2 Ekim 1938 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 5

2 Ekim 1938 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hayata yeniden doğuş kktör, aç kalır, açıkta kalır, evi barkı yıkılır, birini kay- | Celmez fakat Iıyaırosuz kalınca dunya başına yıkılır Tıyatro, onun evi barkı yuvası ailesi suyu ve ekmeğidir Yazan: MAHMUD YESARi — Ne var ne yok, nasılsınız, ne âlemdesiniz? 1 açıldı, artık bu sene Bu, yerinde bir cevap değildir, amma bugünlerde (Halk Opereti) artistlerinden hangi z, bu cevabı Kolay değil, İki buçuk, tam iki buçuk sene, yer bulamamak yü- zünden İstanbulda dolaşmadık semt; Türkiye hudutları — içinde uğramadıkları köy, kasaba, şehir kalmayan; çektikleri bütün me- şakkate, Mmabrümiyete rağmen gan'atlarına candan — bağlı kalan bu bir avuç san'atkârın sevinmek- te gezerken, konuşürken bir tür- lü inanılmıyacak tatlı bir rüya - nın hayalini görür gibi sayıklı - yarak tekrar etmekte hakları var- dir, Onların (lokal) dedikleri yer, (dükkân) yani (tiyatro dır. Aktör, aç kalır, açıkta kalır, e- vi barkı yıkılır, yersiz sürünür, birini kaydetmez. Fakat (tiyat- rosuz) kalınca onun dünya başi- binası) | YAMYAMLAR Aralarına glrenlerin. cesaretli- lerini nasıl taltif ediyorlar ?. İnsan etinden şiş kebabı Bir çök kimsöler yamyamlığın, yani madığın: ihsan. eti yiyenlerih kalma- rler. Halbuki mlık dünya yüzünden he- kalkmamıştır. Ok- tastaki Salarnan ve Fici ada - ları yerli abalisi el'an insan eti buldular mı, büyük bir iştiha ile Buralara giden - kâşifler y gerlilerin bu âdet- | lerini bildikleri için ihtiyatlı dav. ranırlar, dalma kalabalık ve si - Tâhlı olarak yola çıkarlar. Yoksa anna ve hal andır. — Şişe geçirilip | kızartılmaları, — kebap olmaları muhakkaktır Yamyamlık, cekiden bir çok Şitler, Darmat- mille lar, Manaje! emcinslerinin etini iştil ve bundan büyük bir lardı. sk. larının kafâ tas ile bal şerbeti, #arap içerlendi Af OYagas) kabilesinde, erkeklerin ve k: dört parç Tılır ve pazar yarı ıx. nde çengellere asılır, satılır - . İlk evvel açlık yüzünd Lıuıı yamyamlık bir çok müllet- lerde, intizam hissile ilerledi. Ve Bitgide üdet sırasına geçti. Bazt kabileler, yalnız düşman- <— karımdan aklıkları esirleri yer - derdi. Mağlüp olantarın alipler ları Skibeti | rin boş muhakkal hlar, yarayamlık- ta oburluğun büyük bir rol oyna dığına ve tesiri olduğuna dikka etmişlerdir. Yamyamlar, i) etini hay - van etine tercih ederler, çocuk - ların etlerini yaşlı adamların et- lerinden daha ziyade gevrek ve | tatlı bulurlar, vücudün bazı kı - | sımlarına, bilhassa ayakların ta- banlarına ve avuç içlerine bayı- lırlar... Yamyam milletler, kurbanla - rını daima fakirler «rasından se- gerlerdi. En ziyade insan eti yi- yenler de kabile reisleri, zerigin- ler ve kuvvetli olanlardı Vahşi kabileler, bunun için bi: ri birlerile daima harbederler, ıkları esirleri yerlerdi. Yeni Zelanda ahalisi, düşma - ran gözünü veya yüreğini yeme- yi büyük bir sevap (!) sayarlar, bu suretle düşmanın kuvvet ve cesaretinin kendilerine intikal © deceğini sanırlardı. Cenubi Amerikada Kampana- Bütllalılar ölülerini de yerlerdi. Hindistandaki' Zendayaslara linoe: Tedavisi gayri kabil bir hastal tutulan — akrabalarını, ihtiyarları koyun gibi boğazlar - lar, kızartırlar ve ailece yerlerdi. Bugün, yukarıda söyle gibi yamyamlık yalnız Salamon adalarında) yerlerde kal- mamıştır. Bu tehlikeli yerlerde - dolaşan seyyaklar, bura ahalisinin y: bancılârın üzerine atılıp öldi mek ve yemek için lırsat gözet- tiklerini söylerler. bu adaların içerile- itmek çok tehlikeli- Sahil ahalisi bir dereceye ka- dar immedenidir. Fakat dahildeki - ler... Allah ellerine düşüzmeyı Bunlar son'derece vahşi ve za Hmdir, Bir yabancı gördüler m hain hain bakarlar, vi — Ah! Bir elimize düşsen ne bir kızartına olurdun! Diye düşünürler. Merakları - nun, cesarçtlerinin cezasını — şişe B Becirip kebav olmukla çeken ih- tiyalsız seyahların sayısı pek çoktur... na yıkılır. Çünkü (tiyatro), onun evi barkı, yuvası, ailesi, suyu ve ekmeğidir. Sordum: ası. Demek - yıllarca Eftalyelerin, geşlerini, kemençoci Refi Cevdetin lâht Kemal Niya Hin, Salâhaddinin, udi Ruşi ud Cemi iş olan düuv en bestelerile zinin, tanbı enin, iyatro olarak değil, çalgılı gazino ola; Sıra koltukları yoktur; dırlar isatı olmadığı lar, k ki çin asrın zevkini lünç manzara ür- nlmık la beraber, tertibat yalroya elver bütün kın rahat oturabili koltuklar - ismarladık. — Localar, yi görebilecek bir surette tadil gdiliyor. Bütün bu işler bit- tikten sonra binayı tanımıyacak- sınız; Buna ne kadar sevindiğimi bi- lemezsiniz. Çorbada maydano - zum! Kabilinden Halk cperetile alükam olduğu için değil; şehir; yeni bir tiyatro binası kazanaca- orum. Çalgıyı se- aslara hürme - tim vardır. Fakat ne yapayım ki tiyatroyu daha çok severim! ceği şık, hasır Bu hazırlıklardan sonra, neler | yapılacak? Onu da merak ettim. Çoğu konservatuvardan yetişme sanatkârlarla beslenen on beş ki gilik orkestrayı profesör Seyfi din Asal idare edecek. Macaris - tandan on kişilik bale heyeti ge- tirilecek. Yeni dekorlar yapılıyor ve yepyeni bir repertuvarla tem- sillere başlanacak, — Sormak ayıp olmasın amımta bu, hayata yeniden doğuşl Sırrı- na nasıl erdiniz? Hızıra mı rast- geldiniz? Evet. Fakat, şimdilik adını emiyeceğiz. — Mademki yolunuza Hızır çık- mıiş, sakın eteğini - bırakmayı Çünkü, Hızıra bir rastlayan, bir daha rastlayamaz! MAHMUT YESARİ- Senenla en orijinal romanını S0 Telgraf'da okuyacaksı z arlar, Parisliler Nasılmüdafaaya Hazırlandılar ?.. Hava taarruzuna karşı | şehri müdafaa için | Paris 5,000 adaya ayrılmışlır. Adaların şeflerine lâzım gelen talimat verilmiştir. Bunlar, bü- yük bir salona davet olunmuş - lar, sinema projeksiyonu ve kon- feranslarla vazifeleri anlatılmış- yiyince Ferid Doymaz, bürosunda yal- tır. miz olmadığını zannediyordu. unlar, polisin ve itfaiyenin Ş Bunlar, polisin ve itfaiyenin | , c l D D , maiyetinde bulunmakt: Elindeki mektubun hca vazifelerinde türlü- açamıyordu. -Parmakları terketmek | titriyordu. Büyük - bir gayretle lanların bir an övvel « larını temin Paris ahalisin mı kendi otomobilleri lerle Breton eyaletine git dir. Sokaklarda — yüzlerce bakıcının dolaştığı görülm dir. Bunlar; k meşgul olmak, Ağa şefleri: mi ile tayin © şeyi yapacaklardı! Adalardaki şeflerin o ada aha- lisi tarafından tanıyabi için bunlarla da maları tavsiye olunmuş! zarfı yırttı, içindeki kâğıdı çıkar- dLKelimeler — gözünün önünde dans ediyordu. <T İlkte, za cevaben Fazla okuyamadı. Gözlerini ka- patir. Kendi — Deli olmak- biz g uttura - ri dölaşacak, kendini v 2 kumların yerleşti- şiirilmediğini tetkik e- erlerinin ka- len sonra e' lâki olacaktı Otom u. Mektuplarını geti isi depoya git Ferid Doymax büroda - yalnızdı. Fakat o yalmz olduğuna inanmı- yordu. Odada mutlaka birisi var- du Buna emin olmak için başını arkaya çevirmesi kâli ıdi. Faka *'neden ise cesaret ordu. Yerinden kımıldanamıyordu. — Beyhüude korkmayını Bir elektrik sadmesine uğra - mış gibi başını çevirdi. Kapının önünde, uzun boylu, geniş omuz- Ju ve yüzü siyah maskeli birisi duruyordu. Ferid Doymaz, bü - yük bir heyecanla mırıldandı: » istiyorsunuz, benden?... i adam, sanki bu sözü da ikmal etmek ir. | adaları da- | bütmı inder lâsa, ada de bulur matile şefleri, ve m B R aşsının önündeki geniş maruken koltuğa oturdu. Ayağımı ayağı - nn Üzerine attı. — Atfedersinir, öizi uzun müd- | det işgal etmek istemem, Vakti- ziyaretimi kısaca arzedeceğim, 'Ne mi istiyorum?... Garip bir su- a B madınız. mi?. 4 bırakmamak için Sizi w rum... Çok değil, beş bin lira ka Artık siz düşünü - ya reddediniz. Bu rövolver elimde. Arzumu pek ça- buk yerine getirebilirim. Ferid Doymaz doöndü, kaldı. Ne Ferid Doymazın ilk şaş yavaş yavaş kendini topla: bancının hiç te korkunç oktu. Sözleri ve tavırla- rı bir hayduttan ziyade bir cen- tilmeni andırıyordu. Her halde beş bin lirayı çıkarıp vermek bu- dalalık idi. bin lira!... — Bi Kasamda bu T pat Olmadığını ben de biliyo - rum. İş Bankası üzerine bir çek verirsiniz. Bankada bir milyon - dan fazla paranız olduğunu bili- yorum. Ferid Doymazın çehresi kıpkır. mızi olmuştu. — Korkacak bir şey göremiyo- rum, Çeki verirsiniz. Ben gider paralari alırım ve size telefon e- derim. Yalnız bana namusunuz Holivud, sinema âlemine yop- yeni bir yıldız takdim ediyar. Bu genç yıldız. esmerleri kıs - kandıran bir sarışın dilberidir. Adı Jean Adair olan bu artis - tin yeni sezonda filimlerini gü - in tarihli mektubunu- | isitmemiş gibi ileriledi. Yazı ma- | çıkca söyüyeyim: — Para istiyo - | MUHAYYEL BİR CİNAYET Maskeli Haydut “Istediğim çok bir şey değil, beş bin lira. Bir çek verirsiniz, bir de zabıtaya, bankaya telefon etmiyeceğinize dair söz..., Sözünü tutmıyan Ferid Doymaz beynine kurşunu — | HER ŞEYİÇCÇİN.. En kestirme çareyi bulan Spiro “nayet) şeklinde adapte ederek üzerine söz vereçeksiniz, zabıta- | 3—SON TELGRAF—A |I ci Teşrin 1938 cansız yere yuvarlandı ya, bankaya telefon etmiyeceksi- | bir kurşun sıkar, bevninzi par . ca kasanızı açar, iste- alır giderdim. Fakat, ma- Diz. bin liram çok: Bir kıs- mini verey demki mza gösteriyor, dediğimi — Pazarlık Sdetim — değildir. sunuz. Artık hayatınıza 'Ya beş bin lira, çoksa... kıymaya hakkım yok. bağlamaya, ağzınıza bir yya da lüzum göremi - am. Mamusunuz üzerine ver- ğiniz süz bence kâfi... Allaha —— arladıkt... bir reverans yaptı, kapis — | dan çıktı Ferid Doymaz yerinden fırla « — | ! Rüya mu görüya * Odada bir aşağı, bir yukarı do laşıyor — Rüya mt bu? Ruya mı bu?... —| Elini telefona attı. Zabıtaya, nde | bankaya haber verecek, haydü- dun eşkâlini bildirecekti. - Fakat yabancı sözü hatırına geldi *Sözünüze itimadım var. Hilâ: fında hareket etmiyeceğinize e- minim. Emin olmasaydım, bura- ya gelir gelmez sizi öldürürdüm.. | Ferid Doymaz, yabancı el ki otomotik rövolver karşısırda | çek defterini çıkardı; imzrsadı. Ve titriyerek ellerile uzatt . Yabancı çeki aldı. Bü bine koydu. Sanra: — Dediğim gibi bb santten ev- ü, ce - vel zabıtaya, bi telefon Omuzlarını silkti, acı acı gü etmiyeceğinize aamusunuz üze- | dü. Elini telefondan çekti. j rine söz rsunuz değ Garip bir korku içinde bulu - nuyordu. Bir müddet tereddüt - ten sonra telefona sarıldı. İş Bankası?... saatten evvel bir ye- etmiyeceksiniz, değil elefon dilini çıkardı, yüzünü sildi: — Burası Ferid Doymaz yazi- hanesi. Biraz evvel maskeli biri- — Bi gi rövolverle tehdit etti, beş bin liralık bir çek aldı, gitti. Parayı almak için müracaat ©- dince polise veriniz. y (Devamı 6 incı sahifedi — Evet, isterseniz yet deyim. de e- nç lüzüm yok dam vac! Hisâfm- eket etmiyeceğinize emi - nim. Emin olmasaydını, buraya gelir gelmez sizi öldürürdüm. Bu- na kimse mâri olumazdı. Kafanıza Sözünüzr bu işi de halletti Tam işe başlıyacaktı fakat... Pransızca — haftalık — Detektif | detle yaralaması pek mümkün- mecmuası hiköye şeklinde mu- | dü. - Fkat kendimi atarken ke » — hayyel bir yazı neşretti. Bu en- | lepçeli ellerimi ileri doğru uzat- — teresan yazıyı muhayyel bir ci- | miş, başımdan uzaklaştırmıştıra, — neşrediyoruz. Bu yazıda her han- gi bir cinayetten farklı ve tuhaf sahneler bulacaksımız. Ancak, bir defa daha takrar edelim Xi bu yazı tanızmile muhayyeldir. ubuki beni muhafaza edecek olan adam kapının ka - panmasını istemiyordu. — Buna mâni olmak için öbür kapıyı iti- yordu. Fakat bon olanca kuvve -« timle dayanmıştım. Nihayet ben daha ağır gelmiş olacağım ki ka- pi kapandı. Ben, bileklerim ke - lepçeli olmakla beraber süratli bir hareketle kapıyı içeriden ki- litlemeğe muvffak oldum. Belki de dışarıda kalan adam belki be- nim birdenbire yapmak istediğim şeyin ne olabileceğine ihtimal vermemişti. O hâlâ kapıyı açabi- lip açamıyacağını anlamak iste- 'ter gibi uğraşırken ben içenide boş durmuyardum. Ke lerimle pencereyi açtım. -Bünu çarçabuk yapabilmiştim. Yüz nu- maranın penceresinden tırmana- rak kondimi vagondan dışarı at- timi man tren de benden uzaklaşmış bulunuyordu. Ben andan sonra kalkarak ketdime sığınacak bir yer bulmak üzere karın ı.,ına. yürümeğe bşladım. menin müşkülütına dimde büyük bir kuvvet duyarı hızlı hızli gidiyordum. - Nihayet lıir ormans peldim. Bilekle Karlar arasında Bu da seri bir hareketle, hem de gürültüsüzce olmuştu. Tren süratle gidiyordu. Ben aşağıya düşer düşmez karın içine gö: kalmıştım. Trenden farkeden olmadı. Bileklerimdeki kelepçenin kendimi karın — içine atarken kafama gelerek beni şid- İ g ya vura vura kırmağa muva oldum. ADevamı 6 ıncı sahifede

Bu sayıdan diğer sayfalar: