9 Temmuz 1938 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4

9 Temmuz 1938 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

4—SON TELGRAF Yenıwtıcaret muahedesi sıyasî bir mahiyette görülüyor.. İkidevlet arasındaki iktısadi münasebetler ekoslovakya olacağa benziyor.. Baltık denizinden Karadenize kadar Almanya ile Rusya arasındaki devletler birleşme fikrinden vazgeçiıler? bu gidişle Orta Avrupada bugünlerde yi. ne nazarı dikkati celbeden bir fa. aliyet var, Fakat zihinleri asıl | kurcalıyan sual şu oluyor: Al - | manya - Çekoslovakya davasında acaba Lehistan nasıl bir vaziyet aldı, alıyor, alacak? Geçen ay - larda olsan, şimdi olsun, veya ge. lecek zamanda bu suallerin dui. ma yeri var görünüyor. Çünkü Lehistanın vaziyeti Avrupa dip. lomatlarını çok meşgul ediyor. Dün gelen Avrupa matbuatın. da bu meselenin — ehemmi, mevzou bahsolduğu — görüli Bir kere Lehistan yanın münasebatı de değildir. İki a anlaşma vücude getirmek ileri atılan teşebbüsler neticelen. memiştir, Bilhassa Fransızlar bu Çekoslovak. | şova ile Berlin arasındaki müna. sebat ne şekildedir? Herhalde Le- histan şöyle bir vaziyet almak is. tiyordu: Bitaraflık! Almanya ile Lehistanın müna. sebatı ne âlemde olduğunu kes - tirmek de uzun zamandanberi Avrupa gazeteleri için kolay ol. mamıştır. Çünkü bunun vakit va. kit değiştiği görülmektedir. 1934 denberi Varşova ile Berlin ara. sında bir muahede vardır. Buna bakılırsa resmi şekilde iki tura. fm münasebatı yolunda gidiyor. Fakat birçok hâdiseler icabı ola. rak bu münasebat vakit vakit iki tarafı da arlık memnun edemez bir hal almaktadır. Geçen gün «Son Telgraf> n bu sütunlarında bahsedilmişti: Al - manyada Lehli bir ekalliyet var. maksadla az uğraşmamışlardır. *Bunun gibi İngiliz diplomatları da çalışmışlardır. 21 Mayıs 938 Orta Avrupada mühim bir gündür, unutulmıya. cak bir tarihtir, Çünkü Almanya. ( Çekaslovakya — meselesinin alıp verdiği gündür. Çekoslovakya Ü. zerine bir takım tehdidler belir. meğe başladıktan sonra Varşova. nın alacağı vaziyet ne olacak? di. dır. - Almanyadaki — Lehliler de kendi haklarının muhafaza edil. mesini istiyorlar, Çekoslovakya - daki Almanlara imtiyazlar, mü - | saadeler verilirken Almanyadaki | | Lehliler de kendi haklarını mü « | dafaa için Almanya Dahiliye Na. | zırına müracaat ediyorlardı. Lâ . ye her tarafta çok büyük bir me. | rak ve endişe ile beklendi. Var. . Hay.. Gidiyorum z bu oldu, doktor çekildi sitn gird yanıdı, ağlamaya başladı bıni verdi. Ferhünde düşünmeden söyledi: gönderdi; toy ve hırçın kızda tekrar oda. kapıyı kitledi, karyolasının demirine da. kin yine geçen gün yazıldığı gibi ekalliyet meselesi Orta Avrupada pek karışık, birbirine girmiş bir | çok davalarla içinden gıkılamaz bir halde bulunan bir mesele ol. muştur. Çeköstovakyada Alman. avyon» a yeni lar var, Almanyada da Lehliler var, Bunun gibi Lehistanda da [ Almanlar mevcud!, Almanyadaki | | Lehliler birşey söyliyecek, istiye. | cek olunca Lehistandaki Alman. lar da böş durmuyorlar. Hele şu son zamanlarda Lehiz. tan Almanları arasında devamlı | (Devamı ——— Peru'nun fethi için 1524 de Fransua Pizar'la bileşen Don Diyago dö Almango, 8 Temmuz 153üde İKrızko'da katlolunmuştu. O zamandanberi tamam dört yüz sene geçti, Bu yıl fatihlerinin hayatını tetkik etmek faideden hali katil hadisesinin yıl dönümü dolayısil 16 ıncı yüz olmasa gerek... İspanyollar, horsıcah, kıskançlık, aşk ve siyasi Jetirikalar yüzünden biribirlerile mücadele ederler. 1535 de Almagro, başına bir sürü asi topladı, (amumi vali Şar!'in üzerine yürüdü. Inkas'ın, İspanyolların kullandığı yeni sistem ba. rutlu tüfeklerden korktular, az bir mukavemetten sonra teslim oldular. Dört muharip kılıçtan geçi. rildi. Pizar, kralı Atahualpa'yı hile ile tuzağa düşür. dü, ve hapis etti. Atahualpa, hapisten kurtulmak için mühim bir İpara teklif etti. Mahpus bulunduğu oda G metre GÜ santim boy 've 4 metre 80 saritim eninde idi. Elinin değdiği yere bir propaganda faaliyeti baş gös. termiştir. Varşova hükümeti bu propagandaların önüne için uğraşmaktadır. Almanyadaki Lehliler hükümetinden, Lehistandaki Al. manlar da Leh hükümetinden şi. lanmaz. Onun için kadın bayat küresinde lüzumsuz bir mahlük. tur. Onlar olmasa erkekler mü - kemmel yaşarlar, Ve dalma decin nefeslerle hayatları neş'e içeri - sihdn geçer. Kadın erkeği her va. kit, her yerde müşkül mevkie ko. yar. Sıkıntı denizlerinde boğmak ister. Her çeşid felâket cinsi lâtif denilen hakikatte hiçbir şey olmu. yan kadın yüzünden gelir. Buna rağmen erkekler neden hâlâ on . ların peşindedir?” Niçin bir ahü Rözün, geniş kalçanın, bir işvebaz yüzün hayranı oluyorlar? Bütün bunlara sebeb nedir? Şu zavallı erkekler hâlâ anlıyamadılar mı ki kadın tamamile faydasız bir mah. lüktur. Bu düşüncelerle o daima onlardan kaçmış daima müşfik o. lacağı yerde sert kalmıştı. En genç Branitten bile daha sağlam daha sert olan kalbi herhangi bir ma. ceranın esiri olmamıştı. Dostum harlci âlemle alâkasını kesen bir karabaştı. (Türiki dünya) bu na. nazariyelerine karşı kendisine: — O halde niçin çalışıyorsun? Diye sortlduğu vakit hayret et. miş gibi bakar ve şu cevabı ve . rirdi: , Yaşayabilmek için. — Kadınsız yaşanır mı? Bu suale de kahkahalarla gü . ler. — İşte yaşıyorum ya, Derdi. Ben bu eski günleri karıştırarak dostumun kâpıamı - çaldım. Onu sekiz senedir görmemiştim. Kapı. yı dört yaşlarında bir çocuk açtı. Selim Bey evde mi? 'Temiz giyinmiş, masum bakışlı geçmek Alman inej sahifemizde) Peru Faciası Peru Fatihi Almagro'nun katli- nin dörtyüzüncü yıldönümü | kadar, yani 2 metre 20 santim yüksekliğe kadar odayı altınla doldurmayı kabul etti, Bu suretle her İspanyol neferi, bugünkü piyasa üzerinden 2 milyon frank aldı. Fakat zavallı kral, paraları verdikten sonra yi. ne sörbest bırakılmadı. Boğuldu. Almangra yine memnun değildi. Gözleri altına İ doymamıştı. Şili'nin üzerine yürüdü. Bu sırada İn. | kas'ın şehri İspanyolların elinden istirdad ettiler, | — Almagra, Peru'lileri mağlup etti. Bilâhara bir muharebede kendi de mağlup oldu, esir düştü. Zen. | cirlere bağlandı, hasmının karşısina getirildi. — Sen bir hainsin.. Kralın verdiği salâhiyete |binaen seni idama mahküm ediyorum. — Merhamet! Öldürme beni... Yaşamak istiyö. rüm, ğ Diye yalvarıyordu. Yetmiş beş yaşında idi. Er. tesi gün boğuldu. Fukat çocukları, dostları intikamını aldılar, Pi. zar'ı 46 Haziran 1541 de, Kuzko sarayında boğazla. dılar. Peru'nun iki fatihi de feci bir surette can verdi, | H | | | di elimle birer birer asarım billâh... yanında üç İngiliz polisi taşıyor, sonra da Türk İs, tanbulun şehreminliğini yapıyor. Dünyanın en na. mussuz insanlarının eline düştük vesselâm... — Hepsi yoluna girecek Vedad... Girecek. bi. raz sabır. Anadolu biraz daha dirilsin. Mustafa Ke. Bir kadın düşmanı * Yazan : Muzaffer Sivil Aziz dostum kadınlardan hiç hoş- | çocuk geri döndü ve yukarı dağru bağırdı. — Baba!... Sizi soruyorlar, Bu anda, kıyamet kopacak de . selerdi inanabilirdim. Fakat Seli. min bir çocuğu olsun asla... Ayakkabılarımı paspasa siler - ken Selim göründü, Kızaran yü . zile beni karşıladı. Ve sekiz sene. nin verdiği arkadaş hasretile bir. birlmize kuvvetle sarıldık. — Nasılsın bakalım hayırsız? İnsan bir haber olsun göndermez Mi? — İşler işte biliyorsun. Sen na. “tılsın? — Fh işte şöyle böyle eneuk!.ır. la uğraşıyoruz. — Hani evlenmiyecektin, se - nin için kadın ... Dostum parmaklarile dudakla . 'yamı kapadı. Ve usulca kulağıma: — Sus dedi. Bunun hikâyesi u. zundur. Sana anlatırım. Gel yu. karı çıkalım. 'Temiz döşenmiş bir odaya gir. dik. Karşılıklı ourduk. Sigarala . Tımızı yaktıktan sonra anlatmağa Kadınlar arasında böyle başladı. Kim derdi ki Selim bir gün ev. Jenecek ve iki çocuk sahibi ola . cak. Akla hayale gelmiyecek olan bu iş bak masıl oldu. Bir gündü. Hasta, ölgün, bir son bahar günü daireden çıkarak eve geliyordum. Yeni maaş almıştım. Eve öte beri almak - istiyordum. Bir de elimi cebime attım ki cüz. dan yok. Sağa, sola döndüm. Ne Kerata herif Ağladı ağladı. Yarım saat, bir saat ağladı. Fakat gözyaşları içinin zehrini akıttı, zihnini düzeltti ki, zeman gözleri tekrar kuruduğu anda düşündü: — Nereye gideceğim?. Ben deli miyim, niçin böy le yaptım?. nereye gidecek?, Kimsesiz, tek başına kal. miş, genç bir kız hereye gider?. Ne boba evi, ne ana evi, nedayı, ne amca, , Tekrar «muhcirin misafir ha. desine mi, *Hilâliahmer» aşhanesine mi? Nereye?, Şimdı Refik te yok ki, kendisine yeniden delilet etsin Hastaneye yerleşdirdiği gibi yeni bir başka yer daha bulsun.. Ah..Bu Refik ...Zaten o, olsa bu akıbet başa gelir miydi?. Onun için olmadı mı?. Onu düşündüğü ıçin hastayı kırmadı mı? Hayatındaki bu ilk nobran. ik dikbaşlığı unun yüzünden yapmadı mı? Bu endisine o getirdi, onun aşk getirdi, onun Mi- #inir: — Met Je beraber kalışı getirdi, her şeyi, bütün bu mu. — Bana ümid verdi o aldatti... Diyor, Sevmek, ümidlenmek, aldanmak, aldatıl. — mak. Bunların hepsi bir araya ve kalb gibi dar, be. O yin gibi hassas kalblere sığmaz! Oda kapusının aralığında son bir muhavere: Edebi Roman No. 39 — Akşam saat kaçta geleceksin?, — Sekiz buçuk, dokuz.. — Haydi güle güle şekerim.. — Mersi.. Bir buse.. Bir buse daha.. Biri dudakdan, biri küçümencik mavi, derin bakış l1 gözleden... Nimetin bitmez tükenmez buscleri. Refik sokağa çıkıyor da onun için. Genç muharrir matbaaya gidecektir. Ma. ammafih henüz kararını vermemiş, son sözünü söyle. memiştir, Altın hazineleri.. San'at aşkı., Ruhtaki asalet ve yüksek ferağat hisleri.. Bütün bu tezatla. rın eidali, tereddüd, ve vuzuhsuzluk.. Eğer sokağa çıkıverse bu itiyaddır. Damarlara si. nen bu İtiyad çalışmaya alışan insanları her sabah bir lâstik top gibi sokağa fırlatır. Nimet emindir: Altın ve mücevher hazineleri herhangi bir gözü Yazan: Etem İzzet BENİCE kamaştıracak ve hattâ kör edip kendine bendedecek kadar cazib dir , Yer yüzünde bu cazibeden kurtula. bilenler pek azdır Refik te bu hazineleri gördükten ” sonra kendine bendolmıya malhkümdur. Böyle dü. şünüyor, aksine inanmıyor, Bu kanatinde emin olma. sa bırakmaz, sokağa çıkartmaz, göndermez. Kim bilir?. Belki, doğru.. Belki yalnış bir k: BÜ —- Monşer bunlar tarihe geçecek cinayetler,.. — Hakikaten öyle! -- Ne diyorsun dostum. Vallahi yer yüzünde böyle miskin ve mendebur hükümet görülmemiş. fir. Şişhane caddesi kana boyanıyor da herif şeh. Temaneti kapısından çıkıp bir kere, ne oldu?... de. miyor. -- Tabil... Şehremini Salim Paşa olursa tram. vay şirketi de halkı bu kadar düşünür!, ad —Ahazizim ah... Fırsat düşse şu herifleri ken- ti mal bunların hepsinin hakkından gel! Muharrirler birbirlerine derd yanıyorlar. Hep- Si içli. Hepsinin bağrı yanık. Vatan yangını, hür. riyet yangını, istiklâl yangını ve isyan! Damad Fe. rid hükümetine isyan. Ona isyan, onun adamlarına isyan. Küra Mustafa bu sözleri duysa hepsini di. vanı harbe çeker ve toptan ipe sürür!. Bu sırada, Refik de geldi. Yorgun. Babıâli yo. kuşu biraz da terletmiş! Derin bir nefez: — Hu...h... — Nereden böyle Refik?... — Evden... -- Dün akşam bizi beklemedi — Monşer olmalıydın. «Cardenbar» enfesti! — Gelemedim, Biraz rahatsızım. Belli. Konuşmuya hiç niyeti yok Hem, Nimetin evinden geldiğini saklıyor. Bundan hiç kimseye bahsetmedi. Yoksa her günkü Refik, her gündüzki Refik böyle sakin ve süküti midir? Bütün dünyâ ağlasa, o söyler, güler, güldürür, eğlenir, eğlendi. rir! Yalnız bugün, gündüzlerin değil, gecelerin Re. fiği!. Muztarib Refik, içli Refik, hisli ve kararsız Retik!... ti dÖ l ö adünenmn & ea el GÜB di d HİKÂYE fayda cüzdan çalınmış vey: [ düşürmüştüm. Meyus bir hal eve geldim. Penceremin önüne turarak o günlerde yeni vefâatl miş olan annemin hayalile köt mağa başladım. Validemin vefii| beni o kadar mütecssir etmişti ? Hayatta yalnız yapayalnız iımı hissediyordum. Arkadaşl gezemezdim. Zira onların her WW ardında bir «kadır» vardı. UMUİ * “mi yerlere” gidemezdim. vardı. Sösyete haaytına atıl dım. Zaten bu hayat kadınsı? * * lamazdı. Ben böyle düşünürkt kapım çalındı. Kim olabilirdi? Him akrabam ve sairem yoktik ğ İndim. Kapıyı açınca bütün lerim dikildi. Karşımda gök gözlü bir kız vardı. Selâm dim. — Birisini mi arıyorsunuz? — Sizi arıyordum. Demin € danımızı düşürmüştünüz. F hızlı yürüdüğünüz için yetii dim. Buyurun. ahlâklı bir kızın — bulunacı hüküm vermeden. cüzdanı &! Teşekkür ettim. Kapıyı henüz pamıştım ki bir ferzad beni t€f) rar sokağa bakmağa mecbur # Genç kız kaldırım üzerine lanmıştı. Yanına gittim kı — Birşey oldu mu? — Oooff!.. Yürüyemiyorum &| Sonra ilâve etti. — Biraz tentirdiyot var mi? Birlikte eve girdik. Ben a: sararken o bana dikkatle b du. Ben bu bakışlara fazlaca Wj makla beraber insani bir vAf5) yaptığım için gözlerimi öne €& jyör ve sesimi çıkarmıyordum. mi bitirdim. Bitirdim amma * bir türlü yürüyemiyordu. Bif man sonra da acı o kadar artti | bir doktor getirmek mecburiy? tinde kaldım. Doktor ayağın V | rık olduğunu söyledi * J Artık iş başa düşmüştü. burdum. Ayağı alçıyı koydurd Ve karyolanın başında ben de «hemşire» - oldum. İşte bu bütün bir hayatı ve düşüncelef P| altüst etti. Ben ona bakarken zaman geldi ki nefsimle artık cadele edemiyor ve bu kızı # meden duramıyordum. — Nihâl bir gün evine götürdüler. OĞ yine bombaş yine sessiz kalmi! Ve ben ikinci bir defa y.u.ııd Bu sesi duymak istiyor, bu 8? ' leri doya doya seyretmek arzil Ş diyordum. Hayatım bu şekil', gitmiyecekti. Bu hakkiati anlaf tım. Nihayet gittim. Ailosini tedim ve evlendik. İnsanın en İf? cı düşünceleri bile hâdiseler FAŞ — (Devamı 7 inci sahi |

Bu sayıdan diğer sayfalar: