2 Ocak 1939 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 5

2 Ocak 1939 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Lâzım Biliyor musunuz ? Cı'izel Tırnak Bunun İçin Ne yapmak | arnaklar, güzel bir elin ta- bü süsleridirler. Onun için, parmağın büyük- löğile mütenasib bir surette ve bir bademşeklinde — kesilmeli, h>fif gül pembesi renkte olmalıdırlar. | * Tırnakların dip tarafı, bir hilâl| kadar muntazam olmalıdır. Tır nağı İhata eden deri de, buruştu- tulmaksızan Urnaktan ayrılmalı dar. Tırnakları bu halde muhafaza edebilmek için hemen hergün on-) a meşgüt olmak — iktıza eder. Tırnakları, sabahları çok sabunlu suda, hiç olmazsa beş dakika yı- kamak lâzumdır. Yıkadıktan swn- re elleri kurularken — urnakları doğru taşan deriler de yerlerine #lıilmalıdır. Tırnakların üzerinde niçbir deri kalmamalıdır. Tırnaklar, sabunlu suya sukul- muş fırça ile uğularak da temiz- denir. Eğer bu tertibler, temiz iğe kifayet etmiyecek olursa o zaman, ince bir çubuğun ucuca Bidrofifli bir pamuk parçası şa- rarak okzijenli suya batırmak ve bununla deri ve tırnağı — ayıcan hattı uğuşturmak iktıza eder. Fakat bunun için kat'iyyen ma Geni veya fil dişinden yapılmış Bilâl istimal olunmalıdır. Tırnaklar, kuru kalırsa çatlar, Buna, zoytinyağı veya gliserin sit-| Tülerek karşı konulur. Her akşam| tırnaklara Kold Krem sürmek de Taydalıdır. Zaman zaman tırnakları üze- rinde beyaz lekeler — hasıl olur. Bunları defedebilmek için tırnak- ları limonla uğuşturmalıdır. Ba - yan tırnakları, cilâlarını kaybede-| rek pek çirkin bir şekil aldık'arı z vakidir. Binaenaleyh onların cilâlarını, parlaklıklarını iade ettirmek icab eder. Bunun için de aşağıda ter - tibini yazdığımız halitayı kull: mak pek faydalıdır: Ceviz yağı 15 geam Beyaz balmumu 10 » Reçine B Şap KŞ MODA HABERLERİ Yüzün taravetini muhafaza i- in dalma ayni kremi kullanmak değildir. Bu krem ne kadar iyi olursa olsun, arasıra değiştirmek Tâzımdır. M hassa korsajları ve masrafla yenileştirmek — gayet İTrikodan çok istifade olunur. Meselâ: Yaka, kollar, cebler trikodan yapılır. Soldan birinci rop — Evvelce çok dekolte idi Ekose bir triko ile yenileştirilmiştir. Beldeki kemer || de trikonun rengindedir. Renkler: Kırmızı, yeşil, sarı, lâciverd... Soldan ikinci top — Göğüs ve kollar çizgili Jerse örgü ile yapılır. fünlü roblar biraz çokça giyildi mi solar. bil- Ikikn ile değiştirilmiştir. Yaka biraz devriktir. Öndel| | » Bunları ufak bir zahmetle | kolaydır. fiyanyo kordelâ Son Moda Mantolar Yukarıda resimlerini * gördüğünüz mantolar kürkten, kadifeden| re ya havlu kumaşlardan yapılır. Modelleri, Parisin meşhur terzile-, rinin Bu kış için teşhir ettikleri modellerden alınmıştır. Markalar | har gibi iskarpinler de garib şokle SÜYVARE İSKARFİNLERİ Düne gelinciye kadar süvareler. de, balolarda dans için ipokli veya lame hafif iskarpinler giyiliyor - du. Fakat son samanlarda şapka- girdi. Bir türlü değil, yirmi türlü dans iskarpini var. Balolarda, ampir biçimi ter » likler giyen kibar ve şık kadınlara pek çok tesadüf ediliyor. | Bunların altları beş santimetro kalınlığında ve derinin üzerine parlak renkli resimler yapılıyor. Ökçeleri de ne pek yüksok, ne de pek alçak. Renkli — kordelâlarla bağlanıyor. 3 düğme vardır. Soldan üçüncü bolera — Jerse | bandlarla — tazelenmiştir. Soldan dördüncü tayyör — Yünlü ve biraz o4 | | kice kostüm tayyör, iki venkli ve çizgili trikolarla | yepyeni olur. Ön tarafa di | yuna, yine ayni trikodan bir şarpa konur. örgülü — tril Yaka yuvarlaktır. ve bir| ile bağlıdır. irt cep ilâve olunur. Bo- | L Faydalı Bilgiler | | HALILAR NASIL MUHAFAZA | Kai er sabah bir fırçayı, birkaç H daumal terebentin ruhu fam- lTatılmış sıcak bir suya batı- rınız,-haliları güzelce fırçalayınız. Hetm renkleri parlar, hem güveden eser kalmaz. Halıların üzerindeki yağ leke - lerini, duvar kâğıdlarını, divan - larını temizlemek için benzin ve mağnezi ile yapılmış bir hamur kullanmalıdır. Bu hamuru, leke- lerin üzerine sürünüz, biraz bıra- kınız. Sonra fırçalayınız. Mağ - 'nezi yerine patates ezmesi de kul- landsa olur. ELLERİNİZ KİRLİ İSE Vazelin sürünüz ve oğuşturu - nuz. Sonra ilik sabünlü su ile gü- zelce yıkayınız. YUMURTA KABUKLARI | İyice döğüldükten sonra, ayni miktarda tebeşir ve bikarbonatla karıştırınız. İyi bir diş tozu olur. KANAPE VE KOLTUKLAR eee ae Ç Bunların tahta kısımlarını par- latmak için biraz sirke, zeytin - yağı karıştırmalı, bir tutam tuz ilâve etmeli ve bir bez parçasile silmelidir. BAZI KUMAŞLARIN AAA İSİMLERİ Seri— Vaktile, yani 14 üncü yüz yıla gelinciye kadar ipekli kumaşlar gibi «harcı âleme değildi. Kibiseden ziyade perde ve yatak örtüsü olarak kullanılıyordu. Berj ketlmesi lâtince eSerika> dan müşlaktır. Serlerin kumaşı manasına gelir. Serler, büyük bir şark mülleti olan — Sitilere mensubdur. — Çinlilerle Beraber İlk ipekli kumaşı yapan bun- hardır. Yafta.— Menşel Çindir. 14 üncü yüz yılda İtatyanın Balonya ve Fioransa şehirlerinde, 16 mex yüz yılda da Pran- zada Liyanda yapılmağa başlanmıştır. Tafta, farsi Jlsanından — alınmışlır. Aslı Taftah veya Taftendir. Biribirine geçirilmiş demektir, Kumaşın doku - | Suşundan kinaye olacak. | — Orcandi—. Ketenden yapılan mus- Tinlerin aslı malüm defildir. Pek es- kidca Hindislandan relen beyaz ince tüllere Orkandi veya Orzaji denitirdi. İhtimal bundan alınmıştır. HİKÂYE | oldu Alaturka VZN Batist.— Bu ince kelen kumaşlara, 14 üncü yüz yılda, Flanderli ve Baptist adli birisi tarafından — yapıldığı için Dü Ham verilmiştir. Bir Köpeğin Hikâyesi (4 üncül sahifeden devam) — Sahi, dedim, Berlingoya ne Berlingoya ötedenberi içerliyen baldızım: — Ne de çoban köpeği ya, dedi. Allah için, değil aşağı kattan gü- müş takımlarını aşırmak, hırsiz gelip de üstümüzdeki yorganları alşa haberimiz olmıyacak. İş Ber- öya kaldı ise vay halimize. Ne talim, ne terbiye!, Ben yün ka - | - bartmaktan ne kadar behredar- sam sen de köpek talim ve terbi- yesinden o kadar haberdarsın! Doğrusu ya Çemela: yok değildi. Berlingonu: reketinden ben de bir ş dafaâya hazırlanırken ğiran hizmetçi sesi üzerine baldızımla dışarıya fırladık. Kar- şılaştığımız manzara bizi ı!ullıt— mı Berlingo, maymuncukla açıl - dığındaa şüphe olmiyan kapının e- şiğinde oturmuş çenesilg de pa- | pasın duasımı dinliyen bir dindar | gibi hırsızın ağzına yerleştirdiği elektrik lâmbasını — tutuyordu. Ramela ölkeden dehşet saçarak: | — Bu işe ne buyuruluyor? dedi Reğendiziz mi sevgili Berliögo - nuzun bu halini? Dayanamadım, ben de bağır - di — Kabahat sende! Her şeyle beraber Berlingonun ağzını da terbiye etmekliğimi istedin! İşte netice meydanda. Sonra köpeğime döndüm — Haydi Berlingo! Berlingo kımıldamıyordu. — Haydi Berlingo ağzındakini ver bakayım? Hiç, s0s çıkatmadı. Kızdım — Bana vermiyecek mfsin otu, yoksa ağzını yırtayım mı Vermek şöyle dursun, elektrik lâmbasıni dişlerinin arasında büs- bülün sıkıştırdı. Beni iğnelemek için fırsatı kaçırmıyan baldızım © ekşi sesiyle sahneyi tamamladı: — Üzülme Eduar'cığım, Berlin- gönün ağzındaki Mimipıyı almak için bir tek çare var. O da hırsızı yakalayıp buraya getirmek, Ber- lingo ağzındaki lâmbayı ancak o- Na teslim edecektir, Alafranga Musikisinden Hungisi? (8 inci sahitemizden devam) müzik ki havasında, kokusunda, ber şeyinde yerli olsun.. — Tabil böyle bir müziği yaratyıken, bey- nelmilel ölçülerden ve usuller - | den istifade edilecektir. Avrupa tekniği ile bir Türk musikisi ya- ratılacaktır. Bugün nasıl, ayni teknikle işlenmiş olduğu halde, her medeni memleketin müziğin- de derhal bariz hususiyetleri gö- Tüyorsak, yeni Türk musikisi da böyle kuvvetli hususiyetler ve o- Fijinalite ile kendini göstermelidir. Bütün memlekette bir muzik ihtiyacını doğurmak lözım.. Müzik Insanları şevkle çalıştırmağa sev- keder. Müziksiz milletler noksan insanlardı Bu Kuyumcu Niçin Öldürülmüş? (5 inci sahifeden devam) Tahkikata göre kuyumcunun biçbir düşmanı yoktu. Çünkü bu adam kimşeyi kendine düşman e- decek adamlardan değilmiş. Dük- kâna kimsenin zorla girmiş oldu- guna da ihtimal verilmemiştir. Her sabah saat dokuz - buçukta Cükkânmi açan kuyumcu — vak'a günü de böyle yapmış, sonra dük-| kâna bir müşteri gelmiştir. İşte bu müşteri diye gelmiş olan kim- se ise kuyumcunun üzerine hü - cum ederek kendisini -başından bir demirle yaralamıştır. Dük - kânda eksik bir şey bulunmadı « Bana bakılırsa kuyumcunun vü cudünü ortadan kaldırmak mak- ssdından başka bir,şey takib e dilmediğine hükmedilmektedir. Fransızlar, Toprak Vermiyorlar (& ünctül aahifedea devam) den İtalya gibi büyük bir müs temleke imparatorluğuna — malik olan bir devlete karşı gelinemez. Cibuti Habeşistan İmparatorlu - ğunun yanında bir yara teşkil e- diyor. Bu çıban artık olmuştur. delmek lâzım diyor. Diğer İtalyan gazeteleri de 935 ge Fransa ile İtalya arasındaki enlaşma üzerine İtalyaya bırakı-, ması lâzım gelen Somalideki naral yerlerin hâlâ İtalyanlar tarafin- €an işgal edilmediğini söylüyor - lar. İtalyanların buradaki iddim - ları şöyledir: Trablusgarb ve Bin-) Bazi arazisi eski Osmanlı İmpa - r&torluğundan ayrılarak kat'i su- rette İtalyaya geçtikten sonra o- raya aid bir takım arızinin de Fransızlar tarafından İtal, rilmesi lüzım geliyordu. Eskiden Fransızlar bu araziyi benimse - | | mişlerdi. İşte buraları da vermek| , Tâzımdı. İtalyanların ileri sürdükleri dâ-| va budur. Fakat bundan ibaret değildir. Cibuti demiryolu Fran- | - İtalyan şirk. aiddir, Bu şmendiferlerin hisse senedlerinirn 2,500 tanesini daha Fransızlar 935| anlaşması üzerine İtalyaya satmış- e bu hisse senedlerini de çok pahalı aldıkla- rını söylüyorlar ve: «Fransa bu işte dostça teşriki mesa! arzusu - nu göstermiş değil, para kazana- örmek maksadını takib etmiştir. diyorlar. Curnale Ditalya gazetesi şirm-| di Fransızların bu hisse senedle rini geri almak istediklerini iler: sürerek diyor ki: Eğer Fransızlar bunları tek rar almak İstiyorlarsa buulurır parasını İtalyaya versinler. O za- man herşey düzelecektir. Cib ıti şimendiferinin daha mühim mik- AşkMektubu Yazmak da Kolay Değildir (8 inci sahileden devam) tıklarını gösteren cümleler var - Cır, İşte bu mektublardan birisin-i deki şu cümleyi okuyorum. «Bir &dam sevdiği bir kadırı almaktan vaz geçerse © en vahşi bir adam- dır. Ah sizin karşınızda iken ber € kadar sıkılgan, maheub oluvo- rum ki kendimi sanki bir pren sesin huzuruna çıkıniş bir çobana | benzetiyorum.» Avukat bunun izdivaç vadi ve l talebi demek olduğunu ileri sür- müştür. Kadın otuz yaşlarında ve Kem-| briç Üniversitesine mensab olan genç adam da yirmi sekiz yaşla- yında bir delikanlıdır. Avukat daha bir çok mektubları ları okumuş ve böyle tahlil ede- re kdemiştir ki: — Bu mektublar makine ile y zılmıştır. Hepsi bir araya getiri- lince 750 sahife tutuyor. Bu de likanlı Üniversiteden mezundur Ne yaptığını bilir. Ne yazdığını bilmesi lâzım gelir. Bunlar bir - birlerine 934 de bir otelde rastla- mışlardır. Kadın o ötelde kâtibl” ediyordu. 988 dadelkianlı kendi - sine izdivaç teklifinde bulunmuş: tur. Genç adam bir filim kumu - panyasına girmiş, iş icabı olarak Hindistana gidecek dönüşte kâhları olacaktı. Aradan bu su - retle bir sene daha geçmek lâzmn| geliyordu. Fakat her ikisi de ta- tilmevsimini bir arada geçirmiş- lerdir. Bundan sonra genç adam Hin- distana gitmiş, — oradan sık sık mektublar yollamağa başlamış - tır. Nihayet yazdığı bir mekti - btunda 937 eylülünde artık kat'i olarak evleneceklerini söylemiş - tir. Zaman geçmiş nihayet delikanlı Hindistandan dönmüş, Londraya gelmiş ise de bu sırada kadın a- pandisit dolayısile hastaneye gi- derek yatmıştı. Fakat daha has- tanede kalması icabederken kadın telikanlının Hindistandan gedi- ini öğrenir öğrenmez hermmen has.| taneyi bırakmış, onu aramağa cıt-| Bir Karış tarda hisse senedleri — vardır bunlar Fransızların elinde kal mıştır. Çünkü bu senedler eskides Habeşistan İmparâtoruna ald idi, Halbuki şimdi Habaşistan İmpara- torluğu İtalyaya geçmiştir. Bu htıı $e senedleri de İtalyanındır. Fran sızlar ellerindeki senedleri hıı- yaya versinler.. Diğer taraftan bugünkü İtal « yanın kendisinden sık sık bah « sedilen bir muharriri olan Virelne Gayda da yazdığı bir muımı.'ı diyor ki: 4 <Artık 938 senesi milletlerara. | 8) münasebağında bir takım kas | rarsızlıklarla nihayete eriyor. Bu vaziyet 939 da da devam edecek- | tir. Almanya müstemleke isti yecek, İtalya dş Fransadan İstr- diklerini istiyecek, — Müstemleke meselesi yalnız bir mevaddı !pti- dalye meselesi değildir. Ayni xa manda devletler arasında askerl e siyasi bir müsavat meselesi - . Müstemlekeler tamamile dev letler arasında ve devamlı bir sıte rette işletilmek, onlardan istifade etmek lâzım gelir. Afrikanın mese) kün olmıyan yerlerine yayılmak iktıza ediyor. İtalya her şeyden evvel 915 de Londrada bahsedil. | miş olan — muahedenin 13 “incü ” maddesini esas olarak ileri süres | cektir. Bu suretle Tunus meselesi yeniden günün meselesi olacıktır. Bunun gibi Süveyş ve Cibuti me- | seleleri de daha az mühim değil- | dir. Berlin - Roma mihverinin het şeyi aydınlatan kuvveti sayec'n- aedir ki bütün bu meseleler 1938 | senesinde halledilmiş olacaktır. Bu neşriyat tahlil edilince İtal- ;yan matbuatında daha kat'i surete. te alınmış bir vaziyet olmadığı anlaşılıyor. Bir kere İtalyanın ree. mt olarak noktai nazarı kat”! bir | gekilde daha meydana çıkmadı. mıştır. Fakat mu sene d-hk—.nh* © kadar çok mektub yollamış ol — duğu kadına: İ — Artık birbirimizden ayrıla —f bım, Demiştir. Ben bu mihnete d vam edmiyeceğim!.. Neye uğradığını bilemiyen ka- w di bunun Üzerine sebebini sar » — muş. ondan şu cevabi almış — Siz benim aradiğım gibi bie — kadın değilsiniz!.. Kadının avukatı bunları mah- kemede anlattıktan sonra bir r tub daha çıkararak göstetmiş ce ilâve etmiştir: m Öyle istiyorum ki sizi alayım. w buradan çok uzaklara, tenha bir — zdaya götüreyim. Orada kimse — kimse olmasın. Yalnız siz ve ben olalım. Orada birbirimizi sevelim Yalnız birbirimiz için yaşıyalım. — Yalnız olalım. Yalnız yaşayalım. Yalnız olarak sevişelim ve yalnız. olarak da ölelim! ğ İşte beğenmediği kadına bun ları yazmıştı. Bundan sonra mahkeme kar>- rını vermiş, 750 sahife tutan meke tubları yollamış olan âşıkı 750 İne giliz lirası zarar ve ziyan ve - meğe mahküm etmiştir. Hak«e pereti Bu akşam Saat 9 da RAHMET EFENDİ Büyük yeni öperet Reji: Raşid Riza Büyük Macar balesi Salı günü akşamı Büyük Operet ÜÇ YILDIZ Cumartesi, pszar matine saat 15 di her perşembe halk gecesi Er!ıığrul Sadi Tek TİYATROSU — 'Taksimde (Bu gese) İTAAT İLAMI komedi 3 perd Yazan: Celâl Murakiboğlu Yakında büyük bir temsil (İNSAN MABUT) —

Bu sayıdan diğer sayfalar: