın “olsağdı.. Nihayet kararını verdi. Onu sokakta veya tesadüflerinde ra - fikrini bir mektubla açıkça ya - zabilirdi. Nitekim bankadaki ad. Tesine şu mektubu yazdı: Şeydadan Nevine Nevin Hanım; Sizin tatlı, mes'ud ve sessiz ge- çen günlerinizin birkaç dakika - sını haleldar edecek şu mektubu yazdığımdan dolayı affinizi di . liyorum. Beni bu harekete sev - keden saik size karşı düyduğum meclübiyettir. Gerek siz ve gerekse — âileniz hakkında kâfi derecede malümat sahibi bir adamım, Ha; hıktan uzak- kimselerle israf et. meği istemem. Sizi bir yıldan - beri bir gölge gibi takib ettim. Fakat bu hareketimi bugüne dar size sezdirmedim. zannediyo- rum. Size karşı büyük bir zâf'du- yuüyorum. Bu da muhakkak ki küvvetli bir se başlangıcı. dır. ilâh İ Şeyda o sabâl erkânden mek - tubu isdeli taahhüdlü olarak postaya verdi. Artık sevincinden kabına sığmıyordu. — Nihayet ©o mektub sessiz meleğin eline gide- cek, cevab vermese bile Şeydanın kendisile alâkadar olduğunu, o £ nun tarafından sevildiğini bile - cekti. Bir iki gün iade makbuzunun gelmesini bekledi. Üç, dört gün hatta bir hafta geçti, değil mek- tuba cevab inde makbuzu bile gö. Tünürlerde yoktu. Şeyda soluğu postanede aldı. Yapılan soruştur- ma neticesinde posta memuru - nun yanlışlıkla mektubu yalnız adi taahhüdlü olarak gönderdiği tesbit edildi. Ona bu haylice üzül- müştü. Amma ne yapsın olan ol- muştu. Artık Şeyda, onun elile atılmış bir imzasından bile mah- fi insan- den, Fransız askeri mütehassıslâ- ı tinin yeni vere alar ile bu Mesele yine ta. oluyor. Hafiften bir mukabele: - Yoşa... Mustafa Kemal Paşa... Yaşa... a Terennüm bu, fakat, sesler ki sık. Mütarekenin ümidi boğan azgın günlerinde- yiz, Güneşi, kan rengindeki tulüu bekliyoruz. İstanbulun bu akşamları çok hazindir! , en ucda da bir kadın var, Ge mantolu, zayıf fakat, güzel bir kadın. Yapyalnız. Ayı, yıldızları, göğü, denizi, şan İstanbulun sönük, zayıf ve sa- iklarını seyrediyor. Dalgın ve düşünceli Derler ki: Dünyayı yaratan Allah biz değildir. ay da, deniz de, rüzgür da birer Allah. t mt, inanmamalı mı?, Nasıl istersek! tız, güneş ve rüzgâr kadın; ay ve deniz ü , deniz güneşe tutkunmuş!. ve A yaratanların mil- üren — sevgilisini dihine kapamal uçkırtmak için her dan sürü sürü kurban verdiği nginden avuc avuc altını da gökyüzüne fırlatır ve bu altınlar sevilen kalbin eteklerinde küme küme serpilir kalır; akşamları bulutlar ara- zından bize görünürmüş ki, biz bunlara, diyoruz. Kim bilir? Belki, Ancak bilim yereceğini ilân e: Devamı 7 inci sahifemizde Edebi Roman No.3 uzun boylu kadının iri yeşil gözlerini bu yıldızlardan ayırmayışı. * Çok sürmedi. Genç kadın ayağa kalktı. Fakat ne oluyor?. Niçin güvertede birdenbire çığlıklar koptu: — Ay ayt.. Ay... — Ne oldu, ne var?. sevdalı gibi — Kim, kim?. O köşedeki güzel kız mı?, — Vah zavallı tazecik. Ayol sahi mi, kendisini denize attığı' — Sahisi, gini deniza attı! yalanı yok, Evet? Elindeki ki ? Düşmedi de, ken- ağrına götür- sı bir oldü. Şimdi Etem İzzet BENİCE her kendini öldüren gibil. Amma niçin ölüyor, sebebi ne, ölüpde ne ya. pacak, yaşasa ne olacak?.. Ve sonra bütün bu in - sanlardaki merak, çığlık, çılgınlık ne?.. Her ölü ile, her ölenle bu kadar uğraşılsa kulaklarımız muhak- kak vaveylâdan sağır olup kalırdı!.. * Vapur durduruldu. Karanlık, bir dalarsa bir daha görünmiyecek. Sandal yetişti. Fakat, o mutlaka ölmek istiyor. Her uzanan eli itiyor Aksilik, dalgalar da bu gece nekadar sert! Ölecek mi kurtarılacak mı?.. Belli de. Bil. Uğraşılıyor. sir — Kim imiş?.. — Bilmiyorum. hatsız edemezdi. rum kalmıştı. Her geçen gün on: Fakat pekâlâ | da garib bir endişe uyandırıyor- — Sormadınız mı?.. — Knuşamıyor ki... — Niçin intihar etmiş?. — Söyliyecek halde değil! — Demrek ölecek... — Öyle.. Ümidsiz görünüyor. - Kendisini görebilir miyim? — Şimdi hastaneye kaldırılacaktı! Eğer, gitme- ise hay hay., — Teşekkür ederim.. Bunu söyliyen Refiktir. Gazeteci Refik.. Refik Necati. Yazı müdürünün geç vokit yazı masasından | ayınp soluk aldırmadan koşturduğu Refik! İ Gazeteciliğin böyle saati bellisiz ..ngur)nl.ırh doludur. Hudud koşulmaz. Koşulan yalnız bir şey vardır: Havadis peşi. İşte, o da koşuyor. Merkez me- murunun yanından çıkar çıkmaz göslerilen odaya koştu. Baktı: Tamam, Daha orada, Yani, deniz mer. kezinin kuytu bir odasında. | Tesadüf. Denizden kurtarılırken gümrük mo- törü geçiyormuş. Yetişmiş, Kurtarmak daha kolay- laşmış. Almış ve buraya getirmiş, Şimdi hastaneye götürülecek. Otomobile indirilmek için sediye bek. leniyor. Kadın, baygın. Kımıldanamıyor bile. zun bir koltuğun üzerine yatırılmış!. upü: Tanımak ümidi, Belki. Yanına sokuldu, dikkat etti: Hiç tanımıyor. Fakat, hakikaten ne güzel ka - | dın! Kadın değil, genç kız. Toy, dilber, bir bakışta | sevilebilen bir kız, iri yeşil gözleri, uzun kirpikleri, | YILDIRIM TELGRAF du. Acaba mektüub &. j miydi. mAıgıııııııu. de mektüb dan doğruya matlüb © nin Nevinine —gilm müessesede çalışan hunduğu için n“ v dolaşmış, nihayı vin tarafından — merlll açılmıştı. Şeyda İM *Böyle bir kimse diye ötekine vtr:;;l' ne. Bu suretle ayni mektubu nk—“" 1 | acaba mektub hi DU Üçü de bekâr old ge bunu - kestiremiyorlt ee bepten de cevab W mıştı. Şeyda mektubun ğinede kanaati rH cağızın aldığı — yüktü terbiyeden müt! lhılığı kendisine cesaret edemediğini kendi kendine y Bunarağmen bir ” doğrudan dnğruyk'”îbp Nevine açmağı raz sıkılgan - ve Ny olduğu için bu $ gelecekti. Amma başa' gelen s!*""“ sabah akşam takib birçok anlar zuhuf sokulup bir tek Keli Temek cesaretini keP medi... Gene bir akşam * vayda beraber dönütC'i, hayet kararını . yTılr!ven bir sesit Nevin tek kişilik b"wm oturmuş o yumuk # ğu bir fransızca bifelerine datmış ""kr;;* du. Berikinin sesi döh| Tedi; yatkandu. KA ÜN piyordu. Fakat tü liyecekti. Nevin Hanım, "ı Bu, genç bir 9 ziyade hasta ve alil mırıldanışı idi. AFâ kalabalık ve gürültü zünden Neyin bü g Y ııf’f duymadı, işitmödi *”ı;' da seslenemedi. Büsbütün ınıvvd r kirlmıyi.. Önu 6 / laşamıyordu. ayazda nmyorek rafında döndü, yalt "”fş *L.. Ofi Sevgi ne fePh, ci bir mektub yi tırıdı. Amma ne ı,u bir türlü kestirem n düde düştü. AD“ 4 eline gitti mi, A Mmektubu, ilkinin '1"” ln mı yazsın, ya bi K dıysa bu. manasız % caktı. Yeniden bİr / tubuyazsa,. Ya evVe Bu da büsbütün ':Jl endişesile düşünüy' kendini yiyordu. .. Şeyda dalgin ve ÖŞ İ Ağır, ağır yürü v lemiş olmasına ı'll"ısı mekte istical sırada eski mek“ dan Sedad yanına — Yahu _,oydı kalmadın mıi. B" K 4 3 Ka | gözüm hrdPS'"' di Ne o Ünivesitye fıxıltd mu geçtin. Hangi sediyorsun. — Sorma Şeydâ , gruptan kaldık vam eden kaya girdik s*"ş" — Sahi mi Y kaya? Yahu bir derdim (Devamı 7 LET !/f!în' .1'?.'_ ETZ

Bu sayıdan diğer sayfalar: