2 Ekim 1938 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4

2 Ekim 1938 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

L ISPANYA-AFRİKA Cumhuri yetçilerin, Ispan yol fasındaki taraftar" ları ile Franko kuvvetleri arasındaki ihtilâf Nazarı dikkati yine İspanya harbine çekmiye vesile oldu. rta Avrupa işleri ne kadar 0 merakla takib edilse yeri - dir. Onun için Avrupa mat- buatırın sütunlarında ençok yer tutan da hep bu mevzu olmakta devam ediyor. anın meseleleri yal- Hiz orta Avrupa işlerinden ibaret İspanya meselesi ne ol- *A? Yeni gelen Avrupa gazete - inde İspanya meselesinin sön saf-| na dair yazılan yazılardan bir! çıkarmak icab ediyor. İs - daki dahili harbin Getneral 0 nun kendi kat'i galebesile Üteceği şimdiye kadar çok defa bu kehaneti - dahili harb bit- “zalanmış olan İngiliz - İtalyan an- s1 da dahili harbin biterek ya meselesinin halledilmesi na dayanıyodu. Fakat bu iti- kâğıd üzerine yazılırken kul- at Tanilan şu - İspanya meselesinin halli - tabirinden her tarafın an- ladığı mana başka başka idi. Ro- manın vermek istediği mana di ima General Franko'nun kat'i lebesile İtalyadaki cumhuriyet « çilerin mağlüb edilmesi ve ancak v suretle dahili harbin bitmesi şeklinde olmuştur. Bu anlaşma imzalanalı altı ay geçti. Fakat İs- panyadaki vaziyet cumhuriyetçi- lerin mukavemetinin tükenme - | yani General Frankonun kat'i ga-i V Avrupa politikası üzerindeki te - | sicderi unutmamak panya meselesinin halli zamamı, Jebesini bekliyorlardı. Bu ölma - madi. İtalyan kıtaatı oradan çe - | kilmeden İngiliz » İtalyan anlaş - | ması da tatbikat sabasına çıka - madı. İngiltere daha Habeşista - nan İtalyanlar tarafından alınmış olduğunu tasdik etmedi. Şimdi ise devletleri en ziyade meşgul eden| orta Avrupa işleri oluyor. Bunun-| la beraber İspanya — meselesinin Jâzim. Yani hermesele birbirine sımdıkı bağlı. Geçenlerde İngiliz gezeteleri - nin verdiği malümattarı alınarak zılmıştı. Alman- mak istiyen İngilte konuşmaları İspal bir tarafa bırakılmadığı 21 liyordu. Alman şi dar alâkadar olduğu İspanya lerine karışmaktan büsbütün vaz geçmesi istenmöktedir. Söylendi- ğine göre Almanya da bunu ka - bul etmiş bulunuyor. İtalyanın vaziyetinden bahset- mek başka bir güne kalacak. Ye- ni gelen Avrupa gazetelerinin şa- yanı dikkat olarak yazdıkları baş-| ka bir nokta — vardır ki, İspanya #meselesinin bundan sonra alacağı netice bunu düşündürmektedir. Fasın İspanya elind ebulunan diğini göstermekle devam ediyor. İspanyadaki yabancı askerler çı- kacaktı. İtalyanlar orada bulunan kendi kıt'alarını çekmek için, İs- kısmından şimdiye kadar Gene - ral Franko asker toplıyarak Cum- huriyetçilerin üzerine yollamış- tır. İspanyada dahili harb başladı Senenin en güzel JEAN GABİN ile MIREİLLE BALİN msilleri bulunan ve hiç bir vakit unutu!mıyacak Yanık Gönüller Filminin ilk gösterileceği akşam verilecektir. SARAY Sinemasında ——s İLK GALA MÜSAMERESİ Fransız filmi olan baştıyalı Paslıların ne kadar bü- yük bir rol ovnadıkları Avrupalı muhabirle.. — psi — tarafından -s3evamı 7 inci de) Tü 1127 milyon Miras Vergisi babasından — kalan olarak hükümete tali ye mecbur olan dam kimdir, Japonyanın en Bitsui'nin oğlu... Babasından miras kala: tin yekünu 15 milyar frank tah- min olunuyor. Japon bu talihli mirasyediye | e biliyor musunue?.. | adamı zengin Gliyesi, bırakmıştır. Takihli mirasyedi, hüküme' | olan bu bi frank vermek de ödemeyi t | Yunanistanla yeni |ticaret muahedesi t akdetmek hafta içinde bir h den Atinay rkafis Reisi Jay Bürhan 2 reisliğinde Cüm huriyet Merkez Bankası Muame Müdürü Cabir ve Türkofis . müşavirlerinden Hasan Server- üzere b den mürekkeptir. ALTIN ÇAN... Yazan: JOZE RİLLİ Kont Roje Haçlılar seferinden dönüp şatosuna geldiği zaman en samimi dostu Jan Lâ Viyeli hali ibtizarda buldu. Dostu, — biricik kızı İvelini kendisine ex.3net et- ti ve gözlerini ebediyen — hayata kapattı. Kont Rojo bu suretle genç ki- zın hâmisi oldu. Ona karşı büyük bir muhabbet besliyordu. Bu, ba- ba muhabbetinden, baba şefaka- büsbütün başka bir Genç kizi, birsa büyü- 1 sanra kendine almak is- du. Konk yerinde Ti şimdiki gi- u muücip < bi € yor Genç da Konta karşı bü- yük bir tenasip vücudüne, kır- saçlarına, parlak görlerine hayran hayran bakıyor du. İvelinin bir dadısı vardı ki çok €ski bir kin sebebile Konttan nef yler ürpertici bir cinayet Oğlunu öldürenana,daha ev- gelen İr de feci bir vakanın dır. İngil bir kadın £ düğün gel için g kendilecini üç kişinin cenaze me- rasimi - karşısında - bulmuşlardır. Gelin olan kız, gelin elbisesile ölü olarak yatmakta idi. — Kızın adı Herlen'dir. Ölü olan delikanlının adı da Vilyamdır. Gene ölüsü bu- lunan yaşlı ka adı da Mar- gerittir. Bu kadın delikanlının an- nesidir. Genç kız ile delikanlı bir müddet evvel * şenlanmışlardır. Fakat topçu süvarisi olan deli- kanlıyı bundan birkaç ay evvel, ava gitmiş, düşerek belkemiği sa- katlanmıştı. Öteden beri delikan- h yatmakta, todavi altında bulun maktadır. Elli sekiz yaşında olan annesi ise genç oğlunun böyle sa- katlanmasından müteessir olarak ne yapacağını bilmez bir hâlde kalmış, oğluna artık evlenmeme- mesi kendi hakkında acı olacağı- mı, önun için Herlen ile olan ni- şanın bozulmasını birkaç defa söy —— - Fakat, bu seyrediş bir facia piyesinin temsilin- — de çıldırıp beynini parçalıyan bir san'ıkârın üzerin- — den gözleri kayıp heyecan içinde sahnenin güzel de- yredişidir! — korlarına açıları bir seyircinin Şoför tekrar etti: — Haş “Dedi. — Nereye gidelim efendi: .. Daha ileriye... — Otomobilin nereye kadar gidiyorsa oraya kas — Ben sana haber verinciye kadar yürü... Nere- de duracağım söylerizi: ... Otomobil tekrar tılarla yarışır gibi bo — Tarabya efendim inecek misiniz?. Refik, Nadinin ornuzuna yasladığı başını çekti; mı alıp da dülgalar ve mar- in yukarılarına doğru iler- lere düş. Seriden No. — Nasıl, az mı muztarip bir insanım Nadi?. Ben- den daha bedbaht kim var?. len. Karın orospu, çocuğun tarsın! Ona esir ol, gündüz kendini yiye yiye bedbaht olaân kim var?.. lemiştir. Delikanlı kızı sev Roman 121 Anan ölsün. Sev. Ev- iç çıksın! Hapisharı hakaret gören bir kadin seni kur- Kosa ol. Minfibi Gece va, bitir! Söyle benden daha Terken Refik yarım saattir.. bir saattir.. medhüş bir SAA felâketzede gibi anlattığı hikâyesini bitirirken: FGi t Klaş, mülgnadi haçkırıda çapıdı baldı. — Teti Nadli Noml haksız müyyam!. Bir taraftan ceketinin kolundan aşağıya yağmur Dedi, yeniden başını Nadinin omzuna kaydu ve Bibi boşanıp sı. yaşlarına bakıyoc, hüngür hüngür ağlamaya başladı! ağlıvor. damarlarındaki bütün kâanih kavnar bir ae Hıçkıra hıçkira —— Ağlama Refi » Hiç bir şey yok! n R bin K le sakat bir adamın evlen- dür. Fakat kendisine söylenince siddetle reddetmiş, verdi- dık olduğunu, genç ni- BU GÜN MLEK Sinsmasında Herlen Bi söze >. velcinayetplânınıhazırlamış İngiltereyi heyecanda bırakan bu hâdise ortaya üç ölü çıkardı şanlısı ile mutlaka evleneceğini söylemiştir. Nihayet izdivaç me- (Devamı 7 uei sahifeniizde) ret ediyor, intikam âalmak için firsat arıyordu; — Nasıl, diyordu. Bu izdivaca razı olacak misın?.. Güzel vücu- | dünü bir kibirli, hoyrat ihtiya- ran kolları arasına miı - terkede- | ceksin?. Yazık değil mi sana!... Dünyada bu kadar güzel delikan h varken,.. Delilik olmaz mı bu, yavrum?... Diyordu. Yaşlı dadumn bu söz- | deri yavaş yavaş genç kizi hâmi- sinden soğuttu. Kont, kendisini çağırdığı zaman altın bir çanı sal lardı. Genç kız, çanın hafif çın- işitince Kontun yarına gider, götlerini yere diker durur- du. Kont ; Benim sırma saçlı kızım, öm gmun gülü.., Seni yanıma geti- Ten bu altın çanı ne kadar sevi- yorum, bilsen... Der ve alnından öperdi. Dadı vefat etti. İvelin Kontla ı. Genç kız, bir gün ar TatRizin aldı, şatodan çıktı, sahile doğru gitti. Ve kay boldu. Kont, etrafa adamlar koş- turdu, arattırdı. Fakat, genç kızı bulduramadı. Könt, derlin bir yeis içinde kıv- ranıyordu. İvelin'in genç bir de- likâanlının yanına kaçtığı ihtima- lini düşündükçe kukançılktan de li gibi oluyordu. Gece karanlıkta sahile gitti, çanı çaldı, çaldı. Ce- vap vecen olmadı. Nihayet, sa- buha karşı kamarasına döndü. Sahilde, kayalar arasında giz- lenmiş olan İvelin, hizmetçilerin kendisini aradığını görmüş, son- ra avdet ettiklerine memnun ol- Sizi EĞLENDİRECEK-GÜLDÜRECEK BİR MEVZU içinde: AMERİ-İ KANIN meşhur METROPOLİTAN OPERASI BİRİNCİ ARTİSTİ: BLADIES SWARTHOUT ve JEAN KİEPURA tarafnıdan söylenen NEFİS NAPOLİ ŞARKILARİLE ROMKO . JÜLYET operasının en güzel kısımlarını ihtiva eden: NAPOLİ ŞARKICISI Muazzam mizansenli filmi takdim edilmektedir. Filme ilâve olarak: Paramunt Dünya haberleri gazetesi ve: HİTLER - ÇEMBERLAYN - DALADIER MÜLAKATI Etem İzzet mak lâzım geldiğini u-ışlınuvor ve. ikide mr Diyor, Reııgm bu katmerli ıztırabâ tahammil- lüne şaşmamak içir kendini güç tutuyor! Genç res- sam, Refik İstanbuldan birdenbire - kayboluverince — Demek metle bir oldu, Zannıma BENİCE Bu su: epeyce çalıştnış, yorulmuş, şuraya baş vurmuş, bir türlü akibeti nihayet: Mmutlaka intihar etimiştir... hakkında malümat alamayınca en arısınım hiyanetine tahammül edemiyerek mi' diyorum!.. Relik, günün birinde Nimetin kocası olarak İs- tanbula çıka gelince de böyle derin derin konuşma- ya, izahat almaya daha vakit bulamadı, ilk evvel: Ferhunde hiyanet edince o da Ni- ansızın İstanbulu terketti ve her şe- yi unutmağa çalıştı! düştü. baştan aşağı böyle göz yaşları içinde dinleyince bir- denbire şaşkına döndü, ne söyliyoceğini kestireme- di, ne yapacağını düşünemedi! Halbuki Refik tamamile bitik, tamamile ken- dini, muhitini, dünş nuşan bir adam halile gaşını Nadinin omuzlarından ayırmıyor; boyuna tekrar ediyordu. ' — Söyle Nadi, söyle.. Benden bedbaht kirm var? Bu göz yaşları mukadderdir! cak ve ağlıyacak, söyliyoceke ve hıçkıracak! Yoksa boğaz düğümlerinde katılan türlü deşilmez ve... Yumuşamaz! Onun için Refiğin hikâyesini sını unutan ve kalbinden ko- Sora- iztırap çıbamı — başka — Peki amma, tevkif müzekkeresini görmedin — Hayır -kardeşim hiç bir şey görmedim.. muştu. #akat, geminin yekkenler ti açıp uzaklaştığını görünce vü- cudü titredi. Babasının, ölürken kendini emanet ettiği bir adamı terketmekle büyük bir hatâda bülunduğunu anladı. Gerçi üze- rinde biraz parası vardı. Fakat bu para ile ilânihaye hayalını te- min edebilecek miydi?... Hava kararınca şiddetli ve s0- Buk bir rüzgâr ösmeye, ince in- ce yağmur da yağmaya başladı. İvelin, harap bir balıkçı kulübe- sine iltica etti. Kulübede ayağı kırık bir tâhta masa, otları dışarı fırlamış bir kerevetten başka bir şey yoktu. Birkaç gün evvel ve- fat eden yaşlı bir büyücü kadı- nın kulübesi idi. Ertesi gün, sahile gelen balık- çılar, harap kulübeden sırma saç h, güzel bir kızın çıktığını görün ce büyücü kadının kalıp değiş- tirdiğine hükmettiler ve ağların, oltalarını bırakarak — kaçtılar. Genç kız köye gitti. Fakat, para- Bi mukabilinde de yiyecek teda- rik etmeye müuvaffak olamadı. Ekmekçi, uzattığı parayı alma- ya cesaret edemiyor, bu büyük paranım parmaklarını yakmasın- dan korkuyordu. Uzaktan, tıpki bir cüzamlı hastaya atar gibi bir ekmek parçası fırlattı. Genç kız, hatâsinın derecesini - takdir edi- yör; kaçtığına nâdim olüyordu. Kont Roje ne kadar iyi hir adam- dı. Kendisini de ne kar viyordu. O da Kontu Fakat, hatâsı yüzünden hem ken- disini felâkete atmış, Kontu da derin bir yeise düşürmüştü. Bir gün sahilde, dalgaların kumlar üzerine attığı kocaman bir balık gördü. Küçük gümüş hançerile karnını yarınca şaşırdı. kaldı. Balığın midesinde küçük altın bir çan vardı. Roje çanı görür görmez tanı- mıştı. Bu, Kont Rojenin kendisini çağırmak için kullandığı çan idi. Ve hiç şüphe yok ki yeisle deni- ze atmıştı. Genç kızın gözlerinden yaşlar dökülüyordu. Artık geceleri uyu yamıyordu. Bir gün akşam üzeri, birkaç as kerin kayalar arasında ateçş yak- tıklarını ve ısındıklarını gördü. Yavaşça yanlarına yaklaştı. As- kerlerden birisi : — Kont Roje çok ağır hasta... — Son zamanlarda Konta bir- şey oldu. Deliden farkı yok... — BSevda delisi diyorlar!,.. — Yazık!... Kont gibi cesur bir. adamın şatosuna kapanıp kalma. sı, kimseyi kabul etmek isteme | Mmesi büyük bir felâket... İvelin daha fazla dinleyemedi. Kontu nerede bulabileceği; renmişti. Seher vakti yola çıktı, yürüdü, yürüdü, güzel ayakları kanlar içinde “Kalmaştı. Çehresi terden, tozdan simsiyah olmuş- tu. Altın çanı sıkı'sıkıya göğsü- nün üzerinde tutuyordu. Nihayet bir sabah, şatonun ö- nöne geldi. Kapılın önünde nö- bet bekliyen bekçi : — Defiği!.. Diye bağırdı. Genç kızların yır 'tık elbiselerini görünce kendisi- ni dilenci sanmıştı, — Kontu görmek istiyorum, kendisine bir haber veriniz. — Kaont hasta... Rimseyi ka- bul etmiyor. Biliyorum, fakat, kendisini * sevindirecek, memnun edecek bir haber getirdim. — Peki öyle ise, haydi gir... Dedi, Genç kız, avluyu geçti. So — faya girdi. Kont Roje geniş bir — |

Bu sayıdan diğer sayfalar: