17 Ocak 1939 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 2

17 Ocak 1939 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

MÜTHİŞ BİR OBURLUK HİKAYESİ İŞTE oktanberi oburluk hikâyesi dinlememiştim. Dünkü ga- zetelerden biri, Bosna Sa- rayda yaşıyan müslümanlar ara- sında geçen bir oburluk hikâye - #inden bahsediyor, Bosna Sarayda baklava çok meşhur tatlılardan biri imiş. Burada da öyledir ya.. Geçen hafta Osman isminde bir işçi bir arkadaşile bahse tutuşmuş ve ancak on kişinin yiyebileceği beş kiloluk büyük bir tepsi bak- lavayı yemiş. , Osmanın, bu kadar baklavayı yedikten sonra, ne hal aldığını bilmiyorum.. Beş kilo baklava, Osmanı beş gün de hasta yatırma- dı ise, vallahi çok iyi.. GELİN, KAYNANA, DAMAD MÜNASEBETLERİ Evvelki geee de, Taksimde, bir köfteci garson nişanlısı ile kay - manasını yaralamış.. Daha iki üç gün evvel de Fatihde genc bir kâtib karısı ile kaynanasını öl - dürmüştü.. Karısına kızan hep anasına saldırıyor, hem kızına.. Eskidenberi kaynanalar sevil- Tmez amma, bu derecesi görülmüş çey değildi.. Ümid edilmiyen bir zamanda, birisi, yemek üstüne gelirse: — Kaynanan seviyormuş, der- Terdi.. Artık bu cümleyi kullanamıya- cağız galiba,. DÜNYADA HALA Hi ÇİRKİN KADIN VAR MI?. Şu dünyada neler oluyor?, Da- nlmarkada, 13 yaşından 20 yaşına kadar, çirkin ve evlenemiyeceği zannedilen kırları sigorta eder bir | — YAŞINDA BİR ANA gok şirketler varmış.. Kızları gü- zel olmuyan binçok aileler bu şir- ketlere müracaat — ediyorlarmış. Evlenemiyecekleri zannedilen ve pahalı pahalı sigortaya konulan bu kızlardan birçoğunun kısmeti, tam sigorta edildiği vakit çıkı - yormüş. Ne hayırlı şirketmiş?. Şimdi dünyada çirkin kadın kal- madı amma, demek Danimarkada hâlâ varmış. Türlü türlü boya- lar, güzellik ilâçları, masajlar, jimnastik hareketleri, moda tav- siyeleri, elbise çeşidleri, saç tu- valetleri, bütün kadınları güzel göstermek için uğraşıyor. ON ÇOCUKLU 20 Belgraddan gelen bir havadise göre, henüz 20 yaşında bulunan genc bir ana, şimdiye kadar 10 ço- cuk doğurmuş.. Hele bir defasında üç çocuğu bir batında vücude ge- tirmiş.. Allah sıhhat ve âfiyet ver- sin. On' çocuk anası olmak kolay değil.. Hani, bir çocuğuna baka - miyan, eteğini toplıyamıyan be- ceriksiz analar vardır. CİNAYETLERİN KAÇ —EO$ SEBEBİ VARDIR?. Bir akşam refikimla, son gün- lerde kadın ve içki yükünden ya- pılan cinayetlerin arttığını yazı yyor. Be birader, bizim bildiğimiz cinayet dediğin, zaten, başka se- bebten olmaz ki.. Bir sebeb daha var: Para... Bir alacak yüzünden herif çeker bıçağı, karşısındakini gişler... Fakat son zamanlarda kimse kimseye borç para verme- diğine göre, bu sebeb de orta - dan kalkmış olur. Geriye kalıyor iki sobeb; İçki ve kadın.. AHMET RAUF KÜCÜK HABERLER * Suriyemenşeli bazı malların Hatay malı imiş gibi memleketi- “ mize sokulması hakkında şehri - mizde olduğu gibi haricde de tah- kikat yapılması münasib görül - müştür. * Maliye Vekâleti her değir - mende unların muhakkak yeni Çuvallara konmasını bildirmiştir. Alâkadralar bunun bir çuval buh- Tapı doğuracağını iddia etmekte- dirler!.. Hir Merkezi İsviçrede bulunana bir'sant fabrikası İzmirdeki ecen- tadinü Hönderdiği bir moktubda, Çanakkalede Atatürkün hayatını kurtarmış olan saati bulana 250 bin frank ve bu saatin kimse ol- duğunu haber verene 1000 frank vereceğini büdirmiştir. * Mısır Harbiye Nazırı istifa etmiştir. Kabinenin de istifa ede- * İrlanda; tamamile İngiltere- den ayrılmak istemektedir. * Başvekil Celâl Bayar dün İktısad Vekâletine giderek Vekil Hüsnü Çakır ile birlikte 2 saat ik- tısadi işlerle meşgul olmuştur. & Büyük Millet Meclisinin dün- kü toplantısında yeni meb'usla - rımız da and içmişlerdir. ö No.91 Reşad gözlerini yere indirdi. Bir kelime ile cevab verdi: — Vicdanınız... Necminin canı sıkıldı: — Ne demek istiyorsun, Reşad? Sen onu seviyorsun.. O da seni se- viyorsa, birlöşmenize kim engel olacak? Biz karar verdik., Bu iş - eğer sence bir mahzur yoksa - bugün bitmeli. — Bitemez, baba! Çünkü, Su - nayı benden önce seven bir başka genç var. İkisi birden bağırdılar: — Kimmiş bu genç?. Reşad cevab verdi: — Benimle beraber çalışan mü- * GÖKYÜZÜNDE AŞK YARIŞLARI İki Çocuk .. Yankesici Polis dün biri 17 vediğeri 18 ya- şında Iki çocuğu yankesicilik cür-| mile yakalıyarak adliyeye teslim etmiştir: Rasim ve Muzaffer ismindeki bu talebeler evvelki gün Ferah ti - yatro ve sineması gişesi önünde bilet almakta olan Rifat isminde bir adamın arka cebinden cüzda- nanı çalarak içindeki 17 llrâ pa - rayı aşırmışlardır. Rasim ve Muzafrfer hemen pa- raları oracıkta taksim etmişler ve biri götürüp Aksarayda bir kah- veye diğeri de o civardaki camiin halâsına sekizer buçuk llrayı sak- lamışlardır. Rifatin şikâyeti üzerine polis hemen tahkfkata girişmişve dün bunları yakalıyarak 3 üncü sulh ceza mahkemesine vermiştir. Muhakeme her iki talebeyi de birer buçuk ay hapse mahküm et- miş ve tevkif eylemiştir. Tevkif Edildi Ankara caddesinde kavga eder- lerkeh kendilerini ayırmak istiyen komise Eteme hakaret eden ba- lıkçı Sadullah dün asliye 4 üncü ceza mahkemesinde tevkif olun- muştur. | Yazan: İskender F. SERTELLİ hendis Cemli.. Cemili ikisi de tanımıyordu. Tahir dudağını bükerok: — Kulak verme sen.. Böyle u- zaktan uzağa kız sevenler çok - tur. Benim kızım burada ilk fa sizi tanıdı ve bu ilk aşkı genç kızın kalbile fazla oynamağa gelmez. Mühendis Cemili tanımı- yorum. Fakat, senden yüksek bir şahsiyet olsa da bizce kıymeti yok. Suna sizinle evlenmek istiyor. Fiatlar Neden Yüksek? Mevsim İcabı Tedbir Alınacak Şehrin et ihtiyacını normal bir şekilde karşıalmak - için faali - ,yette bulunan devlet ziraat ku- rumunun çalışmalarına rağmen, mevsim icabatına göre et fiatları- nın bir miktar yükselmesine mâni olunamamıştır. Krum, canlı hayvan piyasasını memek için, Karadenizden * 2000 aded olmak üzere iki parti karasman koyunu getirtmiş- tir. Fakat, kurumun kendi teş - kilâtından getirdiği bu koyun - lara rağmen, piyasada bir flat yük-| selmesinin önüne geçilememişse de, bundan sonra da, daimi surette hayvan getirtmekte devam ede - ceğinden Hatların bir kararda kal- masi temin edileceği kuvvetle u- mulmaktadır. Devlet ziraat kurumu namına, Karadenizden yola çıkarılmış bir parti koyun daha bugünlerde bek- lenmektedir. ıKaı'ısı;î)îdi'ırem Muiz Mahkemede Beyoğlunda Kuledibinde genç karısı Kalo'yu kıskançlık neticesi kemesinde müdafaası yapılmıştır. Müumaileybin vekili avukst Cemil Baçlı, cinayeti uzun uzun teşrih etmiş ve Moizin karısına hitaben: — Eğer sen bana ihanet ede - ceksen al şu biçağı, beni vür daha iyi yaparsın!. Dediğini ve bunun akabinde genç kadının hemen bıçağı kapıp kendisine doğru hücum etmesi üzerine müdafaa için atıldığını bu sıralarda da ikisinin bıçakla beraber yere düşerek Kalo'nun yerdeki boğuşma sırasında bıçağa, temas edip yaralandığını ve son- ra da öldüğünü iddia etmiştir. Bay Cemil bundan sonra genç kadının Enver isminde bir Aşıkı olduğunun da nazarı itibare alın- masını ve hâdisede bu — sebeble şiddetli tahrik bulunduğunun na- zarı itibare alımıp az ceza veril - mesini istemiştir. Bundan sonra muhakeme karar için talik olun- muştar. —— Sarhoşluk Bu.. 'Taksimde Elmadağı caddesinde Yedikuyulu — sokağında oturan Mustafa oğlu Hasan ile arkadaşı All Beyoğlunda bir meyhaneye giderek içki âlemi yapmışlar ve neş'eli bir vakit geçirmişlerdir. Nihayet Ali hesabını vermiş ve ayrılmışlardır. Aradan iki saat kadar bir zaman geçtikten sonra Ali, Hasanın evine giderek Ha- sanın hissesine düşen parayı iste- miş-ve bu yüzden aralarında kav- ga çıkmıştır. Kavga büyümüş ve Hasan eline geçirdiği takunya ile Aliyi başından yaralamış Alide Hasanın kolunu ısırmıştır. nim yardımımı istedi. Ben de söz verdim ona. Şimdi benim Suna ile alâkadar olduğumu görürse, kal- bi kırılır ve ben onun yanında çok küçük düşerim. Reşad babasına döndü: — Hayır, baba! Bu olamaz. Bay 'Tahir nasil bir genç kızın kalbile oynamak istemiyorsa, ben de ar- kadaşımın aşkile istihza edemem. Hem o Sunayı delicesine seviyor. Uzaktan geçerken bir resmini çek- miş. Her gün bu resme bakarak ağlıyor. İtiraf ederim ki, hiçbir er- kek, bu zamanda, bir kızı bu ka- dar derin ve riyasız bir aşkla se- vemez. İki baba hayretle birbirlerine bakıştılar. Necmi : — Bunu nereden anladınız? — Annesi söylüyor. Ben de her halinden seziyorum bunu. — Fakat, Cemil bana yalvarı - yor. Suna ile evlenmek için be - Ko 5 — Tuhâf şey bu. Diye söylenerek yerinden kalk- tı ve odanmın içinde sinirli adım- larla dolaşmağa başladı. Tahir de söyliyecek söz bula - öldüren Moizin dün cinayet mah- | | İstanbulun kalabalık evli ve dük- | POLİSİ Ve.. Mah Belediye l Haksız Çıktı ! Uumumi Hâlâ Yok, Köylü Ne Yapsın ? Ahmed isminde 70 yaşlarında bir. köylü hastalanarak İstanbula gel- iniş ve dün vapurdan çıkınca doğ- ru Topkapıdaki bir hemşerinin ya- nına gilmek üzere Köprüden bir tramvaya binmiştir. Fakat adamcağız İstanbulun' ya- bancısı olduğu için yanlışlıkla Be- yoğlu tramvayına binmiş ve an- cak Şişhane karakoluna vardıktan sonra yanına gelen biletçi para is- teyince bu yanlışlık anlaşılmıştır. İhtiyar köylü Şişhaneden tek - rar bir tramvaya - bu sefer etraf- fakilere soratak - binip beyazıı gelmiş ve orada da Topkapı tram- wayını bulmuştur. Fakat bu tram- vay değiştirme serencamı ihtiyar köylüyü hayli sarstığı için esasen hasta bulunan zavallı adam, Çapa ile Aksaray arasında ansızın sıkı- şarak tabii bir ihtiyacın def'i mec-| buriyeli karşısında kalmıştı. Ahmed tramvaydakilere derdi- ni anlatıp tramvaydaki veya ci - | vardaki kabineyi sormuşsa da e- nun bu safiyetine gülen yolcular kendisine tren veya #apurda ol- madığını ve civarda böyle yer bu- lunmadığını söylemişler; gideceği ! yere kadar sabretmesini tavsiye | etmişlerdir. Yaşınım ve hastalığının icabı bu sabrı gösteremeyen Ahmed, he - telâşla yerinden kalkıp tram- vayı durdutmuş bir müddet ci - varda münasib bir yer aradıktan Bonra, oracıkla tramvay yolunda işini bitirmiştir. Fakat bu sıralarda oradan geç mekte olan nahiye müdürü ile yanındaki memurlar hemen ih- tiyarı yakalamışlar ve 5 liralık bir ceza kesmişlerdir. Ahmed bu cezaya kârşı: — Ben İstanbulun yabancısı - yım. Yeni geldim. Tramvayda an- sızın sıkıştım... Yolculara umümi halâyı sordumsa da burada öyle şey olmadığını söylediler! Hal - buki bizim vilâyette; hâtta ka zamızda ve hatta nahiye merke- zimizle köyümüzde bile mükem- mel umumi halâlar var!.. Koskoca | kânlı şu büyük semtinde hiç böy- | le bir yer olmasın olur mu?.. Bi- | zim köy yüz hanelik amma İki v mumi halâsı mevcud... Demiştir. Memurlar Ahmedin bu itirazı- na mukabil onu Fatih sulh mah - kemesine vermişlerdir. — £ Saf köylü muhakemede de ayni haklı sözleri söylemiş ve meseleyi büyük bir hassasiyetle inceleyen hâkim neticede şu kararı vermiş- tir: «Bir şehrin belediyesi her semt- | miıyor, mütemadiyen Reşadın yü- züne bakarak: — İnanma sen bu aşklara, yav- rum! diyordu. İnsan ümidi kesin- ce ne ateş kalır, ne heyecan.. Reşadın babası birdenbire oğlu- nun yanında durdu: —Ben de bu zamanda senin kadar ferağatinefs sahibi bir genç görmedim, Reşad! Meğer senin ne büyük faziletlerin varmış... De- mek Sunayı kendi elinle bir baş- kasına vermekte tereddüt etmi- in?. Bunun vereceği ıztıra- | nacaksın, öyle mi? — Evet, bal yandığım gibi, buna da tahammi edeceğim- Eğer Cemil, Sunaya kavuşmazsa intihar edecek. Onu tanırsanız, benden çok sevecek - siniz! Böyle değerli bir genci sefil ve perişan ve belki de tamamile mahvolmaktan ancak siz kurtara- caksınız! Bay Neemi çok hiddetlenmişti. kemeler Bir Zina Dâvası Görülüyor Kadın Çocuğunu da Görmek İstiyor Bayan Mukaddes, asabi adım - larla üçüncü hukuk mahkemesi salonuna girdi., Ve kocası İsma - ilin avukatı yanında durdu.. Genç kadın sinirli olduğu ka - İ « Bakış- larını büyük bir ıztırabın acısı ile kıvrandığı belli idi... Hâkimin: Kocandan neden ayrılmak isti- yorsun? Sualine şu cevabı verdi: — Etendim, ben bu adamla on iki yıldanberi evliyim , Ondan bir | kız çocuğum oldu. Yavrum, şimdi | on bir yaşındadır. İsmail ile tam | ©n yıl gayet iyi geçindik.. Kendisi altıncı dalrede kapıcılık yapıyor- du.. Fakat aldığı para ile evimizi idare etmek imkânı olmadığı için ben de apartımanlarda hizmet - çilik yapıyorum.. Kendisini sev- diğim için bu haaytımdan mem - nundum.. | Kadın sustu.. Bir müddet önüne bakarak, düşündü, sonra başını ağır ağır kaklırarak sözüne devam etti. — Kocam on yıl bana sadık kal- dı, beni aldatmadı, beni ihmal e- | derek buşka kadınlarla münase - bette' bulunma Fakat sunra, ona ne oldu?, Anlıyamadım. İsma-| il, benden birdenbire soğudu.. Çok geçmeden de, bunun sebebini öğ-| rendim: Meğer, Nefise isminde bir. Kadını seviyormuş.. - Tabif bunu öğrenince, kendisinden nefret et- tim ve ayrılmağa karar verdim.. Esasen asliye üçüncü cezada da zinâ davamız devam ediyor. — Kocanızdan ne zamandanberi ayrı yaşıyorsunuz?, — Bir buçuk senedenberi.. Bayan Mukaddes derin derin iç çekti; — Ve o zamandanberi kızımı da göremiyorum.. Bir buçuk senedir,| yavrumun hasretile yanıyorum. Beni kızımla görüştürmüyorlar.. genç kadının gözleri dolmuştu.. — Ben evlâdımı isterim, bay hâkim!.. Artık bu ayrılığa taham- mül edemem.. Onu bet büyüttüm. Kızımın ihtiyaçlarını hep ben te- | min ettim.. Hizmetçilikten kazan- dığım para ile ona hissettirmemek için, yavrumun boynunu bükmemek için her dile- Rini yerine getirmeğe - çalıştım.. Halbuki. fakirliğimizi | —.. de umumi halâlar yaptırmak mec- buriyetindedir. Halbuki civarda bu mecburiyetin yerine getirilme- diği anlaşıldığından köylü vatan- daş hareketinde kabahatsizdir. Bi-| naenaleyh kendisine ceza teret - tüp etmez!.. HALÜK CEMAL Fakat oğluna değil, tesadüflere kızıyordu ©. Tahir susmuştu. Fakat o da hayretini gizliye - miyor ve garib bir hayranlıkla Reşadın yüzüne bakıyordu. Reşad ayağa kalktı. Ve babasına dönerek: Başka bir emriniz var mı? sordu. Necmi: — Ben senin gibi, başkalarının menfaatini kendi saadetinden faz- | çocuğu tahkik edersiniz. Belki bu la düşünen bir insan görmedim ömrümde. Diye mirildanıyordu. Artık bü vaziyet karşısında Ta- hire de söz düşmüyordu. Necmi: — Haydi git oğlum.. Diyerek yerine oturdu. Reşad odudan çıkınca, Tahir, müdürünün elini sıktı: — Tebrik ederim sizi, bayım! Çocuğunuza öyle iyi ve sarsılmaz Bursa nın İmar P'ânı Vekâlete “Gönderildi İstanbulun imar plânını yapan şehircilik — mütehassısı — Prostun Bursanın da plânını yaptığını yaz- mıştık. Prostun bu plânı Bursa bele- diyesi tarafından treeüme oluna- rak Dahiliye Vekâletine gönderil- miştir. Dahiliye Vekâleti plân —uzun uzadıya tetkik elmiş ve muvafık görerek tasdik edip Bursaya iade etmiştir. Yakında plânın tatbikine baş - lanacak ve sür'atle ikmal oluna- caktır. Hakarett_;ı Bir Çok Sabıkası Olan Kadın Jozetin isminde bir sabıkalı ka- dın dün polise hakaret cürmü den dolayı 4 üncü asliye ceza mah- kemesine verilmiştir: Aslen Romen olan bü kadın, evvelki gece Karaköy birahanesi- ne gitmiş ve kendisine servis sı- rasında getirilen bir çatalın pislis ğini bahane ederek bağırıp çağır- mağa başlamıştır. Jozefin, susmasını ihtar için ge- len polis Rifata da bağırıp çağır- mış, hemen yakalanarak hakkın- da zabit tutulmuştur. Dün birinci asliye ceza mah - kemesi müddeiumumisi bu kadı- nın polise hakaretten mükerrer sabıkası bulunduğundan hemen tevkifini istemiştir. Muhakeme; şahid celbi. için vanın gayrimevkuf olarak gö mesini kararlaştırmıştır. Kadını Bıçakladı Samatyada oturan Fethi ile ka- msı Emine, komşuları Lâtife ve Arab İsmail rakı içerlerken ara - larında kavga çıkmış, Fethi bıça- ğını çekerek Lâtifeyi başından, Arab İsmaili de yüzünden yara - lamıştır. Fethi bıçağını sağa sola sallarken kendisi de yolundan ya- ralanmıştır. Kadın ağlıyordu.. — Halbuki, İsmail evlâdımı ba- gından defetmek için, onu bir ka- danın yanına bırakmış. Bakılması için de ayda beş lira veriyormuş.. İşittiğime göre birkaç aydanberi de bu parayı kesmiş.. Şimdi kızca- için bir şey istiyor — Hayır, ben kendim çalışırım, ve yavruma bakarım. Ondan on para islemiyorum.. Reis Mukaddesten sonra, İsma- | ili sorguya çekti. O da karısından ayrılmak istediğini söyledi. Zina davasının neticesini öğ - | rendikten sonra karar vermek için duruşma 23 şubata bırakıldı.. MEHMET HİCRET bir terbiye vermişsiniz ki.. Necmi çok müteessizdi. O, İzmizde Sunadan başka bir kız tanımıyordu. Tanısa da bü ai- leye çok isınmıştı. Gönlü Suna ile Reşadın birleşmesini istiyordu. Hele bekliyelim biraz, dedi, Roşad Suna ile arkadaşlığını iler- letirse, belki başkası hesabına gös- | terdiği bu ferağatlen vazgeçer. Siz de bir taraftan bu Cerhil denilen işin böyle oluşunda da kızınız için bir hayır vardır. — Hayır, bayım! Ben Sunaya birşey sezdirmek istemem. Çünkü | kızım şimdiye kadar ilk defa - bir | erkek arkadaş olarak - Reşadla Bgörüşmüş ve tanışmıştır ve oğlu- nuzu çok beğenmiştir. Bu iş geri | kalsa bile, ben Cemil hakıkmda kızıma birşey söyliyemem. (Devamı var) D n z BİRMea t l Roma Görüşmelerin Sonra YM:MŞM“ İngiliz Başvekili Mister Ç: berlayn ve Hariciye Vekili # Halifaks, gerek resmi İtalyanii gerek - İtalyan halkının dal.l tezahürleri arasında İtalyadaf rılmışlardır. Haftalardanberi ternasyonal politikanın ön işgal etmekte bulunan bu £ tin neticesi hakkında şu ııîtd bilir ki, İtalyan - l.ngı'.ııuı' ğu namına yapılmış bir tan a den ziyade Fransız - iul nüdünü takviyeye yardım * bir seyahat olmuştur. İkindi! nelicesi de Çembeılayn'm;â teredeki — muhalifleri - karşil) vaziyetini kuvvetleştirmiş ) sıdır. Bu iki nokta ayrı ayff kike değer. 1— Çemberlayn'in Almanf yaptığı üç seyahat, Avrupl Ü hunu k ırmış olmakla bef Almanyaya yapılan — konsetl lar itibarile İngilterede de yapılacağından korkulmuştü hakika İtalya tarafından yi üaveti kabul ettikten sonrü n aldığı cereyan İngilif Ğ S vekilini çok müşkül bir koymuştu. Çemberlayn ziyaret etmek için muvafal wâabını verir vermez, İtalyafi lisinde Fransa aleyhine nütl yapıldı. Ve İtalya 1935 itö feshetti. Musolini'nin, İngi nazırları tarafından Romaj? pılacak olan ziyareti Fransaft $ı başka şekilde bir nümayi$ kullanmak istediği anlaşılıği Bu şartlar altındadır ki İ de muhalefet, Roma ziy yapılmamasını — Çemberlafi istemeğe başladılar. Başt Romada atlatılacağı söylü id Corç, âvam kamarası relerinde Çemberlayn'in #? ve tecrübeli bir devlet lan Musolini karşısında çocif necek derecede saf olduğu mutlaka aldanacağını söylü Ber meb'uslar «müthiş» ile karşılaştığı zaman aldaf mak için Başvekilin yanın rikli mütehassıslar almasıfi siye ettiler. Başvekilin d Musolini'nin mahir bir d ise, Çemberlayn'in de Birmingham iş adamı oldÜ) hatırlatarak karşı tarafı etmeğe çalıştı. Çemberi ziyetleri ve nakiseleri bu münakaşayı dinledik' — Rica ederim, dedi. Bü na bırakınız. Hiçbir İngilif fantini terketmiyeceğimd Fransız menfaatlerini alâki den meseleler üzerinde ! şaya bile girişmiyeceğimd olunur. Sonra sizleri, b değilse de, bizi davet karşı hürmetkâr olmiya & derim. Kendilerile gö temediğimiz işleri bizimle mekte ısrar edeceklerini Üİ mek onlara karşı - hü olur. Avam kamarasındaki bil kere, Roma görüşmelerini” namesini aşağı, yukarı, ) miş oldu. Belki de bu mü n2in bir kısmı müreti Romada Çemberlay » radı. Ve görülüyor ki İni vekili avam kamarası 1 lerinde - çizilen hududi çıkmamağa itina etmiştir j den İngiliz halkının di vinci, Deyli Telegraf sözlerle ifade etmektedifi (Devamı 6 ma HFi Mişon Ağır Mazurka kurzum karıcığıl” tanlarını giy, süslen, bülüP derini tak da yanıma gek — Ne oldu, ne var — Ne olacak. Belki rür de beğenir, seni alır. Karartmrük, H dik okul DA

Bu sayıdan diğer sayfalar: