5 Eylül 1938 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4

5 Eylül 1938 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

4 —SON TELGRAF— B EYLÜL 1938 KiM KAZANACAK? Çekoslovakya işinde İngiltere ağı;' basıyor. Bu vaziyete göre Hele'şu son dört aydanberi or- talığı o kadar meşgul eden Çekos- lovakya meselesinin artık kat'i Bafhasına gireceği günler geliyor Başlıca iki istikamet var ki bun- lardan artık. birini sarih tutmak zamanı gelmiş görünüyor: 1— Sulhu muhafaza etmek yo- lunda kat'i bir karar vermek; 2— Bugünkü karışık ve istikbal için türlü tehlikeli ihtimalleri ha. tıra getiren yolda devam edile « ceğini - yine açıkça - anlatmak, Hiçbir taraf bu ikinci yolu tut karar verdiğini açıktan a- çığa kabul ve itiraf edemiyeceği. ne göre bahis dönüp dolaşıp bi - rinci noktaya geliyor. Şu halde bu oktada da artık kat'i karar sahi- bi olarak hareket etmek zamanı gelmiş bulunuyor. ekoslovakya meselesinin eylâi de halledileceği daha evvel söy lenmişti. Eylül geldi, artık dahı ziyede vakit geçirilmiyeceğe ben- İngiliz payıtahtında yeni bir ha. reket var. İngiliz hükümeti yeni bir faaliyele girişmiştir. Politika Alemnin nazarı dikkatini hemen kendine çekiveren bu yeni hare- ket ve faaliyetin esasları Maliye Nazırının geçen gün söylediği nu- tuktan anlaşılıyordu, O esasların esası da İngilterenin müshet su- rette sulhu temin için çalışacağı- dir. Şimdiden sonra görülecek ha. Feketler işto bu esasın kuvvetlen- dirilmesi yolunda olacaktir. Yani Çekoslovakya Almanları yüzün- den Avrupada yeni bir harb çık- masinı İngiltere kabul edemiye - cek, Fransa harbe girecek olursa İngiltere uzakta kalamıyacaktır. Paris yeraltı şimendö- ferinde Boa yılanı! | | — ÇOK YAKINDA ÇEK MESELESİHALLEDİLECEK Her Hitler ile Alman ordusu kumandanları son manevralarda Bunu 24 mayısta İngiliz Başve. kili Çokaslovakya Mmesblesinin yü rek oynatıcı bir şekilde meydana vurduğu günlerde söylemişti. Ondan sonradır ki müzakere müzakere yolları açıldı. Araya gi rildi. Fakat son zamarlarda Çe - koslovakya işi yine çe$'n bir saf. haya girmiş bulunuyor. Halbuki Londradan Praga gön- derilmiş olan ve Çekos'ovakya - daki Almanlarla, Çekoslovakya hükümeti arasında mutlaka — bir anlaşma zemini bulması lâzım 0 lan müşavir Lordun işi muvufla- Ahaliyi heyecana veren kocaman yılan polisler tarafından tevkif () ve komiserliğe götürülmüştür !l. Pariste, yeraltı şimendöferlerinin Klişi istasyonunda bırakılan bir çantanın içinde 2 metre 50 santim boyunda bir boa yılanı bulunmuş- tur. Yolculardan biri, kanapenin üzerinde duran büyük çantadan koca- man bir yılanın başını uzatlığını görünce feryadı basmış: — Aman, yetişiniz. Çantada yılan var İstasyon şefi: — Yılan mı? Yoksa yalan mı? Diyerek gülmeye başlamış — Yemin ederim, geliniz bakınız... — Yok canım... Alay mı ediyorsun? Hayvanat bahçesi mi burusl... İstasyon şefi ve yolcular caman yılanın kafasını çevi mtaya yaklaşınca hayrette kalmışlar. Ko- kendilerine baktığını görmüşler. Ve derhal zabıtaya haber vermişler. Az sonra gelen polisler, çanta- yı karakola götürmüşler ve hayvanat bahçesi müdürüne telefon ederek üzerine yaslanıp bir sene evvel kana kana bütün şeh- vetini emdiği genç, güzel ve toy çocuk birdenbire Ih tiyarlamış, birdenbire aptallaşış, birdenbire erimiş, yarıya inmiş!. İlk heyecan, tuzukluk, Refikin hayreti; Nimetin: — Cüliyim... Diye barbar bağıran teessürü — geçtikten sonra, Refikle ikisi yanyana ve başbaşa oturdular. Refik sordu: — Beni, siz kurtardınız Nimet Hanım öyle mi?, Nimetin yüzünde mağrur bir gülümseme top- landı, dağıldı... Kat kat gerdanını kırarak cevab ver- di; — Evet... Ve... Anlatmıya başladı: — Tevkif edildiğinizi biraz geç öğrendirm. Hattâ bana: İdam bile edilmesi muhtemel: bit çok müteessir oldum. Derhal dava vekilimi bul- dum. Aman Şefik, bu genci kurtarmanın bir çaresi?. im. Biliyorum, sen beni sevmezsi: aşkımı huşümetle iade ettiğini sana hat mak niyetinde değilim. İşte 1⣠sırası... geldi de sö Di bül lüyorum, Hüulâsa, uzatmıyayım, aA e SN o y S Hemen vekilimi aldım, Bursaya geldim, çalışmıya başladım. Hattâ, ilk geldi- #imiz günlerde Şefik Müddeiumumi beyin yanında o- tururken, senin isticvaba getirildiğini görmü; anlattı; çok fenama gitti. Bundan sonra, sağa sola, her yere başvurduk, biraz muvaffakiyet elde edilir Bibi oldu. Hemencecik sana, ekmek yeek filân gön- Edebi » dediler, Ta- Sevmediğini, bana baktı. Kıpkırmızı kiyetle neticelenmesi için İngili: hükümetinin yeni hareket ve fa- ı aliyetine lüzüm görülmktedr. İ İşte yeni gelen Avrupa gazet leri şimdi bu cihetle meşgul bu- Tunuyorlar, Londrada uzun mü. zakereler oldu. Alman gazeteleti- nin neşriyatından aülaşılıyor. ki İngilterenin aldıği vaziyet arlık doğru bir görüşle tetkik edilmek- tedir. Öyle ki İngiltere hükümeti Lor ile diğer nazırların müzakereleri- ne iştirak eden Berlin elçisini Al- manyada lâzim gelenler nözdinde , yeni bir vazifeye memur elmiş ol- | duğu anlaşılıyor. Bu vazife de ga: * yet açık bir lisan ile hilüi keyfı. yeti anlatmaktır. Yanı evvelce Başvektlin son defa da Maliye Na zırının söyledikleri esaslardan ay- tılmak Londra hükümetince im . kâsiz olduğunu, önu niçin Südet Almanların mutlaka Çekoslovak- ya hükümeti ile anlaşması lâzım geldiğini söylemektir, Alman mat buati İngiliz Maliye — Narırının nutkundan memnun olmamıştır. Alman gazetelerinin son neşriya- tı ise İngilterenin artık sulhu teh likeye koyacak hallere bir nihayet vermeli için yeni- giriştiği hare- kete dair az manalı değildir. Bu gazetelerden bir ikisinin yazdık- larma bakarak bir iki cümle alın. dığı zamari mana derhal göze çar- piyor. sonundaki cümle: «Vahim olan şudur ki İngilterenin vaziyeti, Roman No. 97 derdim. Fakat, sonra, miye başladı. Bu, çocuğun kurtarılmasına imkâ tur dediler, Çıldıracaktım! Şefiği sıkıştırdım. Mi deiumumi ile görüştüm. Bir çok fedakârlıklardan çe- kinmedim. İşte, nihayet neticeyi görüyorsun. Fakat, Müdrelumumi olsun, diğer görüştüğüm aklı erenler ine birdenbire işler tena git- ök- da veya İstanbulda oturmanı çok r. Hiç göze görünmemeli, her hat- de seni takip ve tarassud edebilecek gözlerin uzağına Bgitmeli imişsin. Hem, Müddelumumi bu şartla sı best bırakılmana muvafakat etti. Eğer, buralarda gö rürsem tekrar tevkif etmek mecburiyetindeyii yor. Bilmem ne yapacaksın Refik?. Herhalde ben va- zifemi yaptırn. Üst tarafına karışmam değil mi?.. Nimet sözünü burada kesti, Refiğin gözleri içine m... Di- olmuştu, yüzündeki renk mütema- diyen değişiyor; derin bakışlı küçümencik mavi göz- ti durgun durgun Nimete bakıyordu. Nimetin hi- ya Çağırılan ve Raşvekil | Meselâ işte Döyçe Algemanya İ _Çîo_—'.: hâdiseler gösterdiği üzere Çekle - rin inadcılığını kuvvetlerdirmek- tedir. Dünya sulhuna dair besle- nen her hungi bir siyati fikir için üç buçuk milyon Alman feda e. dilemez. Şüphe yok ki İngilz hü- kümet Çekosovakya tarafından yapılan tekliflerin Almanlar için kâfi olduğunu düşünüyor. Fakat İngiltere bu noktada hâkim va- | ziyet almış olacak demektir, Hem de vereceği hükmü icra ettirecek vasıtaları olduğunu da anlatarak.»| Son zamanlarda Orta Avrupa- 1 | nın vaziyeti karıştıkça İngiliz ga- zet de de şu manalı söz rülmeğe başlamıştır: İngilterenin hududları Tuna nehrinden baş - | lar!, Alman mütbuati bunu unu- tamıyor. Hambürger gazetesi di- yor ki: İngiliz hükümeti, Çekos- | Bestekâr Jorj Hü Istaîığ_u Ida Meşhur bestekârla- rın eserleri, yeni ve eski musiki hakkın- daki fikirleri Paristen gelen kocaman bir 9. tokar, evvelki gün şehrimize yir- mi Fransız seyyahı getirmiştir Bu seyyahlar arasında me; bestekâr Jorj Hü de bulunmuk' dir. Jorj Hü, yar: kademisi azası! bestekârlarının en ihtiyarı ve en kidemlisidir. Seksen yaçında bulunan Müsyö Hü, kat yorgunluk göstermemektedir. Mösyö Hü, büyük bir tevazu gös tererek eserlerinden - bahsetmek istememiştir. Fakat, muharriri - mizin ısrarı üzerine: En yeni eserlerim mi?. Pek âlâ, söylüyeyim. Riket & la Hup, musikili komedi, ve: Sing Sin o. perasid.r. «Kilisenin gölgesinder adlı 0- pera komiği, meşhur İspanyol e- mayii nefise a- ve Fransız an yyen eseci Tovakyanın anlaşmak tiktinde ol. duğunu ilân ederek buru selâm- ladı. Eğer Pragdan gösterilen sul | hüseverlik takdir edilmese bunun fena bir takım tehlikelare yol a- | Çacağını söyledi. ! Çekoslovakya Almanlarının re- isi olan Henlein de birdenbire İn- ğırılarak konuşuldu. Öyle zanne- | dilir ki İngiliz Lordu İngiltere hü kümetinin artık Çekuslovakya celendirilmesin! istiyorlar İşte bu tarzdaki neşriyat Alman gazetelerinin Bir'taraftan ihtiyatlı surette söz söylemek, e taraf- (Dovamı T iuci sahilemizde) * Hırsızlar, P İçeri girince eli si nda bir deli 'eavüzü bu suretle anlatıyordu. Andre Jak sabahleyin saat 8 ( |gitmişti. Dokuza çeyrek kala yalnız eve döndü ( larla karşılaştı. — Birisi kamuldanma, gebertirir ma dayadı, Tabiâ kımı |bağladılar ve duyardaki büyük delaba kapattılar... |— Mirsızlar, dölabı kilidledikten sonra odada ne var, ne yok almışlar, |kaçmışlar... İki hırsız, 300 franklık bankaot, 20 bih franklık elmas aşır- İmışlardır. dar ve kül rengi elbisel Paris zabıtası, hüviyetlerini tesbit etmiştir. Etem İzzet B kâyesinden sonra, ilk sözü: — Teşekkür ederim Hanımefend den mahcub ayni zamanda da çok minnettar kaldım... oldu. Nimet: — Estağfurullah... Ben dostluk olmaktar başka hiç bir iş görmedim. Beni unutma- nıza rağmen size müşkül bir zamanınızda elimden ge- len yardımı göstermek borcumdu... Cevabını verdi. Bekledi, — Refik ne diyecek?. Bu sinsi ve için için gürurunu genç, fakat, bitkin muharrire o kadar ağır geliyordu ki, dili söylemeden beyni işliyordu — Tuh... Allah kahretsin! Her dim, fakat, Nimetin bir gün beni ipt biç aklıma getirmezdim... Bu kadının beni sevdiği muhakk kaba hareketleri yapmış, Ferhunda il giliz müşaviri Lord tarafından ça- ' hükümetinin tekliflerini kobul et- | tmeleri Tâzım geldiğini Almanlara söyliyecektir. zakerelerin hemen çabucak neti. | Kımıldanma gebertirim !... delikanlıyı bir dolaba karatlı'ar mmadım. Kllerimi, ayaklarımı elekirik pillerile Andre, hırsızların eşkâlini tarif etmiştir. Bunlardan biri 35 yaşların- Zaytung'un yazdığı bir makalenin dadır. Arkasında kahverengi bir kostüm vardır. Öteki 26 yaşlarında ka- | dibi Blanko İbanez'in bir roma - nından aldım. Sonra Harik opera- sı ilâh... Riket a la Hup çok rağ. bet gördü. — Eserlerinizden en çek han- gisini tercih ediyorsunuz?. — Şüphesiz, «Kilisenin göl - gesinder yi... — Halkın en çok rağbet göster. | diği hangi eserlerinizdir?. | —— Sine Sin operasi Üstüste 75 defa oynandı. | — Bek ehetimiyetli olmamakla beraber sizin çok beğendiğiniz e- setleriniz. hangileridir?. — Evvelâ: Ktoki Doryan, bu | bir melodi serisidir. Sonra «Beyaz Bu eşekl», «Rüyada ağladim!'e sön iki malodi çok rağbet görı — Eski musikişinaslardan çok kimleri takdir edersiniz?. iDevamı 7 inci de) bağladılar ve ilâhlı iki kişi ikanlı, polis komiserine uğradığı te- le karşılaştım. 30 geçe, hale, babasının dükkânına Odama girince hırsız- | ma rağmen hâl Maamafih, bu ENİCE HİKAÂYE Cinayet dediğin böyle Oo l"f Yazan : Murat KAYAHAN. Saat biri çalıyordu. Bitirim Kadri, kadehini bir yu- dumda boşalttı. Tezgâhın üzerine bir yirmi beşlik attı, meyhaneden çıktı, vee Caddesi tenha idi. Fener- ler on ikide söndürülmüştü. Göz- gözü görmüyor, meydanda, müş- teri bekliyen taksilerin şoförleri başlarını volana dayamışlar, uyu. yorlardı. Bitirim Kadri, sokağına saptı. Büyük bir apartımanın ö- nünde durdu. Etrafma bakındı. Sonra cebinden bir maymuncuk çıkardı, kapıyı açtı, içeri girdi. Ayaklarının ucuna basarak mer- divenlerden yukarı çıkmağa baş- ladı. Koca apartımanda ne ses vardı, ne sada... Herkes çaktan geldi. Sağdaki ka. pının önünde durdu. Maymuncu- ğu, anahtarın deliğine sokup aç- anya hazırlarıyordu. Hayret! Kapı açıktı. Kendi ken- di kendin yib! dedi. İhliyar kadın, kapısını kapamadan mi yalıy Omuzlarımı silkti ve mırıldanı — Adam sende! Daha iyi... Kapıyı itti. Başını uzattı, din- . Odada derin bir sükünet hü. sürüyordu. Yaşlı kadının ne- fes aldığı bile işitilmiyi Biti: simatını pek iyi biliyordu. Bir gün evvel dördüncü kutla bulu - nan kiralık daireyi gezmiş, gör - müştü: Kapıdan girince küçük bir antre, Solda mutfak ve bir kü çük oda. Sağda yemek ve yatak odaları. Yatak odasının kapısı kilidli | değildi. Yavaşça içeriye süzüldü. Gözleri karanlığa alışmıştı. Kö - şedeki yatağı görüyordu. Yaşlı Kadın yetmişi ikinci uykuda idi., Yaşlı kadını evvelden tanıyor ve çok Zengin, çok hasis olduğu- nu, bu küçük apartımarnda yalnız oturduğunu biliyordu. — Bir kaç kereler peşini — tekib etmiş, İş Bankasına girdiğini, para yatır - dığını, para aldığını görmüştü. Parmaklarında kıymetli yüzük ler, kulaklarında tek taşlı pırlan- ta bir küpe vardı. Herhalde oda- sında saklı parası olacaktı. Para da olmasa, elmasları yetişirdi. Bir gece, gizlice apartımana girmeyi, kadım öldürüp elmaslarını, para. almayı kalasına koymuştu. Kuryolaya yaklaştı. Cebinden küçük bir elektrik feneri ile kısa saplı bir çekiç çıkardı. Lâmbayı yakmasile demir çekici bütün kuv vetile kadının kafasına indirmesi bir oldu, Üçüncü vuruşta kadicin kafatası patladı, beyni dışarıya fırladı. Bitirim Kadri, çekici yorgan çar şafile silerken etrafına bakındı. Demir karyolanın başucundaki —— —- iki beni seviyormuş ki, buralara kadar peşimden gelmiş, kurtulmamı bunda da muvaflfak olmuş. Aferin doğrusu... temine çalışmış.. ve, şeralt içinde ipe gitmeyi kurtul- maya tercih ederdim. Roddettiğim bir kadınım minne- | ti altında kalmiya hiç bir zaman tahammül edemem!, Fakat, aşkolsun... — Ya, şu Müddeiumumi hainine ne demeli? Bu- ralarda kalırsam tekrar beni hapsedermiş! Ne yapa- yım, kendimi denize atacak değilim ya.. Giderim. Va- tanın öte tarafı geniş.. serbest.. bizim!. Refik, bütün bunları dü ündükten — ve zihninin içinde kendi kendine konuştuktan sonra, sordu: i, size karşı cid- —— Peki amma bildi vazifemi yapmış Sen bilmiyor — Yooo... Ben #amı biliyorum. O benim kabahatim ne imiş?.. Niçin buralara kadar getirildim, şimdi de serbest bırakıla- T musun?.. yalnız İstanbuldan palaspandıras yakalanıp buraya getirildiğimi, birde zindana atıldı- kadar. Hiç kimse, ne bir şey söy- ledi, ne sordu. Yalnız, Müddelimumi ilk - geldiğim gün elime bir kaç deli saçmasından farksız sual ver- ifşa eden sözler mişti... alâkadar olmadım.. şeyi ümid eder« ten kurtaracağını Bir şey!. — Vallahi Refikciği Ben, bu teferrüat ( Vekilim geldiği zaman sorarsın. Sadece bildiğim: Cürmün çok ağırmış. İdamlık filân Allah Allahı. Demek beni asacaklardı?, ak. Kendisine en le evlenmiş ölma- — — — Tuhaft, Ben öyle anladım.. im, küçük apartımanın tak- | küçük masanın üzetindi “*'ı, lük, bir bardak, ..,u% dişler, bir paket sigart YLiyk Aynası kırık bir dolaP ÖL ge lavmen, bir de bir iki y*";,' cade, yüzleri patlamış bY ile iki koltuk... Duvarlarda, yelpaze sılmış birçok e A yağlı boya bir tabla. CM"1 “ lı, kırmızı Aziziye ie!"'ş_') beyaz sakallı bir pı-ı'wf ye kocasının, ya da babitil ğ mi... Fakat tablo yan çaraft . miş. Niçin?, çır) Bitirim Kadri, ublny“;i ğince arkasında gizli bİf ıı!" duğunu gördü. Dolabih ,,i. rılmış, içerisinde Ne ":',“M alınmıştı. Kadri, elini labın içini aradı, Vet bin, lavmen'in — gözl g hepsi boştu. Kadının bt e KÖP, parmaklarına baktı. *O de yüzükler vardı. Yd:/ na gitti; büfeyi açti, altüst etti. Para eder- DERİ, lamadı. 'Tekrar yatak CdÜŞ v baktı, şilteyi yırttı. dı; Yok, yok, birşey Bu sırada saat Üçü cudü baştan ayağa 'ıiııl* ladı. Burada uzun ğ madı. yi * —Kaçalım!... gl Diye söylendi. Gel sizce aşağıya indi, W Sokağa çıktı. Gecenia W rınâ 'daldı. : .. | — Çapraz Nuri, nhıhıl;(:" N | &. Alnından terler akif v lerini, oğuşturarak etini le bastı, az sonra göleü sonuna: tirdi, — Birak masanın üstül Garson gider gitmet if aldı, açtı. Son haberlef k. Yaşlı bir zengin rüldü!.... a Rüyük bir heyecan't başladı: «Dün gece Y nra saat ikiye doğrt ör BaliMtüşei 37 g.,:dvf.' Bay Nedim, & y v in İkamet 2:; ği apartımanın kapısın! W ce merak etmiş ve kâPT' ber vermiştir. ..» z Bitirim, okumasına TÜ yirf 4 |- X7 Xh. Beni aBi yE ruştım Eminim buna- D, ,I' |— Emin mi? Nasıl ol'—;,.j rüyada gibi hareket ı.'.:;':/' 1 kadının boğazıni maklarlie sıkarak miydi? w»’ Sonra tabtonun afkifi, y Ki dolabı açmış, içeriSi” bgrk h nan beş bin lirayı, dahl İÇelify dının kulaklarından li rmaklarından yüz Pa bir mışti Bunları emitt y Tamıştı Birkaç ay ı'(d:îıçı' unutulduktan ıoırlî'_, )"' tanbuldan başka bir ııd" irad sahibi gibi bir # v gi y cekti Tekrar okumiya pici ile beraber ıvf;"’" v arkadaşımız odalari / VA bulmuştur. Dolablar risinde bulunan v'b':l:ıf'd' atılmış Yaşlı ve “"'""ı aıf',/ yi fatası patlamış, P€ / fatası pa' vu"d,ıf lamış, cansız y * beb sirkattir, cınî; m":& bulduğü paralari, h kaçmıştır. eet Gti <Vak'a mahalline T el katilin bıraktığı PİT î:,l’ almıştır. Pek yakilij, çet 'nin tesbit ve kendifif T5 C lunacağı muhakkakt ,F’J g Parmak izleri Mi7 ypef ” Devamı T ğ di, Seccadeleri xnıdı:'_;wi” , ? | — Vay anam boş' # Diye mırıldandı. AY IĞ Ka b ir! hurufatla şu yazıl ) . A aa AD S İ LA gU g

Bu sayıdan diğer sayfalar: