16 Şubat 1939 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4

16 Şubat 1939 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

.- O MESANLIELGRAF—İĞ SUBAT 1 ..- ı İngiltere” Fransa İş Bîrlğ_î_l - Bunun Tatbik Tarzı 'Tesbit Ediliyor “Bir Harb Olursa: İtalya, Afr Sonbahardan Beri Vaziyet Mütemadiyen, Sür'atla Değişi > k k ikadan Fransaya Asker Gitmesine MantOlabilecek mi? ngiltere ile Fransa arasın. da tam manasile bir teşriki mesal var, Artık tamamile anlaşılmıştır ki İngiltere ile Pransanın arasını a- yırmak için sarfedilen gayretler beklenen neticeyi vermeden kal - Muştır. İngiliz - Fransız teşriki mesai> “ Binin esasları çoktan atılmıştı. Es- ki İngiliz Başvekili Lord Baldvin İngilterenin hududları Ren neh - rinden Laşladığını söylemişti. Yi- nt Baldvin hükümeti zamanında — İngiliz ve Pransız erkânıharbiye- leri arasında iş birliği esasları a- tılmıştı. Son günlerde Amerika Cumhur Reisinin de Avrupada bir Fransanın yüzünü güldüren ve müdafaasında mühim rol oynıyan Afrikadaki müstemlekât ordusundan bir parça harb olursa Amerikanın hudüd - ları Fransadan başlıyacağı tar - zında beyanatta bulunduğu orta- ya yayıldı. Bunu takib ederek İn- HARB SONU AREFES'NDE: İspanya'dan Dönen | İngiliz Esirleri Bunlar Hükümetçilerin Ellerine Düşen Esirlerile Mübadele Edilmişler Fransaya iltica eden İspanyolları Fransa hükümeti böyle doyuruyor apanyada Cumhuriyet or - dusile beraber Frankoya karşı harbeden —muhtelif yabancı gönüllüler vardı. Bunlar- dan bir kısım İngiliz gönüllüleri Franko tarafından esir edilmiş ve aylardanberi hapsedilerek niha - yet bırakılmışlardır. Bu İngiliz - ler tamamen kendi arzularına tâ- Bi olarak Cumhuriyet ordularına gitmişlerdi. Cumhuriyetçiler de birçok İtalyan gönüllüsü esir al- dıkları için İngilizlerle bunları (Devamı 7 inci sahifede) Kiliz Başvekili parlâmentoda a - çıktan açığa İngiliz - Fransız teş- riki mesaisinden kat'i bir lisanla bahsetti. Şimdiye kadar İngiliz - Fransız dostluğunun sarsılmıya - cağından, sımsıkı bir surette de- vam ettiğinden her vesile ile bah- sedildi. Ancak şimdi görülen bir fark vardır ki o da bu teşriki me- sainin ileride bir harb olunca ne şekilde tatbik edileceği ve müşte- rek müdalaanın ameli çareleri a- randığının attık başkalarını dü- şündürecek gibi söylenmekte ol- masıdır. İngiliz matbuatında şimdi bu mevzu etrafında devamlı neşriyat karşısında İngiliz ve Fransız kuv- vetlerinin nasil çalışacakları ya- zılıyor, Sonbahar gelinciye kadar İn - gilizlerin fikri şu' idi: Avrupada bir harb çıkarsa İngilterenin Av- rupa kıt'asına, Fransaya yardım için mutlaka büyük bir ordu gön- dermesi icab etmez. Fransız or « dusu Almanya tarafından gelöcek bir taarruza karşı koymak için | yeter olduğunu ileri süren İngi- lizler Çekoslovakya buhranı çık- tığı zaman bu fikirlerini tabiidir ki Parise de anlatmışlardı. Fransanın şmali Afrikadan ge- tirteceği kuvvet Berlin - Rona mihveri dolayısile İta',a da he Tekete geçerek Akdenizde Fransa- nın Afrika ile olan irtibatırı kes- mesinden dolayı gelememesi teh- likesi görülüyordu. *Taymis» in askeri muharriri bu ihtimalleri tetkik ederken di- yör ki: Afrika ile Fransanın ara- sındaki irtibatın kesilmek ihtimali ancak İspanyada İtalya ile Alman- yanın ne dereceye kadar nüfuz- larını tesis edeceklerine tâbi bir keyfiyettir. (Devamı 7 inci sahifede) Ferit şaşırdı. bunaldı: — Nasıl olur? Diye hemen elini cüzdanına gölürdü. İçinden yıllık bir takvim çıkardı. Bu takvimin birçok çizgiler vardı. üzerinde yor. ASRİ VASİYETNAMELER aris möterler birliği mühim bir | mneselenin halli e meşcul: Gra- zofon plâkları, sincma şeridleri üze- rindeki vasiyetnamelerin muteber o- Tap olmadığını tayin etmek... Bir adam; vasiyetlerini, arzularını Bir Küğıd Üzerine yazacak yerda — bir Etamefon plâkına zaptetlirse ne olur? Tetakki devrindeyiz. W.rşey deği- #iyur, berşey asrileşiyor. Vasiyetha « melerin de değişmesinde nme mahzur var? Geçenlerde böyle bir vak'a karşısın. da kalan Pransa vükelâ heyell, vasi- me sahibinin sesini tanıyan iki Tüşinin şehadetine müracaate — karaı vermişti. Plük, makineye konuldu. rislerin ve şahidlerin huzurunda çev- Fdi Hepsi, müteveffanın sesi oldu. Bunu söylediler. Noler de, bükmünü derm etii. | © samandanderi plüklar — Üzerine | gaplettirilen vasiyalnameler muleber. Fakal geçende, zengia bir sat, nole- rine 'mesal etmiş: 'asiyetnamemi sinemaya aldıra- gÇotum, Siz de hazır bulununuz... Demiş, noler, vereceki cevabı ya - gırnuş. Malbaki bu tabil birşey, Piâkiz va- siyetname oluyor da, şeridli meden ol- masın, Hem bu daha pratik .Vasiyel- Bame sahibinin hem şahsı görülür, bem de sözleri İşitilir. Vürisler, bir araya taplanır. PFilim gevrilmiye başlar. Müteveffa, birer bi- Ter arzulanını söyler. Kimsenin itiraz edecek hakkı kalmaz. Filimellere yeni bir iş çıktı demok.. MİLYON YAGMIURU Birkaç gün evvel vefat ettiğini yaz- dığımız — (Petrol Kralı) — Sör Hanri Deterding'in idare etliği (Reyal Düteh) şirketi, umumi harbden senra hisse- darlarına tamam Dü mllyon flarin ver- miştir. Bu şirket, Amerikanın büyük şir- ecip Sadi, Balıkpazarındaki N dükkânın yağ koklulu hi S1 içinde gözlerinin önüne bir yaz evvel geçirdiği günler gel- dikçe büsbütün çileden çıkarı - yordu. Ne hayattı. Fakat o hayat ona bir ders olmuştu. Geceleri kellerinden biri olan (Meksikan Egabi İki mülyar (ranga salın almış ve bu parayı bir (tahta) da ödemiştir. OTUZ BEŞ SENEDE $ şabat 1906 de, Japon forpitaları (Por Arlğr) ilmanında bulunan — Rus filesunu bembardıman etti. Yirminci astın Ük muharebesi bu süretle başladı. O karihlenberi birçok muharebeler oldu. 1912: Balkan müharebesi; 1916 Umumi barb; 1920: 'Tütk Yunan mü barebesi; - muhare- Ben Saara MABEŞ Ve İaaniya mehi rebeleri, BİR DOMUZ AVI ı Prens Lül dö Burbon zevcesile bera- | ber balayı seyahkatine çıktı. Kısa — bir | müddet Marsilyada kaldıktan sonra Fasa gilti. Merakeşde, Prens ve Pronsesin şe- refine şenlikler yapılmeş. siyafetler ve. rilmiş ve bir demuz sürek avı terlib DeE Bu ava, 12 bin kişi iştirak edecek ve G0 kilemetroluk bür gahada avlana- caktır. Avcıların bülrahatleri için muhtelif yerlere 50 den Tazla çadır. kurulmuş- ı tur, Ziyafet listesinde 28 türlü yemek yazılıdır. Meyva har Fas hükimi El Galaviz — Ziyaletin binbir geceyl hatırtat. masını isterim. Bunun için hiçbir mas- raftan çekinmeyinle.. Emrini vermişdir. İ İDMAN NASIL YAPTLIR? İdman yapmanın da usulü vardır. Bu, iâç alır gibi dikkat iler. Zayıf cocukların ve büyüklerin ye- Tucu ldmanlar yapmaları dağra de < Hildir. Acık havada yavaş yavaş ge- zinmek bu gibiler için idman yerine geçer, Kalb haslalığından muztarib olan - lar, yerücu ve seri Idmanlar yapma - malıdırlar. 15 yaşından sonra sür'at, 40 undan sonra kuvvet idmanları fayda yerine sarar verir. mehtapta sandal gümüş bir izin sonunu bulmıya çalışırken o şiş- man vücudünü, bütün kusurlarını unutuy, genç bir delikanlı gibi et- rafında ve daha fazla hayalinde dolaşan kadınları kendi ölçülerine göre şekillere sokar, muhtelif aşk sahnelerini- birbiri arkasına sı- ralardı. Hele pokerde tanıştığı Leman Hanımefendi.. Onu hiç unutamı « yordu. Ne kibar, ne şahane ka » dindi 0... Fakat Necib Sadi bütün gayret ve kabiliyetine, büyük tecrübe - sine, nihayet fevkalâde fedakârlı- ğına rağmmen Leman Hanımın ilti- fatına ümit ve arzu ettiği kadar mazhar olamıyordu. Buna rağmen Necib Sadi herşeye boyun eğe- rek neticeyi beklemeyi göze aldı. Halbuki yaptığı fedakârlıklar en nazlı kadını baştan çıkarmıya kâfi ve hattâ fazla idi bile... Bütün bir yaz Necib Sadi poker masasından piyasaya ve sanda! se- falarına kadar Leman Hanimelen- dinin iltiflima mazhar olani!nek gayesile katlandı. Fakat gcçen günlerin bıraktığı hatıra Neci> Sa- diyi müteessir edeceği yerde bilâ- kis hızlandırıyordu. Leman Ha - * mimefendiyi elde edeceğine, onun- la günün birinde başbaşa kala - cağına emindi. Bir gün, bir yaz sonu sabahi plâjda Leman Hanımefendi, Ne- €ib Sadi ve ahbabları kış ve eğ- Tencelerinden — bahsediyorlardı. Lâf dönüp dolaşıp modaya, giyi- e geldi. Leman Necibi süzerek: — Kürküm eskidi. Zaten mo- deli hoşuma gitmiyordu. (.) ya bü yıl yeni bir kürk yaptıraca - ğim. yumuşak, yumuk yumuk ellerine götürdü, uzun u. — | zün öptü. Bu öpüşte bütün bir iç sarsılışı, yılın biriktir- diği duyguların taşışı, damarları kavuran yıllanmış Efendim, hem kürk ancak bir mevsim giyiliyor. Hattâ bir kadın için iki kürk bir mevsim için lâ- zıradır. Çünkü ayni model manto ile her gün gezilir mi?. Dedi. Necib Sadiden başka bu sualin cevabını veren olmadı. Ne- cib babayiğitliğini göstermek ve Lemanla samimiyeti daha fazla ilerletmek için gülerek dedi ki; — Hanımefendi cidden haklı - dırlar. Dalma sösyete içinde bu- lunan ve modayı takip eden — şık bir kadının iki mantosu olmalıdır. Hattâ... Üç diyecekti fakat kazancı Nec- miden az, fakat tecrübesi çok olan Saim onun lâfını kesti; — Beyefendi doğru söylüyorlar. Amma bir kürkün flatı ve bizim kazancımızla diğer masraflar bu- na imkân bırakır mı?. Saimin bu sözleri Lemanın ca- nını sıkmıştı. Bunu farkeden Necip vaziyeti kendi lehine imkişaf ettir mek istiyerek: — Saim Bey, bu sualinizin ce- vabını bendeniz vereceğim. İmkân bulamıyan erkek imkânsızlığı ka- bul eden kadını mes'ut eder ve o kadınla oturur, Saim pişkinliğini ve bu işin eski kurtlarından olduğunu nihayet mahiyetini çok iyi bildiği hayat rületinin mekanizmasını ona gös- termek istedi: — Monjer, yanlış düşündüğünü izah ve isbat edersem Bana gü - cenmezsin sanırım. Bir sezonda kendisine Iki değil, üç dört kürk alan veya alabilecek bir erkeğe iltifat etmek lüzumunu hissetmi- yen bir kadın bir kürk parasını bir iki ayda kazanan bir erkeği en iyi döstu, bütün *hususiyet ve zevk- lerine ortak eder. İsbatı kolay meselâ... Leman sözün sonunu bekleme- den kalktı ve hiçbir şey söyleme- den yanlarından uzaklaştı. Son cümle onu sinirlendirmişti. Necib | telâşa düşmüş, fakat Saimin ısrar- İi p — İşte ben yanlış söylüyorsam, sen say kaç gün olmuş?. Dedi, sözüne ekledi: — Buğgün tam yirmi birinci gün.. Bu kez de Nesrin şaşırdı. Takvimi eline aldı, gizilen günlerin sayısına bâktı, baktı: — Beninle ne vakit buluşsak, demek böyle takvime çiziyorsun? Ferit ödevini iyi yapan bir okul çocuğu gibi #evindi, yüzünde gülücükler dağıttı: — Seni llk gördüğüm gündenberi her günü Çizorimi. Dedi. İzah etti: — Bak 14 temmuz 1931 de birinci kerre ko - nuşmuşuz. Oradan başlıyor. Ve sonra bütün günleri saydı. Bu büyük sevda bağlılığı karşısında Nesrin /— göyliyecek lâkırdı bulamadı: YOSMAI mamammmamamı NC 73 gazaammamman — Yazan: ETEM İZZET BENİCK O y söylediklerimi geriye alıyorum. Ben yirmi beş gün biliyordum. Dedi, devam etti: — Ben de haklıyım, Seni o kadar çok, o kadar görmek istiyorum ki, günleri sayarken atlıyorum. Yürüye yürüye aşağı bahçenin korkuluklarına gelmişlerdi. Nesrin saatine bir keye daha baklı. — Feritçiğim. Artık çıkalım, Eğn geç kalıyorum. Dedi. Ferit sözlerinde ısrar ediyordu: İmkânı yok olmaz. Bugün seni bırakmıyaca - ğım. Kim ne derse desin. Nesrin; — Olmaz şekerim olmaz. Sonu o kadar kötü olur ki, bir daha biribirimizi hiç göremeyiz. Birşey kaybetmeyiz. Sık konuşalım, sık büluşalım, yeter ki, hiçbiribirimizi görmiyecek olmuyalım. Böylesi laha iyl.. — iş K yi akL g Ve.. sözlerini sürdürdü; — Eninde de sonunda da biz biribirimiziniz. Nasıl olsa bir gün bu sıkıntıların acısını en geniş anlamı ile çıkaracağız. Ferit: — Öyle ise oturalım. Dedi, kendisi oradaki bir sandalyeyo oturdu: Ona da yer gösterdi: — Sen de otur.. Nesrin onun bu ısrarına dayanamadı. Pembe, beyaz, yüzünde, çukurlu yanaklarında gülücükle- rini dağıttı: — Beş çekika daha.. Dedi, oturdu. Ferit: — Canımmmm.. Diye uzun, içi dış eden, sızılarını mırıldayan sevginin coşuşu ve bir öpücük halinde dokunduğu yeri tutuşturan ateşi vardı. Nesrin bu öpüşteki * ateşe, hıza, içten gelmeliğe siyah, katmerli, gölgeli, uzun kirpikli gözlerini önüne eğe eğe baktı, o da: — Canım... Dedi. Onun bu deyişinde de Feridin içten ge- len ve içi dışa vuran özelliğinin bütün anlamı ve inceliği vardı. Ferit alevli avuçlarının içinde tuttu- ğu bu yumuşak, minicik elin üstünden dudaklarını bileklere, pembe beyaz teni içinde, bakan gözü bağ- hyan, kendine tutsak eden kollara kaydırmak is- tedi; Nesrin birden kolunu çektir Ç — Olmaz.. Olmaz... Dedi, hemen yerinden kalktı: — Gidiyorum. Feridin damaralrındaki kan kaynıyordu. Göz- leri buğulu bir iştihanın isteğile kızarmıştı. — Sevgilim, oturalım, sevişelim.. Bırak artık içimizdeki bütün bu duyguları dudaklarımızın ate- gindediriltelim. HİKÂYE Ja vebessümü onu aklına gelenleri yapmaktan menetmişti. Saln — Gördün mü?. Meselâ Lemafi gibi. dedi. Necib hayret içindel Saimden ayrılırken arkadaşınıli! — Ne zaman akıllanacağını btf biliyorum. Hele biraz zaman ge$ sin. Sen bir iki kürk ve pahalı h& diyelerle kadınların hususiyetle rine girmiye çalış. Bir iki ay L& manı göremiyeceksin; sonra l€ * sadüfi olmuş gibi o seni bulaci ve sen yine hediyelerle onu eldt etmiye çalışacaksın. Ancak bİf gün onu çok ucuza satın alanlarii kollarında görünce mesele kalmi" yacak. Bu hâdise eğer kabiliyetil varsa seni pişirecek, yani akılli” nacaksın! Saimin dediği doğru çıkmışt Necib Sadi bir hafta her gün LW manı aradığı halde bulamamışi? Onun terzisine, kovaförüne, Küf Ççüsüne ve kunduracısına adresi sordu, tanıyanlara ricalarda b * lundu. Yok yok... Hiç kimse V manın nerede olduğunu bil du. Aradan bir iki ay geçince Netİ tesadüfi hâdisenin vuku bulmâ * sına intizara başladı. Bir gün Jİf Saimin dediği gibi Lemana # kakta rasgeldi. Derhal yanına f laştı: n Bunjür Leman banımetetif Nasılsınız, sizi kaybettik.. Leman gülümsedi; — İstanbulda değildim be) di. Nise kadar uzunca bir j yaptım. Necib Sadi, Lemana yemek atinde raslamasına pek memtif olmuştu. sordu: — Ne tarafa teşrif hanım di?. — (Devamı 7 inci sahi Radyo | Haf Ankara Radyo! BUGÜN | 1815 Müzik Çeolistler - PD. — | 19 Konuşma (ziraat saati). — Dğ 1915 Türk müziği (İmesaz mük faslı - Safiye Tekayın | 20 Ajans, meteoroloji zirsat borsası (fiat), 2015 Türk müziği: 4 Galanlar; Vecihe, Cevdet ÇB İ Fersan, K. N. Seyhun. Okuyanlaf — di Hoşses, Müzeyyen enar, | i— Andon usta - Hüseyal 2— Cemll Bey- Hüseyni şarkki mek İsler gözlerim her.) # &— Nuürl Şeyda - Hüseyni yarkti ” Deni vaslınla yad et ; 4— Hüseyin Fahrettin - Şarki Ü Hamet kil). 4 B— Cevdet Çağla - Keman — Hüseynl türkü (Dağları daa), 1— Hüseyni türkü (Yakın el &— Mahmud Celâleddin patâ” ban şarkı (Dili bicare senin). $— Arif Beyin - Isfahan şarki da hâsiyel mi var). ** lö— Isfahan Gürkü ÇPeslettti dim gül bittir. | 1l— Rahmi Beyin bayatıarabif kız (Bana we oldu değişdi). — 21 Memleket saal ayarı. M 21 Konuşma, y 2115 Esham, tahvilüi, makal borsası (flatı. / 21.40 Müzik (Edip Sezen ğ Vinlensel salo). 2155 Müzik (Opera aryaları * g| 2215 Müzik (küçük orkeslit " — Kecip Aşkın), K ZK İS Müzik (cazband - Pi 2148 - 24 Son ağans haberlifi | yaşnki program, 4 YARIN İ 1225 Türk müziği - Pi. : 13 Memleket saak ayarı, " haberleri. 3310 » 14 Müzik (küçük 1357 Hicri ZİLHİCCE 26 1939, Ay 2, Gün 47, Kasıfl 16 Şubat PER

Bu sayıdan diğer sayfalar: