12 Eylül 1938 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 5

12 Eylül 1938 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

nyanın en zenginw Kraliçesi kimdir ? yıldanberi Hollanda tah” İinda bulunan kadın hükümdar İeşayışında sadelikten hiç ayrılmıyor. .t Kok Hallanda Kraliçesinin kırkıncı ümü için geçen gün mera- Yapılmış, bu yıldönümünü bü Hollandalılar için bir sevinç | © olmuştu. Bu münasebetle Çönin hayat ve şahsi ö Avrapl matbuatında şayanı Kat yazılar yazılmaktadır. Dün f> bunları hulâsa p fakat sözün alt Hi liçenin vaziyeti az kolay de DÜdi Genç bir k sonraları en müş- raxnaııhrd. kendisinin ne ka. hükümdar © bitaraf kalarak, hem Alman- V, hem de İngiltereyi, Fransa- ı_"v memleketleri Alman ordu. tarafından Bekikalları gücen Sm geliyordu. Kraliçe Vilheli | man öyle bir acı duy | zamana kadar | bahleyin çiçeklerini gözden geçi- 'din gerek Alman imparatorluk | nında ve gerek İngiltere | anedanında hısim ve akra- | ı. Bun a ziyade sa- 1 sever, bu ci B neme etindeki muh'ıı,lır i- Üler birbirler nlr ,ırpışu'nk ım kimbilir ne kadar adı Orta halli bir aile kadını gi- Yaşamağa devam etmiştir. Kra- Ogç n tiyatrolara, könserlere ve | suretle eğlence yerlerine u“ll de pek nadir görülmüştür. Scak devlet işleri icabı olatak Köseta yabancı bir mizafir hü - h.,_l“' geldiği zaman onu ağır- h 5-1 ik üzere böyle bir eğlencede n olduğu zaman % iştirak ettiği vaki ı_k':'tm Yoksa kendi kendine Üm B zaman bu gibi eğlenceler. dığı anlaşılma :' ’ıkıı k(mlf;uısı:si hayatın « bu ah EE ği zannedilmesin!. k.,, lçe için pek mükemmel eğ: *ler vardır: Her şeyden ev - devlet ve memleket işleri 0 _h;'n birinci eğlencesidir. Bu da çalışmak, düşünmek en ı“'î"*!'ık etliği şeydir: Vazife # L Ondan sonra yalnız ken- llesi çi * ._'“'ı Ün sam lmiyet, şefkat için e r Kraliçenin en Kraliçe ile merbutiyetin Çenin mizacı daha ziyade n her biri ile | | liçenin kızını da çok seviyorlar, | helmine'nin sevilişinde başka hu- | | lk etrafımı aldı, igeldim. Kalabalığın dağılmasımı | ağırdır, elddidir. Varmış olduğu Alman Prensi Hanri Meklenburg ise daha-ziyade neş'eli, şakacı bir adamdı. Karı koca arasında böyle nazarı dikkati celbeden bir mizac farkı vardı. Bununla beraber Kra- liçenin kocasını sevdiği, o öldük- ten sonra pek mütecssir olduğu muhakkaktır. Övle ki söylendiği ne göre Kraliçe kocası öldüğü tür ki o hayatında buna tün bu teessürleri yenebilmek i. çin kendisini daha ziyade elddi iş- lere, devlet ve memleki hasrederek hayatına nana - sile gayret ve faaliyet içinde ge- çirmek şeklini vermiş bulunuyor. Kraliçe sabahları gayet erken kal. karmış. Bazı zamanlar maiyetin- | işlerine deki kadınlardan, diğer hizmetçi. lerden evvel kalkarak kendi işini kendi gördüğü bile olurmuş. Sa- rir, bir zaman lur, hafif bir kahvaltıdan Kraliçe artık devlet işlerile meş- Bul olmağa başlarmış. â,30 dan öğ- leye kadar Kraliçe devlet işl meşgul bıılun hçede meşgul o- sonra bakım yurdlarına gider, akşam tü saraya dönerek çay içer, kah- Ondan sonra ta - ânı arasına girer, konuşur, okuya- 1 Okur, gelen mektub. ları okur, sarayda olup biten şey- ir, sonta erken « den yatar, | Kralişenin bir kızı vardır. | Prenses Jultana, Prensesin ko- cası vardır. Bir de küçük kızı var dır. Kraliçenin milleti tarafından çok sevildiği yukarıda söyleniyor du.Hollandalılar ayni suretle Kra- Onun küçücük kızı da yine öylece sevilmektedir. Fakat Kraliçe Vil- | susiyetler vardır. Çünkü Kraliçe millet tarafından sanki bir <ana» diye sevilmektedir. | Kraliçenin sadeliği sev nesi, ber | 'den evvel mükemmel bir ev olan yüksek meziyetlere -malik bulunması mi! rafından Kra liçenin daha ziyade hürmet edi- | lip sevilmesine sebeb oluyor. Birkaç sene evvel Kraliçe helmne sayâhat için Alsasa git « miş, orada bir sabah.sokağa çıks tığı zaman halkın birikerek her gittiği yerde kendisini takib etti- ğini, Kraliçeyi görmek için her. | kesin koşuştuğunu, kendisini al - kışladıklarını görmüştür. | Kraliçe nihayet bu alkışlardan | kaçmak için bir yer buluyor, ras. geldiği bir bahçıvan kulübesin - den içeriye girerek bahçıvandan müsaade istemek suretile bir yo- turüyor, Dışarıdaki ” halkin | ğılarak çtkaımesw bekliyor. | türlü iyar k şeyler almak . Fakat kalaba- Şimdi buraya (Devamı 6 mcı sahifede) İ acaklar Kadınların vücud güzelli- ğinde büyük rol oynar Bacaklar nasıl guzelleşiırılır? Vücud güzelliği hakkındaki e- saslar arasında en evvel akla ge- len, ön plânda mütalea edilen kı- sım bacaklardır Bir vücud ne kadar güzel olur- sa olsun, tunç dökme omuzlar, in- ce bir bel, mütevazin kalçalar, mütenasip oyluklarla ankadre e- dilmiş dahi bulunsun, iş bacakla- ra gelince tamamon değişir. Bilhassa kadınlarda ilk göze çarpan ve en fazla itina edilen kı- sım bacaklardır. Dolgun baldırları, göze sıcax gelen bir itina ile dizden aşıkları doğru incelen, penbe ve toparlak bir topukla nihayet bulan bir çift bacağın tabii süsü, kendi güzelli- Hi inkâr edilebilir mi Masamafih, herkesin — bacakları muhakkak doğuştan mütevazin ve mütenasip olmaz... Bir çok gi zel kadınlarda bu noksan — göze çarpar ki., uzun etekle örtmek za- rureti kendini gösterir. Güzel olmıyan bacakları güzel- leştirmek kabil midir?.. Bu suale: — Evet! Cevabını verebiliriz. Avrupada mebzulen rastlanan Güzellik enstitüleri devamlı ça- lışmalarla kadın vücüdündeki her azanın aksaklığını önlemekte, her kusuru her noksanlığı ortadan kal-| dırmakta, vücud. güzelliğini ta- | mamlamak için lüzumlu her ha- | reketi yapmaktadır. Bir çok güzel kadınlar, iğri, kıs- kaç bacaklı olurlar. Bunlar, ma - sajla b çarpıklığı izale edebilir- | ler, Eğer, çarpıklık bir hastalık neticesi veya kemiklerin iğriliği sebebile meydana gelmişse yalnız | o hallerde badakları uzun etekle | örtmek icab eder. Bir Prensin feci akibeti Sabık İspan ya Kralının oglu “Anne! Anne!..,, | “diye bağırıyordu. İhtiyatsızlık yüzünden ölüme sebebiyet ver. | mek'e ittiham elunan “ Şen Mildred ,, kazanın nasıl olduğunu anlatıyer. ölürken : Sabık İspanya kralı 13 üncü At- fonsun oğlu Kont dö Kovadonga- nın ölümüne sebebiyet vermekle itham ve tevkif olunan Matma - zel Mildred Gaydon kefalete bağ- anarak serbest bırakılmıştır. Nevyork barlarının birinde si- gara satan Matmazel Gaydon «Şen Milârede namile şöhret almiştır. Kaza hakkında telefonla şu malü- matı vermektedir: «Kaza, sabaha karşı saat üçte vukua geldi. Otomobili ben idare ediyordum. Birdenbire bir kam - yon gördüm. Otomobili durdur- mak istedim, fakat fren tutmadı, müsademe oldu. Saatte 50 kilometre sür'atle gi- diyorduk. Ben hafifce yaralan - dım. İlk evvel Kontun yarasının ı | da tehlikeli olmadığını zannet - | | tim. Fakat çok kan zayi ediyordu. | Hastaneye naklolunurken müte- | nın nafakası olan 20 bin madiyen annesinin ismini tekrar | ediyor, kendisini istiyordu. Kantu beş senedenberi Aramızda çok samimi bir dostluk | tanırım. | vardı. Ne nişanlı, ne de bir başka | rabita ile birbirimize bağlı idik. | Blrbirlnüâdıpık—ynkgdtü-l yorduk. Kont dünyada iki şey severdi: otomobil, ve bir de ismini söyle- mek istemediğim güzel bir kız... Hastanede kanı bir türlü dur - duramadılar. 20 saat mütemidi - yen kan kaybetti, Zavallı Kont: — Öleceğimi biliyorum... Diyordu. Nihayet hayata' göz- lerini kapadı. ..» Kont Kavadonga 31 yaşında idi. İki defa evlendi. 1938 de zengin bir Kübalının kızı ve 1937 de de yine Kübalı bir Mankenle evlen- di. Bu izdivac yüzünden silesile arası açıldı. Kont, Amerikada pek bası, tahsisatını gesmişti. Kont, otomobil ticareti yapmak istiyordu. Fakat, bu arzusunu ye- rine getirecek sermaye bulamadı. Bon zamanlarda, sabık karısı- frangı vermek için elmaslarını terhin et- mek meeburiyetinde kalmıştı. Kontun atnesi, sabık İspanya kraliçesi oğlunun vefatını haber alınca büyük bir yese düşmüş - tür, Bazı bacaklar, ayakların — içeri | basışı neticesinde dışarı doğru fır- lak bulunur ki, bu çeşidlerine | (paytak) ismi verilir. | Şimdi gözlerinizde güzel bir çeh- re, mütenasip bir vücud, mükem- mel yaradılışta bir güzellik nü - munesini canlandırınız, ve bu gü- zel vücudün altında bir çift pay tak bacağın bulunuşu bütün gü zelliği nasıl sıfıra indirdiğini ha- tırınıza getirin. Böyle bir güzele insan acıyan gözlerle bakar.. Bir kadın için en nefret edilecek hal, merhamete muhtaç durumda bu- | lunmaktan ibarettir. Böyle bacaklar güzelleştirilebi- lir mi? Bu kabil bacakları düzeltmek gayet kolaydır. Tabanların içeri yavaş yavaş paytaklığı Düzgün bir vaziyet | vişerek yaşıyorlardı İgün, erkek güvercin, dişisini bı - Çocuklar — Sizden bir şey iste- miyoruz. Çekici ne zaman parma- ğınıza vuracaksınız, onu bekliyo- ruz, Havadan istifade Bir güvercin, yıllardanberi, e- Fakat bir raktı, yalnız başına küçük bir ge- zintiye çıktı. Dişi güvercin buna meraklan « | dı ve akşam geç vakitlere kadar ukcgi:ıın yolunu bekledi. Ksayı dönmüştü. Meraktan çatlı- yan dişi güvercin sordu: — Bu vakte kadar nerede idin? | alırlar. Ayni zamanda bacak ma- sajlarına da itina etmek lâzimdiır. | Bacakları güzelleştirmek — için bacak hifzıssihhası bakımından el- zem bütün hareketleri doktor ta siyesine göre yapmakla - beraber! her zaman banyo zaruretini de u- | nutmamak Tâzımdır. Hulâsa, kadın bacakları vücud güzelliğini tamamlayıcı hassası itibarile en fazla itina gösterilme- | si icab eden uzuvlardır. Ve.. mü- fevazin duruşu, penbe cildi, göz ısınan bir inhina ile dizlerden baş- | lıyarak aşıklara doğru muntazam bir kıyrılışla amudlaşan bir çift | bacağın güzellik derecesini tayin- deki kıymeti - bilhassa kadınlar | için - asla inkâr edilemiyocek mü- him bir ehemmiyet derecesinde | mütalea edilebilir, —— Yedikuleden Bakırköyüne kadar Hava gazi yapıldı Yedikuleden Bakırköyüne kadar havagazı tosisatı yapılması dün sona ermiştir. Haftaya bu mınta- kaya cereyan verilecektir. Yeni tramvay durak yerleri Tramvay durak yerlerinin de- Biştirilmesi hakkında — tedkikat yapan komisyon işini bitirmişti. Yeni durak yerlerin gösteren !is- 'te dün Tramvay şirketine gönde- rilmiştir. Polis kollejine alınacaklar | den kaçırırsın, Polis kollejine ve polis mekte- bine alınacakların imtihanlarına | dünden itibaren başlanmıştır. Hindli kadın Nazır oldu Bir zamanlar şimdiki kadın Nazır SİYASİ MÜCADELELERDE MÜHİM ROLLER OYNAMIŞTIR. Vijaybakşom! Pandit Hindista- | nan siyasi mücadelelerinde pek tanımmış kadınlardan biridir. İn- | giliz gazetelerinde okunduğuna göre kendisi şimdi Hindistanda Sihhiye Nazırı tayin edilmiştir. Üç çocuk anası olan Nazır söylen. diğine göre 48,000,000 nüfüslük büyük bir muntakanm sıh - hât ve içtimal yardım işlerinin başına geçmiş bulunmaktadır. | turan şişman adamla ahbab ol - Erkek güvercin, yorgun yorgun cevap verdi: — Hava çok güzeldi... rek geldim. ” Av mevsimi — Topuna birden ateş edeyim. — Ne yapıyorsun? Hepsini 11 EYLÜL 1938 F Sarhoşluk bu! N Biri kesik kır bıyıklı, ihtiyarca; öbürü. matruş, orta;yaşlı iki ar « kadaş, gazinoda karşılıklı otur - muşlar, kafaları çekiyorlardı. İntiyar adam, yumruklarını ma- saya dayayarak ağır bir sesle: — Ben, doğma büyüme, İştan- bulluyum, dedi. ğ Genç de, yumruklarını masaya dayamıştı: — Ben de, doğma büyüme İs- tanbulb — Bu semtte doğdum, bu semi- te büyüdüm. — Ben de. — Evim de uzakta değil, şura- cıkta. — Benim evim de şuracıkla, — Karanfil sokağında, Lâle a- Çocuk — Anme, yeni bir karde- şim olduğuna öyle seviniyorum ki ,Hep kedinin kuyruğunu çek- mek canımı sıkmağa başlamıştı. partımanında oturuyorum. — Ben de. — Dördüncü kat, sekiz numa- rada, — İşte buna imkân yok. Dör « | düncü kat, sekiz numarada ben | oturayorum. — Hayır, dördüncü kat, sekiz numarada ben oturuyorum. Münakaşa büyümüştü; iki ar - kadaş, birbirlerinin yakasına sa- rıldılar, garsonlar, araya girdiler, güç ayırdılar. Müşterilerden biri - garsonlara sordu; — Kim bunlar, Allah aşkına? Garson gülüyordu: — Gazinomuza sık sık gelirler. İhtiyarcası baba, genci de oğlu- dur. Sarhoş oldular ma, birbirleri- ni tanıyamazlar! . . . Yazısız hikâye: Suçlu ile avukatı AKIL HOCALIĞI Bay B., nerede, ne ve kim olur- sa olsun, akil öğretmek merakın- dadır. Geçenlerde, bir plâja gitmişti. Çok geçmedi, sağında masada 'o- du. Şişman adam, hiç durmadan bi- hapse giren Kendisi otuz yaşlarındadır. Bun- | dan yedi sekiz sene evvel politi- Ka hayatına karışmış, mücadele- lere girmiş ve unutmamalı ki bu mücadelelerle beraber hapse de konmuştur. Hindli Nazır bugün. lerde Landrada bulunmaktadır. Bir sene kadar haplehanede mıştır. Halbuki hapse giderken | evinde bıraktığı çocukları daha | (Devamı 6 ıncı sahifede) ra içiyordu, Bay B., hemen tırna- Bi taktı: — Hep bira mu içersiniz? — Hava çok sıcak da, onun için bira içiyorum. Yoksa, rakı içerim. — Çok mu içersiniz? — Yarım kiloya yakın. — Günde, içkiye kaç kuruş ve- rirsiniz? $ — Bir buçuk, iki lira. — Bir buçuk lira, diyelim. Bu fena iptilâyı itiyad edeli çok ol- Devamı 7 inel sahiferalada d Den tıtbıkı — Mektepte eski Roma tarihin- den bahsettikleri gündenberi, kı- — zam, ne vakit hayvanat bahçesi - ne gitsek, bebeğini aslanlara ben- diyar, e

Bu sayıdan diğer sayfalar: