8 Haziran 1938 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3

8 Haziran 1938 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| Şehir meseleleri |Egede İşçi adarların f Verenle iş alan arasındaki 'arı halletmek için Anka « İş mahkemesi kurula - Vakıa işçi ile patron ara . ihtilâflar, her mıntaka - Ömirliği tarafından da hal. edir. Fakat iş âmirliği lan olamıyan ihtilâfların, ha. Slühiyettar bir heyet tara. km, ledkik edilmesine ihtiyaç Hüştür. İşçi ile patron ara. lam bir ahenk tesis etmek ile, her iki tarafın hak. © koruyacak, bir mahkeme - tili iş hayatında, büyük bir S1 karşılıyacaktır. iğimize göre Ankarada iş mahkemesinin, ilk y övlerden tedkik edeceği da. mlarla, lokantacılar aram İ davadır. Bu dava seneler. fİ esnaf cemiyeti teşkilâtını BK etmiş, şimdiye kadar hal- p . Bu davanın — şekil eti hakkında bir fikir e- Üzere, her iki taraf ara. & İsdkikler yaptık. Öğren - 0AmiZi aşağıya yazıyoruz. ÇARSONLAR NE DİYOR? k larla, lokanta ve gazinig- K Yasındaki — davanın esası aç Evvelâ bunu izah edelim: ç z biliriz ki bir lokantaya, 'a — gittiğimiz zaman, 10 garson ücreti — veririz. İZ de bu garson ücretinin, lün cebine girdiğini zanne- Garsonların söylediğine gö. Yüzde on garson ücreti, pat - kasasına girmektedir. t yüzde ondan pek az Almaktadırlar. fazla miktarda pa. den müşteriler, yüzde on f © ücretini, pek de hoşlana. Ü , Ekseriyetle, müş. İeç , garsonlar arasında, yüz. h Barson — ücreti yüzünden blar olmaktadır. Bütün bu ira biz hedef oluyoruz. Bü- Üşterilere, yüzde ön gar - neden — alındığın! ha mecbur kalıyoruz. Doğ. OU söylemek lâzım gelirse, KĞT bir iştir. Fakat bu ağır | Va tt rağmen, yüzde on yine Üa , Sebimize girmiyor. Bunu kkanta — patronudur. Bize, ondan pek az para dü. ? RVU 'ACILAR NE DİYOR? h Yüzde on garson Ücreti, Üle garsonunun eline geç. | ik ” Meseleyi bir taraflı tod. ek doğru değildi. Her iki ünlemek, ona göre hüküm lâzımdı. Tanıdığımız bir | üj Santacı ile, senelerdenberi bu mesele etrafında S Tokantacılar da fikirle. Suretle izah edebiliriz! Şlüzde on garson ücreti, ta - | Tümya* Barsona ala değildir. Av. da böyledir. Zaten bu Avrupadan — girmiştir. ©h garson ücreti, müessese ©0. müşteriden alınan bir üc ğ EDEBİ 4 U'Weu..._ gürültüden uzak. b kendi kendisini dinlemek et için bundan âlü'bir yer Ür edilemez. Burada en ka- , yeni şairlerimize kadar güzel çiirler , İnsana ilbam veren, tar Yilesini harekete — geçiren bir manzara.. b ayaklarının ucuna mavi serilmiş çiftliğin.. Kötağ alabildiğine uzanan İl Yamaçlar, sıra sıra ağaçı ! Snlatayım — Semra, Bu böyle yakından görmemiş- - Bu sefer daha alıcı gö iğim için mi ne? Bana Patron ihtilâfı ! | t mlarla lekanta ve gazinecular arasındaki| Esaslı bir mücadele- -anlaşamamazlık neden ileri geliyor ? |Viş üzerinde yaptığımız tedkiki ve... lerini yazıyoruz.. rettir. Vakıa bu ücretin ismi gar. son ücretidir. Mesele bir isim . den ibaretlir. Esasında bu ücret Bervis ücretidir. Servis denikdiği zaman bu mesele yalnız garsona sid değildir, Garson servisini mü. essesenin vasıtasile temin etmek- tedir. Demek oluyor ki, yüzde on garson ücreti denilen ücret, pat. ronla, garsonunun — müşterek bir Bakkıdır. Çünkü bu ücret, mü . essese dahilinde tahsil edilmek - tedir. Eğer bu müessese olma - saydı, garson bu parayı nereden tedarik edecekti. Garson — ücreli, — müessesenin müşterek bir tahsil ücreti oldu - una göre, bu ücretten yalnız gar. sonların istifade etmesi pek hak. sızlık olur, Ötedenberi yüzde on garson ücreti — meselesinde bir teamül meydana gelmiştir. Yüz. de ondan bir miktarını müessese almaktadır, Fakat her müessese. nin şartlarına — göre, değişebilir. Bazı mücssisler, yüzde onunun, yarısını alırlar. Bu para tamami. le patronunun kasasına girmiyor, jyüzde on garson ücreti diye tah- Sil edilen parayla, kırılan tabak - ların kaybolan çatal ve bıçakların parasını ödiyaruz. Her Jokantada bunların ziym büyük bir yekün teşkil eder. Biz, garsonların yüz. 'de ön garson ücretinden, bir mik. tar para ayırarak, kirilan tabak - ların parasını temin — ediyoruz. Bu suretle garsonların. servisine de hizmet etmiş oluyoruz. Mese. leyi daha derinden tedkik edecek olursak, yüzde on garson Ücreti, yine garsonunun daha iyl servis yapmasına maramaktadır. Eğer kırılan tabakların para . Sını, bunu kıran gârsondan ke - secek olursak, garsonlar daha zi- yanlı çıkarlar Halbuki bir takım kırıldığı veya kaybolduğu zaman bunu yüzde an garsen ücreti ile ödemiş oluyoruz. Demek oluyor. ki, yüzde on garson — Ücreti, bir nevi zarar ve ziyan sigortası va. zifesini görüyor, böyde hir sigor. taya da ihtiyaç vardır, Eğer bu sigortayı ortadan kaldırırsak, yi ne garsonlar ziyan edeceklerdir. NETİCE, İŞ MAHKEMESİNDE Şimdiye kadar gerek garson - ların, gerekse patronların fikir - lerini, hulâsa halinde, buraya ka dar yazdık, hangi taraf haklı? Doğrusunu söylemek lâzım ge - Hrse, birdenbire hüküm vermek elimizde değil.. Ankarada teşek. kül edecek olan iş mahkemesi, se. nelerdenberi uzayan ve bir türlü halledilemiyen, — meseleyi nasıl halledecek? H. Yoksul çecuklara kongresi €. H. Partisinin - himayesinde teşekkül eden «İstanbul ilk okul çocuklarına yardım birliğinin Be. yoğlu idare kurulur kongresi bu akşam saat 17 de Beyoğlu Halke. vinin Tepebaşındaki merkez bi. masında aktedilecektir. D ıı..ı:JM OŞKUN ı ROMAN: 146 NUSRET SAFA C çok şirin gözüktü Mazrufu hoşu. na gittiği için zarfı da beğendin, deme, ha!. Tomris: — Haydi inelim, su istemek ba- hanesile belki görürüz. Dedi. Lâkin, ben doğru bulmadım. Adamı şüphelendirmemek lâ . zımdı. Kendisile alâkadar olduğumu- zu, merakımızı — tahrik ettiğini hissettirmemeliydik!.. Ş İşte sana, seni ne derece alâka. dar edeceğini bilmediğim bir ha. vadis Semra.. * Bunu ister mektubu doldur. - mak için yazdığıma, istersen yaz. Çekirge ye başlandı Ege mıntakasının bazı yerlerin. akmıştır. Bunun üze. rine Ziraal Vekâleti memurları tarafından — esaslı bir mücadele açılmış ve iyi neticeler alınmağa başlanmıştır. 4 Doktorlar için yakında Üni - ] versitede bir tekâmül kursu açı. | dacaktır. A — (Dış politikadan devam) kalliyetlerinin teşebbüsleri kar - şısında ciddi bir neahiyet almıştır. Otonomi diye bağıran Almanlar, Folonyalılar, Macarlar arasına Sla vakların da karışması, Çekoslovak devletini harice karşı ayakları ü. zerinde tutunmamıyan bir heyulâ şeklinde göstermektedir. Hakikat te Slavak meselesi o derece ehem miyetli değildir. Başvekil Hodza, Slovaktır. Otonamiye taraftar o. lan Slovaklar bile bunu, Çekoslo- sından istemektedirler. Yani va. tanperver Çekaslovuktırlar. Fa - kat her kafadan bir ses çıkıyor: Bazılari, İsviçre gihi kantonal bir sistem kurulmasını istiyor. Ame. rikadan gelen bazı Slovaklar da Amerika gibi federal devlet ku « Fulmasını ileri sürmüşlerdir. İs - viçre sistemcilerinin de ayrı ayrı maksadları vardır: Almanlar bun dan Çekaslovakyanın enternasyo. mal bitaraflığı kabul etmesini mu. rad ediyarlar ki, bu, büyük Al - manyanın tezidir. Diğerleri oto « nomi tarafında ısrar ederek ha - rici politikaya karışmıyorlar. Amerika mı, İsviçre mi? Çekos- Tovakyanın derdlerine — Amerika ve İsviçrede yapılmış ilâç vermek istiyenlerin tatih malfımatları nak san olsa gerektir. Filhakika me A- merika, ne de İsvicre sistemleri. nin Çekoslovakyaya uymuyacağını anlamak için derin tarih bilgisine ihtiyaç da yoktu. Her iki memle- ketteki idari ayrılıklar ile dil ve hars ayrılığı arasında münasehet yoktur. Amerika, dil ve hars ay. rılıkları meselesinde son derece müsamahasızdır. Bunun içindir ki Amerikalılar, memleketlerine «dö küm tenceresie adını vermişler - dir. Bu memlekete giden her mil- leti eriterek Amerikalı yapmak is. terler. Amerikalı olduktan sonra da isterse Nevyarkta, isterse San Fransiskoda yaşasın, İsviçrede ise dil ayrılığı asla tebartiz etmemek. te ve tarihi ve an'anesi olan bir İsviçrelilik üzerinde durulmakta- dır. Halbuki Çekoslovakyada her millet bu ayrılıklar Üzerinde ısrar etmekte ve birçok ckalliyetler bu gayelerine varmak için hudud dı. şarı devletlerden yardım ummak. tadırlar. İsviçre veya Amerika ilâç ları Çekoslovakyayı mutlaka öl- dürür, Çekoslovakya kurtulacak. sa, onun kendi derdlerine mahsus ilâcı pulmak lâzımdır. İşte Çekos. lovakyanın mukadderalını / idare edenler bugün bunun - reçetesini hazırlamaktadıclar A. Ş. ESMER miya değecek kadar . enteresan bulduğuma sifet. Yalnız ilk gö. rüşte bu kaba ve esrarengiz ada. ma abayı yaktığım zehabına ka. pılma.. Sen nasılsın canımın içi?. Davanızın günü belli oldu mu? , Bilsen Semra nekadar acıyorum Naci'ye, İstanbulda iken: , — Madem Semra böyle istiyor. Onun isteğini yerine getirmiş ol. mak için bu arzusunu kabul e - aiyorum, Hor türlü kolaylığı gös. dereceğim. Fakat yüreğim sızlı « yarak ayrılıyorum, demişti. Ayrılmakla biç iyi etmiyorsun; amma inadcı Semraya Jâf anlat . manın müşküllüğünü takdir et. miyor değilim. “Yüzüne söylemedim ama, bu se. ne İstanbula gelişimde seni çok değişmiş buldum. Doğrusunu is. terson büu tahavvül lehine değil.. Çok serhestsin ! Bir genç kadın | yonu çıkarır, fakat, ne içer, ne de Askeri malüler VEBÇ OA Beyaz zehir Dellalları Türkiyede afyon bir ziraat ve satış metardır. Türk koylüsü af. yutar, Bugün böyle olduğu ka - dar, dün de öyleydi. Turihin afyon içme ve yutmaya en geniş müsa. mahayı kaydettiği günlerde bile yine Türk kendi urasında bu sal. gına en az kurban veren millet ol- muş ve kurban tipleri: — Afyonkeş.. diye damgayı, keodi sosyete . sinden dalma uzakta tutmayı miştir. Afyonkeş, bizim yetiştiği- miz devirlerde bile afarozlu bir kilise düşkünü gibi hep kendi mih neti içinde sürünen mahlâktu. Bugün için Türkiyede bu tipe örneklik edebilecek tek adam yok. tar, Fakat, afyonu ve afyonkeşi unuttuğumuz bu devirde ne yazık ki tektük de olsa beyaz zehrin sü. rücülüğünü yapanlara raslıyoruz. Hemen her gün bir gazetede, ya bir eroin kaçakçısının, ya bir ero. inomanın yakalandığını ve yahud da bir kokain karargâhmm basıl. dığımı, bunu alıp satanların tatul. duğunu okuyoruz. Türk vatandası afyonu nasıl sa- dece bir ziraat ve satış metar sa. yayorsa va daima saymışsa mu - hakkak ki, ondan çıkarılan her çeşid zehire karşı da o kadar lü- kayddır. Bu zehrin sürücülüğünü yapan. lar eğer memleket dışma kaçak . cılık yapmak suçlusu — değil de 'Türk halkına kol ve hercin sevgisi aşılamak müttehimleri ise- ler bizce bunlara karşı ceza hü - kümlerimiz hafifdir. Tertemiz bir milletin çocukları arasından bir tekini bile kandırmak ve beyax zehite alıştırmakla yaltız o zeh. rin satıcılığını ve vasıtalığını yap- mahin suçu değil, bir de katil su. gçu vardır. Bu kalil hem vatanda. şın, hem vataadaş seciyesinin ka- nına giren iki yüzlü biz öldürüş. tür. Bir vatandaşı âldüreni on beş yıl hapse koyuyorur, birden faz. Tasını öldüreni idam — ediyorur. Kendi teşvikile ve kendi satıcılığı ile vatandaşı ve vatandaşları ze- hirliyen ve öldürenlere karşı te. zal hükümlerimiz neden daha az olmalı?. BÜRHAN CEVAD Kurultayı Toplanıyor Askeri malüller kurultayı ayın 10 uncu günü Ankarada toplana. caktır. Bu kurultaya İstanbul - dan iştirak edecek ulan murah - kaslar, yarın akşam şehrimizden hareket edeceklerdir. Ordu malüllerini terfih ve ik- dar eden hükümetimiz, bütün malülleri her vakit — himaye ve müdafas ederek şereflerini yük - seltecektir. İçtimal, idari, sıhhi ve iktısadi sahalarda malüller bir - | Felâketzedeler için 2100 lira ve 50 çadır gönderildi Lice kazasında açıkta kalanlar için yeni kârgir evler yapılacak <Zelzele mıntakasında: Lice kazasıncan bir görünü? Çankırıdaki — zelzeleden Diyarıbakır - vilâyetine tâbi Lice kazasında vukua gelen yer sar - sıntısında zarar gören felâketze. delere bir yardım — olmak üzers şimdiye kadar — Kızılay umumi ,merkezince 2100 Hira gönderil - miştir. Daha da gönderilecektir, Ayrıca halk tarafından yardımlar devam — etimektedir. Lice kazası mantakasında ve Hani nahiyesin. de vukua gelen zelzele münase. betile açıkta — kalan halk içinde Kızılay merkezinden elli kadar çadır da gönderilmiştir. Bu zel - zele muntakasında müfus zaylatı yoktur. Fakat zelzele fasılalarla vakit vakit uzun müddet devam Müessif bir İrtihal Denizbank umum müdürü Yu. suf Ziya *Önişin validesi, esbak Konya meb'usu ve reji başmu - dürlerinden merhum Bay Şakirin relikası Bayan Hayriye dün ve- fat etmiştir. Merhumenin — cenazesı bugün pek hazin merasimle kaldıru - mıştır. Sabahleyin saat dokuzda Köprüden kâalkan Kınalıada va - puru Büyükdereye gitmiş ve ve. naze Büyükdereden kalabalık bır kütle tarafından vapura getiril . miştir. Kınalı vapuru Büyükde - reden doğruca Üsküdara gelmiş, mutantan bir halde vapurdan çı- karılan cenaze doğruca Üsküdar gamiine götürülmüş, namazı-kı - lındıktan sonra merhume Kara. caahmede götürülerek aile mak. beresinde ebediyete terkedilmiş. tir. Cenazede şehrindizin mümtaz si. malarile Denizbank, İş Bankası, Afyon — inhisarı, eskân ve me - murlarile — şehrimiz iktısadi va mali mücsseselerine mensub bir çok zevat, Yusuf Ziya Önişin bü- tün dostları, Güneş kulübü erkân ve azası, sporcular ve kesif bir halk vardı ve pek çok çelenk gön. derilmişti. Merhümeye — rahmet diler ve liğine yardım edecektir. Ayni zamanda — çalışabilecek malüllerimize de münasib — işler bulunacak,bir vazife temin olu. nacaktır. için bu çok tehlikelidir. Sonra Selim Sacidi takip eden benim intikamımı almak bahanesile Sa. mi ile giriştiğin macera bir hayli korkunç netice verebilirdi. Bun- dan dolayı benden teşekkür bek. Tiyorsun, beklemekte de haklısın! Lâkin senin vaziyeşini gözönüne getiriyorum da, intikamımın a - Jındığından duyduğum huzur, se. nin giriştiğin tehlikeli oyunlar . dan hissettiğim azabdan — daha kuvvetli gelmiyor bana., Bu ayrılışın, neden saklıyayım, senin için iyi olacağına kani de - iilim. İstanbuldayken de söyle . miştim ya!.. Sen korkuyorum ki, sapıtacaksın, Semracığım. Yüre. ğim titriyor. Çünkü sana mani o. lacak hiçbir kuvvet yok. — #*Ben irademe hâkimim!» Diyeceksin!.. Oooh hayır Sem . ra, Biz kadınlar kendimizde ne kadâr bir irade hâkimiyeti teveh. büm edersek edelim, yine nafile, sevgili anasının ölümünden do - layı Yusuf Ziya Önişle aflesinin kederine iştirak ederek derin ve samlmi taziyetlerimizi sunarız. sonda mağlüb olan, elinde bir sü. rü zararla çıkan yine biz oluyo - Tuz. Şimdi, genç ve güzel dul bir kadın karşısında mahallemdeki delikanlılardan başlıyarak, ber . kesin nasıl yaltaklanmağa başlı. yacağını görümün önüne getiri. jyorum da, bu karkunç — hakikat Öönünde titriyorum. Herkes sana ekdolaş olacak. Seni karkutacak, çekindirecek hiçbir mâni ve kuv. vet olmadığı için, sen bunlardan bazılarını zararsız. görerek, bir gönül eğlencesi kabilinden benim. seyeceksin! Kadın olduğun — için sana yaklaşanların arzuları bam- başka, tahmin edeceğin gibi pek iğrenç olacak, Sen ilk defa bunları anlıya - 1 Öyle ya. bir erkek Hissiyatını hangi mihenge vura- rak paha biçeceksin!. Buna ban. gimiz muktediriz. Kızacağını bildiğim halde, di . limin döndüğü kadar bu tehlike. 3—SON TELGRAF — & Hariran 1938 Diyarıbakır zelzelesi etmiştir. Diğer taraftan Lice belediyesi | tarafından 2 nümune evi yaptı - rılmış bir de bütün hükümet de. yairini ihtiva etmek üzere büyük bir belediye dairesi inça edilmiş. tir. Zelzeleden mutazarrır olun ca- ki evler yerihe şimdi bu nümüne evlerinden yapılacaktr. | ğuna dünyanm bütüri bübi | İerini dolaşarak çuval çuval karşı. Ayrıca bu sene bir kilametro uzunluğunda ve bahçeler arasın. dan geçmek üzere Lice merke - zinde bir iltisak caddesi açılmış ve etrafı teşçir edilmiştir. Yine Licede bu sene yapılan kayma - kam evinin inşaatı hitam bulmuş. tur. Bayrağımız Tabutlara j Örtülg_i __yecek Bayrağımızın kudsiyetinin mu. hafazası hakkında Dahiliye Vekâ. günderilmiştir. Bunda ezcümle şöyle denil - mektedir: «Türk bayrağının nerede ve nâ. Sıl kullarılabileceği ve nerelere ve kimlerin müsaadesile örtüle. bileceği bir nizamname ile tayin ve taşrih edilmiş olmasına rağ. men maalesef bazı yerlerde bay. rağımızın gelişi güzel ve lâaletta. yin hususi şabısların tabutlarına örtülebilecek kadar ileri varıldı. ) ve netice itibarile milletimizin lan bayrağımızın kudsiyetini mu- hafaza etmeğe alâkaadrlarca iti. na olunmadığı, alınan haberler - den anlaşılmaktadır. Bayrak nizamnamesinin 30 un. cu maddesi bayrağımızın hangi eşhasın ve ne gibi şerait dahilin. de ftabutlara örtülebileceğini va- zıhan tayi nettiği evsaf ve hiz - ) met erbabına inhisar ettirilmesi icab ettiğinden herhangi bir sı - mıf ve teekküle mensub olursa olsun bayrak — nizamnamesinin haricinde kalan kimselerin ta « butlarına — bayrak örlülmesine kat'iyyen müsaade ve müsamaha olunmamasına son derece itina olunmasını rica ederim.» <e leri bir kere daha önüne koymak- tan kendimi alamadım. Buna da hakkım var sanıyorum. Mektublarını beklerim. Burada beni oyalıyacak yalnız senin mek. tublarındır. Ben de seni mektub. giz yalcudan havadis veririm. E- ier yüzünü görürsem tabii.. İn . sanlardan kaçan bir tip gibi ge- || liyor bana.. İnşallah çiftlikte ken. di kendisini hapis etmez. Vadini hatırlatırım. İşlerini yo- || misafir geleceksin değil mi?. | Kat'iyyen sıkılmazsın, seni gez - dirmeğe, eğlendirmeğe çalışırız. Bakalım biraz da gürültüden sıymıl, köy hayatı üzerinde bel . ki müsaid tesirler, yayar. Ruhun. daki fırtınaları yatıştırır, sinirle. rin, asabım düzelir. Unutma hal... Boşanma davalarının arası epey- ce açıktır. Böyle uzun müddeti yakaladığın an, atla vapura.. letinden vilâyete yeni bir tamim | e Fa | dübundan ürkerek kurii gıdıklıya | gadıklıya kendine doğru çekme: | e çalışan adamdır. mefahirine ve varlığına timsal o. | Tarih ve masal Gerçi tarih e “masal arasında bir bıçak sırtı kadar fark vardır. Masal olmuş o, tarih olmuş masal arasında e hemen hiçbir aykırılık bulamayız. İskenderi Ke birin elma soyduğu bıçağı bilmem hangi müzcomda pördüğümüz za. man enun bir vakitler bir ayağı Avrupada, bir ayağı Asyada olan ve gölgesi Afrikaya düşen beldeler | fatihi bir şahsiyeti tarihiyenin ha. kikaten eline alıp da elima soydu. tek. mıza tatminkür vesikalar getirse yine elini vicdanına koyarak bizi yeminibillâh ile temin edemezler. Tarih, uzaklaştıkça masal olur ve maseal yemileştikçe tazç huyallerle canlanır ve günün sevki, eğlercesi | olur. Müzenin loş köşesinde Üze —de binlerce mütehasısın sözbirliği yaptığı bir bıçak üstünde şüpheli gözler toplandıktarı Sonra neden ensesini İskenderin komusurken kaşımak Gdetinde etmek fazla mübalü; olsun. Buraya kadar söyledikle- rimden zinhar zinhar <tarihin fay, dası hiçbir şeye badim olmu: tır» diyenlerle ayni likirde oldu- maz anlaşılmasın. Kasdımız, tarih yaptınlarla ta . riki roman yazanların müşterek yollarında birbirlerine söyliyocek. leri sözlerin ne olabileceği üzerin- de durmaktır. — Yani M. 'Turhan Tan ile İskender Fahreddin Sert. elli arasında birkaç xündenberi karileri zevkle alakadar cden mü. etarihi roman» yayzmaktudır. Ta. rih, nekadar geçmişin ifadesi ise, tarihi roman da o kadar gü dir. Tarih garnitlirü ile rünün zev. kini temin etmek istiyen tarihi ro. Hmancr ilmi bir tedkikin ağdah üs- Turhan Tan ile İskender Fah . reddin arasındaki bu tarih cilve leşmesine burnumuzu sokarak iki taraftan birini iltizam etmek ni yetinde olmadığımı: halde şu mi- gali zikretmeden geçemiyeceğiz: İmtihanda bir çotuğu «Kristof Kolomb kimdir?» GŞÜ sotuyarlar, — Tumurtayı masihıni üstünde durdurmasını keşfeden adamdır, gevabını veriyor. Çocuk gibi halkım hosuma giden ve aklında kalan tarih tarafından ziyade hikâye taralıdır. 'Turhan Tan; — Kristof Kolamb Amerikayı koşfetmiştir, diyor. İs- kender Fahreddin Kolombu yu - murtlattırıyor. İşte bizce tarih ile masal ve Turhan 'Tun ile Sertelli arasındaki fark. HALK FİLOZOFU Yunanistanın Sakız Valisi Dost ve müttefik Yunanistan hükümetinin Sakız adası — valjsi evvelki gün yanında refikası ve arkadaşları olduğu halde bir mo- törle Çeşmeye oradan da İzmire Dost vali, İzmirde karaya çıka. Tak 3 saat kalmıştır. Sonra tekrar Çeşmeye ve bilâ. hare Sakıza avdet etmiştir. Bu ziyaret tamamen hususi mahi « yettedir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: