15 Ağustos 1938 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4

15 Ağustos 1938 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

H SON TELGRAF—15 1938 Çekoslovakya - Almanyakadın Herşeyden evvel parasızlığa çare bulmak lâzım! İşsizlik ve parasızlık Çek Almanlarını politikaya karıştırmış. Italya ile Almanyanın da dahil olduğu bir Tuna anlaşması yapılmak isteniyor Politika meseleleri buğlı. Ortada bir muhafazası temin ediliyor. Fakat meseleler biribirine o kadar ka . rışmış ki sulhü muhafaza yolun. daki tedbirler alımırken bunların nasıl alındığını öğrenmek çok merak edileeek şeylerdendir. Me. se'â Çekoslovakyadaki Almanlar meselesi!,, 21 Mayısta çıkan buh. ran, Avrupayı hayli helecana dü. sürmüştür. Orta Avrupada bir harb mi çıkacak? O zaman harbin sahası genişliyecek, Çekoslovakya faarruza uğrarsa efiki olan Fransa onun yardımına koşacak. İngilere de Fran: cek.. Daha hunun gi bağlı Mtimallerle Avrupayı yen! den umdm! bir harbin başlangıç - günlerinde görerek korkanlar az değildi. Fakat günler geçi talar geçti. Nihayet aylı ki mesele artık müzakere safha. sında bulunmakta ve Çekoslovak yadaki Almanlar yüzünden Av. rupanın biribirine girmiş gibi korkunç ihtimaller gittikçe uzaklaş, maktadır. Bu böyle olmâakla be. raber Çekoslovakya meselesi kından ve dikkatle takib edilecek safhalar geçiriyor. Öteberi hâdi. seleri, her günkü dedikoduları göyle bir tarafa bıraktıktan sonra meselenin içyüzünü görmeğe ça. lışmak icab edince bugünlerde göze çarpan bazı münalı neşriyatı Ihmal etmek mümkün olmıyacal İşte meselâ Papalık makamının, Vatikanın resmi gazetesi olan Os. servalale Romananın Mmütaleası.. Bu gazete ancak aldığı talimatla | şanı yazar ve kullandığı kelimele. ri kâğıt üzerine koymadan evvel sanki hassas gezacı terazisi ile tartar da öyle kullanır bir gazeta. dir, En mühim meseleler hakkın. da, fikrini söylerken bunu öyle ber gön tekrar edip durmiya lü. zum görmiyerek pek seyrek za . manlarda ortaya kısaca bir şey a. | tar, Fakat bu son derece mânalı. dır, Papalığın gazetesi ötedenber; Cekoslovakya işlerile moşguldür. Fakat bunu her gün kendine iş edinerek yazıp çizen bir gazete değildir. Vatikan için münasib gelen günlerde Papalığın gazete. lerde yazılması kendiIne: lanı yazar ve susar, yenide ler. Papalığın Almanya ile arası çok açıktır, Malüm. Onun için Alman. yanm Çekoslovukya Almanları a. rasındaki bropagandaların nere. ye varacağını düşünmez değildi İlgiliz devlet — adamlarından Lord Ronsiman'ın fevkalâde bir | memuriyetle Çekoslovakya hükü. meti nezdine müşavir olarak gün. derilmesi Çekoslavakya — Alman. ları meselesinin bir an evel hal. ledimesi, bir daha bu yüzden buh. ran çıkmaması gibi arzular üveri. ne olduğu hev yazılmıstı. Papalı- n gazetesi, İngiliz hükümetinin bu hareketini evvelâ çok yer'nde buluyor. Sonra bir de mütalcada bulunuyor. — Hulâsası su: — ngiliz hükümeti İtalya ile bir anlaşma akdetti. Fakat bunun tatbiki için Tspanyadaki İtalyan gönüllüleri. nin geri cekilmesini şart koştu. Bu gönüllüler geri çekilmedikçe İngilizlerin İtelya ile olan anlaş. ması kâğıt üzerinde kalıyor. İngiltere hükümeti bu anlaş . mmanm tatbiki icin nasıl bu şartı Ileri sürüyor ise Londra ile Ber. Hin arasında devamlı dostluk mü. nasebatının tesis edilmesi için de Çekoslovakyadak! Almanların ra. hat durmaları meseesini ileri sür. mektedir. İşte Vatikan gazetesi — vaziyoti biribiring ülh var, sulhün ım 0. bek. Hitler, Dr. Göbels, Göring ve Frid bugünkü müzakerelerin sulh yo. lunda muvaffakiyete ereceğini söylemektedir. Çekoslovakyadaki Almanlar rahat durmadıkça orta ada sükün ye huzur hasıl 'ağı bahsi bu sefer Lord Ronsimanın Çekoslovakyaya gi. derek tedkikatta bülunmasile ye. niden tazelenmiş oldu. Avrupa ga- zetelerinin Prag rinin aldığı malmata göre İngiliz Lordu temaslarına başlamış, de - Vam ediyor. Bu ten konuşulduğundan edinmiş olduğu baz: şayanı dik- kat kanaatlere dair verilen malü. mat meraklıdır. Çünkü Lord Ron. | siman her şeyden evvel iktısadi waziyetle alâkadar olarak bu ci. hete ehemmiyet verecektir. Ev. velâ sadiyat, sonra siyaset!.. İşte tedkikatın ve faaliyetin prog- ramı. Bunun da sebebi şudur: Çe. koslovakyadaki Almanların 'ktı. sadi vaziyeti çok fena bir halde. dir. İş yok, para yok, kazanç yok. Böyle olunea, hallerinden mem - 'nun olmıyan bu Almanlar -3 mil. 'yon 500 bin kişi , arasında hoş. nutsuzluk arttıkça artmız, bunun üzerine Almanyadan gelen pro - | pagandalara vâsi bir saha açılmış | demektir. İşleri güçleri olsa, ka. | zançlarından başka biz şey dü . | şünmiyodek - olan bu Almanlâr | hallerinden memnun - olarak ha. Ticden gelecek — propagandaları | dizlemiyebileceklerdi Fakat iş « | sizlik, onlari cen sıkıntısına sevk etmiş, onun için dertlerine çüre bulmak üzere harieden gelen pagandaları dinlemeğe başlamış. lardır. Nihayet politika dedikodu. ları o kadar yerleşmiştir ki iş ge. Diyerek çeki çınlı kunduralarını sürüye sürüye kat, arası çok geçmeden yine döndü, geldi : Refik Bey, sana bir mektub... Dedi, uzattı. Refik, mektubu, her şeyi unutmuştu. Gardiyat * — Mektub... — Deyince, âdetâ tühâfina' gitti, — Ne mekubu.. e mekübu?:. söylendi. Bana da kim mektub yazacak?. Diye üzandı. Aklıha geldi : — Müddeiumumi bir haber göndermiş olmasın? Zarfı aldı, baktı: İstanbul damgalı. ken ihtiyara : — Dür biraz bakayım, bu ne Dedi. Zarfın içinden üç beş satırlık bir mektub, bir de fotoğraf çıktı. Fotoğraf, Ferhundenin. kekle beraber. Bahçelik bir yer. Koru! düşündü — Bu erkek., bu erkek?, Tanıdı: tanıdığı bir erkek Res: lan erkek. Ferhundenin âşıki olan arkasına baktı, yazı filân yok! Mektubu okudu. Fe. na! Kendini yeniden delirtecek bir mektub: terem efendim» diye başlıyor. i. Tekrar, her vakitki gi le gele bugünkü hali almıştır. Lord Ronsiman onun için bil. hassa iktısadi — meselelerle her Köpek Köpek sevgisinin moda ile alâkası Köpekler yalnız bugünün harp meydanlarında, kayak sahsların. da, sürü arkalarında, ve peşinde l dünyanm en lüks apartman- larında, en güzel kadınların, en narin kızların kucaklarında da yer alıyorlar, Kadınlar köpeği niçin sever? Bu her şeyden evvel bir psikoloji meszlesi m'dir. Acaba köpeğin sert çizgili, &ğır, keskin nazarla- Ti mi bu sevgiyi arttırayor; yoksa yuvarlak başının içinde kaynıyan zekâsı mı? Fakat her şeyden evvel köpek «sadık» bir mahlüktur ve yaltak. lanmasını pek bilir. Modadan her şey gibi köpek de | vareste kalamaz. Şimdi artık ka- dın koltuklarında, çay masaları. nın üstünde yer alan çerez düş- künü oyuncak . köpeklere gülmez oldu. Sinema âlem'nde modadaki kö- peklerin en iyisi, sahne vazır Maks dö Vokerbey e ö peğe sahibinin her devam ettiği yerde rastlıyabilirsiniz Hattâ yal- tuz bâşına kendi lokantasıra gi. der. Yemeğini yer gelir. Efen siyle çok iyi arkadaştır. Parisin eğlence yerleri şeyden evvel meşgul olmak niye. tindedir. Lordun tabirince fena. lığın kökü» hep bu İktısadi vazi. yettir. Çekoslovakyada Almanlı rın bulunduğu yerlerin iktısadi yaziyetinin böyle fena olması o Almanları politika ile meşgul et. meğe sevketmiştir. Onun için ha. ricden gelen propaganda orada müsaid bir saha bulmuştur. İn. giliz müşavir! bu kanaati edinmiş ve alınacak tedbirleri tedkik et. meğe koyulmuştur. Başında İn « giliz Hariciye Nezaretinin iktı . sad mütehassısı da bulunan Lor. dun şimdiye kadar vardığı diğer bir kanaat daha avrdız ki o da Çe. koslovakya Almanlarının vaziyeti düzelmesi için Tuna devletleri . bulunduğu sahanın — iktısadi vaziyeti tamamile ıslah edilmek, Avrupanın bu sahasında büyi bir inkişaf temin eğmek lâzım gı Jecektir. Lord Ronsiman bu inki. | şaf hareketinde İtalyanın ve Al. manyanın da birlikte çalışmaları Sözün hulâsası şudur: ere, orta Avrupa - işlerine karşı alâkadar olmaktan kendini caktır. Avrupa sulkünün zası için onun bu alâka . um cörülmektedir. GİREN HIRSIZ İ nal . çekilip gittl! Fa. Insanlarla teması, Edeabi N Lymp Üniversitesi profesörle. rinden Hans Şütç, Parisin büyük bulvarında hayran hayran etra- | fına bakıyordu. O gün ensititü. | nün içümanda bulunmuş, uzun bir konlerana vermişti. Kongreden çıktıktan sonra yal- nız başına dolaşıyordu. Ertesi gü nü memleketin? dönecekti. Ge- | cayi bir kabarde, bir eğlence ye. rinde geçirmek İstiyordu. Fakat Parisin yabancısı idi.. Nereye gi- deceğini bilmiyordu. Çok mahçuptu. Sokakta tesa. düf ettiği şuh zarif kadınların tat. li bakışları karşısında yüreği tit. riyor, lâkin cesare: edip te bir Roman O.76 #derseniz Çök mes'ud olacağım. Bunu bizden esir . gemeyini: Diyabiliyor. Açtı, açar. Refik, mektub ve fotoğraf elinde: — Ya, ya. demek birleşmişler. Ne de çabuk? imiş?. Tuhaf şey.. ir er. mi kendisinde 0. erkek, Çevirdi bekler... Ya, «Muh. — Pekâlâ.. Hiç te mi benim âkıbetimi merak etmemişler? Benim burada olduğumu nereden biliyorlar?. Dedek herkes üğrenmiş?. 'Tüh rezil karı... İnsan hiç olmazse bir iki ay Öyle is tamamı, Derek o zaten kararını vermişmiş! Ben kov - Zavallı profesörün başına gelenler HİKÂY Arpacı Kumrusu — _Ynıın « FİLE Babasından kalan beş on para. yı da barda bir ermeni karısına yedirdikten sonra tam manasile meteliksiz kalmışıtı. Yani baba- sından kalan beş on para deyince anu da pek çok bir şey sanmayın bir gün evvel çıkardığı ceketinin cebinden tekaüt maaşı olarak ü ayda aldığı yüz yirmi liradan ka. lân seksen iki Jira ve tekaüt olur- ken aldığı ikramiyeden de kon. solun gözündeki eski de harcanmaktan k eman Sam üÜçyüz sek. i liradır. Bunun elli lirasını sarfetti. Şöyle böyle üç. yirmi beş lira kadar bir şey yüz kalmıştı. İşte bütün mirası bundan iba- retti. Ne olacak onu da pek ik. tisadlı harcamak şartile bir hafta | da eritti. Kanaatkâr bir ermeni karısı ile akşamları barın locasın- dıktan sonra ermeni karısına da bir iki şişe şarapla bir kaç ge. c vDüL | nisbet olsun diye' bir iki gee bir | Macar artistini masasına çağıra- | B dık kendini dünyanın ortâl apa yalnız hisset A zaaştı. Bunlar da yok pahâsına satıl. işesi içinde ket vermenin ne kadar ğında hemen hemen b V ö ir mfb ö n p b T A | #ear bulunuyordu. | Caf W Gi ola'tilü İi brsüle Velhasıl uzatmıyalım babasının O gün öğle yemi Ğ Mi SÜTE Dal DA Ka G d0 V | Slümünden bir buçuk ây sonra |. daşının evinde yemiğii İ g lü petrol lâmbasından iba. | Çiemünden bir. buçuk ay. S0 UA A M J| retti. Sandıkta zaten yamalı a. | Macld dediğim gibi tem manasile | — — Çok gükür . ÖNRe | nilâlardan başka birşey kalma . | Tteliksiz kaldı. gün karnımız doydu. VĞ | — arkadaşları ondan yüz çevirdi. | lah kerim. BŞ | der. Yalnız ertesi günü BU İ Bakkal borcu beş lirayı bulun- | için bir şey ile meş' —( j ca krediyi kesti. İşin ciddiyetini | zamdı. Hem ukun” İ ve vehametini adamakıllı hisse- | duyurmuyacak, hem d& İ dince Macid iş aramaktan başka | açlığını hissetmiyecek İ bir çare kalmadığını gördü. İş | meşgale arıyordu. OKG aradı. İş denilen şey hemen ha. | tap kalmamıştı. KN0 * zır değildir ki. Günlerce bütün *Zaten kitap, okud KR İ Kabareye düşen bir eenebi şüh | tanıdıklarını, babasının ahbab- | bedbaht oluyor» diy' İ kızların binbir cilve ve işvesine| tarını dolaştı. Fakat babasından | çük çekme vardı ki İ A kurban olarak böyle kendinden | kalan parayı barlarda yemiş, se. | sının mektupları, K&7 geçmiş bir halde dansederler... | fıh bir çocuk nazarile bakan bü- | busu dururdu. İ ! tün baba dostları ve arkdaşları | — Çekmenin başına OU UŞN onu cali bir nezaketle, hattâ in. | kâüğıtları hr:ıh' Hi safsız ve soğuk bir istiskalle karşı.| Küçük hüviyet cüzdl İ Tadılar, siyah kaplı bir ı—ıı—!ut'"k 4 1 Ne yapacaktı? ilişti. Nasıl oldu da OÜ ŞÜÜ 1 Gündüz, gölgede otuz beş de. | bakmadan yırtıp ıwny n receyi bulan sıcaklarda evde ba | ların arasına fırlati! e caklarını yayıyor ve herkesin iş başında şakır şakır terlediği saat. lerde © uzanıp kitap okuyordu. Oktav Föyye'nin - kamor diye bir kitabı vardır. eline geçirmiş, onu okuüyord, Kamor vasiyı mesinde oğluna diyordu ki: <İnsan istediği zaman kendini yok edebilir. Fakat arslan bunu teri açtı. Bu, bir m.ıı' idi. içinde sekiz bin h—f”” dyo kaydi görünce .ı“’) kaybedecekti. s.uıe Altı buçuk. — Bankl oluşuna fena halde iv*"" yarına kadar merak cekti. Acaba banka direktö ü ? T söz söyliyemiyor, yanlarına gi - | Vapamaz.. 'edfl.m zK m—lfvd; ” düker. Pek mecbur kalmadıkça bana | — Xe hg: Karrda0 B PFransızcayı da pek az biliyordu. | Tüzum da yok ama. Temenni edi- | Yü Y Yanka î:ıın Bi Vandon sütununu — seyrttikten | İ€cek şey de olmamakla beraber | ÇöL v0 memar birili sonra yandaki dar sokağa saptı | *Kamofun tavsiyesi adetâ Macid | Çü ":'î':”" " evini Üİ Gece saat on ikide Sen Görmen | İSin biçilmiş kaftane diyeceğim | Ve 3raya ataya Cü uıl' Okserna'ya gelmişti. Sokak ten. | Seliyor. Yar galini mDl aldr | ha idi. Bir polis memuru esniye. Ne yapabil dı. Yolda ,,; geldiği HĞŞ zek dölaşıyordu. Şik - giyinmiş | — Çevrilen gözlerden, istihfafla | dostuna defteri gösterii y bir adam profesörün yanına yak. | bükülen dudaklardan ve müstehzi | — gimdiye kadır HS DA | daştır bakışlardan — izzetinefsi - gündea | “defteni görmemiş OlâA ı — İbeg Your pardon Sir?, güne hırpalanıyor ve babasının bir min ona müphe! mekten başka faydafi Sabahı beklemektef Ö yoktu. TU Bütün geceyi )'!P“’J (Devamı 7 inci 4 Dedi. Profesör sevindi, çaükü kendi lisanı kadar İngilizceyi de biliyordu. Ob, ne âlât... Konuşa- cak bir şey bulmuştu. Bu nazik | (Devamı 7 inci sahifemizde) | ölümiyle başlıyan göz yaşları se- beb ve istikametini değiştirerek | devam edip gidiyordu. Artık — her midleri n çey kırılmış bitmiş ve Diyor, Sade bu kararını tatbik eğiyefi Ö bir saniye düşündükten sonra: ,ı — Bey,, mektubluk kalem kâğıt Mi7 | Refik, l — Ha ha. Dedi, ihtiyar : — Peki, alayım.. Diye gitti. Beş dakika bile geçmi bir kâğıt, bir zarf getirdi: Refik, deli diyanın suzattığı kalemi, kâgıdı, zarfi her şeyi biliyormuş gibi ona : — İhtiğarım. Bu iş, zaten, böyle daha buraya gelmeden boşamıştım-. | ve uzun,/Aı bir kahkahanın ırklî“"d:d’ — Faka, çok soysuz bir karı iml 'hf' onu sevdim dae aldımdı. Güya, o da Sövmediğini hiç belli bile etmiyordu .,Vf ediyorum. Bir başka erkeği sever, © M ü ken beni nasıl" aldatıyordu, nasıl Bi n fikciğim..“diye etrafımda pervane GDt ahit he Aklım burlu almıyor!. Dünyanın en PU / bir araya toplansalar yine bu rolü e gi Demek ki hakiki aktörler, salâş ÜZE” İ hayat sahnesinde oymuyan aktötlecdiii ıd'ç B idi. Yazan:! Etem İzzet BENİCE ve kararın: verdi : hay.. hay.. defolsunlar!.. Sonra ihtıyara, ne yaptığını bilmez bir haldı Çabuk.. çabuk.. bana bir kalem kâğıt ver.. Dedi. Refikteki bu hâleti ruhiye, sür'ati karar şayanı hayrettir. Ömründe ilk defa bu kadar çabuk, bu kadar kestirme bir karar verdi. Atlaşılan, insanlar felâket sağanağına tutul . dukları zaman her şeye: — Adam sen de.. ar, düşünmüyorlar bile. Yoksa, sırf müş. külât olsun.. diye Ferhundeyi boşamıyabilir, yillar. ca nikâhi altında ve hürriyet yuları kendi elinde bekletebilirdi!. Kırgın ve kızgın köcaların en çok dü.. W böyle görmekte ve netice olarak vekAsdkld.'—übjm...« LAĞ ELAÖĞ SDRO SDR O3 — Ferhunde fle şimdi tamamile bir arada. bir evde, bir yatakta ve bir baştayız ancak, şifahl bo. çanmak kararınızı tahrirt bir tezkere ile de teyid masaymışım bile günün birinde evden çıkıp âşıkı. man kolları arasına atılacakmış!.. Diyerek taş Tocanın içinde döndü, döndü; du - daklarını ısıra isira kanattı. e'ini başına vurdü. vür. yaptıkları da budur. Her halde, Refik çok dürüst davranmış ve çok evvelden karar vermiş ki, Bana hayırı olmıyan eşeğin semerini ne ya. payım?.. İhtiyar; Refiğin ne söylediğini #t Hayat, aktör, salâş, sahne bunları N€ ,.J | ce, lâfın gelşine göre basma kabıp bİF 9_ — Eh.. kadın kısmı dalga gibidir

Bu sayıdan diğer sayfalar: