2 Ekim 1938 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3

2 Ekim 1938 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Kursa 60 kişi alınacak Intihabın 2 nci günü : Bğlbdiye seçimi her semtte m yetle yürüyor Bu sabahtan itibaren sandıklar; bazı kaza me nahiyelere Şehrimizde yeni Belediye Mec- lisi azalarının seçimi dün bütün gün olduğu gibi bu sabah ta mu- vaffakıyetle devam etmiştir. Bugün; tatil günü olması müna- | sebebetile serbest kalan müntehi- bi sani memurlar, esnaf ve dük- kâncılar, işçiler, muayyen saatten itibaren sandık başlarına gelerek reylerini vermeye başlamışlardır. Bu münasebetle bugün; düne nazaran daha fazla rey toplanaca. ği tahmin olunmaktadır. Dün intihabın ilk günü olması münasebetile bütün şehir baştan başa donanmış, bu ara tramvay- lar, vapurlar ve diğer nakil vası- talarile pek çok hususi moskenler de bayrak asmışlardır. Reylerin atılmağa başlanması dolayısile de dün bütün kaza mer kezlerinde, sandık başlarında me- Tasim yapılmıştır: Her kazada «in tihap ve sandık heyetleri» sabahle | yin tamam olduktan sonra san- diklar merasimle — açılmış; içleri böş olduğu görülmüştür, sonra tekrar kapanarak ağızları mühür Tenmiştir. Bunu reylerin atılması takip et- miştir. Bu ara, rey sahipleri; ilk reyi at mak hususiyetini kazanmak için istical etmişlerdir. L İlk reylerden sonra; Peyderpey er semtte seçme hakkını haiz lanlar gelerek reylerini istim: başlamışlardır. Her gelen vatandaşın nüfus tez keresi istenerek cetvellerle kon- trol edlimiş ve hılkzı kullandığı şiktaş kaza merkerinde Şehir ban “dosu, Beyoğlunda İtfaiye bando- | Yabancı dil kurslarına Devam edeceklere et verilecek ©- ale Bu yıl İstanbul Üniversitesin- de açılacak olan yabancı dil kurs Tarına devam etmek üzere imti- | hanla altmış talebo seçilecektir. İmtihanda Mmuvaffak olup ta kursa a'ınan talebelere ayda otu- zar lira maaş verilecektir. Ve bu bir yılık kurslarda muvaffak o- lan tâlebeler, tahsillerini daha zi- | yede kuyyetlendirmek ve esaş- üzere dilini ö - leri memlekete gdndu-ıml&—u;- | - Dersler her gün sabahtan ak- #ima kadar devam edecektir. talebeler bazı şartlara Teyanda Türk olmak hiç bir meşgüliyeti bu- gerektir. Seçme imti- 14 ve 15 Teşrinievvelde tâbidir. ve hariçte Tuymamak hanları uvaffakı- rkezlerinden götürüldü su, Üsküdarda da Halkevi bando- su ve diğer kazalarda da muhtelif bandolar merasime başlanırken ve reylerin atılması esnasında bir müddet Lâtif havalar - çalmışlar- dır. BÜYÜKADADA İntihap sandığı Büyükadada is- keleden çıkarken büyük aralıkta- ki Tnumarali dükkâna konmuş ve dükkânın iç ve dışı iki sıra renkle krizantem, papatya ve diğer çiçek lerle kordon balinde — süslenmiş, boy boy bayraklarla donatılmış- tır. Reylerin atılmasına başlanır- ken merasim yapılmış ve akşama kadâr Adalılar akın akın gelerek kanumi haklarını şevkle istimale şlardır. Büyükadada bu sabah ta ayni yerde kalan sandık ya yarın ak- | Şam oradan kaldırılacak ve Hey- belişdaya götürülecektir. Heybeliadadaki — halkımızdan sonra ertesi günlerde de sırasile Burgaz ve Kınalıdaki seçiciler ma hallerinde reylerini kullanacaklar dir, İntihap sandığı 8 Teşrinievvel- | de tekrar Büyükadadaki intihap yerine getirilecektir. DİGER SEMTLERDE — Bundan başka bazı semtlerde de sandıkların nahiyelere nakline bu sabahtan itibaren başlanmış- tar.. Nahiyelerde intihap ? Teşri- nievvel Cuma akşamına kadar de- vam edecek, 8 Teşrinievvel günü sandıklar tekrar kaza merkezlerin deki yerlerine getirilerek reyleri- ni zamanında kullanamıyanlar o | gün akşama kadar haklarını isti- mal edecekler ve bu suretle o ak- Orta tedrisat Kadrosu Münhaller sür'atle | dolduruluyor Son tayinlerden sonra orta ted- risat mekteplerinde geri kalan münhal muallimlikler Kültür Ba- kanlığınca tesbit edilmektedir. Tekmil orta tedrisat mekteple- rine lüzumu kadar —muallim ta- yin edilerek tedrisat başlayınca- ya kadar kadro tamamen ikmal e- | dilmiş olacaktır. Bandırma seferle- rinde ucuzluk Denizbankın İstanbul - Bandır- ma seferini yapan yeni vapurları- nn ücretlerininde 5 İlkteşrin 938 den itibaren şü suretle tenzilât ya | pilmıştir: | Birinci mevki; nakliye ve yal parası dahil 387 kuruş yerine 300, | İstanbul caktır. Üniversitesinde yapıla- SON TELGRAF'ın Tarihi tefrikası No. 112 Saltanat arabalarına kurulan göz- deler, şâhâne bakışlarile etrafı seyre dal “ — Elizeyi; Bukingam sarayını, Habsburgların — saraylarını gör - dük... asfl yaşadıklarını da yakın- 'dün tedkik ettik. Sonra; Padişah; | İsraf ediyor, sar: yı , saraylar yaptırıyor, bahçeler tarhediyor diyo utan - Mmadan söylenir dururlar... — Söyle değil mi- y Ni gn ikinci mevki; 244 kuruş yerine | 150 kuruş alınacaktır. Yazan: M. Sami KARAYEL mışlardı | Tarı kışkırtırlar,.. Yaşadığımız bu du?.. İşte: Çağlıyan, diye hava al- mağa, yargunluklarmnzı dinlen- | dirmeğe geldiğimiz yer... Şu Kâ- | itkane deresinin etrafına bak... Rıhtamsız, alelâde bir dere... Şu Kâğıdhane köyünün haline bak... | Şu köylülere bak.... Ne dersin sen bu hale... ğ Çay İhı*iya_cı | takdirde bu para yurdumuzda ka | | ve. | İ Memleketin Dahilden temin edilebilece 'Türkiyede çay istihlâki takri- ben, senede 850 bin kilo gibi mü-” | him bir yekün teşkil etmektedir. Bu itibarla Ziraat Vekâleti yer- Ni çay yetiştirmek işine büyük bir | ebemmiyet atfetmektedir. Zira bu yüzden yabancı menil xetlere senede 1 milyon 700 ma lira ver- mekteyiz. Yerli çay yetiştirildiği laçaktır. Zirsat Vekâleti tarafından - bu maksatla, birkaç sene evvel, Rus yadan, iki ton çay tohumu getir tilerek bunlar fidan halinde ye- tiştürlip köylüye dağıtılmıştı. Alı nan neticeden memmun kalındığı | için, vekâlet bu sene, yeniden Rusyadan 10 ton tohum getirte- rek fidan halinde köylüye dağıt- mağa karar vermiştir. Rizenin toprağı en ziyade, çay yetiştirmeğe müsait bulunduğun dan, mütehassıslardan mürekkep bir heyet, bâlen Rizede bu hu- susta tetkikat yapmakla meşgül | ekâlet, tekmil — memleketin çi acını karşılamak için, bü tün o havalide 30 bin hektarlık araziyi çay tarlası haline getir. mek için çalışmaktadır. Yapılan | tecrübelerle elde edilen neticeye göre Rizede yetiştirilen çay, ha- riçten gelen çayla ayni nefaseti haiz - bulunmaktadr. Alınan bu müsbet netayice güvenerek Zi at Vekâlti, Rizade; nebat halin- deki çayı, tasfiye etmek, kurutmak ve içilecek bir hale getirmek için fabrika kurulacak, ve «çay e- ursu» vücude getirilecek, burada genç elemanlar yetiştiri- lecek, ve bu suretle memleketin çay ihtiyacı bir müddet sonra ta- mamen temin edilmiş olacaktır, Beraet eden Baş öğretmen Samatyada 52 inci ilkmektep baş öğretmeni Pertevin talebele- rinden Recep isminde bir çocu- | Zun başına cetvel ile vurarak ölü- müne sebebiyet vermekten suç hu olarak Ağır Ceza mahkemesin- | de devam edilmekte alan muha- | kemesi dün bitmiş ve suç sabit olmadığından baş öğretmen Per- tev beraet etmiştir. Ankara garında hopar!ör tesisatı Öğrendiğimize göre, Devlet De- müryolları beş bin lira sarfederek, Ankara garinda hoparlür tesisatı yaptırmağa karar vermişlir, Ya- kında bu iş için münakasa açıla- çaktır. Bu tesisat yapıldıktan san ra, garın her tarafında bulunan | yolculara gelecek, gidecek trenle rin kalkış ve varış dakikaları, tarların yolda yapacakları karşı ve daha - birçok malü- al bil lecektir. laşmalar. mat der Blebdum; hakkıâliniz var- dir. — Yalnız, hakkırı değil; yer- var.. söyle Elize nasıldı. di efendimiz. — Her halde; büyük ve m teşem bir saray yaptırmalıyım... | Hattâ; bir tane değil, birkaç ta- Rumelihisarının bulunduğu yere şâhâne bir saray kurulal On milyon lira sartile bu- bütün gördüklerimizin fev kinde bir saray kurmak âli Os- man için bir borçtur. Bung yapa- cağım. | * Sultan Aziz; Fahri beyle konu- şurken; arzı niyaz ve — gözdeler | altın işlemeli saltanat arabaları- na kurular yaşmaklı ve feraceli gözdeler; şâhâne bakışlarile etra- | fi seyrederek - Düalmabahçeden Kâğıthane köyüne kadar sonba- barın tabiate üzellikle B | vabi Siparişleri | Suçlunun muhake- Berber'erin iç imaı | de Heyeti Umumiye toplantısı ya- | der geldi galiba... Kendi kendimiz için Btrafmıza dikkat ettiniz mi? Ne kadar fazla ve füzuli gü - rültü beynimizin altüst oldu- ğunu hesab etmek lüzumunu his- settiniz mi?.. Tabil iki sullin ce- da «hayıre. Astanbul niçin gürültülü, İstan- bullu niçin yorgundur? Desem yi- ne cevab veremezsiniz. Ben kısa ve az dikkatle öğrendim ki hey- nimin içini dışına çıkaran, kulak- larımdan menhus uğultusu ek - silmiyen gürültünün sebebi yal « nız bizi Niçin mi?.. Niçin olacak, usul konuşmak - tan yürümeye, her şeye kadar normal ve sosyal hayat kaide - | lerini bilmiyoruz. Netice ilibarile kendi kendimi- xi zehirliyoruz. İstanbulan gürültüsünü İstan- | bullular yapar, İstanbullu da fü- zuli yere kendi kendini yoruyor. BÜRHAN CEVAD Yok | Tmis mesine başlandı İnhisarlar İdaresi Dördüncü Şu be Muhasebe Masası Şefi iken mü him z namına yapılmış sipa- rişleri kısmen ve aynen ihtilâs et- | mekten suçlu Mehmet Alinin mu- hakemesine dün Ağır cezada de- vam edilmiştir. Mehmet Al bu iş- le alâkası olmadığını söyliyerek | suçunu inkâr etmiştir. Muhakeme - evrakın mütaleası için başka bir güne barakıldı. — | Feci bir ölüm İzmirde Rozyada kiremit fabri- kasında zavallı bir amelenin ölü- mile neticelenen bir kaza olmuş- tü Fabrikada çalışan amelelerden Bayburtlu Yusuf toprak taşırken yığınlar altında kalarak hava ala- madan boğulmuş ve ülmüştür. Av'anayım derken Avlanmak üzre Tire kazasnın Çiniyeri köyü civarında — Dereli- Çay mevkline giden Ahmet Çetin oğlu Veli isminde bir avcı, kaza: en çifte tüf kasğından yaralanmış - ve tedavi için kaldırıldığı İzmir Memleket hastahanesinde ölmüştür. 27 Eylâl 1938 salı günü saat 14 | pan Berberler Cemiyeti - kanunl şekline uygun olarak ekseriyet te- mia edilemediği için bu toplantı 24/10/928 gününe bırakılmıştır. Cemiyet bu toplantıda tekmil es- malma etaslı surette malümat ver meyi, bütün hesabatı ve faaliyeti- ni izah edeceği cihetle Cemiyete mukayyet azanın mezkür gün ve | santte Birleşik Cemiyetler Merke | lanması için lâzım gelen mıştır. Arcı niyazın bu se k Bi dolgünca idi. Küçüksuya gö- türüp de bir fırsat bulup efendi- sine takdim edemediği dilberler de vardı. Bunlardan gayri iki di ber daha getirmişti. Dört saltanat arabası Çağlıya- han harem kapısından içeri girdi. Atların çıkardığı nal sesleri etra- fa aksediyordu. Sultan Aziz; usta anladı. Fahri beye — Mühterem oğlum; bizimki- — Evet; efendimiz.. — Git bak; çabuk yerleşsinler... Aştıya söyle bu akşam hafif ye- mekler yapsın... Çerkes tavuğu olursa fena olmaz... Fahri bye; aldığı irade üzerine olduğu yerden fırladı. Harem ka- pısına geldi. Güzleri yere - bakıyordu. kaldırıp Hiç haremi hüma- di? y e baddi- | | rilecek bunlar evvelden — hazır- | tamamile kazırlanan esnalın işi Pmsk Tarihe bir an'ane Halk pazarlık usulünden birtürlü vazgeçemiyor Etik. lar intizama alınmalıdır İktısadi hayalımızda büyük bir yenilik teşkil eden — «pazarlıksız #atış mecburiyeti» hakkındaki ka- nunun tatbikına Ankara ve İz- mirde olduğu gibi şehtimizde de dün sabahtan itibaren başlanmış- tır. Kanunun tatbik sahasi içine gi- ren ve gida maddeleri, mahrukat, m eşyası, türistik mamülât satan esnaf teşekküllerile bir haf- tadanberi Ticaret Odasında yapı- lan içtimalar neticesinde bu kabil bütün esnala icab edeti izahat ve- landırıldıklarından | inci gün ol Masına rağmen dün kanunun tat bikında umumiyetle büyük bir aklık görülmemiştir Yalnız; <pazarlık» a alışmış ©- lan halkımızı bu âdetten vazge- | çirmek için dün dükkâncılar bir hayli müşkülât çekmişlerdir. Bu hususta şehirde bir dolaş- ma yapan bir muharririmız düklerini şu suretle tesbit etim tedir: Pazarlıksız satışa tâbi tutuları bütün esnaf, dün sabah erkenden - daha evvellerden hazırladıkla- rı - etiketleri mallarının üzerine koymuşlar ve bunlardan peraken- | deciler; konunun 9 uncu maddesi | mücibince bir de dükkânlarının kapısının üstüne veya camekân- | dan birinin görünür yerine | ada pazerliksiz satış yapılır» ibaresini muhtevi büyük bir Jev- ha asımışlardı. Hem toptan, hem perakende satış yapan yerler ise bu levhayı «Perakende satışlarımız pazarlık- sızdır. ibaresile tâlik etmişlerdir. Satılan her tins ayrı ay A lması — vesilesile | muhtelif ç.çit mal satan dükkân- | cılar; y lanberi mağazaların- da birikmiş, kıyıda bucakta kal- maş bütün maddeleri birer birer çıkararak tastife mecbur kalı lar, bu suretle bütün mallarını e- Temişlerdir. Bazı büyük dükkânlarda bu - şin tamamile bitirilemediği, yani bütün mallara etiket kanulamı- | yarak tasnife dün bütün gün de- vam edildiği gürülüyordu. Bu süretle <pazarlıksız satışa> a ör- ek- yaltız müşteri beklemeğe kalmış- tır. Fakat kanunun — tatbikına ge çildiğini ve «pazarlık» — âdetinin artık bütün arkada bıraktığımız i> ler arasına atıldığını bazı müşterilere ve hususile kadınlara nak çak güğ olmuştur. Dün hem ay başı ve hem bafta sonu olması münasebetile alel'u- mum büyük çarşılarda alış verişe çıkanlar bir hayli kalabalık teş- kil ettiğinden çoğu kadınlardan ibaret bulunan bu müşterileri patışa alıştırmak için dük- ! anlai Arabadan aklaştı. tebliğ etti. Ne de olsa yan gözle etrafına Bakmşitı. Göröyordu Ki; usta bu- gün her zamankinden fazla kala- balık bir kafile gelmişit, De- mek; Avrupa dönüşü padişahı zevklendirecekti. Kızlarağasının; simsiyah rengi beyazlanmıştı. Zavallı gözdesi Çeşmidil artık; padişah tarafın- dan ağıza alınmaz olmuştu. Matgüzel; ber şeyin fevkinde, padişahın aşkına bende olmuştu. Ah, şu Arzıni Carit cehen- neme gidesi kadın.. Eğer, o, ol- mamış olsa idi. Çeşmidil sayesin- de efendisine daha ziyade hülülü inen ara niyaza Padişahm — iradelerini | | dil'in padişahın yanına gitmesin- karışan kân sahibleri epey müşkülât çek- mişlerdir. Bazi kadınlar ve mal almak ü- zere taşradan İstanbula gelmiş o- *lanlar; üzerinde etiketini, fiatımı gördükleri ayakkabı, kumaş, ter- lik, manto vesalre gibi ki bir itiyadla - etiketteki fiattan çok aşağıya almak istemişler ve bu arzılarını sâfiyane bir. hisle ısrar şeklinde ileriye götürmüş- lerdir. Bu suretle her müşteriye ayrı ayrı kamın ve maktu satış mec- buriyetinden bahsetmekte muz- tar kalan esnaf ve dükkân sahib- leri akşama kadar çok yorulmuş- lardır. Alel'umum esnaf; bu müşkülü- tin kısa bir zamanda hallolunaca- | ğim ve kanun muvaffakiyetle tat- bikına hiçbir engel kalmıyacağı- | ni ittifakla sövlemektedirler. — | Dün bütün belediye polis teş- kilâtı, her semtte yeni kanunun tamamile tatbikini - kontrol için | seferber bir halde çalışmıştır. Bu kontrollerde pazarlıkâız sa- tışa tâbi olan bütün dükkânlâr ve | etiketleri ayrr'ayrı tedkikten ge- çirilmeğe başlanmıştır. Dün ilk gün olması münasel tile bazı dükkâncıların kendileri- ni kanunun dairei şümulü hari cinde zannettikleri de gürülmüş, bunların da maktu - flatla satışa tâbi oldukları kendilerine bildi- rilmiştir. | Ezcümle Çarşıpakı civarında bazı sebzecilerin bir zühul netice- şi dükkânları olduğu halde sat- tıkları mallara 1 koymadık- ları ilk teftişte görülerek bu va- ziyet düzeltilmiştir. Mühtelif — sefntlerde — bulunün ve pazarlıksız satışa tâbi olmuyan bazı dükkâncılar da dün bütün mallarına kendiliklerinden etiket koymuşlardır. Yalraz bazı etiketlerin çok kü- | çük bir nisbette, batılarının da o- kunmaz bir halde oduğu, bir kı- sımlarının İse malın iotura ny- marasile karışık bir vaziyette ve- ya görünmez bir yere asıldığı da dün görülmüştür. Bu vaziyet; etiketlerin şekil ve &b'adının ve rakamlarile yazı- ları puntularının da - muhakkak belediye veya İktısad Vekâleti ta- rafından tesbit olunmasının. çok zaruri bulunduğunu bütün açık- bğile göstermektedi: .Müfrednîpra gramları- nın tatbik şekli Kültür Bakanlığı bütün mektep —SON TELGRAF—2 | ci Teşrin 18 Iktısadi meseleler | gurur değil, hi lere birer tamim — göndermiştir. Günderilen tamimde, yeni değişik liğe göre Devlet Matbaasında ba- sılan ve hazırlanan müfredat prog ramlarının tatbik şekli izah edil> miştir. Fakat; bir yandan da Çeşmi- den ürküyordu. Maazallah, padi- şah bir gün gelip de Çeşmidili ha- tırlar ve yanma çağırır, onunla gecelerse, muhakkak bir felâke- te sahne olacak vekayi — vücude gelebilirdi. — Arap; her iki cep- heden de mütalea ettiği işi felâ- ketli görüyurdu vesselâm... * Matgüzel, kırk yedi günlük hasretin acısını çıkaracaktı. As- lanı gelmişti. Gitgide efendisine ısınmıştı. Yalnız; onun bir kişile iktifa etmeyip, Yılan gümlek de- Biştirir gibi gözde değiştirdiğini zekâsile bulmuştu. Bir gün gelip, kenidsinin de bir köşeye atılaca- Bının farkında idi. edip neler kopartamazdı. Fakat; “şimdi eli kolu bağlı Arzıniyazın elinde bir esir gibi hareket edi- yordu. Ve hergün de cant tehli- kede idi. Belki; bir gün gelir, bu Matgüzel; Çeşmidili, ve anun düştüğü Akıbeti, kızlarağasının waziyetini, sarayda ufak tefek denen dalavcrelere yavaş, yavaş Bir mektuba cevab MAHMUD YESARİ — Bir karüim yazıyor : #*Üzerimde büyük tesirler bıra- — kan eserlerinizden ilham alarak bu mesleğe karşı kendimde sou- suz bir heves duydum.» Bu mektubu okuduğum zaman da ben de, emin olunuz, sevinç, n duydüm. Çün kü, yazılarıı olabileceğini aklıma — getirmez dim. Kariim, mektepli mu, işçi mi, yaşı kaç? rum. Fakat hangi meslekte olur- sa olsun, muharrirliğe heves e- derse, onun için bir bedbahtlık o- hur. Ona, »bu mesleğes yani mu- harrirliğe, heves etmesini tavsi- ye etmiyeceğim. Üstad Ahmel Rasim merhüm - «Kırk — senclik komedi» adiyle neşrettiği hâtıra- larında şöyle der : ivrileyim diy ki yamyassı oldum! Muharrir olursa, ne olacak? E- ger mektepli ise tahsilinden; iş güç sahibi ise, işinden olacak. Gönderdiği hikâyeyi de neşrettir- miyeceğim. Çünkü gazetede bir satır yazısı çıkan bir insan, cüza- ma tutulmuş gibi artık ondan yas kasını kurtaramaz. irdim, ball *Bir içen çeşmei pür hünu fena- dan Başın alamaz bir dahi bâranı be- lTüdane * Aziz okuyucuma tavsiyem şu : Mektebe gitsin, işine gücüne de- vam etsin. Eğer niyeti kat'i ise, ben, nir- şey diyemem. Fakat bir hayatın kırılmasına, ben, vasıta olamam. Kültür Bakanlığın- da bir içtima Dün Kültür Bakanlığında, Kül- — tür Bakanı Saffet Arıkanın riya- setinde bir toplantı yapılmış ve toplantıda memleketin kültür fa- aliyeti, okul, muallim ve talebe vaziyeti hakkında görüşülmüş ve bazı mühim kararlar verilmiştir. | Birimizin derdi —| Hepimizin-derdi Rami otebüslerinde cereyan eden bir hâdise * © ; - Seyrüsefer müğüAtlgü- nün ehemmiyetle vazerı dikkatine - ”A —— Eyüpte mabhalle mümessili Bay İsmail Berk yazıyor: —— — sAyın 28 inci çaşamba günü saat 17.50 de Edirnekapı - da bir hastamı müstacelen zi- yaret için Sirkeciden Ramiye — işleyen (3372) Not otobüsle Edirnekapıya — gitmek üzere merkürü otobüse bindim. Fa- kat biletci Edirnekapıya gide- ceğimi öğrenince: «Bu ot 4 yalmız 'Rami yolcuları binebis' Jir, Veyahut 14 kuruş vermekle — Mükellefsin', dedi ve sonra derhal otobüsten cebren indi- rildim. Belediye seyrüsefet zamatına kat'iyen tevafuk © miyen ve keyfi olduğu anlaşı- lan bu haraketin hiç de doğru — olmadığını zannediyorum... — Nitekim benim gibi b Edirnekapı yolcusu da ayni; karete maruz kaldı! Bun arasında bir de doktor Belediye bu otobüslere mi de verirken Edirnekapıya yolcu almacağını tasrih ettiği halde biletcinin bu hareket ve cür'eti çok garib ve şayanı eseftir. Son Telgraf — Muht karümüsin bu çok hakh şi yetini seyrüsefer müdürlüğü nün nazanı dikkatine koyu ve acele - hastasına — yeti; yolundan alıkoyarak hasta b youndan alkoyarak harla V vatandaşımızın hayatı ile SARC OUU Bi

Bu sayıdan diğer sayfalar: